25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 13 Tarih sayfalarına katil kimliğiyle giren Oswald, bin bir suratlı bir kişilikti Bukalemun Oswald’ın maceraları P u Soğuk Savaş’ın ortasında Amerika ve Rusya arasında mekik dokuyan, eski “Marksist Amerikan deniz piyadesi”nin olağandışı hayatı... Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü 25 Kasım… Yani dün “kadına karşı şiddetle uluslararası mücadele” günüydü… 3. milenyuma girerken BM tarafından “kadına karşı şiddetin yok edilmesi amacıyla” “uluslararası gün” olarak belirlenen bu yıllık randevu, Türkiye’de beklenebileceği gibi vurdumduymazlık ve duyarsızlıkla karşılanıyor. Ana akım medyanın birinci sayfalarında konuya yer veren tek gazete dün; “Vatan” oldu. Muhalefet gazeteleri arasında da yalnız “Cumhuriyet”, “Evrensel”, “Özgür Gündem” ve “Sol”; “25 Kasım”a dikkat çekti… Bir kadın bayramı gibi kutlanan “8 Mart”tan farklı olarak, “kadına yönelik salt şiddetle mücadele” adına uluslararası düzeyde ön plana çıkartılan “25 Kasım”ın, günde ortalama 5 kadın cinayetinin işlendiği Türkiye’de oysa önemi çok büyük olmalı! Spesifik bir soruna özellikle ışık tuttuğu için kadın hakları mücadelesinde “25 Kasım”ın yeri, 8 Mart’tan artık kat kat ileri. Bu bağlamdaki en zihin açıcı değerlendirme dün “T24” sitesinde çıkan Hülya Gülbahar’ın yazısı (“Şiddet Rakamları Gerçekleri Yansıtmıyor”) oldu. Konuya onunla gireyim. “KADER” başkanlığı da yapmış olan Hülya Gülbahar; Türkiye’yi dünya çapında en kadın düşmanı ülkeler arasında sıralayan cinsiyet uçurumu rakamlarının dahi rötuşlanmış ve “hormonlu” olduğuna dikkat çekiyor. Dünyayı 4 eki, sonsuza dek “Kennedy” her anıldığında hemen ardından ismi tekrarlanacak “OsBEDRİ BAYKAM wald” kimdir? Marx’ı okuyan ve “Komünizm en iyi dindir” Rusça öğrendiği, bu dönemin efsanediyen bir adam; ilk cinsel deneyimlerini lerinden. Arkadaşlarının taktığı lakap ile Amerikan denizcisiyken Japonya’da kon“Oswaldskoviç” komünist olduğunu bile somatrislerle yaşayan bir genç; “Önemli saklamayan farklı bir Amerikan piyadesi! bir şey olmazsa beni işten arama” di19601962 arasında Sovyetler’de geyen annesini “Anneciğim, şimdi televizçirdiği süre, bu esrarengiz ki şiliğin en yonda İngiltere kraliçesi taç giyiyor” çok merak edilen dönemlerinden biri. diye arayan bir çocuk; dul annesinin yaRusya’ya iltica etmek için müracaat eden şam kavgasında sağda solda gençlik evOswald, önceleri uyutulmaya çalışılılerinde bırakılmış bir delikanlı; Japon koyor. Olay sürüncemeye girinmünistlerine bazı bilgiler satce otel odasında bileklerini masından şüphelenilen bir er ke sip intihar ediyor, rehbeve evladının bir gizli ajan olri Rimma tarafından bulunup duğuna inanan ve zorlukapar topar hastaneye götülar içinde yaşayan bir annerülüyor ve kurtarılıyor. nin oğlu... Lee Harvey Oswald, çöusya’ya iltica zülmesi asla mümkün olmaisteği yacak bir şifre... Yoksulluk Oswald, bununla yetiniçinde babasız olarak yaşamiyor, 10 gün sonra Amema merhaba diyen New Orrikan Konsolosluğu’nda leanslı bu çocuk, dünya tapasa portunu masaya korihinin en gizemli karakterlerinden biri. İşkence gibi geLee, Amerikan deniz yup “Amerikan vatandaşçen okul yaşamı boyunca piyadesi olarak ob lığından çıkmaya geldim. (sık sık okuldan kaçıp hayjektife gülümsüyor. Rusya’ya iltica edip U2 casus uçaklarının sırlarını vevanat bahçesine ya da Halk receğim” diyor. Bu jestler Kütüphanesi’ne gidiyor) genç Oswald, herhalde Ruslarda bir yumuşama yaratısürekli izlediği “Üç Farklı Yaşam Süryor ve Minsk şehrinde yaşaması kaydıyla düm” adlı TV serisinin hastasıydı. DiOswald’a izin çıkıyor. zi üç kimlikli çalışan FBI ajanı Herbert Bir radyo fabrikasında iş verilen Os Philbrick hakkındaydı. FBI adına Komüwald, nispeten iyi maaşına karşın pek nist Parti’ye sızmış bir reklam müdürünün öyküsü, öyle görünüyor ki, Oswald’ın de emek harcamayı sevmiyor. Bu arada onu izleyenler akla gelmedik sürprizlerkarakterine ömür boyu işledi. le karşılaşıyorlar. Oswald basit bir fotoğraf makinesinin içine film yerleştiremiyor, ond romanları okuyor radyoya pil koymak isterken kırıp bozuLee H. Oswald’ın kendisinin bile artık yor ve ormanda av a gittiklerinde atışlakim olduğunu bilemediği pek çok an kerı hep ıskalıyor. Rus yaşam tarzı ile de ilsin yaşanmıştır! Lee H. Oswald? Ya da ginç anekdotları eksik değil. Bir sabah O. H. Lee? Veya Rusya’daki adıyla Alik 07.00’de kapısına vurulup seçimde oy veya KGB dilinde Likhoi? Komünist miykul lanması için uyandırdıklarında yatağındi? Moskova’da konumlandırılmış bir dan bas bas bağırı yor: “Beni rahat bıraFBI veya CIA ajanı mıydı? Ya da Sovkın, burası özgür bir ülke!” yetler Birliği tarafından ABD’ye geri gönderilen bir KGB ajanı mı? Berlin Duvarı ve “Füze Krizi”nin ortasında herhangi bir sorunla karşılaşmadan nasıl bu kadar özgür ve değişken olabiliyordu? Ian Fleming’in James Bond’u ile ilgili bulabildiği tüm romanları da okumaya başlamıştı. Sonuçta Oswald, sanki Soğuk Savaş’ın ortasında, ABD veya Sovyetler ikilisinden birine ait olmak yerine, bukalemun bir kimlikle “gerginliğin parçası” olmayı tercih ediyordu. Kime, hangi sıfatla çalıştığı fark etmezdi. Oswald okulu bırakıp Deniz Kuvvetleri’ne girdikten sonra deniz piyadesi oldu. Japon Atsugi üssünde CIA ile kesişen ilişkiler yaşadığı ve güzel konsomatrislerle aşk hayatı sürüp onlardan Değiştiren 8 Saniye Aşırı sağcı faşist General Edwin Walker’a suikast kafasında Amerika ve Rusya deneyimle1961 başında Oswald, bağıra çağırinin ardından yeni bir siyaset oluşturma ra Amerikan vatandaşlığından çıkmak fikirleri şekilleniyor. için başvurduğu Moskova’daki Amerikan Konsolosluğu’na, bu sefer uslu bir vaosta ile tüfek siparişi tandaş gibi “Hiçbir ce zai takibe uğramayacaksam geri dönmek istiyorum” Oswald mart ayında posta yoluydiye mektupla başvuruyor. Tabii “disla MannlicherCarcano marka bir tüleksik” olan ve fek satın alıyor. Siparikelimeleri doğşi Alek Hidell adına yaru dürüst yan yapıyor. 10 Nisan 1963 güna getiremeyen nü, yani yüzyılın cinayeOswald’ın yatinden 7.5 ay önce, Oszışmalarından wald aşırı sağcı faşist konsolosluk naGeneral Edwin Walker’a sıl bir anlam çısuikast girişiminde bulukarıyor, o da işin nuyor. Tüfeğini olay yebilinmeyen derine yakın bir noktaya iki tayı. Oswald gün önceden saklayan Sovyetler’den, Lee Oswald’ın Sovyetler’deki kimliği. Oswald, Walker’in evine bir yıllık yazışmayaklaşıp pencerenin arlar ve sahte sakasından ateş ediyor ve kin tavırlarla ayrılma hakkı elde ediyor. kaçıyor. Bu arada Ma rina kocasının neTeorik olarak dönüş masrafları için, rede olduğunu bilmeden evde beklerkonsolosluk aracılığıyla Amerikan devle ken Oswald’dan bir not buluyor. Oswald tinden borç alıyor. Böylece çift, 30 Mayıs bu durumda ölecek veya yakalanacak 1962 tarihinde bebekleri June’la beraber bir teröristin karısına ne gibi ilginç notönce Hollanda’ya, oradan da Amerika’ya lar bırakabileceğini göste riyor. Sonuçdoğ ru yola koyuluyor. Önce New York’a ta Walker’a kimin ateş ettiğini polis tesvarıp oradan Texas’a geçiyorlar. Lee’nin pit edemiyor. R ldürülen kadınları dirilten’ rakamlar! 3. milenyumda hız kazanan kadın hakları mücadelesini desteklemek için 2000’ler başından bu yana Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) yayımladığı yıllık “cinsiyet uçurumu raporlarında”, Türkiye malum İran, Suudi Arabistan gibi sert şeriat ülkeriyle birlikte sürekli en son sıralarda boy gösteriyordu. AKP işbaşına geldiğinden beri Türkiye’de kadının parlak olmayan konumu mütemadiyen geriledi. İstikrarlı olarak DEF raporlarında kadına dünyada en haşin davranan son 56 ülke arasında çıkan ülkemiz, son yılların raporlarında esrarengiz bir ilerleme kaydetti. Geçen yıl örneğin 135 ülke arasında 124. sırada gösterilen AKP Türkiyesi, bu yıl hikmeti çözülemeyen bir sıçrama kaydederek; 120. sıraya ilerledi. Ne olmuştu da kadının konumunda böyle birden nispi iyileşme ortaya çıkmıştı? Gülbahar, bu göz boyayan iyileşmenin tamamıyla işte “rakamlarla oynamak” suretiyle elde edildiğini söylüyor. Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından 2009’un ilk yedi ayında örneğin “953” olarak verilmiş “kadın cinayeti” sayısının; kartvizitinden “kadın” adı silinen “Aile Bakanı” Fatma Şahin tarafından 2009 geneli için “171” kadın cinayeti olarak aşağı doğru makyajlandığını ifade ediyor. Gülbahar böylece 2009’da Şahin tarafından “1572 kadının diriltilmiş olduğunu” ilan ediyor! Benzer biçimde “gene kadın istihdam rakamlarında” da oynama yapıldığını ekliyor. 2008’de yüzde 21.6 olan kadın istihdam oranı; bu yılın temmuz ayında yüzde 31.6’ya fırlamış! “Beş yılda yüzde 10 artış!” diye ilave ediyor Gülbahar: “Dünya tarihinde eşi benzerine az rastlanır bir iyileşme! Bakanlığa bu artışın nereden kaynaklandığını soruyoruz, yanıt yok!” Ekonomiye katılım, eğitim olanaklarına erişim, sağlıkyaşam süresi ve siyasete katılım gibi kategorilerle hesaplanan “cinsiyet eşitsizliği” araştırmalarında neden pozitif çıkış yaptığımız böylelikle deşifre oluyor. ‘Ö P B Kıskandırmak için evlendi usya’da değişik kızlarla maceraları olan ve “Rus rüyası” yaşadığını söyleyen Lee, tanıştıktan altı hafta sonra, önceki kız arkadaşı Ella’yı kıskandırmak için Marina ile evleniyor. Ardından ona da âşık olmayı başararak… Minsk’e geldiğinden beri, KGB görevlileri ajan olup ol madığını anlamaya çalışarak onu R kuşkulandırmadan yakın gözetime alıyorlar. KGB ajanları, dairesinin üst katına yerleşip duvarın içinden mikroskobik delikler açarak, döneme göre büyük “fiberoptics” başarılarla gözlemlerine devam ediyorlar. Karıkoca sü rekli kavga ediyor ve bu konuşmaların dökümü Brezilya dizilerine benziyor. Oswald olmak zor iş Marksistliğini her yerde dile getiriyor Oswald’ın komünizme ve Küba’ya olan ilgisi Amerika’ya dönüşünden sonra da devam etti. Amerika’da solcu ve ilericiliğin Castro ve Küba’yı desteklemek olduğu, tutucu olmanın da Küba düş manlığı gibi özetlendiği bir ortamda, Oswald New York’ta merke zi bulunan Fair Play for Cuba Committee’ye (Küba İçin Dürüst Tavır Komitesi) bir yazı yazarak, New Orleans’da bir şube açmak istediğini söylüyor. Komiteden gelen teşekkür yanıtı açık açık “Şube açmadan ve provo kasyona sebebiyet verecek davranışlarda bulunmadan evden idare etmesini” rica etmesine rağmen, Oswald bildiğini okuyor ve konuyu özetleyen bildiriler bastırıp bir küçük ofis tutuyor. Oswald’ın başı, sokakta kendisiyle dalaşan halkla ve polisle derde giriyor. Castrocu bildiriler dağıtırken daha iki gün önce sözde “destek vermek” amacıyİşte Ağustos 1963’te Oswald New Orleans’ta “ellerini Küba’dan çek” broşürü dağıtırken... la ziyaret ettiği antiCastrocu örgütçü Carlos Bringuier onu sokakta elinde Castrocu el ilanlarıyla dolaştığını duyunca, yakalayıp tokadı patlatıyor! Lee karşılık vermiyor ve ayrıca bir radyo programında da kendi Marksist/ Leninist görüşleriyle çarpışan fikirlere sahip üç kişiye karşı aynı anda “aslanlar gibi” mücadele ediyor. Oswald’ın başarılı, hazırcevap ve kendini iyi yetiştirmiş bir panelist olarak görünmesi, geçmişini göz önünde bulundurduğumuzda çok ilginç. Olmamış olayları olmuşçasına göstererek sonra bunları gerçekten yapmak gibi zamanla ilerigeri oynayan bir kişiliğe sahip. Oswald, Küba Komitesi merkezine, “Sokakta po lisle ve karşıt görüşlülerle çatıştık” diye mektup yazıyor. Komik, yanlış kesimli Rus elbiselerle katıldığı radyo açık otu rumunda, sunucunun onu saygın bir komite üye si ve New Orleans bölgesi şefi olarak tanıtması, Oswald’ın kü çük dünyasında kurduğu dev hayallerin gerçeği ısırması oluyor! Ama tüm bu reklam, program, bildiri dağıtım ve çabalara rağmen, bir türlü New Orleans’taki komiteye hiçbir üye katılmıyor. Kaldı ki, merkezi komite Oswald’ın kendince kararlar alıp uygulayan “tehlikeli” kişiliğini algıladıktan sonra, onun la ilişkilerini kesiyor. Oswald’ın ilginç bir noktası, Marksist olduğunu her yerde övünçle dile getirmesine rağmen bu konuda herhangi bir derinliğe sahip olmaması. Konuya hâkimiyeti sığ ve klişe bilgilerden öteye geçmiyor. Ama aynen Walker olayında olduğu gibi, Oswald “akıl almaz sonuç çıkartmalarla” kendine “dünyayı ve tarihin akışını değiştirmeye niyetli bir insan” profili çizmeye ve buna inanma ya başlıyor. Küba komitesine mektup l SÜRECEK er ne kadar onun Rusya’da yaşamış olduğu bilgisi FBI’dan panelcilere ulaştırılmış olsa da o ilk şoku iyi atlatan Oswald, politik günlük gündemi, bir günlüğüne teslim almış oluyor. Tarihin akış yatağını değiştirecek olmasının yanında “gündem”in lafı mı olur? Oswald daha sonra Meksika’ya giderek oradan Küba vizesi almaya çalışıyor. Ama başarılı olamıyor. “Önce bir Sovyet vizen olması lazım” diyorlar. Oswald kızıyor; hem de çok Time kapağında ama gri Warren Komisyonu bir noksonuçları… “Komplo ta daha yok; ne iç, ne dış”. var: ElçiliSipariş edilen rapoğin önün run sonucu, on ayda de çekiele geçmiş. len gizli resimlerde “Oswald” diye elçiliğe girmiş alakasız birini görüyoruz. Aynı dönemde birilerinin Oswald’ın imajını istenilen yönde oluşturmak için “sahtesini” ortaya saldıkları konuşulanlar arasında. Uzun lafın kısası “Oswald” olmak herkes için zor iş! H edef ‘kızlı erkekli’ yurttaşı eğitmek Kadına ayrımcılıkta uzmanlaşan isimlerden biri olan Gülbahar’ın dikkat çektiği çok önemli bir diğer konu da Türkiye’de kadın sorununun yalnız “rakamlarla” konuşuluyor olması. Rakamda “hokus pokus” yapılıverdiğinde, böyle aldatıcı tablolar beliriyor. Peki başka ülkeler mücadeleyi nasıl yürütüyor? Şu anda İtalya’da bulunduğum için, size İtalya’dan örnek vereyim. Genelde “kadına karşı ayrımcılığa” ve özelde de “kadına yönelik şiddetle mücadeleye” büyük önem atfeden bu Akdeniz ülkesindeki temel yaklaşımı “kızlı erkekli yurttaşı ayrımcılığa ve kadına yönelik şiddete karşı yeniden eğitmek” olarak özetleyebiliriz! Kadın meclis başkanı Laura Boldrini’nin, örneğin “25 Kasım” demeci bu açıdan yeterince açıklayıcı: “Cinsiyetçiliğe karşı hak mücadelesine çocuk yaşta başlamak gerekir!” diyen Boldrini; kız çocuklarına “Haklarınızı çiğnetmeyin. Başkaldırın!” diye çağrı yapıyor. Çizme’de “25 Kasım etkinliklerine” erkekler de ağırlıklı destek veriyor ve “Kadına yönelik şiddete karşı olan erkekler” adına ayrı kampanya yürütüyorlar. “Onur kırmak, küçük düşürmek, işkence.. kadına şiddettir” kampanyasını, önde gelen işadamları, futbolcular, aktörler, erkek modacı ve erkek yazarlarla destekliyorlar. “Corriere della Sera”, “Repubblica” gibi çok satan gazeteler başta, yazılı basın her iki cinsin de duyarlılığını arttırmak amacıyla günlerdir özel ekler yayımlıyor. Hem de ne ekler? Elimde tuttuğum “Corriere della Sera”nın “kadına karşı şiddete hayır” eki, 40 sayfa örneğin… İtalya gibi bir Avrupa ülkesi neden bu konuyu bu kadar önemsiyor da.. başka yazıya… H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle