25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Tasarıyla Devlet Opera ve Balesi bitirilmek isteniyor! Sevgili okurlar, bugün sizlerle henüz genzimde dumanı tüterken Paris’te Sonbahar Festivali’nde izlediğim opera ve oyunları paylaşacaktım. Gelin görün ki, ülkemde sanata karşı hoyratlık, despotluk ve çağdaş evrensel değerlere vurulan darbeler... Atatürk’ün kurumlarından biri daha, Devlet Opera ve Balesi tehdit altında. Hükümet operayı özelleştirmekten söz ederken ne dediğini bilmiyor. Hazırlanan yeni yasa tasarısına göre 1309 sayılı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kuruluşu hakkındaki kanun yürürlükten kaldırılacak, kapanma süreci başlatılmış olacak. Vurun sanata! Tasarıya göre kurumların taşınmazlarına da el konacak. Şu üstteki iki paragraf bile bana opera ve balenin idam fermanı gibi geliyor. Konuştuğum, görüştüğüm birçok opera bale sanatçısından derlediğim bilgiler ışığında işte nedenleri: ne arkası ekibiyle kalabalık bir ekiple gerçekleşir. Elbette maliyeti yüksektir. Kâr etmeye odaklı bir işletme değildir. Sponsor desteğiyle dokuz ay boyunca haftanın en az dört günü temsil gerçekleştirmek olanaksızdır. Masraflar sadece gişe ile karşılanamaz. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Yeni yasa uyarınca kurum bünyesinde kadrolu olan sanatçılar isterlerse il kültür müdürlüklerinde idari sözleşmeli personel olarak istihdam edilecek. (Solist sanatçı, arşiv memuru olarak görevlendirilecek vs.) Sanatçılar, memur olarak istihdam edildikten sonra ancak amirlerinin izniyle sanatsal projelerde yer alabilecekler!.. Tüm ödenekli kurumların sanatsal etkinlikleri 5’i hükümet tarafından atanan üyelerden oluşan 11 kişilik “Sanat Kurulu”nun idare ve yönlendirmesine bırakılacak. Ancak bu kurulun onayladığı projeler gerçekleştirilecek. Projelere yüzde elli destek devletten (o da Milli Piyango gelirleri ki Milli Piyango Dairesi’nin de özelleştirilmesi bekleniyor) ve yüzde elli destek sponsorlardan bekleniyor. İdam fermanı gibi Genel ahlaka uygun opera bale 1) Opera ve bale devamlılık, günlük ve düzenli çalışma gerektirir. “Bir gün çalışmadığınızda kendiniz, iki gün çalışmadığınızda meslektaşlarınız, üç gün çalışmadığınızda da seyirci fark eder” denir. Gündelik çalışma disiplini ve kontrol mekanizmaları çok önemlidir. Taşınmazı, prova salonu ve sahnesi olmayan sanatçıların sanatını icra etmesi beklenemez. 2) Hangi projelerin destekleneceğini özel tiyatrolara destek yardımında gördük. Genel ahlaka uygun opera ve bale aramaya başlanacak. 3) Taşınmazlara el konulduğundan prova ve temsiller için, hatta orkestra ve çalgılar için fazladan mekân arayışı ve finansal yük ortaya çıkacak. 4) Opera sanatı, koro, orkestra, solistler, çalıştırıcılar, sahne önü, sah 5) Kültür Bakanı, şimdiki düzenin sadece Çin’de uygulandığını söyledi. Bu doğru değil. 1309 sayılı yasa bazı değişikliklerle ABD hariç bütün dünyada uygulanan devlet desteğinin geçerli olduğu sisteme uyarlanabilir. 6) Opera Bale’nin küçültülmesi ve giderek yok edilmesi, konservatuvar ve benzeri kurumların da varlık nedenini ortadan kaldıracak, sanatçı yetiştirilmesinin önünü kapatacaktır. Kültür ve sanat kurumlarının ticarileştirilmesi, tümüyle iktidar kontrollü, güdümlü ve yönlendirilebilecek bir yapıya dönüştürülmesi demokrasiye, halkın sanat seçimi özgürlüğüne, çağdaş değerlere aykırı sonuçlar doğuracaktır. Devletin görevi bu kurumları korumak, kollamak, desteklemek ve geliştirmektir. Operayı özelleştirdiğiniz ve kâr getiren bir kurum olarak görmeye çalıştığınız anda kapanması kaçınılmazdır. Ama belki de hükümetin amacı budur! Öyleyse direnmek, başta seyirciler olmak üzere topyekun direnmek boynumuzun borcudur. Opera bale özelleştirilemez NORMAN ROCKWELL’İN ‘YEMEK MASASINDA DUA’SI 46 MİLYON DOLARA SATILDI En pahalı Amerikan resmi Kültür Servisi 20. yüzyılın en önemli ABD’li ressam ve illüstratörlerinden Norman Rockwell’in (18941978) “Saying Grace” (“Yemek Masasında Dua”) adlı resmi, Sotheby’s’in New York’ta düzenlediği bir müzayedede 46 milyon dolara (yaklaşık 94 milyon Türk Lirası) alıcı bularak, bugüne kadar bir müzayedede en yüksek fiyata satılan Amerikan resmi oldu. 40 yıldan fazla bir süre Saturday Evening Post dergisine kapak resimleri çizen Rockwell, derginin 1951 yılındaki Şükran Günü sayısının kapağı için yaptığı “Yemek Masasında Dua” karşılığında 3.500 dolar almıştı. Bir lokantada yemek masasında dua eden bir ailenin betimlendiği resim, 1955’te Saturday Evening Post okurları tarafından en sevilen kapak illüstrasyonu seçilmişti. CRR’DE ALISA WEILERSTEININON BARNATAN DİNLETİSİ EGEMEN BERKÖZ Bir çello piyano şöleni ledik. Önce, Şostakoviç’in piyano için yazdığı Op. 34 24 Prelüd’den 10’unu Lena Auerbach’ın çello ve piyano uyarlamasıyla seslendirdiler. Dinletinin son yapıtı ise Rahmaninov’un Op.19 Sol Minör Çello Piyano Sonatı’ydı. İzleyicilerin kesilmeyen alkışları üzerine birkaç kez sahneye gelen sanatçılar, sonunda akşamı Şostakoviç’in 24 Prelüd’ünden biriyle sonlandırdılar. Çelloya 2.5 yaşında âşık olup 4 yaşında kendine gerçek bir çello aldırtan, 13 yaşında Cleveland Orkestrası ile Çaykovski’nin Bir Rokoko İzleği Üzerine Çeşitlemeler’ini çalarak adını duyuran, o günden beri dünyanın her yerinde çalan, ayrıca akrabalarıyla kurdukları Weilerstein Üçlüsü ile de oda müziği yapan Weilerstein, 1790 William Forster çellosuyla adeta bütünleşmiş, kendine özgü, dolgun bir ses rengi var. İsrail doğumlu, Amerika’da yaşayan ve tüm dünyada önemli orkestralarla konser veren piyanist Inon Barnatan’la uyumlu bir birliktelik içinde güzel bir dinleti sundular. Ben özellikle Schubert ve Rahmaninov yorumlarından etkilendim. Gerçek anlamda bir müzik şöleniydi. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 2 Aralık akşamı dünyanın yükselen genç kuşak çellocularından Alisa Weilerstein’ı aynı kuşağın iyi piyanistlerinden Inon Barnatan eşliğinde dinlerken çok genç yaşta yitirdiğimiz Benyamin Sönmez’i de ilk kez bu salonda dinlediğimi düşündüm. Natalia Gutman’ın öğrencisi, Rostropoviç’in çok beğendiği Benyamin de aynı kuşağın dünyada yükselen çellocuları arasındaydı. Ani ölümünü öğrendiğim günün tam 2 yıl önce 2 Aralık olduğunu daha sonra fark ettim. Ne garip rastlantı ve ne çabuk unuttuk Benyamin’i! Alisa Weilerstein ile Inon Barnatan dinletilerine Debussy’nin son yapıtlarından, Re Minör Viyolonsel ve Piyano Sonatı ile başladılar ve ilk bölümü, Schubert’in ölmeden yaklaşık bir yıl önce ve hayran olduğu Beethoven’ın ölümünün ardından keman ve piyano için yazdığı Op.159 Do Majör Fantezi ile bitirdiler. Viyolonsel ve piyano uyarlamasını kendileri yapmışlar. İkinci bölümde iki Rus besteciyi din n İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Tiyatro sanatçısı, eski İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Fikret Tartan (76) dün yaşamını yitirdi. Tartan, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın da babasıydı. Tartan için bugün saat 10.30’da Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi’nde tören düzenlenecek. Cenazesi, Karşıyaka Beşikçioğlu Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Fikret Tartan yaşamını yitirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle