18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Harç Bitti Epeydir süren usta Teyyüp ile ABD’ye sığınmış emekli vaiz arasındaki koalisyonun büyük kavgayla sona erdiğini, ilgili çevrelerde “Aşk bitti” diye nitelendirildiğini bu köşeden aktarmıştık. Aşk bitince genellikle nefret başlar. Nefret de, intikam duygusunu kamçılar. Hafta başında gerçekleşen ve kabine üyelerinin çocuklarına değin uzanan operasyon, o kamçının şakladığını gösteriyor. Bir başka gösterge de, Türkiye’de son kullanma tarihi bitmişler için uygulanan yöntem ve kurumsal yapının değişmesi. Eskiden “bizim çocuklar”, yani generaller devreye sokulurdu; şimdi cemaat kanalıyla polis ve yargı aynı işlevi görüyor. Hani AKP’liler ve “yetmez”ciler, “vesayet dönemi bitti” filan diye kendilerini kandırıyorlardı ya; asıl egemen güç, kimin Babasının Oğlu Beyefendiler hukukun üstünlüğünü, soruşturmanın gizliliğini yeni anımsadılar. Mangalda kül bırakmıyorlar. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, gazeteci Tuncay Özkan, İP Başkanı Doğu Perinçek televizyonlarda, gazetelerde “peşin hükümle” suçlanırken neredeydiniz? Şimdi kalkmış diyor ki, “Babamın oğlu olsa dinlemez soruşturmayı yürütenler hakkında gereğini yaparım.” Sen önce babası olduğun oğullarına, bakan yaptığın babaların oğullarına bak... Sağcıları aday göstermekte kararlı ve inançlı CHP yönetimi ile görüştük. Durumu örneklerle açıklama gereği duyuyorlar: “Anketlere göre, Melih Gökçek yüzde 38’de kalacak. Ankara’da CHP’den en iyi aday yüzde 3334 düzeyinde. Mansur Yavaş CHP’den aday olursa, CHP’den biraz azalma da olsa, yüzde 40’ı buluyor. Mansur Yavaş yerine bir CHP’liyi aday koyup çevremizden ciddi bir alkış alabiliriz hiç kuşkusuz. Ama bu durumda, seçimleri yine Melih Gökçek kazanabilir. Bir başka örnek: Hatay’da AKP 350 bin, CHP 305 bin oy alıyor. Oy farkının kapanması için sağ eği Meğer CHP’nin olası adayları: Hatay’da AKP’li Lütfü Savaş, Uşak’ta MHP’li Ali Erdoğan, Kayseri’de eski DYP’li Orhan Çilsal, Bursa’da eski DYP’li Necati Şahin, Ankara’da MHP’li Mansur Yavaş... Eski CHP’lilere sorduk, “Gidiş nereye?” diye. Söze, “Milletvekili seçimleri değil ki bu, biriki sağcı arada kaynasın. Kan uyuşmazlığını gidermek zor” diye girdiler ve CHP’de olup bitenler için Güniz Sokak’ı adres gösterdiler: “Süleyman Demirel, ‘7 kere gittim, 8 kere geldim’ derdi ya. Şimdi, 9. kez ruhuyla geliyor. Yaşananlar, siyasi strateji olarak bir Demirel projesidir.” Demirel’in yanına bir ismi daha kattılar: “CHP’deki Sarıgül operasyonunu da yürüten, 2002’de AKP’nin iktidara taşınması sürecinde DSP’yi Şenliğe Az Kaldı bölmüş olan eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan.” Konuştuğumuz CHP’liler, yerel seçimlere sağcı adaylarla girmeye parti yönetiminin “AKP’den bir kurtulalım da nasıl kurtulursak kurtulalım” amaçlı “ulvi” gerekçeyi ekleyeceklerinden eminler: “Oysa yapılanın arkasında CHP kimliğinin tümüyle yok edilmesi var. Neticede CHP varlığını sürdürecek, ama içi tamamen boşaltılmış olacak.” CHP tabanının ve örgütün sessiz kalmasına gelince... Kaynaklarımız, “yerel seçimler öncesi adaylık beklentisi”nin doğal bir suskunluk yarattığını söylediler: “Büyükkentlerin ve çantada keklik görülen büyük ilçelerin adaylarının belirlenmesinden sonra partide şenlik başlar.” İnsandan Çekirgeye “vasi” olduğunu gösterdi. “Çete işidir, Emniyet müdürlerinden izin alınmadı” filan diyerek büyük hırsızlığın üstünü örtmek isteyen Teyyüp, hâlâ “usta” olduğunu sanıyorsa, yanılıyor. Kendisi de anladı zaten... Patronu, “harç bitti, yapı paydos” dedi ve kapıyı gösterdi. Önce şunu belirtmeliyim: Bu yazıda konu edilen insanın çekirgeye dönüşmesinin Franz Kafka’nın Dönüşüm/Değişim adlı yapıtının bir gecede böceğe dönüşen kahramanı Gregor Samsa ile bir benzerliği bulunmamaktadır. İkisi arasındaki ayırt edici özellik Kafka’nın böceğe dönüşen insanı “iyi” bir varlık olma niteliğini korurken, çekirgeleşen insanın geçirdiği bu sürece koşut olarak “kötü” bir varlığa dönüşmesidir. HHH Bilimsel olarak çekirge, düz kanatlılar/ Orthoptera takımından “Caelifera” alt takımının “sıçrayıcı” özelliğe sahip üyelerine verilen bir genel addır. Halk arasında sıkça kullanılan “Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge…” deyişi de çekirgenin bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Ülkemizin de yer aldığı Akdeniz Bölgesi çekirgelerin yoğun bulundukları yaşam alanlarından biridir. Bu böcek türü zengin bitki örtülü bölgelere yaptıkları dehşet verici göçlerle tarım ürünlerine büyük zararlar verir. Kümeler halinde bıraktıkları yumurtalardan ilk yağmurlardan hemen sonra çıkan kanatsız çekirge yavruları büyük topluluklar halinde bitkilere saldırırlar. Çekirge, böcek biliminde (entomoloji) “başkalaşan bir hayvan” olarak da tanımlanır. Çünkü yavrular erginleştikçe kanatlanırlar; böylece göçün hızı daha da artar. Karabulutlar gibi göç eden çekirge sürüleri indikleri yerlerdeki bitkileri kısa sürede yiyip bitirirler. Dişi çekirgeler sıcak mevsimin sonunda bulundukları yerde yumurtlar, sonra kalabalık topluluklar halinde ölürler. Ne var ki bunların ölüleri de dirileri kadar zararlıdır, çünkü cesetleri çeşitli hastalıklara yol açar. Bu uğursuz yaratıklardan kurtulmanın tek yolu köklerini kazımaktır. HHH Bir haftadır ülkemizde tanık olduğumuz, “Pes, bu kadar da olur mu?”, “Yok artık!” gibi sözlerle şaşkınlığımızı, “Allah hepinizin…” diyerek öfkemizi dile getirdiğimiz olayların failleri çekirgeleşmiş insan örnekleridir. Eğer yazılıp çizilenler doğruysa, ortaya konan kanıtlar, deliller gerçekse, bunlar ülkemizin zenginliklerinin, toplumumuzun sahibi olduğu maddi varlıklarımızın üzerine sürüler halinde konup her şeyimizi yiyen, kemiren, bitiren çekirgeleşmiş insan sürüleridir. Bu başkalaşmış insan türünün kökü kazınmadıkça, bunları üreten yapı yıkılıp darmadağın edilmedikçe ülkemizin ve toplumumuzun düzlüğe çıkmasına olanak yoktur. Tanık olduğumuz, şaşırdığımız, öfke duyduğumuz olaylardan bir tekinin bile hukuken kanıtlanması AKP iktidarının ömrünü tamamladığı anlamına gelecektir. Bu ülkenin namuslu, dürüst, erdemli, iyi insanlarına düşen, el ele, omuz omuza verip hiç durmaksızın kötülük üreten bu soygun düzenini yıkmak, bu düzenin taşıyıcısı olan çekirgeleşmiş insan türünün siyasal, ekonomik, toplumsal kültürel varlığına son vermektir. Operasyonu kim düzenlediyse düzenledi. Önemli olan AKP’lilerin çocukları ve yandaşlarının milyonları hüpletip ayakkabı kutusuna, evlerindeki kasalara koymuş olmaları... AKP’li bakanların milyon dolarlık rüşvet alması... Meğer... Anababa kuzusu Ali İsmail Korkmaz döve döve öldürülürken, Ethem Sarısülük polis kurşunu ile katledilirken, Berkin E. komadayken İçişleri Bakanı’nın oğlu evinde para sayıyormuş... CHP’ye Verilen Görev limli bir isim gerekiyor. Sağ görüşlü Mete Dönmez’e, Mete Aslan’a, Lütfü Savaş’a ‘hayır’ deniyor. Grup Yorum’un solisti Hilmi Yarayıcı’yı aday yapsak, herkes alkışlayacak, ama Hatay’da seçim yitireceğiz.” CHP yönetimine “AKP’ye karşı sağsol koalisyonu oluşturma misyonu mu üstlendiniz” diye soruyoruz. Şu karşılığı alıyoruz: “CHP’nin eski genel sekreteri (Ertuğrul Günay kastediliyor) AKP’den aday olu yor, kimse ‘AKP CHP’lileşiyor’ ya da ‘AKP sola kayıyor’ demiyor. Sağdan, MHP, AKP tabanından da oy almak gerekiyor, ama MHP’yi ve sağı temsil eden kimseyi aday göstermeyeceğiz... Böyle bir mantık olabilir mi? Bizim bu kampanyayı akılla, kararlılıkla yürütmemiz gerekmez mi?” CHP yönetimi, büyük resmi ne kadar görebiliyor bilmiyoruz. İşin arka planında, Türkiye’de siyasetin yeniden kurgulanması yatıyor. Bu genel kurgu içinde CHP’ye, yeni bir sağ partiye ana rahmi olma görevi verilmiş. Partideki şişkinliğe bakılırsa doğum, yerel seçimlerden sonraya denk geliyor... Büyük Operasyon ve İtibarsızlaşan Ahlak SADIK ÇELİK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Aslında AKP’li milletvekili Hakan Şükür’ün “son kafa golü” olarak yorumlanan istifası AKPcemaat muharebesinde cemaat yönünden gelen esaslı bir uyarı, yaklaşan büyük fırtınanın habercisi idi. Olaylar tek bir noktaya bağlanmamalı elbette fakat yine de iktidar bu uyarıyı ciddiye almalıydı... İster iktidarın, kendi içinde kümelenmesine izin verdiği “örgüt”ten doğan zafiyeti deyin, ister iktidara kızan cemaatin gazabı, hatta belki de yalnızca yapılan onca yolsuzluğa karşı yeter demek isteyen kamu görevlilerinin tamamen vicdani gerekçelerle harekete geçişi... Sistemin sağlıklı ve itibarlı işlemesini sağlayan kuvvetler ayrılığının 12 yıllık AKP iktidarı döneminde ne yazık ki sözde kalmış, yok edilmiş olması ve bunun sonucunda ortaya çıkanlar... Ayakkabı kutusundan, çikolata ve elbise kutularından çıkan milyon dolarlar, bakan oğlunun yatak odasında bulunan para sayma makinesi, özellikle AKP iktidarı döneminde Kamu İhale Yasası’nda elli küsur defa yapılan değişikliklerle ihale yolsuzluklarına zemin hazırlanması, sit alanlarının belediyeler tarafından dudak uçuklatıcı rakamlar karşılığında imara açılması; yani yolsuzluk, yani rüşvet, kaçakçılık, para aklama, yani hırsızlık, uğursuzluk, riyakârlık, kul hakkı yeme ve bilumum ahlaksızlık... Bu saatten sonra bir kısım erk sahibi, öteki kısım erk sahibini yemek için düğmeye basmış, dış güçlermiş, faiz lobisiymiş, Amerika’nın oyunu, İsrail’in komplosuymuş, amaç iktidarı itibarsızlaştırmak, özgür Türkiye’nin kalkınmasının önüne geçmekmiş... Hepsi lafügüzaf. Asıl itibarsızlaştırılan insanlık olmuş siyaset zemininde. Zamanında Ergenekoncu, Odatv’ci, Balyozcu, Gezici deyip, şafak baskınlarıyla gazetecileri, askerleri, hocaları, öğrencileri gözlerini kırpmadan toplayan, fişleyen o “başarılı” savcılar, bugünün dosyasında susturulmaya çalışılıyor her nasılsa. “Revizyon”lara gidiliyor, yeni ve daha güvenilir(!) savcılar ata nıyor soruşturmalara. Bir dönemin kahramanları, destan yazan Emniyet güçleri kitleler halinde gönderilip yerine yeni potansiyel kahramanlar getiriliyor. Savaşta hile caizdir ne de olsa. Bunun en bariz örneklerinden birini Deniz Feneri’nde görmedik mi? Savcılara dosyadan nasıl el çektirildiğini, olayın üzerinin nasıl el birliğiyle örtüldüğünü? Ancak isterseler tüm Emniyet’i topyekun görevden alsınlar, bu saatten sonra işe yaraması güç; “kel göründü” ne de olsa. Yolsuzluklar, haksızlıklar cenneti memleketin yakın tarihinden kaç ayakkabı kutusunu dolduracak kadar yolsuzluk örneği ve yolsuzlukla mücadelelere siyasal ve antidemokratik müdahale, “kuvvetler ayrılığı katli” örneği bulup çıkartabiliriz bir çırpıda acaba... Şimdi oyuncuları değişti belki; rüzgâr yön değiştirdi, kurtlarla kuzular saflarını karıştırdı, toz dumana karıştı, lakin manzara aynı manzara. 12 yıllık iktidar dönemi boyunca o meşhur “devlet içinde devlet”i bir türlü göremeyenlerin gözlerinin önündeki sis perdesi, çuvaldızın ucu kendilerine değmeye başlayınca nasıl da birden ortadan kalktı, aydınlandı dünya. “Yedirtilmeyen” mevki sahibi kimselerin ucunun hiçbir zaman kendilerine dönmeyeceğine inandıkları adaletin kılıcı oldukça namüsait bir mahiyette tezahür etti. Yine de insan merak ediyor, acaba şimdi bu açılan kutulardan yeni bir mağduriyet edebiyatı çıkarmak boyunlarının borcu oldu mu, olmadı mı? Günlerdir olan bitene kılıf uydurmak, çoktan istifa edip bir kenara çekilmesi gerekenleri kollamak için canla başla çırpınan bir kısım medya ne derece başarılı olabilecek dersiniz? Peki bugün tüm bu olan bitenler ve dün yaşananlara rağmen seçimlerden yine bu iktidar çıkıyorsa, muhalefet iktidar alternatifi olamıyorsa? İşte orada en çok muhalefet partilerinin durup düşünmeleri, örgüt yapısı dahil kendilerini tepeden tırnağa gözden geçirip sorgulamaları gerekir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir tür er 1 kek şalvarı... 2 Silisyum elementinin 3 simgesi. 2/ 4 Avuç içi... 5 Ayakkabı 6 üstüne geçi 7 rilen ve kardan, nem 8 den, soğuk 9 tan koruyan, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kauçuktan yapıl1 MO T T O İ S A mış kılıf. 3/ İki ya da daha çok kişi 2 U Y A R L A M A K E L Y A nin yüz yüze ge 3 H A K 4 A N I K İ R A T lerek oynadıklaR A H V A N rı bir halk oyunu. 5 V V A R Y O S 4/ Hüseyin Rah 6 E Ş R E mi Gürpınar’ın 7 R İ S A L E F A K bir romanı... İn 8 E V İ T A A R A S T A İ ce deri ya da ince 9 kabuk. 5/ Bektaşi dervişi... Radyum elementinin simgesi. 6/ Yapmacıklı davranış... Pokerde, aynı cins beş karttan oluşan ve “floş” da denilen el. 7/ Argoda, bilip bilmeden her konuya atlayan kimseye verilen ad... Sınır boyu. 8/ İlk damıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı... Kapalı ve dört tekerlekli bir at arabası. 9/ Japon mitolojisinde pirinç tanrısı... Taşlık yer, çıplak dağ tepesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Taze sürgünleri sebze olarak yenen, aynı zamanda halk hekimliğinde de kullanılan bir ot... Bir nota. 2/ Hıristiyan ermişlerine verilen san... İçine elma püresi doldurulan, ikiye katlanmış hamur parçası. 3/ Gelen konuğun yoluna çıkarak davet etme eylemi. 4/ Seçenek... Tavlada kullanılan oyun aracı. 5/ “Hiç yeri miydi açmak kalbi / Bu çiğ altında” (Behçet Necatigil)... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 6/ Bir işte bir kimse ya da şeyin üstüne düşen görev... Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum. 7/ Tatlı sularda yaşayan bir balık... Bir şeyin kenarı. 8/ Manisa’nın bir ilçesi... İskambilde bir renk. 9/ Finlandiya’da bir göl... Denizli’nin bir ilçesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle