19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2013 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK WASHINGTON CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’de Fethullah Gülen cemaati temsilcileriyle görüşmesine ilişkin eleştirilere sert çıktı. Kılıçdaroğlu, CHP olarak kendilerine güvenleri olduğunu, özgüvenleri olmayanların bu tür ilişkiler kurmayacaklarını belirterek “Dünya görüşü farklı olan yurttaşlara, siz bize sakın oy vermeyin diyebilir miyiz? Siyasette öyle bir şey var mı? Herkesin oyunu istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, görüşmede tek bir kez bile Gülen sözcüğünün geçmediğini, geçseydi bile bir şey olmayacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, gezisinin son gününde ABD’nin eski Ankara Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman ile görüşme yaptı. Görüşmede, TürkAmerikan ilişkilerinin yanı sıra Türkiye’nin iç gündem konularının da ele alındığı belirtildi. Kılıçdaroğlu, Washington’da basın toplantısı düzenleyerek 5 günlük ABD gezisi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, cemaatin Washington’daki çatı örgütlerinden Türk Amerikan Birliği (TAA) temsilcileriyle kahvaltıda buluşması konusundaki eleştirileri yanıtladı. CHP lideri, cemaatle görüşmesine ilişkin eleştirilere karşı ve ABD ziyareti hakkında şu açıklamalarda bulundu: Davet ettiler kabul etmeyecek miydik: ABD’ye gelirken ayrıntılı program yaptık, olabildiğince bütün kuruluşlarla görüştüm. Gelen hiçbir daveti reddetmedik. Oradan da kahvaltı daveti geldi, biz de gittik. Medyaya kapalıydı, açık olmasını çok isterdim. Yaptıkları çalışmaları bütün ayrıntılarıyla bize anlattılar, çok memnun oldum. Davet Kılıçdaroğlu, ABD’de cemaatle buluşmasıyla ilgili eleştirilere sert çıktı Bu tartışma ortamında AKP’nin Cumhurbaşkanı, AKP’nin Meclis Başkanı, AKP’nin Adalet Bakanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Yandaş, yalaka medya dışında yayın organları, İktidara bağımlı veya tutkulu yazar çizer, hukuk adamları dışında kalan hukuçular, yazarlar çizerler, bilim adamları... ... Uzun tutukluluğun en çok üç yılla kısıtlı olmasını gerekli gördüklerini, ne ki makul sürenin aşıldığını savundular ve nihayet, Anayasa Mahkemesi de bu yönde karar verdi. HHH Fakat heyhat! Bir Başbakan var ki tek başına iktidarda; hukuku guguğa çevirmek için çabaladı durdu. Son genel seçimde, üç yıl önce milletvekili seçilenlerin hemen tahliye edilmeleri gerektiği iç ve dış hukuk çevrelerde kabul görmesine karşın Başbakan RTE, bugün yüksek yargının vardığı sonuca Nuh dedi peygamber demedi, yıllarca direndi. Ona göre vekil seçilenlerin tahliyesini istemek partilerin kimilerini kurtarmayı amaçlayan siyasal bir manevraydı. Bu konuda iç ve dış hukuk çevrelerinin açıklamalarının hiçbir değeri yoktu. Yıllarca öne sürdüğü gerekçe tutsağı olduğu siyasal görüşlerin eseriydi. Örneğin CHP’nin Mustafa Balbay’la Mehmet Haberal’ı vekil seçtirerek hapislikten kurtarmayı amaçladığı gibi kaba ve hukuksal açıdan anlamsız bir gerekçeyle uzun tutukluluğun makul süreye indirilmesine ve böylece tutuklu vekillerin tahliyesine karşı çıktı. Ulusal iradeye saygıyı dilinden düşürmeyen, partili partisiz her herkesin ulusal iradenin kararlarına boyun eğmesindeki erdemi durmadan yineleyen Başbakan; halkın oylarıyla seçilenlerin tahliye taleplerini reddeden mahkemeyi destekleyen açıklamalar yapmaktan da geri durmadı. HHH AKP’nin özel yetkilerle donattığı Ergenekon davasını gören İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de örneğin Balbay’ın her duruşma sonundaki tahliye talebini reddetti ve ret kararı gerekçesinde ne hikmetse onca yıl, ay sanık hakkında deliller toplanamadığını ve yurtdışına kaçması olasılığını öne sürdü. Balbay’ın tahliyesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vereceği karara bağlı... Anayasa Mahkemesi Balbay’ın derhal tahliyesini zorunlu görüyor ama yaptırım gücü yok! Ne çare ve ne yazık ki, bu da Türkiye’ye özgü bir garabet! Yüksek Mahkeme’nin kararı Balbay’ın derhal tahliyesini sağlayamadığı için Başkan Haşim Kılıç, Ergenekon mahkemesine,Yüksek Mahkeme’nin kararını iyi okumasını söylüyor ve dolaylı biçimde Balbay’ın tahliyesinin zorunlu olduğunu duyumsatıyor... Yüksek Mahkeme’ye karşı yerel ağır ceza mahkemesi… Anayasa Mahkemesi’nin kararını şu ya da bu yasaya dayanarak uygulamama yetkisi olan özel yerel mahkeme! HHH Bugüne dek tahliye girişimleri o kadar çok şaşırtıcı sonuçlar verdi ki, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Umarım Anayasa Mahkemesi kararı Balbay’ı bu kez özgürlüğe kavuşturur” demek zorunda kaldı... Yok, hayır! 13. Ağır Ceza Mahkemesi Balbay’ı tahliye etmek zorunda. Hukuksal kimi gerekçelere sığınarak tahliyeyi reddedecek bir karar; hiçbir çevrede, hatta iktidar çevrelerinde bile, kuşku yok toplumsal vicdanda makul ve makbul görülmeyecek ve… ... İçdış hukuksal mutabakata karşın Balbay’ın tahliyesi bu kez de reddedilecek olursa... ... Yargı tarihi, mahkemenin adını ve işlevini herhalde olumlu satırlarla yazmayacaktır. ‘Görüşmede Gülen Sözcüğü Geçmedi’ geldi, biz sizin davetinizi kabul etmiyoruz mu, diyecektik. Kaçınmanın, gizlenmenin anlamı yok: Biz toplumun her kesimiyle görüşüyoruz. Kendisine özgüveni olmayan insanlar ve kurumlar bu tür ilişkilerden kaçınabilirler. Bizim kendimize özgüvenimiz var. Bir siyasi partinin kendisini belli kurumlardan dışlamasını doğru bulmuyorum. Kaçınmanın, gizlenmenin bir anlamı yok. Öyle baktık biz olaya. Gülen sözcüğü geçmedi: Kahvaltıda bir tek Gülen sözcüğü bile geçmedi. Kullanılsa ne olurdu, hiçbir şey olmazdı. Herkesin oyunu istiyoruz: Burada yaptığım görüşmeden dolayı Gülen hareketi oy verir mi, vermez mi?.. Biz bütün yurtaşlarımızın bize oy vermesini isteriz. Dünya görüşü farklı olan yurttaşlara siz bize sakın oy vermeyin diyebilir miyiz? Siyasette öyle bir şey var mı? Herkesin oyunu istiyoruz. Türkiye raydan çıkmış bir trene benziyor. O treni yeniden rayına oturtmamız gerekiyor, o nedenle herkesin oyunu istiyoruz, herkesten oy bekliyoruz. Gülen önergesi: (Cemaat hakkında 2005 yılında araştırma önergesi verdiği haberlerinin anımsatılması üzerine) Önergeyi görmem lazım. Öyle bir önerge vermişsek araştırma ihtiyacını duymamızdandır. Bir şeyin araştırılması o konunun olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmez. Bahçeli’ye yanıt: (Bahçeli’nin ABD gezisini eleştirmesiyle ilgili) Biz icazeti sadece Türk halkından alırız. Onun dışında görüşlerimizi herkesle paylaşır, tartışırız. AKP ikili oynuyor: (2004 MGK’sindeki cemaati bitirme kararı) İkili oynayan bir siyasi parti var. Kapının önünde farklı konuşuyor, kapının arkasında farklı konuşuyor. MGK’nin böyle bir belgesi olduğunu belge açıklanmadan söyleselerdi kimse inanmazdı. En büyük tepkiyi de Erdoğan ve arkadaşları yapardı. Türkiye kan ve zemin kaybediyor: Benim gördüğüm Türkiye ile ABD arasında ciddi bir güvensizlik zemini oluşmuş durumda. Bunun giderilmesi gerekir. Türkiye dış politikasını güvensizlik üzerine inşa edemez. Her aşamada kan ve zemin kaybediliyor. O kadar zarar verildi ki, sadece ABD ile değil Suriye, Mısır, Irak bütün bölgeyle benzer sorunlar çıktı. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) devam ediyor mu, etmiyor mu onu sizler de bizler de izliyoruz. Bir proje hiçbir zaman güvensizlik temelinde ilerleyemez. AKP dışında bir ses: ABD ziyaretimizde Türkiye’de iktidarın sesinden başka ses olduğuna tanık oldular. Temsilcilik ziyarete ayrı bir önem ve anlam kazandırdı. Artık CHP’nin Brüksel dışında Washington’da da temsilciliği bulunmaktadır. Temsilcilik üzerinden CHP’nin vizyonunu, hedeflerini, ABD’de daha etkin anlatma fırsatı bulacağız. Ziyaretimiz parti ziyareti olmasına rağmen TürkAmerikan ilişkilerine katkı sağlayacaktır. Ziyaretimiz çok verimli geçti. Ziyaretimizin, ABD’de büyük bir ilgi ve memnuniyetle karşılandığını ifade etmek isterim. Muhataplarımız ziyaretin zamanında gerçekleştiğini, memnun olduklarını ve CHP’yi daha çok görmek istediklerini ifade ettiler. CHP lideri, ABD ziyaretinin son gününde Johns Hopkins Üniversitesi’nde düzenlenen konferansa katılarak, katılımcı üniversite öğrencilerine Gezi eylemlerinin anlatıldığı bir videoyu izleterek değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, burada Gezi eylemleriyle birlikte dış politikaya ilişkin açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: Ders aldık: Olaylardan biz de ders aldık. İlk işimiz İstanbul’da bir sosyal medya birimini kurmamız oldu. Şimdi orada 18 arkadaşımız görev yapıyor. Bizim kullandığımız dilden daha farklı bir dil kullanıyorlar. 140 karakter içinde dünyayı bizden daha iyi ifade ediyorlar. Gezi eylemlerine katılan pek çok genç, partimizde çalışmak istiyor. Bin yıldır yönümüz Batı’ya ve çağdaş uygarlığa Kılıçdaroğlu ABD’li gençlere Gezi’yi anlattı dönük. O dünyadan asla kopmayacağız. El Kaide: Biz iktidarda olsaydık kesinlikle Türkiye’den El Kaide unsurlarının geçmesine ve cihatçı grupların Türkiye’de kamp kurmalarına izin vermezdik. Türkiye, üzerinden El Kaide’ye silah yollanmasına izin vermezdik. Mısır’la ilişkilerimizi tamir etme çabalarına devam edeceğiz. Bozulan ilişkilerin düzelmesi bizim için önemlidir. Bu arada Tahrir Meydanı’ndaki insanların özgürlük ve demokrasi taleplerini destekliyorum. Sıfır sorunda kaderin cilvesi: Komşularla sıfır sorun politikasını gündeme getiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’dur. Fakat kaderin cilvesine bakın ki şu anda komşumuz kalmadı. Bütün komşularımızla kavgalıyız. Uluslararası politika okuyan öğrencilere doktora konusu olacak kadar ilginç bir söylem bu. Ermeni belgeleri: Bütün devletlerin tarihinde artılar ve eksiler vardır. Ama her toplum yeri ve zamanı geldiğinde kendi tarihiyle yüzleşir. Önemli olan hataları tekrar etmemektir. 1915 dramatik olayları konusunda Türkiye önemli bir adım attı ve arşivlerini açtı. Erivan’ın, Moskova’nın da elindeki belgeleri açıklamasını isteriz. Dersim arşivleri: Tarih çoğu kez sıcak siyasetin konusu olmaz. Tarih büyük ölçüde tarihçilerin işidir. Dersim arşivleri bir gün açılacak ve gerçekler ortaya çıkacak. Özür dilenecekse Dersim konusunda, elbette bunu Başbakan yapacak. Tutuklu yabancılar ‘utandıran arama’yı anlattı: Çırılçıplak soyup 3 kez öksürtüyorlar Her şey ‘inşallah’a kurulu AYŞE SAYIN ANKARA Antalya L Tipi Cezavi’nde “yabancılar koğuşu”nu ziyaret eden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, yabancı tutuklulardan da “bir dokunup, bin ah” işitti. Yabancı tutuklu ve hükümlüler Türkiye’deki cezaevini “antisosyal” diye nitelendirirken Marcus adlı Alman yurttaşı ise cezaevlerinin durumunu, “Türkiye’de cezaevi sisteminin özeti, İnşallah! Ne sorarsam, ‘İnşallah’ diyorlar” diye anlattı. AKP’den Mehmet Metiner ve Ayşe Türkmenoğlu, CHP’den Veli Ağbaba, BDP’den Murat Bozlak’dan oluşan TBMM İnsan Hakları Cezaevleri Alt Komisyonu üyeleri, geçen hafta başında Antalya L ve E tipi ile Alanya L Tipi Cezaevi’nde yaptıkları incelemelerde çarpıcı görüntü ve şikâyetlerle karşılaştı. Cezaevi izlenimlerini Cumhuriyet’e anlatan CHP’li Ağbaba, bütün cezaevlerinde olduğu gibi Antalya ve Alanya’daki cezaevlerinde de “utandıran” çıplak arama olduğunu söyledi. Gezi olayları sırasında öldürülen Abdullah Cömert’i anma etkinliği TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, yabancı tutuklulardan da “bir dokunup, bin ah” işittiler. ne “kırmızı fular” takarak katıldığı gerekçesiyle 12 Eylül’de gözaltına alınan Ayşe Deniz Karacagil ile de görüşen Ağbaba, önümüzdeki günlerde komisyon raporu gelecek olan cezaevi izlenimlerini şöyle anlattı: Soyup, öksürtüyorlar: Hemen hemen bütün cezaevlerinde olduğu gibi Alanya ve Antalya cezaevlerinde de özellikle adli mahkumlara dönük “utandıran” çıklak arama var. Özellikle Adli kadın mahkumlar Time’da yılın El bombalarıyla adamı Sisi oldu oynuyorlardı Haber Merkezi Time dergisinin “yılın kişisi” için yaptığı anket oylaması dün sona erdi, ilk sonuçların bugün açıklanacağı belirtildi. Açıklamada, Mısır’da darbe yapan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi’nin yüzde 26,2 oy oranıyla önde olduğu kaydedildi. Time’ın anketinde, El Sisi’nin ardından 2. sırada Başbakan Tayyip Erdoğan yüzde 20.8 oyla ikinci, müzisyen Miley Cyrus ise yüzde 16.3 oy ile üçüncü sırada yer aldı. Time bu yılki anketinde Başbakan Erdoğan ve Mısır Genelkurmay Başkanı El Sisi’yi karşı karşıya getirmişti. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış attıkları tweet’lerle bu duruma tepki göstermişti. 25 Kasım’da başlayan oylamada sıralama birçok kez değişirken anketi etkilemek isteyen Suriyeli hacker’lar, Time dergisinin Twitter hesabını ele geçirmişti. Oylamalanın sonuçları dergi tarafından bugün açıklanacak. CAN HACIOĞLU Afyonkarahisar’da facia geliyorum demiş Süper Loto’da büyük ikramiye ikiye bölündü ANKARA (AA) Süper Loto çekilişinde kazanan numaralar “10, 22, 33, 40, 46 ve 54” olarak belirlenirken, 6 bilen iki kişi, 10 milyon 939 bin 269 lira kazandı. Çekilişte 5 bilenler 4 bin 910 lira, 4 bilenler 93 lira ve 3 bilenler ise 7 lira altmış beşer kuruş ikramiye kazandı. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlilerin kuponlarını İstanbul’un Şişli ve Kadıköy ilçelerinden yatırdıkları açıklandı. ESKİŞEHİR Afyonkarahisar’da mühimmat deposunun patlaması sonucu 25 askerin şehit olmasıyla ilgili dava, tanık askerlerin ifadelerinde, mühimmat taşıma işlemi için askerlere herhangi bir eğitim verilmediği, bazı askerlerin mühimmatla oynadığı, askerlerin 18 saat aralıksız çalıştırıldıkları anlatıldı. Eskişehir Askeri Mahkemesi’ndeki davada tutuksuz sanıklar Albay Veysel Özbay, Binbaşı Ali Duran, Üsteğmen Tuncay Aydın, şehit aileleri ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada tanık askerlerin ifadeleri okundu. Tanık askerlerin ifadelerinde, mühimmat taşıma işlemi için askerlere herhangi bir eğitim verilmediği, sabah saat 7.00’den gece 24.00’e kadar çalıştırıldıklarını, 34 saatte bir 10 dakika mola verildiğini, mühimmat sandıklarının kırık ve bakımsız olduğunu anlatmaları dikkat çekti. Kulede nöbet tutan er Kadir Yaman ise “İstif yapılan bölgeye baktığımda çalışmaları gördüm. Askerlerin el bombalarıyla şakalaştığını, el bombalarının etrafa saçıldığını, kırık sandıkları gördüm. Bir sonraki gün dürbünle yine olay yerine baktığımda çalışmaların devam ettiğini gördüm” dedi. Olay günü mühimmat tasnifinde bulunan kısa dönem erlerden Fethi Tuna, “Depoda ışık yoktu. Land Rover’ın farından faydalanarak askerler mühimmatı alıp kapıya getiriyorlardı. Murat Düger ‘Yer yok fazla getirmeyin’ dedi. Bundan 30 saniye sonra patlama meydana geldi. 35 metre uzağa fırladım” diye konuştu. Askerler ifadelerinde daha önce kışlada çalışmaların 17.30’da bittiğini ancak Binbaşı Ali Duran’ın göreve gelmesiyle birlikte bu çalışmanın gece 24.00’e kadar uzadığını, askerlerin 56 gün boyunca banyo bile yapamadıklarını ifade etti. Şehit ailelerinin, sanıkların tutuklanması da dahil tüm talepleri reddedildi. Bu karara tepki gösteren aileler ve avukatları kışla içindeki mahkeme salonunda nizamiye kapısına kadar bir protesto yürüyüşü yaptı. İTÜ’de rektöre tepki İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencileri rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca’nın “antidemokratik”, yandaş ve baskıcı bir yönetim sergilediğini iddia ederek eylem yaptı. Maslak kampusundaki yemekhane önünde toplanan yaklaşık 300 öğrenci “Üniversiteyi hep beraber kuracağız. Yeter Karaca”, “Doktoralı işsiz olmayacağız”, “Asistan kıyımına son” ve “İşten atılan asistanlar geri alınsın” yazılı pankart ve dövizler açarak “Emek, bilim, özgürlük” ve “Rektör istifa” sloganlarını attı. Özel güvenlik görevlilerinin önlem aldığı eylemde öğrenciler, yaptıkları açıklamada rektör Mehmet Karaca’yı eleştirerek istifasını istedi. Öğrenciler, Karaca’nın üniversitede ‘tek adam’ sistemi getirdiğini, öğrenci sorunlarını çözmek yerine, antidemokratik uygulamaları artırarak üniversitede baskı sistemi kurduğunu söyledi. (Fotoğraf: AA) şikâyetçi. Çırılçıplak soyulduklarını, 3 kez oturup kalktıklarını ve bu sırada öksürtüldüklerini söylüyorlar. “Ömrümüzden ömür gitti” diyorlar. “Tedirginiz, çok onur kırıcı” diyorlar. Tacize varan arama: Ailelere “ince arama” yapılıyor. Bazı mahkumlar, annelerinin tacize varan aramalar yüzünden cezaevine gelmek istemediğini anlatıyor. Çocuğunu hiç görmedi: Antalya ve Alanya cezaevlerindekileri ortak sorunu ailelerine çok uzak olmaları. Adanalı bir mahkum, cezaevine girdikten sonra doğan 2.5 yaşındaki çocuğunu hiç görmemiş. 45 yıl ailesini annesini göremeyenler var. Doluluk 4 kat: 3 cezaevinde de kapasitenin üstünde doluluk var. 478 kişi kapasiteli Alanya cezaevinde 1491 kişi kalıyor. Sıcak su yetersiz. Mahkumlar, buldukları yerlerde merdiven altlarında, koridorlarda yatıyorlar. L tipindeki tek kişilik ordalarda 4, 7 kişilik odalarda 28 kişi kalıyor. L tipindeki ortak alanlar kameralarla 24 saat gözetleniyor. Hemoroide de, baş ağrısına da aynı ilaç: Açık görüşler 45 dakika ile sınırlı ve yetmiyor. Hasta mahkumlar, aylarca hastaneye sevk bekliyorlar. Doktora gitmek için 6 ay, 9 ay, 1 yıla varan sürelerde bekliyorlar. Diş muayenesi için 20 ay bekleyenler var. Beyin tümörü olan Mehmet Tekin, nisan ayından bu yana, yaklaşık 7 aydır film çektirmek için bekliyor. Revir muayenelerinden şikâyet var. Bazı mahkumlar, “hemoroide de, baş ağrısına da, gribe de aynı ilacı veriyorlar” diye yakınıyor. Sistem özeti, ‘inşallah’: Antalya’da “yabancılar” koğuşunda kalanlar, en çok “sosyal etkinlik” olmamasından yakınıyor. Bütün yabancıların ortak şikâyeti “burası antisosyal!” Hollandalı kanser hastası Andrea adlı kadın mahkum, “Hollanda Büyükelçiliği’ne ilaçlarım için faks çekilmesini istedim, gitti mi gitmedi mi bilmiyorum. Hollanda’ya mektuplarım 45 ayda gidiyor” diye yakınıyor. Alman vatandaşı Marcus, Interpol tarafından aranıyormuş, Antalya’da yakalanmış. Marcus, “Türkiye’deki cezaevi sisteminin özeti, inşallah! Ne sorarsam, inşallah diyorlar. Almanya’ya iadem gerekiyor, ama ne arayan var, ne soran... ‘Almanya, benim burada olduğumu biliyor mu? Beni alacaklar mı?’ diyorum, İnşallah diyorlar” diye yakınıyor. Yabancılar soyadları tutmadığı için aileleriyle görüştürülmüyor. Filistinli bir mahkum, “Türkiye’de tanıdığım bir kişi var, onunla da soyadımız tutmadığı için görüşemiyoruz” diyor. Kırmızı fular mağduru: Ayşe Deniz Karacagil, Abdullah Cömert’i anma etkinliğine katıldığı gerekçesiyle 3 Ekim 2013’te gözaltına alındı. Kendisine “kırmızı fular niye taktın” diye sormuşlar. Ayşe, “Ne kırmızı fular taktım, ne de kırmızı fularım var, taş da atmadım” demesine karşın gözaltına alınmış. Kendisi eyleme katılanların gözünü korkutmak için alındığını söylüyor. Antalya’da gözaltına alınmasına karşın, keyfi şekilde Alanya Cezaevi’ne sevk edilmiş. Etek yok, eşofman giy: Kadın mahkumlar, cezaevi yönetmeliğinin erkeklere göre hazırlandığını söylüyorlar. Örneğin, cımbız yok, gecelik yok. Bir pijama, eşofmana izin veriliyor. Kadınlar bluz, etek olmamasından yakınıyorlar, “Kadınız, kadınca gereksinimlerimiz var” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle