12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2013 PAZAR 10 Sorun, İmralı görüşmeleri ya da mütarekesi, mektuplaşma, mutabakat, silahlar bırakılsın, akil adamlar devreye girsin gibi önerilerle ya da analar ağlamasın, kan dökülmesin gibi, özür dilerim, ucuz edebiyatla çözülecek bir sorun değildir. Sorun, kamuoyuna benimsetilmeye çalışıldığı gibi Kürt sorunu da değildir. Söylemler gerçekleri gizlemeye yönelik alalamalardır. Sorun ciddi ve derindir. Açıklamaya çalışayım. l Türkiye’de ciddi bir ayrışma vardır. Bu ayrışma mezhepsel, etnik, ekonomik açıdan sınıfsal bir ayrışma değildir. Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti’ni içselleştirmiş olanlarla Türkiye Cumhuriyeti’ni benimyesememiş olanlar arasında bir ayrışma, hatta çatışma vardır. Bu ayrışma, çatışma bağımsızlık savaşımızdan bu yana sürmektedir. Yeni anayasa, İmralı ile görüşmeler konusunda görüş ayrılıkları da aslında bu ayrışmanın yansımasıdır. Bu ayrışma sonucu, “Ben Türküm, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyen en azından bundan gocunmayanlarla gocunanlar, diyemeyenler arasındaki ayrışma, etnik ayrışma diye yorumlanamaz, aldatıcı olur. l Emperyal güçler hem enerji kaynakları, hem coğrafi önem, hem geniş pazar potansiyeli hem de Şanghay İşbirliği Örgütü’ne karşı rekabet üstünlüğü sağlamak için Ortadoğu’da egemenlik kurmayı politik strateji olarak benimsemişlerdir. yapmak gereğini duymuştur. Büyük Kürt devleti projesi de bu bağlamda ya ertelenmiş ya da revize edilmiştir. Demokrasi, terörü önleme alalaması, altında talimatın nereden kaynaklandığını görmek gerekir. l MusulKerkül başta olmak üzere Ortadoğu enerji kaynaklarının paylaşılması bir ArapKürt çatışma olasılığını gündeme getirmiştir. MusulKerkük’ten yoksun bir Kürt devletinin emperyal güçler açısından cazibesinin olmadığı açıktır. l Türkiye de 1950’den bu yana ister sivil, ister askeri yönetim olsun, kısa süreli dönemler hariç, ABD’ye yakındır. Bu olgu ABD’nin, emperyalizmin gücü olarak yorumlanmış “kimi istiyorlarsa iktidara getirirler” kanısını yaratmıştır. ABD’ye yakın sivil veya askeri yönetimler, gerçekte içimizde Türkiye Cumhuriyeti’ni içselleştirmemiş çoğunluğun varlığının sonucudur. Olaya çok yönlü bakmak, genel afla, anlaşmayla akil adamlarla, kanaat önderleriyle, demokratik anayasa ile çözülür gibi kolaycılıktan kaçınmak gerekir. La Fontaine’nin “karga peynir tilki” öyküsünün bu olay için de geçerli olduğunu düşünmek yerindedir. Sorunu ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni bağımsızlığı, özgürlüğü benimsemiş vatandaşlarının direnme gücü çözer. Aksi halde yağmurdan kaçalım derken doluya tutulmak, aymazlık sonucu emperyal güçlerin içlerine sindiremedikleri bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni yitirmek olasılığı yüksektir. EKONOMİ [email protected] 11 l Askeri güç kullanmak hem maliyeti yüksek, hem başarı şansı kuşkulu hem de demokrasi, insan hakları gibi kâğıt üzerindeki sözde kalan ideallere aykırıdır. Çirkinliği, hele hele askeri güç kullanarak kamufle etmeye olanak yoktur. l Egemenlik “böl, yönet” stratejisi, gereği mezhep ve etnik kökene dayanan ayrılıklar tahrik ve teşvik edilerek, çatışma ortamı yaratılarak sürdürülmektedir. l Hem her ülkede, belki Ortadoğu’da daha da bol, mebzul, satılık, kiralık adam bulmak mümkündür. Emperyal güçler de bundan yararlanmaktadır. “Arap Baharı” rüzgârı estiren gücü iyi araştırmak ve ABD’nin Ortadoğu’da iktidara getirdiklerini de hangi sıfatla nitelediklerini unutmamak gerekir. l ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi öngörüldüğü gibi yürümemiş, çoğu ülkede iç çatışma önlenememiş, ABD’nin öngördüğü siyasal ve ekonomik düzen istenildiği şekilde kurulamamış; ABD, planda yeni düzenleme ya da ertelemeler Sorun Ciddi ve Derindir Bu kez bankalar yargıya gidiyor u Rekabeti ihlal ettikleri gerekçesiyle 12 bankaya 1.1 milyar liralık ceza verilmesinin ardından Türkiye Bankalar Birliği, yargıya gideceğini açıkladı. Tüketici örgütleri ise dün de keyfi uygulamaları hedef aldı. Tüketici, 1314 Mart’ta hiç bankacılık işlemi yapmayarak protestoya devam etme kararı aldı. ‘1314 Mart’ta işlem yok’ Tüketici Hakları Derneği (THD) ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), bankaların “Deli Dumrul ücretlerini” Kızılay AVM önünde protesto etti. THD Genel Başkanı Turhan Çakar, bankaların tüketicilerden dosya masrafı, kredi kartı aidatı gibi ücretleri almasının haksız olduğunu savunarak, “Bankaları protesto ediyoruz. 1314 Mart günlerinde bankalara gitmeyeceğiz, kredi kartı kullanmayacağız ve hiçbir bankacılık işlemi yapmayacağız” dedi. Çakar, Rekabet Kurulu’nun bankalara ceza vermesine dikkat çekerek “Bu ceza bizim bankalara yönelik eylemlerimizin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir” değerlendirmesini yaptı. TÜVİKDER Başkanı Ali Çetin de 13 Şubat 2013 günü TOBB ikiz kuleleri sosyal tesislerinde kimi tüketici örgütleri ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın da katılımıyla bir toplantı yapıldığını, burada tüketici çıkarlarına aykırı kararlar alındığını ifade ederek tüketiciyi ‘sarı derneklere’ karşı uyardı. Zorla yıkıma ipotek Riskli yapıların ve riskli alanlardaki yapıların iyileştirme, tasfiye ve yenileme işlemleriyle ilgili 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunu” tanıtmaya devam ediyoruz. Kanuna göre, yenilenecek binayı eğer müteahhit yapacaksa yıkım masrafları da müteahhide ait olacak. Eğer yıktırma işlemi bakanlık veya belediye tarafından yapılırsa; yıkım masrafları dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanacak. Ancak bunun sonucunda, masraf oranında ipotek işlemi yapılacak. Sonuçta, bina sahibi yıkımdan imtina ederse mülki amirler zorla yıktıracaklar ve masrafı fondan karşılayacaklar ve tapuya ipotek bildiriminde bulunacaklar. İşte yasadaki diğer düzenlemeler... Binamızı yıkmadan güçlendirebilir miyiz? Bunun için kredi imkânı var mı? Bu binalar riskli alanlarda olmamak ve rezerv yapı alanı dışında olmak kaydıyla güçlendirilerek yararlanılması teknik olarak tespit edilmesi halinde güçlendirme yoluna gidilebilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca dönüşüm projeleri özel hesabından güçlendirme kredisi verilebilecek. Kredi isteyenler, bakanlığa başvurarak bakanlık ile protokol imzalayan bankalardan kredi kullanabilecektir. 2 yıl geri ödemesiz 10 yıl vadeli en fazla 50.000,00 TL güçlendirme kredisi desteği alınabilir. Riskli binaların yeniden yaptırılmasında bina sahiplerinin kredi alması avantajlı mı? Riskli yapıların yıktırılması, yeniden yaptırılması ya da güçlendirilmesi için kullanılacak kredilerde faiz desteği sağlanır. Faiz desteği, güçlendirme ve konut yapım kredilerinde faizin yüzde 4, işyeri yapım kredilerinde yüzde 3 ile sınırlıdır. Buna göre; 10 faizin, yüzde 4’ünü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yüzde 6’sını krediyi kullanan öder. Bina sahipleri kiraya çıkmak zorunda kalırlarsa? Anlaşma ile tahliye edilen uygulama alanı içerisindeki yapılar ile uygulama alanı dışındaki riskli yapıların maliklerine tahliye tarihinden itibaren konut ve işyerlerinin teslim tarihine veya idarece belirlenecek tarihe kadar, geçici konut veya işyeri tahsisi, mümkün olmaması halinde ise, aylık kira bedeli ödenecektir. Binalarda mal sahibi değil de kiracı oturuyorsa? Kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak ikamet edenlere veya işyeri işletenlere, idarece belirlenecek oranda defaten kira yardımı yapılabilecektir. Mal sahiplerine başka bir yardım var mı? Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, konut, işyeri, arsa veya dönüşüm projeleri özel hesabından kredi veya konut sertifikası verilebilecek. Kiracılara da bu sertifikadan verilebilecek mi? Bu yapılarda kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere, konut, işyeri, arsa veya dönüşüm projeleri özel hesabından kredi veya konut sertifikası verilebilecek. SÜRECEK 2 Çağlayan: RK doğru bir iş yaptı SERMET ÇUHADAR Ekonomi Servisi Tüketici derneklerinin dün de kredi kartı aidatı, komisyon ve ücret uygulamalarında Yargıtay kararlarını uygulamamakla eleştirdiği bankalar, bu kez kendileri haklarını yargıda arayacak. Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Rekabet Kurulu’nun, 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında rekabeti ihlal ettiğine ilişkin kararının, bankalarda üzüntü, şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile karşılandığını bildirdi. TBB kararı yargıya taşıyacaklarını da açıkladı. 1.1 milyar TL’lik ceza kararıyla ilgili olarak “adaletsiz” ifadesinin kullanıldığı açıklamada, bankacılık sektörü de rekabetin en yoğun yaşandığı ve en şeffaf sektör olarak nitelendirildi. KAHRAMANMARAŞ Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bankalara ilişkin kararı değerlendirirken “Rekabet Kurulu doğru bir iş yapmıştır. Hatta son derece de insaflı davranmıştır. Vatandaşı mağdur edeni de mutlaka cezalandırması gerekir” dedi. Kahramanmaraş’ta çeşitli etkinliklere katılan Çağlayan, “Türkiye, Rekabet Kurulu’nu kalkıp ‘süs olsun’ diye kurmadı” değerlendirmesini yaptı. Soruşturma ve karar aşamasında, bankaların işleyişinin ve özelliklerinin daha iyi anlaşılması için yeterli analizin yapılmadığının, ilgili uzman kurumların görüş ve önerilerinin yeterince dikkate alınmadığının anlaşıldığı savunulan açıklamada, “Kararın temelini teşkil ettiği ileri sürülen, aslında delil niteliği tartışmalı yazışmalar, iktisadi hiçbir neden ve sonuçla da ilişkilendirilmediğinden ikna gücünden yoksundur. Var olduğu iddia edilen anlaşmaları, iktisadi gerçekler doğrulamamaktadır” denildi. Tüketici örgütleri, bankaları 1314 Mart’ta iki gün boyunca bankacılık işlemi yapmayarak protestoya hazırlanıyor. TÜVİKDER Başkanı Ali Çetin, tüketiciyi eyleme katılmaya ve ücretleri hoş karşılayan derneklerden uzak durmaya çağırdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle