22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2013 PAZAR 4 HABERLER Dördüncü yargı paketinde hükümet muhalefet partilerinin nabzını yoklayacak Umudun Son Adresi Sevgili, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in beklenen ölümü yine de dünyanın birçok yerinde bomba etkisi yaptı. Çünkü Hugo Chavez, yalnız Venezüellalılar, o ülkenin yoksulları, emekçileri için değil, tüm Latin Amerika için Simon Bolivar’ın bağımsızlık rüyasını yaşama geçirmeye çalışan bir liderdi, hatta onun da ötesinde, o dünyanın mazlum uluslarının umuduydu. Yaşlı, yorgun, zaman zaman yılgın dünyanın mazlum ulusları ve halkları için Chavez “umudun son adresi” idi. “Emperyalizmin tekerine çomak sokanın defteri dürülür” tehdidinin her yerde karşımıza çıkarıldığı bir dünyada, pek de âlâ emperyalizme karşı çıkılabileceğini, temsili demokrasinin dışarıyla bağlantılı egemen sınıfların çıkarına çalışan bir mekanizma olduğunu, onun için kampanyalar sırasında neler vaat edilirse edilsin, hâkim sınıflara karşı durmanın çıkar yol olmadığını söyleyenleri, politikasıyla haksız çıkarmış, iç ve dış egemen çevrelerin kendisine karşı giriştikleri darbeyi icraatıyla yanında yer aldığı emekçilerin desteğiyle sürüp yenilgiye uğratmıştı. Petrolün kamulaştırılması, toprağı işleyen çiftçiye tahsis edilmesi gibi, emperyalizmin gölgesindeki bir ülkede değil gerçekleştirilmeye çalışılması, telaffuz bile edilmesi düşünülemeyen atılımların hepsini yapmıştı. ??? Venezüella’yı bir umut ülkesi haline getiren Hugo Chavez, Latin Amerika ürünü vahşi bir tropik çiçeğiydi. Kokusuz, dikensiz, usaresiz rabıtalı görünüşlü, asil ortancanın (hortansia) aksine, batar dalar, iç bayıltıcı kokular salan, dikenli, çetin bu tropik çiçeği, politikasını ülkesinin kendine özgü koşullarında oluşturup geliştirmişti. Politikasının özüne, antiemperyalist, halkçı, yurtsever, ulusalcı yönüne kızanlar da davranışlarındaki popülizmi öne çıkarırlar, halka yönelme politikasının kendilerine göre gülünç yanlarını vurgularlar, demokrasinin bir an bile kapısını çalmadığı Venezüella’da, İngiliz usulü parlamentarizmi uygulamadığı için eleştirirlerdi. Ölümü üzerine, bütün mazlum uluslar yas tutarken emperyalizm, işbirlikçiler, toprak ağaları, sömürücüler bayram ettiler. Çünkü Chavez emekten yanaydı. Chavez halkçıydı. Chavez yurtseverdi, kendi ülkesinin kaynaklarına sahip çıkan bir ulusalcıydı. Chavez bir antiemperyalistti. Bütün bunların 21. yüzyıl dünyasında da geçerli olabileceğini, hem solcu hem ulusalcı ve antiemperyalist olunabileceğini gösterdi. Böylece 20. yüzyıl sonu, 21. yüzyıl başı dünyasında umudun son adresi oldu. ??? Dünyada umut ölmez Sevgili, yalnızca adresi değişir. Kimi zaman bakarsın umut Neva nehri kıyısında karargâh kurar, adı Lenin olur. Kimi zaman bakarsın Sakarya kıyısında ölüm kalım savaşı veren Mustafa Kemal’dir. Hint’ten Mağrip’e kadar bayrak olur dalgalanır. Kimi zaman Ganj kıyısında bağdaş kurar adı Mahatma Gandhi olur, kimi zaman Fransa’da madenlerden çıkar, dağlardan iner, partizan, direnişçi olur, Stephan Hessel derler adına. Kimi zaman devrimin kıvılcımını her yere taşıyacağım derken, Bolivya dağlarında can verir, bayrak olur, dalgalanır. Kimi zaman Simon de Bolivar olur, Latin Amerika’nın birliği bağımsızlığı için mücadele eder. Düş kırıklığı içinde can verir. Hugo Chavez, Simon Bolivar’ın ülkesinde, büyük öncünün görüşlerinin ebediyen gömüldüğünün sanıldığı bir anda açmış bir devrim çiçeğiydi. Chavez, mazlum ulusların ve halkların 21. yüzyıldaki son umut adresiydi. Chavez öldü. Ama umut ölmez yalnızca adres değiştirir. Dikkatle bekle! Bir gün umudun yeni adresini de öğreneceksin. Sürpriz çıkabilir AYŞE SAYIN ANKARA Hükümetin 4. yargı paketini sevk etmesinin ardından gözlerin çevrildiği Meclis’te “tutuklu milletvekilleri ve KCK tutukluları” sorununun çözümü konusunda “ortak önerge formülü” tartışılıyor. Hükümetin, yeni İmralı süreci kapsamında PKK ve BDP’ye “KCK ödünü verdiği”, tutuklu milletvekilleri konusunda da kendi tabanından gelebilecek eleştirileri nedeniyle pakete bu düzenlemeleri koymadığı, ancak muhalefetin de destekleyeceği “önergelerle” değişiklik yapılabileceği dile getiriliyor. Bu kapsamda TCK’nin 314. maddesi ve milletvekillerinin “hüküm giyseler dahi” cezalarının infazının dönem sonuna bırakılması seçenekleri üzerinde duruluyor. ‘Milletvekili hiçbir koşulda tutuklanamaz’ Tutuklu vekiller için farklı seçenekler dile getiriliyor. “Tutukluluk sürelerinin” indirilmesinin sorunu çözmeyeceğini değerlendiren muhalefet, köklü çözüm getirilmesini istiyor. Çözüm konusunda ise “vekillerinin hiçbir koşulda tutuklanamayacağı”, hüküm giymeleri halinde ise “infazın dönem sonuna ertelenmesi” seçeneği ön plana çıktı. İktidar ile muhalefet arasında bu ko nuda uzlaşmaya varılması durumunda, düzenlemelerin önergelerle pakete eklenmesi planlanıyor. Ancak konunun “siyasi istismar” amaçlı kullanılmasını engellemek için de sürecin dikkatli yürütüleceği dile getiriliyor. Hükümetin bu konuda “kesin kararlılık” ortaya koyması durumunda değişikliklerin TBMM’deki görüşmeler sırasında tasarıya monte edilmesi düşünülüyor. 4. yargı paketinin gelecek hafta TBMM’de görüşülmesi bekleniyor. Komisyonun, muhalefetin de önerilerini almak ve paketi “olgunlaştırmak” için alt komisyona sevk edilebileceği konuşuluyor. Kulislerde bu kapsamda, hükümetin KCK’liler ve tutuklu milletvekilleri konusunda sorumluluğu tek başına üstlenmemek için bir anlamda muhalefetin de nabzını yoklayacağı konuşuluyor. BDP’nin bu ko nudaki desteğini cebinde gören hükümet kanadının, tutuklu milletvekilleri konusunda 12 Haziran’dan hemen sonra kamuoyuna açıklanan “protokolün” gereğinin yerine getirilmesinde ısrarcı olan CHP’nin tutumunu görmek istediği belirtiliyor. MHP’nin tutuklu vekiller konusunda destek verse de KCK konusunda karşı tutumda olacağını hesaplayan hükümetin, BDP ve CHP’nin desteğini alması durumunda, çözüme yak laşabileceği dile getiriliyor. Hükümetin, “ortak önerge” formülü konusunda olumlu sinyal alması durumunda, KCK tutukluları için BDP’lilerin önerdiği TCY’nin 314. maddesinin “devletin güvenliğine karşı suçlar” ile “anayasal düzene karşı suçlar”ın düzenlendiği bölümlerinde değişiklikle KCK ve Ergenekon benzeri davalarda tahliye yolunun açılması seçeneği üzerinde duruluyor. ODTÜ: Özerklik sınavdan daha önemli’ SİNAN TARTANOĞLU Bakan Nabi Avcı’nın önerisi tartışma yarattı Balbay’a Özgürlük Girişimi ANKARA Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın “Üniversiteler kendi sınavını yapabilir” açıklamasının ardından ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar da, üniversiteye girişte “melez sistem” önerdi. Bakan Avcı’nın ortaöğretim ve yükseköğretime geçişle ilgili sınavsız sistem çerçevesindeki çalışmalar ile ilgili olarak “Üniversiteler kendi sınavlarını yapabilir” açıklaması tartışma yarattı. Yeni üniver site yerleştirme tartışmalarını ile ilgili Cumhuriyet’e değerlendiren ODTÜ Rektörü Prof. Acar, “Bunun arkasında nasıl bir çalışma var, neye bakarak bu söylendi. Pek de çalışma yok. Bir fikir atılıyor ortaya ama arkasında tartışılacak 3 sayfalık bir yazı yok. Sınavsız üniversitenin gerekçesi ne? Sınav kalkarsa üniversitelerin daha iyi öğrenci seçebileceğini mi düşünüyoruz” dedi. tem pilot olarak denenebilir” önerisini sunan Acar, bizim sistemimiz budur, tek doğru da budur anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. ‘Kin ve nefret dolular’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Balbay’a Özgürlük Girişimi Grubu üyeleri, dün gerçekleştirdikleri buluşmada, bir kez daha CHP İzmir Milletvekili ve yazarımız Mustafa Balbay için özgürlük istediler. Grup adına konuşan Sevda Ay, yaşanan sürecin hukuk devleti kavramıyla bağdaşmadığına dikkat çekti. CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören kin ve nefretle hareket edenlerin bu süreci yaşattıklarını vurgulayarak, “Bugünler elbet geçecek ve yaşanan sıkıntılar bitecek. O zaman cumhuriyeti daha ileri noktalara taşıyacağız” dedi. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da “Türkiye 11 yıldır açık bir cezaevine dönüştürüldü. İktidar kendisine biat etmeyenleri cezaevine atıyor. 4. yargı paketini getirdiler ve bunun içinde de bir iyileştirme yok” dedi. raştırma görevlisini seçemiyorum ki’ Evrensel üniversite özerklik ilkelerinin içinde kendi öğrencisini seçebilmenin de olduğunu belirten Acar, “Üniversite kendi araştırma görevlisini seçemiyor. Araştırma görevlisini seçemezken, öğrenciyi seçebilmek daha mı önemli, daha mı öncelikli? Mali özerklik yok, personel rejiminde özerkliğimiz yok. Onları bırakıp da neden buradan başlıyoruz?” tepkisini gösterdi. Sınavsız sistemin gerekçelerinden biri olan dershanelerin kapatılması projesini de değerlendiren Acar, “Ben dershanelerin kapatılabileceğini sanmıyorum. Yarışma olduğu müddetçe, insanların hayatını değşitirecek bir hedef varsa, bunlar bir şekilde varlığını koruyacak. Liseler öğrenci yetiştiremiyor ki, nasıl kaldırır ben bilmiyorum. Kapatılan dershane yer altına iner. Farklı kisveler altında bu hizmet verilir” dedi. ‘A ‘Kalan sağlar bizimdir’ sistemi Sınavsız üniversite formatının yurtdışında örneklerinin olduğunu belirten Acar, “Avrupa’da herkesin istediği üniversiteye girmesinin ardından ‘kalan sağlar bizimdir’ dediğimiz sistemler var. 1. sene sınıf 1000 kişi oluyor. 2. sene sınıf 100 kişiye düşüyor, yani eleniyor” bilgisini verdi. Acar, yine yurtdışında örnekleri olan melez sistemin ayrıntılarını da anlattı. “Üniversiteler merkezi sınav ile 100 öğrenci alır, ayrıca kendi kıstasları ile kendi sınavı ile 10 kişilik kontenjan alır. Deneyelim, aldığımız 10 öğrenci, merkezi olarak gelen 100 öğrenciden daha başarılı oluyor mu, olmuyor mu? Bu melez sis PARTİLİLER KISTAS GÖZETİLMEDEN MAKAM SAHİBİ YAPILDI AKP’nin sağlık müdürleri İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Manisa’daki sağlık kurum ve kuruluşlarının başına AKP’ye yakın isimlerin getirilmesini Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na sordu. Manisa’da da AKP il yöneticisi ve futbol antrenörü Selman Alkış’ın Kırkağaç Devlet Hastanesi Müdür Yardımcılığı’na, AKP il yöneticisi Abdullah Polat’ın kardeşinin Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Müdürlüğü’ne, AKP il yöneticisi Osman Sönmez’in kendi fırınında birlikte çalıştığı eşinin, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde Müdür Yardımcılığı’na, kırtasiye dükkânı işleten AKP’li belediye meclisi üyesi Ahmet Buruş’un, Manisa Devlet Hastanesi Müdür Yardımcılığı’na, AKP il yöneticisi Sait Başbelen’in birlikte kahvehane işlettiği oğlunun Manisa Devlet Hastanesi’nde Müdür Yardımcılığı’na, AKP merkez ilçe yöneticisi Bahadır Say’ın öğretmenlik ataması bekleyen kardeşinin Manisa Devlet Hastanesi’nde müdürlüğe getirildiğine dikkat çekti. ‘BASKICI DÖNEME Mİ İŞARET?’ Davutoğlu’na CHP’den ‘otosansür’ sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İmralı zabıtlarına atıfla, “Bazen hiçbir şey söylenmeden bile herkesin kendisine otosansür uygulaması lazım” diyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, “Basına otosansür uygulamasına dair açık sözlerinizle, yeni bir baskıcı döneme işaret ettiğinizi teyit etmiyor musunuz?” diye sordu. Tanrıkulu, Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, “Daha önce basına bir şeyler söylediğinizi mi anlamalıyız? Basının otosansür uygulaması için ne tür çabalar yürüttünüz veya yürütüyorsunuz? Hangi basın organına, ne tür talimatlar veriyorsunuz? Sizin talimatlarınıza uymayan basın mensuplarına yönelik ne tür yaptırımlar öngörüyorsunuz” sorularını yöneltti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle