Katalog

5 ŞUBAT 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne baskını Başkan Prof. Yılmaz Büyükerşen’le konuştuk 9 ‘Kentsel devrim’ OKTAY EKİNCİ sorgulanıyor... Açlık grevi sonlandırıldı ? BURSA (Cumhuriyet) BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, geçen aylarda merkez Yıldırım ilçesi Yavuzselim Mahallesi’nde meydana gelen olaylarda tutuklanarak cezaevine konulan ve açlık grevinde bulunan mahkumları ziyaret etti. Zenderlioğlu, mahkumların 19 gündür sürdürdükleri açlık grevi eylemlerini sonlandırdıklarını açıkladı. Barış büreci ile ilgili atılan tüm adımları kutsal olarak nitelendirdiklerini belirten Zenderlioğlu, “3.5 milyon Kürt, Abdullah Öcalan’ı, önder olarak kabul ettiklerini TBMM’ye sunmuşlardı. Onun doğru yapabileceğine inancımız tamdır” dedi. ESKİŞEHİR “40 yıldır Eskişehir’i izliyorum... Yakın yıllara kadar ‘geçilen’ bir yerdi; şimdiyse görülmek istenen, kalınan, gidilen bir yer olmuş...” Bu sözler çağdaş mimarlığımızın duayenlerinden Doğan Hasol’a ait... Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nce düzenlenen “Kent ve Kültür Söyleşisi”ndeki konuşmasını dinleyenler sordular: “Sizce bu değişimin temel sebebi nedir?” yoruz, destekliyoruz”. Eskişehirlilerin deyimiyle “Hocam” diyorum, “neler oluyor?” Üst düzey bürokratları ihaleye fesat karıştırdıkları savıyla tutuklanan Büyükerşen anlatıyor... “Yüzlerce ihalemizden sıradan olanlarda değil de kente çağdaş kimlik kazandıran uygulamalarımızda suç aranması ilginç değil mi? Kentsel dönüşüm diyorlar; ama bizim ‘gerçek kentsel dönüşüm’ projelerimizde yolsuzluk aranıyor!” 2010 yılında belediye meclisinde Tramvayın (altta) tüm kente yayılması işlerini yürüten belediye bürokratları tutuklu kalırsa, halka söz verilen yeni hatların ihalesi seçim öncesinde yapılamayacak. Federasyon, Yerelcilik, Özerklik Üzerine Türkiye’de uzunca süredir devletin yeniden yapılandırılması konuşuluyor… Bazen açık, bazen üstü kapalı olarak yürütülen bu tartışma, kâh başkanlık sistemi çerçevesinde, kâh Kürt dilinin kullanımı ile Kürt sorunu, kâh yeni anayasa önerileri kapsamında ortaya atılıyor. Ve sürekli bölük pörçük, kenarından köşesinden sürdürülüyor. Çoğu defa ağızlarda gevelenerek ifade edilen meramın her halükârda yerelleşme yönünde atılmak istenen adımlar olduğu anlaşılıyor... İspanya, 1970’ler sonu ile 80’ler başında Avrupa’da yaşanan en büyük yerelleşme reformunu gerçekleştirdiği için bu bağlamda çok özgün bir örnek teşkil ediyor. Ülkenin demokrasiye geçiş süreci kapsamında bu örneği yerinde izlemiş olduğum için, İspanya tecrübesinden çıkarılacak derslerin bizim için önemli olduğunu düşünüyorum. Adı konmadan tartışılan, bu yüzden tam neyin tartışıldığı her zaman pek belli olmayan, Türkiye’nin “devlet reformu” projeleri konuşulurken, İspanya’nın dünü ve bugününe bakmakta yarar var. İspanyollar hangi niyetle yola çıktılar ve bugün “yerelleşmede” nerelere vardılar? İspanya’ya yaptığım son gezide kavramaya çalıştığım başlıca konulardan biri de bu oldu. Beklemediğim ölçüde çarpıcı saptamalarla karşılaştım. Değerlendirmeler tersine dönmüş desem yeridir. “Demokratikleşmenin olmazsa olmazı” sayılan yerelleşme ve yerinden yönetimler, “egoizmi beslediği”, “eşitlik” ve de “dayanışma” duygularını zedelediği için neredeyse bugün demokrasinin düşmanı sayılmaya başlamış… “Demokratikleşme” namına tartışılmaz addedilen “yerelcilik” ile “özerk devlet modeli” her halükârda tartışmaya açılmış… Sırayla gidelim… min bakanı Beşir Atalay’dan “Soruşturmaya gerek yoktur” yazısı aldıklarını, buna rağmen aynı meclis üyelerinin yine aynı yıl “savcılığa suç duyurusu”nda bulunduklarını belirten başkan şöyle devam ediyor: “Aradan üç yıl geçip yerel seçimlere bir yıl kala, bakanlığın aklayıp kapattığı dosyanın yeniden soruşturma konusu yapılması akla elbette siyasi beklentileri getiriyor.” Büyükşehir Belediyesi’nin kimi hizmetlerini Büyükerşen’den önceki dönemlerde kurulmuş İmar AŞ üstleniyor. Eskişehir’de “kentsel devrim” sayılan Porsuk Çayı çevresinin düzenlenmesi, köprülerin ‘kent mobilyası’ anlayışıyla yenilenmesi meydanlar, yaya caddeleri, nehir taşımacılığı, raylı sistem ve çağdaş mekân uygulamalarıyla ilgili bazı ihaleleri de İmar AŞ’nin almasında “suç” aranıyor! Büyükerşen ise “2008’den bu yana açılan 59 ihalenin sadece 9’u İmar AŞ’de kaldı” diyerek şunu da ekliyor: “Üstelik İmar AŞ’nin sermayesinin tamamı belediyeye ait. Yani özel ortak bile yok ki kayırma olsun...” Tutuklanan belediye bürokratları inşaat ve alımsatımlarda ihale işlemlerini yürüten memurlar... Seçimlere kadar tamamlama sözü verdikleri çalışmalar arasında “tramvayın 26 mahalleye daha ulaşması”nı sağlayacak “17 km’lik yeni hat” olduğunu söyleyen Büyükerşen, bunun için “10 dizi vagon daha” aldıklarını belirterek diyor ki: “Tutukluluk halleri kendileri için olduğu kadar aileleri ve hepimiz için yürek burkan bir durum; ama bu durum devam ederse hem yeni hat ihaleleri hem de vagon alım işleri yarım kalacak. Bence asıl önemli ‘engel’leme bu. Seçim öncesinde bizi durdurmanın yolu sanki...” Büyükerşen’le vedalaşırken kapıda artan kalabalıktan şunu anlıyoruz; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon “Kentin Hocası”na daha fazla sahip çıkmasını sağlayan bir tepkiye dönüşüyor. ‘Kent mobilyası’ Sultangazi’de PTT soygunu ? İstanbul Haber Servisi Sultangazi’de Adem Yavuz Caddesi üzerindeki PTT şubesine giren maskeli iki kişiden biri, elindeki tabancayı yönelttiği çalışanlardan yerlerinden kalkmamalarını istedi. Diğer kişi de bir memura açtırdığı kasadaki yaklaşık 30 bin lirayı alarak bir poşete koydu. Daha sonra soyguncular hızla şubeden çıkarak izlerini kaybettirdi. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polis helikopteri de soyguncuları yakalayabilmek için çalışmalara havadan destek verdi. PTT şubesinde inceleme yapan polis, çalışanların ifadesini aldıktan sonra şubenin güvenlik kamerasına incelemek için el koydu. Demokratikleşmenin bayrağıydı Benim İspanya’da yaşadığım 80’lerde, bölgesel özerklik getiren demokratik 1978 anayasası yeni geçmişti. “Fueros” adı verilen tarihi haklara sahip Basklarla Katalanlara ayrıcalık yapmamak için; Franko faşizminden demokratik devlete geçilirken İspanya’nın 17 bölgesine birden özerklik verilmişti. Gerçekte her birinin ayrı parlamentoları ve başkanları olan bu özerk bölgeler, bildiğimiz federal devletlerden başka bir şey değildi. Üniter yapıyı korumak hassasiyetini gösteren ve bu hassasiyet uğruna darbe yapmaktan çekinmeyecek olan askerleri kızdırmamak için jargonda “federasyon” yerine “özerk topluluklar” deyimi yeğlenmişti. “Özerkliklerin” bizatihi mimarı olan “demokrasiye geçiş dönemi” başbakanı Adolfo Suarez; “Cumhuriyet”te yaptığımız (68/1/1985) tarihli söyleşisinde konuyu, “Özerklik sorunu, başlıcaları Bask ülkesi ve Katalonya olmak üzere, yüzyıllar öncesine uzanan bir sorun” diye anlatmıştı: “Benim işbaşına geldiğim 1976’da tüm siyasi güçler tarafından hissedilen bir sorundu bu. O yıllarda sokaklarda işitilen sloganlar ‘özgürlük, siyasi af ve özerklik’ti. Özellikle Bask ülkesi ve Katalonya’da yüzyıllar boyunca sorun olmuş özerkliklere çözüm aramak gerekiyordu. Özerk yönetimde devletin, merkeziyetçi yönetimden daha etkin çalışacağına inanıyordum. İspanya’nın birliği ve bütünlüğüne inancım sonsuz olmakla birlikte özerklikleri tanımanın kaçınılmaz olduğunu, karar mercilerini vatandaşlara yakınlaştırmanın etkin yönetim için şart olduğunu düşünüyordum.” Sadece sistemin yaratıcısı Suarez’le değil, o yıllarda İspanya’da kiminle konuşsanız, “ademi merkeziyetçilik” ve “özerklik” hakkında alınan yanıtlar, üç aşağı bir yukarı bunlar oluyordu. İspanya’nın modernleşmesi, otoriter geçmişinden kurtulmasının tek yolu, “cafe para todos / herkese bir kahve” diye tabir edilen 17 bölgeli bu özerklik sistemiydi… İstanbul’a 532 bin ziyaretçi ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, geçen yılın Ocak ayına göre kente havayolu ile geliş yüzde 17, denizyolu ile geliş yüzde 400 yükseldi. Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanları ile Haydarpaşa, Pendik ve Karaköy limanlarından alınan verilere göre, 2013 yılı Ocak ayında İstanbul’a gelen yabancı sayısı, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 17,9 oranında arttı. Buna göre İstanbul’u Ocak ayında 532 bin 726 yabancı ziyaret etti. Muhabbet kuşunu çaldılar ? KARAMAN (AA) Karaman’da polis ekipleri, kentin farklı bölgelerinde çeşitli tarihlerde yapılan hırsızlık olaylarının aydınlatılması için çalışma başlattı. Yapılan araştırma sonucunda 2 ev ve 1 iş yerinden hırsızlık yaptıkları iddia edilen R.B. (33), S.Ö. (19), S.B. (49), A.K. (28), E.K. (18) ve K.N. (18) yakalandı. Şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda söz konusu adreslerden çalındığı ileri sürülen 2 muhabbet kuşu, televizyon, bilgisayar ve müzik sistemi ele geçirildi. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 4’ü tutuklandı, 2’si serbest bırakıldı. Görmüş geçirmiş mimarın yanıtı kesindi: “Elbette yerel yönetimin kenti uygarlaştırma çabaları...” Bu çabaların lideri Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’le beraberiz... Belediyedeki çalışma odası “geçmiş olsun”a gelenlerle dolup taşıyor. Herkesin ortak söylemiyse “size güveni çoğunlukta olan AKP’li üyelerin şikâyetiyle İçişleri Bakanlığı’nın “2 kez” müfettiş gönderdiğini; ikisinde de yasadışı bir şey bulunamayınca döne Yabancıların en çok mülk aldığı iller Yozgat ve Konya oldu 3 kişiye 85’er bin lira ? ANKARA (AA) On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde 10 bilen 3 kişi 85 bin 277 lira 35’er kuruş ikramiye kazandı. Şanslı numaralar 1, 2, 6, 7, 10, 22, 26, 28, 34, 40, 51, 56, 58, 61, 62, 67, 68, 69, 71, 74, 75 ve 76 olarak belirlendiği çekilişte 9 bilenler 2 bin 55 lira 60’ar kuruş, 8 bilenler 110 lira 80’er kuruş, 7 bilenler 19 lira 95’er kuruş, 6 bilenler 3’er lira 30 kuruş ve hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler 2.10 lira alacak. Yabancılar mülk peşinde Yurt Haberler Servisi Yabancıların en çok mülk aldığı iller Yozgat ve Konya oldu. Yozgat’ta yabancılara yapılan mülk satışı İstanbul ve Antalya’yı geride bıraktı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın soru önergesine verdiği yanıtta Türkiye’de 20032012 yılları arasında yabancılara toplam 137 milyon 192 bin 231 metrekare taşınmaz satıldığını açıkladı. Bunun 126 milyon 119 bin 800 metrekaresi ana taşınmaz, 11 milyon 72 bin 430 metrekaresiyse kat mülkiyeti şeklinde gerçekleşti. Bu dönemde en fazla taşınmaz satılan il Yozgat oldu. Yozgat’ta 20032012 arasında 9 milyon 601 bin 463 metrekaresi ana taşınmaz olmak üzere toplam 9 milyon 615 bin 443 metrekare taşınmaz satıldı. İstanbul’da 20032012 yıllarında 2 milyon 522 bin 376 metrekaresi ana taşınmaz, 671 bin 959 metrekaresi kat mülkiyeti olmak üzere toplam 3 milyon 194 bin 335 metrekare taşınmaz satışı gerçekleştirildi. İstanbul’da 4 bin 588 ana taşınmaz 5 bin 488 kişiye, 12 bin 255 kat mülkiyeti 10 bin 254 kişiye yapıldı. En az taşınmazın satıldığı il ise 362.99 metrekareyle Siirt oldu. Bakan Bayraktar, “Şu ana kadar hiçbir ilimizde yabancılara mülk satışıyla ilgili sınıra gelinmemiş ve satış durdurulmamıştır” dedi. Yabancılara toprak satışında Yozgat’ı 8 milyon 306 bin 799 metrekareyle Konya, 7 milyon 399 bin 117 metrekareyle Antalya, 7 milyon 68 bin 942 metrekareyle Ankara, 6 milyon 806 bin 499 Madalyonun öbür yüzü Ekonomik kriz ve Katalan bağımsızlığı talepleriyle bugün çok ağır baskı altında olan Madrid’de, bu söylemler ters yüz edilmiş. “Özerklik” lafını telaffuz ettiğinizde, “demokrasiye geçiş yıllarının en büyük hatası oldu” demekten çekinmeyen sol entelektüellerle bile karşılaşabiliyorsunuz. Şikâyetlerin ortak dayanak noktası, sistemin “bölgesel dayanışmayı ortadan kaldırmasından” başlıyor; “merkezdeki yoz politikacıları yerelde klonlamasına”, dolayısıyla “yolsuzluk”, “rüşvet” ve “yozluğu” çarpan etkisiyle katlamasına varıyor... Vatan, millet, Sakarya, ulusun bütünlüğü dışında, en önemli sıkıntı bu: Kaynak darlığı. “Bölgelesel parlamentolar ve yönetimler, bölgesel dillerin kullanımı, çok masraf isteyen, büyük bürokrasiler gerektiriyor” diyor özerkliği eleştiren İspanyollar ve devam ediyorlar: “Vergiler artarken, refah devleti, sağlık, eğitim kalemlerine harcanması gereken paralar, birer derebeyliği andıran bölgesel yönetimlere gidiyor. Bölgesel idarelere eş dost, fuzuli personel dolduruluyor; bunlar merkezle üst üste çakışan işler yapıyorlar, merkezi ve bölgesel yetkiler gereksiz bağlamda birbiriyle örtüşüyor, vergilerden alınan paralarla bölge yönetimleri sonra yurtdışında ne işe yaradığı belli olmayan temsilcilikler açıyorlar, kendi yağlarıyla kavrulamayıp üstüne bir de merkeze borçlanıyorlar…” AB kaynakları daralıp krediler suyunu çekince, “demokratikleşme bayrağı” olarak görülen “yerelleşme” ve “özerklikler” böyle birden tukaka oluvermiş. Duyduğum şeylere inanmakta zorluk çektim. Sürecek. Yozgatlılar şaşkın... metrekareyle Muğla, 5 milyon 816 bin 39 metrekareyle Kırşehir, 4 milyon 617 bin 313 metrekareyle Aydın, 4 milyon 478 bin 220 metrekareyle Nevşehir, 4 milyon 129 bin 774 metrekareyle Kahramanmaraş ve 3 milyon 918 bin 768 metrekareyle İzmir izledi. Bayraktar, Türkiye’nin Ermenistan’la diplomatik ilişkisi bulunmadığından, bu ülke vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz edinmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Yunanistan, Ermenistan ve İsrail’e ait ticaret şirketlerinin Türkiye’de yeni edinilmiş taşınmazı bulunmadığını ifade eden Bayraktar, bu ülke vatandaşlarının Türkiye’de kurdukları ya da iştirak ettikleri şirketlerinse Türk şirketleri olduğuna ve sicillerin şirket yapı ve ortaklık oranlarına göre tutulduğuna işaret etti. CHP İl Başkanı Onur Kaytan, 2002 yılından bu yana son 10 yılda Yozgat’ın 234 bin göç verdiğini ve bunu fırsat bilen yabancıların sahipsiz kalan topraklara akın ettiklerini söyledi. Yabancılara toprak satışında Yozgat’ın birinci olmasına anlam veremediklerini belirten Kaytan, “AKP iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Yozgat gerilemeye başladı. Sanayisi çökmüş, tarımı göç nedeniyle bitmiş olan Yozgat’a yabancıların bu kadar ilgi göstermesi çok ilginç. Ancak Boğazlıyan ve Sorgun ilçelerinde sulu tarıma çok elverişli topraklar bulunmakta. Yabancılar buraları keşfetmiş olmalılar. Onun dışında değerli maden yatakları ya da bulunmaz toprak yapısına sahip bir arazimiz yok. Bu duruma anlam vermekte zorlanıyoruz” dedi. Ermenilere toprak satılmadı İşte ilk 10