Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2013 SALI 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Devrimci Karargâh davasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı mütalaa verdi Bay Başbakan’ın, artık orduda moralsizliğin giderek yoğunlaştığını, terörle savaşan birliklere komuta eden general, subay bulamadığını itiraf ettiğini heyhat erdemlilik numunesiymiş gibi ekranlara, birinci sayfalara taşıdı medya... Oysa RTE, örneğin Deniz ve Hava Kuvvetleri’ndeki kan kaybından sorumlu olmadığını tam bir aymazlık içinde söyleyebiliyor. Ne yazık ki bu tutumu medyada da, siyasal alanda da eleştiren yok!.. Ona göre, savaşacak subay kalmayışının sorumlusu, yargı! Yargıyı bu hale getiren kim? Hoşnut etmeyen kararlar veren yargıçları darmadağın eden kim? Hayranı olduğu Sultan Süleyman’ın cellatlarına yatağında boğdurduğu Pargalı İbrahim Paşa mı? Tek bir kişi: RTE! Aslı astarı olmayan belgelerle tutuklanan, ne ki tarafsız sanısıyla güvendikleri mahkemeden de yoksun kalan askerleri tasfiye eden... ...bugün “moralsiz TSK yaratmanın tek sorumlusu sensin, sen” diyen de yok! Medyada ve her alanda yarattığı yalakalar gibi; yalaka bir ayna bulur kaygısıyla, “bak evindeki boy aynasına da, bu gerçeği gör”.. diyemiyorum! HHH Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu istifa, tutuklamalar ve intiharlarla Deniz Kuvvetleri’nin içine düştüğü durumu şöyle özetliyor: “Son 25 yılda kaydettiği ilerleme tehlikede. Morali bozulan bir ordu görev yapamaz. Herkes kumandan olamaz. Oramiralle koramiral arasında dört yıllık fark var. Subaylar terfiden korkar oldu.” Hava Kuvvetleri’nde “durum” daha mı parlak? Başta Orgeneral Bilgin Balanlı, 16 hava subayının cezaevinden gönderdiği mektup, Hava Kuvvetleri’nin bu iktidar döneminde içine düşürüldüğü durumu gözler önüne seriyor. “Gelinen durum itibarıyla çağıyla yarışan bir güce ulaşan Türk Hava Kuvvetleri’nin yetişmiş insan gücünün heba edildiğini” gösteren tabloya göre 1 orgeneral, 2 korgeneral, 7 tümgeneral, 4 tuğgeneral “saf dışı bırakıldı”. Hava Kuvvetleri’nden istifa ve emeklilik yoluyla ayrılmak için başvuranların sayısının genel oranının yüzde 15’lere ulaşacağına dikkat çeken mektupta, şu yargının ifade ettiği anlamı, acaba RTE anlayacak mı: “Devam eden davalarla tasfiye edilen yönetici ve lider seviyesindeki üst düzey pilot kaybı da göz önüne alınacak olursa sonuç bir felakete dönüşebilecektir.” Sözcü Bülent Arınç, bir süre önce, “Darbeden başka bir şey düşünmeyen bu generaller mi savaşacak? Allah korumuş, savaşa girmedik” diye TSK’yi aşağılıyor, karalıyordu. Meğer geleceği, NATO’nun ikinci büyük ordusu TSK’yi elbirliğiyle moralsiz ve savaş gücünü yitirecek konuma getireceklerini müjdeliyormuş! HHH Halkın ve dalkavuklarının, hatta gidişata karşı çıkamayan, ne yazık ki çeşitli nedenlerle sessiz kalan basiretsiz siyaset dünyasının desteğiyle RTE, açığa çıkan, Silahlı Kuvvetler’e olan kinini, husumetini... ....ulusun binlerce yıldır silinmeyen adını anayasadan çıkararak devam ettirmeye hazırlanıyor. Bir gün bakacaksınız; aa, Türk sözcüğünü yazmak, kullanmak yasak!.. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önündeki “Türk” sözcüğü gitmiş. “Türk” Hava ve Deniz Kuvvetleri yok! Olmaz mı? Olur! 11 yıldır iktidarda. Türk sözcüğünü tek bir gün ağzına almadı. Yeni anayasayı hazırlayan adı da sözüm ona uzlaşma komisyonuna AKP; yürürlükte olan anayasanın 66. maddesindeki, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesindeki Türk sözcüğü yerine “Türkiye vatandaşlığı”nı önerdi. Bilim adamları, aklı başında siyasetçiler; “ulusla milliyet farklı kavramlardır. Bu kavramlar eşit olamaz. Ancak ayrı milliyetler eşittir” diyor. Duymuyor! Ha, bu aşamada “yeni CHP’nin” genel başkanı Kılıçdaroğlu ne mi yapıyor? Komisyona, “Türk vatandaşlığı” diye başladığı vatandaşlık tanımını, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” kavramıyla noktalayan bir öneri sunuyor... Bir de şu gelişme var: İlimselmiş bilimselmiş bir yana atılıyor. Ulusla milliyetin eşit olamayacağını ve bu ülkenin adını Türk ulusu ifadesiyle savunanları; “Ne olacak ulusalcı” diye küçümseyen, susturmaya çalışanlara arka çıkan demeçler veriyor... O da RTE gibi; tek bir gün, Türk ve Türk ulusu diyemedi. Yeni anayasada vatandaşlık kavramı üzerinde tartışmalar hararetlenirken bakalım bu sözcükleri kullanacak mı sorusu gündemdeki yerini koruyor. HHH Kimileri hâlâ gelecek için, hayırlara vesile olacak diyor mu acaba? Avcı’ya 49.5 yıl istendi Tahliye talep etmedi Avukatları, Avcı’nın tutuklu olmasını “hukuk garabeti” olarak tanımladı. Avukatlar, Avcı’nın geçmiş mesleki faaliyetleri nedeniyle, diğer sanıklarca, duruşma seyrinden dışlandığına dikkat çekti. “Avcı’nın yardım yataklık ettiği öne sürülen sanıklar,” ‘Avcı ile aynı davada yargılanmak bize hakarettir’ diyorlar” diyen avukatlar; Fethullah Gülen’in, Avcı’nın tutuklanmasına ilişkin açıklama yaparak, ölmüş kişiler için kullanılan “Allah taksiratını affetsin” ifadesini kullandığına dikkat çekti. Avukatlar, “Sonuçsuz kalacağını bildiğimiz için tahliye talep etmiyoruz” dedi. Avcı da bir talebinin olmadığını ifade etti. HİLAL KÖSE Devrimci Karargâh davasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan Savcı Sadrettin Sarıkaya, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın, “örgüte yardım etmek”, “yargı görevini yapanı etkilemek”, “soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek”, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek”, “ruhsatsız silah bulundurmak” ve “kişisel verileri hukuka aykırı kaydetmek” suçlarından toplam 49 yıl 6 aya kadar hapisle cezalan u Savcı, Avcı dışındaki diğer dırılmasanıklar için de “örgüt üyeliği” sını issuçundan 15 yıl hapis cezası istedi. t e d i . 2.5 yıldır tutuklu yargılanan Avcı, dünkü oturumda da tahliye edilmedi. Avcı’nın terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiğini öne süren Savcı Sarıkaya, sanık Nejdet Kılıç’a bilgi aktardığını, Kılıç’ın takiplerden kurtulması için destekte bulunduğunu belirtti. Bu durumun, Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabının içeriğinden anlaşıldığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Avcı’nın, JİTEM isimli yasadışı yapılanma ile ilgili faaliyet yürüttüğü bilinen kişiler ve aileleriyle irtibatının polislik mesleğinin dışında bu kişileri koruyup kollayan görüntüsünü verecek ve intibaını uyandıracak şekilde devam ettiği belirlenmiştir.” Sarıkaya, Kılıç hakkında ise 16.5 yıla kadar hapis cezası talep etti. Gazeteci Aylin Duruoğlu, Bilim ve Gelecek Dergisi Editörü Baha Okar, avukat Özcan Kılıç, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Başkan Yardımcıları Günay Kubilay, Ecevit Piroğlu, üyeleri Sultan Seçik Kubilay, Özgür Cafer Kalafat, sendikacı Kemal Hamzaoğlu, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüsü Oğuzhan Kayserilioğlu, Türkiye Gerçeği Dergisi yazarı Mehmet Güneş, sorumlu müdürü Selda Başusta’nın da aralarında bulunduğu 45 sanık hakkında ise “örgüt üyeliği” suçundan 15’er yıl hapis talep etti. Savcı, gazeteci Duruoğlu’nun 2009’da çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya ile irtibatının bulunduğuna dair takip tutanaklarının bulunduğunu, buluşmada gizlilik kurallarına riayet ettiklerini öne sürdü. Yılmazkaya’nın öldürüldüğü evin kiracısı kaptan Necdet Öztürk’ün 49.5 yıla kadar hapsini isteyen savcı, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan hakkında 19.5 yıl istedi. Sarıkaya, tutuklu sanıklar Fatih Aydın ve Cemal Bozkurt’un, 12’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapse ve 144 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilmesini istedi. Sarıkaya Avcı’nın eşi Şenay Avcı da dahil toplam 6 sanık için ise beraat talep etti. Duruoğlu’na 15 yıl 12’şer kez müebbet KCK davası avukatları, savunma aşamasından önce çeviri için görevli istedi Kürtçe tercüman talebi HATİCE TUNCER KCK basın davasında avukatlar, anadilinde savunma hakkını düzenleyen yasal değişikliğe dikkat çekerek duruşmada Kürtçe tercüman bulundurulmasını istedi. Sanık avukatlarından Sinan Zincir “Kürtler Kürtçe konuştukça barış iklimi daha da çok geliyor. Barışın baharda geleceğine inanıyoruz” dedi. Duruşmayı CHP ve BDP milletvekilleri ile Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi de izledi. PKK’nin üst yapılanması olduğu iddia edilen KKC’ye yönelik İstanbul’da açılan 3. KCK davasına dün 2.5 aylık aradan sonra devam edildi. Birgün Gazetesi muhabiri Zeynep Kuray, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Sorumlu Yazıişleri Müdürü Fatma Koçak, Özgür Gündem editörü Ayşe Oyman, DİHA Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya’nın da aralarında bu lunduğu tümü gazete, dergi ve ajans çalışanı 31 tutuklu sanık duruşmaya katıldı. Oturumu açan Başkan Ali Alçık, iki dosyanın daha dava ile birleştirildiğini açıkladı. Davada tutuklu sayısı 33’e, toplam sanık sayısı 1’i firari sanık olmak üzere 46’ya yükseldi. Avukat Baran Doğan ayrıca, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay’ın da aralarında ÇHD Operasyonu TGS PANKARTINA EL KONULMASI BÜYÜK TEPKİ ÇEKTİ: Gazetecilik yapmak zorlaştı İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) heyetini taşıyan araçta bulunan “Zindanlar boşalsın, gazetecilere özgürlük”, “Hapisteki gazetecilere özgürlük” yazılı pankartlara Silivri Cezaevi’nin bitişiğindeki duruşma salonu otoparkında “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle el konuldu. KCK basın davasını izlemeye giden TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Avrupa Gazeteciler Başkanı Arne König, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Recep Yaşar’ı taşıyan araç, güvenlik güçleri tarafından duruşma salonu yakınındaki otoparka yönlendirildi. TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi şunları söyledi: “Bu konudaki hukuki dayanağı sordum. Bize Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 31 Ocak 2013 tarihli kararını gösterdiler. Görebildiğim kadarıyla KCK basın davasının görüleceği tarihler arasında devlet aleyhine açıklamalar yapılabileceği gerekçesiyle araçların aranmasını sağlayan bir mahkeme kararıydı. Ancak el koymaya ilişkin bir karar yoktu. Ergenekon, KCK ve diğer davalardaki tutuklu gazetecilerin de fotoğraflarını almak istediler. Ancak bunu engelledik.” Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König, çevirmen aracılığıyla şunları söyledi: “Türkiye’de artık doğru dürüst gazetecilik yapmak çok zor. Mücadelemizi burada kaybedersek o zaman Avrupa’da da kaybetmiş olacağız. Bu mücadeleyi kaybetme lüksümüz yok.” Gazetecilere Özgürlük Platformu adına konuşan Recep Yaşar da Sınır Tanımayan Gazeteciler Raporu’nda Türkiye’nin basın özgürlüğünde 179 ülke arasında 150. olduğunu ifade ederek “Durum Türkiye halkı açısından utanç vericidir” diye konuştu. bulunduğu 9 ÇHD üyesi avukatın tutuklandığına dikkat çekti. Başkan Alçık ise “Bunun yeri burası değil. Basın açıklamanızı dışarıda yapabilirsiniz” dedi. Avukat Doğan ise “Yarın bizim de ne olacağımız belli değil. Bu durumu gereken her yerde dile getirmeye çalışacağız” dedi. İddianamede Konya’nın Cihanbeyli ilçesi Kandil kasabası tabelası önünde zafer işareti yaparak poz veren ve DİHA muhabiri Çağdaş Kaplan’a ait olduğu iddia edilen fotoğraf avukatlara verildi. Avukatlar, fotoğraftaki kişinin Kaplan olmadığının açıkça görüldüğünü belirterek ayrıca bu pozda fotoğraf çektirmenin suç olmadığının altını çizdi. Duruşmayı izleyen BDP Milletvekili Hasip Kaplan, tutuklu sanık Çağdaş Kaplan’ın amcası olduğunu belirterek, fotoğraftaki kişinin Çağdaş Kaplan olmadığını söyledi. Kaplan “Sahte belgelerle Başbakan, Başbakan yardımcısı, Adalet Bakanı kandırılıyor. Hükümet sahte delilleri düzenleyenleri, memurunu yargılamazsa ortaya çıkartıp yargılamazsa kendileri yargılanır” diye konuştu. Kaplan, Özel Yetkili Mahkemeler’in derhal kapatılması gerektiğini belirterek ‘Özel yetkili mahkemeler iyiyse niye kapatıldı, kötüyse niye devam ediyor’ dedirtecek bir süreç yaşanıyor. 12 Eylül mahkemelerinde basın davalarına giren bir ceza avukatıydım. Orada 700, bin sene ceza isteniyordu. Ama orada hiç değilse niye ceza verdiklerini söylüyorlardı” dedi. Grup Yorum’un çalışmalarını yaptığı kültür merkezinin polis baskınında kullanılamayacak hale gelmesiyle ilgili davada bilirkişi talebi reddedildi. TUTUKLU SUBAYLARDAN AÇIKLAMA: İğneyle kuyu kazar gibi adalet arıyoruz İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından 18 ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılan general ve amiraller, tutuklu bulundukları Hasdal Askeri Cezaevi’nden avukatları aracılığıyla yaptıkları yazılı açıklamada Balyoz davasının gerekçeli kararını örneklerle eleştirdiler. Gerekçeli kararın “olsa olsa” mantığına dayandığını savunan generaller, delillerin sahteliğini ortaya koyan kurum yazılarının gerekçeli kararda dikkate alınmadığını ifade ettiler. Tutuklu askerler, “İğneyle kuyu kazar gibi hukuka ve adalete ulaşmaya çalışıyoruz. Bu arada hayat ellerimizin arasından kayıp gidiyor” dediler. Hava Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Koramiral Deniz Cora, “Gerekçeli (!) karardaki yalanlar ve saptırmalar” başlıklı değerlendirmelerinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararını örneklerle eleştirdiler. Amiral ve generaller, 22 sayfalık değerlendirmelerinde, iddiaların dayandırıldığı dijital verilere ilişkin ODTÜ, İTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi ile adli bilişim uzmanları, ABD ve Almanya’da bulunan adli bilişim şirketleri tarafından onlarca rapor hazırlandığına dikkat çekerek : “Bu raporlar dijital verilerin sahte, düzmece ve iddiaların da iftira niteliğinde olduğunu ortaya koymuştur”dediler. Tutuklu askerler açıklamalarında “Ne acıdır ki İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin ‘devlet içinde devlet olduğunu’ bir kez daha göstererek somut gerekçeler bulamadığı için doğruluğunu araştırmaya bile ihtiyaç duymadan açık kaynaklarda yer alan haberleri gerekçe yapmıştır” ifadelerine yer verdiler. “Tutarsızlığı, yetersizliği, özensizliği, gerçekdışı bilgi ve yorumları içermesi, maddi delil ihtiva etmemesi, değerlendirmelerin somut olgular ve belgeler yerine soyut fikir yürütmelere, kanaatlere ‘olsa olsa’ mantığına dayanması ve gerekçesizliği ile gerekçeli (!) karar masumiyetimizin kanıtı olmuştur.” Generaller, Hava Korgenerali Bilgin Balanlı adına imzaya açılmış, Bilvanis Çiftliği konulu yazının gerçek olmadığının Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca da açıklandığını ve sahte olduğunun mahkeme sürecinde kanıtlandığını anlattılar. Bilirkişiye ret Şuurlu Öğretmen’ler Derneği’nden okulları bölme önerisi ‘Kızlar ve erkekler ayrılsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Görüş çizgisine yakın olarak bilinen Şuurlu Öğretmenler Derneği’nin genel başkanı İsmail Hakkı Akkiraz, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okullarda okuması gerektiğini savunarak “Aynı ortamda okulmaları eğitimi eğitim olmaktan çıkaran önemli bir etkendir” dedi. Akkiraz, şube başkanları toplantısında “eğitimde disiplin ve ciddiyet” başlıklı konuşmasında tartışılacak açıklamalarda bulundu. Bakanlığın kılık kıyafet konusunu yeniden ele alması ve doğal ahlak kuralları içinde “edep ve hayâ esaslarına” uygun olarak yeniden düzenlemesi gerektiğini belirten Akkiraz, başörtüsü yasaklarının kaldırılmasını istedi. Akkiraz, karma eğitimden vazgeçilmesini, kız ve erkeklerin okullarının ayrılmasını önerirken “Kız ve erkek öğrencilerin aynı ortamda okumaları eğitimi eğitim olmaktan çıkaran en önemli etkendir. Kız okulları yeniden açılmalıdır” dedi. Gerçekdışı belgeler Bu çağda bu kafa MEHMET MENEKŞE 4 ilde uyuşturucu operasyonu n MERSİN (AA) Mersin Emniyet Müdürlüğü ekipleri, il genelinde esrar ticaretine yönelik yaptıkları 4 aylık çalışmanın ardından kimliklerini belirledikleri şüphelilerin Mersin, Adana, Gaziantep ve Şanlıurfa’daki adreslerine eşzamanlı operasyon düzenledi. Operasyonlarda 11 kişi gözaltına alındı. AMASYA Erzincan’ın Ulalar beldesindeki Ulalar Lisesi’nin müdür yardımcısı Yavuz Taşkın’ın “Nâzım Hikmet komünistti, sosyalistti. Komünistler, sosyalistler ateisttir, eşlerini birbiriyle değişirler” dediği iddia edildi. Şikâyetler üzerine Taşkın hakkında soruşturma açıldı. Ağırlıklı olarak Alevi yurttaşların yaşadığı beldede seçmeli ders olarak Kuranıkerim ve Hz. Muhammed’in hayatı derslerinin seçilmesi için ikna odaları kurulduğu ve öğrencilere baskı yapıldığı da belirtildi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Erzincan Şube Başkanı Salih Ürün ve yönetim olay hakkında bilgi alarak bu tür durumlara izin verilmemesini istedi.