25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Yazıişleri Müdürleri: Güray Öz (Sorumlu) Murat Ataş Miyase İlknur (Ek Yayınlar) Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Dış Haberler: Özgür Ulusoy Kültür: Celâl Üster Spor: Arif Kızılyalın Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), İbrahim Yıldız (Başkan Yardımcısı), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Emre Kongar, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Utku Çakırözer Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 ? Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Tunca Çinkaya ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.35 Güneş: 7.04 Öğle: 12.25 İkindi: 15.07 Akşam: 17.34 Yatsı: 18.55 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 5 ŞUBAT 2013 Tırnaktaki sır Gencim, Nerede Benim Özgürlüğüm? Gazetelerin üçüncü sayfasındaki bir haber: “Yarıyıl tatili için Adıyaman’dan Bursa’ya ağabeyinin yanına gelen lise son sınıf öğrencisi 18 yaşındaki N.K, bileklerini kestikten sonra kendini kemer ile odadaki salıncak kancasına asarak canına kıydı.” Haberi okuduktan sonra düşündüm. Gencecik bir kız neden canına kıyar? İntihar etti demiyorum, “canına kıydı” diyorum. Çünkü bu cümlede, sanki o gencecik kızın içinde bulunduğu durumu anlatan bir şeyler var. Sıcak, cana işleyen bir cümle, “canına kıydı”. Haber beni dört yıl öncesine götürdü, alışveriş yaptığım markette her seferinde bana yardım eden gencecik bir kız vardı. Zaman içinde arkadaş olmuştuk. Bir gün baktım, yüzü ağlamaklı, “Ne oldu?” diye sordum, “Evinize gelip anlatabilir miyim?” dedi. Geldi, gözyaşları içinde anlatmaya başladı, acil bir miktar paraya ihtiyacı vardı. Ama çok acil. “Hamile misin?” diye sordum. “Hayır” dedi. “Peki bu para ne için gerekli?” Ağlaması daha da arttı. Daha önceki işyerinde patron, onunla çok ilgilenmiş, sevgili olmuşlar ve bir gün o bekâretini yitirmiş. Sonra patron “Hadi eyvallah” demiş, şimdi sevdiği bir erkek varmış, onunla evlenmek istiyormuş. Bu durumu ona söylerse, onu kaybedermiş, bu nedenle kızlık zarını diktirmek istiyormuş. Ama bu oldukça pahalı bir işlemmiş ve onun parası yokmuş. Anlattıkları karşısında donup kalmıştım. “Seninle evlenmek isteyen adam, seni seviyorsa bu durumu kabul eder” gibisinden, o anda kendimin bile inanmadığım laflar ettim. Temelde o gencecik kızın yapmak istediği şey, benim ahlak anlayışıma göre son derece büyük bir ikiyüzlülüktü. Ama gencecik kız karşımda, tam bir çaresizlik örneği olarak duruyordu. Durumu ailesinden hiç kimse bilmiyordu. En yakın arkadaşına bile söylememişti. Kendi içinde kavrulup duruyordu. Sustuğumu görünce, “Ben kötü bir insan değilim” dedi. “Ben yalan söylemek istemiyorum. Ama doğruyu söylersem bütün hayatımı yitireceğim. Ailem duyacak, komşular duyacak ve ben damgalanacağım. O zaman yaşayamam ki… Keşke erkek olsaydım…” Sonunda kalktım, kıza gerekli olan parayı verdim. Bir anne titizliğiyle, nerede ne yapılacağını öğrendim ve kızı doktora emanet ettim. Bir yalana ortak olmuştum ve toplumsal baskı, bir yerlerden sızıp bana da dokunmuştu. Haberi defalarca okuyorum. N.K. önce bileklerini kesmiş, ardından odadaki herhalde çocuk salıncağı için tavanda bulunan salıncak kancasına ip geçirerek kendini asmış. Ölmek için çok kararlıymış. Kimseler onun içinde ne fırtınalar estiğini bilemeyecek. Terk eden bir sevgili mi? Aile baskısı mı? Yaşamı anlamsız bulmak mı? Bilemeyeceğiz ama artan genç intiharları ve intihardan daha hızla yayılan uyuşturucu kullanımının ülkenin gerçek gündeminin ana maddelerinden biri olduğunu kabul etmeye başlamalıyız. Anayasa yapımı, Kürt sorunu derken, gündelik hayatın akışındaki aksamalar bir türlü bizlerin tartışma alanına girmiyor. Bir şehir efsanesi var: “Uyuşturucu kullanımı Batılıların sorunudur, biz aile yapısı çok düzgün bir millet olduğumuz için bizde çok azdır.” Bu şehir efsanesi bizim başımızı nasıl kuma gömdüğümüzün pek güzel bir resmidir. O çok övündüğümüz aile yapısı, göçlerle birlikte adeta talan edilmiştir. Kentin varoşları, nerede ne yapacağını şaşırmış, eğitim düzenimizin de muhteşem katkısıyla, cahil genç çetelerle doludur. Buralarda peynir ekmek gibi uyuşturucunun en belalısı “hap” satılmaktadır. Başbakanımız genç nüfusun artması gerektiğini savunmaktadır ama ne yazık ki “hap kafası”yla dolanan bir gençlik söz konusudur ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bu alanda hiçbir projesi yoktur. Söyleyin bana, uyuşturucu kullanımı hakkında bir istatistik var mı? Kaç genç kullanıyor ve bunların kaçta kaçı tedavi edildi? Edilebildi mi? Dünyada hiçbir ülke gençlerini bu kadar başıboş bırakmış değildir. Nereden nereye geldik. Bütün bunlar aklıma geldiğinde, Beşikdüzü Köy Enstitüsü mezunu seksen yaşındaki Musa Hoca’nın belgeselini çekerken, ansızın ağlamaya başlayan 21 yaşındaki kameramanımız Çağlar’ın sözleri aklıma geldi. “Hocam Köy Enstitülerini bitirerek benim hayatımı karatmışlar.” Bugün biraz canınız sıkılsın. ? Sierra’nın vücudunda farklı doku örneklerine rastlandı. Genç kadının ölümüne neden olan suç aleti belirlenmeye çalışılıyor. ? ABD’li Sarai Sierra’nın kocası, kardeşi, 2 arkadaşı ve ABD Başkonslosluğu’ndan bazı yetkililer birlikte geldikleri Asayiş Şube Müdürlüğü’nde soruşturma ile ilgili bilgi aldı. Sierra’nın eşi ve yakınları cenazeyi Adli Tıp’tan alarak Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi Morgu’na götürdü. İstanbul Haber Servisi Fotoğraf çekmek için geldiği İstanbul’da kaybolduktan sonra Sarayburnu’nda cesedi bulunan ABD’li Sarai Sierra’nın katil zanlısına ulaşmak için dün de olay yerinde delil arama çalışmaları sürdü. Adli Tıp Kurumu’na kaldırılan ve burada otopsi işlemleri tamamlanan Sierra’nın kafasına sert bir cisimle vurularak öldüğü kesinleşirken tırnak arasından alınan doku ve olay yerinde bulunan battaniye üzerinden toplanan kıl ve tüy örneklerinin ise kriminal incelemesinin sürdüğü belirtildi. Pantolonu sıyrılmış Genç kadının cesedi üzerinde yapılan incelemelerde pembe tişört üzerine sürekli giydiği kahverengi montunun bulunduğu, pantolonunun ve iç çamaşırının diz kapağına kadar sıyrılmış olduğu belirlendi. Ancak ilk belirlemelere göre Sierra’da tecavüz bulgusuna rastlanmadı. Sierra’nın cesedi üzerinde yapılan Adli Tıp Kurumu incelemesinde ölüm sebebine neden olan kafatasında meydana gelen kırığın nasıl bir aletle gerçekleştiği tespit edilmeye çalışılırken vücudunun çeşitli yerlerinde çok sayıda morluk ve darp izi tespit edildi. Öte yandan 21 kişiden kan, tükürük ve parmak izi örnekleri alınacak. ? Sierra’nın iPad ve cep telefonunu arama çalışmaları sürüyor. Polis, Sierra’nın kaybolduğu günden itibaren genç kadının izini sürmede kullandığı mail trafiğini de incelemeye devam ediyor. Özellikle instagram sitesi üzerinden kişilerle irtibatlı olduğu belirlenen Sierra’nın İstanbul konusunda farklı siteler üzerinden farklı kişilerle temasta olduğu tespit edildi. Bir başka ayrıntı ise ceset bulunduğunda üstünde tren yollarında kullanılan ahşap blokların olması. Sierra’nın fotoğraf paylaşım sitesi instagram’a çok sayıda demiryolu ve ray fotoğrafı yüklemiş olması da dikkat çekiyor. ? Emniyet yetkilileri, Sierra’nın daha önce internette görüştüğü Taylan isimli şahsın dışında Türkiye’de 3 kişi ile daha internet üzerinden konuştuğunu ve bu kişilerin kimliklerinin tespit edilmesi için çalışmaların sürdüğünü açıkladı. Sierra’nın Türkiye, Hollanda ve Almanya’da irtibata geçtiği kişilerin belirlenmesi için mail üzerinden yaptığı yazışmalar da inceleniyor. Suda çözünen altın zerrelerini mikroskobik külçelere çeviriyor İstanbul ve İzmir’de eş vahşeti, Adıyaman’da genç kız cesedi Kadın kıyımı İSTANBUL / İZMİR / ADIYAMAN (Cumhuriyet) İstanbul Esenyurt’ta İrem Kahya (44) adlı kadın, birlikte yaşadığı Ramazan Demirci (46) tarafından göğsünden ve bacağından bıçaklanarak öldürüldü. Demirci, suç aleti bıçakla birlikte eve gelen polislere teslim oldu. İzmir Bergama’da da 44 yaşındaki Bayram A., yaklaşık 3 yıl önce kendisini terk eden eşini ve birlikte yaşadığı adamı öldürdü. Diyarbakır’da yaşayan Fatma A.’nın 3 yıl önce geçimsizlik nedeniyle eşini terk ettiği öğrenildi. Olayın ardından Fatma A’nın, Bayram A’dan olan kız çocuğu 11 yaşındaki D.A. ile birlikte yaşadığı kişiden olan V.A., Çocuk Şube Bürosu ekiplerince gözlem altına alındı. Bayram A. tutuklandı. Adıyaman’da ise Karadağ ormanlık alanında 20 yaşlarında bir genç kız cesedi bulundu. Genç kızı üstünden kimlik çıkmazken olay yerine gelen savcı soruşturma başlattı. Yalnızca bu ay 20’yi aşkın kadın kocaları ya da birlikte yaşadıkları erkekler tarafından öldürüldü. ‘Simyacı’ bakteri ? Kanadalı bilim insanları, suda çözünen altın zerrelerini mikroskobik som altın külçelerine dönüştüren bir bakteri türü keşfetti. “Nature Chemical Biology” dergisinde yayımlanan çalışmaya göre “Delftia acidovorans” adı verilen bakterinin toksik olan altın iyonlarından kendisini korumak için salgıladığı özel madde, zehirli iyonları zararsız som altına çeviriyor. “Delftibactin A” adı verilen metobolit, altının biyomineralleşme sürecini oda sıcaklığında ve ph nötr ortamda sadece birkaç saniye içinde tamamlıyor. (AA) Sierra’nın ölümü Türkiye’deki uygulamalara dikkat çekti yapılıyor’ ‘Kör otopsi MELTEM YILMAZ Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Şevki Sözen, Türkiye’de rutin cinayet vakalarında, olay yeri incelemede Adli Tıp uzmanı bulunmadığını belirterek, “Ancak ölen kişi tanınmış, popüler biriyse Adli Tıp uzmanı olay yeri incelemeye davet ediliyor” dedi. Prof. Şebnem Korur Fincancı da ölümle ilgili olay yeri inceleme ekibinden otopsi hekimine bir rapor gönderilmediğine dikkat çekerek, “Türkiye’de resmen kör otopsi yapılıyor. Bu nedenle davalar aydınlatılamıyor ” ifadelerini kullandı. Adli Tıp uzmanları, olay yeri inceleme aşamasında Adli Tıp uzmanının bulunmamasının hatalara neden olduğunu söyledi. İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkını Prof. Şevki Sözen, “Ölen kişi ancak tanınmış, popüler biriyse Adli Tıp uzmanı olay yeri incelemeye davet ediliyor. Eğer her vakada, olay yerinde Adli Tıp uzmanı bulunsa, deliller doğru İskelet Kral’ın ? İngiltere’nin Leicester kentinde bulunan iskeletin Kral 3. Richard’a ait olduğu ortaya çıktı. Leicester Üniversitesi’nden arkeologlar ve yetkililer yaptıkları araştırma sonucu, bir otoparkın altında bulunan iskeletin 528 yıl önce ölen Kral 3. Richard’a ait olduğunu açıkladı. Arkeolog Richard Taylor, dün düzenlenen basın toplantısında “Hiç şüphe yok ki bu Richard. Bu Leicester için tarihi bir gün” dedi. İskeletten alınan DNA örneklerinin, Kraliyet ailesinin neslinin DNA örnekleriyle örtüştüğü belirtildi. 1485’te Bosworth Savaşı’nda 32 yaşındayken hayatını kaybeden 3. Richard’ın mezarı, etrafındaki kilisenin yıkılmasıyla 16. yüzyılda kaybolmuştu. İskelette 8’i kafatasında olmak üzere 10 yaralanma tespit edildi. 3. Richard’ın kemiklerinin Leicester Katedrali’ne yapılacak mezara konulması planlanıyor. 14521485 yılları arasında yaşayan 3. Richard, 148385 yılları arasında iki yıl boyunca İngiliz monarşisinin başında görev yapmıştı. (AA) bir şekilde toplanacak, bir bütün halinde otopsi uzmanına ulaştırılacak. Halihazırdaki uygulamayla deliller yok edilebiliyor. İleri ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında, olay yeri incelemenin Adli Tıp uzmanlarıyla birlikte yapıldığında, büyük başarılar elde edildiği görülecektir” diye konuştu. Prof. Şebnem Korur Fincancı ise Türkiye’de “kör otopsi” yapıldığını iddia etti: “Olay yeri incelemede değerlendirme yapılamadığı için, otopsi uzmanına herhangi bir rapor gitmiyor. Yalnızca, ‘Bakırköy’de bir ceset’ üstbaşlıklı bir not gönderiliyor. Bu nedenle Türkiye’de kör otopsi yapılıyor. Tabii bu durum, sonuca ulaşmada, olayı aydınlatmada büyük oranda olumsuz etki yaratıyor.” Prof. Şebnem Korur Fincancı, olay nedeninin aydınlatılamaması anlamına gelen “negatif otopsi”de, Türkiye’nin dünya sıralamasında en üst sıralarda olduğuna dikkat çekti Dijital izler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle