17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Mısır iç işlerine karışmakla suçladığı Türkiye ile ilişkilerini maslahatgüzar seviyesine indirdi Türk elçi ‘istenmeyen kişi’ Dış Haberler Servisi Ankara’yı bir kez daha iç işlerine karışmakla suçlayan Mısır, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi’ni “istenmeyen kişi” ilan etti. Mısır Dışişleri Bakanlığı dün Mısır’ın Ankara Büyükelçisi’nin geri çekilmesi, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’nın ülkeden ayrılması ve iki ülke arasındaki diplomatik temsil düzeyinin büyükelçilikten maslahatgüzar seviyesine indirilmesi kararı alındığını bildirdi. Ankara’dan da Kahire’ye misilleme geldi. İlişkiler Müslüman Kardeşler destekli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi iktidarının 3 Temmuz’da ordu darbesiyle devrilmesi süreciyle bozulurken tansiyon da giderek yükseliyordu. AKP hükümetinin başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere sık sık Mursi ve yandaşlarına yönelik destek açıklamalarına Kahire’nin yeni yönetiminden sert tepkiler dikkat çekiyordu. Botsalı’nın istenmeyen kişi ilan edilmesine varan krizin son olarak Erdoğan’ın, 21 Kasım’da Moskova’ya hareketinden önce yaptığı açıklamaların arlamada ayrıca “Mısır hükümeti ve halkı, Türk halkını takdir ediyor ancak iki ülke arasındaki ilişkilerde gelinen Botsalı, “istenmeyen adam” ilan edildiği bildirildikten sonra, bu noktadan Türk hükümeti sorumlubüyükelçilikte doğum gününü kutladı. Büyükelçinin çalışandur” ifadesi kullanıldı. Açıklamada şu salarıyla pasta kestiği öğrenildi. Şam Büyükelçisi Ömer Önhon tırlar da dikkat çekti: “Kahire yönetimida Türkiye’ye geri çekildikten sonra Şam yönetimi tarafından nin, Türkiye’deki yöneticileri, iki ülke “istenmeyen adam” ilan edilmişti. Türkiye’nin Burgaz Başçıkarlarını parti ve ideolojik menfaatkonsolosu Beyza Üntuna’ya da soydaşlarla ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle, “Ayrılmazsanız istenmeyen adam ilan edilerin üzerinde tutmalarına defalarca leceksiniz” mesajı iletilmişti. Üntuna da merkeze dönmüştü. fırsat tanımasına karşın Türkiye, uluslararası toplumu Mısır aleyhine tahdından geldiği belirtiliyor. Erdoğan “Sa nuniyetle karşılıyoruz... İki ülke ara rik etmeye, ülkede istikrarsızlığa yol yın Mursi’nin yargı karşısındaki tutu sında yaşanan gelişmelerin, Türkiye’de açmaya çalışan kuruluşlara yardıma munu alkışlıyorum, ona saygı duyuyo yaşayan Mısırlıların hak ve çıkarlarını ve Mısır halkının 30 Haziran’da ortarum, onu yargılayanlara benim saygım etkilememesini temenni ediyoruz” ifa ya koyduğu iradeyi küçümsemeye devam etti.” Kahire Ankara’ya karşı alınan desini kullandı. yok” diye konuşmuştu. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan dün ya kararları üç maddede şu şekilde sıraladı: rdoğan’ın sözleri 1 Diplomatik temsil düzeyinin, büpılan açıklamada karara gerekçe olarak, provokatif’ Erdoğan’ın son açıklamalarına atıfta bu yükelçilikten maslahatgüzar seviyesine Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Be lunuldu ve “Bu beyanat, yüce Mısır hal indirilmesi. 2 Kahire büyükelçisinin kalıcı olarak dir Abdülati, Erdoğan’ın sözlerini “pro kının iradesine yönelik meydan okuvokatif” olarak tanımlayarak Mısır’ın ma, tercihlerini küçümseme ve iç iş geri çekilmesi. 3 Türkiye’nin Mısır Büyükelçisi’nin “iç işlerine müdahale etmekle” suçla lerine doğrudan müdahale niteliği tadı. Abdülati basın toplantısında “Elbet şıyan kabul edilemez bir ısrarın son bugün (dün) Dışişleri Bakanlığı’na çağte ülkemizde yaşayan Türkleri mem halkasını teşkil ediyor” denildi. Açık rılarak “istenmeyen kişi” olduğunun bildirilmesi ve ülkeden ayrılmasının istenmesi. Türk Dışişleri Bakanlığı da karşıısır’ın çeşitli kentlerinde önceki gün Müslüman Kardeşler yanlıları ile karşıtları lıklılık ilkesi çerçevesinde Mısır’la arasında çıkan çatışmalarda aralarında 10 yaşında bir çocuğun da olduğu iki kişi ilişkilerin maslahatgüzar düzeyine inyaşamını yitirdi. Samir el Cemal’in annesiyle gösterilerin yapıldığı bölgeden geçtikdirildiğini ve Mısır’ın Ankara Büyüleri sırada sırtına isabet eden bir kurşunla yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Resmi MENA ajansı çocuğun ailesinin olaydan İhvan’ı sorumlu tuttuğunu savundu. (REUTERS) kelçisi Abderahman Salaheldin’in “istenmeyen adam” ilan edildiğini bildirdi. Botsalı’nın en geç 29 Kasım 2013 tarihi itibarıyla ülkeyi terk etmesinin istendiği kaydedilen açıklamada “Bu durumun tarih önündeki sorumluluğu, Mısır’da 3 Temmuz darbesinin olağanüstü şartlarında işbaşına gelen geçici yönetime aittir” ifadesi yer aldı. Türkiye’nin Mısır’a misilleme yapmasına karşın Salaheldin, istişareler için ülkesine çağrılmış, ağustos ayında zaten Ankara’dan ayrılmıştı. Büyükelçi Botsalı, AA’ya “Mısır için dua etmeye devam edeceğim. Mısır’ın demokratik yolda kalması bölge ve dünya için elzemdir” diye konuştu. Büyükelçi doğum gününü kutladı Mısır Büyükelçisinin Kovulması ve Değerli Yalnızlık Değerli yalnızlığın vardığı “son kerte” bu. Aklıma Mussolini’nin ünlü sözü geliyor: “Ne kadar çok düşman, o kadar şeref, şan! / Molti nemici, molto onore!” Türkiye’nin uluslararası profili, faşizm döneminde dünyayla kanlı bıçaklı olan Mussolini’nin bu söylemini çağrıştırıyor. Dostluğu bir yana bırakın, civarda “uygar” ilişkilerin sürdürülebileceği tek ülkenin kalmadığı noktada hâlâ “değerli yalnızlık” salvolarıyla oyalanmak bana… faşist Mussolini’nin önüne gelene rest çektiği süreci hatırlatıyor. TC büyükelçisinin Mısır’dan kovuluşu tam böyle bir “Ne çok düşman, o kadar çok şan!” durumuna örnek... Erdoğan St. Petersburg’a hareket ederken Mısır’ın mevcut hükümetini tanımadığı yollu açıklamalar yapıyor. “Mursi’nin yargı karşısındaki tutumunu alkışlıyorum. Ona saygı duyuyorum. Onu yargılayanlara saygım yok!” diyor… Bu açıklamayı bardağı taşıran son damla olarak algılayan Kahire, Büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı’yı vakit geçirmeden “persona non grata / istenmeyen şahıs” ilan ediyor! Dışişleri de “mütekabiliyet” çerçevesinde derhal Mısır’ın zaten çoktandır Kahire’ye çekilmiş olan!büyükelçisini “istenmeyen adam” olarak vetoluyor. Sen beni tanımıyorsan, ben seni hiç tanımıyorum hesabı… Ortadoğu’da… Suriye’den Körfez ülkelerine dek tüm Arap dünyası Erdoğan Türkiyesi’nden ezcümle yaka silkme noktasına gelmiş; İran’la ilişkiler gerilmiş, bölgenin en hatırı sayılır oyuncusu Mısır’dan… TC büyükelçisi, diplomasinin son silahı olan “persona non grata” restleşmesiyle kovuluyor. Bu diplomatik, siyasi tokat tam Rusya’da Erdoğan’ın Putin’den “Baba senin ocağına sığındık, haydi bizi Şangay 5’lisine al da şu AB belasından kurtulalım!” uslubuyla yardım dilediği anda geliyor. Bir dönemin şanlı “Avrupa fatihliğine” soyunan başbakanı; “Kıyak yap kurtar bizi şu AB sıkıntısından!” mealindeki bir üslupla Putin’e yanaşıyor, Batılı ortaklarından şikâyetçi oluyor. Avrupa fatihliği yıllarından bu yana Brüksel’le arpa boyu yol alınmamış, bu yetmezmiş gibi Türkiye’nin yarım küsur asırdır üye olduğu NATO ile de üstelik ipler gerilmiş. Tüm Ortadoğu coğrafyasında Türkiye’ye farklı bir konum biçen NATO içindeki yeri, herkesin son dönemde malumu olan şekilde sorgulanmaya başlanmış. TC büyükelçisinin Kahire’den şutlanması böyle bir konjonktürün üstüne geliyor. ‘E Bakana suikast girişimi Dış Haberler Servisi Suriye’de, Ulusal Uzlaşma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Haydar’a suikast girişiminde bulunulduğu bildirildi. Suriye resmi haber ajansı SANA, Haydar’ın aracına Misyaf–Kadmus otoyolu üzerinde silahlı kişilerce suikast girişiminde bulunulduğunu, bakanının kurtulduğunu ancak şoförünün yaşamını yitirdiğini duyurdu. Haberde, saldırının arkasında muhalif güçlerin olduğuna işaret edildi. Bazı kaynaklar ise Haydar’ın saldırı sırasında araç içinde olmadığını öne sürdü. M ‘Avrupa fatihi’ Putin’e sığındı ‘El Nusra petrol sahasını ele geçirdi’ Öte yandan muhalif kaynaklar dün Suriye ordusunun Halep’e yönelik bombardımanında en az 29 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Suriye’nin doğusundaki önemli bir petrol sahasının ise El Kaide bağlantılı El Nusra tarafından ele geçirildiği öne sürüldü. ‘İ İmha ihalesi Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), Suriye’deki kimyasal silahların imhası konusunda özel şirketlere çağrı yaptı. AA’nın haberine göre, KSYÖ, kimyasal maddelerin ihale sonucu belirlenecek şirketler tarafından taşınarak imha edilmesinin planlandığını bildirdi. Ankara’nın Mursi karşıtlarına yönelik ordunun müdahalesine ilişkin çıkışının ardından karşılıklı sert mesajlar sonrasında elçilerini ülkelerine geri çağırmıştı. Ağustosta Büyükelçi Botsalı Kahire’ye dönerken Mısır’dan aynı adım gelmemişti. AP ajansının haberinde Mısırlı yetkililerin ve basının sık sık Müslüman Kardeşler liderlerinin Türkiye’de toplandıkları, Kahire’deki yeni yönetime karşı adımları ele aldıkları yönünde suçlamalarda bulunduklarına işaret edildi. HVAN İSTANBUL’DA TOPLANIYORDU’ Türkiye ve Mısır halihazırda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır’da yaşananlara tepki göstermelerinin nedeninin halkın iradesine olan saygıları olduğunu belirterek yaşanan krizin “geçici” olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Bugünler geçer, dostluk baki kalır. Büyükelçimiz ilk fırsatta dönecek. Bir gecikme söz konusu değil. Karşılıklı karar alınmıştır. Bu krizi idare etmeyi biliriz” diye konuştu. ‘Kriz geçici idare ederiz’ DUYGU GÜVENÇ Cihatçılar 150 yıllık meşeyi kesti Suriye’de cihatçıların katliamlarına ağaç da eklendi. Türkiye sınırı yakınındaki Atme bölgesinde 150 yaşındaki bir çınar Esad yönetimine muhalif cihatçı bir grup tarafından bölge sakinlerince üzerine çaput bağlandığı için kesildi. AFP ajansının haberine göre, köktendincilerin eyleminin gerekçesi “bölge halkının ağaca tapması.” El Kaide bağlantılı bir cihatçı kaynağının Twitter’dan yayımladığı mesajında, “Allaha şükür 150 yıldan yaşlı ağaç, insanların Allah’a değil ona ibadet etmesinin ardından ortadan kaldırıldı” dediği belirtiliyor. Mesaja ek olarak siyah maskeli, elinde elektrik testereli bir adamın ağacı keserken yer alan görüntüsü de dikkat çekiyor. ANKARA Mursi Cumhurbaşkanı olduğunda Erdoğan, Mursi’yi, Mısır’da krallığı deviren 1952 darbesinin mimarı Cemal Abdülnasır’a benzetmişti. Oysa Nasır, Kahire’deki Türk Büyükelçisi Fuad Hulusi Tugay’ın 1954’te valizi iç çamaşırlarına kadar arandıktan sonra sınır dışı edilmesi kararını veren isimdi. Nasır gibi Sisi de istemedi Erdoğan’ın övdüğü “İstenmeyen adam” ilan edilen son Türk diplomatı ise Gümülcine Başkonsolosu Kemal Gür. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin kapatılmasının ardından 29 Ocak’ta başlayan gösteriler iki yıl boyunca devam etti. Gösterilerde yaralananlarla ilgilenen Başkonsolos Gür, yarala 24 yıl sonra yeniden nan Türkleri ve tahrip ve talan edilen Türk işyerlerini ziyaret etmek amacıyla Gümülcine valisine hitaben yazdığı “resmi” yazıda “soydaşlarım” kavramını kullanmasına, Yunan devleti şiddetli “tepki” gösterdi ve Yunan devleti, Gür’ü “istenmeyen adam” ilan etti. Öte yandan 1997’de Ankara Sincan’daki Kudüs Günü’ne katılan İran’ın Ankara Büyükelçisi Bagheri burada yaptığı konuşmada, şeriat propagandası yaptığı için Dışişleri tarafından ülkeyi terk etmesi istenmişti. Ankara, o dönemde ilişkileri zedelememek için Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Osman Korutürk’ü görevinden önce çekmeyi kabul etmişti. Tahran’a “Büyükelçi Bagheri’yi istenmeyen adam ilan etmek istemiyoruz. Siz geri çekin, biz de çekelim” mesajı verilmiş ve uzun süren bu görüşmelerin ardından iki büyükelçi de merkeze dönmüştü. ışta yalnızlık iç baskıyı artırıyor “Ne kadar çok düşman! O kadar şan!” kıvamında çıkışlarla şimdi dış dünyaya meydan okumak ve bir yandan da yeni ortaklıklar aramak çabaları sürerken; içerde vidalar sıkıştırılıyor. Azılı bütün baskı rejimlerinde olduğu üzere dıştaki yalnızlaşma; içeride yurttaşları sıkı kıskaç altına almakla yakın şekilde örtüşüyor. Dış yalnızlaşmayla iç otoriterleşme atbaşı gidiyor! İki eğilim arasındaki örtüşmeyi görmek için, tarihi bırakıp yanı başımızdaki İran’a bakmak dahi kâfi. Otoriter, baskıcı İslamcı rejim altında yaşayan İran’ın Batı ve dolayısıyla dünyanın gerisiyle olan ilişkilerindeki ilk yumuşama işaretleri gelir gelmez, içerde hemen kadınlar üzerindeki baskı azalıyor. Ahlak polisinin kaldırılması gündeme geliyor. Özel yaşamın serbestleşmesinden bahsediliyor… Batı ile sertleşme dönemleri ise. tam tersine, içte yurttaşlara ve muhaliflere hafazanallah nefes aldırmayan ceberrutluğa dönüşüyor. Dış dünyaya dişini geçiremeyen rejim, acısını yurttaşlarına kök söktürerek çıkartıyor. Dışarının artan düşmanlığını; içerde baskıyı artırarak karşılıyor. Türkiye’nin bulunduğu kavşak böyle bir kavşak. İçerde insanların özel yaşamlarına bile göz açtırmayan bir hoyratlık ilk kez böyle tavan yaparken; dışarda Ankara çok tarihi bir etki ve yön kaybı yaşıyor. Avrupa hayalleri sona eriyor… “Türk modeli” adıyla takdim edilen “ılımlı İslam modeli” iflas ediyor. “NeoOsmanlıcılık” projeleri berhava oluyor. Geriye dikkatli bir şekilde planlanan bir dizi propaganda hamlesiyle türbanı TBMM’ye sokmak, kadınlı erkekli yaşama ve karma eğitime müdahil olmak; vatandaşların yediği, içtiği ile uğraşmak; Times gazetesinin son yorumuyla söylemek gerekirse; “insanların özel yaşamına sinsice sızmak” kalıyor! “Değerli yalnızlık”, sıradan yurttaşa ve muhaliflere ne yazık ki bundan böyle hep daha çok artan baskıyla geri dönecek. D Metroda ırkçı saldırı Rusya’nın başkenti Moskova’da metroda 2 silahlı ırkçının, koyu tenli bir yolcuya silahla saldırması, kameralara yansıdı. Güvenlik kameralarının çektiği görüntülerde, 2 ırkçının 30 yaşındaki Dağıstanlı Haşim Latipov’u yüzünden ve karnından vurduğu görülüyor. Polis, saldırganları yakalamak için, kamera görüntülerini medyaya verdi. Görüntülerde trende oturan iki kişi, koyu tenli yolcuyu fark ettikten sonra birbirleriyle bir şeyler fısıldaşıyor ve silahlarını çekerek yolcuya saldırıyor. Birisi “travmatik silahla” Latipov’un karnını hedef alıyor. İki saldırgan Nagornaya’da trenden inene kadar tehditlerine devam ediyor. n Dış Haberler Servisi Çin, Doğu Çin Denizi üzerinde gerek kendisinin gerekse Japonya’nın hak iddia ettiği adaları da içeren bir alanı “Hava Savunma Tanıtma Bölgesi” ilan etti. Çin Savunma Bakanlığı bu bölgeye giren uçakların belirlenen kurallara uymaması halinde “acil savunma önlemleriyle” karşı karşıya kalacağı açıklaması yaptı. Japonya’da Senkaku, Çin’de Diaoyu adıyla bilinen adalar uzun süredir iki ülke arasında kriz kaynağı. Pekin’in bu adımına dün Tokya’dan sert tepki geldi ve kararın kabul edilemez olduğu kaydedildi. Çin’in ‘geniş hava sahası’ Tarihi etki, yön kaybı İHA PROTESTOSU Bağdat’ta Sünniler cami kapatıyor LAVROV’UN KEYFİ YERİNDE İran’ın nükleer programını görüşmek üzere Cenevre’de dün P5+1 grubu ile İran’ın dışişleri bakanları temaslarda bulunurken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da keyifli bir anında kameralara yakalandı. (AFP) BAĞDAT (AA) Irak’ta Sünni din adamlarına yönelik saldırıları protesto etmek amacıyla cuma namazı sonrası Bağdat’taki camilerin kapısına kilit vuruldu. Irak’ta Sünnilere ait en büyük dini otorite olarak kabul edilen Irak Fıkıh Birliği’nden yapılan açıklamada, “Sünni din adamlarına yönelik devam eden saldırılar nedeniyle Bağdat’taki camilerin, yeni bir açıklama yapılana kadar kapalı tutulacağı” belirtildi. Açıklamada, Bağdat İmam ve Hatipler Birliği üyelerinden Kasım elMeşhedani’nin salı günü bir güvenlik kontrol noktası yakınında öldürüldüğü hatırlatılarak, “Meşhedani’nin ölümünden Maliki hükümeti sorumlu” tutuldu. Pakistan’ın Peşaver kentinde dün binlerce kişi sivil ölümlere yol açan ABD’nin insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırılarını protesto etti. Eylemciler otoyolu kapatarak oturma eylemi yaptı. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle