21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Oğlu gözaltında olan Bakan Güler’in ‘oluruyla’ dün de Emniyet’te 14 daire başkanı görevden alındı Emniyet’i dağıttılar YARDIMA GELEN SAVCILAR DOSYAYI KAPTI Korku ve Ecel Korkunun ecele faydası yok özdeyişi iktidardaki parti yöneticilerinin ruhsal durumlarına ve görünümlerine tam olarak uyuyor. Erdoğan’ı belediye başkanlığından alındığı günlerde İstanbul Belediyesi önünde toplanan bir avuç kalabalığa konuşurken bir rastlantıyla dinlemiştim. Bağıra çağıra meydan okuyordu. Tuhafıma gitmişti ve yazmıştım da bu izlenimimi... Bir kamu görevlisinin ya da hatta bir siyasetçinin değil; bir yerlerden güvence almış, sırtını bir yerlere dayamış, bir hedefe kilitlenmiş birinin, ölçü dışı bir konuşmasıydı bu. O sırada, cezaevine gireceği için korkuyor muydu, sanmam. Bunu şimdi çok daha iyi görebiliyoruz. Aldığı güvencelerin kendisini çok daha yukarılara çıkaracağının, birkaç ay sürecek cezaevi yaşantısının da oynamayı çok iyi becerdiği mazlum ve kahraman rolüne pek güzel bir altyapı kazandıracağının herhalde bilincindeydi. Sonra başbakan olarak hep bağırdı. Partisini kökünden sallayan rüşvet operasyonu sonrasında da bir süre sustuktan sonra Konya’dan sesini yükseltti. Fakat dikkatli bir kulak, bu bağırışın öncekilerden farkını, halka ve Tanrı’ya sığınıştaki çaresizlik tınısını, savurmaya devam ettiği tehditlerdeki geri çekiliş tonlarını ayrımsayabiliyor. Dikkatli bir göz, yüzdeki kasılmaları, sararmaları gözlerdeki donuklaşmaları görebiliyor. Başbakan korktuğunu, hem de fena halde korktuğunu artık gizleyemiyor. Fakat halk deyişinde pek güzel söylendiği gibi, korkunun ecele faydası yoktur... HHH Rüşvet operasyonunun kimlerce, hangi güçlerce başlatıldığının çok fazla önemi yok. Burada bence asıl önemli olan, hırsızlığın, soygunun, yasadışılığın açık seçik ortada oluşudur. Bir cinayet işlendiğini ve onu kimin işlediğini ortaya çıkaranın kimliğinden daha önemli olan, bir cinayetin işlenmiş olduğunun ve kimlerce işlendiğinin öğrenilmesidir... Daha da önemli olgu, Türkiye’de devletin (yasamanın, yürütmenin, yargının) büyük oranda artık Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama, yürütme ve yargı organları değil, iki gerici güç arasında paylaşılmış bir devlet erki olduğu gerçeğidir... Bu gerçekleri göz ardı ederek konuyu operasyonun hangi güçlerce başlatıldığı sorusuna yöneltmeye çalışmak, gerçeği saptırıp karatma çabasıdır... AKP yönetiminin ve yandaş medyanın yapmaya çalıştığı da tam olarak budur... “Rüşvet operasyonu”ndaki “operasyon” kavramının bile inanılmaz bir pervasızlık ve utanmazlıkla yönü değiştirilerek kafalar karıştırılmak isteniyor... Hükümet açıklamalarında ve hele yandaş medya yayınlarında, asıl operasyon sanki rüşvetçilere karşı yürütülen değil de, bu operasyonu düzenleyenlere karşı yapılan bir operasyonmuş izlenimi yaratılmaya çalışılıyor... AKP yönetimi ve başındaki kişi bir kez daha, kavramları tersyüz etmede, doğruyu eğri, eğriyi doğru göstermede inanılmaz “usta”lığını gösteriyor... HHH Fakat nereye kadar?.. Haziran Direnişi günlerindeki yazılarımda ve konuşmalarımda Tayyip Erdoğan’dan bir geri çekilme, uzlaştırıcı bir sağduyu davranışı beklemenin anlamsızlığına değinenlerden biriydim... Aynı şeyi bir kez daha görüyoruz ve bu da söz konusu kişi bakımından tutarlı bir davranıştır... Tayyip Erdoğan en başından beri çevresini koruyarak, hiçbir konuda hiçbir ödün vermeyerek bugünlere gelebilmiş bir kişidir. Bugünden sonra da ondan farklı bir davranış beklemenin, teslimiyetçilikten başka bir anlamı olamaz. Bugün gelinen noktada tek fark, rüşvetin, hırsızlığın, çürümenin artık örtbas edilemez olduğu, halk insanlarının da artık her yerde bu gerçeği korkusuzca, çekincesizce, açıkça dile getirmeleridir... Suçları gizlenemez olanlar ise korkularını da artık gizleyemiyor... Özdeyişi yineleyecek olursak, korkunun ecele faydası yoktur... Fakat bu kaçınılmaz sonu çabuklaştırmanın tek yolu, çarpışan iki gerici gücün dışında kalan herkesin, seyirci olmaktan çıkarak, her alanda, her platformda ve sadece lafta da kalmayarak, etkili, kararlı, sonuç alıcı bir savaşım vermesidir... kanunları İLHAN TAŞCI Kadı ANKARA Bakanların çocuklarını da kapsayan operasyonda çok sayıdaki şüphelinin ifadesinin yetiştirilebilmesi gerekçesiyle “yardımcı” olarak görevlendirilen iki yeni savcı, rüşvet dosyasının “soruşturmacı asıl savcısına” dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın, işlemlerin ancak “iki savcının imzasıyla yapılabileceği” emri, yolsuzluk soruşturmasının çıkış noktasından farklı bir çizgiye yönlendirilmesinin en önemli adımı olarak öne çıktı. Avukat Turgut Kazan savcıların ikisinin imzasıyla işlem yapılacağı talimatına ilişkin sorumuz üzerine, “Öyle bir olay yaşıyoruz ki, bugüne kadar yaşanmamış bir durum. Doğal olarak, uygulama örnekleri de geçmişte hiç görülmemiş örnekler oluyor. Örnekleri doğal saydığım için değil, yaşadığımız olay bugüne kadar karşılaşmadığımız boyutta bir yolsuzluk olduğu için uygulamalar şaşırtıcı” karşılığını verdi. Turgut Kazan, birden fazla savcının yürüttüğü soruşturmada, savcılar arasında çıkacak olası düşünce ayrılıklarının nasıl giderileceğini ise “Böylesini duymadım da rastlamadım da. Ciddi bir güven bunalımı ve korku var. Gerçekten bir soruşturmaya iki savcıyı vermiş olabilirsiniz. İki farklı görüşte de olabilirler. Örneğin suç vasfının tayininde görüş ayrılığı çıkabilir. Ama savcılar ile başsavcının yapacağı müzakere sonucunda bir yargıya ulaşırlar. Olağan olan budur” sözleriyle açıkladı. “Görünen o ki, siyasal iktidar işin yolsuzluk boyutunu kapatmak istiyor” diyen Kazan, “Oysa ‘bunlar çete, devlet içinde yapılanmış örgüttü’ bölümünden önce yolsuzluğun korkunç olduğunu, hesabının sorulacağını dile getirmeleri, onunla ilgili duyarlılık göstermeleri gerekir. Meclis Başkanı’na, Başbakan’a ve bakanların açıklamalarına bakıyorsunuz, o yolsuzluk bölümü yok” değerlendirmesini yaptı. Eski DGM Savcısı, CHP Muğla Milletvekili Ömer Suha Aldan da savcıların başsavcı adına görev yaptıklarını anımsatarak, mesleki geleneklerde soruşturmaya başlayanın kararlarının esas olduğunu vurguladı. Aldan, arama, gözaltı gibi savcılık işlemlerinin iki savcının imzasıyla yapılabileceğine ilişkin emirle birlikte yeni savcıların da “soruşturmanın içine doğrudan dahil edildiklerine” dikkat çekti. Aldan, savcılar arasında oylamayı ilk kez duyduğunu söylerken “Yasada ve mesleki geleneklerde böyle bir şey yok. Soruşturmayı başlatan yürütür, diğerleri yardımcı olur” bilgisini paylaştı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üç bakan oğlunun gözaltına alındığı yolsuzluk operasyonunun ardından İstanbul Emniyeti’nde şube müdürlerini değiştiren hükümet, dün de Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 14 daire başkanını görevden aldı. Yeni atama kararı, oğlu rüşvet soruşturmasının şüphelisi olan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in “oluruyla” gerçekleştirildi. 17 Aralık operasyonunu yapan şubenin bağlı olduğu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin başkanı değişti. 17 Aralık’tan sonra toplam 56 polis müdürü görevden alınmıştı. Görevden almalar, hükümet aleyhinde yapılacak olası operasyonları engellemek ve cemaate yakın polisleri tasfiye etmek olarak yorumlanmıştı. Operasyon, dün Emniyet’in zirvesine ulaştı. İstanbul’daki operasyonu yapan Mali Şube’nin bağlı bulunduğu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı Mehmet Yalçınkaya görevinden alındı, yerine ise Hacı Yusuf Karababa getirildi. Terör Dairesi Başkanı Cihangir Çelik’e görevinden el çektirilirken, yerine ise Emniyet başmüfettişi Ünal Acar atandı. Çelik; Ergenekon, Balyoz, KCK gibi operasyonları devam ettirmişti. Cemaate yakın olduğu savlanan Çelik, geçmişte UMUT Operasyonu’na katılmıştı. Musa Tiyek Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı’na, Seyithan Bulu Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’na, Battal Gazi Örümcek Asayiş Dairesi Başkanlığı’na, Arif Çankal Güvenlik Dairesi Başkanlığı’na, Kemal Pelit Kriminal Dairesi Başkanlığı’na, Ahmet Karacabey Bilgi Teknolojileri DİNK DAVASINDA DEĞİL ŞİMDİ ALINDI Emniyet’teki “cemaatçi” isimlerin önde gelenlerinden olduğu iddia edilen ve Erhan Tuncel’in Hrant Dink cinayetide kilit isim olarak işaret ettiği Emniyet Teftiş Kurulu Başkanı Ramazan Akyürek de görevden alınan isimler arasında dikkat çekti. Daha önceki Emniyet’te operasyon tartışmaları sırasında Emniyet İstihbarat’a gelen Daire Başkanı Engin Dinç yerinde kaldı. Dinç, Başbakan Erdoğan’ın evinde ve ofisinde böcek bulunmasının ardından İstihbarat Daire’de inceleme yapan ekibin içindeydi. Akyürek, Dink öldürüldüğünde Trabzon Emniyet Müdürü’ydü ve Tuncel de bu ilin İstihbarat Şubesi’nde yardımcı eleman olarak çalışıyordu. Tuncel son duruşmada “Karşımızda polis yok. Bir cinayet şebekesi var. Ben hepsine iyilik ettim. Hepsinin ortak özellikleri yalancı oldukları ve adli mercileri yanıltmalarıdır. Cinayet çetesi Ali Fuat ve Sabri Uzun ölüm ihbarı yapmamış ve yanlış rapor düzenlenmiştir. Ali Fuat ve Ramazan Akyürek çetenin üzerindedir. Beni bir numaralı sanık yapıp kendilerini saklamıştır. Odatv, Cübbeli, şike, KCK, Hanefi Avcı suçsuz. Bunları yapan cemaat değil bu ikisidir. Ben bu şahıslara hiçbir kötülük yapmadım. Savcılık halen Ramazan şahısların kurduğu tuzakla karşı karşıyadır” ifadesini kullanmıştı. Akyürek ‘Operasyon’ MASAK’a da uzandı GÖREVDEN ALINAN ÇAPKIN: MASAK Başkan Yardımcısı Faruk Elieyioğlu da görevden alındı. Elieyioğlu’nun, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ardından görevden alınması dikkat çekti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, MASAK Başkan Yardımcısı’nın görevden alınıp alınmadığıyla ilgili sorular üzerine, “Binlerce personelimiz var. Her an herhangi birini görevden alabiliriz. Resmi Gazete’ye bakın yazıyorsa alınmıştır” dedi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “2013 Temmuz ayından bu yana bazı il Emniyet müdürlerinin değiştirilmesini öngören kararnamelerin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nden döndüğü” yönündeki haberlerin asılsız olduğunu açıkladı. Açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın onayına sunulmuş herhangi bir kararname bulunmamaktadır” ifadeleri kullanıldı. Büyük yangın bizi de yaktı Görevden alınan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın “Büyük bir yangın var, hiç ilgimiz yokken bizi de yaktı” dediği öne sürüldü. Gazeteci İsmail Küçükkaya, Twitter hesabından paylaştığı mesajında Çapkın görevden alınma sebebi olarak, ‘Böyle bir soruşturmadan nasıl haberin olmaz’ düşüncesini görüyor” diye yazdı. Diğer atamalar Dairesi Başkanlığı’na, Ahmet Kemal Yüzgüleç Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı’na, Murat Kocak Haberleşme Dairesi Başkanlığı’na, İbrahim Kulular Koruma Dairesi Başkanlığı’na, Hasan Adak İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı’na, İdris Karabörk Arşiv ve Dokümantasyon Dairesi Başkanlığı’na atandı. Birkaç gün önce 18 şube müdürünün değiştiği Ankara Emniyeti’nde müdür yardımcıları da görevden alındı. Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kır Başkentte de tırpan cılı, Mali Suçlar ve Kaçakçılıkla Mücadele Şube müdürlüklerinden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı İbrahim Öztürk ile Organize ve Siber Suçlarla Mücadele’den sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı İbrahim Pala görevinden alındı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi başkan yardımcıları Metin Kavak ile Alparslan Çalışkan’a da el çektirildi. Terörden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcılığı’na Günter Şenses, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele birimlerinden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcılığı’na Hakan Arıkan atandı. Emniyet ve Maliye Bakanlığı’ndan sonra bu kez de TRT’de gö dı. an yaş r ala alm n revde TRT Haber Dairesi Baş ve en ök t B me Ah nı ka yardımcısı Ahmet Çavu şoğlu görevden alındı. Görevden almaların de vam edeceği bildiriliyor. TRT’de de görevden alma ‘YARGIYA DOĞRUDAN MÜDAHALE YAPILIYOR’ HAKAN DİRİK İZMİR İzmir Barosu Başkanvekili Ercan Demir, bugün Kocaeli’nde başlayacak Marmara ve Ege baroları başkanlar toplantısında yolsuzluk operasyonuna siyasi müdahaleyi ele alacaklarını söyledi. Operasyonun ilk gününden itibaren hükümetin gerçekleştirdiği uygulamaların “doğrudan siyasi müdahale” olduğunu vurgulayan Demir, “Böylesi bir yolsuzluk soruşturmasına siyasi iktidarın açıkça müdahale etmesini bizim gibi kurumlar asla kabul etmeyecek ve bu işin peşini asla bırakmayacaktır. Dört bakanın hâlâ istifa etmeden, ‘biz rahatız’ diye Başbakan tarafından kollanıyor olması, halkımızın değerleriyle alay etmektir” dedi. Savcı Kara’nın yanına yeni görevlendirmeleri değerlendiren Demir, “Adalet Bakanı operasyonu duyar duymaz HSYK’deki odasına çekilmiş, soruşturmayı koordine eden başsavcı vekilinin üzerine bizzat başsavcıyı koordinatör ve müdahil etmiştir. Bakanı’nın istediği ya da güvendiği iki savcıyı dahil etmesi, bu soruşturmaya müdahale edildiğini açıkça göstermektedir” dedi. Feyzioğlu iki savcının gelişini değerlendirdi: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, yolsuzluk operasyonuyla ilgili tartışmalara ilişkin, “Yargı siyaseti şekillendiren bir güç olarak kullanılamaz. Yargının bütün şaibelerden arındırılması hepimizin asli görevi olmak zorundadır” değerlendirmesini yaptı. Feyzioğlu, TBB’de düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturmasıyla karşı karşıya olunduğuna işaret etti. Soruşturma sü Örtbas edilmek isteniyor ‘Yasada böyle bir şey yok’ rerken polis amirlerinin görev yerlerinin değiştirildiğini anımsatan Feyzioğlu, “Bunu toplum vicdanının kabul etmesi mümkün değildir” dedi. Soruşturmayı başlatan iki savcının yanına iki yeni savcı daha görevlendirildiğini belirten Feyzioğlu, “Bu savcıların kararlarını oyçokluğuyla vereceklerine dair bir talimat yazılmıştır. Bunlar soruşturmanın yönlendirilmek ve örtbas edilmek istendiği algısını yaratmıştır” diye konuştu. Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın yeni savcılar görevlendirerek kararların oyçokluğuyla alınacağı yönündeki uygulaması sorulan Feyzioğlu, böyle bir hukuki düzenleme olamayacağını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle