19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 faşizmin adaleti bitti” diyecek. Nasıl şimdi Yassıada “Demokrasi ve Özgürlük Adası” ismini alıyorsa, o zaman Sincan da “Adalet Müzesi”ne dönüşmüş olacak. 4 aylık mahkumiyet, 11 yıllık mağduriyet edebiyatı yaratabildiyse, Balbay’a en az çeyrek asırlık bir hesap sorma hakkı doğacak. HHH Bu adaletsizlik bittiğinde Türkiye, dünyanın en büyük cezaevini inşa etmiş, adaletsizliği dünya gözünde tescillenmiş, 7 milletvekilini hapsetmiş bir ülke olma utancından kurtulmuş olacak. Avrupa Parlamentosu’nun dünkü raporunda vurgulandığı gibi “Büyük olayları görmezden gelen medyanın, işten çıkarılan gazetecilerin, engellenen ifade özgürlüğünün, endişe verici hale gelen otosansürün” ayıbından da kurtulmuş olacak. “Yılın adamı” oylamalarında Mısır diktatörü Sisi’yle yarışan bir Başbakan’a sahip olmanın yükünden de kurtulmuş olacak. HHH Yine Can Yücel’e verelim sözü: “Hiiiç merak etme, Bunlar eveleye geveleye böyle, Eninde sonunda ‘af’fı verecekler bize, Amaaaa Biz onları, Biz onları affetmeyeceğiz azizim…” uydurulduğunda mağdurların galeyanına kulak verilmiş midir? Yalan makinesi, “Tutsaklar ölüm orucundayken vekiller kuzu kebabı yedi” balonunu uçurduğunda balona ilk binen Başbakan olmamış mıdır? Besle kargayı oysun gözünü! Terör örgütü propagandasıyla suçlanan sekiz genç beraat etti Slogana özgürlük ALİCAN ULUDAĞ Faşizmin Adaleti “Af bir atıfettir Şartı bunun nedamettir, Nedamet de hıyanettir, Hıyanet de fazilettir, Fazileti faşizmin…” ...demişti Can Yücel... Şimdi faşizmin fazileti, nedametsiz bir affı gündeme getiriyor. “Af” diyemiyor adına... Hukuksuzluğuna kılıf arıyor. Anayasa Mahkemesi’nin “Balbay kararı”nı oy birliğiyle alması, sadece 5 yıldır süren bir haksızlığın en somut kanıtı değil, yüksek yargıda bıçağın kemiğe dayandığının da ispatı... HHH “Şimdi ne olacak” diye soruyorlar. Ne olacağı belli... Balbay, çok yakında bir “halk kahramanı” olarak, büyük sevgi gösterileri arasında serbest kalacak. Önce evine, sonra sırasıyla gazetesine, partisine, halkına ve nihayet Meclis’e teslim olacak. 5 yıllık tutukluluğun hesabını, kürsüden, köşesinden, meydanlardan soracak. Ve gün gelecek, nasıl Erdoğan 4 ay 20 gün hapis yattığı Pınarhisar’a gidiyorsa, Balbay da, güçlü bir politik figür olarak, 4 yıl 275 gündür yattığı Silivri’yi, Sincan’ı ziyaret edecek. “Çok şükür geçti o günler; Evet, herkesin el ele olduğu bir fotoğrafı, camianın hassasiyetine göz kırpacak şekilde kesip Başbakan’ı, Fatma Şahin’le el eleymiş gibi göstermek, en hafif tabiriyle ayıptır. “Bel altı vurmak”tır. Tuzaktır. Ama bu ilk kez mi yapılmıştır? Birileri, Gezi direnişçilerine sığınak olan camiye bira şişesi koyup provokasyon yaptığında ya da “Türbanlı bacımıza deri maskeliler saldırdı” yalanı ANKARA THKP/C lideri Mahir Çayan ve 9 arkadaşının 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilmesinin 41. yılında Konya’da anma etkinliği düzenledikleri için “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanan 8 kişi, çarpıcı gerekçelerle beraat etti. Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mahir Çayan ve arkadaşlarının “mücadelesini” öven, “Faşizmin karşısında Kızıldere gibi direneceğimize söz veriyoruz” diyen ve “Mahir, Hüseyin, Ulaş; kurtuluşa kadar savaş” şeklinde slogan atan Mahir Çayan’ın resminin bulunduğu pankart taşıyan grubun eylemlerinin “şiddet barındırmadığı” ve “ifade özgürlüğü kapsamında” kaldığını kaydetti. Mahkeme, THKP/C için de “Propagandası yapıldığı iddia olunan THKP/C terör örgütü 30 Mart 1972 tarihinde faaliyetlerine son vererek bu tarihten sonra herhangi bir faaliyette bulunmamıştır” denildi. Terör suçlarına bakmakla görevli Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda kararını 14 Kasım’da açıkladı. 8 sanığın, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle terör örgütü propagandası yapmaktan beraatlarına karar veren mahkeme, bunun gerekçesinde çarpıcı ifadeler kullandı. Uluslararası sözleşmeler, AİHM, anayasa ve Yargıtay kararlarına atıfta bulunan mahkeme, kararında şöyle dedi: “Yukarıda belirtilen ulusal ve uluslararası mevzuat ile yargı kararları ışığında sanıkların eylemlerinin, attıkları sloganları ve okunan basın açıklaması içeriğinin tamamı göz önüne alındığında içinde şiddet barındırmadığı, kişileri şiddete sevk etmediği, benimsenen düşünceler için şiddete başvurmanın meşru olduğu yolunda görüşler ileri sürülmediği, birtakım sloganların bir an için öç almaya teşvik edici ve bu yolda şiddeti meşru bir amaç olarak öngördüğü kabul edilse dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Gül ve diğerleri – Türkiye’ davasında belirttiği gibi bu sloganların herkesin bildiği basma kalıp sol sloganlar olması ve muhatapların da sınırlı sayıda bir topluluktan öteye gitmemesi ve topluluğa açık bir gösteri sırasında atılmış olmaları, ayrıca propagandası yapıldığı iddia olunan THKP/C terör örgütünün 30 Mart 1972 tarihinde faaliyetlerine son vererek bu tarihten sonra ve bugün de herhangi bir faaliyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında sanıkların sözleri mahkememizce ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiş, tüm bu nedenlerle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir.” Kurşun izleri 18 yıldır duruyor MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Midyat ilçesinin Budaklı Köyü’nde 4 Mayıs 1995’te JİTEM elemanları olduğu iddia edilen askerler tarafından gözaltına alınan Mehmet Emin Atuk, Abdulkadir Demir, Hizni Bilmen ve Şakir Demir’den bir daha haber alınamamış, bu kişilerin evleri de aynı gün ağır silahlarla taranmıştı. Olayla ilgili Terörle Mücadele Kanunu’ndan (TMK) sorumlu savcılığın başlattığı soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında, Midyat Sulh Ceza Mahkemesi, dün köyde delil tespiti için keşif yaptı. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan keşif çalışmasına, İHD Mardin Şube Başkanı Avukat Erdal Kuzu ve avukat Hüseyin Cangir de katıldı. İHD Mardin Şube Başkanı Avukat Erdal Kuzu, keşif sırasında bazı evlerde kurşun izlerinin hâlâ görüldüğünü söyledi. Gezi’yi Suriye’ye bağlama çabası Acilciler’le bağlantılı olduğu öne sürülen 10 kişiye Gezi direnişiyle ilgili sorular soruldu. Avukatlar: Reyhanlı’yla ilişkilendirilmek isteniyor AKIN BODUR O fotoğraf İSKENDERUN Hatay’ın İskenderun, Antakya ve Samandağ ilçelerinde “THKP Acilciler örgütü lideri Miraç Ural ile bağlantıları oldukları” iddiasıyla pazartesi günü gözaltına alınan 10 kişi Adana’dan gelen özel ekip tarafından sorgulanıyor. Avukatlar, Antakya Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Merkezi (EHDAV) üyeleri ile gazetecilerin de arasında bulunduğu 10 kişiye Gezi Direnişi ile ilgili sorular sorulduğunu, Antakya’daki Gezi eylemlerinin Suriye ile ilişkilendirilmek istendiğini belirtti. Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında olan 10 kişinin sorgusuna Adana’dan gelen terörle mücadele polisleri tarafından başlandı. “Örgüt üyesi olmak ve örgüt adına faaliyette” bulunmak ile suçlanan şüphelilere, THKP Acilciler örgütünün yanı sıra Reyhanlı’da 11 Mayıs’ta 53 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırılar, Antakya ve İskenderun’daki Gezi protestoları, Suriye’de yaşananlar ve Suriye’ye yönelik yardım kampanyalarının da sorulduğu bildirildi. Avukatlar, Gezi protestolarının Suriye olayları ve Reyhanlı saldrısıyla ilişkilendirilmek istendiğini söyledi. Gözaltına alınanların yaklaşık bir buçuk yıldır teknik takiple izlendiği belirtilirken şüphelilere son 1.5 yıldır yaptıkları telefon görüşmeleri ve sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarının da sorulması dikkati çekti. Savcılıktan MURAT İNCEOĞLU ‘olur o kadar’ kararı Gezi eylemleri sırasında polisler tarafından dövülerek gözaltına alınan akademisyen E. Osman Erden’in suç duyurusu savcılık tarafından “basit müdahale gerektiren yaralanma” olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi. Erden, polisler hakkında şikâyetçi olmasının ardından hakkında açılan dava nedeniyle ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemi ile yargılanacak. Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nın Türkiye Şubesi Başkanlığı görevini de yürüten Erden’in şikâyeti ile yürütülen soruşturmada savcılık önceki gün kendisine kovuşturmaya gerek olmadığını iletti. Savcılık Erden ile birlikte, Gökhan İrez, Gökhan Tanrıverdi, Şevket Tokdabayev, Okan Ersoy ve Onur Karataş’ın şikâyetleri karşısında, “basit tıbbi müdahale ile giderilecek nitelikte yaralandığı, bir kısmında ise herhangi bir harici travmatik lezyon bulunmadığı” şeklindeki doktor raporu nedeni ile polisler hakkında kovuşturmaya gerek duymadı. Yolda yürürken gerekçesiz bir şekilde ve uyarı yapılmadan dövülerek gözaltına alındığını dile getiren Erden, savcılık tarafından yazılan karar metninde polise taş ve sopalarla saldırıldığı şeklinde ifadelerin gerçek olmadığını söyledi. Erden, “Sadece slogan atılıyordu, taş atan, sopa ile saldıran filan yoktu. Sığındığım kafeden çıkarken de gözaltına almadan önce uyarı filan yapılmadı” dedi. Polisler hakkında şikâyette bulunmasının ardından hakkında “izinsiz gösteriye katıldığı ve polislere mukavemet gösterdiği” gerekçesiyle dava açılan Erden 25 Şubat 2014 günü 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacak. l Dövülerek gözaltına alınan akademisyenin suç duyurusu basit yaralandığı gerekçesiyle kabul edilmedi Evet, Milli Güvenlik Kurulu tutanaklarının yayımlanması yasaktır. O nedenle Taraf’ın MGK’nin cemaat takibine dair haberi hukuken soruşturulabilir. Ama bu ilk kez mi yapılmıştır? Birileri 28 Şubat’ta MGK’deki tartışmayı anlattığında ya da kozmik odadan belgeler O haber sızdırdığında aynı tepki verilmiş midir? Ya da “MİT’teki arıza” mesela fişlenen İslamcılarla ilgili bir bilgi aktardığında soruşturmaya uğramış mıdır? Yani belge lehimizeyse sorun yok, aleyhimizdeyse devlet sırrı. Besle kargayı oysun gözünü! ÇYDD’ye İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması’nda yer alan Cem Tüzün, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışta bulunduğu için vergi müfettişince sorgulandı. Boğaziçi Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı’na ifade vermek üzere çağrılan Tüzün, müfettişin “Sen ÇYDD’ye hangi amaçla yardım ettin” diye sorduğunu kendisinin de “Her ay yaptığım yardım, dernekten alacağım bir mal veya hizmetin karşılığı olabilir mi? Böyle vergi müfettişliği olmaz, olsa olsa yargı yerine hükümetin kararlarını infaz memurluğu olur” yanıtını verdiğini söyledi. Gezi eylemleri sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşen Taksim Dayanışması ekibinde yer alan Cem Tüzün, vergi müfettişinin hangi amaçla ÇYDD’ye yardımda bulunduğunu sorması üzerine, “Bu ne biçim soru? ÇYDD yasalara uygun olarak kurulmuş. Üstelik, Bakan l Bağışçı Tüzün ifadeye çağrıldı bağış da suç oldu lar Kurulu kararıyla kamu yararına çalıştığı ilan edilmiş” diye cevap verdiğini kaydetti. İfadeye çağrılmasının nedenini derneğin çalışmalarına katkı koyan insanları sindirmek olarak değerlendiren Tüzün, uygulamanın demokrasi ve hukuk dışı olduğunu söyledi. Korku amaçlı ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel de Beşiktaş ve Bakırköy şubeleri bağışçılarından bazılarının da vergi müfettişlerince sorguya çağrıldığını ifade etti. Çelikel, bağışçıların ifadeye çağrılmasının bağışçıları korkutan, endişe ettiren ve üzerlerinde baskı oluşturan bir eylem olduğunu belirterek, “Bağışla yaşayan bir derneğin bağışçılarını ifadeye çağırıp gelmemeleri halinde işlet başlatmayla korkutmak ve ‘Bağış karşılığında bir hizmet aldınız mı’ gibi sorular sormak samimiyetsiz ve korku oluşturma amacı taşımaktadır” diye konuştu. Ahmet Şık: Zor yolu seçtim Haber Merkezi Kısa adı CJFE (Canadian Journalist for Free Expression) olan İfade Özgürlüğü İçin Kanadalı Gazeteciler Örgütü, 2013 Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’ne, Oda TV davası kapsamında tutuksuz yargılanan gazeteci Ahmet Şık’ı değer gördü. Toronto Fairmont Royal York Otel’de yapılan törende Ahmet Şık, Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri olduğunu söyledi. Şık, “Önümde iki yol vardı. Ya kötülerle bir olup iyi bir hayat sürecektim ya da iyi bir gazeteci olup geleceğe yaşanılası bir hayat bırakacaktım. Ben zor olan ikincisini seçtim ve bu her zaman böyle olacak. Bana göre sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez” dedi. Uyandırana suç duyurusu ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı davanın son duruşmasında “uyuyan” savcı ve yargıcın fotoğraflarını çeken, sosyal medyada ve gazetelerde yayımlayanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Türk Ceza Yasası’na göre mahkemelerde fotoğraf çekenlere 6 aya kadar hapis cezası veriliyor. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Aralık günü görülen Ethem Sarısülük davasında sanık polis Şahbaz savunma yaparken savcısı Mustafa Şahin ile üye hâkim Cevdet Bak’ın uyumuştu. Davaya ilişkin ertesi günü yayımlanan haberlerde, bu fotoğraflar da kullanılmıştı. HSYK; bu savcı ve hâkim hakkında inceleme başlatmıştı. Dilekçede mahkemede fotoğraf çekmenin yasak olduğunun belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle