13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET [email protected] SAYFA Bukalemundan muhteşem dönüş David Bowie 10 yıllık suskunluğunu ‘The Next Day’ albümüyle bozdu ZÜLAL KALKANDELEN KÜLTÜR 17 Victoria&Albert Müzesi’ndeki sergi, ünlü müzisyenin sanat yaşamını gözler önüne seriyor. Çok sevdiğiniz bir müzisyenin yaş gününü kutlamak için ona özel bir radyo programı yapıyorsunuz ve kapanış anonsunda, biraz da onu aktif olmadığı dönemde unutanlara sitemle, “Bir süredir müzik çalışmalarını durdursa da, artık şarkı söylemese de, ben onu bu dünyada unutanlardan olmayacağım” diyorsunuz. Ertesi gün bir kalkıyorsunuz, 10 yıldır suskun olan o müzisyenin yeni şarkısı internette! Üstelik yeni albümünün de çok yakında yayımlanacağı duyuruluyor. 8 Ocak 2013 günü David Bowie’nin 66. yaş gününde ben bunu yaşadım. Şaşkınlığım ve sevincim öylesine iç içe geçti ki donakaldım. Çevremde, espri yapıp “Bowie senin dün geceki anonsu duymuş olmalı” diyenler bile oldu. Herkes Bowie’nin hasta olduğunu, artık müziğe veda ettiğini konuşurken o son iki yıldır albüm hazırlığı yapıyormuş. İnanılmaz olan, böyle bir bilginin hiçbir şekilde dışarı sızmaması. Bunu özellikle isteyen, herhangi bir PR kampanyası yapılmaması talebinde bulunan Bowie’nin kendisiymiş. Belli ki hep yaptığı gibi tüm dünyayı şoke etmek istedi ve bunu sessizliğini aniden bozarak başardı. Albümden yayımlanan ilk şarkı olarak “Where Are We Now?”ı seçmiş Bowie ve bu tercihiyle onu çok iyi tanıyan prodüktör Tony Visconti’yi bile şaşırtmış. 197679 Berlin dönemi albümlerindeki havayı yansıtan son derece dokunaklı, hüzünlü bir balad ile hayranlarına yeniden merhaba deme “Heroes” günleri geçmişte kaldı diyor. 66 yaşında yaptığı şahane bir albümle herkesi kendine yine hayran bıraktı Bowie. Bana kalırsa, adeta Scott Walker’a saygı duruşunda bulunduğu o meşhur baritonuyla söylediği “Heat” ile albümü kapatırken müzik sahnesindeki macerasının henüz bitmediği de açık. “The Next Day”deki 14 şarkı arasında beni en çok çarpan şarkı da “Heat” oldu. O şarkıdaki ses tonu benim favorimdir; tek şikâyetim albümde o tonu sadece bir kere duymam. Karanlık atmosferik soundun içinden Bowie’nin “And I tell myself I don’t know who I am” diyen sesini duyduğum an nefesim daralıyor ve o hissi çok seviyorum. Babasından söz ediyor şarkıda Bowie. Akustik gitar ve yaylılar eşliğindeki müziğin kurgusu da olağanüstü. “You Feel So Lonely You Could Die”da Bowie’nin yalnızlığa dair sözleri söylerken sesiyle birlikte ruhunun da titrediğini hissediyor insan. “Kapıyı kapamadan önce seni net bir şekilde görmek istiyorum. Bir direkten sallanan ceset olarak görebiliyorum seni. Düşüşünü görebiliyorum, odanda inlediğini görüyorum” derken ruhu savruluyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, 2003’te “Reality” albümünde durduğu yerden daha ileriye geçti David Bowie. “The Next Day”, gerçekten de çok sağlam bir rock albümü. Rock bukalemunu Bowie’nin sürekli evrilişini izlemek hâlâ çok heyecanlı. www.zulalkalkandelen.com Bowie’nin yarım yüzyılı Kültür Servisi 23 Mart’ta Londra’daki Victoria&Albert Müzesi’nde açılacak sergide, David Bowie’nin yaklaşık 50 yıllık müzik yaşamı gözler önüne serilecek. 28 Temmuz’a kadar sürecek sergide, el yazısı şarkı sözleri, özgün kostümler, fotoğraflar, sahne ve albüm tasarımları ve sanatçının kullandığı müzik aletlerinden oluşan 300’den fazla obje yer alacak. Küratörlüğünü Victoria&Albert Müzesi’nden Victoria Broackes ve Geoffrey Marsh’ın üstlendiği sergi, David Bowie’nin olağandışı müzik uğraşının ilk uluslararası retrospektifi olarak niteleniyor. Bowie hayranlarının merakla beklediği sergi, sanatçının müzik yaşamı boyunca moda, ses, grafik, tiyatro, resim ve sinema alanlarında birlikte çalıştığı çok sayıda sanatçı ve tasarımcıyı da izleyicilerle buluşturacak. Bowie hayranları, 1972’de Freddie Burretti’nin tasarladığı “Ziggy Stardust” streçlerini, Brian Duffy’nin çektiği fotoğrafları, Guy Peellaert ve Edward Bell’in albüm kapağı çalışmalarını, filmler ve aralarında “The Man Who Fell to Earth”ün de bulunduğu canlı performansların videolarını, “Boys Keep Swinging” gibi müzik videolarını ve 1974’te Diamond Dogs turnesi için hazırlanmış sahne tasarımlarını da görme olanağı bulacaklar. Öte yandan, David Bowie’nin tüm yaratıcı çalışmalarını kapsayan bir kitap hazırlandı. Bowie’nin imzasını taşıyan bu özel kitap, Londra’daki ilk günlerinden başlayarak sanatçının tüm müzik ve sanat yaşamını içeriyor. Bez ciltli ve taşbaskı resimlerle bezeli olarak yayımlanan kitap 500 adet basıldı ve numaralandırıldı. Savruk ruh Bilgi sızdırmadı u David Bowie, yeni albümü ‘The Next Day’ ile, 2003’te ‘Reality’ albümünde durduğu yerden daha ileriye geçti. 66 yaşındaki ‘rock bukalemunu’ Bowie’nin sürekli evrilişini izlemek hâlâ çok heyecanlı. sinin arkasında ne olabilir? Aslında çok akıllıca bir tercih yapmış. Şarkının sözlerine kulak verince, güneş, yağmur, ateş var olduğu sürece, sen olduğun sürece ben varım mesajı çıkıyor. Bunca zamandır “Bowie nerede?” diye merak edenlere bir yanıt olarak algıladım ben bunu. Aradan zaman geçti, Bowie artık glam rock günlerindeki Bowie değil; sade bir tişört ve kot pantolonla gözüküyor yeni videoda ama dinleyeni sarsacak sesi ve yaratıcılığı sapasağlam.Visconti, “Where are We Now?”ın albümü temsil eden bir şarkı olmadığını, “The Next Day”in sağlam bir rock albümü olduğunu söylemişti. Albüm, bu ay yayımlanmadan önce tümü iTunes üzerinden stream yoluyla dinlemeye açıldı. Aynı gün yayımlanan ikinci video ise Bowie’nin “celebrity” denilen ünlüler dünyasına yönelik gözlemlerini yansıtan “The Stars (Are Out Tonight)” adlı şarkıya çekilmişti. Oyuncu Tilda Swinton’ı Bowie’nin eşi rolünde izlediğimiz video, yıllar geçince yitirilen ünün, fiziksel güzelliğin ardından girilen bunalımı anlatıyor. Albümün en çarpıcı şarkılarından biri değil ama daha ilk dinleyişte insanı yakalayan dinamik bir melodisi var. “The Next Day” ile ilgili en dikkat çekici nokta, Bowie’nin sessiz kaldığı dönemde aslında hiç de sanıldığı gibi kendi içine dönmediğini ortaya koyması; tüm kariyeri boyunca yaptığı gibi yine toplum hakkında derin gözlemler yapmayı sürdürmüş olması. Şarkılarında yaşadığımız dünyanın acı gerçekleri, savaşlar, insanoğlunun zayıflıkları, yalnızlık var ama seks, tutku, aşk da var. Sound olarak bakıldığında farklı alter egolarını temsil ettiği dönemlerin her birinden bir parça bulmak mümkün; albümün standart versiyonundaki 14 şarkıda hepsinden iz olsa da bu artık 60’lı yaşların Bowie’si. Kapak fotoğrafında 1977 tarihli “Heroes” albümünün yeni bir versiyonu yer alıyor. Bildiğimiz ikonik fotoğraf, bu kez sadece Bowie’nin yüzüne gelen kısmı beyaz bir bantla örtülerek değiştirilmiş. “Where Are We Now?”da verdiği mesajı görsel olarak da veriyor böylece. Ben hâlâ rock bukalemunu Bowie’yim ama artık Derin gözlemler Yaşamlarını kadınların ‘Sıra dışı ve dokunaklı’ özgürlüğüne adayanlar Kültür Servisi Bu yıl 66. kez düzenlenecek Cannes Film Festivali’nin 15 Mayıs’taki açılış filmi, Baz Luhrmann’ın yönetmenliğini yaptığı “Muhteşem Gatsby” (The Great Gatsby) olarak belirlendi. ABD’li yazar Francis Scott Fitzgerald’ın 1925 yılında kaleme aldığı romandan uyarlanan filmde romantik ve trajik bir karakter ‘Jay Gatsby’ rolüyle Leonarda Di Caprio başrolde yer alıyor. Kitap, ABD’nin Doğu Yakası’nda 1920’lerdeki büyük ekonomik kriz ve buhran yıllarını anlatıyor. Toby Maguire ve Carey Mulligan’ın da rol aldığı filmin müziklerine ise Jack White ve rapçi JayZ imza attı. Luhrmann konuyla ilgili şöyle konuştu; “Festivalin açılışını yapmak filmde çalışmış herkes için büyük bir onur olacak. Kalplerimize bu kadar yakın olan bir ülkede, festivalde bulunmak bizim için büyük bir heyecan olacak. Bu, sadece ilk filmim ‘Strictly Ballroom’un 21 yıl önce orada gösterilmesinden kaynaklı değil, aynı zamanda Fitzgerald’ın PEN Duygu Asena Ödülleri sahiplerini buldu Cannes Film Festivali’nin açılışı Muhteşem Gatsby’yle sıra dışı romanının en dokunaklı ve en güzel pasajlarını St. Raphael’den biraz uzakta bulunan bir köşkte yazmasından da kaynaklanıyor.” Cannes Film Festivali tarihinde ikinci kez 3D bir film, festivalin açılış filmi olarak gösterilecek. 2009 yılında da Pete Docter ve Bob Peterson’ın yönettiği “Up” filmi Cannes Film Festivali’ni açmıştı. PEN Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Oral, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Ali Berktay ve PEN Kadın Yazarlar Komitesi Başkanı Ayşe Kilimci. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) İstanbul Haber Servisi PEN Duygu Asena Ödülleri önceki akşam gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Törende, 2013 PEN Duygu Asena Ödülü’ne değer görülen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile ödülün geçen yılki sahipleri Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ayşe Berktay’a ödülleri sunuldu. Beşiktaş Levent Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenin açılış konuşmasını PEN Kadın Yazarlar Komitesi Başkanı Ayşe Kilimci yaptı. PEN Yönetim Kurulu üyeleri Zeynep Oral ve Tülin Dursun’un konuşmalarının ardından Büşra Ersanlı’ya ödül plaketi sunuldu. Ersanlı konuşmasında “Gerçekleri, tanıklıkları, hayalleri, ümitleri, idealleri ve bilgiyi yazan insanların, uluslararası bir örgüt adına verilen bir ödül alması büyük bir onurdur” dedi. Ödül aldığı haberini geçen yıl cezaevinde öğrendiğini söyleyen Ersanlı, “Tuhaf gerekçelerle ve nefret dolu duygularla yazılmış, anlaşılması güç olan iddianameler çağında, hapishanede almak benim için bambaşka bir moraldi” diye konuştu. Ersanlı’nın ardından Ayşe Berktay’ın ödülünü alan Ali Berktay, Ayşe Berktay’ın mahkeme salonundan gönderdiği teşekkür notunu okudu. Berktay, Duygu Asena’yı anarak başladığı teşekkür notunda, son dönemde gerçekleştirilen barış ve çözüm çabalarına da değindi. Bu yılın PEN Duygu Asena Ödülü’ne değer görülen ÇYDD adına, ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel ise ödülünü CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in elinden aldı. Çelikel, “Bu herhangi bir ödül değil. Bu bütün yaşamını kadınların özgürlüğüne adamış olan; Türkiye ve dünya toplumunda, toplumsal cinsiyet eşitliğine büyük emek vermiş olan bir kadın adına ve kadınlara verilen bir ödül” diye konuştu. Törende Filiz Nayır Deniztekin, İsmet Kür adına Pınar Kür, Nevin Halıcı, Peride Celal, Sabiha Tansuğ ve Şemsa Yeğin’e ise şükran belgeleri sunuldu. n Kültür Servisi İstabul Modern Sinema’da 1623 Mart tarihleri arasında düzenlenecek “11. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali”, usta yönetmen ler Yeşim Ustaoğlu ve Doris Dörrie’yi sinema severler le buluşturacak. Yeşim Ustaoğlu “Araf”, “Bulutları Beklerken”, “Güneşe Yolculuk”, “İz” ve “Pandora’nın Kutusu” filmlerinin gösterimlerine katılırken Alman sinemasının temsilcilerinden Doris Dörrie ise “Erkekler” isimli filminin gösteriminde olacak. Usta yönetmenler İstanbul Modern’de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle