13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2013 CUMA 10 EKONOMİ [email protected] Türk inşaat şirketleri yıllık gelirlerinin yüzde 5’ini usulsüzlük nedeniyle kaybediyor Ernst & Young Türkiye tarafından Türkiye kökenli inşaat şirketlerinde çalışanlarla yapılan araştırma çarpıcı sonuçları ortaya koydu. Araştırma, çalışanların firmaları adına usulsüzlük yapmasının kimi zaman gerekli bulunduğunu ortaya koyuyor. Firma adına usulsüzlük yapmanın kabul edilebilir olduğu bir şirket kültüründe, iç işleyişte de usulsüzlükle daha sık karşılaşılıyor. Ernst & Young Türkiye Usulsüzlük ve İnceleme Bölümü Müdürü Oytun Önder’in açıkladığı araştırmada şu tespitlere yer veriliyor: l İhale süreçlerinin çok fazla rekabetçi olması, seçim kriterlerinin açık, İnşaatta usulsüzlük arttı u Ernst & Young Türkiye’nin, Türkiye kökenli inşaat şirketlerinde yaptığı araştırmaya göre, usulsüzlüğün şirket kültürü haline geldiği firmalarda gelir kaybı daha büyük oluyor. Firmaların yüzde 84’ü usulsüzlük risklerini değerlendirme çalışması yapmıyor. İhale süreçlerinin çok fazla rekabetçi olması, seçim kriterlerinin ise şeffaf olmaması usulsüzlük riskini artırıyor. net ve şeffaf olmaması, monopolistik hizmet yapısı, yüksek kâr beklentilerini karşılamayan kâr marjları, yüksek taahhüt riskleri ve taraflar arasındaki yakın ilişkiler gibi sektörün karakteristik özellikleri, usulsüzlük risklerini artırıyor. l Araştırmaya katılanların yüzde 48’i, son üç yıl içerisinde bağlı oldukları firmada en az bir kez usulsüzlük vakası yaşadığını ifade ediyor. Yaşanan usulsüzlük vakaları incelendiğinde; çalışanların firmalara ödettiği şişirilmiş veya gerçeği yansıtmayan faturalar, çalışanların yetkilerini üçüncü taraflara fayda sağlamak amacıyla kullanmak için aldıkları komisyonlar, çalışanlar tarafından şirkete ödetilen gerçekdışı masraflar ve firmanın sahip olduğu ekipman ve envanterin amaç dışı kullanılması ve çalınması ön plana çıkıyor. l Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 30’u, piyasada ekonomik sıkıntı olması durumunda para ve hediye verme yöntemiyle yeni işler kazanmanın, finansal tabloları manipüle etmenin kabul edilebilir olduğunu ifade ediyor. l Firmaların usulsüzlük ile mücadelede yeterli seviyede olmadıkları görülüyor. Usulsüzlük ile mücadelede kullanılan en yaygın yöntem olan iç denetim yapılanmaları da usulsüzlüğü önlemede tek başına yeterli olmuyor. Türkiye’nin Dünya Siyasetindeki Yeri “Lider ülke”, “Ortadoğu’nun parlayan yıldızı”, “Tarih Ankara’dan yönlendiriliyor”, “Tarihin önünde koşuluyor” gibi övünmelerde, övgülerde gerçek payı ne kadar? Türkiye’nin bölgesel uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini de dikkate alarak irdelemeye çalışayım. Türkiye’nin dünya ülkeleriyle siyasal, ekonomik, coğrafi, dini nedenlere, temellere dayanan çok yönlü ilişkileri olduğu söylenebilir. Türkiye’nin ilişkili olduğu önemli bölgesel, uluslararası siyasal ve/veya ekonomik örgütler ve oluşumların resmi şöyle çıkarılabilir. Türkiye’nin 1960’lı yılların başından beri Avrupa Birliği’ne katılma projesi, hedefi var. Süreç başladığında o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) altı üyesi bulunuyordu. Günümüzde Avrupa Birliği’ne dönüşen örgütün 27 üyesi var. Büyük bir olasılıkla yakın gelecekte Hırvatistan’ın da katılımıyla üye sayısı 28’e çıkacak olan Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin, ucu açık üyelik müzakereleri hâlâ sürüyor. Türkiye, 1969 yılında kurulan İslam Konferansı Örgütü (Teşkilatı İKT Organization of Islamic Conference ICO) üyesi; yine bu örgüt çerçevesinde kurulan İslam Kalkınma Bankası’nın (Islamic Development Bank) kurucu ortağı. HHH Türkiye, 1960 yılında Paris konvasiyonuyla oluşturulan, sanayileşmiş Batılı ülkeleri ekonomik bir çatı altında toplayan İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (Organization for Economic Cooperation and Development OECD) başlangıçtan itibaren üyesi. Türkiye, girişimi ve öncülüğüyle 1992 yılında kurulan ve 1999 yılında uluslararası örgüt kimliği kazanan Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin (Black Sea Economic Cooperation BSEC) etkin kurucu üyesi. Bu örgütün halen aralarında Rusya, Yunanistan, Ermenistan ve Sırbistan’ın da bulunduğu 12 üyesi var. Türkiye, öte yandan NATO ve Avrupa Birliği’ne alternatif olarak düşünülen, temeli 1996 yılında atılan, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dan oluşan, başlangıçta “Şanghay Beşlisi” olarak anılan, 2001 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü ŞİÖ (Shanghai Cooperation Organisation SCO) adını alan oluşuma, ifade yerindeyse, göz kırpıyor. Tüm bu çok yönlü ilişkilere, üyeliklere bakıldığında Türkiye’nin dünya siyasetinin odağında olduğu düşünülebilir. Gerçek öyle mi? İrdelemeye çalışayım. HHH Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını, ilişkilerin başlangıcından beri öngörenler arasında bulunuyorum. Bunun nedenlerini zaman zaman dile getirmeye çalıştığımdan yinelemeyeceğim. Birlik, entegrasyon, bütünleşme için nasıl ifade ederseniz ediniz, ortak noktaların olması gerekir. Sorgulanabilir; Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan AB’ye girdi. Hırvatistan da büyük olasılıkla yakın gelecekte girecek; Türkiye niçin üye olamasın? Kanımca bu sayılan ülkelerin AB üyeliği siyasal nedenlere dayanıyor. 1990’lı yılların başlarında SSCB dağıldıktan, COMECON sona erdikten sonra, bu ülkelerin ortada kalmamaları, tekrar Rusya’nın güdümü altına girmemeleri, siyasal ve ekonomik yapı olarak komünizme yönelmemeleri için bir şemsiye altına alınmaları gerekli görüldü. ABD’nin özellikle Başkan, Clinton’ın desteğiyle bu koruma şemsiyesi AB oldu. Hırvatistan, Almanya’ya çok yakın. Ayrıca Yugoslavya’nın parçalanmasında da etkin rol oynadı. Bu nedenle de AB üyeliği ödülünü hak ettiğini düşünüyorum. Türkiye’nin AB üyeliği için siyasal bir neden de yok. Türkiye ŞİÖ’ye göz kırpsa da, alternatif diye gösterse de böyle bir birlikteliğe olanak yok; zaten siyasal şaka diye yorumlanıyor. Türkiye’ye siyasal açıdan biçilen rol, ABD’nin Ortadoğu’da ikinci sınıf taşeronluğu. Geniş kitlelerin vatandaşlık bilincine ulaşamaması, politikacıların çapı, medyanın kalitesi, işadamlarımızın kapasitesi, bürokratlarımızın düzeyi, ne yazık ki Türkiye’ye böyle ikinci sınıf rol verilmesinde etken oluyor. Eşbaşkan filan gibi kişisel egoyu okşayan sözcükler bir yana, acı gerçeği görelim. İkinci sınıf taşeron diyorum, en çok kayrılan imtiyazlı İsrail olgusu varken daha iyi tanımlayacak sözcük bulamıyorum. Geniş kitleler vatandaşlık bilincine ulaşmadıkça, ne yazık ki boş övünmeler, övgüler sürecek ama sonuç değişmeyecek. Maslak 1453’e durdurma Gül Proje’den Eyüp’e 110 milyon TL Gül Proje, İstanbul’un tarihi yarımadası Haliç’e nazır Eyüp Park’ın inşasına başlıyor. 110 milyon TL yatırımla 13 bin 600 metrekare alan üzerine 329 konut inşa edecek olan Gül Proje, yüzde 1 KDV ile satış yapacak. Gül İnşaat iştiraki Gül Proje Yönetim Kurulu Başkanı Metin Gül ve şirket yöneticilerinin verdiği bilgiye göre 13 bin 600 metrekare alan üzerine 3 bloktan oluşacak projede 329 konut ve 119 mağaza olacak. Proje 2015’te bitecek. Fiyatlar 131 bin TL’den başlayıp 637 bin TL’ye çıkıyor ve yüzde 50 peşinata 30 ay vade yapılıyor. Ağaoğlu Grubu’na ait Maslak 1453 projesine, İstanbul 8’inci İdare Mahkemesi’nden durdurma kararı alındı. 2010’da imar planının iptali için dava açan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yetkilileri, kararla birlikte inşaatın durdurulması gerektiğini açıkladı. Davada 31 Ocak’ta alınan 2013/188 sayılı kararda imar planının şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun bulunmaması gerekçesiyle iptaline karar verildiği açıklandı. Konuyla ilgili olarak Haberturk.com’un sorularını yanıtlayan Mimarlar Odası’nın avukatı Can Atalay, “Bölgenin ekolojik rezerv ve kentsel rekreasyon alanı olarak değerlendirilmesi gerekirken yapılaşmaya açıldığını” belirtti. Ağaoğlu Şirketler Grubu’ndan yapılan açıklamada ise “Mahkemenin kararının Maslak 1453”ü kapsamadığı Baysaş İnşaat, İstanbul Büyükşehir’in savunul‘Özel Proje Alanı’ ilan ettiği Kadıköy Fidu. kirtepe’deki lüks konut projesini satışa çıkarmak için gün sayıyor. 11 bin 350 metrekare arsa alanına sahip 6 adet yapı adasında, Fikirtepe’nin gözü kulağı belediyede 68 adet parselde hak sahipleriyle yüzde 100 anlaşma sağlayan ilk şirket olan Baysaş İnşaat, ‘Fikirtepe’nin Balkonu’ olarak tanımlanabilecek noktada 510 konut inşa edecek. Fikirtepe’nin yüksek noktalarından birinde bulunan proje deniz ve Adalar’ı görecek. Baysaş Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Aydın, “Halen Fikirtepe’de uygulanacak imar planı ve plan notlarında netlik bulunmuyor. Belediye nezdinde süreç devam ediyor. Bizim gibi anlaşma sağlayan şirketler de bekliyor” dedi. Çevre ve Şehircilik Baka yapılan açıklamaya göre, nlığı’ndan Mü liyet Yasası’nın çıkmasın tekabiden geçen 9 ay içinde ya ın üzerinTürkiye’den alım yaptığı bancıların sayısı 10 bin 687’yi buldu taşınmaz biliyet Yasası ile alım ya . Mütekapa cı yatırımcı sayısı 11 bin n yabanken 2 bin 513’ü arsa, 8’i bulur8 konut olmak üzere top bin 174’ü lam 10 bin 687 taşınmaz satışı ge rçekleştirildi. Türkiye’den en çok ga kul alanlar sırasıyla Alm yrimenanlar, İngilizler ve Avusturyalılar oldu. 9 ayda 11 bin yabancıya satış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’daki oda ve borsa başkanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlığı için Rifat Hisarcıklıoğlu’nu desteklediklerini açıkladı. Ankara Ticaret Borsası’ndan (ATB) yapılan yazılı açıklamaya göre, il, ilçe oda ve borsa başkanları, yaptıkları ortak toplantı sonrasında, Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret etti. Oda ve borsa başkanlarının, TOBB Başkanlığı için Rifat Hisarcıklıoğlu’na desteklerini açıkladıkları ziyarete, ATB Başkanı Faik Yavuz, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir’in yanı sıra Beypazarı, Çubuk, Haymana, Polatlı ve Şereflikoçhisar ilçelerinin oda ve borsa başkanları da katıldı. Anayasa Mahkemesi, TOBB ile Odalar ve Borsalar Yasası’ndaki “İki dönem başkanlık yapanlar iki dönem ara vermedikçe yeniden bu göreve seçilemez” düzenlemesini iptal etmişti. Hisarcıklıoğlu ‘Ankara’dan destek aldı KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ PANEL “89. Yılında Üstü Çizilen 3 Mart Devrim Yasaları” Sunuş Açış Konuşması Oturum Başkanı Konuşmacılar Düzenleyen Tarih Saat Yer : : : : : : : : Gülsen TUNCER Tiyatro Sanatçısı Prof. Dr. Necla ARAT Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yakut Irmak ÖZDEN Atatürk Kültür Vakfı Başkanı Meriç VELİDEDEOĞLU GazeteciYazar Vural SAVAŞ (E) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Orhan BURSALI GazeteciYazar Prof. Dr. Süheyl BATUM CHP Eskişehir Milletvekili Kadın Araştırmaları Derneği 2 Mart 2013 Cumartesi 15.0018.00 Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Zeytinoğlu Cad. No: 16 Etiler Giriş serbesttir. PTT Eski Yapı Şube müdürlerinden Değerli Büyüğümüz NAŞİT SALTIK’ı 25.02.2013 tarihinde yitirdik. Acımız büyük AİLESİ SADUN... 40 yaşını devirdiğin gün, YÖRÜK’te üzerindeki mumları söndürdüğün ve çok sevdiğin pastayı elinden yiyoruz. Kadınlar resmi tatil için sokağa çıkacak Ekonomi Servisi KESK’in kadın üyeleri, 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için o gün hizmet üretmeyecek. DİSK ve TÜRKİş üyeleri de hem 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi hem de güvencesiz çalışmaya son verilmesi için sokağa çıkacak. Fırat Haber Ajansı’na bilgi veren KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, bu yıl sloganlarını “Güvencesizliğe, şiddete ve savaşa karşı 8 Mart’ta hizmet üretmiyoruz” şeklinde belirlediklerini söyledi. DİSK Kadın Komisyonu adına konuşan Rahime Bayrak, 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi talebinin bu yıl da temel gündemlerinden biri olduğunun altını çizdi. Son yıllarda taşeronlaştırma ile birlikte esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını, bundan en fazla kadınların etkilendiğini ve kadınların büyük kısmının kayıt dışı çalıştırıldığına dikkat çekti. Beşiktaş Belediye Başkanlığı’na katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Annen Hatice...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle