12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2013 CUMA HABERLER Altıncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün 98 yaşında hayata gözlerini yuman eşi Emel Korutürk dün İstanbul’da yapılan törenle toprağa verildi. Aileye başsağlığı dilerken ilginç bir ayrıntı öğrendim. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçen hafta resmi ziyaret için İsveç’teydi. Kendisine o ülkedeki büyükelçimiz Zergün Korutürk ile Türkiye’nin Helsinki Büyükelçisi olan eşi Selah Korutürk ev sahipliği yaptı. Selah Korutürk’ün ve şimdi CHP’de siyaset yapan emekli büyükelçi Osman Korutürk’ün anneleri Emel Korutürk’ün ölüm haberi pazartesi günü aileye ulaştı. Ancak o akşam İsveç Kralı Carl 16. Gustaf ile Kraliçe Silvia’nın Gül çifti ile Türk heyeti onuruna sarayda vereceği resmi yemek vardı. Yemekte ve gezinin kalan bölümünde aksama yaşanmaması için Korutürk çifti vefat haberini kimseye duyurmadan heyette yerlerini aldı. Aile hem resmi ziyaretin bitimine hem de aile bireylerinin tamamının toplanmasına denk gelecek biçimde cenaze töreni için perşembe gününü belirledi. ??? Kralın resmi yemeğinden sonra Selah Korutürk hazırlıklar için sessizce Türkiye’ye dönerken Zergün Korutürk de yine vefat haberini duyurmadan ziyaretin son iki gününe eşlik etti. Ta ki gezinin son günü olan çarşamba günü kayınvalidesinin vefat ilanları gazetelerde çıkana kadar!.. Ölüm haberini vefat ilanıyla bitiminden sonra tarifeli uçakla Stokholm’den ayrılmayı planlayan Korutürk’ü, Cumhurbaşkanlığı uçağında beraberinde Türkiye’ye getirmiş. Sadece Korütürk ailesinin değil Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kuşağının nasıl bir ‘devlet terbiyesi’ ile yetiştiğini göstermesi açısından anlamlı bulduğum için bu anekdotu burada paylaşmakta yarar gördüm. Korutürk ailesi bireylerine başsağlığı dilerim. CUMHURİYET SAYFA 13 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kişinin K.Irak topraklarındaki teslim töreninin daha önce Habur’da yaşanan görkemli gösterilere benzememesini ısrarla “taraflara” duyuran Başbakan Beyefendi’nin buyruğu yerine getirildi. Oysa Habur korkusu yersizdi. Habur’daki gösterilere çanak tutan hükümetti. Habur sınır kapısında “sayın önderin” emrini yerine getirdiklerini söyleyen teröristler, PKK örgütüne bağlı olduklarını özenle vurgulayarak teslim oldular. Hükümet emriyle ayaklarına kadar giden yargıçlara, savcılara oracıkta ifade verdiler ve... ….PKK’nin uzantısı BDP’nin, sair Kürt kuruluşlarının düzenlediği görkemli törenlerle karşılandılar. Diyarbakır’a Apo resmi, adı yazılı pankartlar, PKK bayrakları eşliğinde girdiler. Kandil’den gelenler Kürt teröristlerdi. Karşılama törenlerini düzenleyenler bölgesel Kürtlerdi ve amaçları PKK’yi kutsamak, yüceltmekti. Başardılar. RTE Türkiye çapında tepkiyle karşılandı. Şimdi “Aman Habur’a benzemesin 8 tutsağın teslimi” diyor. Kim veya kimler, 8 görevlinin teslimini Habur’a benzeyen görkemli törenlerle karşılayacak? Kimin başarısı için törenler düzenlenecek? “Önderliğin, yani Apo’nun yazılı çağrısı ve PKK’nin Türkiye’deki siyasal örgütü KCK’nin başarısını kutlamak için mi” törenler düzenlenecek? RTE’ninki zırva bir beklentiydi. ??? Örgütün propagandasını yapmayın diye medyaya seslenen, aksini görünce saldıran Başbakan’ın yanılgısını kanıtlayan gelişmelere ve suskun kaldığı PKK küstahlığına bakın: Tokat’ın Reşadiye ilçesinde 7 askerimizi şehit eden terör örgütünün sorumluları arasında olan Baver Dersim kod adlı Süleyman Şahin, 8 kişiyi getiren PKK heyetinin başında! Sanki PKK heyeti, terör örgütünün değil de düşman bir devletin askeri heyeti... Heyetler arasında teslim tutanağı imzalanıyor... Elinde 7 şehit askerin kanı olan Süleyman Şahin adındaki terörist utanmadan sıkılmadan 19 ay dağlarda tuttukları 8 kişinin yanına gidiyor; “Bu iş bitti” diyor, tokalaşmak istiyor. Dik duruyor 8 “tutsak”; eli sıkılmayacak teröristin uzattığı eli geri çeviriyor! ??? Kimi açıklamaları bakan arkadaşları tarafından yalanlanıyor ama nihayet hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın son olayla ilgili yorumunu ıska geçmemek gerek. “Gelişmeler beklendiği gibi devam ediyor!” diyor. Washington uzantılı bilgi ve yorumlarıyla dikkat çeken Aslı Aydıntaşbaş ise Arınç’tan bir adım önde. Serbest bırakma olayı Aydıntaşbaş’a göre, “Aylardır soyut kavramlar üzerinde yürüyen İmralı sürecinde ilk somut adım”. İkinci adım ne olacak? Yazmıyor, yazılmıyor ama mırıldanmalara göre 21 Mart Nevruz günü İmralı öyle bir açıklama yapacak, PKK’den öyle bir davranışta bulunmasını isteyecek ki; umut bu ya. Kandil baş üstüne önder diyecek ve şak diye silahları bırakacak, tasını tarağını topladığı gibi, yallah Irak içlerindeki öteden beri yuvalandığı kampa! Önderin istekleri elbette Kandil’in başı üstüne. Amma velakin Kandil, bizim de silah bırakırken öne süreceğimiz koşullarımız olacak demeyecek mi? Barışın önemli aşaması, bu kadar hızlı, bu kadar kolay mı gerçekleşecek? ??? Kandil’in İmralı’ya yanıtını içeren, şu sıra nerede, kimin elinde olduğu bilinmeyen mektubun içeriğinde neler var acaba? BDP heyetinin Kandil’de Murat Karayılan’la beş saate yakın yan yana, baş başa neler konuştukları bilinmiyor. BDPApo görüşmesi gizli kalmış başka neler içeriyor? Kandil mektubu gibi PKK’nin Avrupa yakasına gönderilen mektuba yanıt nerede? Durmadan sürece olumlu destek atışları yapan yazarlarımız da bu konularda bilgisiz... İlk somut adımı izleyen 21 Mart’ta ikinci somut adım diye diye sürekli destek atışındalar. ??? Bugün izlediğimiz oyunun ilk perdesi: Olan biten şeffaf mı şeffaf diye duralım, lakin neresinden bakarsanız bakın, yaşanan süreç baştan aşağı gizemli. İktidarın muhalefete, muhalif yazarlara ve ulusal yararlara aykırı tutumundan söz ettiği medyaya RTE’nin komutu şu: Ne olup bittiğini bilmeye çalışma! Baldıran zehiri cebinde, beyaz kefeni evde Başbakan’ın gizli kapaklı yürüttüğü çözüm sürecine kapa gözlerini ve destekle! Yoksa? Ulusal bir kurtarıcı rolündeki Başbakan dışında... ...Sen, ben, o! Hepimiz, yani baştan aşağı partili partisiz muhalefet: Hain! Eleştirmenlere göre oyun bu aşamada buyurgan baş aktöre, izindeki yazar çizer aktörlere yuhhh sesleri arasında izleniyor. Devlet Terbiyesi öğrenen Gül “Buna hiç gerek yoktu. Keşke söyleseydiniz. Size ‘Burada durmanıza gerek yok, hemen gidin’ derdim. Çok büyük nezaket göstermişsiniz” diyerek teşekkür etmiş. Gül ayrıca bir de jest yaparak ziyaretinin 3 bin öğrenci yürüdü Osmangazi Üniversitesi’nde yemekhane zamlarını protesto eden öğrencilerin üniversitenin özel güvenlik görevlileri tarafından dövülerek gözaltına alınması öğrenciler tarafından protesto edildi. Rektörlüğe yürüyen 3 bin öğrenci kimlik kartlarını havaya kaldırarak Rektör Prof. Dr. Hasan Gönen’i protesto etti. Rektörlüğe siyah çelenk bırakan öğrenciler adına konuşan Güven Atbakan, “Demokratik haklarını kullanarak nitelikli beslenme hakkı talep eden üniversiteleri bu olayların öncesinde terörist ve elebaşı ilan eden Rektör Hasan Gönen’in nefreti o gün özel güvenliğin yumruğunda, tekmesinde, copunda somutlaşmıştır” dedi. (Fotoğraf: CAN HACIOĞLU) AKP VE ÖZGÜRLÜKLER: FIRSAT HAFTASI Türkiye uzunca bir süredir ‘kolay tutuklama’ ve ‘uzun tutukluluk’ sorunlarıyla karşı karşıya. Rektörlerin, askerlerin, gazetecilerin, öğrencilerin yaygın ve kolayca tutuklanıp çok uzun süre cezaevinde yatırılmalarının yanı sıra, seçimlerden bu yana da 8 milletvekili hapiste. AKP bu konudaki eleştirilerin önünü ilk başta istatistiklerle kesmeye çalışarak “Biz geldiğimizde cezaevlerindeki tutuklu sayısı daha fazlaydı. Şimdi bu sayı düştü, hükümlü sayısı fazla” gerekçesini kullandı. Sonra 12 Eylül 2010 referandumu sırasında HSYK’nin yapısında yapılan değişiklikle yargıyı kendi görev alanına ve hukuk içine çektiklerini ileri sürdüler. Ancak cezaevlerinden yükselen seslerde azalma olacak yerde artış vardı. Uzun tutukluluk sorunu en fazla da yeni HSYK döneminde kangren hale döndü. AKP bu süreçte sadece bir kez, o da özel yetkili savcının MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağırması üzerine jet hızıyla yargıyı sınırlandıracak özel yasa çıkardı. Fidan’ı ve Erdoğan’ı yargıya karşı zırhlandıran iktidar, kendi sorununu çözdü ancak kolay ve uzun tutukluluklar sorunu yine katlanarak sürdü. 8 milletvekilinin durumu çok sıcak olarak Meclis’in gündeminde kaldı hep. Akabinde kendisinden başkalarının da sorunun çözümüne el atıyor beklentisi oluşturarak 3. yargı paketini Meclis’e getirdi. AKP. Adli kontrol sistemine geçilen bu paketle hâkimlere tutukluluğun devamı için somut gerekçe yazma zorunluluğu getirildiği, böylece uzun tutukluluk sorununun çözüleceği umudu kamuoyuna pompalandı. Paket geçti ama tutukluluklar bitmedi. Milletvekilleri yine çıkamadı. Daha sonra cezaevlerindeki açlık grevlerinin bitirilmesi için anadilinde savunma tasarısı Meclis’ten geçirilirken yargının artık tahliye zorunluluğu hissedeceği beklentisi yine boş çıktı. Ve şimdi aylardır konuşulan 4. paket Meclis’te. Ancak CHP’den BDP’ye kadar çok farklı kesimlerce “dağ fare doğurdu” şeklinde değerlendiriliyor. Başta milletvekilleri olmak üzere tutukluluklar konusunda hiçbir şey getirmeyen paketin düşünce ve ifade özgürlüğünde geriye gidişe neden olacağı kaygıları dahi var. Dün Meclis Adalet Komisyonu’nda paketin bir hafta süreyle alt komisyonda görüşülmesi kararı alındı. Bu süreçte, toplumsal beklentiler doğrultusunda muhalefet, iyileştirme önergeleri verecektir. Umarız hükümet de bu haftayı, tutuklu vekiller, uzun tutukluluklar ve ifade özgürlüğü gibi uzun süredir bekleyen sorunların başka paketlerle parça parça değil, şimdi kapsamlı bir bütün halinde çözümü için bir fırsat olarak değerlendirir. Savunma ve iddia makamları ‘Silahların eşitliği’ ilkesi yeni anayasada AYŞE SAYIN ANKARA Hukuki olarak “savunma ve iddia makamının eşitliğini” vurgulamak için kullanılan “silahların eşitliği” kavramı yeni anayasa metnine girdi. Yeni anayasanın “yargı” bölümüne ilişkin çalışmalarını sürdüren TBMM Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonu’nun dünkü toplantısında “hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı”yla ilgili ayrıntılı düzenlemelere yer verildi. Komisyon, savunma ve iddia makamı arasındaki eşitliğin yeni anasayada nasıl vurgulanacağı konusunu netleştirdi. CHP’li komisyon üyesi Rıza Türmen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM yargılamalarında, bu kavramın “silahların eşitliği” ilkesi ile ifade edildiğine dikkat çekti. Bunun üzerine, hukuki terim olmasına karşın AİHS’deki “hakkaniyete uygunluk” ifadesini anlatan “silahların eşitliği” kavramının metne konulmasında uzlaşıldı. Kişinin “mahkeme dilini anlayamadığı ya da konuşamadığı durumlarda bir çevirmenden yararlanma hakkına sahip” olduğu ifadesi de uzlaşmayı ifade eden “yeşil” renkte yazıldı. “Avukatlık mesleği ve barolar” başlıklı madde üzerinde ise tam uzlaşma sağlanamadı. Avukatlara üstlendikleri davalarda “delil toplama” yetkisine anayasal güvence sağlanmasında uzlaşılırken, yabancı avukatlık kuruluşlarının “karşılıklılık” ilkesine bağlı olarak yabancı hukuk ve milletlerarası hukuk konularında danışmanlık hizmeti verebileceği hükme bağlandı. Ancak maddenin bazı fıkralarında uzlaşma sağlanamaması nedeniyle pazartesi günkü toplantıda yeniden ele alınması kararlaştırıldı. ‘Yunus’ alarmı BARKIN ŞIK Sabotaj eğitimli Ukraynalı yunuslar Sivastopol’den firar etti ANKARA Ukrayna Deniz Kuvvetleri’ne ait “sabotaj” eğitimli 3 yunusun, üzerinde ateş gücü olduğu belirtilen, “IOY75 03” donanımıyla firar etmesi, Türk Deniz Kuvvetleri’ni alarma geçirdi. Yunusların Karadeniz ile Marmara’da sivil ve askeri deniz platformları için tehdit oluşturabileceği belirtiliyor. Ukrayna’daki TSN ajansı, Ukrayna ordusuna ait yunusların “firar ettiğini” duyurdu. Yunusların kaçmasından sonra ele geçirilen iç yazışma mektubunu da yayımlayan ajansın haberinde, “24 Şubat tarihinde beş yunus devlet okyanaryumunda ateş etme kabiliyetine sahip IOY7503 donanmıyla eğitim çalışmaları yapıyordu. Ancak tatbikat sırasında belirlenemeyen nedenle bakıcılarına itaat etmeyen beş yunustan üçü kaçtı” denildi. Hayvanların çiftleşmek için kaçmış olabileceği tahmin ediliyor. Ukrayna’nın Sivastopol şehrindeki bir araştırma enstitüsünden 1991’de kaçan beyaz balina da Türkiye’de büyük heyecan yaratmış, Sinop’un Gerze ilçesine kadar gelen balina’ya Aydın adı verilmişti. 3 yunusun kaçtığına ilişkin haber Türk Deniz Kuvvetleri’nde de heyecan yarattı. Gemi personelinin yunuslar konusunda “uyanık” olması istendi. Uzmanlar, sabotaj amacıyla yetiştirilen yunusların, şu şekillerde kullanabildiğini belirtti: Gövdesindeki manyetik bombaları denizaltı ve gemi gibi platformlara yapıştırabilirler. Bombalar daha sonra uzaktan komuta ile patlatılabilir. Yunusların üzerine bağlanan sensörler, “elektronik dinleme ve karıştırma” için kullanılabilir. Üzerinde bomba bulunan yunuslar, “intihar bombacısı” olarak sahaya sürülebilir. Yunusların askeri alanda kullanılması fikri i1960’ların başında ABD donanması tarafından hayata geçirildi. 1965 yılında ilk kez bir yunus, Califiornia’da “Sealab II” adlı bir tatbikata katıldı. Tatbikatta 200 feet derinlikte bulunan dalgıçlarla su üstü birlikleri arasındaki cihaz, alet ve mesaj taşıma görevini yunus yerine getirdi. Eğitilen yunuslar, 197071 yıllarında Vietnam Savaşı sırasında limanda bulunan Amerikan gemilerinin dalgıç ve yüzücüler tarafından düzenlenen sabotajlara karşı korunmasında, 198788 yıllarında İranIrak savaşı sırasında ise Basra Körfezi’ne dökülen dip ve demirli mayınlara karşı icra edilen temizlik harekâtı sırasında kullanıldı. Fotoğraf: SERCAN MERİÇ Davutoğlu’ndan ABD’ye yanıt Korutürk uğurlandı İstanbul Haber Servisi 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi, CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün annesi, ressam Emel Korutürk (98) dün Teşvikiye Camisi’nde kılınan öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene, Korutürk’ün ailesi, yakınları, dostları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile çok sayıda seveni katıldı. 18 yaşındayken Cumhuriyet’in 10. yılı etkinliklerinde yaptığı tabloyla Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkatini çeken Emel Korutürk, Kadıköy’deki Kızıltoprak Florence Nightingale Hastanesi’nde önceki gün yaşamını yitirmişti. Teşvikiye Camisi’nde dün öğlen saatlerinde düzenlenen cenaze töreninde Emel Korutürk’ün oğulları Osman Korutürk ile Türkiye’nin Helsinki Büyükelçisi Salah Korutürk, kızı Ayşe Arzık, damadı Ahmet Arzık, gelini Türkiye’nin Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk, gelini Suzan Korutürk ile torunları Mehmet Korutürk, Selçuk Korutürk, Zeynep Korutürk, Şerif Arzık taziyeleri kabul etti. Törene CHP lideri Kılıçdaroğlu ile birlikte kalabalık bir CHP heyeti katıldı. Kılıçdaroğlu, cami girişinde yaptığı açıklamada “Saygıdeğer bir hanımefendi, eski cumhurbaşkanımızın eşi, milletvekilimiz sayın Osman Korutürk’ün annesiydi. Allah’tan rahmet diliyorum” dedi. Cenazeye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ve kurum çelenk gönderdi. ‘Kimseye izahat borcumuz yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi, İslamofobinin de insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır” yönündeki sözlerine yönelik tepkinin giderek yükselmesi üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye antisemitizme karşıdır” diyerek durumu kurtarma çabası içine girdi. Davutoğlu, Romanya Dışişleri Bakanı Titus Corlatean’la yaptığı görüşmenin ardından, ABD Kongresi’nden bazı üyelerin Erdoğan’ın İsrail ile ilgili sözleri konusunda gönderdiği mektupa ilişkin soruyu yanıtladı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Türkiye ziyareti sırasında Türkiye’nin bakış açısını aktardığını anımsatan Davutoğlu, “Bu konularda bizim tutumumuz açıktır, antisemitizme karşıyız. Ancak İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına ve bu yayılmacı politikalara dayalı saldırgan tutumuna da her zaman en gür sesle karşı çıktık, çıkmaya devam ederiz. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Türkiye bu anlamda hiç kimseye bir izahat borcu olmayan bir tarihi sicile sahiptir” dedi. Bomba yerleştirebilir ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’in Bornova ilçesindeki Hacılarkırı Jandarma Eğitim Komutanlığı’nda acemi eğitimi almaya başlayan Sergen Altıntaş (21), dün sabah atış talimi için dışarıya çıktı. Altıntaş, bu sırada G3 piyade tüfeğiyle başına ateş ederek intihar etti. İzmir Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapılan Sergen Altıntaş’ın cenazesi, toprağa verilmek üzere İzmit’e götürüldü. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Ordu’nun büyükşehir belediyesi olmasını öngören kanun teklifi, kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, Ordu Merkez ilçe sınırları içerisindeki köyler ile belediyelerden oluşan Altınordu ilçesi ve aynı adla belediye kurulacak. Bir asker intiharı daha Vietnam’da kullanıldılar ‘Kürt gençler Suriye’ye savaşmaya götürülüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Diyarbakır ve Bingöl’den bazı gençlerin Suriye’ye çatışmaya götürüldüklerini ileri sürdü. BDP’li Tan, düzenlediği basın toplantısında, uzun süreden beri değişik ülkelerden gelen çete ve silahlı güçlerin Ceylanpınar üzerinden Suriye’nin Serekaniye ve Rasülayn kasabasına geçtikleri ve orada eylemlere karıştıklarını söyledi. Diyarbakır’ın Hani ilçesinden 910 gencin bu çatışmalara götürüldüğü bilgisini aldıklarını kaydeden Tan, bunlardan 45’inin hafta içinde izinli olarak Hani’ye döndükleri, Suriye’de öldürülen birinin cenazesinin getirildiği, Bingöl’den 60’a yakın gencin de Suriye’ye götürüldüğüne dair söylentiler olduğunu anlattı. imlikleri gizli’ Ailelerin ciddi şikâyetleri olduğunu ifade eden Tan, “Giden gençlerin kimliğini gizli tutuyor ve sahte kimlikle gittiği söyleniyor. Hükümete çağrıda bulunuyoruz; böyle bir şey söz konusu mudur, değil midir? Özellikle de Zazaca konuşan gençler üzerine ciddi bir çalışma söz konusu. Bu gençler dini inançlarından, kısmen de kendilerine tanınan maddi imkânlardan dolayı bir şekilde devşirilip götürülmektedir. Hani’deki bir gencin ölümü ve Bingöl’de 5 gencin orada hayatını kaybettiği noktasında ailelerine ulaşan bilgiler, bu söylentileri ayyuka çıkarmış durumdadır” dedi. Suikast hazırlığı iddiası Alman polisinden Selefilere baskın Dış Haberler Servisi Almanya’da İslamcı Selefi grubuna üye oldukları belirtilen biri Türk dört kişinin aşırı sağcı ProNWR grubunun lideri Markus Beisicht’e suikast planladıkları iddiasıyla gözaltına alındıkları bildirildi. Alman istihbaratınca izlendikleri belirtilen Selefi gruptan iki zanlının evlerinin yakınlarında silahlarıyla birlikte gözaltına alındığı kaydedildi. Bonn ve Essen kentlerinde de iki kişinin daha gözaltına alındığı operasyonlarda Beisicht ve grubunun üyeleriyle bazı gazetecilerin isimlerinin olduğu bir listenin de ele geçirildiği ifade edildi. Dortmund Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada zanlılardan Marco G’nin Ruhr bölgesinden geldiği, Enzo G’nin ise Köln’de yaşadığı öğrenildi. Hessen eyaletinde yaşayan Türk kökenli zanlı Koray D. ile birlikte yakalanan dördüncü şüphelinin kimliği ise henüz açıklanmadı. Markus Beisicht’in, bir arkadaşına Hazreti Muhammed’in karikatürünü gösterdiği ve bu yüzden Selefilerin hedefi olduğu iddia ediliyor. Ordu büyükşehir oldu ‘K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle