13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 12 MART 2013 SALI Ergenekon davasında CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Balbay’ın mikrofonu kapatıldı Savunmanın sesi kesildi TANIKLIK TALEBİ REDDEDİLDİ HATİCE TUNCER Silivri Bir Kâbus Yaptığınız yazı programını sürekli değiştiren bir ülkede yaşayınca ve üstüne üstlük bir de Silivri’ye gideyim duruşmayı izleyeyim derseniz hele.. Duyurduğunuz yazıyı bir sonraya ertelersiniz... Silivri bir kâbus. İnanılmaz gerilim mahkeme salonundan damarlarınızda dolaşmaya başlıyor.. Tabii gerilimi yaratan, duruşmaları bence tamamen keyfince yöneten mahkeme heyeti! Nasıl bir mahkemedeyim, burada yapılan yargılama mı, dışarıda hayat bitmiş de biz buraya kapatıldık ve cehennemi bir yolculukta mıyız?.. İçimden yükselen sesi bastırıyorum, yoksa yaka paça atılacağım dışarıya... Nefessiz kalıyorum orada, ama bu özgür köşemde bağırabilirim: Hey ne oluyor orada! Siz kimsiniz, nereden geldiniz, hangi yasalara göre yargılama yapıyorsunuz.. Durun!! Bu duygularım sadece sabahtan öğlene kadar izlediğim bölüm içindi. Öğleden sonra olacakları, mahkemede kopacak fırtınaları, Bay Reis haber veriyordu tutumuyla... Nitekim Reis’in esip gürlemeleri ile ortalıkta ne duruşma kaldı, ne yargılananlar, ne avukatlar ne de izleyiciler... Reis neredeyse hepsini attı dışarıya. Aslında atması gereken tamamen kendileriydi! Bunu yapsalar ortalık rahatlayacak, daha aklı başında davranacak bir heyet ile yargılama kurallara uygun sonuçlanacak... Ama ne mümkün! Sürekli olarak, Riyaset Kürsüsü’nden gelen seslere bakın: Bu konuda konuşamazsın, sana söz vermiyorum, sadece istediğim konuda konuşabilirsin, Mustafa Balbay sesini kesiyorum, komutanlar atın avukatı dışarı, oturun, susun, mahkemenin disiplini gereği.. Komutan itiraz edenleri de dışarı atın... Derken dışarıdan rap rap rap koşularıyla robokop jandarmalar salonu basıyor... Reis, kendisi, salonu bastırıyor! Diyecek doğru düzgün bir sözcük bulamıyorum.. Hepsi ayıp ve kaba nitelemeler olacak, bu nedenle susuyorum! 18 Şubat tarihli duruşmada, Reis, yargılama usul ve esaslarının emredici hükmüne rağmen, sanıkların duruşmaya getirdiği tanıkları dinlemeyi şu gerekçeyle reddetmişti: “Dinlenen tanıklar, maddi gerçeği ortaya çıkarmaya yeterlidir.” Bu karar ise yasaları tam ihlaldi! Reis, durmadan “Biz burada Türk milleti adına yargılama yapıyoruz” diyor, uygulamada bu “Türk milleti adına bütün bu hukuksuzlukları gerçekleştiriyoruz, var mı bir diyeceğiniz” anlamına geliyor... Avukat Buzoğlu “18 Şubat tarihindeki bu kararınızla buradaki sanıklara ‘biz sizin cezalandırılmanıza karar verdik’ dediniz. Tarafsızlığınızı yitirmenizin ötesinde karar verdiniz. Siz artık bu heyette yer alamazsınız” sözleri salonda çınlıyor... Rezalete bakın ki, reddi hâkim isteğine, reddedilen hâkim karar veriyor. Adam kendini reddeder mi?.. Reddi hâkim isteğini tabii ki kendisi reddediyor! Kimse bu hukuksuzluklara, reislerin bu keyfi davranışlarına ve bugüne kadar herhalde yaşayan dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş diktatoryal yargılama yöntemlerine karşı kayıtsız kalamaz. Olan tamamen budur... ‘Hukuk adına skandal’ ALİ AÇAR Aralarında gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın da bulunduğu Ergenekon davasını izlemeye gelen çok sayıda yurttaş, küçük olması nedeniyle duruşma salonuna alınmadı. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un tanığı olarak mahkemeye çağrılan ve tanıklığı kabul edilmeyen emekli Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, “Tolon’un kaderini ilgilendiren tanıklığın engellendiğini, idam sehpasına gidenlerin bile tanıklık taleplerinin” kabul edildiğini belirterek uygulamaya tepki gösterdi. Yurdun çeşitli yerlerinden duruşmayı izlemek için gelen çok sayıda yurttaşın araçları ve otobüsler yolda durduruldu. Yurttaşların kimlik kontrolünden sonra cezaevi önüne yürüyerek gitmelerine izin verildi. İçeri giremeyen yurttaşlar sloganlarla kararı protesto etti. Tanıklık talebi kabul edilmeyen Yazıcıoğlu, mahkeme salonu dışında gazetecilere açıklama yaptı. Yazıcıoğlu, “Anlatacaklarım Tolon Paşa’nın kaderi ile ilgili açıklamalardı. Önemli bir insanın kaderi ile doğrudan ilgili durumda mahkemenin tanıklığımı kabul etmemesi hukuk adına büyük bir skandal. Çağdaş ülkelerde idam sehpası dahil olmak üzere bir tanık varsa ve avukatlar tanık olduğunu ifade ediyorsa mahkeme dinlemek zorunda” dedi. Avukat Dilek Helvacı da mahkemenin 6 tanığı dinlemediğini, bu durumun “ihsası rey” anlamı taşıdığını söyledi. Duruşmayı CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Ali Özgündüz, Ali İhsan Köktürk ve Musa Çam da izledi. Verilen arada konuşan Tanal, “Bu davalarda mahkeme heyeti devletin memurlarını istiyor. Bağımsız savunma yapacak avukat ve adil yargılama istemiyorlar” dedi. Köktürk de savunmanın kısıtlanmaya devam ettiğini vurguladı. Özgündüz ise “Savcının kendi yorumu ile hukuk uygulanıyor. Ben buradan sağlıklı karar beklemiyorum” dedi. 18 Şubat duruşmasında müdahale sonucu sol gözünden ya18 Şubat’taki ralanan Behice Kaya duruşmada da duruşmayı izlemek yaralanan için Silivri’ye geldi. CHP’li TaKaya “Onlar vatannal, koldaş olarak duruşma tuk değneyı izlemeye gelen biğiyle geldi. rinin gözünü çıkarıyordu. Askerden, polisten ve hükümetten davacıyım. Sonuna kadar buraya gelmeye devam edeceğim. Gözüm iyileşiyor ama içerideki insanları gördükçe yüreğim daha çok kanıyor” dedi. Ergenekon davasının yaklaşık 1 aylık aradan sonra dün yapılan duruşması gergin anlara sahne oldu. Avukatların sözleri kesildi, salondan atıldılar. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay konuşurken mikrofonu kapatıldı. Mahkeme, emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer hakkında 18 Şubat tarihli reddi hâkim dilekçesindeki ifadeler nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un avukatları tarafından duruşmada hazır edilen eski Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu’nun tanıklığı da reddedildi. Davanın dün 277. duruşması yapıldı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, YUMRUKLU ARBEDE YAŞANDI Ergenekon davasında dün jandarmalarla avukatlar arasında iki kez arbede çıktı. Avukat Celal Ülgen fenalaşırken, jandarma tarafından darp edildiği iddia edilen avukat Murat Ergün’e sağlık ekipleri müdahele etti. Öğleden sonra tablet bilgisayar ile görüntü aldığı iddia edilen Ece Unutmaz adlı stajyer avukatın salonda çıkarılması kararına avukatlar toplu olarak direndi. Avukatlara özel jandarma komandolar müdahale etti. Avukat Hüseyin Ersöz ile jandarmalar arasında yumruklu arbede çıktı. oturumu açtı. Avukat Ali Rıza Dizdar, esas hakkındaki savunmasına kadar duruşmalardan yasaklı olan müvekkili Durmuş Ali Özoğlu’nun duruşmalara getirilmesi istemini içeren bir konuşma yaparken Başkan Özese “Lüzumsuz tartışmalara girmeyelim” diyerek mikrofonunu kapattırdı. Gazetemiz yazarı Balbay Balbay’ın talebi söz istediğinde Özese, tanık talebiyle ilgili söz verdiğini anımsattı. Balbay “Ben şu anda delillerle ilgi talepte bulunuyorum. Delillerin hukuka aykırılığı konusunda tanık dinlenilmesini talep ediyorum” dedi. Özese’nin sözlerini kesmesi üzerine Balbay “Şu anda burada hukuk ayaklar altına alınıyor, milli irade ayaklar altına alınıyor” diye tepki gösterdi. Baş kan Özese, Balbay’ın mikrofonunu kapattırdı. Bir saatlik aranın ardından Başkan Özese tarafından açıklanan kararda reddi hâkim talepleri reddedildi. Mahkeme, ayrıca Durmuş Ali Özoğlu, Veli Küçük gibi yasaklı sanıkların getirilmesi taleplerini reddetti. Mahkeme bundan sonra tanık dinlenmemesi kararından vazgeçme talebini de reddetti. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de söz alan Balbay, “Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli ve bomba atanlarla aynı davada yargılanmak benim yaramdır” diye konuştu. Balbay, yaşanan arbedelere ilişkin “Burası duruşma salonu olmaktan çıktı, vuruşma salonu oldu” dedi. Özese, Balbay’ı “Lütfen tekrar bu tartışmalara girmeyelim” şeklinde uyardı. Balbay da, “Arbede sırasında bir görevli, avukata yumruk attı. Bunun da araştırılmasını istiyoruz” şeklinde talepte bulundu. Balbay, son bilirkişi raporunun toplam 91 bin sayfalık 28 klasörden oluştuğuna dikkat çekerek “15 dakikanın yetmesi mümkün mü” diye sordu. Balbay, “Mahkeme ‘çürük, kopmuş her şeyi bir tencerede kaynatalım, sonra ayırırız’ diyor. Bu mümkün mü” diye konuştu. Genelkurmay bilgisayarlarına ilişkin raporda 300 gazetecinin adının geçtiğini, kendisinin de bir yazısının yayımlandığının belirtildiğini anlatan Balbay “Gazetecilerin yazılarının internet sitelerine alınması suçsa bu 300 gazeteci de açıklama yapmak isteyecektir” dedi. Balbay “Sepete su dolduruyorsunuz. Bize ‘90 sayfalık suyu, 15 dakikada boşaltın’ diyorsunuz. Eğer hukuka aykırı deliller çıkarılırsa belki bu 15 dakika bile çok gelir” diye konuştu. Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atmaktan sanık Şinal ise şu iddialarda bulundu: “Savcı bana ‘Afyon’daki patlamayı, hükümeti zor durumda bırakmak için davanın sanıklarından Başbuğ ve Tolon’un talimatıyla Sedat Peker’in yaptırdığını söyleceksin’ dedi.” Şinal, iddialarının belgelerinin olduğunu savundu. CHP Zonguldak milletvekili Prof. Mehmet Haberal talep konuşmasında mahkeme heyetine “Sağlığınıza dikkat edin. Benim birinci görevim sizin sağlığınızı korumaktır. Ne olur sağlığınızı zedelemeyin, Beraber karşılıklı birbirimizi dinleyelim. Biz hekimler ve siz hâkimler doğrudan insan hayatını ilgilendiren mesleklerle meşgulüz. Görevimiz bir an evvel üzerimize düşeni yapıp insanları hayatına kavuşturmak” diye konuştu. ‘Beni yaralıyor’ Hak değil haklama B albay “Duruşmayı izlemeye gelenler, 5 çelik bariyerden aramauzlardan geçerek geliyorlar. Hukuks tanok bir en luklara tahammül edilmey in se’n Öze kan Baş . uştu dayız” diye kon sözır” aran da nun salo a uşm dur k “Ha ahaleri üzerine Balbay, jandarma müd rada “Bu k nara bulu ede lesine gönderm hak değil, haklama vardı” dedi. ‘Zorbalık ve faşizm’ D uruşma salonundaki arbedenin arar dından CHP’li vekiller ve avukatl yaptı. ası lam açık ın bas inde giriş evi ceza ı Ali İstanbul Milletvekili ve emekli savc uzman n, ğme üste ı, baş “Bin üz, ünd Özg daşı çavuş ve 1015 asker, avukat arka duruşün Bug ar. attıl rı dışa t toka e tekm fama salonunda hukuk değil zorbalık, n ise Ülge l Cela kat Avu i. ded ı” vard şizm telefo“Bundan sonraki duruşmalara cep ında nlar salo a uşm Dur iz. ceğ gire ile nu dedi. ğız” yaca kma bıra kimseye meydan Şinal’in iddiaları Ahmet Ertürk: Hayal mahsulü Yine Silivri’deydi... Duruşma salonuna giremeyen yurttaşlar, kararı protesto etti. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) YOLLAR KAPALI, GİRİŞLER TUTULMUŞ... Silivri gazeteciye yasak İstanbul Haber Servisi 93 gazetecilik meslek örgütünün oluşturduğu, dönem başkanlığını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yürüttüğü Gazetecilere Özgürlük Platformu, Silivri’de Ergenekon davası duruşmasını izledi. Duruşmayı izlemek için SilivriKınalı girişinden girmeye çalışan gazetecilere jandarmalar, İlçe Jandarma Komutanı Vekili J. Binbaşı Özer Küçükuysal imzalı, Silivri Kaymakamlık makamına yazılan dilekçeyi göstererek başka yollardan duruşma salonuna ulaşmalarını istedi. GÖP Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, gazetecileri suçunu bilmeden içeri tıkan zihniyetin, onlara destek olunmaması için de elinden geleni yaptığını belirterek “Bu da eziyetin bir parçası. ama bizi yıldıramayacaklar” dedi. Silivri’ye giden yolların 131 Mart tarihleri arasında Silivri Jandarma Komutanlığı tarafından kapatılması üzerine Basın Konseyi de durumu, Adalet Bakanlığı’na iletti. Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit tarafından iletilen metinde,“... Silivri İlçe Jandarma Komutanı 1946 tek parti döneminin çağdışı uygulamalarını hortlatmıştır. Bu uygulamanın 12 Mart darbesi sırasında kurulmuş olan askeri mahkemeleri bile aratacağını, o darbenin yıldönümünde size iletmek zorunda kaldığımız için üzgünüz” ifadelerine yer verildi. ‘Sağlığınıza dikkat’ Deniz Baykal’ın avukatı, gizli görüntülerle ilgili 3 yıldır IP numaralarının ABD’den alınamamasını eleştirdi ‘Soruşturulmuyor, kullanılıyor’ İLHAN TAŞCI Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanı, eski TMSF Başkanı Sayın Ahmet Ertürk aradı. Bekliyordum zaten, başka türlü bir ilişki kurmak zor! Bunu da kendisine söyledim! Ertürk’ün adı dünkü “Gül’den Parti Resti” başlıklı yazımda “Yeni bir siyasi parti temaslarını sürdürenin ise Gül’ün önemli danışmanlarından, RTE’nin milletvekili yapmadığı Ahmet Ertürk olduğu belirtiliyor” biçiminde geçiyordu. Ertürk, “Aydınlık’ın haberindeki tarif bana uyuyor, siz de bu tarife uygun olarak adımı yazdınız, ama böyle bir oluşumun içinde olduğum veya temaslarını yaptığım tamamen bir hayal mahsulüdür. Böyle bir girişimi de doğrusu hiç bilmiyorum.. Ben siyasetin içinde olmadım, Sayın Gül’ün ekonomi konularında danışmanıyım.. Bu senaryo doğru değil...” Ahmet Ertürk’e, tabii hazır yakalamışken sorular yönelttim. AKP lideri Erdoğan’ın kendisi için çizdiği gelecek senaryosunda, Cumhurbaşkanlığı görevi bittikten sonra Gül’e bir yer görülmediğini belirttim ve “Gül bu durumda siyaseti bırakacak mı” diye sordum. Ayrıca başka sorular da.. Ertürk, hemen hepsine, “Cumhurbaşkanı’nın CNN Türk’te yayımlanan programında bu sorularınızın yanıtı vardı” dedi! CNN Türk konuşmasında gördüğümüz ise şudur: Gül, damardan siyasetin içinde ve RTE’den farklı bir siyasi program inşasında. En son demecinde, RTE’nin Apo ile giriştiği “büyük uzlaşı ve paylaşım” politikasına aykırı düşen bir görüş benimsedi: Çözüm süreci “Ümit ederiz ki Türkiye’nin milli birliğini, bütünlüğünü ve üniter yapısını zaafa uğratmayacak şekilde neticelenir..” dedi. Sadece şunu belirtirim: Gül, eğer RTE’nin gelecek projesine karşı, kendi gelecek projesini inşa ediyorsa.. Başka türlüsü, siyasetin doğasına aykırıdır. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu ile Gül arasındaki görüşmeye de dikkatinizi çekerim. Israrlıyım: Gül, RTE’ye siyasi parti restini çekiyor... ANKARA Gizli görüntülerinin yayımlanmasıyla ilgili soruşturmada IP numaralarına ulaşıldığı bilgisi eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı olayın ardındaki güçlere ulaşılacağı konusunda umutlandırmadı. Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, ABD’li Sarai Sierra cinayetinde ABD ile işbirliği yapılırken Türk siyasi yaşamını değiştiren olayın “herhangi bir olay” gibi soruşturulmasını eleştirdi. Yılmaz, “Bir cinayet olayında bu kadar işbirliği yapılabiliyorsa IP numarasını alabilecek kadar da Amerika ile bir işbirliğimizin olması lazım” dedi. Baykal’ın gizli görüntülerinin yayımlanmasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 4’ü ABD, 3’ü Türkiye’den olmak üzere 7 farklı IP numarası belirlediği ve bunların TİB’den istendiği bilgisi yansımıştı. Konuyla ilgili dün görüştüğümüz Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, soruşturmada yaşanan ilginç bilgileri paylaştı. Yılmaz, yaşananlar ve soruşturmadaki gelişmelerle ilgili Baykal’ın “yorumunun” kendisinden farklı olmadığını vurguladı. Yılmaz, soruşturmanın hızlı şekilde ilerlemesi yönünde bir çabanın olmadı ğına işaret ederken “Bu konuyla ilgili soruşturma başladıktan sonra arada kaç tane soruşturma başlayıp bitti. Arınç olayında nerelere girildi çıkıldı. Burada böyle bir şey yok” dedi. “4’ü ABD, 3’ü Türkiye’den olmak üzere 7 IP numarası (bilgisayar kimliği) belirlenmesi”nin ne anlama geldiğine ilişkinse Yılmaz şunları söyledi: “Savcılığın verdiği bir bilgi yok. Savcılık net değil. IP numaraları bu görüntüleri ilk yükleyen kişiler mi, yoksa yükleyenlerden ilk edinenler mi olduğu belirsiz. Bizim edinmemiz gereken bilgiler basına veriliyor, sonra Sierra örneği... ediniyoruz. Bizden gizlenen bir şey basına sızmışsa sorumluluğu da savcıya aittir, çünkü dosya kendisine ait.” Avukat Yılmaz, ABD’li Sarai Sierra’nın öldürülmesinin ardından Türk Emniyet yetkilileriyle CIA’nın ortaklaşa çalışma yürüttüğünü anımsatarak “Bir cinayette bu kadar işbirliği yapılabiliyorsa IP numarasını alabilecek kadar da Amerika ile bir işbirliğimizin olması lazım. Olmuyorsa nedeninin açıklanması beklenir. Eğer yardım istenmiyorsa da neden istenmediği sorusu gündeme gelir. Bunların yanıtını bilmiyoruz. Sürekli savcılığa soruyoruz çok da bir yanıt verilmiyor doğrusu” diye konuştu. Tahliye edilenler göreve iade ? Haber Merkezi Van’da KCK’ye yönelik operasyon kapsamında tutuklandıktan sonra ilk duruşmada tahliye edilen Edremit ve Özalp belediye başkanları görevlerine iade edildi. Valilikten yapılan açıklamada, yargılandıkları davadan 25 Ocak’ta tahliye olan Edremit Belediye Başkanı Abdülkerim Sayan ve Özalp Belediye Başkanı Murat Durmaz’ın, tahliyelerinin ardından valiliğin olumlu görüş bildirmesi üzerine İçişleri Bakanlığı’nın 6 Mart 2013 tarihli onayı ile görevlerine iade edildiği kaydedildi. Bu arada, İstanbul’da açılan 118’i tutuklu 205 sanıklı 1. KCK davasında dün iddianamenin okunmasına devam edildi. Dava Silivri Cezaevi Yerleşkesi bitiğişindeki büyük salonda görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle