17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2013 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL kutlaması beklenen kişi, muhalefet partilerine hesaplaşmanın tek yolunun sandık olduğunu söyleyip duran, RTE... ... Ve ne çare seçimden sonraki gün yaptığı açıklamalar, sürekli yinelediği kutsal sandık edebiyatına ne kadar aykırı ve palavra bir zihniyet taşıdığını kanıtladığı için son derece önem taşıyor... RTE, Fenerbahçe olağanüstü kongresinde başkanın taraftarlarına vaat ettiği ne varsa hepsine “Yaptırmam” dedi. Nezaket kurallarını da aşan kaba bir üslupla Yıldırım’a değil sandığa meydan okudu. Fenerbahçe Başkanı: Banka kuracağız mı, dedi... RTE, oysa diye başladı. Banka kurmanın benim onayımdan geçecek bir yığın prosedürü ve senin bir yığın borcun varken, kulübe gönül bağlamış 10 büyük işadamının 30’ar milyon verebileceğini hesaba katmadan olası bankanın ödenmiş sermayesi 300 milyonu nasıl bulacaksın, diye sordu... Çevre Bakanlığı’ndan izinlerini almış gibi şuraya buraya AVM’ler nasıl yapacaksın, dedi. Futbolcuların transferi için basına yansıyan çok uçuk rakamların kaydı yok diyerek bak ha; bana karşı duran holdinglere, gazetelere uyguladığım gibi Fenerbahçe’ye de yüzlerce Maliye müfettişi gönderirim demeye gelen bir cümleyle gözdağı verdi. Yıldırım’ın kurmayı planladığı Fenerhahçe Üniversitesi’ne karşı olacağını ima eden birkaç cümle söylemeyi unuttu. Yoksa, benden izin almadan nasıl üniversite kuracaksın diyebilirdi!.. HHH Peki, ama sandık edebiyatının baş ustasından, sandıkta rakibine açık ara fark atan Yıldırım’ı kutlayacağı yerde bu hiddet bu şiddet neyin nesi?.. Daha ortada fol da yok yumurta da... Yıldırım, Fenerbahçe’yi daha da büyütecek olası kimi projelerden söz ediyor. Ama Başbakan büyüyen Türkiye iddiasının birer örneği olacak bu projeleri destekleyeceği yerde, daha doğmadan boğazlamaya özen gösteren bu açıklamaları neden yapıyor? Hiç beklenmedik zaman ve biçimde, Aziz Yıldırım’dan çok Fenerbahçe’ye ve taraftarlarına sergilediği öfkeyi örtmek için; kuşkusuz siyasetin çevir kazı yanmasın üslubuyla, Başbakanlık görevinin Fenerbahçeli olmanın çok üstünde olduğunu söyleyebilecektir... Yok hayır! Tevil içerikli olası söylemler, RTE’nin Yıldırım üzerinden Fenerbahçe yönetimine ve taraftarlarına bakış açısını değiştirecek nitelikte olamaz. HHH Şimdi olağanüstü kongre salonundaki başkanlık divanının arkasındaki Atatürk portresini!.. ... Zaman zaman salonda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” haykırışlarını… Direnişleri alkışlayanları… … Tribünlerde, kongre üyeleri arasında tek bir türbanlı başın olmayışını… ... Cumhuriyete sahip çıkan binlerce taraftarı ve… … Seçimden sonra yaptığı kısa konuşmada bir kez daha başkan seçilen Aziz Yıldırım’ın… ... Kendilerinden sonra geleceklere “İlkeleriyle bir Cumhuriyet” ve tabii Fenerbahçe bırakacaklarını söyleyen ve uzun uzun alkışlanan tek cümlesini anımsayalım lütfen... Fenerbahçe’nin yönetimiyle, taraftarıyla Recep cumhuriyetine aykırı ama laik, sosyal Türkiye Cumhuriyeti sevdalısı olduğunu kanıtlayan bu sağlıklı, sağlam manzaraya RTE, tahammül edebilir miydi? Edemezdi! Demokratik kurumları, sözü geçerli oy tabanı yüksek dernekleri şu ya bu gerekçeyle ele geçirdi ya da sessiz kalmalarını, AKP iktidarına karşı söz ve duruş sergilememelerini sağladı. Bu nedenle RTE’nin; Fenerbahçe Başkanı’na sergilediği öfke; laik Cumhuriyete bağlılığını, yurtseverliğini, iktidar partisinin uyguladığı siyasal ve toplumsal anlayışın tutsağı olmadığını ve olmayacağını kanıtlayan Fenerbahçe taraftarlarına yönelik öfke! HHH Fenerbahçe bir yıldır ne badireler atlattı. Taraftar, kulübüne en kötü günlerde sahip çıktı... Bu da gelir geçer... Sel gider kum kalır!.. Gazetecilere müebbet Aralarında Özgür Radyo eski yayın koordinatörü ve Atılım gazetesi yazarının da CANAN COŞKUN bulunduğu 7 sanık, anayasayı değiştirmeye teşebbüs gerekçesiyle ceza aldı Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) operasyonu kapsamında aralarında Özgür Radyo eski Genel Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan ve Atılım gazetesi yazarı Bayram Namaz’ın da bulunduğu 7 sanık, anayasayı değiştirmeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 7 sanığa verdiği cezayı geleceklerine olası etkisini dikkate alarak müebbet hapis cezasına indirdi. Diğer 19 sanığa da çeşitli oranlarda hapis cezası veren mahkeme, 4 sanık hakkında yakalama kararı çıkardı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, toplam 26 sanığın yargılandığı duruşmaya 9’u tutuklu bir tutuksuz sanık katıldı. Mahkeme heyeti, 7 yıldır süren davayı önceki gece saat 02.00’de karara bağladı. Mahkeme, sanıklar Ali Hıdır Polat, Naci Güner, Arif Çelebi, Bayram Namaz, Füsun Erdoğan, İbrahim Çiçek ve Ziya Ulusoy hakkında “Anayasayı ihlal, sayı ve nitelik bakımından vahim kabul edilen silah, patlayıcı madde bulundurmak, resmi evrakta sahtecilik, genel güvenliğin tehlikeye sokulması, mala zarar verme” gibi suçlardan birer kez müebbet ve 787 yıl 8’er ay hapis verdi. Sanıklar Adem Serkan Gündoğdu ve ‘Terörist değiliz’ İstanbul Haber Servisi “5 Kasım Gazetecilik İçin Ayağa Kalk Günü” kapsamında, Avrupa ülkeleri ile eşzamanlı olarak Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) tarafından Galatasaray’da adalet yürüyüşü gerçekleştirdi. GÖP Dönem Başkanı Ahmet Abakay, “Başta Başbakan’ı ve iktidarın temsilcilerini, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünü sağlamaya, baskıları ve otosansür iklimini ortadan kaldırmaya davet ediyoruz” dedi. Odatv davasında tutuksuz yargılanan gazeteci Soner Yalçın ise “Biz, gerçeği yazdığımız için cezaevine atıldık. Bir hak aramak, bu ülkede suç haline geldi” dedi. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ise gazetecilerin terörist olmadığını göstermek için toplandıklarını belirtti.Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel de Türkiye’nin ifade özgürlüğü açısından vahim yıllar yaşadığını söyledi. DİSK Basınİş tarafından apılan açıklamada da “Neyin haber olup olmadığına hâkim ve savcılar karar veriyor. Adalet Bakanlığı’na diyoruz ki, bir habercilik semineri açın ve gelip habercilik dersi verelim” denildi. BALYOZ TUTUKLUSU SUBAYLAR ‘CD’leri kimin oluşturduğu araştırılsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davası kapsamında Mamak Askeri Cezaevi’nde hükümlü olan 34 muvazzaf subay, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın plan seminerine ilişkin tartışma yaratan sözleri üzerine yaptıkları açıklamada, “Zamanın komuta kademesini oluşturan Hilmi Özkök, Aytaç Yalman ve ÇeMamak tin Doğan arasında gerCezaevi’nde çek seminerde gerektutuklu se seminer dışında her ne olduysa ve her ne bulunan subaylar, çekişme yaşandıysa sahteliği ortaya bizler bunu bilmiçıkarılmış olan yoruz, ne tarafı ne de muhatabız. ArCD’lerin kimler tık üzerimizden yatarafından pılan haksız ve sebeoluşturulduğunun bine vâkıf olamadığımız tartışmalara son araştırılmasını verilip, sahteliği ortaya istedi. çıkarılmış olan CD’lerin kimler tarafından oluşturulduğu araştırılarak suçsuzluğumuz ortaya konulmalı” dedi. Açıklamada, şöyle denildi. “Balyoz davasının sahte dijital verilerle iftiraya uğramış mağdurları olarak bizler katılmadığımız ve haberimizin bile olmadığı bir seminer konu edilerek haksız ve hukuksuz suçlamalara maruz kaldı. Verilen haksız bir hükümlü 134 denizci, 41 havacı ve 21 jandarma subayı olarak bizler seminere katılmadığımız halde sahte ve bizimle hiçbir illiyet bağı kurulmayan dijital veriler delil kabul edilerek 1620 yıl arasında ağır cezalar aldık. Balyoz iddianamesinde darbeyi önlediği yazılmış olan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, 4 Kasım tarihinde basında yer alan mektubunda, iddianamenin aksine Balyoz planından haberinin olmadığını, seminerin sadece bir disiplin suçu oluşturabileceğini ve asıl üzerinde durulması gerekenin sahte CD’lerin kimler tarafından oluşturulduğunun araştırılmasının uygun olduğunu belirtmiştir. Aytaç Yalman’ın ‘Düzmece olduğu iddia edilen CD’lerin kimler tarafından nasıl oluşturulduğunu araştırmanız daha uygun olmaz mı?’ sözüne sahte dijital verilerle suçlandığımız gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. ...Masumiyetimizin en kısa sürede ortaya konulmasını ve suçsuz olduğumuzu bilen ve inananların bunu Yüce Türk milleti huzurunda açıkça ifade etmelerini bekliyoruz. Aytaç Yalman’ın ‘ceza alan ve bigünah (günahsız) olduklarına inandığı’ Balyoz mağdurları adına...” Azime Arzu Torun’u “Terör örgütüne üye olmak ve evrakta sahtecilik” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından 13 yıl 1 ay 15 gün hapisle cezalandırırken, Elif Almakça’ya 28 yıl 11 ay 15 gün, Erkan Özdemir’e “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” suçundan müebbet hapis ve “evrakta sahtecilik” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verildi. Heyet, Erkan Salduz’a 22 yıl 1 ay, Fatma Siner, Fethiye Ok ve Bilgi Tağaç’a 10 yıl 7 ay 15 gün, Hasan Ozan ve Sultan Ulusoy’a, 14 yıl 4 ay 15 gün, Hatice Bolat’a 28 yıl 11 ay 15 gün, Mehmet Ali Polat’a 31 yıl 5 ay 15 gün, Merak Siner, Rıza Bozkurt ve Sedat Şenoğlu’na, 7 yıl 6 ay, Seyfi Polat’a 37 yıl 9 ay, Soner Çiçek ve Uğur Kayacı’ya 10 yıl 7 ay 15 gün ve Turaç Solak’a 30 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verdi. Tutuklu sanıklardan Sultan Ulusoy’un tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar veren heyet, ceza verdiği sanıklar Ziya Ulusoy, Erkan Salduz, Elif Almakça, Hatice Polat hakkında yakalama kararı çıkarırken, sanıklar İbrahim Çiçek ve Ali Hıdır Polat hakkında çıkarılan yakalama emrinin devamına hükmetti. 4 kişiye yakalama kararı CUMHURİYET VAKFI KURUCU BAŞKANI ameliyat öncesi gözaltı ‘Bu ülkede vicdan kalmadı’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Tabip Odası, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi Çağdaş Küçükbattal’ın önceki gün gözaltına alınmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Emniyet’in Gezi’de gözünü kaybedenlerin listesini istemesinin nedeni ortaya çıktı” dedi. Küçükbattal’ın tedavisi devam ederken, yeni ameliyat gününün belirleneceği hafta gözaltına alındığını belirten Tabip Odası’nın açıklamasında şunlar kaydedildi: “Hasta hakları, hukuk, etik değerler bir yana bu ülkede ‘vicdan’ kalmadı. Küçükbattal’a yönelik, öncelikle insanların yaşam hakkının ve sonrasında tedavi olma hakkının engellenmesi olarak değerlendirdiğimiz bu tutumu kınıyoruz. Polis şiddeti sonucu gözünü kaybeden Küçükbattal’ın yine polisin bu gözaltısı sonrasında gecikecek ya da yapılamayacak olan ameliyatı nedeniyle son umudunun da yok edilmesini kabullenemiyoruz. Hasta hakkı ihlaline son verilmesini istiyoruz.” Berin Nadi’yi andık İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi, Cumhuriyet Vakfı Kurucu Başkanı Berin Nadi, ölümünün 12. yıldönümünde, Edirnekapı’daki aile kabristanında dün düzenlenen törenle anıldı. Törene Cumhuriyet Vakfı adına imtiyaz sahibi ve yazarımız Orhan Erinç, gazetemiz yazarları Şükran Soner, Meriç Velidedeoğlu, Cumhuriyet Vakfı Denetleme Kurulu Üyesi Özer Derbil’in eşi Sevda Derbil ile Berin Nadi’nin ağabeyinin gelini Betül Erozan katıldı.Törende konuşan Orhan Erinç, Cumhuriyet gazetesinin yayın ilkelerinin Yunus Nadi tarafından belirlendiğini ifade ederek “Bu ilkeler Berin Nadi’nin İlhan Selçuk’la beraber kurduğu Cumhuriyet Vakfı’nın senedi ile kayda geçmiş ve yargı kararına da dönüşmüştür” dedi. Erinç, “Berin Nadi ile birlikte kurucumuz Yunus Nadi’yi, Nazime Nadi’yi, Doğan Nadi’yi İlhan Selçuk’u ve Cumhuriyete katkıda bulunanları saygı ile anıyoruz” diye konuştu. Atatürk’ün yakın arkadaşı şair Celal Sahir Erozan’ın kızı, Nadir Nadi’nin eşi (Yadigâr) Berin Nadi, 1991’de Nadir Nadi’nin ölümünden sonra Cumhuriyet Vakfı’nı kurdu, imtiyaz sahibi oldu. Mal varlığını Cumhuriyet gazetesinin bağımsızlığını koruyarak sürdürebilmesi için vakfa bağışladı. Berin Nadi 91 yaşında yaşama veda etti. DOĞan’Dan yalman’a yanıt Türkiye işkenceden Çelişkiler normal, gardiyanlar haklı(ymış) İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi Parkı protestolarının İzmir bölümünde tutuklanan ve Aliağa Yeni Şakran Cezaevi’nde çıplak aramaya direndiği gerekçesiyle “1 ay görüşten men” cezası alan Elif Kaya’nın, disiplin cezasına karşı Karşıyaka İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. Mahkeme ret gerekçesinde, 4 dakika içinde çırılçıplak soyup aramanın, yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu savundu. Yeni Şakran Kadın Cezaevi’nde 8 gardiyan tarafından aranan Kaya, çıplak aramaya zorlandığını söylemişti. Cezaevi idaresi ise Kaya’ya, aramaya direndiği için “1 ay görüş kısıtlılığı” cezası vermişti. Cezaya, Kaya’nın avukatı Ali Aydın aracılığıyla Karşıyaka İnfaz Hâkimliği’nde itiraz edildi. Ancak mahkeme, disiplin cezasını onadı. Karşıyaka İnfaz Hâkimliği, gerekçesinde, Elif Kaya’nın 4 dakika içinde çırılçıplak soyulup aranmasının, yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu savundu. Kaya’yı CANAN COŞKUN Gezi eylemleri sürecinde Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi önünde çıkan olaylarda izinsiz gösteri yaptıkları ve kamu malına zarar verdikleri gerekçesiyle 9 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 5 kişi, ilk duruşmada delil yetersizliğinden beraat etti. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 1.5 yıldan 9 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanan öğrenciler Armağan Altun, Ferdi Turhan ile ‘4 dakikada çıplak arama yapılamaz’ ‘Dilsiz şeytan istemiyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz hükümlüsü emekli Orgeneral Çetin Doğan, Balyoz seminerinde EMASYA planının görüşülmesi üzerine, emre itaatsizliği sorgulamak ve ikaz etmek için 1. Ordu Bölgesi’ne gittiğini söyleyen eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a sert ifadelerle yanıt verdi. Yalman’ın hafıza kaybı yaşadığını savunan Doğan, “Geçmişle yüzleşme güç ve cesareti olmayanlar için ‘değerli yalnızlığın’, hayaller içinde yaşamanın, hayatta kalabilmek için yararlı olduğunda söylenebilir. Biz bu hastalıklara yakalananlara kızmaz sadece acırız” dedi. Doğan, 28 Şubat davasının duruşma arasında avukatı Hüseyin Ersöz aracılığıyla Yalman’a 13 sayfalık yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. Doğan, “Yalman’ın 1. Ordu’ya gidip ikaz ettiğine ilişkin sözlerine” yanıt olarak, “Bu talihsiz beyanın gerçeklerle bir alakası yoktur. Hafıza kaybı bir bakıma kişinin içgüdüsel olarak kendini koruma çabasından kaynaklanır” ifadelerini kullandı. Dönemin komutanlıklarının suskunlukları için “Dilsiz şeytan” benzetmesi yapan Doğan, “Yalman’ın o koltuğa ne pahasına oturduğu ve o koltuğa yakışıp yakışmadığını yüce Türk milletinin takdirlerine bırakıyoruz” ifadesini kullandı. mahkum oldu ‘Dolmabahçe’de 5 kişiye beraat Ali Polat, Talip Söylemez ve Alper Kırıcı katıldı. Tutuksuz sanıklardan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi Armağan Altun, suçlamayı kabul etmeyerek, “İnsanlara yardım etmeye çalışıyorduk. Bir kızın annesi için ağladığını duyunca koşarak yanına gittim. Annesini yattığı yerden kaldırdım. Ben annesini taşırken polisler bana ve kadına tekme ile vurdular” dedi. Sanıklardan Talip Söylemez de “Polisler üzerine çullandı. Gözaltına alıp otobüste beni dövdüler. Polisin dağılın diye uyarıda bulunduğunu duymadım” diye konuştu. STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gözaltında kötü muamele ve işkence gördüğü şikâyetinde bulunan Mesut Deniz’in başvurusunda Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti. Türkiye’nin söz konusu şikâyetle ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. ve 13. maddelerini ihlal ettiğine karar veren AİHM, şu anda Sincan Cezaevi’nde bulunan 1975 doğumlu Mesut Deniz’e mahkeme masrafları dahil 22 bin Avro maddi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Deniz, 5 Ekim 1999’da tutuklandıktan sonra, polisin kendisine, “elektrik akımı verdiği, dövdüğü, kollarından bağlayarak astığı, penisini bükerek sıktığı ve soğuk döşemede yatırdığı” şikâyetinde bulunmuştu. Türkiye’de, yapılan şikâyetle ilgili bir polis görevlisi suçlanmış ancak bu kişi 2007’de çıkarıldığı mahkemede suçsuz bulunmuştu. aramalarına karşın “tanık” olarak dinlenen gardiyanların verdikleri ifadelerdeki çelişkilerin “normal” olduğunu da öne süren mahkeme, “Her tanık kendi gördüğünü anlatmaktadır” görüşüne yer verdi. Elif Kaya’nın avukatı Ali Aydın, karara itiraz edeceklerini belirterek, hâkimin “4 dakika” gerekçesini eleştirdi. Aydın, “Elif’in arandığı odaya 8 tane gardiyan giriyor. 8 kişi bir genç kızı bir dakikada da soyup giydirebilir” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle