17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 belli. Dünkü Cumhuriyet gazetesi, hepimizin bildiği, kimimizin bire bir tanık olduğu korkunç gerçeği açıkladı: Son 10 yılda çoluk çocuk, toplam nüfusu yaklaşık 5 milyon artan Türkiye, önümüzdeki seçimlere, aynı sürede 12 milyon artış gösteren “kuşkulu” bir seçmen kitlesiyle giriyor. Bu kitlenin yadsınamayacak bir bölümü çok yüksek olasılıkla, T.C. yurttaşlığı verilen Suriyelilerden, öteki dünya kaçkını mevtalara kadar düzmece seçmenlerden oluşuyor. AKP yandaşları, özellikle sosyal medyada boşuna konuşmuyor, “muhalefeti sandığa gömmek” tehditleri savururken... Seçim sandıkları, muhalefetle birlikte cenazesi kaldırılacak demokrasinin mezar adresi. Bu komploya direnebilecek, karşı çıkacak ve sonuç alacak sesler nasıl düzmece suçlamalar, hileli kovuşturmalarla susturulup sindirildiyse; demokrasi de düzmece oylar ve hileli seçimlerle gömülecek. İktidar, seçmen kitlesindeki hileli yüzdeyi ortaya çıkaracak, komployu önleyecek denetim ve yargı mekanizmasını da kilitledi. YSK, bağımsız değil. Anayasa Mahkemesi keza... HHH Türkiye’de silahsız, külahsız, halkoyuyla değişim isteyen demokratlar, AKP’nin henüz “mostralık” olarak tahammül edip içeri tıkmadığı muhalifler ve muhalefet partileri, ne yapabilir, böyle bir oldu bitti karşısında? Her şeyden önce AKP’nin toplumsal anlayışına taban tabana zıt bir vizyon edinmelidirler. Nedir AKP’nin toplumsal anlayışı? Kadınları ikinci plana itmekte cinsel ayrımcılığı kullanan, erkek egemen bir toplum değil mi nihai amacı? Zaten gerek demokrasi, gerekse laiklik de kadın ve erkeğin KP iktidarının ipini çoktan A çektiği demokrasiyi mezara nasıl ve ne zaman gömeceği, artık Dolayısıyla gerek CHP, gerekse MHP’nin kendi kafasında yapması ve zaten Türkiye’deki tüm erkek nüfusa örnek olması gereken bir devrim var: Egemenlik alışkanlıklarından, kadınlar lehine feragat. Hele CHP’nin, erkek egemen yapılanmasındaki bu kafayı, eğer AKP’den farklı ve ilerici olduğunu kanıtlamak derdindeyse; eğer yenilenmek, umut olmak istiyorsa, hemen, derhal değiştirmesi gerekiyor! Çünkü CHP’nin son yıllarda çıkardığı en başarılı ve çalışkan milletvekili Emine Ülker Tarhan’ı, toplumdaki ağırlığı “erkek” ağır topların önüne geçer korkusundan nasıl harcadığını unutmadık… Önümüzde belediye seçimleri var. Pek çok CHP’li kadın da aday adayı. Erkek egemen CHP, kafasında bir devrim yapsa ve kadın adaylara ağırlık verse, hatta çoğunluk tanısa fena mı olur? HHH Örneğin Aylin Kotil. Sapına kadar CHP’li, dediği ve yaptıkları uyumlu, sahada inanılmaz bir enerjiyle çalışan, hatta seçim barajının düşürülmesi için tek başına İstanbul’dan Ankara’ya yürüyecek kadar gayretli bir idealist. Çok iyi bir milletvekili de olabilirdi, ama “nedense” geçen seçimlerde aday gösterilmedi. Şimdi Beyoğlu Belediye başkanlığına CHP’den aday adayı, Aylin Kotil. Üstelik, 1970 yılında Beyoğlu’nda doğmuş! Bütün kültürlerin kavşağı, İstanbul halkını buluşturan çekim merkezi Beyoğlu, bir özgürlük alanı olması gerekirken; yolsuzluklar kadar, AKP’nin yasakçılığından ve Kasımpaşalı Ahmet Misbah Demircan’ın çapsız kafasından çok çekti. CHP’nin Beyoğlu’nu yeni bir yüz, taze umutlar taşıyan Aylin Kotil ile kazanıp özgürlüğüne kavuşturması, ne kadar güzel olur… “Yorgun ulusların bağr ındaki yeni, büyük ve taze gü ç, kadın halkıdır.” MARCEL PREVOST Kafa Devrimi Aylin Kotil 970 yılında Beyoğlu’nda 1 doğan Aylin Kotil, İstanbul Üniversitesi yasa önünde eşitliği, dolayısıyla dinden bağımsız bir eşitlik değil midir? Öyleyse AKP’nin karşısına, kadın ağırlıklı bir söylem ve uygulamayla çıkılmalıdır. Ancak böyle tersine bir vizyon, iktidarın amacına taban tabana zıt bir Türkiye projesi, atılan gericilik temellerini sarsar ve bugün değilse yarın, gidişatı tersine çevirebilir. Oysa, Türkiye’nin durumuna nüfusun yarısını oluşturan kadınlar açısından bakıldığında, AKP, CHP ile MHP’nin birer erkek egemenliği olduğunu, son toplamda hiçbir fark taşımadıklarını görüyoruz. Halen, paylaşalım ya da paylaşmayalım, savunduğu toplumsal görüşü, kadın temelinde düşünen tek parti BDP. HHH İngilizce İktisat Fakültesi mezunu. ABD Strayer Üniversitesi’nden “Kamu Yönetimi” konulu yüksek lisans sahibi. Dinler tarihi ve siyaset tarihi üzerine çalışmaları var. Profesyonel yaşamı, eğitime adanmış bir kişilik. Özellikle “okulöncesi çocukların eğitimi” üzerine yoğunlaşan Aylin Kotil, 1996 yılında Ataköy ve Yeşilköy’de kurduğu “Aylin Kotil Okulları”nı yönetiyor. Okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılması kapsamında, Erzurum’da bir anaokulu yaptırdı. Beş yıl süreyle Cumhuriyet gazetesi Pazar ekine yazılar yazdı. “Benim İçin Ateş Yakar mısın?” başlıklı kitabında, hayata ve insana bakışını anlatıyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yer aldı ve çalıştı. Aylin Kotil, kendisini bildi bileli seçim kampanyalarında görev aldığı, saha militanı olarak çalıştığı ve siyasal mücadelesinde varlığını adadığı CHP’nin, altı yıldan beri kayıtlı üyesi. Ara Dayağı Ara dayağını; kavgaya taraf olmayan ve olmak istemeyenlerin, kavga edenlerce hırpalanması ve kavga edenlerden daha fazla zarar görmesi olarak özetleyebiliriz. Oscar Wilde, “İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır” diyor ve sanki bu sözü Balyoz davası için söylüyor. Ara dayağı yemek de böyle bir şey işte! İnsanın ruhu acıyor ve acı verdiğini inkâr edenlerin hepsi, masum bir tavırla ortada dolaştığından, canının acıdığına kimse inanmıyor! Irak tezkeresi kabul edilmediği için iki devletin arasında kalıyorduk ve kendi devletimizin onayıyla ilk ara dayağının tadına varıyorduk. Bunu fırsat bilen ve altın suyuyla aptes alan karşıdevrim sevdalısı süslümanlar, parayı ve gücü paylaşamadığından dolayı ara dayağı yemeye devam ediyorduk. Sonradan öğrendik ki, kocaman generaller elma şekerini paylaşamadığı için kavga ettiklerinde bile ara dayağı yiyorduk ve denizciler olarak dışında bulunduğumuz tartışmaların hesabını vermek zorunda kalıyorduk. Aynı sahte dijital kayıtlarla suçlananlar olarak, Özel Yetkili Mahkeme bazılarını suçluyordu, Yargıtay ise bazılarını gerekçe göstermeden aklıyordu. İki mahkeme arasında kalıyorduk ve yine ara dayağı yiyorduk. Sonuçta öyle bir noktaya geldik ki, avukatlar sanıkları değil hukuku savunmaya başladı. Sürekli olarak hukukla siyaset arasında kaldık ve ara dayağı yiyerek hapis yatmaya devam edeceğimizi anladık. Yaz geliyor; her akşam koğuşumun penceresinde asılı kalan ay, her akşam başka bir dikenli telin üzerinden bana kuşkuyla bakıyor ve tepemizdeki sac damı kavuran güneşten bütün gece hesap soruyor… Kış geliyor; duvara çizdiğim ağacın yaprağı düşüyor ayağıma, ürkütücü bir ses çıkarıyor, attığım voltaya çarpınca. Umutlarıma yağıyor ilk kar ve kuşlar artık açlar, korkuyorlar, açlıktan ve özgürlükten korkan insanlar kadar… Mevsimler çok hızlı geçiyor, herkes soyunduğu yerde giyinmeyi öğrense de kimse ara dayağı yemese artık… Sencer BAŞAT Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi GÖRÜŞ İRFAN O. HATİPOĞLU KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] Kadınlar Üniversitesi Kurulmalı! Ülkeyi geriye götürme çabaları sınır tanımaz biçimde hızla yol alıyor. Siyasal iktidarın öncülüğünde sürdürülen bu sürecin eğitim sistemi ve kadınlar üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. 4+4+4 ile ilk ve orta öğretim yeniden düzenlenmiş; fiili uygulamalar ile tüm okullar imam hatip okullarına çevrilmek üzeredir. Kamu çalışanlarının türban takmalarının önü açılmış, arkasından kadın milletvekillerinin Meclis’e girmeleri ile birçoğumuz utkularını tamamladıklarını sanmıştı. Oysa gericilerin Atatürk ve cumhuriyet ile sıkıntılarının özünü kadınların özgürleşmesi oluşturur. Başka bir deyişle kadınların şeytanilikten çıkıp insanileşmesini gericileşmenin önünde en büyük engel olarak görürler. Var olan siyasal iktidar döneminde kadınlarımız, kızlarımız sıklıkla gündeme getiriliyor. Türban taksınlar mı takmasınlar mı tartışması uzunca süre bizleri yordu. Şimdi de ortaöğretimde karma (kız, erkek) eğitimden çıkıp, ayrı okullarda okumaları önerisi ortaya atıldı. Bu yetmez(!) diyorum. Üniversiteleri kadın ve erkek öğrencilerin ayrı eğitim gördükleri kurumlar haline dönüştürelim. Kızlarımızın en fazla şeytanileştikleri dönem yükseköğretim dönemleridir. Başbakanımızın saptamalarına göre bunlar yalnızca birlikte öğrenim görmekle kalmıyor, birlikte yaşayarak “gayri ahlaki” ilişkiler içine giriyorlar. Bu nedenle erkek öğrencileri şeytanların etkisinden kurtarmak ve gayri ahlaki davranışların önünü geçmek için “Kadınlar Üniversitesi” kurulmalıdır! Yükseköğretim tarihimizde kadınlar üniversitesi vardır. Yalnızca kadınların kaydolduğu; İnas (Kadınlar) Darülfünunu 12 Eylül 1914 günü kurulmuştur. Kız liseleri ve kız öğretmen okullarına öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan okuldu. Bu okul sosyal bilimler ağırlıklı; edebiyat, matematik, doğa bilimlerinin de okutulduğu üç yıllık yükseköğretim kurumlarıdır. Eğitimin iki ayrı darülfünunda sürdürülmesinin zorluğu nedeniyle 1919 yılında aynı binada ayrı dersliklerde eğitimi sürdürmek için İstanbul Darülfünunu’na bağlandı. Birleştirilmesi akademik/ idari sorunların çözümüne katkı yapmamış, eğitimin niteliğinin yükseltilememiş olması nedeniyle İnas (Kadınlar) Darülfünunu öğrencileri derslerini boykot ederek erkek öğrenciler ile birlikte aynı sınıfta öğrenim görmeye başladılar. Aynı sınıfın yarısında kadınlar, diğer yarısında da erkek öğrenciler ayrı bölümler halinde oturuyorlardı. Bugün olduğu gibi dönemin gerici basınında “Kızlarla erkekler aynı odada zanu be zanu (diz dize) oturarak güya ders görüyorlar. Bu hal ahlaka mugayirdir” tarzında yazılar yayımlanarak kamuoyu kışkırtılmaya çalışılıyordu. İnas (Kadınlar) Darülfünunu 1921 yılında Ankara’da yapılan Maarif Kongresi’nde Mustafa Kemal’in kadın ve erkeklerin ayrı oturmasına tepki göstermesi ve Darülfünun öğrencilerinin de ayrı oturmayı reddetmesi ve eylemlere başlaması ile 16 Eylül 1921 tarihinde İstanbul Darülfünunu’na katılmasıyla kapatılmıştır. Yaşamı çok kısa olmasına karşın ülkemiz kadınlarının aydınlanmasında, kadın hareketinde ve cumhuriyet dönemindeki kadın hakları kazanımında önemli yeri vardır. Bu nedenle siyasal iktidar ülkeyi geriye götürme uğraşlarında kadınların eğitilmesini engel olarak görüyor. Çalışma yaşamında ve eğitim alanında yapılmaya çalışılan düzenlemelerin hedefi budur. Yüz yıl önce yaşanan Kadınlar Üniversitesi deneyiminde görüldüğü gibi kadınları yaşamın içinden koparıp almak sanıldığı kadar kolay değildir. Buna Cumhuriyetin aydınlığını da eklerseniz gericilerin işinin kolay olmadığını düşünüyorum. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY BANDIRMA 3. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAŞINMAZIN Özellikleri: Balıkesir il, Bandırma ilçe, Bandırma Levent Mah. 92 pafta, 165 ada 67 parsel Çamlık Cad C 1 blok apartman N.11’de 4. No’lu bağımsız bölüm, 95 m2 inşaat alanlı, 96/3840 arsa paylı kombi kaloriferli, B.A karkas III/B inşaat sınıfı ana yapı içinde, bağımsız bölüm ön ve arka cepheye bakmaktadır, salon, mutfak, 3 oda, banyo, WC, antre, hol ve iki gömme balkondan oluşmakta, taşınmazda %20 yıpranma payı bulunmakta, şehir merkezine 3000 m mesafede, aktif ticaret merkezine uzak taşınmaz. Kıymeti: 65.475,00 TL KDV Oranı: %1 1. Satış Günü: 23/01/2014 günü 14.00 14.05 arası 2. Satış Günü: 17/02/2014 günü 14.00 14.05 arası Satış Yeri: BANDIRMA ADLİYESİ İCRA DAİRELERİ ORTAK SALONU Satış şartları:1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/2505 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 05/11/2013 2013/2505 ESAS “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 72486) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Zongul 1 dak ilinde 2 bir mağara. 3 2/ Avcıların av bek 4 lemek için 5 taş yığınla6 rından yap7 tıkları pusu... Tele8 fon sözü. 9 3/ Ağaç gemilerde ta1 2 3 4 5 6 7 8 9 limarın üst 1 K O K UR D A N ucundaki kıv2 I T I R E B E R rım... Mısır’ın 3 Y A S P R A F A plaka imi. 4/ Üzüntü, sıkın 4 T R A V E S T İ İ T A S A tı... Tene yumu 5 I S A S L şaklık vermek 6 R İ N G için sürülen gü 7 I A L A D U R A zel kokulu mer 8 K A R A D E N İ Z hem. 5/ Cisim 9 L A A T AMA ler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum... Kokain türevi uyuşturucu bir madde. 6/ Bir işi yaptırabilme gücü... Küçük erkek kardeş. 7/ Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası... Bir şeyin erebileceği uzaklık; menzil. 8/ Öğe, unsur... Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri. 9/ Argoda esrar... Ok atılan yayın iki ucu arasındaki esnek bağ. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Muğla yöresine özgü, dana eti, patates ve yoğurtla yapılan bir yemek. 2/ Sürek avında pusuda av bekleyen avcı... Hakkâri yöresinde yetişen ve yemeği yapılan, maydanoza benzer bir ot. 3/ Beş telli ve yaylı bir halk çalgısı... Bir gıda maddesi. 4/ “En sinsi bir gibidir geçmeyen zaman” (Y.K. Beyatlı)... Açık samanrengi. 5/ Pokerde, “floş” da denilen, aynı cinsten beş karta verilen ad... Bir işletmenin ani batışı. 6/ Yönetenlerin hukuksal ya da eylemsel yetkisi... Kayınbirader. 7/ Fas’ın plaka imi... İyi bir şeye işaret olan durum. 8/ Bir toplulukta çalışan insanların her biri... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 9/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... Bir eğrinin iki noktasını birleştiren doğru parçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle