23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Sanayi üretimine ilişkin veriler 2012’de büyümenin beklenenin de altında kalacağını gösteriyor Aralıkta soğuk duş u Sanayi üretimi, Aralık 2012’de yerinde sayması beklenirken yüzde 3.8 düştü. Veri, 2012 genelinde büyümenin Orta Vadeli Plan’da öngörülen yüzde 3.2 yerine yüzde 3’ün altında kalacağına işaret etti. Ekonomi Servisi Son aylarda sert dalgalanmaların görüldüğü sanayi üretimi Aralık 2012’de değişim olmayacağı beklentisine karşılık yüzde 3.8 azaldı. Buna göre, 2012’de büyüme Orta Vadeli Plan’da yer alan yüzde 3.2’lik beklentiye karşın yüzde 3’ün altında kalacak. Sanayi üretiminin aralıkta yüksek oranda gerilemesinde işgünü sayısındaki farklılığın yanı sıra dayanıklı tüketim ile sermaye malı imalatındaki düşüşler etkili oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.5, takvim etkisinden arındırılmış endeks ise aralıkta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.4 azaldı. Ata Yatırım Başekonomisti Gülay Elif Girgin, Reuters’a yaptığı değerlendirmede, “Bu veri ile beraber son çeyrek GSYH’si de yüzde 2.53 seviyelerinde gerçekleşecek gibi görünmekte. Tabii, üçüncü çeyreğe göre daha iyi bir büyüme ama son çeyrek büyüme ile beraber tüm yıl yüzde 3’ün altında kalacak gibi görünüyor” dedi. Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi ise “Veriler ekonominin potansiyel üretim seviyesinin altında kalmaya devam ettiğini ve Merkez Bankası’nın son çeyrekte öngördüğü toparlanmanın gerçekleşmediğini yansıtmakta. Veri sonrası, 2012 büyüme tahminimizi yüzde 2.9’dan yüzde 2.5’e indirdik” diye konuştu. İktidarlarının Değişen Kriterleri İktidarlarının gücü, alternatifsizliği üzerinden kurulu düzen çarklarının tıkır tıkır işleyeceği varsayımıdır.. Mutlak güç, kalıcı düzen.. düşleri bir yere kadar.. Sistemin haksızlıkları, acımasızlıkları oranında, diktatoryal gücü ile de ters orantılı olarak kendi krizleri, dinamiği içinden ortaya çıkan sorunlar, krizler vardır ki... Bush, Evangelizm adına dualarla, demokrasi taşıma adına Irak işgalinin fatihi havalarında ortalıkta dolanıyor, “İşgalde yanımızda olmayanlar, savaş ganimetlerinden havalarını alacaklardır...” anlamına gelen söylevler veriyorken, kanlı petrolün önlenemez yükselişinin zirvesinde, Irak, Ortadoğu petrollerinin beklenmedik, öngörülmedik (büyük olasılıkla iç savaş ırkmezhep çatışmalarının ürünü) pahalı maliyetleri, öngörülenden erken ve büyük bir sistem krizini ateşleyiverdi. Belki sistemi sarsacak ağırlıkta değildi ama önce piyasalar düzeninin kalbinden ellerinde özel eşyalarının kutuları, işten atılmış yupi’lerin çıkışlarını gösteren fotoğraf kareleri, en azından bir düzen sorgulamasını gündeme taşıdı. “Biz yüzde doksan dokuzuz” sloganının simgeleştiği, dünya nimetlerinin en büyük paylarının toplandığı merkezlerdeki insanların, çalışma haklarını, gelir dağılımını, adaletsizlikleri.. sorgulayan tartışmaları, öyle kolaylıkla kesilecek, gündemden düşecek gibi değil... Dünyanın güç odaklarında yaşananlardan, çıkar düzeni sisteminden, krizlerden ve bunların insanlığa yansımaları üzerinden bile ders çıkarmak istemeyen bir Türkiye iktidarları ile yüz yüzeyiz... Dünya dengeleri içinde varlığını sisteme, hizmete borçlu; dayandığı inanç ve güç odakları, örgütlenme ilişkilerinde, çok farklı, geçmişin feodalinanç ilişkilerine oturmuş iktidarlarının soyut “ileri demokrasi” sloganlarının herkesin gönlüne göre farklı algılanması bundan... Dış ve iç liberal dünya için liberal özgürlükler çerçevesinde, gelişmekte olan ülkeler için hoşgörüyle bakılabilecek kusurları ile eksikli demokrasi olarak anlaşılmak istenmesi gerçekte ikiyüzlülük, çifte standart olsa da sistemin işleyiş çarkları ile uyumlu bir görüntü. Liberalizmin dış ve iç odakları, feodalizme, en ılımlısı olabilse bile şeriata dayalı anayasalhukuk devleti düzenlerinin, liberal demokrasi ile kan uyuşmazlığının sonuçlarında hep atlamaktalar... HHH Daha önceleri sol, Marksizm, iki kutuplu dünyada Sovyetler cephesi ile savaşma adına baştan yarattıkları; dış politika, emperyal çıkarlarda emperyal merkeze tam bağımlı diktatoryal, terörist, şeriatçı iktidarlar, radikal İslami akımlar, hatta terör örgütleri ile ittifaklarından, kısa süreçlerden çok önemli çıkarlar elde etmiş olsalar da.. Uzun süreçte pek çok bedel ödemek zorunda kaldılar. Askeri darbelerle ittifaklardan vazgeçme dersleri çıkarmış sayılabilse de, yakın tarihte umut bağlanmış Arap Baharlarında yaşanan büyük düş kırıklıkları bile yeterince uyarıcı, ders verici olamadı. Yoksul güney dünyasını çağın vebası olarak kullanılan ırk ve dinmezhep çatışmaları içinde boğuşturarak sistemi ayakta tutma uzun soluklu işe yaramadı... Şimdilerde emperyal askeri müdahaleler düzenleme de fiyaskolu; bölgeleri kendi iç dinamikleri içinde, güvenilir ağabeylerin yönlendirilmesi, güdülemesinde en olabilir çözümlere gidilebilirdi.. Bölgesinin önemi ile de bağlantılı, Türkiye’de iktidarlarının yıldızı parlak, uzun soluklu sayılıyordu. Vitrinde sandık, demokrasi, “sosyal devlet eşitlik hukuk devleti düzeni, demokrasinin olmazları güçler ayrılığı ilkelerinden, yargı bağımsızlığından, yaşama dönük insan hakları ihlallerinden..” sapmalar görmezlikten gelinebilirdi.. İktidarlarının ileri demokrasi modeli, yıllar içinde çok değişken sonuçları ile ABDAB siyasilerinin çok da ses çıkarmadıkları; bazı boyutları ile çok da ciddi destek verdikleri; ancak demokrasilerinin iç dinamikleri içinde ilgili insan hakları, hukuk kurumlarının eleştirilerine hedef olsa da, genelde destek gördü. Şimdilerde değişen ciddi bir şeyler var ki.. İktidarlarının değişken kriterleri ile en çok insan hakları, hukuk devleti düzeni ihlalleri giderek daha fazla eleştiri almakta.. ABD Büyükelçisi’nin çok açık, çok ağır hakhukuk ihlallerine ilişkin Türk kamuoyuna dönük eleştirileri karşısında, iktidarlarının en azında kendi kamuoylarına dönük bir çıkışa gereksinimleri vardı. Büyükelçi, Dışişleri’ne çağrılıp uzun saatler süren bir toplantıda tutuldu. Uğradığım bakkal dükkânında AKP’li seçmenler, heyecanla hükümetin restinden, elçinin çekilmesi halinde olabileceklerden konuşuyorlardı ki... ABD kaynaklı aynı uyarı; söylemin demokrasi, hukuk devleti, düşünce özgürlükleri, liberal sistemin gereği olarak ABD’nin bir önceki dışişleri bakanı tarafından da yapılmış olduğu, gerekirse her düzeyde yineleneceği açıklamalarıyla geldi... Ortalığı buz gibi bir sessizlik kapladı.. İktidarlarının çok değişen kriterlerinin, paylaşılan çıkarlar ile üzerine oturulan inanç alanları arasındaki uçurum çelişkilerinden kaynaklandığını bilmek başka, tahterevalliden düşmemek çok başka... Otomotiv yüzde 9 daraldı Veriler her alt sektörde zayıflamanın devam ettiğine işaret etti. Özellikle otomotiv sanayiindeki yüzde 9’luk daralma dikkat çekti. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, Aralık 2012’de bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 10.4, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 3.6; Sanayi üretimi, aralıkta yüzde 3.8 azalırken mevsim ve takvim elektrik, gaz, buhar ve iketkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi bir önceki aya limlendirme üretimi ve göre yüzde 1.5 düştü. Veriler, ekonominin potansiyel üretim dağıtımı sektörü endeksi seviyesinin altında kalmaya devam ettiğini gösterdi. ise yüzde 2.9 azaldı. Shell, Karadeniz’de petrol arayacak Ekonomi Servisi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Hollan daİngiliz ortaklığındaki enerji şirketi Shell, Batı Karadeniz’de petrol arama çalışmaları için incelemelerde bulunmak üzere haftaya anlaşma imzalayacak. Reuters’ın sektör kaynaklarından edindiği bilgiye göre, 14 Şubat’ta TPAO ile Shell arasında imzalanacak anlaşma sonrası çalışmalara başlanacak. “Petrol arama çalışmaları başlangıçta bir kuyu için yapılacak. Çalışmanın sonucunda elde edilecek bilgilere göre, iki yıl içinde en az bir kuyuda bir sondaj yapılacak” diyen bir kaynak, alınacak sonuçlara göre daha fazla sondaj yapılmasının da mümkün olduğunu belirtti. Türkiye’nin Karadeniz’de bugüne kadar yaptığı aramalarda henüz petrol bulunamadı. AB, bütçede kesintiye gidiyor Ekonomi Servisi Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği (AB) liderleri 7 yıllık bütçe üzerinde genel bir anlaşmaya vardı. Üye ülkeler Kasım 2012’deki zirvede anlaşmaya varamamıştı. 20142020 bütçesinin 973 milyar Avro’dan 960 milyar Avro’ya çekilmesi bekleniyor. AB tarihinde ilk defa bütçede kesinti yaşanıyor. Avrupa Reform Merkezi düşünce kuruluşunda çalışan Hugo Brady “AB’de yapılacak harcamalar şu anda yapılanlardan çok farklı olacak. Yardıma muhtaç ülkelere yapılacak yardım neredeyse aynı düzeyde kalacak. Altyapı çalışmaları için Avrupa Komisyonu öneride bulunmuştu, özellikle bu alanda kesintiye gidilecek” diye konuştu. İngiltere AB’nin 20142020 bütçesinde kesintiye gidilmemesi halinde bütçeyi veto etmeye hazır olduğunu belirtmişti. Ambalajda TürkFransız ortaklığı Ekonomi Servisi Yıldız Holding, Duran Doğan Basım ve Ambalaj’da sahip olduğu yüzde 23.63 hissenin tamamını 8 milyon Avro’ya Belçika’da faaliyet gösteren LGR International’a satmak için hisse devir sözleşmesi imzaladı. Hisselerin satışı sonrasında Yıldız Holding’in Duran Doğan’da payı kalmadı. LGR’nin müşterileri arasında Nestle, Pernod Ricard, Novartis ve Sanofi bulunuyor. Yıldız Holding’den yapılan açıklamaya göre; Duran Doğan, holdingin Ülker ve diğer marka ürünlerinin ambalaj tedarikçisi olmaya devam edecek. Ortaklık, Duran Doğan’a Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin kapısını da açmış olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle