16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Fotoğrafın bir başka yüzü de var, onu kimse görmek istemiyor. Cemaat devletin yargısında, istihbaratında, eğitiminde, en duyarlı kurumlarında yıllardan beri örgütlenmiyor mu? İsterseniz şöyle 40 yıl geriye gidelim, neler olup bittiğini, örgütlenmenin kollarını yeniden anlatalım... O yıllar çok geride kaldı... Fethullah Gülen’in “Hizmet” diye tanımladığı hareket, büyük bir ekonomik ağ kurdu dünyanın pek çok ülkesinde. Okullar, şirketler, dershaneler... Devlet içindeki yapılanmasını özellikle 2002 yılında tamamladı. Ekonomik güçlerini arkalarına alarak bugünlere geldi cemaat. Türkiye’nin küreselleşmenin model bir ülkesine dönüşmesinde cemaat, AKP ile birlikte yürürken, iktidarda söz sahibi oluverdi. Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” kitabını bir okuyun isterseniz, orada sürecin nasıl ivme kazandığını öğreneceksiniz. Falcı falan değildim ama o sürecin 40 yıldır nasıl çalıştığını yıllarca yazmıştım. Artık yazacak bir şey kalmamıştı; eski yazılarımı ısıtıp ısıtıp yeniymiş gibi önünüze sürmekten başka yapacak bir şey de. Yargıda, eğitimde, poliste, medyada etkinlik... Eğitim sistemi bozuk, dershaneler bu yüzden bu kadar yaygın! Asıl sorun, neyi tartıştığımız... Eğitim ve sağlık dökülüyor... Devletin tüm kurumlarında var cemaatin etkinliği... Bir daha söyleyeyim, bu bir iktidar kavgasına (savaş da diyebilirsiniz) dönüştü. HHH Erdoğan’ın dershaneler konusunda geri adım atmayacağı kesin, bu böyle biline... Asıl o büyük fotoğrafa, cemaatin Mavi Marmara baskınından sonra takındığı tavrına bir bakın... İsrail, Suriye, Mısır... Cemaat bu konuda ne diyor, El Kaide’ye, El Nusra’ya nasıl bakıyor, hükümeti nasıl eleştiriyor?.. Kavganın görülen yüzüdür dershaneler. İşin içinde rant vardır, iktidar mücadelesi vardır... Bir de ABD, İngiltere, Almanya... Cemaatin bu ülkelerdeki gücü, lobi çalışmaları... Ve devletin derinliğindeki yapılanmayı ele geçirme... AKPcemaat savaşının galibi olmaz... Cemaat, Erdoğan’sız bir AKP istiyor, bu da gerçekleşmez... Mezhep fişlemesi Emniyet, Gezi eylemlerinde şüpheli olanların yüzde 78’inin Alevi kökenli olduğunu rapora yazdı. Hukukçular, bu durumu anayasal suç olarak niteledi ALİCAN ULUDAĞ Alevi, ulusalcı ve laik kesimler Milliyet gazetesinde dün Tolga Şardan imzalı bir haberde, Emniyet’in Gezi eylemlerine ilişkin hazırladığı raporun ayrıntılarına yer verildi. Yazıda, 28 Mayıs’tan eylülün ilk haftasına kadar süren Gezi eylemlerinin 80 kentte (Bayburt hariç) düzenlendiği, 5 bin 532 eylem gerçekleştirildiği, bunlara 3 milyon 600 bin kişinin katıldığı ifade edildi. Eylemlerde 5 bin 513 kişinin güvenlik kuvvetlerince gözaltına alınarak haklarında soruşturma başlatıldığı belirtilen yazıda, Emniyet raporuna atfen “Yine şüphelilerin yüzde 78’i Alevi kökenli olup bazı sendikalar/sivil toplum örgütleri, taraftar grupları içinde yer alanlar, ulusalcı, laik kesimler. Yüzde 12’si siyasi partilerle ilişkili, yüzde 6’sı marjinal sol oluşumlar içinde, yüzde 4’ü ise terör örgütleri ve yasal uzantıları içinde yer alıyor” denildi. Emniyet’in, eylemlere katılan ve şüpheli olanların yüzde 78’inin Alevi kökenli olduğunu raporlaştırması, “fişleme” tartışması yarattı. Cemaat AKP: Kim Güçlü? Kavga giderek büyüyor, Erdoğan geri adım atmıyor... Peki, bu işin sonu ne olacak? Başbakan Erdoğan Trabzon’da yaptığı konuşmada dershanelerin tümünün kapatılacağını açıklarken, Fethullah Gülen cemaatinin yayın organlarından Zaman gazetesi dün manşetten verdiği haberinde bilim insanlarının görüşlerine yer veriyordu: “Bu çağda devlet zoruyla dönüşüm yapılamaz...” Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun dershanelerin kapatılmasını şöyle yorumluyor: “Dershane kapatma ya da zorla dönüştürme anayasaya ve insan haklarına aykırıdır...” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, pazar günü gazetemize yaptığı ziyarette, bir soru üzerine bu konuya değindi. Kılıçdaroğlu, “Dershaneleri neye göre kapatacaksın, kime danıştın?” deyip ekledi: “Hükümetin, önce eğitim sistemini düzeltelim, dershanelere gereksinim kalmasın, diye bir düşüncesi yok. Kin ve intikam duygusuyla yola çıkıyorlar. Dershanelerde çalışan 100 bin kişinin sonu ne olacak? Dershaneler şu anda bozuk eğitim sisteminin bir parçası. Çocuklarımızı okula diploma alsınlar diye gönderiyoruz. Ben olaya cemaatin okulu, dershanesi olarak bakmıyorum. Eğitim sistemi bozuk, gelin eğitim sistemini değiştirelim.” HHH Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşüne katılmamak elde değil... Türkiye’de tüm aileler bu eğitim sisteminden tedirgin... AKP iktidarında kaç Milli Eğitim Bakanı değiştirildi? Sayısını bile unuttuk! Beş mi altı mı? CemaatErdoğan arasındaki bu çekişmenin sonucu ne olur, orasını kestirmek şimdiden zor! Gazeteci Ahmet Şık’ın BirGün’e yaptığı açıklamada, somut gerçekler var... Ne diyor Şık: “AKP’nin elinde cemaati bitirecek bir arşiv var?” Peki, cemaatin elinde de AKP’yi bitirecek bir arşiv var mı acaba? Sanki bir yerlerde Amerikanvari bir senaryo hazırlanmış ve sahneye konulmuş... Şimdi provaları yapılıyor! Dershanelerde büyük bir rant var, bunu yıllarca yazıp çizdik, kimse umursamadı... Milyar dolarla oynanıyor! ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Gezi eylemlerine ilişkin hazırladığı raporda “şüphelilerin yüzde 78’inin Alevi kökenli” olduğunun belirtilmesi fişleme tartışması yarattı. Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, bu süreçte gözaltına alınanlara kişilerin mezhebiyle ilgili soru sorulmadığına işaret ederek “O zaman bu rakam nasıl belirlendi? Demek ki özel bir araştırma yapmış. Bu da kişilerin tek tek fişlendiğini gösteriyor. Bu yasadışı bir uygulamadır ve anayasal suçtur” dedi. Aksoy, gözaltına alınan kişilere Emniyet’te mezhebinin sorulamayacağını söyledi. Gözaltına alınanlara Emniyet’te böyle bir soru sorulmadığına tanık olduğunu belirten Aksoy, “Eğer gerçekten böyle bir rapor varsa, o zaman kişilerle ilgili tek tek fişleme yapılmıştır. Mahallelerde, okullarda araştırma yapılmış ki veriye ulaşılmıştır. Bu özel bir veridir. Resmi ifade tutanaklarında bu yoktu. Özel elde edildiği için yasadışı kayıtlardır. Anayasal suçtur. Çünkü, anayasaya göre herkes din ve vicdan hürriyetine sahiptir” değerlendirmesini yaptı. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen böcek davasında sanık hâkimin “İslam dinine mensup” olduğunun tutanağa yazıldığını anımsatan Aksoy, “Hukuk sisteminde kişilerin inanç özgürlüğü esastır. Vicdan özgürlüğüne göre kişinin hangi din ve mezhebe üye olduğu hukuku asla ilgilendirmez. Emniyet’te veya yargıda bu soruların sorulması yasaktır. Bizim katıldığımız Gezi sorularında da böyle sorular sorulmadı” dedi. Böyle bir bilgi toplama yoluna gidildiyse bunun suç ve “fişleme” olduğunu dile getiren Aksoy, “Bu durum hukuk devletine aykırıdır ve anayasal suçtur. Kişilerin din ve vicdan özgürlüğü vardır. Mezhepleri ilgilendirmez” dedi. Gezi eylemlerinde çok sayıda kişinin sorgusuna avukat sıfatıyla katılan ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, “Bu bir hukuksuzluktur. Bu siyasi iktidar döneminde bu tür fişlemelerin çoğaldığını görüyoruz. Eğer doğruysa vahim bir durumda. AİHM, Türkiye’yi mahkum eder” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, Emniyet’in bu tespitine tepki gösterirken, “Aleviler zaten hep fişlendi. Bu AKP’nin geleneksel politikasının eseridir” dedi. Bülbül, “AKP’nin bakış açısında Alevi toplumunun inancı suçtur. Utanç verici bir durum” diye konuştu. Bu hukuksuzluktur FİŞLEMEYE TEPKİ CHP: Tam bir bölücülük MAHMUT LICALI herhangi birini tanımam. RedHack sözcülüğünü de yapmadım. Sadece Twitter’da benim sesimin benzediğini söylemişler” dedi. Serbest bırakılan Barış Atay ifadesinde “RedHack üyelerinden ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Gezi olaylarında gözaltına alınan 5 bin 513 kişinin yüzde 78’inin Alevi olduğu” yönündeki tespitin resmi analiz raporuna girmesi muhalefetin tepkisini çekti. Milliyet gazetesinde yayımlanan raporda; olaylarda gözaltına alınanların mezheplerine ilişkin fişleme yapılmasına muhalefet tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Emniyet’in raporunun “tam bir bölücülük ve fişleme örneği” olduğunu belirtirken CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de raporun bir ayrımcılık suçu olduğunu, raporu hazırlayanlar hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini söyledi. Altay, Emniyet’in raporunun tam bir bölücülük ve fişleme örneği olduğunu belirterek “Bu durum Başbakan Erdoğan’ın toplumu kutuplaştırma politikasının bir yansıması. Balık baştan kokar. Kendisi de Reyhanlı’da ölen vatandaşlarımızla ilgili mezhepsel ayrım yapmıştı” diye konuştu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde görev yapan personeli “Başbakan’ın muhafızları” diye nitelendiren Altay, AleviSünni ayrımının yapıldığı bir raporun devletin nizamı, birlik ve beraberlik açısından çok tehlikeli olduğunu ifade etti. AKP’nin kutuplaşma politikalarının Türkiye’nin iç barışının önündeki en büyük tehdit olduğunu vurgulayan Altay, “Polisler ahlaki normlardan yoksun hale geldiler. Onlar devletin ve milletin polisi. Ayrımcı yaklaşık çok çirkin ve tehlikeli” diye konuştu. CHP’li Aygün “Direnişi mezhep eylemi diye gösterip küçük düşürmek istiyorlar” dedi. AKP iktidarının kendisi gibi inanışa sahip olmayan laik, seküler, Atatürkçü, demokrat, ataist, feminist, AleviBektaşi insanları vahşi bir ayrımcılığa tuttuğunu dile getiren Aygün, “Bu raporu hazırlayanlar ayrımcılık suçu işlemişlerdir. Görev ve yetkilerini kötüye kullanmışlardır. İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma başlatması gerekmektedir” diye konuştu. ‘Tarih affetmez’ RedHack soruşturmasında gözaltına alınanların ifadesini terör suçlarına bakan savcı aldı. Barış Atay ve 13 kişi serbest bırakıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Bilişim Savcılığı, RedHack operasyonunda gözaltına alınıp, adliyeye sorgu için getirilen Barış Atay’ın arasında bulunduğu 14 kişinin dosyasını, Terörle Mücadele Yasası’nın 10. maddesiyle görevli Ankara Başsavcı Vekilliği’ne gönderdi. Terör savcılığı tarafından ifadesi alınan 14 kişiden, Barış Atay’ın arasında bulunduğu 9 kişi savcılık sorgularının ardından, 5 kişi de tutuklama istemiyle sevk edildikleri mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Barış Atay, Gezi, ODTÜ, Gülsuyu, Reyhanlı ve Roboski’de olanlara işaret edip, medyayı “Bugüne kadar görüşmemiş bir şekilde biat kültürü ile yaşayan medya patronlarını affetmeyecek tarih” sözleriyle eleştirdi. Ankara Emniyeti Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınan 14 kişi, dün sabah Ankara Adliyesi’ne getirildi. Bilişim savcısı Mehmet Ali Ethemoğlu, saat 14.30 sıralarında sürpriz bir kararla dosyayı TMK savcılığına gönderdi. TMK savcılığı, geçen yıl başında aynı dosyayı görevsizlikle bilişim savcılığına yollamıştı. Şüpheliler, bakanlıklar, Emniyet ve YÖK gibi kurumların internet sitelerine girmek, buraları çalışamaz hale getirmek ve içindeki gizli ve kişisel bilgileri almakla suçlandı. Savcılık sorgularının ardından Barış Atay’ın arasında bulunduğu 9 kişi serbest bırakılırken, 5 kişi suç örgütü üyesi olmak ve bu örgüt adına bilişim suçu işlemek iddiasıyla tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Tutuklamaya sevk edilen Taylan Kulaçoğlu, RedHack’in lideri olduğu iddia edilen “Manyak” nickli kişi olmakla suçlandı. “Manyak’ siz misiniz, Gezi eylemlerinde çağrı da bulundunuz mu” sorusuna Kulaçoğlu, “‘Manyak’ ben değilim, tanımıyorum. Gezi eylemleri nedeniyle zarar gördüm. Taksim’de cafe işletiyorum, niye çağrı yapayım” dedi. ne konulan RedHack görüşmelerinde benim ismim yoktur, bunlarla ilgim ve bilgim yoktur. Bilgisayar konusunda herhangi bir eğitimim, sertifikam yoktur. RedHack üyelerinden herhangi birini tanımam. RedHack sözcülüğünü de yapmadım. Sadece Twitter’da benim sesimin benzediğini söylemişler.” ‘Çirkin ve tehlikeli’ Ünlü oyuncu Barış Atay’a savcılık sorgusunda, “Radyo ve televizyonlara Skype programıyla canlı bağlanan RedHack sözcüsü siz misiniz? RedHack’in Twitter’daki @TheRedHack adlı hesabını siz mi kullanıyorsunuz, mesajları siz mi atıyorsunuz? RedHack’in sohbet odasında konuşanlardan biri siz misiniz” şeklinde üç soru yöneltildi. Gerekçe ise bu canlı yayına katılan kişinin sesinin Barış Atay’a benzemesi oldu. Suçlamaları kabul etmeyen Atay, RedHack’le herhangi bir bağlantısının ve yazışmasının olmadığını söyledi. Atay, şunları kaydetti: “Dosya içerisi B arış Atay’a ses benzerliği sorusu Bilişim savcılığının, dosyayı terör savcılığına göndermesinin nedeni, suçun Türk Ceza Yasası’nda düzenlenen “Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” bölümünde yer alan 326. ve 327. maddelerindeki hükümler gereğince “devletin güvenliğine karşı” işlendiği savı oldu. El konulan bilgisayarlardan terör örgütleriyle ilgili olduğu iddia edilen birtakım yazışmaların olduğunu gerekçe gösteren savcılık, dosyayı terör savcılığına gönderdi. 14 kişinin adliyedeki işlemleri sürerken, RedHack, AKP’nin TBMM Grup Başkanlığı internet sitesini hack’ledi. Grup internet sitesine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağzından “Cuma günü yaşanan operasyon komedisinden dolayı partim ve milletim adına özür dilerim” ifadelerine yer verildi. Devletin Müzik yaptıkları güvenliğine karşı suç Gerekçe: için suçlanıyorlar ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin’de Gezi eylemlerine destek veren, aralarında avukatların da bulunduğu 106 kişi hakkında 2 ayrı dava açılırken, 54 Gezi direnişçisi bugün hâkim karşısına çıkacak. Paraksis grubu, “müzik yaparak topluluğu dinamik tutmak”la suçlanıyor. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi eylemlerine destek gösterilerine katılan, 31 Mayıs’ta Akdeniz Oyunları’nın açılış gününde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto eden toplam 106 sanık hakkında “etkin direnme, kamu malına zarar verme, polise mukavemet, izinsiz gösteri” gibi suçlamalarla dava açmıştı. Haklarında dava açılan sanıklardan 54’ü, bugün ilk kez hâkim karşısına çıkacak. Paraksis grubunun solisti Serdar Türkmen, şarkının sözlerine iddianamede de yer verildiğini vurgulayarak “Bunu reddetmiyoruz, bu şarkıyı söyledik. Üstelik biz bu şarkıyı 5 yıldır her yerde söylüyoruz. Video paylaşım sitelerinde, sosyal medyada bu şarkımız yayımlanıyor” diye konuştu. Türkmen, “Bunlar bizim silahlarımızdı. Suç sayılan o şarkıyı 5 yıldır söylüyoruz” dedi. AKP hack’lendi GEZİ DİRENİŞİ’NDE ŞİDDET GÖRENLER İÇİN ŞİKÂYET SÜRESİ ARALIKTA DOLUYOR Zamanaşımı uyarısı SİNAN TARTANOĞLU ‘Polis intiharlarında suçlu sosyal medya’ AFYONKARAHİSAR (AA) Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, polis intiharlarının 2013 yılında artış gösterdiğini ve 41 polisin intihar ettiğini açıkladı. Kılıçlar, “İntihar olayları, sosyal medyada polisle ilgili kurulan forumlarda çok tartışıldı. Çok fazla yorum yapıldı. İntihar sayılarını olumsuz etkiliyor” dedi. “Emniyet Teşkilatı Psikolojik Danışma ve Rehberlik” konulu seminerde konuşan Kılıçlar, dünya genelindeki polis teşkilatlarında intihar oranlarına bakıldığında ABD’de yüz binde 18, Avusturya’da yüz binde 32, Almanya’da yüz binde 23, Türkiye’de ise bu oranın 2013 yılı itibariyle yüz binde 15 olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Kılıçlar, 2001 yılında Türkiye’de 41 polisin intihar ettiğini ve bu oranının yüksek olduğunu söyledi. Sosyal medyaya polisin de ilgisinin arttığını belirten Kılıçlar, “Özellikle bu intihar olayları, sosyal medyada polisle ilgili kurulan forumlarda çok tartışıldı. Orada çok fazla yorum yapıldı. Bunu bilim adamlarımız tartışacaklar. Olumsuz etkilediğini düşünüyorum intihar sayılarını. Bizim ülkemizde intihar sayıları Avrupa ülkelerine göre daha az. Gönül ister ki sıfır olsun. Biz bunları çalışalım, arkadaşlarımızla görüşelim, boş bırakmayalım, ne gerekiyorsa yapalım ve hiç olmasın” diye konuştu. ANKARA Ankara Kızılay’daki Gezi Parkı protestoları sırasında Çevik Kuvvet polisinin attığı gaz bombalarının isabet etmesi sonucu tek gözünü kaybeden Çankaya Belediyesi işçisi Muharrem Dalsüren ile avukat Sarper Gürcan ve yanında duran kardeşi gaz bombasıyla kafasından vurularak beyin kanaması geçiren Kurtuluş Özgür Yıldız’ın girişimiyle “Gezi Parkı Protestolarında Şiddet Görenler Platformu” kuruldu. Platform, şikâyet için 6 aylık süre bulunduğu uyarısında bulunarak “Hukuken şikâyet hakkının kullanılabilmesi için son günleri yaşamaktayız. 6 aylık şikâyet süresi aralık ayının her günü tek tek sona erecektir. Bu anlamda şikâyet hakkını kullanmamış olanlar için zamanaşımı söz konusu olacaktır” açıklaması yaptı. Platformun “Geri Kalan” başlıklı duyurusunda, hukuksal süreçlerin önemine dikkat çekilerek, sert müdahale eden polisin yargı lanmasının önüne geçilmek istendiği savunuldu. Haziran ayında yaralananların en geç aralık ayında suç duyurusunda bulunması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada özetle şunlar kaydedildi: “Bu hukuksuz ve gayri meşru saldırıların hesabının sorulması, yinelenmemesi ve ülkemizde can güvenliğinin, her bir kişinin fiziksel vücut bütünlüğünün korunabilmesi için yaralıların başlattığı hukuk savaşının büyük önem taşımakta olduğunun altını kalınca çiziyoruz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle