12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Vatikan ile İmralı’da Dumanı Beklerken... Asya Yakasından Sıcak Avrupa Notları İktidara geldiğinde AB’yi ağzından düşürmedi. Bu sayede bir taşla birkaç kuş vurdu. l İssizliğe ve çaresizliğe en etkili merhem olarak AB’yi gören seçmenin gönlünü kazandı. l Siyasi hareket olarak çağdaşlıktan ve entelektüel derinlikten yoksundu. Bu açığını Avrupacı söylemden etkilenen sözde “liberal aydınların” desteği ile kapattı. l Onların “yardım ve yataklığı sayesinde”, ordu kademelerinin tasfiyesini kolayca gerçekleştirdi. Yargıyı, medyayı ve üniversiteleri zapturapt altına aldı. Gerçek birçok yurtsever aydını hapse attırarak susturdu. Sonunda PKK’yi anayasa yapma partneri olarak konumlandırmayı başardı. l “Yetmez ama evet!” bu arkadaşların kendi ayaklarıyla düştüğü en hazin tuzaktı. Başbakan onları kirli birer mendil gibi kullanıp atıyor. İktidara gelirken de şimdiki gibi her konuda, her ay düzenli kamuoyu yoklamaları yaptırıyordu. O dönemde, halkın yüzde 6570’i AB’ye üyelikten yanaydı. Böylesi geniş bir kitlenin beklentisine sahip çıkmak, siyasette aslan payını garantilemek demekti. Aslında AKP’nin AB’ciliği, birçok konuda uyguladıkları çok pratik bir hesaba dayanıyor. “Çoğunluğun hissiyatını savun, çoğunluk senin olsun!” Madem Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman... “Dinci” görün, bu yüzde 99’dan aslan payı senin olsun. Görüntü yetiyor. Gerçek mümin olmak gerekmiyor! Kim kimin içini okuyabilir ki? Bu nedenle o dönemde siyaseti sağsol eksenine değil de.. “AB yanlısı” ve “AB karşıtlığı” üzerine oturttu! Sonu gelmez üyelik sürecinin rutin bir protokolüne, Brüksel’de attığı imzayı halka “AB işi tamam!” diye sunmayı başardı. Kızılay’da gündüz vakti otobüsten havai fişekli “AB’ye hoş bulduk!” törenleri düzenlendi. Bu kendi kendine gelin güveyi olma ve sanal gerdek heyecanını aslında birçok muhafazakâr başbakan hem yaşadı, hem yaşattı. Türkiye AET Ortaklık Anlaşması’nı Ankara’da 1963’ün “12 Eylül”ünde (kader işte) Başbakan İsmet İnönü imzalanmıştı. Tarihin ve feleğin çemberinden geçmiş İsmet Paşa’da ise heyecan sıfırdı! İmzadan önce çevresine sordu: “İstemezsek ileride çıkabiliriz değil mi?” Bu soru diplomasi tarihi için artık, siyasi mizah harikasına dönüşmüştür! İlk davul zurnayı “resmi adaylık için” dilekçe veren Turgut Özal çaldırdı. (14 Nisan 1987) Şimdi her açılan “çapter”da, davul zurna değil el çırpmakla yetiniyoruz. Ankara’daki ilk imzadan tam 36 yıl sonra.. 21. yüzyılın bitmesine 21 gün kala.. Helsinki’de, “Türkiye, artık aday ülke olabilir!” kararı çıktı. (11 Aralık 1999) Bülent Ecevit Başbakan’dı. Davul çaldırmadı. Ne de olsa Lozan’ın muzaffer komutanı İsmet Paşa’nın halefiydi. Ve Avrupa’ya karşı hep mesafeliydi. “AB rantı” sağ liderler için hep iştah kabartıcı oldu. Tansu Çiller serbest dolaşımdan, birçok engele ve elbette vizeye, ‘Ortaklık Anlaşması’na aykırı birçok hükmü pazarlık konusu yapmadan Gümrük Birliği’ne imzayı attı. Onun da niyeti kestirmeden tarihe geçmekti. “Avrupa fatihesi” olma sevdası, Türkiye’yi henüz aday ülke bile olmadan, Avrupa’ya gümrüklerini açan tarihin ilk ve tek ülkesi yaptı. Böylece 40 yıl önceki ünlü slogan yeniden hayat buldu: “Onlar ortak, biz pazar!” Yoksa reçete mi.. Hâlâ belli değil. Güzergâh, şimdi de İmralı üzerinden Kandil’e uzanmış durumda. Yol lastikli. Çekenle çekildiği yere kadar uzuyor. Sırada Okyanus ötesi iki adres daha var! Aslında dans değil, AB bizimle kolbastı oynuyor. Azerice de imza atmaya “kol çekmek” deniyor. AB ile 50 yıldır “kol çekip” duruyoruz. İlk kol çektiğimizde siyasi haritada bulunmayan birçok ülke bugün AB tam üyesi.. Türkiye ise eli yıldır bekleme odasında, üstelik tek ayak üstünde... Bayan Merkel geçen hafta “Sizi başka salona alalım. Boşuna beklemeyin!” diye bir tebligat daha yaptı gitti. Kara ama kuru bir sevda olan AB sevdası yine de Türkiye’ye, Türkiye de AB’ye çok şey kattı. Bunları dünya Vatikan’ın, biz de İmralı’nın bacasından çıkacak dumanı beklerken yazıyoruz. Dün İstanbul’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun açtığı AB Türkiye Gazeteciler Konferansı vesileyle not etmek istedik. Bir Alman meslektaşın sözüyle: “AB için Yunanistan sorunu, Türkiye için Kürt sorunu kadar karışık ve karanlık. İkisinin de ucunda ayrılık olabilir…” İyi ki AB üyesi değiliz. Hem AB, hem de Yunanlılar için üzülecektik! Latin Amerika Dersleri ve Chavez AKP’nin bazı anketlere göre güç kaybetmesi, aslında uzun iktidar döneminin de beklenen bir sonucu. Ancak asıl mesele, AKP’ye seçenek olacak muhalefet! Halkı kucaklayan, toplumu sürekleyecek güçlü bir muhalefetle sorunlar aşılabilir. Karanlık dağıtılabilir. Bunu yapacak güç, kitle partisi konumunda, tarihsel kökleriyle belli bir toplumsal tabana sahip, halkçı, toplumcu, emekten yana bir parti. Küreselleşmenin bu denli büyük saldırılarına karşı antiemperyalist bir tutumla, vahşi kapitalist düzeni önce dizginleyip, sonra daha eşit ve toplumcu bir düzeni yaratacak güç. Bu nasıl sağlanabilir? Hangi ölçülerde gerçekleştirilebilir? Ne yazık ki ülke genelindeki tartışmalar, yıllardır bu asıl sorular üstüne gelişmiyor. Ne oluyor? Gericiliğin hamleleri, etnik köken temelli sığ çatışmalar, tartışmalar, öneriler... Diğer yanda yeni anayasa arayışları... Evet, 12 Eylül anayasasından ivedilikle kurtulmak gerekiyor. Ancak bu, asıl sorunu; sömürüyü, yolsuzluğu perdelememeli. “Kürt sorunu” denilen olgunun çerçevesine sıkıştırılıp sürdürülmemeli. Demokrasi, özgürlük ve haklarla ilgili ülkenin bütünsel olarak, emekçisinden öğrencisine, işçisinden köylüsüne kadar herkesi kapsayan yakıcı sorunları var. Türkiye’de, cezaevlerindeki tutsaklardan tutun da herkes ve her kesim için acil demokrasiye gereksinim var... HHH Ne yapmalı? Örnekleri ortada; hem geçmişimizde hem evrensel ölçekte. Cumhuriyet, antiemperyalist bir başkaldırıyla kuruldu. Her ne kadar devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından, adım adım küresel sisteme bağlanmış olsak ve bugün tümüyle küresel güçlerin istediği bir anlayışla yönetilsek de bu unutulmamalı. En önemli tarihsel birikimimizdir çünkü. Atatürk’ün bütün dünyaya örnek olan ulusal kurtuluş mücadelesi ve tam bağımsızlık ilkesi, doğrudur, geçerlidir... Evrensel ölçekte örneklere bakılırsa da bugün hemen hemen konuşmadığımız, tartışmadığımız gerçekler söz konusu. Şu Latin Amerika ülkelerinin son yıllarda yaptıklarına bakar mısınız? Bir zamanlar cuntalarla yönetilen, ABD’nin arka bahçesi konumundaydı Latin Amerika’nın birçok ülkesi. Venezüella, Bolivya, Küba, Peru, Guatemala, Paraguay, El Salvador ve Şili’de de sol ve emperyalizm karşıtı, halkçı iktidarların gösterdiği gerçekler, dünyanın ezilen halkları için bir ışık olamaz mı? Hepsinin kurtuluş reçetelerinde Mustafa Kemal’in benzeri, Latin Amerika’nın özgürlük simgesi Simon Bolivar’ın izleri var. ABD’li sömürgecilerin, çokuluslu tekellerin karşısında, Bolivar’ın ulusal kurtuluşçu geleneği sürüyor Latin dünyasında. HHH Chavez ve arkadaşlarının Venezüella’da ABD’nin onca baskısına karşın yaptıkları az mıdır? Uluslararası petrol tekellerini ve bankaları kamulaştıran, petrol gelirlerini halka ulaştıran, büyük şirketlerin ve ailelerin ellerindeki toprakları alıp halka dağıtan, 14 yılda yoksulluğu yarı yarıya azaltan, sağlık ve eğitimi ücretsiz yapan, IMF’ye rest çeken Venezüella’da milyonlar, sokaklardan taşarak Chavez’in ardından ağılıyor. Neoliberalizmi reddeden, stratejik sanayilerde devletin varlığının önemini vurgulayan, ABD’ye kafa tutan, kooperatifleşmeyi doruklara çıkaran Chavez, küreselleşmenin dayatmalarına karşı bir çıkış yolu gösteremedi mi? “Yeni tipteki bir sosyalizmi, makineleri veya devleti değil, insanları her şeyin üzerinde tutan, insancıl bir düzen olarak yeniden talep etmeliyiz” demişti Chavez. Türkiye, Latin Amerika gerçeğini tartışmalı, özellikle de “muhalefet yapıyorum” diyenler... AKP’nin AB ile dansı İlk davul zurna Kürt sorununun güzergâhı... Çiller’den sonra Başbakan olan Mesut Yılmaz “AB eşittir Kürt sorunu” formülünü ilk açıklayan lider oldu: “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer!” Bu bir itiraf mı.. Suçlama mı.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Silivri’de İnsanlığın Utancı ve Onuru... Yine sabahın köründe kalkıp, iki saat uykuyla 06.00’da yollara düştük. Yine sanki harp sürecinde olan bir olağanüstü hal kontrol noktalarından geçtik. TEM’den gelişin akıl almaz yöntemlerle akışı engellendiği için Silivri’nin merkezinden, tilkice seçilmiş “iç” yollarından gelebildik ancak. Ergenekon davası bu sefer KCK davası yüzünden yukarıdaki küçük salona alınmıştı. Gerçi artık hazır olduğu söylenen yeni büyük salon da kullanılabilirdi ama bu tercih edilmedi. Sabah serinliğinde dostlarla sohbet edip zaman doldururken bir koşuşturma oldu. Bizimkilerin otobüsü gelmişti. Sanki bir 2. Dünya Harbi filmi seyredercesine gözlerim doldu, içim sıkıştı. Ufak pencere aralıklarından el sallayıp gülümsüyorlardı Balbay’lar, Tuncay’lar... Sonra kapılar açıldı. Sardalya kutusuna sığmaya çalışır gibi jandarmaların şüpheli bakışları arasında içeri dalabilenler daldı. Tuncay Özkan’ın nişanlısı Duygu bile son anda zor girebildi. 54 tutuklu yakını, belki 6070 gazeteci, 34 CHP milletvekili... Tabii aralarında koltuk değnekleri ile zor hareket eden dostumuz Mahmut Tanal . Nihayet sıra tutukluların içeri alınmasına geldi. Tutuksuz yargılanan Mehmet Ali Çelebi’yi gören İbrahim Özcan espriyi patlatmaktan geri kalmadı: “İşte bizim Genelkurmay Başkanımız da geldi!” Her biriyle 910 metrelik mesafeye girip göz göze gelen herkes kucak dolusu sevgi ve öpücük yolluyor. Kime mi? Balbay’a, Özkan’a, Hurşit Tolon’a, Mehmet Haberal’a, Sevgi Erenerol’ a, Turan Özlü’ye, Muzaffer Tekin’e, Erkan Önsel’e, Hasan Ataman Yıldırım’a, Hikmet Çiçek’e, Mehmet Perinçek’e, yani ezcümle hepsine! O kadar özlenmişler ki! Mesela Tuncay, kim olduğunu göremediğim bir hayranına şöyle sesleniyor o kalabalıkta: “Beni yüreğinde bir yere koy, ben senin bir şeyin olayım.” Bunlar olayın anekdotik kısımları. Yani orada gümbürtüye götürülmek istenen “insan faktörü” ile ilgili olanlar. Hani Silivri’de insanlık ölmüş diyoruz ya? Aslında bir başka açıdan orada yaşanan aşklara, dostluklara, dayanışmaya bakarsanız insan direncinin, insan onurunun bir koca kalesi Silivri. Tüm insafsızlık ve hukuksuzluğun ortasında, “insan” dimdik inadına ayakta. Birbirine destek olmak için, canı pahasına Cumhuriyet ve Demokrasi’yi korumak için... Sevgili dost Av. Ceyhan Mumcu’yu görüyorum öğleden sonra seansına girerken. “Böyle bir dava örneği dünyada var mı?” diye sordu bana. “Tabii ki yok, Uganda’da bile yok” dedim, şu zavallı Afrika ülkelerinden her ne istiyorsak! Şöyle devam etti Mumcu: “Yıllar sonra bu olaya baktığınızda herkes Türk hâkimlerinin, adaletinin, siyasetçilerinin, savcılarının sınıfta kaldığını söyleyecek. Bir tek Türk avukatları orada sınıfı geçmiş olacak.” Mumcu’ya kim gidip çok yanıldığını söyleyebilir ki? Durumun hukuki özetine gelince... Nasıl olsa bugün Cumhuriyet’te detaylı akışı yine bulacaksınız. Ama ben size yaşanan diyaloglardan bazı parçalar aktarmalıyım yine de... Zeynep Küçük: “Hâkim Bey, madem kanunu o kadar iyi biliyorsunuz, size hatırlatmam lazım ki, önce sanığa ve müdafii avukatına söz vermeniz lazım. Yani ‘veya’ değil, ‘ve’ diyor kanun”, “Hayır bunlar konu ile ilgili değil şimdi”. Av. Ali Rıza Dizdar: “Bizler tarafından henüz okunmamış belgeler, dinlenmemiş onca tanığımız var”, “Şimdi bunların sırası değil”. Sanık ve Av. Mustafa Hüseyin Buzoğlu: “Hâkim Bey, size göre maddi gerçek vuzuha erdiğine göre, 18 Şubat’ta siz kararınızı vermişsiniz. Yani siz artık tarafsız olmadığınıza göre, ya davadan çekilmeniz lazım ya da reddi hâkim talebimizi kabul etmeniz lazım.” “Hayır lütfen mahkemenin itibarını düşünmeden konuşmayın, biz burada hukuka göre yargılama yapıyoruz”, “Bizim gözümüzde tarafsızlığınızı yitirmiş olmanız da AİHM nezdinde ciddi bir sorundur.” Balbay: “Ben CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay. Tanıkların dinlenmesi ve deliller üstüne konuşmak istiyorum. Burada Hukuk ve Millet iradesi ayaklar altında” (Mikrofonu kesiliyor). Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel’in mütalaası (özet): “Burada sanıklar soyut kişisel değerlendirmelerle davayı uzatmak için reddi hâkim talebinde bulunuyorlar, gerek yok.” SONUÇ: Yeni şahitlerin dinlenmesi reddedildi, reddi hâkim talebi reddedildi, Av. Celal Ülgen ve daha sonra Av. Ece Unutmaz için salondan çıkarılma kararı alındı. Ülgen’in yaşadığı tansiyon sorununun ardından yaşanan arbedede Av. Hüseyin Ersöz bir binbaşı tarafından darp edildi. Uzun lafın kısası, güzide bir “ileri demokrasi” günü daha başarıyla yaşama geçirildi! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN T.C. İSTANBUL ANADOLU 11. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/55 TLMT. Bir borçtan dolayı rehinli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı araç satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. (İhaleye katılacaklardan malın tahmin edilen kıymetinin %20’si kadar teminat alınır.) 27/02/2013 1. İhale Tarihi: 24/04/2013 Çarşamba günü, saat 10.5511.05 arası. 2. İhale Tarihi: 13/05/2013 Pazartesi günü, saat 10.55 11.05 arası. İhale Yeri: TUZLA MERKEZ YEDİEMİN OTOPARKIİÇMELER MAH. D100 KARAYOLU ÜZERİ NO: 36 TUZLA/İSTANBUL No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 24.000,00 Adedi: 1 KDV: % 1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 34EL3894 Plakalı, 2007 Model, RENAULT Marka , MEGAN 1,5 DCI Tipli , K9KD7D396542 Motor No’lu , VF1LM0TB53701535 Şasi No’lu , PLAKA ÜSTÜNDE, ANAHTAR VE RUHSAT VAR, SOL ARKA ÇAMURLUK HASARLI, MUHTELİF ÇİZİKLER VAR, GRİ RENKLİ, ÖN VE ARKA KOLTUKLARDA EMNİYET KEMERLERİ VAR, ORİJİNAL TEYP ÜSTÜNDE, LASTİKLER SAĞLAM, HUSUSİ ARAÇ. (İİK m. 114/1, 114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 12985) 1/ Forvette oyna 1 yan futbolculara 2 eskiden verilen ad. 2/ Eski Türk 3 lerde toplumsal 4 bölüşümü düzen5 leyen sistem ya da hukuk... Pa 6 saklı, kılıksız. 7 3/ Çölden esen 8 rüzgâr... İyilik, lütuf. 4/ Korun 9 mak için birine 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bırakılan eşya... “Başını taştan taşa vurup 1 V A R Y E T E Ö gezer avare ” (Fuzu 2 O L U D EM İ R li). 5/ Bir nota... Ödünç 3 D E B B E E D E olarak alınan. 6/ Bir et 4 V L O B U T N kinliğin geçici olarak 5 Ş İ M İ L E T İ durdurulduğu süre... A Y A E K Tümör. 7/ Güzelin ve 6 L A P İ N A K İ Ö güzel sanatların doğa 7 sını inceleyen felsefe 8 N A K İ T T İ M dalı. 8/ Tavlada “üç” 9 E S İ K Ç İ Ğ E sayısı... Geniş kollu sabahlık. 9/ “Bir sesi duymaya göreyim / İki gözüm iki çeşme” (Orhan Veli)... Mimarlıkta “sahın” anlamında kullanılan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Üçte biri kalıncaya kadar kaynatılmış şarap. 2/ Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlüyle başlayan sözcüğe bağlanarak okunması... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü. 3/ Üzerinden geçtiği insanlara mutluluk ve zenginlik getirdiğine inanılan mitolojik kuş... Beygir. 4/ Yemek... Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük. 5/ Tırnak, boynuz, kıl gibi üstderi ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde. 6/ Mesaj... Anlamlı iz. 7/ Süryanilerde aziz sayılan kimselere verilen san... Kuzey Amerika’nın en büyük akarsularından biri. 8/ Ağaç yontmaya ya da çivi çakmaya yarayan araç... Bir soru sözü. 9/ Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen çember... Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle