22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Yandaş medyacılar, bir süredir Ankara İletişim Fakültesi (İLEF) ile uğraşıyor. Fakültenin öğretim üyeleri Marksistmiş de, BDP’liler ile resim çektirmişler de, PKK’li haber ajansları ile bağlantı kurmuşlar da... İLEF, gazetecilik dersi ile yanıt verdi bu ne idüğü belirsiz olan şeylere: “Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi eğitim verdiği gazeteci adaylarına, gazetecilikte mutlak anlamda tarafsız olunamayacağını yıllardır anlatır durur. Bu anlamda tarafsızlık hiçbir kurum ve birey açısından mümkün değildir. Ancak bu durum, gazetenizi bir araç olarak kullanıp karşıtı olduğunuz görüşlere sahip kişilere temel gazetecilik kurallarını çiğneyerek saldırmanıza bahane olamaz. Temel habercilik kuralları, olguların ve söylenenlerin Duyduk ki, CHP’den ayrılmadan önce kirada oturan Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, istifa sonrası Ankara’dan yeni bir ev almış. Hayırlı uğurlu olsun. Darısı, anayasa oylaması sonrasına... Ortadoğu eski bölge sorumlusu Graham Fuller, CIA analizcisi George Fidas’ın olduğu 30’un üzerinde tanınmış Türk ve Amerikalı Gülen’e kalıcı statü verilmesi için mahkemeye destek mektubu yazdı. Gülen davayı kazandı, legal oturma izni elde etti. Yazar Sophia Pandya ve Nancy Gallagher’a göre, cemaat kuruluşları şimdiye kadar 6 binden fazla Amerikalıyı masraflarını karşılayıp Türkiye’ye götürdü. Cemaat; ABD’de ticari örgütlenmeye de önem verdi. 16 eyalette 130 civarında çeşitli dallarda işyerleri açıldı. 21 eyalet kongresine Gülenci karar tasarıları sunuldu.” Birkaç yıla kalmaz, ABD’de subaylar, siyasetçiler, gazeteciler ve yazarlar tutuklanmaya başlar! Tetik Yıldızımız Cumhuriyet ile yaşıt Macide Tanır’ı da sonsuzluğa uğurladık. Zaman zaman arar, “Bak şöyle bir şey yazdım. Mutlaka köşene koy, başımızdakiler okusunlar. Okusunlar da, Cumhuriyetçileri yok etmenin ne denli zor olduğunu anlasınlar” derdi. Macide Tanır’ın sanatı, kişiliği, yaşamı ve hiç unutmayacağımız sesi aydınlanmanın seçkin pırıltısını taşıyordu. Geceleri başınızı kaldırın bakın, orada bir yıldız yanıp sönüyor olacak. Hilalin hemen yamacında! çarpıtılmamasını esas alır. Olgulara kaynaklar, gözlemler ve belgelerle ulaşılır. Çarpıtılmış olgulardan yola çıkarak, insanları ve kurumları yargılayarak mahkum etmek ve kendi yandaşlarına hedef yapmak gazetecilik değildir. Olsa olsa bir nefret suçudur!” İşleri; haber, yorum yazmak değil ki! Tetik düşürmek... Dansa Kalkar mısın? Debussy’yi, Wagner’i sevmenin ve Mahur Beste’yi yaşamanın bizim “talihimiz” olduğunu söylemişti Tanpınar. Bu ikiliği sentezleyemeden huzuru bulamayacaktık. Bu iz bırakan edebiyatçı için Garp, Avrupa’dan fazla bir şeydi ki, bu sözünü çok severim. İkilemi gideremeden geldik bugünlere. Hem Doğulu, hem Batılı olmayı bir zenginlik olarak görüp içselleştiremeyişin izdüşümü her alanda. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Türkiye’de kadınlar şiddete karşı tepkilerini dans ederek ortaya koymak için mi örgütleniyorlar? Sosyal medyada hemen Doğulu bir kadın sesi yükselir ve sorar “Dans ederek tepki vermek iyi bir fikir midir?” Bir başka hemcinsi onu destekler: “Hakikaten bir bu eksikti, şimdi de dans edenler ve etmeyenler diye bölünecek kadınlar!” “Halay çekin o zaman” diye yanıtlar bir diğeri... HHH Dans bir yana, Şark (Doğu)Garp (Batı) çelişkisinin sancılarını dış politikaya ve dış ekonomik ilişkiler için yaptığımız seçimlere kadar taşıyoruz. İşi “Avrupa Birliği mi, Şanghay 5’lisi mi?” tartışmasına kadar vardırabiliyoruz. Bir yandan “AB bize vize uygulamasın” derken, diğer yandan da çelişkili bir durum yaratma pahasına Türkiye’den kaç kişinin gittiği belli olmayan ülkelere vizeyi kaldırıyoruz. Tam da bu noktada eski Devlet Bakanı Kemal Derviş’in, bu hafta Washington’da yaptığı bir konuşmada sarf ettiği ve manşete çıkan “Türkiye asla Schengen’e girmemeli” sözlerine de değinmeliyiz. Uzun bir konuşmanın sadece bu tarafını görmeyi tercih etti Türk basını. Schengen ortak vize uygulamasının yanı sıra 26 Avrupa ülkesinin imzaladığı bir sınır güvenliği anlaşması. İmzacı ülkelerin bir bölümü AB üyesi değil. Anlaşmanın içine organize suçlarla mücadele, insan kaçakçılığını önleme gibi konular da giriyor. Şu anki haliyle Türkiye, kıyılarından salkım saçak insan dolu hareket eden botlar, havasız kamyon kasalarında Avrupa’ya taşınan kaçaklarla güven veren bir görüntü sunmaktan uzak. Diğer yandan da Ankara, art arda bazı Afrika ve Ortadoğu ülkelerine vizeyi kaldırıyor. Bunu yaparken “Biz ne kazanırız, ne kaybederiz?” sorusunu soran yok! Önceliğiniz Türk vatandaşlarının 27 Avrupa ülkesine gitmesi ise Schengen’le en azından yakınlaşılması gerekir. Vizeyi kaldırırken Sudan’a, Nijerya’ya bizden kaç kişi gider diye düşünmediysek, oradan buraya olabilecek bir insan akınını da mı aklımıza getirmedik? Kaldı ki İKV Başkanı Prof. Haluk Kabaalioğlu, Schengen’i kabul etmeden önce örneğin Rus turistler için Türkiye’nin istisna talep edebileceği görüşünde. Aynısı barış ortamında Suriye gibi sınır bölgeleri için de geçerli olacaktır. Ayrıca Schengen’de olmak ticari ilişkilerin güçlü olduğu bazı ülkelerin işadamlarına çok rahat vize vermeyi engelleyen bir durum da değil. HHH Dünyada yeni duruşlar yakalayabilmek, yeni dengeler kurabilmekten söz ediyorsak, sanırım dansa ihtiyacımız var. Dans evrensel bir anlatım aracı. İlkel çağlardan bu yana dans var. Eski ve yeni dinlerde de var. Yakında Şamanlara özenip kötü ruhları kovmak için ateş dansı da yapabiliriz. Kimsenin “Dansa kalkar mısın?” demesini de beklememek lazım. Hukuk Düzeni İlahiyat fakülteleri varken hukuk fakültelerine ne gerek, kapatalım. Yargıtay’ı, Danıştay’ı, hatta mahkemeleri de toptan kaldıralım. Davalara, mahalle imamları baksın. Sorun çözülmezse Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu’na başvurulsun. Ev Araştırmacı gazeteci Yılmaz Polat, “ABD’de F Tipi Örgütlenmenin Boyutları”nı yazdı: “Cemaat 2 bin yılının başından itibaren hızla örgütlenmeye başladı. 38 eyalette çeşitli adlar altında 162 adet büyük bölümü vergiden muaf dernek kurdu. Teksas eyaleti 24 cemaat kurumuyla birinci sırada yer alıyor. New York ve New Jersey’de 23 kuruluş var. Pensilvanya eyaletindeki dernek sayısı ise 13. Cemaat kurumlarının en etkilileri Washington ve çevresinde çalışıyor. Cemaat 25 eyalette 135 sözleşmeli okul açtı. Teksas eyaleti 43 okulla birinci sırada. Bunu 19 okulla Ohio ve 13 okulla Kaliforniya eyaletleri izliyor. Arizona’da 7, Florida ve Georgio’da 6 okul var. Öteki cemaat okulları 19 Birkaç Yıl Sonra ABD eyalete dağılmış durumda. Arizona eyaleti Tucson kentinde bulunan ABD’nin en büyük üslerinden biri olan (Davis Monthan Air Force Base) Hava Üssü’ne de bir okul açtı. H1B ve E3 çalışma vizesi tüm ülkeler arasında geçen yıl 771 kişiyle en çok cemaat kuruluşları için verildi. Fethullah Gülen, 2005 yılında vatandaşlık için ilk adım olan yeşil kart almak için eğitimci sıfatıyla Göçmen Dairesi’ne başvurdu ancak reddedildi. İç Güvenlik Bakanlığı ve FBI aleyhine dava açtı. Aralarında eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, CIA Ankara 16. Asliye Huku geçen günlerde devrim k Mahkemesi, yasaları kapsamındaki tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin yas an İnsan Hakları Sözleşmesi ın bugün Avrupa uygulanamayacağına iliş kapsamında kin Oysa, anayasa açık. De bir karar verdi. anayasaya aykırı olduğ vrim yasalarının u yö yorumlanamayacağını hü nünde kü Emekli Anayasa Mahkem m altına almış. esi Başkanvekili Güven Dinçer’in dediğ i gib “Bir mahkemenin kanun i: etmek gibi yetkisi yoktu ları yok kabul r. anlaşmalar kendi hukuk Milletlerarası umuzu yorumlamakta bize ışık tut doğrudan açık kanun hü arlar, ancak kümleri yerine geçmezler. Bir mahkeme milletlerarası hukuku yo kendine göre rum Türkiye’nin kurucu irade layıp da sin anayasaların temel metin in beyan ettiği ve ler yasayı yok kabul edemez. inden biri olan ” Cumhuriyetin getirildiği Tekke ve zaviyeler açılac durum ortada: ak. Hem de mahkeme kararıyla... Mahkeme Kararıyla AB Kapısı, Uzun Tutukluluk Süreleri… SADIK ÇELİK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr “AB bunu hiçbir ülkeye uygulamamıştır… Olacaksa olsun, olmayacaksa bunu da söyleyin… İlla bizim ayrılmamızı bekliyorsanız bunu da değerlendiririz.” Başbakan Erdoğan AB konusunda yeterince oyalandığımızı düşündüğü için bu konuyla ilgili bir çıkış yaptı. Bu arada Şanghay Beşlisi’ni de AB’nin alternatifi olarak ortaya attı. Geride bıraktığımız yarım yüzyıla bakıldığında Avrupa Birliği yolunda bu derece askıda kalmış olmamızın artık rahatsız edici bir noktaya geldiği reddedilemez bir gerçek. İyi de AB’nin bizi içine alma konusundaki niyetsizliğinin farkında değil miydik bugüne kadar? AB’nin başka ülkelerden yerine getirmesini beklemediği koşulları Türkiye’ye şart koştuğunu elbette biliyorduk. AB’nin, diğer üyelerden farklı olarak yalnızca bizim için öne sürdüğü bu koşulların altına seneler önce imzayı atan da zaten bizzat biziz. O günden bugüne içeride olup bitenlere baktığımızda ise… Örneğin basın ve ifade özgürlüğünün geldiği nokta, örneğin içeride “görünen lüzum üzerine” yıllardır tutuklu bekleyen gazetecilerimiz, öğrencilerimiz, profesörlerimiz, sanatçılarımız ve avukatlarımız, generaller, subaylar, Genelkurmay başkanları ve polis, emniyet müdürleri, adalet, adil yargı gibi kavramlar, örneğin demokrasi kisvesi altında yürütülen tüm antidemokratik faaliyetler… Sonunda ülkenin Başbakanı’nın da uzun tutukluluk sürelerinden şikâyet etmeye başladığı noktaya gelmiş olmamız. Kimsenin kabul edemediği, anlayamadığı, askerlerin, milletvekillerinin ve barış gösterileri yapan öğrencilerin içeriye alınmasını ABD Büyükelçisi söylediğinde “Haddini bil” uyarısı yapılıyor. Halbuki Büyükelçi hiçbirimizin mantıklı, aklıselim açıklamalar getiremediği bu olaylara ABD’nin de Avrupa’nın da anlam veremeyeceğini dile getiriyor, o kadar. Çünkü yolda yürürken birdenbire terörist sıfatıyla demir parmaklıklar ardına götürülebileceğiniz, sizin gibi yüzlerce diğer terör örgütü üyesi etiketli insanla birlikte hakkınızda hazırlanacak iddianameyi beklemeye başlayabileceğiniz, bekleyeceğiniz ve bekleyeceğiniz, tutuklamaların tarihte belki de en kolay uygulandığı zamanlardan geçiyoruz. Tüm bu yaşananlarla birlikte ülkenin demokratikleşmeden ve elbette Avrupa Birliği’nden her gün bir adım daha uzaklaştığını söyleyen de yine içimizden birileriydi. O zaman bugün, AB bizi oyalıyor diye kızmaya ve şaşırmaya hakkımız var mıdır? diğerleri Sarai Sierra ve Amerikalı Sarai Sierra’nın cesedinin Sarayburnu Surları’nda bulunduğu haberi geldikten sonra milletçe hemen hepimizin aklındaki diğer tüm kuşkular silindi ve artık kanıksadığımız kadına şiddet vakalarından birinin kurbanı olarak gördük Sierra cinayetini. Her gün okuduğumuz, duyduğumuz, daha da beteri artık gazetelerin bile itibar etmediği, köşe yazarlarının yazmaya ellerinin varmadığı, adeta birbirinin çoğaltılmış kopyaları halinde şahit olduğumuz şiddet vakalarından herhangi biri… Belki de sıradan bir cinayet değildi Sierra olayı. Onun ölümüyle ilgili çelişkili bazı bulgular başka türlü bir esrarı işaret ediyordu belki de. Ancak şu an için önümüzde kesin olarak beliren bir fotoğraf var. Bir kadın cesedinin, keşlerin, evsizlerin, suçluların yuvası haline gelen, üstelik tarihi önemi büyük olması gerekirken, aksine son derece terk edilmiş, içler acısı ve mezbelelik durumdaki surların dibinde ortaya çıkmasına şaşıramıyoruz ama örneğin turist olsa da bir kadının kocasından ve çocuklarından ayrı başka bir memlekete gelip, tek başına orada burada gezmesi, otellerde kalması karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Bununla da kalmayarak onu içten içe kınıyoruz, ayıplıyoruz. İçimizden, “hak etmiş” seslerinin yükselmesine engel olamıyoruz. İşte böyle bir toplumsal algının pençesinde yaşarken her gün kadınların kanının akıtılmaya devam etmesi karşısında da şaşırmak için bir nedenimiz kalmıyor. sadik.celik.gorus@gmail.com ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Dengesi 1 ni ustalık 2 la korurken top, bıçak, 3 tabak gi 4 bi nesneleri 5 havaya atıp 6 tutarak gös 7 teri yapan sanatçı. 2/ 8 Evin bölü 9 mü... İri ta 1 2 3 4 5 6 7 8 9 neli bezelye. 3/ 1 K O L A Ğ A S I Fethiye ilçesinL İ S E de, doğal güzel 2 A L A F I S liğiyle tanınmış 3 P A T A R A 4 U N R A M O R A bir koy ve ada... A Z A R Satrançta bir taş. 5 D A R A 4/ Bir spor kulü 6 A K Ü A N A N E T bümüzün kısa ya 7 N K O R A L İ D zılışı... Kara bat 8 E K Ü R İ İ N F O T ON mamak için aya 9 ğa takılan bir çeşit örgülü ayaklık. 5/ Ad... Bir günün ya da olayın arkasından gelen zaman. 6/ İnce yapılı... Yaşamsal sıvı. 7/ Hattatların kâğıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim... Bir nota. 8/ Argoda külhanbeyi tavırlı kimseye verilen ad. 9/ Yahudilerin ayırt edilmek için omuzlarına taktıkları sarı kumaş... Yapısına girdiği sözcüğe “yakışır şekilde” anlamı katan bir sonek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Rahat adımlarla koşmaya dayalı spor. 2/ 1947’de SS üyelerini kaçırmak amacıyla Almanya’da kurulan gizli örgüt... İskambilde bir kâğıt. 3/ Şöhret... Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. 4/ Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap. 5/ Bir süs bitkisi.. “Nadir ”: Gazeteci ve yazarımız. 6/ Kısa ebe iskemlesi... Endonezya’nın plaka imi. 7/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Bir işi yaptırabilme gücü... Şaşma belirten bir ünlem. 8/ Çiçekli dalları halk hekimliğinde kullanılan otsu bir bitki. 9/ Kekeme ya da dilsiz kimse. Cılız, zayıf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle