14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın BDP heyetiyle yaptığı görüşmede ortaya koyduğu görüşlere ana muhalefet partisi CHP nasıl bakıyor? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede, öğlen saatlerinde basına yaptığı açıklamanın benzerini yaparak şunları söyledi: “Masanın bir ucunda Recep Tayyip Erdoğan, diğer ucunda da Abdullah Öcalan oturuyor. Ortaklardan birinin yaptığı açıklamaları gazetelerde okuduk, diğer ortağın yapacağı açıklamaları da bekliyoruz. Masanın diğer tarafında oturan Erdoğan’ın sözleri bizim için önemli. Meşru bir düzende, hukukun egemen olduğu bir düzende bizim muhatap alacağımız kişi bu ülkenin başbakanıdır. Beraber görüşüyorlar, mektuplar gidip geliyor. Karşılıklı görüşmeler devam ediyor. Öcalan’ın ortağı konumundaki Erdoğan’ın bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Sadece biz değil, tüm yurttaşlar merak ediyor. Çıkıp açıklama yapmalıdır.” bi iddiaları yalanlayarak “Bunlar CHP’yi yıpratmaya yönelik AKP kampanyaları” dedi. Grup Başkanvekili Muharrem İnce ile birlikte basın toplantısı düzenleyen grup için Kılıçdaroğlu, “Anayasa konusunda açıklama yaptılar. Bu da normal. CHP’li milletvekillerinin anayasa sürecinde ne yapıldığını açıklamasından daha doğal bir şey olamaz” dedi. Toplantının genel başkan ya da partinin içindeki yenilikçiliberal olarak adlandırılan kanada yönelik olup olmadığı sorumuza ise “Yok öyle bir şey. Bana haber verdiler. Telefon açtılar, konuştuk. Anayasa komisyonunun çalışmalarıyla ilgili yapmak istediklerini söylediler. Ben de kendilerine ‘Yapın’ dedim” karşılığını verdi. Başını Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun çektiği ikinci grubun, imza topladıkları haberiyle ilgili olarak da “Yok öyle bir şey” dedi. CUMHURİYET 1 MART 2013 CUMA GÜNCEL TÜBİTAK: Tespiti zorlaşıyor ? Baştarafı 1. Sayfada Özel söyleşilerinde bazen bakardık; aaa Paşa bizim bildiğimizi sandığımız konulara yeni yorumlar ekleyerek bizi aydınlatıyor... Şimdilerde ara ki Paşa gibisini bulasın. Şimdiki liderin ekonomiden futbola, futboldan dünya demokrasi tarihine hemen her konuda tabii kulaktan dolmabilmediği yok!.. Oysa İsmet Paşa, 80’ine geldiğinde bile her gün yeni bir şey öğrendiğini söylerdi. RTE ise her gün bir bildiğini yineliyor. Tek bildiği Türk olmadığını söylemek, Türk milleti olmadığına toplumu nasıl inandıracağını planlamak… Türklüğü alt sıralarda etnik bir gruba nasıl dönüştürürüm diye kafa patlatmak!.. Hakkını yemeyelim... Bazı bazı kendi hakkında da bilmediğimiz yeni bir şeyler açıkladığını inkâr etmeyelim. ??? Örneğin, dün 28 Şubat’tı... Taa Viyana’da 28 Şubat’a değişik bir renk getirdi. Kimin söylediği bilinmeyen bir sıfatla anıldığını… … 28 Şubat’ta kendisinin “yarasa” diye tanımlandığını açıkladı. O günleri yaşayan bir gazeteciyim ama RTE’ye ister asker olsun, ister sivil; hiçbir kesimde “yarasa” denildiğini ne işittim ne de söyleyene tanık oldum. Şimdi RTE’ye düşen bir görev var: Hiç değilse hangi cins yarasa olarak tanımlandığını ve nedenlerini açıklamalı, bilgilendirmeli bizleri... ??? Şayet böyle bir açıklama yaparsa RTE; yarasa diye anılmasının nedenlerini veya hangi cins yarasa olarak tanımlandığına da açıklık getirmiş olacak. Merak işte internete “Kaç çeşit yarasa var” diye sordum. Aldığım yanıtları sizinle paylaşıyorum: Dünyada 18 familyaya bağlı 986 tür yarasa varken Türkiye’de 4 familyaya bağlı 30 tür yarasa biliniyor. Arı kuşundan büyük olmayan yarasalar olduğu gibi kanatları açıldığında 1.5 metre olanları da var... Çoğu geceleri karanlık mağaralardan çıkıyor, avlanıyor. Kan içen yarasalarla ilgili efsaneler, filmler, romanlar hâlâ revaçta... Hatta bizim TV kanallarında dizileri de ekranlarda... ??? RTE, 28 Şubat’ta kendine yarasa denilmesindeki nedenleri açıklamazsa… kimileri var ya kimileri… ... badem bıyıklımı, değil geceleri düşlerinde, gündüzleri ekranda görünce korkuyla irkilerek izleyenlerin şimdi... ... yarasa diye anıldığını işitince RTE’nin, bu kez ne yapacaklarını kestiremiyorum. Kimileri var ya dışarıda hâlâ elinde kalem dolaşan kimileri; mademki RTE söyledi... Öyleyse; 28 Şubat’ın yakıştırdığı, bugüne dek işitmedikleri, hangi türden olduğunu da bilemedikleri, “yarasa” tanımının doğruluğuna inanacaklar! ??? Başbakan’ın yarasa diye anılmasına kızacağını, öfkelenip savcıları, yargıçları ayağa kaldıracağını sanmıyorum. Devir öyle değişti ki eskilerin bir sözü vardı, ayaklar baş oldu diye... Şimdi buna benzer bir söylem gündemde. Bebek katili denilmesinin bile ayıplandığı, 3040 bin insanımızı katletmekten hükümlü bir katil; artık “sayın” diye, terörü önleyecek “önder” diye anılıyor. Dün Milliyet, “sayın” caninin BDP heyeti ile yaptığı son görüşmeyi iki tam sayfa özetledi. Yarasadan daha ağır bir açıklama var, dünyamıza şaşı gözleriyle bakan caninin sözlerinde. Toplumsal bellek; RTE’yi 28 Şubat’ın yarattığına inanmışken; “önder Apo”, BDP heyetine, “Ne münasebet, AKP’yi, tabii RTE’yi biz yarattık” diyor... ??? Yarasa söylemi de Apo’nun Milliyet’teki BDP ile yaptığı görüşmede ülkeyi kimi darbelerden kurtardığı söylemlerini ve tabii Cumhurbaşkanı Gül’ün Taha Akyol’un, anayasada Türk ve Türk milletinin, milliyetçiliğin olmayacağını içeren sorularına verdiği kaytarıcı yanıtları da elbette olağan karşıladınız... Piyasaya sürüldüğünde “Rezervlerim var, mesafeliyim” dediği başkanlık sistemi ile ilgili söylemleri ve parlamenter sisteme yatkın açıklamalarıyla ilgi çeken Gül, Akyol’a canlı yayında, bu kez; “Hangi rejim olursa olsun temel demokratik öğelerine bakmak” gibi, RTE’yi kırmayacak bir karşılık verdi. ??? İmralı’dan Ankara’ya, başkentten Güneydoğu’ya… utanmak, arlanmak, yüz kızartıcı suç değil artık!.. Ben ‘yapın’ dedim Kılıçdaroğlu: Öcalan’ın Ortağı Erdoğan gündemin olmasın, millete hesabını veremeyeceğin sözü verme ve halkı bilgilendir’ dedik. Bunu söylerken kişisel olarak hiçbir beklenti içinde olmadık. Hiçbir gizli gündemimiz olmadı. Tamamen ülke çıkarları doğrultusunda davrandık. Ama görüyoruz ki bu koşulların hiçbiri gerçekleşmiş değil.” CHP grubu içinde dün yaşananlar ise “CHP içinde çatlak” iddialarına neden oldu. “Ulusalcı kanat” olarak bilinen 20’nin üzerinde milletvekili dün sabah basın toplantısı düzenleyerek yeni anayasa konusunda tepkilerini ortaya koydu. Buna karşılık, partinin “yenilikçi ya da liberal kanadı” olarak bilinen bir diğer grup da Kürt sorunu ile ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için imza topladı. Dün akşam saatlerinde yaptığımız konuşmada Kılıçdaroğlu duruma hâkimdi. “İkilik, çatlak” gi yeraltında toplantı Böceğe önlem Partide bölünme yok ÖCALAN’IN KOŞULLARINI ÖĞRENDİK Öcalan ile BDP heyetinin görüşme tutanakları dün Milliyet gazetesinde Namık Durukan imzasıyla yayımlandı. Merak edilen “İmralı sürecinde Öcalan’ın talepleri neler?” sorusunun yanıtını bizzat Öcalan’ın ağzından öğrenmiş olduk. İşte talepleri: 1. Sürecin sonu özgürlük: Kamuoyuna Öcalan’ın ev hapsi talebi olmadığı açıklanmıştı. Meğer görüşmede “Ne ev hapsi ne de af, bunların hiçbirine gerek kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız” demiş. Sürece ilişkin temel beklentisi bu. 2. Taktik icabı vazgeçmiş: Hükümet ve BDP kaynaklı sızan bilgilerde Öcalan’ın, “demokratik özerklik” fikrinden geri adım attığı, üniter yapıya razı olduğu ileri sürülüyordu. Ancak tutanaklarda görülüyor ki Öcalan “taktik” bir pozisyon alarak bu tür taleplerin “şimdi” dile getirilmesine karşı çıkıyor. Yoksa nihai hedefini “Kürtlerin kendi kendilerini özgürce yönetmesi” olarak açıklıyor. 3. Çekilme için Meclis onayı: Öcalan’ın 21 Mart’ta “ateşkes”, ağustos ayında da sınır dışına çekilme talimatı vereceği şeklinde kamuoyu yönlendirilmişti. Ancak Öcalan önce Meclis’te Hakikat Komisyonu kurulmasını istiyor. Ayrıca Meclis’te onaylanmadan çekilme olmayacağını da net biçimde belirtiyor. Çekilme yaşanacak bölgelerdeki hedefinin de daha fazla PKK’li yerleştirme olduğunu söylüyor. 4. AKP ile başkanlık ittifakı: 2007, 2009 ve 2011 seçimlerinde AKP oy hesabı yaptığı için kendisini geri çektiğini belirten Öcalan açıkça “AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim” diyor. Erdoğan’ın istediği “başkanlık” sistemi için AKP ile ittifak yapabileceklerini de söylüyor. 5. Öz savunma gücü çağrısı: Öcalan hem Suriye’deki Kürtlere hem de Sinop örneğinde olduğu gibi Türkiye’deki Kürtlere “öz savunma güçleri kullanmaları” telkininde bulunuyor. Koşulların hiçbirine uymadı Terör sorununun çözümü için somut önerilerde bulunduklarını anımsatan CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü: “Parlamentoyu adres gösterdik. Uzlaşma komisyonu kurulmasını istedik. Akil insanlar olsun dedik. Ama Başbakan ‘Hayır ben tek başına çözeceğim’ dedi. Biz buna da koşullu olarak ‘tamam çöz o zaman’ dedik. 4 koşulumuzu da sıraladık: ‘Samimi ve dürüst ol, gizli 150 milyon TL’lik zarara uğratılan TRT, ikinci üç yıllık ihaleyi de aynı adreste ve aynı telefonla çalışan Satış Ofisi adlı şirkete vermiş Bu ne rastlantı Şartnameye göre katılamaz FIRAT KOZOK ? Bu çarpıcı bilgilere karşın TRT Reklam Ortamları Satış İhalesi İdari Şartnamesi’nde “Diğer Şartlar” başlığı altında “İhale tarihi itibariyle isteklinin TRT Kurumu’na, vadesi geçmiş borcu bulunmadığına dair TRT Muhasebe ve Finansman Dairesi Başkanlığı’ndan temin edilmiş belge” sunması isteniyor. Bir diğer maddede “Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar” denilerek ekleniyor: “İhale tarihi itibariyle idareye karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmemiş şahıslar, şirketler ve bu şirketlerin ortakları ile bu şirketlerin ve şahısların yönetiminde doğrudan veya dolaylı kontrol yetkisine sahip olduğu veya hâkim ortak olduğu şirketler.” Afişlere gerekçesiz yasak MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP’nin kadın örgütlenmesi Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DKÖH) öncülüğünde Diyarbakır’da gerçekleştirilecek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinin “Rosa’lardan Sakine’lere sözünüz sözümüz, yolunuz yolumuzdur” yazılı afişleri Diyarbakır Emniyeti’nin suç duyurusu üzerine gerekçe gösterilmeden mahkeme kararıyla yasaklandı. Afişte Paris’te öldürülen terör örgütü PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in fotoğrafları yer aldı. Afişler mahkeme kararıyla kaldırıldı. ANKARA Reklam alım işini özelleştiren ve 3 yılda Sayıştay’ın saptamasıyla 89.2 milyon, kendi hesaplarına göre 150 milyon TL zarar eden TRT’nin ikinci 3 yıl için açtığı ihaleyi, kurumla mahkemelik olan Akdeniz Medya Satış ve Pazarlama Evi ile “aynı adreste ve aynı telefon numarasıyla” faaliyet gösteren Satış Ofisi’nin aldığı ortaya çıktı. Satış Ofisi, ilk ihalede de Akdeniz Medya’dan satış ve pazarlama işlerini devralmıştı. TRT’nin televizyon, radyo, internet ve teleteks yayınlarına ait reklam zamanları 3 yıl süre ile Veritas Medya ve Reklam Hizmetleri A.Ş’ye verilmişti. Şirketin ismi daha sonra Akdeniz Medya Satış ve Pazarlama Evi San.ve Tic. AŞ olarak değişti. Akdeniz Medya ihaleyle ilgili prosedürün tamamlanmasının ardından reklam bulma işlerini Satış Ofisi adlı bir şirkete verdi. Akdeniz Medya bu yöntemle reklam almasına aldı ancak TRT’ye ödemesi gereken parayı zamanında ödeyemedi. Şirketin TRT’ye borcu Sayıştay raporuna göre 3 yıl içerisinde 89.2 milyon TL’ye ulaştı. TRT’nin kestiği cezalar ve faizlerle birlikte rakam 150 milyon TL’ye çıktı. Ticaret odası kayıtlarındaki tesadüf Cumhuriyet’in gündeme getirdiği haberle ilgili çarpıcı bir bilgi daha ortaya çıktı. Akdeniz Medya ile mahkemelik olan TRT, 3 Ekim 2012’de ikinci 3 yıllık reklam alım ihalesi yaptı. Bu ihaleyi Satış Ofisi adlı bir şirket kazandı. Satış Ofisi, ilk ihaleyi alan ve kurumu tam 150 milyon TL zarara uğratan Akdeniz Medya’nın reklam pazarlama işini devrettiği firmaydı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TÜBİTAK, gizli ses ve görüntü izlemesi yapabilen “böcek”lerin herkes tarafından kullanılabilen ve “ayağa düşen cihazlar” olduğu değerlendirmesini yaptı. Kullanması kolay, tespiti zor olan böceklere karşı tedbir olarak milli sistemlerin kurulması gerektiğini vurgulayan TÜBİTAK, çok gizli toplantıların dinlenmemesi için yeraltında yapılmasını önerdi. TBMM Böcek Komisyonu’na bilgi veren TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Uğur Saraç’ın “Teknik Takip ve Karşı Tedbirler” başlıklı sunumunda şunlar yer aldı: Ultrasonik böcekler aldığı veriyi duyma bölgesinin üstündeki ses dalgalarına çevirerek iletiyor. Metal aksam üzerine monte edilmiş bu tür bir böcek, verileri çok uzaklara sorunsuzca gönderiyor. GSM böcekler en fazla kullanılan böcek çeşidi. Temin edilmesi ve kullanılması kolay. Hesap makinesi, küllük gibi farklı çeşitleri bulunuyor. Yurtiçinden ve yurtdışından uygun fiyatlara temin edilebiliyor. WiFi böcekler de elde ettikleri verileri sahip oldukları kablosuz modem ile aktarıyor. Böcek konusu ayağa düştü. Bu cihazları herkes kolayca kullanabiliyor. Artık klasik böcek arama yöntemleri geçersiz hale geldi. Enerji yoğunluğuna bakılarak yapılan tarama yetersiz kalmakta, kullanılan sistemin protokolünün incelenmesi gerekiyor. Sinyal hattı üzerindeki izlemeler telefon veya internet üzerinden yapılabiliyor. Santrallar, baz istasyonları, uydular, işletim sistemleri, bilgisayar programları ve modemlerin suiistimaliyle gerçekleştiriliyor. Bu sistemler milli olarak üretilmedikçe güvenliği tartışmalı. Bilgisayar ve telefon üzerindeki mikrofon ve kamera kullanıcının onayı olmadan açılarak izleme yapılabiliyor. Cızırtı ve parazit yapan hatlar eski yöntemlerde kalmış durumda. Dinleme ve izlemeye karşı tedbir olarak jammer kullanmak, binaların inşaatı sırasında önlem almak, milli ürünler kullanmak, böcek tarama sistemleri kullanmak gerekmektedir. Büyükelçilikler kendi binalarının malzemelerini kendileri getiriyorlar. Dinleme ve izlemeye karşı tedbir olarak camsız ve yerin altıdaki mekânlar veri iletimini engelleyeceği için tercih edilebilir. Kapalı devre böceklerin tespiti zordur. Esas olan böceğin yerleştirilmesini önlemektir. Çok hassas manyetik sensörlerle tarama yapılarak tespit edilebilir. Termal kamera, junction dedektörü, XRay cihazlarıyla böcek taraması yapılabilir. KCK davasında 148 yıl hapis MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki KCK Şanlıurfa davasında karar açıklandı. 22 kişiye 148 yıl 9 ay ceza verilirken BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve PM üyesi Mahmut Çelik’in ise dosyası ayrıldı. Duruşmada tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapan tutuklular dosyaya suç delili olarak konulan Gülistan Encü’nün ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını, Encü’ye esrar bağımlılığından kurtarmak amacıyla yardım edildiğini, Encü’nün ifadelerinin baskı altında alındığını, siyasi faaliyetleri nedeniyle yargılandıklarını belirterek tahliyelerini istedi. Verilen aranın ardından avukatların savunmaları alındıktan sonra mahkeme dosyaya ilişkin kararını açıkladı. Dosyada tutuksuz yargılanan 19 kişiye 6’şar yıl 3’er ay, tutuklu olanlardan Azize Yağız, Adile Fidan, Mikail Gözek’e ise 10’ar yıl hapis cezası verildi. Tutuksuz yargılananlardan 4 kişi ise beraat etti. Mahkeme BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve PM üyesi Mahmut Çelik’in dosyasını da ayırdı. Boy polemiğinde son nokta: 1.74 BARKIN ŞIK ESKİŞEHİR’DE HASTANELERE YAZI GÖNDERİLDİ ANKARA Genelkurmay, Atatürk’ün boyunun “1.68 mi yoksa 1.74 mü?” olduğuyla ilgili tartışmalara kaynak göstererek yanıt verdi. Genelkurmay, Atatürk’ün boyunun 1.74 olduğunu, Atatürk’ün ölümüne kadar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yapan Hasan Rıza Soyak’ın “Atatürk’ten Hatıralar” kitabına dayandırdı. Genelkurmay ayrıca, Anıtkabir’deki Atatürk’ün şahsi eşyaları üzerinde de tespitler yapıldığını kaydetti. Genelkurmay’ın adres gösterdiği Soyak’ın kitabında Atatürk şöyle anlatılıyor: “Saçlar altın sarısı. Yüz güneşten hafif yanmış koyu pembe. Alın, dikkati çekecek kadar enli ve kırışık. Kaşlar, gür ve şahlanmış gibi alna doğru kalkık. Gözler, iri, gök mavisi renginde ve çelik parıltılarla dolu. ... Boyu 1.74’tü fakat vücudundaki tenasüp itibarıyla daha uzun görünürdü... ” Hastanede Kuran kursu CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Nur cemaatine yakınlığıyla bilinen Hayrat Vakfı’nca Eskişehir’deki kamu hastanelerinde Osmanlıca ve Kuran kursu açılaçak. Eskişehir Kamu Hastaneleri Birliği, gönderdiği yazıyla gerekli çalışmaların yapılmasını istedi. Saidi Nursi’nin talebesi sayılan Ahmed Hüsrev Altınbaşak’ın kurduğu Hayrat Vakfı, geçen yıl MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdür lüğü ile imzaladığı 2 yıllık protokolle 300’e yakın il ve ilçe merkezinde Osmanlıca ve Kuran kursları düzenlemişti. Vakıf, protokol gereğince kentteki hastanelerde personele Kuran ve Osmanlıca kursu açmak istediklerini belirtti. Eskişehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzman Dr. Hüseyin Seyhan Fidan imzasıyla 25 Şubat’ta tüm hastanelere birer yazı göndererek hastanelerde Osmanlıca ve Kuran Kursu açılmasını istedi. 30 Eylül 2011 tarih ve 7911 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 359’uncu sayfasında yer alan bilgilere göre Akdeniz Medya’nın adresi şöyle: “1. Levent, Ebulula Mardin Caddesi No: 53” TRT’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre Akdeniz Medya’nın telefon numarası da “0 212 385 00 00”. Ancak ilginç bir şekilde bu adres ve telefon numarası halen Satış Ofisi tarafından kullanılıyor. Tüm bu süreçle ilgili şirketin görüşünü almak için dün TRT tarafından Akdeniz Medya’ya ait olduğu belirtilen yukarıdaki telefon numarasını aradık. Yetkili isim olarak şirket CEO’su olduğu söylenen Teoman Tükeler’e bağlandık. Teoman Tükeler, TRT’nin ikinci ihalesinden sonra Satış Ofisi Genel Müdürü sıfatıyla medyaya demeç vermişti. Tükeler’in asistanı “uygun zamanda size dönüş yapacağız” dedi. Ancak ısrarlı aramalarımıza karşın 48 saat boyunca dönüş yapılmadı. Tekrar aradığımızda görevliler “Akdeniz Medya buradan taşındı” dedi. Görevliler, “Teoman Bey Akdeniz Medya’nın mı yoksa Satış Ofisi’nin mi CEO’su?” sorusuna ise “Bilgimiz yok” yanıtını verdi. İlk ihaleyi kazanan Veritas’ın sahibi Kaan Bülbüloğlu ise 2009’da Veritas adlı şirketin isminin Akdeniz Medya Satış ve Pazarlama Evi olarak değiştirildiğini, ortaklık yapısının da aynı dönemde değiştiğini bildirdi. İhale kapsamındaki tüm işlerin başından sonuna kadar Akdeniz Medya tarafından yürütüldüğünü belirten Bülbüloğlu, “Söz konusu devir ve isim değişikliğinden sonra şahsımın ve şirketimiz Veritas Media’nın konu ile hiçbir alakası kalmamıştır” dedi. İki şirket aynı adreste Karadağ’ı öldüren polise beraat istemi İstanbul Haber Servisi TKİP üyesi işçi Alaattin Karadağ’ı içinde yolcuların da bulunduğu minibüsle takip edip ateş ederek öldüren polis memuru Oğuzhan Vural’ın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, cumhuriyet savcısı Karadağ’ın polis memuru sanık Oğuzhan Vural’a ateşle karşılık verdiğini, sanığın da ateş etmesi sonucu maktul Karadağ’ın öldüğünü belirtti. Savcı, sanığın beraatını isterken mahkeme müdahil avukatlara savcının esas hakkındaki görüşüne ilişkin süre verilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle