Katalog

14 ARALIK 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Kuzey Kore liderinin akıl hocası Jang, tutuklanmasının ardından, “vatana ihanet” suçlamasıyla öldürüldü. Haberi veren ajans “köpekten beter, pislik” gibi nitelemeler kullandı 11 Kim eniştesini astı Dış Haberler Servisi Kuzey Kore lideri Kim Jongun’un eniştesi, ülkenin 2 numarası olarak görülen Jang Song Thaek idam edildi. Kuzey Kore resmi ajansı, Kim’in akıl hocası olan 67 yaşındaki Jang’ın, iktidarı ele geçirmeye çalışmak ve vatana ihanetle suçlandığını duyurdu. Ajans, Jang’ın “her türlü entrika ve çirkin yöntemi kullanarak devleti yıkmaya çalıştığını, askeri darbe planladığını” öne sürerek Jang’ı “köpekten beter”, “pislik” diye niteledi. Ajans, alışılmadık ölçüde ayrıntılı suçlamalara yer verirken Kim, devlet başkan yardımcılığına getirildiğinde Jang’ın “gönülsüz” bir şekilde ayağa kalkıp “yarım ağız” alkışladığını da belirtti. Jang, uzun zamandır bir fraksiyon oluşturarak “küçük krallık” haline getirdiği departmanında ordu içinde darbe girişimlerine kalkışmakla da suçlandı. Bir suçlama da Jang’ın çevresine pornografik resimler dağıttığı. Haberde, özel bir askeri mahkeme tarafından vatana ihanetten yargılanan Jang’ın suçlarını itiraf ettiği ve derhal idam edildiği bildirildi. Jang, Komünist Parti Merkez Komite toplantısı sırasında yaka paça götürülerek tutuklandığında, yolsuzluk, kadın düşkünlüğü, kumar ve uyuşturucu kullanmakla suçlanmış, tüm görevlerinden alındığı bildirilmiş, diğer liderlerle çekilen resmi fotoğraflardaki görüntüleri de silinmişti. Gözlemciler, eski lider Kim Jongil’in Aralık 2011’de ölümünden sonra Kim Jongun’un iktidara gelmesiyle başlayan geçiş sürecinin hâlâ devam ettiğini, idamın Kim Jongun’un konumunu güçlendirdiğini belirtiyorlar. 2 yardımcısı da geçen ay idam edilen Jang’ın eşi Kim Kyong Hui’nin durumu hakkında ise bilgi alınamıyor. Ancak Kim Kyong Hui’nin, eski lider Kim Jongil’in kız kardeşi olduğu için suçlanmaktan kurtulabileceği bildiriliyor. Beyaz Saray’ın idamla ilgili açıklamasında ise “Doğrulanması halinde Kuze Kore rejiminin vahşetine yeni bir örnek” denildi. Ulusal Savunma Komitesi Başkan Yardımcısı ve Politbüro üyesi olan Jang, yerel bir bürokratken ülkenin 2 numaralı ismi haline gelmişti. 2004’te gözden düşerek 2 yıl bir çalışma kampında tutulan Jang, 2006’da yine sahneye çıkmış ve Kim Jongil’e Çin ziyareti sırasında eşlik ederken görülmüştü. Seyahatlerinde Kim Jongun’a eşlik (AFP) Avrupa Solunun Yeni Umudu: Renzi Hafta başından bu yana Avrupa’nın yeni bir sol lideri var: Matteo Renzi. Floransa’nın 38 yaşındaki genç ve başarılı belediye başkanı, Çizme’de pazar günü düzenlenen önseçimlerde rekor sayılan zaferle merkez solun lideri seçildi. Yüzde 30 civarı seyreden oy oranlarıyla merkez solun temsilciliğini yapan “Demokrat Parti/Partito Democratico(PD)”nin başına gelen Renzi, İtalya gibi siyaseten muhafazakâr olan bir ülkede bu konuma 30’lu yaşlarda erişen hızıyla çığır açtı. Duvarın çöktüğü ’80’lerin sonunda henüz bir ortaokul öğrencisi olan Renzi, İtalyan solu için gençleşme, yenilik, değişim vaat ediyor. Ve Berlusconi yıllarının başat iletişim kültürü ile yetişen, Soğuk Savaş kalıplarının şartlanmalarından etkilenmeyen “ilk sol lideri” oluyor. Renzi’ye bağlanan ümitler bu nedenle çok büyük. Bir yandan Renzi’nin “Berlusconi dilini” konuşarak geniş kitleleri fethetmesi umut ediliyor… Bir taraftan da komünizmin çöküşünden bu yana komplekse girmiş olan İtalyan solunu, bu “tarihi eziklikten” kurtarması bekleniyor… Avrupa’nın tüm sol hareketlerinden farklı olarak Çizme’nin solu, vaktiyle seçmenlerin üçte birinin oyunu alan komünist ağırlıklı bir geçmişe sahip… Soğuk Savaş döneminde Batı Avrupa’ nın en büyük komünist partisi ile özdeşleşen İtalyan solunun en köklü sorunlarından biri nicedir bu ezikliği üzerinden atmak oluyor. İddiası, özgüveni ve Berlusconi’yi aratmayan medyatikliği ile öne çıkan Renzi, şimdi ilk defa bu “eziklikliği taşımayan bir lider” profili sunuyor. İnternette başarılı örgütlenmesiyle ilk kez girdiği seçimlerde geçen kış her dört seçmenden birinin oyunu alan “5 Yıldız hareketi lideri” Beppe Grillo’nun yanında böylece sol muhalefet de yeni bir medya starı ile siyaset yarışında yerini alıyor. Sağcı medya patronu Berlusconi’ye karşı muhalefet saflarında ünlü bir “standup”çı olarak sivrilen Beppe Grillo’ya karşı, sol da şimdi medyatikliğiyle ilgi toplayan Renzi “joker”ine başvuruyor. Siyasi savaş böylece İtalya’da tamamen “iletişim” kampına kayıyor. 90’lardan 2000’e girerken eski başbakan Prodi’nin liderliğini üstlendiği; eski komünistler, sosyalistler, ilerici Katoliklerden oluşan “Zeytin Ağacı/Ulivo” solunun devamı sayılan Demokrat Parti’nin eski kuşak liderleri için Renzi aslında tam da bu aşırı medyatikliği ve gençliği nedeniyle büyük bir soru işareti oluyor. Televizyonlarda bu yüzden en çok tartışılan soru, “Renzi gerçekte solcu mu?” sorusu... Parti kodamanlarının bir bölümü, Renzi’nin liderliğinde büyük bir “tasfiye hareketinden” korkuyor. Bir bölümü de çiçeği burnunda liderin ideolojilerden arındırılmış yüzeyselliğinden hoşlanmıyor. Eski tüfekler arasında Renzi’ye karşı bu nedenle güçlü bir direnç var. PD’nin geleceğini, son kertede yaşlı ekiple “Renzici”ler arasındaki bu bilek güreşi belirleyecek. Matteo Renzi’nin genel sekreter seçildiğinde yaptığı ilk iş nitekim parti sekretaryasını genç, dinamik yeni bir yönetici ekiple değiştirmek oldu. Yedi kadın, beş erkekten oluşan ve yaş ortalaması 36 olan bu yeni “iç çekirdek”, perde arkasından hâlâ partiyi yönetmek sevdasında olan D’Alema’nın eski sol kadrolarını telaşlandırdı. Mafya ile mücadele, gençlere istihdam, çevre, hukuk devletinin korunması ve de tesisi, az gelişmiş güney için kalkınma gibi Çizme’nin köklü problemlerinde her biri uzman olan “genç iç kadro”nun yeni isimleri arasında partinin ekonomiye bakışını belirleyen “liberal eğilimli” bir genç ekonomi profesörünün olması dikkat çekti. Önseçimlerde 70 oy oranıyla liderlik koltuğuna çıkan Renzi’ye; partinin kemikleşen demirbaş isimlerinin getirdiği en hatırı sayılır eleştiri bu “liberal bakışa” odaklanıyor. Partinin Soğuk Savaş döneminden kalma adları, Renzi’yi kısaca “solun Berlusconi”si olarak sınıflandırıyor. Ama Berlusconi dendiğinde akla gelen en temel özellik “üç kâğıtçılık” olduğunda, bu hayli maksadını aşan bir tanım oluyor. Renzi, Berlusconi’nin aksine “dürüstlüğünden” taviz vermemiş olan bir isim. Koruma ordularıyla yaşayan ve türlü aşırılıkları yanında… maganda lüks düşkünlüğüyle tanınan Berlusconi’den farklı olarak örneğin, solun genç lideri devamlı trenle seyahat etmeyi yeğliyor. Kent içi ulaşımda ya sadece bisiklet kullanıyor ya yanına hiç “güvenlik” almadan… tabana kuvvet yürüyor. Son moda deri ceketleri ve blucin pantolonlarıyla öne çıkan “Renzi stilinde”; yanar döner ışıklarla trafiği felç eden resmi araba geçitlerine yer yok… Floransa’nın sevilen belediye başkanının PD liderliği koltuğunda özenle koruduğu bu “halka yakın tarz”da, ekonomik krizin payı kuşkusuz büyük. Renzi’nin “sol” için tam ne anlama geldiğini zamanla, icraatlarıyla öğreneceğiz… Şimdilik söylenebilecek tek şey, Matteo Renzi’nin moda deyimle “öyküsü olan” bir karekter olarak öne çıktığı ve sol seçmene yıllardır beklediği “zafer umudunu” vermeyi başardığıdır. eden Jang, törenlerde de onun hemen yanında bulunuyordu. Komşu ve müttefik Çin ile işbirliğine dayalı ekonomi politikalarının mimarı olarak görülen Jang’ın Pekin ile iyi ilişkileri olduğu belirtiliyor. Asker olmamasına rağmen orgeneral rütbesi verilen Jang, resmi törenlerde daha çok beyaz general üniformasıyla görünüyordu. Komünist Parti Merkez Komitesi İdari Departmanı Başkanlığı da yapan Jang, böylece istihbarat örgütleri ve yargıda güçlü bir isim haline gelmişti. Değişim, gençleşme, yenilik simgesi Erdoğan Cambridge’e cami yapmayı planlıyor Dış Haberler Servisi Türkiye’nin, İngiltere’nin Cambridge kentinde yapılması planlanan cami projesini üstlenmek için görüşmeler yaptığı bildiriliyor. BBC Türkçe’nin haberine göre, bin kişi kapasiteli ve maliyeti 26 milyon dolar (53 milyon Türk Lirası) civarında olması öngörülen projenin Türkiye tarafından finanse edilmesi bekleniyor. Haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla cami projesini incelemek üzere İngiltere’ye bir heyet gönderildiği belirtildi. Heyette AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, Başbakan’ın dış ilişkilerden sorumlu başdanışmanı İbrahim Kalın, eski AKP Milletvekili Prof. Aziz Akgül, Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen işadamı Remzi Gür, Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Burhanettin Aktaş, Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Yasin Uğraş, Diyanet’in ticari iştiraki Komaş’ın genel müdürü Burhanettin Emre Demiralp’in yer aldığı öğrenildi.Diyanet İşleri Vakfı İnşaat ve Teknik Hizmetler Müdürü Zeynel Arslan projenin Diyanet Vakfı tarafından finanse edileceğini söyledi. Londra’daki King’s College Ortadoğu ve Akdeniz Çalışmaları Merkezi’nden Dr. Simon Waldman Gülen cemaati ve Erdoğan arasındaki çatışmayı anımsatarak projenin yurtdışında ve dünyanın birçok üniversitesinde destekçileri olan Gülen cemaatine karşı da bir alternatif yaratma çabası olduğunu belirtti. Bangladeş’te idama isyan camisinin yanında, cuma namazının ardından Molla yandaşları bombalar atarak onlarca aracı ateşe verdi. Başkent Dakka’da ülkenin en büyük İdamın, gelecek ay yapılması planlanan genel seçim öncesinde ülkeyi kargaşaya sürüklemesinden endişe ediliyor. (Fotoğraf: REUTERS) ‘Kürdistan’ hava durumunda n Dış Haberler Servisi Kuzey Irak’ta Mesud Barzani yönetimine yakınlığı ile tanınan Rüdaw TV’de yayınlanan hava durumunda Erzurum, Sivas, Ağrı, Van, Malatya, Hatay ve Mersin “Kürdistan” sınırları içinde gösterildi. Barzani’nin Diyarbakır ziyareti sürerken de, Barzani’nin partisi KDP’nin Facebook sayfasında bir “Kürdistan” haritası yayımlanmıştı. İdamların zamanlaması manidar MUSTAFA K. ERDEMOL n NEW YORK (AA) ABD’nin Colorado eyaletinde, bir okulda düzenlenen silahlı saldırıda, saldırgan ölürken, iki kişi yaralandı. Colorado eyaletine bağlı Centennial kentinde saldırıyla ilgili açıklama yapan polis, Arapoe High School’da (Arapoe Lisesi) öğlen saatinde meydana gelen saldırıda en 2 kişinin yaralandığını açıkladı. Kentin Şerifi Grayson Robinson, silahlı saldırıyı düzenleyen saldırganın okul içinde ölü ele geçirildiğini açıkladı. Yaklaşık 2 bin öğrencisi bulunan okulda gerçekleşen sadırıda yaralanan öğrencilerden birinin hayati tehlikesinin olduğu, diğerinin ise hafif şekilde yaralandığı belirtildi. ABD’nin adı sık sık okul saldırılarıyla gündeme geliyor. Son olarak geçen yıl Sandy Hook okuluna yönelik silahlı saldırıda 26 kişi yaşamını yitirmişti. ABD’de okul saldırısı: 2 yaralı, saldırgan öldürüldü nDış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin dünyanın ahlaki lideri olduğunu söyledi. ABD’nin “gelenek dışı değerlerini” ve dünyadaki etkisini eleştiren, ülkesinin süper güç olmaya çalışmadığını belirten Putin, kimsenin hakkını çiğnemeye ya da kimseye nasıl yaşayacağını öğretmeye niyetleri olmadığını da vurguladı. Putin: Dünyanın ahlaki lideriyiz angladeş’te, Cemaati İslami lideri Abdülkadir Molla’nın asılması ülkenin kuruluşundan bu yana süren “ideolojik mücadele”nin bir sonucu. Molla’yı yargılamak için kullanılan Savaş Mahkemesi tam kırk yıl önce işlendiği iddia edilen suçları günümüze taşıyarak aslında “siyasi bir intikam”ın da aracı oldu. Bu suçların arasında Pakistan’la işbirliği yapılarak binlerce Bangladeşlinin ölümüne yol açmak en dikkat çekeni. İşbirliği var mıydı, yok muydu ayrı mesele ama kesin olan şey, bugün ülkede siyasetinde etkili olan İslamcı kurum ile figürlerin, ülkenin Pakistan’dan ayrılmak için verdiği bağımsızlık savaşına katılmamış olmaları. Bangladeşli aydınlarca 1971’de bağımsızlık savaşı başlatıldı ve zaferle sonuçlanan kanlı savaşla Bangladeş bağımsız bir ülke haline gelebildi. İşte bu savaş sırasında İslamcı oluşumların hiçbiri Bangladeş bağımsızlık savaşına katılmadı. Tam kırk yıl sonra bu suçlamaların gündeme getirilmesinin nedeni işte bu İslamcılığın yükselişi. Ülkede biri başba B Bütün ülkede binlerce laik gösterici ise idam haberiyle birlikte sevinç gösterileri yaptı. (AP) Dış Haberler Servisi Bangladeş’te Cemaati İslami lideri Abdülkadir Molla’nın idam edilmesinin ardından şiddetli çatışmalar patlak verdi. Molla’nın yandaşlarıyla polis arasında dün çıkan çatışmalarda 2 gösterici hayatını kaybederken iktidardaki Avami Birliği’nden 2 kişi de bıçaklanarak öldürüldü. Cemaati İslami militanları tren istasyonlarında molotofkokteyli atıp işyerlerini ateşe verirken ana yolları da trafiğe kapattı. Başkent Dakka’da ülkenin en büyük camisinin yakınında cuma namazının ardından, Molla yandaşları bombalar atarak onlarca aracı ateşe verdi. Polisin plastik mermi kullanarak dağıtmaya çalıştığı kalabalıktan bir çocuğun ağır yaralandığı öğrenildi. Göstericiler, Molla’yı yargılayan savaş suçları mahkemesinden bir yargıcın evini de kundaklamaya çalıştı. İdamı “siyasi cinayet” olarak niteleyen Cemaati İslami, Molla’nın “her damla kanı için intikam alınacağı” tehdidinde bulundu. Bütün ülkede binlerce laik gösterici ise idam haberiyle birlikte sevinç gösterileri yaptı. Yüksek mahkemenin hakkındaki idamı onaylamasından sonra önceki gün idam edilen Molla’nın cezasının infaz edilmesinden önce eşi ve çocuklarıyla görüşmesine izin verildi. Molla’nın oğullarından Hasan Cemil, babasının sakin göründüğünü söyleyerek “İslami hareket davasının şehidi olmaktan gurur duyuyorum” dediğini aktardı. AA’nın telefonla ulaştığı Cemil, idam sırasında kardeşleri ve amcasıyla birlikte gözaltına alındıklarını da söyledi. İdamdan hemen sonra Molla’nın cenazesi polis eşliğinde Faridpur bölgesindeki köyüne götürülerek aile mezarlığına defnedildi. Beyaz Saray Sözcüsü Marie Harf, tüm tarafları sorunları barışçıl yollarla çözmeye, şiddetten uzak durmaya çağırdı. Molla, 1971’de Bangladeş’in bağımsızlığını kazandığı Pakistan ile savaş sırasında vatana ihanet, tecavüz ve yüzlerce sivilin ölümünden sorumlu olmakla suçlanıyordu. ‘Renzi solcu mu?’ Yeni ‘Renzi stili’ kan, Awami Partisi (AP) lideri (Şeyh Hasina) diğeri muhalefetteki Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) lideri (Begüm Halide Ziya) olan iki kadın politikacının arasındaki rekabetin de bu idam kararlarının alınmasında etkisi var. Hasina, Hindistan’la dost geçinmekten yana, Ziya ise hem Pakistan’a çok yakın hem de İslamcılara. Awami Ligi yandaşı çok sayıda Bangladeşli ülkenin 1971 yılında Pakistan’dan ayrılmasına karşı çıkan İslamcı partilerin ülkenin varlığını tehdit ettiğine inanıyor. 2009 yılında kurulan Savaş Suçları Mahkemesi Pakistan’dan ayrılma sürecinde ölümlere yol açmakla suçlayarak birçok İslamcı politikacıyı yargıladı. Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olarak bilinse de bu 160 milyonluk dev ülke eği timde, sağlıkta, kadınların sosyal yaşamda güç kazanmasında ciddi ilerlemeler sağladı. Ordunun sık sık müdahale alışkanlığını durduran faktörlerin başında ülkenin içine girdiği bu kalkınma süreci de var. Ama kimi gözlemcilere göre ordu ülkedeki duruma her an müdahale edebilir. Çünkü bu yılın başından beri bir dizi grev Bangladeş’i “işlemez” hale getirdi. Bu krizin sorumlusu olarak Başbakan Şeyh Hasina gösteriliyor. rdoğan: Tarihi yanlış Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Molla’nın idamıyla ilgili açıklamasında, “Bangladeş tarihin affetmeyeceği tarihi bir yanlış yaptı” dedi. Başbakan, “Dünyada bu tür yargılamaların, duygusal yargılamaların artık bitmesi gerektiğini, adaletin tecelli etmesini herkesin beklediğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bangladeş halkına sabır temenni ediyorum ve siyasi mücadeleyi de Bangladeş halkının bırakmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Çünkü çekilmek meydanı mevcut güçlere bırakmak anlamına gelir ve demokrasi mücadelesinden yılmamak gerekir” diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da “Bu infazı şiddetle kınıyor ve merhuma Allah’tan rahmet diliyoruz” denildi. E irkaç hafta sonra seçim var ülkede Hükümetin uzun bir yargılama sürecine rağmen idamları hemen gerçekleştirmeye başlamasının altında ocak seçimlerine kadar İslamcılara karşı üstün gelme çabası yatıyor. Ancak bunun Bangladeş için iyi olacağı söylenemez. B