13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 13 MART 2013 ÇARŞAMBA Gazi Mahallesi’nde 18 yıl önce katledilen 22 kişi dün düzenlenen yürüyüşle anıldı PTT’nin T’si NE güzel mücadeleydi o: Halkın oylarıyla seçilmiş bir iktidarın başbakanı, siyaset ve medyadaki yandaşlarıyla birlikte yine halkın vergileri ve emekleriyle oluşturulmuş bir kamu varlığını satıp yanlış ekonomik politikalar yüzünden biriken borçları ve bütçe açıklarını kapatma peşindeydi. Ona ve destekleyicilere göre kamu işletmeciliği köhnemiş bir kavramdı ve kırtasiyeciliğe, hantallığa, verimsizliğe, teknoloji eskiliğine neden olmaktaydı. Bu işletmeler bir an önce elden çıkarılıp zararlar önlenmeli, satıştan elde edilecek gelirle yeni yatırımlara gidilerek ekonomi canlandırılmalı, işsizlik giderilmeli, toplumun refahı arttırılıp mutluluk yakalanmalıydı. Bu propagandaya karşı çıkan bizler ise Cumhuriyetin kamu yatırımlarına ve sosyoekonomik planlı kalkınma politikalarına inanmaktaydık. İşletmecilik de bilim de akılla geliştirilebilecek bir beceriydi ve ille para kazanma hırsına dayandırılması gerekmezdi. Bağımsız yargı, bir süre anayasanın ve cumhuriyet yasaları ile ve yönetim hukukunun ilkelerine dayanarak bu yaklaşımdan yana tutum alarak satış girişimlerini patır patır suya düşürmekteydi. e var ki, Batı’dan estirilen yeni yayılmacılık ve sinsi sömürücülük yelleri öylesine güçlüydü ki, başka birçok ülkede olduğu gibi, aslında akla, bilime ve hele ulusal çıkarlara dayalı olması gereken siyasal, hukuksal ve kurumsal kaleler fazla dayanamadı ve satışlar bölük pörçük de olsa gerçekleşmeye başladı. Ancak, satılmak istenen işletmelerin çoğu özde kamu hizmeti görmekteydi ve özel kesime devredilirken bile bu niteliklerini büsbütün silmek çok zordu. O zaman, satıcılar karma sahiplik ve işletmecilik yollarını deneme yoluna saptılar. Elbet, alıcıların çıkarlarını satıcı kamu kuruluşlarının çıkarlarından daha fazla gözeterek. ütünüyle bir kamu hizmeti kurumu olan PTT’nin harfleri böyle teker teker ve derece derece ele alınmış ve yazgıları buna göre belirlenmiştir. Klasik postanın P’si mektuplarıyla, pullarıyla, şarkı konusu postacılarıyla alışılmış yerini az çok sürdürüyor; T’lerin encamı ise sonra anlatılacağı gibi, bir köşeye sığdırılabilecek kadar basit değildir. Gazi’de adalet haykırışı ALİ AÇAR Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te Alevi yurttaşların bulunduğu kahvehanelerin taranması ile başlayan ve 3 gün süren olaylarda 17’si Gazi Mahallesi’nde, 5’i Ümraniye’de öldürülen toplam 22 kişi, dün katledilişlerinin 18. yılında Gazi Mahallesi’nde düzenlenen yürüyüşle anıldı. Eski karakol binası önünde toplanarak mezarlığa yürüyen binlerce kişi saldırının arkasındaki gerçek faillerin ortaya çıkarılmasını istedi. Gazi Mahallesi’nde 18 yıl önce çıkan olaylarda polisin açtığı ateş sonucu katledilenleri anmak amacıyla aralarında ölenlerin aileleri ile birlikte Halk Cephesi, Halkevleri, TKP ve ÖDP’nin de bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti eski karakol binası önünde toplandı. Grup, Gazi olaylarında yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu “Gazi ve Ümraniye katliamını unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankart taşıdı. Saygı duruşunun ardından aileler adına basın açıklamasını okuyan Dilek Şimşek’in ağabeyi Erkan Şimşek, saldırının ardından başlatılan soruşturmada 2 polis memurunun hapis cezası aldığını anımsatarak, “Gazi katliamının sonrasında açılan mahkemede, katillerin korunduğu Fotoğraf: VEDAT ARIK ‘DOSYA YENİDEN AÇILSIN’ MEHMET MENEKŞE MAHMUT ORAL N ve aklandığı kararlar çıktı. Katliam emrini verenlere ise dokunulmadı. Biz şehit aileleri ve demokrat kamuoyu 18 yıldır devletin katliamcı yüzünü teşhir ederken şehitlerimizin anılarına bağlılığın bir gereği olarak adaletsiz bu ülkede adaletin yerine gelmesi için sesimizi yükseltiyoruz. Değil 18 yıl, acılarımızı dindirecek adalet arzumuz karşılık buluncaya kadar adalet aramaya, gerçek katillerin ortaya çıkarılması için hesap sormaya devam edeceğiz” diye konuştu. Açıklamanın ardından eski karakol binası önüne karanfil bırakan kitle sloganlar eşliğinde Gazi Mezarlığı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında saldırının gerçekleştirildiği Öntaş, Dostlar ve Yavuz Kıraathaneleri önüne de karanfil bırakıldı. Mezarlıkta yapılan törende ise konuşmaların ardından Grup Yorum’un dinletisi sunuldu. Kitle daha sonra Gazi Mahallesi Cemevi’nde ölenler için verilen yemeğe katıldı. Bu arada ailelerden ayrı olarak Gazi 12 Mart Platformu’nda yaptığı yürüyüşle Gazi olaylarında yaşamını yitirenleri andı. ERZİNCAN /DİYARBAKIR Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Erzincan Şubesi’nin düzenlediği anma töreninde yapılan açıklamada, katliam dosyasının yeniden açılması istendi. Halepçe Katliamı Platformu, Gazi ve Kamışlı katliamlarını kınadı. Platform adına konuşan ESP Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Karakaya, “Gazi davasının akıbeti tüm kontrgerilla katliamlarındaki gibi oldu” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Cafer Koluman ise katliamcılar hesap verinceye kadar seslerini yükseltmeye devam edeceklerini söyledi. Ergenekon’da bir binbaşı hakkında suç duyurusunda bulunan avukatlar mahkeme heyetini reddetti B ‘Şiddeti siz yönettiniz’ 78’liler ve 68’liler, darbe ve sonrasında yaşanan katliamları protesto etti HATİCE TUNCER POLAT’IN TAHLİYE İSTEMİ REDDEDİLDİ Tanık da yok HİLAL KÖSE Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı nedeniyle yeniden yargılanan TKP/ML davası sanığı Hasan Polat’ın tahliye istemi reddedildi. 15 yıldır tutuklu olan Hasan Polat, Gebze’de 26 Nisan 1991’de “TKPML Hareketi” imzalı bildiri dağıtılırken çıkan çatışmada 2 polis memurunun yaralanması olayına karıştığı ve Gazi Mahallesi’nde 1995’te yaşanan olaylarda halkı kışkırttığı iddiasıyla yargılanıyor. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yeniden yargılamada, polislerin yaralandığı çatışmada kullanılan silahların birinin Altan Mert Sarıyıldız’a ait olduğunu bildiren ekspertiz raporu ortaya çıktı. Cinayet Büro Amirliği’nin arşiv kayıtlarında yapılan incelemede, Sarıyıldız’ın 1994, 1995, 1999 yıllarında Maltepe’de 3 kişinin silahla yaralanması olaylarına karıştığı bildirildi. Mahkeme, Sarıyıldız hakkında zorla getirme kararı çıkardı. Emniyetten silaha ilişkin soruşturmanın sonucunun bildirilmesini istedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yanıtı dün yapılan duruşmaya ulaştı. Arşiv kayıtlarında bu silaha ilişkin bir soruşturma kaydının olmadığı bildirildi. Mahkeme bulunamayan tanık Sarıyıldız’‘ı dinlemekten de vazgeçti. Dava 14 Mayıs’a ertelendi. dosyası da 12 Mart’a öfke dinmedi 12 Mart 1971 faşist darbesinin 42. yıldönümü Ankara’da protesto edildi. Devrimci 78’liler Federasyonu ve Ankara 68’liler Derneği üyeleri, Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanarak katliamları lanetleyen pankartlar açtı. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın resimlerinin yer aldığı pankart açan gruptakiler, katliamları ve idamları unutmadıkları mesajını verdi. Gruptakiler, katliamlarda hayatlarını kaybeden devrimciler için yağmur altında bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ortak açıklamayı okuyan fotoğraf sanatçısı Mehmet Özer; bugünün, 1971 askeri faşist darbesi eliyle ülkeye, halka ve devrimcilere yönelik baskıların 42. yıldönümü olduğuna dikkat çekerek “Darbe düzeninin kurumsal bir güç olarak karşımıza çıkmaması için askeri vesayet rejimi tasfiye edilmeli. Darbe ve muhtıraların hesabı sorulmalı, 12 Eyül Anayasası lağvedilmeli, yerine katılımcı ve demokratik bir anayasa yapılmalıdır. Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, unvanları geri alınmalı, malvarlıklarına el konulmalı, darbe yargılamaları tüm sonuçları ile yok sayılmalıdır ve devlet adına ö)zür dilenmelidir” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ 4 KİŞİ 10’AR AY CEZA ALDI Fotoğraflı anmaya hapis ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Meclis’e sunulan 4. yargı paketi ile terör örgütüne ait “resim” taşımanın suç kapsamına sokulması gündemdeyken, Ankara’da görülen bir davada mahkeme, bu düzenlemeye dahi gerek duymadı. Samsun’da İbrahim Kaypakkaya anmasına katılan ve Kaypakkaya’nın yanı sıra Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in fotoğraflarının bulunduğu pankart taşıyan, slogan atan ve açıklama yapan 4 kişi, “terör örgütü propagandası” suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı, ceza ertelendi. Kararı eleştiren Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı Nejat Kangal, “Bir yandan 12 Eylül askeri darbesinin sorumlularının yargılandığı söylenirken, işkence ile katledilen İbrahim Kaypakkaya’yı anan arkadaşlarımızın cezalandırılması kabul edilemez” diye konuştu. Füsun Erdoğan yaklaşık 7 yıldır süren davada tahliyesini istedi ‘Gazetecilik yargılanıyor’ HİLAL KÖSE Özgür Radyo Genel Koordinatörü Füsun Erdoğan ve Atılım Gazetesi yazarı Bayram Namaz’ın da aralarında bulunduğu 9 sanığın MLKP yöneticisi ve üyesi oldukları iddiasıyla tutuklu yargılandıkları davanın dünkü oturumunda “gazetecilik” tartışması yaşandı. Davayı TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi de izledi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaklaşık 7 yıldır süren davada tahliye talep eden Erdoğan, “Her duruşmada aynı şeyleri söylüyoruz. Bu adaletsizliğin devam etmemesi gerekiyor. Ben tutuklu gazeteciyim” dedi. Erdoğan’a müdahale eden mahkeme başkanı, “Burada gazetecilik faaliyetleriniz yargılanmıyor. Saptırmayın” dedi. Erdoğan’ın “Dosyada yasadışı faaliyet yürüttüğüme dair delil yok” demesi üzerine başkan, “MLKP Merkez Komite üyesi olmakla suçlanıyorsunuz. Gazetecilikle bir ilgisi var mı?” karşılığını verdi. Erdoğan ise “Muhalif gazeteciler böyle susturuluyor” yanıtını verdi. Mahkeme başkanı bu tespitlerin yargıyı yıpratma amacı taşıdığını ifade ederek “Serzenişim size değil. Duruşma günü yaklaştıkça basın organlarında haber konusu yapılıyor. Kasıt var. Gazetecilerin suç iş leme özgürlüğü yok” dedi. Tutuklu Bayram Namaz da şöyle konuştu: “Biz sizi düşünceleriniz nedeniyle yargılıyoruz diyebilir misiniz? Ama gerçek bu. Fikirlerimizden rahatsızlardı, komplo kurdular. Kolumda 13 dikiş var. Polis jopuyla kırıldı. Gazi olaylarının protestosunu haber yaparken gözaltına alınmış bir gazeteciyim. Benimle gözaltına alınan Süleyman Yeter de sendikacı olduğu için katledildi.” Mahkeme tutuklu 9 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek 4 Haziran’a erteledi. Dosya esas hakkındaki görüşünü açıklaması için savcıya verildi. Ergenekon davasında avukatlar, önceki gün jandarmanın kendilerine “orantısız fiziksel şiddet” uyguladığını, bu şiddetin mahkeme heyeti tarafından yönetildiğini savunarak mahkeme heyetini reddettiler. Avukatlar salonda görevli jandarma binbaşı ve jandarma er hakkında da “ölçüsüz güç kullandıkları” gerekçesiyle Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundular. Avukatların reddi hâkim talebini “davayı uzatmaya yönelik” olduğu gerekçesiyle reddeden mahkeme heyeti, önceki günkü olaylarla ilgili olarak avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda görülen davada Tuncay Özkan’ın avukatı Hüseyin Ersöz’e avukat Serkan Günel,le birlikte sunduğu reddi hâkim dilekçesine ilişkin söz verildi. Ersöz yargıçları reddetme gerekçelerini şöyle açıkladı: “Avukatlara yönelik orantısız, fiziksel güç karşısında mahkemeniz kayıtsız kaldı. Mahkeme üye hâkimleri ayağa kalkarak, avukatlara şiddet uygulayan robokop jandarmalara, rütbeli, rütbesiz jandarma görevlilerine müdahale konusunda yönlendirmede bulundu. Gözleriniz önünde cereyan eden şiddete yönlendirici oldunuz, avukatların salondan yaka paça atılmasına göz yumdunuz.” Ersöz, jandarmanın müdahalesi nedeniyle müşahade altına alınan avukatlar Murat Ergül ve Celal Ülgen’in durumuna da mahkemenin kayıtsız kaldığını ifade etti. Ersöz, reddi hâkim talebine duruşma salonunda önceki gün görev yapan jandarma binbaşı ve jandarma er hakkında Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı suç duyurusunu da ekledi. Ersöz, “kasten yaralama” suçuyla bir yıldan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılmalarını istedi. ‘15 dakikalık İnternet Andıcı dosyası sanığı emekli albay Ziya İlker Göktaş, “15 dakikada her şey ifade etmek çok zor. ‘2 milyon 400 bin sayfalık evraka karşı 15 dakika açıklama yap’ demek ‘yapmayın’ diyorsunuz demek oluyor” diye konuştu. Emekli Albay Cemal Gökçeoğlu da 15 dakikalık sürenin kaldırılmasını talep etti. Dosyadaki deliller ve tanık beyanlarına ilişkin söz verilen Tuncay Özkan, mahkemenin konuşma sürelerine ilişkin hazırlattığı listenin gerçeği yansıtmadığını belirterek “Ben televizyoncu olduğum için konuşma sürelerini çok iyi bilirim. Bu listeler bilimsel olarak hazırlanmış mıdır? Mahkeme bilimi suçlamada aracılık için kullanıyor” diye konuştu. Başkan Özese, Özkan’ı “Mahkemeyi itham edici konuşmayın” diye uyardı. kısıtlama kaldırılsın’ Ersöz, dilekçesinde ayrıca Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üye hâkimler hakkında da soruşturma başlatılması için HSYK’ye şikâyette bulunduğunu kay Avukatlara suç duyurusu detti. Başkan Hasan Hüseyin Özese, saat 17.30 sıralarında avukatların beyanlarına ara vererek 11 Mart Pazartesi günü (dün) salondaki olaylara ilişkin jandarma tarafından 4 tutanak hazırlandığını söyledi. Özese tarafından okunan jandarma tutanağında avukatların kolluk kuvvetlerine fiili mukavemette ve saldırıda bulundukları iddia edildi. Mahkeme, salondaki görüntü kayıtlarının incelenmesinin ardından tespit edilecek avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Tümgeneral Hıfzı Çubuklu önceki günkü jandarma müdahalesine ilişkin “Savunma makamına uygulanan vahim ölçüdeki şiddet üzüntü vericiydi” dedi. Genelkurmay bilgisayarlarına ilişkin bilirkişi raporunda, kendisine ilişkin bir belge olmadığını belirten Çubuklu “Dava kapsamında aleyhime hiçbir belge, sanık ve sanık ifadesi yok. Hakkımda dava bile açılmaması gerekirdi” diye konuştu. Duruşmada söz alan sanık avukatlarının hepsi 15 dakikalık sürenin yetersiz olduğunu belirterek, delillerin değerlendirilmesi için makul süre verilmesini istediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle