Katalog

SAYFA 8 HABERLER CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2013 ÇARŞAMBA Solin’in evine baskın Eski Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Onur’un evi gece ‘silah sakladığı’ gerekçesiyle polis tarafından basıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Oğlu Mirhat epilepsi, kızı Solin lösemi hastası olduğu için mahkeme kararıyla önceki akşam saatlerinde serbest bırakılan eski Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur’un evi gece polis tarafından basıldı ve evinde “silah sakladığı” gerekçesiyle arama yapıldı. Hanım Onur, polislerin binadan ateş edildiğini ileri sürerek geldiklerini, ama binada arama yapmadıklarını, sadece kendi oturduğu evde arama yaptıklarını söyledi. Polisler gelince çocukları Solin ve Mirhat’ı sakladığını belirten Onur, özellikle Solin’in çok korktuğunu ifade etti. Onur, “Ne aradıklarını sorduğumda bana silah sakladığımı söylediler. Ben de herhalde bana hoş geldinleri böyle oluyor dedim ve kendilerine şeker ikram ettim. Çarşambaları kendilerini karakolda zaten ziyaret edeceğimi söyledim. Onlar da görevlerini yapmaları gerektiğini söyleyerek tüm evi didik didik aradılar, tutanaklarını tuttular. Herhangi bir gözaltı olayı olmadı” dedi. Onur kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini belirterek bu mutluluğu yaşaması için yardımcı olan herkese çok teşekkür ettiğini belirtti. Sorunlar ve Yöntemler İKİ sorun var ki, onlarda hukukçularla hukukçu olmayanlar anlaşamaz ve o yüzden çok vakit kaybedilir: Esas ve usul. İsterseniz, “sorun ve yöntem” diyelim. Sorun, hep “esaslı” sayılmanın yanlış fiyakasıyla öne çıkar ve işler karışır. Karışmasın diye, belli bir konudan, sözgelimi hem de güncel olan “yeni anayasa yapmak”tan başlayalım. oğu zaman “Demokraside vatandaşlar veya Meclis’teki temsilcileri yapsınlar kendi anayasalarını” denir ve sonuçta bir de halkoylamasına gidilir, değil mi? Fazla uzatmamak için, şimdiki dört partiyi ele alarak gidelim: AKP, CHP, MHP ve BDP. Şimdi, haklı olarak, bu konuda dört partinin tek metinde uzlaşmaları isteniyor. Böylesine kapsamlı bir isteğin gerçekçi olmadığı, bunda ısrar edilirse çıkmaz ayın son çarşambasını beklemek gerekeceği besbelli. Öyleyse? Birinci ve doğru olasılık, gerekli ikincil rötuşların daha sonra da yapılabileceğini not ederek, “sistematik”te yani metnin çatısında, temel ilkelerin, bölümlerin, organların sıralanmasında uzlaşmaktır. Ayrıntılara girilmeyeceği için, bunun zaman almayacağı varsayılır. ört partinin katıldığı bir yazım sürecinde önemli olan, baştan itibaren sistematikteki sıraya göre hangi ilke, formül, çözüm ve madde üzerinde oybirliğinin oluştuğunu not etmek ve o notlardan bir anayasa taslağı oluşturabilmektir. Çekirdek olarak bu taslakla yola çıkılmazsa ilerleme sağlanamaz. Anayasa oylaması, herhangi bir yasa tasarısının oylanmasından farklı olmak zorundadır: Öncelik verilmesi gereken, üzerinde oybirliği oluşturulup anayasallık kazandırılmış kuralları belirlemek ve içinde meşru partilerin iktidarmuhalefet maçlarına çıkabilecekleri bir siyasal oyun sahasının ortaya konmasıdır. “Biz kendi anayasa metnimizi yazar ve Meclis’e ya da halkoylamasına sunarız” diye anayasa yapmak yanlış olur. Doğru yöntemlerle oybirliğine dayandırılmış anayasa kurallarının hamurunda, değişik ölçülerle de olsa, her siyasal partinin unu, tuzu, şekeri olmalıdır. Onun içindir ki son aşamada AKPBDP işbirliğiyle dayatılmış bir anayasa çalışması hayırlara vesile olamaz. Ç ‘CD’lerde sahtecilik var’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında, mahkemenin “CD’lerdeki planların güncellendiği” yönündeki tespiti üzerine sanık avukatları, ABD’deki Arsenal Adli Bilişim Şirketi’nden yeni bir bilirkişi raporu talep etti. CD’lerde sahtecilik yapıldığı tespitine yer verilen raporda, 2003’te hazırlandığı belirtilen CD’lerde, Word’un 2007 sürümünde yer alan “Calibri” yazı tipine rastlandığına dikkat çekildi. Arsenal’in 7 Şubat 2013 tarihli raporunda, Word dokümanı içindeki 2010 ya da 2007’e özgü kalıntıların, ancak o dokümanların Office 2010 ya da 2007 ile değiştirildiği takdirde bulunabileceği belirtildi. Raporda şu tespit yapıldı: “Office 2010 ya da 2007 ile yapılan değişiklik ise dokümanlara ait üst verideki son değişiklik tarihlerini değiştirmeksizin gerçekleşemez. Sonuç olarak, üst verisinde en son değişiklik (namı diğer son kayıt) tarihi 2003 olarak gözüken bir Word dokümanının Office 2010 ya da 2007’ye özgü kalıntılar (örneğin, Calibri yazı karakterine referanslar) içermesi, dokümanda sahtecilik yapılmaksızın mümkün değildir.” Balyoz davasında sanık avukatları, Arsenal Adli Bileşim Şirketi’nden bilirkişi raporu talep etti aktan söz edemeyiz’ Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Can Erenoğlu, Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Korgeneral Turgut Atman’ın da aralarında bulunduğu Balyoz davası tutuklusu 7 sanık, avukatları aracılığıyla açıklama yaptı. Açıklamada, CD’lerdeki 76 verinin, Cambria ve Calibri yazı karakterini içermesi nedeniyle 2003 yılında oluşturulduğu belirtilen CD’lerin Microsoft Office’in 2007 programıyla hazırlandığının bir kez daha ortaya çıktığı belirtildi. Gerekçeli kararda ise 2003 yılında hazırlanan belgenin 2007 yılında yeni versiyon yüklü bir bilgisayarda açıldığında, sanki 2007 yılında hazırlanmış gibi görüneceğinin belirtildiğine dikkat çekilerek “Arsenal’den alınan yeni bilirkişi raporu da verilerin sahteliğini ortaya koymuştur. Mahkeme ise akıl ve bilimden uzak, varsayıma dayalı gerçekdışı değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu durumda, haktan, hukuktan, adaletten, vicdandan ve adil yargılamadan söz edilebilmesi mümkün müdür?” denildi. ‘H ‘Hopa’da sürpriz karar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hopa’da çıkan olayların AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto edilmesine ilişkin açılan 98 sanıklı davada sürpriz karar çıktı. Mahkeme, avukat olan 6 sanık hakkındaki dosyayı, soruşturma izni alınmadığı gerekçesiyle savcılığa iade etti. Bu arada duruşma, mahkeme salonu yetmediği için ağır ceza mahkemesinin salonunda yapıldı. Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 5. duruşması, 98 sanığın sığmayacak olması nedeniyle Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonuna alındı. Geçen duruşmalarda söz alan 6 sanık avukat, eyleme görevli olarak katıldıklarını belirterek mahkemeden dosyanın ayrılmasını ve Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni istenmesi için iadesini istemişti. Ayrıca, KESK ve Halkevleri’nin de aralarında olduğu sivil toplum örgütleri, adliye önünde davayı protesto etti. Fotoğraf: ALİCAN ULUDAĞ üst verisine göre CD 11, 5 Mart 2003 saat 23.50.42’de ve CD 17 ise 4 Mart 2003 saat 23.52.02’de oluşturulmuş gibi görünmektedir. Calibri yazı karakteri Office 2007’den önce sürülmediği için, yukarıda açıklanan Word davranış tarzı göz önünde bulundurulduğunda, Arsenal, belirtilen tarihlerin sahte olduğu sonucuna varmıştır” denildi. D Ankara’da görülen davada mahkeme heyeti, avukat olan 6 sanık hakkındaki dosyayı, soruşturma izni alınmadığı için savcılığa iade etti iddianamenin reddi talep edilmişti. Yargıç Şahin Kurt, iddianamenin geri gönderilmesi talebini reddetti. Sanık 6 avukat hakkında Avukatlık Yasası uyarınca bakanlıktan soruşturma ön izni alınmadığına dikkat çeken Kurt, avukatların dosyalarının savcılığa gönderilmesine hükmetti. Savcılık, şimdi Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni isteyecek. Duruşma 25 Mart’a ertelendi. KESK iddianamesi kabul edildi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu ) Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nin, KESK üye ve yöneticisi 72 kişi hakkında, “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla hazırladığı iddianame, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Cumhuriyet Savcısı Yıldırım Bayyurt’un hazırladığı iddianamede KESK Başkanı Lami Özgen’in de arasında bulunduğu şüphelilerin 7 yıl 6’şar aydan 15’er yıla kadar hapsi isteniyor. alyoz Planı sahte Calibri yazı karakterine referans taşıyan “BALYOZ HAREKÂT PLANI.doc” isimli bir Word dokümanının, CD 11 ve CD 17’de bulunduğu belirtilerek “Bu dokümanın son kaydı, CD dosya sistemine göre en son 2 Aralık 2002 saat 16.14.05’te, Word üst verisine göre 2 Aralık 2002, saat 16.14.00’te yapılmış gibi görünmektedir. CD B Zamanaşımına 4 gün kaldı Eşref Bitlis dosyası kapanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in öldüğü uçak kazasının fotoğraflarını inceleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Emniyet uzmanları, hazırladıkları raporda “uçağın düşüş nedeninin tespit edilemediğini” bildirdi. Düşen uçağın enkazının hurdacıya satıldığının ortaya çıkmasının ardından, soruşturmayı yürüten TMK Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Şahin, incelenmek üzere, Genelkurmay Askeri Savcılığı’ndan kaza sonrasında çekilen fotoğrafları istedi. Yaklaşık 15 fotoğrafı inceleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu, Kriminal Polis Laboratuvarı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü uzmanları, hazırladıkları raporları savcılığa gönderdi. Raporlarda özetle, “mevcut fotoğraflarla, uçağın düşmesiyle ilgili bir kanaatin oluşmadığı” belirtildi. Savcılığın müzekkeresini cevaplayan Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü de ellerinde “uçağın sabotaj sonucu düştüğüne ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin bulunmadığını” belirtti. Bitlis’in ölümüne ilişkin soruşturmada zamanaşımı 17 Şubat’ta doluyor. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay, öğretmenlerin, kendi mesleklerinin yanı sıra yüksek lisans ve doktora yapabilmelerinin önünü açan bir karara imza attı. Danıştay 2. Dairesi, 2012 Yılı Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzu’nun eğitim özrünü dışlayan hükümlerinin yürütmesini durdurdu. Öğretmenleri sevindirecek karar ADNAN OKTAR’IN DA YARGILANDIĞI ‘SUÇ ÖRGÜTÜ’ DAVASI Duruşma sırasında yargıçlar tartıştı İstanbul Haber Servisi Kamuoyunda “Adnan Hoca” olarak tanınan Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve üyesi olmak suçundan yargılandıkları davada mahkeme başkanı ve üye hâkim arasında tartışma çıktı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Oktar’ın da aralarında yer aldığı tutuksuz 4 sanık katıldı. Mahkeme Başkanı Selahattin Toğuş, avukatların, davanın zamanaşımından dolayı düşmesine yönelik taleplerinin daha sonra değerlendirilmesine karar vererek bu ifadeleri tutanağa yazdırdı. Bu sırada üye hâkim Savaş Yıldırım, Toğuş’a hitaben “Ya şimdi karar verin ya da tutanağa bu şekilde ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bir grup kameraman, Suriye’nin Halep kentinde görev yaparken 20 Ağustos 2012 tarihinde kaybolan El Hurra kameramanı Bashar Kaddumi’nin bulunması için protesto düzenledi. İstanbul’daki kameramanlar ile eşzamanlı yapılan protesto, Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği önünde gerçekleştirildi. Kameramanlar yaptıkları açıklamada Kaddumi’nin 177 gündür ailesinden uzakta olduğunu belirterek “Suriye Bashar’ı bize geri ver!” dedi. ‘Bashar Kaddumi bulunsun’ yazdırmayın. Böyle bir ara karar usule aykırı” diye uyarıda bulundu. Toğuş ile Yıldırım, duruşmada bir süre tartıştı. Daha sonra Yıldırım’ın uyarısını dikkate alan Toğuş, bu ara kararı tutanaktan çıkarttırdı. Sanıklara, bir sonraki celsede hazır bulunmalarını bildiren Toğuş, gelmemeleri halinde haklarında yakalama kararı çıkarılacağını da ara karara yazdırdı. Yıldırım, “Tutuklama için çok meraklısınız. Böyle ara karar olmaz. Bu kararın altına biz de imza atacağız” ifadesini kullandı. Toğuş ise “Bunun yeri burası değil. Burada tartışmayalım” dedi. Toğuş daha sonra tutanağa yakalama emri olmaksızın, “sanıkların duruşmada hazır bulunmaları” ifadelerini geçirdi. Şile’de ceset bulundu ? İstanbul Haber Servisi Şile açıklarında yaklaşık 2.5 ay önce “VolgoBalt 199” adlı yük gemisinin battığı bölgede avlanan balıkçıların ağına ceset takıldı. Cesedi denizden çıkararak kıyıya getiren balıkçılar, durumu polise ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bildirdi. Cesedin, batan geminin kayıp personelinden birine ait olabileceği belirtildi. Yerel gazetede yangın ? ZONGULDAK (AA) Ereğli’de15 günde bir yayımlanan Ereğli Sonsöz gazetesinin Demirciler Çarşısı’nda bulunan bürosundan duman çıktığını gören yurttaşlar, durumu itfaiye ve polise bildirdi. Gazete bürosuna giren yurttaşlar gazetenin imtiyaz sahibi Yıldırım Yılmaz’ı ofisinde baygın vaziyette buldu. Yılmaz ve dumandan etkilenen Nazmiye Şen (39) sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı.