15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2013 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ‘Dön Kardeşim’ Sosyalist Enternasyonal’in 2013 İstanbul toplantısı CHP’nin Sosyalist Enternasyonal ile ilişkileri 1976’dan beri sürmektedir. CHP’nin kapatıldığı 12 Eylül sonrasında Enternasyonal üyeliği SHP tarafından sürdürüldü. Son yıllarda ilişkiler daha da yoğunlaşmış durumda. ERCAN KARAKAŞ CHP Parti Meclisi Üyesi Mustafa Mutlu’nun yeni kitabı “Dön Kardeşim”i okuyorum. Önemli bir konu: “İktidarla medya ilişkilerinin perde arkası...” Medya nedir? Gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar; bunlara bir de yazarlarını eklemek gerekir. Koskoca bir basın dünyası, büyük tirajlara ulaşmış gazeteler... Mustafa Mutlu bu ilginç dünyayı yazmış. İşine son verilmiş bir genç gazetecinin yaşadıkları bir ayna gibi gözlerimizin önüne serilmiş... En başta işten çıkarılmalar... Bir genç adam yıllarca gazeteci olarak görev yapmış, sonra birden ne olduysa olmuş işine son verilmiş... İşsiz kalmak acı bir şeydir. İş aramak, bulmak, bulamamak. Girdiği işten bir süre sonra yeniden atılmak. Bütün bunlar yaşadığımız olaylar ama şimdilerde daha güncel... “Dön Kardeşim”i okurken ben de yaşam serüvenimi anımsadım. Çok küçük yaşta gazetecilik mesleğine girmemin üzerinden bir ömür geçmiş. İktidarlar gelmiş gitmiş, yenileri gelmiş; gazeteci olarak hepsine tanık olmuşum... Gereken eleştirileri yapmışım, zaman zaman sert ve inatçı olarak. Hepsini yazmalı; pek çok arkadaş, “Sen bu gazetecilik anılarını yaz der” durur. Bir masal anlatır gibi bir başlarsın basın, kanun, adalet, özgürlük konularında yazmaya, ciltler dolusu sürer. Bir zamanların pehlivan tefrikaları gibi... Şu günlerde basında bir çeşit temizlik yapılıyor. İktidar karşıtı gazeteciler ve yazarlar görevlerinden uzaklaştırılıyor. Yıllarca, örneğin Vatan gibi bir gazetede sütun sahibi olan Can Ataklı da artık yazmayı kesti. Kendi istediğinden değil, gazetenin patronu tarafından işine son verildi. Genç bir gazeteci için çetin sınavlar var. Ya iktidardan yana olacaksın ya da karşısında. Onur sorunu bu. Belli çıkarlar karşılığında kişiliğini harcamaktan çekinmeyen bir yazara ne ad verilir. Ona gerçek bir yazar bile denemez. Mustafa Mutlu şimdi yazıyor. Daha önce o kadar dikkatle izlememiştim. Şimdi gerçek özgürlüğe ulaştıktan sonra yazdıkları çok daha önemli ve yararlı... “Cumhuriyet” bu konuda fazla bir hasar görmedi. Genellikle kadrosuyla demokrasi ve özgürlük savaşımını sürdürüyor. Yunus Nadi, Nadir Nadi, İlhan Selçuk gibi hem basının, hem edebiyatın ustalarının anısı genç kalemlerin çabalarıyla yaşamakta... S osyalist Enternasyonal’in kongresinden sonraki en önemli organı olan konsey, CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da dün başlayan toplantısına bugün devam ediyor. Bu, konseyin İstanbul’daki ikinci toplantısı; ilk toplantı Haziran 1991’de SHP’nin ev sahipliğinde yapılmıştı. Bilindiği gibi bugünkü Sosyalist Enternasyonal (2. Enternasyonal) Karl Marx öncülüğünde kurulan 1. Enternasyonal’in dağılmasından sonra Paris’te kurulmuş ve 1. Dünya Savaşı sürecindeki iç tartışmalardan dolayı uzun süre işlevsiz kalmıştı. Yeniden kuruluş ise 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Frankfurt’ta gerçekleşti. Avrupa’dan 34 ve Avrupa dışından gelen 6 partinin katıldığı Frankfurt Kongresi’nde, “Demokratik Sosyalizmin Amaçları ve Görevleri” başlıklı bir bildiri ile Sosyalist Enternasyonal’in ilke ve hedefleri kararlaştırıldı. İlkeler; özgürlük, eşitlik, dayanışma, demokrasi ve barış olarak belirlendi. Gerçek dayanışmanın bir ülke ile sınırlı olamayacağının, uluslararası alanı da içermesi gerektiğinin de altı çizildi. Görüldüğü gibi Sosyalist Enternasyonal başlangıçta Avrupa ile sınırlı bir örgüttü. Ancak bu durum, 1976’da Cenevre’de yapılan kongrede Willy Brandt’ın başkan se çilmesi ile değişmeye başladı. Almanya Başbakanı iken, Batı ile Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’nın yakınlaşması için yaptığı “Ostpolitik” diye bilinen cesaretli girişimlerle tanınmış ve bu nedenle Nobel Barış Ödülü kazanmış olan Brandt, Sosyalist Enternasyonal’de büyük bir hareketlenme yarattı. “Sosyal demokrasi gelişmiş ülkelere ait bir lüks değildir” diyen Brandt, Sosyalist Enternasyonal’in kapılarını dünyaya açtı. Çoğu Latin Amerika ülkelerinden olmak üzere, onlarca sosyal demokrat, sosyalist ve ilerici parti Enternasyonal’e katıldı. yüzde 41.2’ye çıkarıp birinci parti oldu. CHP’nin Sosyalist Enternasyonal ile ilişkileri 1976’dan beri sürmektedir. CHP’nin kapatıldığı 12 Eylül sonrasında Enternasyonal üyeliği SHP tarafından sürdürüldü. Son yıllarda ilişkiler daha da yoğunlaşmış durumda. Rahmetli Erdal İnönü ve Deniz Baykal’dan sonra, bugün de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Sosyalist Enternasyonal’in başkan yardımcıları arasındaki yerini almış bulunuyor. Başta Willy Brandt olmak üzere Sosyalist Enternasyonal başkanları CHP’yi ve Türkiye’yi önemsediler. Çünkü onlar üç kıtanın arasında yer alan demokratik ve laik bir Türkiye’nin, bölge ve dünya barışının tesisi için önemini bilmekteler. ki meseleleri aşmak elbette kolay değil ama bu görev demokratik, adaletli ve barışçıl bir dünyayı hedefleyen sola, sosyal demokratlara düşüyor. Brandt, Sosyalist Enternasyonal’in 18. kongresinin açılış konuşmasında, “Bu sorunlara çözüm bulmak güç olacaktır. Önümüzdeki engel çok büyük ve bunu göğüsleyebilmek de o derece zordur. Benim deneyimlerim onu göstermiştir ki insan teslim olmadıkça umutsuz olamaz. Teslim olmak bizi dürten ve zorlayan nedenlerle hiç bağdaşmaz” diyerek başarıya inanmanın ne kadar önemli olduğunun altını çiziyordu. İktidar Girdabı Kişilikleri Yutarken... İktidar girdabı böyle bir şey işte: Buyurma erki, cart curt etme keyfi, şan, şöhret, kendine, akrabalarına ve yandaşlarına para, pul, mal, mülk, çevrende dalkavuklar, evet efendimciler, altında arabalar, emrinde insanlar… HHH Hipnotizma, manyetizma, telekinezi, abrakadabra… İnsanı alıyor, büyülüyor, içine çekiyor, girdabın karanlıklarına alıyor… Ve orada kişiliğini boğuyor! HHH Artık ne özü sözü doğruluk… Ne dik duruş… Ne başkaldırış… Ne eleştiri… Ne konuşma… Ne ilkeler… Ne dürüstlük… Ne cesaret… Ne adalet… Ne akıl… Ne vicdan… Ne inanç… Ne vefa… HHH Artık varsa yoksa iktidar… İktidarın büyüsü… İktidarın kudreti… İktidarın kibri! HHH Sanki Hasan Sabbah’ın sahte cenneti… Çünkü hepsi geçici… Hepsi bir rüya… “Bir varmış bir yokmuş…” “Baki kalan dünyada bir hoş seda imiş!” HHH Bir zamanlar inanılan, güvenilen insanların düştüğü durumlara bakın… Lider otoritesi altında paramparça olan imajlar… Kişilikler… HHH Bir iktidar uğruna ya Rab: Seyretmesi bile acı veriyor… Ya yaşaması? oplantısının gündemi Sosyalist Enternasyonal’in, ülkemizde ve bölgemizde birçok olumsuzluğun yaşandığı bir süreçte, CHP’nin davetiyle İstanbul’da toplanıyor olması önemlidir. Konsey çalışmaları Başkan George Papandreou, Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Sekreter Luis Ayala’nın konuşmalarıyla başlayacak. Konsey toplantısının gündeminde yer alan konular; “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokrasi mücadelesinde yaşanan kriz ile barış ve güvenliği tehdit eden çalışmalar” ve “Büyüme, istihdam ve eşitlik öncelikli bir ekonomi ve yeni bir kalkınma ajandası için merkez sol söylemin yenilenmesi” olarak saptanmış bulunuyor. Ayrıca, konseye sivil toplum örgütleri tarafından Gezi eylemleriyle ilgili bir sunum yapılacak. T CHP’nin üyeliği CHP’nin Sosyalist Enternasyonal üyeliği de bu süreçte gerçekleşti. Ortanın solundan demokratik sola, sosyal demokrasiye evrilen CHP, 1976 Kurultayı’nda Sosyalist Enternasyonal’e katılma kararı aldı. CHP, 1965 seçimlerine giderken “ortanın solu, Moskova yolu” diyerek yıpratılmaya çalışıldı. Bunu yapmış olan Türkiye sağı, 1977 seçimleri sürecinde, bu kez de CHP’nin Sosyalist Enternasyonal üyeliği ile “Sovyetler’e ve komünizme” yöneldiğini öne sürdü. Ancak seçmen, CHP’nin yükselişini önlemeye yönelik bu çarpıtmaya iltifat etmedi ve “Bu düzen değişmelidir” diyen CHP büyük başarı elde ederek oylarını illy Brandt: ‘Teslim olmak yok’ Sosyalist Enternasyonal’in kararları bağlayıcı değil. Ancak bazen yıllarca süren açık tartışmalar sonucunda kararlaştırılan politikalar, silahsızlanma, çevrenin korunması, BM’nin reforme edilmesi, yoksullukla mücadele, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, cinsiyet kotası, kapitalist küreselleşmenin demokratik denetim altına alınması, emekçilerin korunması vb. politikalar üye partilerce de ulusal ve uluslararası düzeyde yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Neoliberalizmin, “ideolojilerin sonu”nu ilan ettiği, kapitalist küreselleşmenin dünya yüzünde var olan eşitsizlikleri daha da artırdığı bir süreçte yukarıda W Nusret Fişek Unutulmayacak Prof. Dr. AYŞE YÜKSEL 5 Ocak 1961 yılında kabul edilen “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu” yasası Dr. Nusret Fişek ve yakın arkadaşları tarafından hazırlanmıştır. O yıllarda Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olan değerli hekim Dr. Nusret Fişek bu yasa ile dünyaya örnek olmuş, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi ve uygulaması konusunda ülkemizde çığır açmıştır. Bu yasa, insan haklarına saygılı, eşitlikten yana, sürdürülebilir ve ulaşılabilir sağlık hizmetleri ile öncelikle ülkemizin kırsalında çok yararlı hizmetler verilmesine yol açmıştır. Koruyucu sağlık hizmetlerine, sağlığın korunmasına ve geliştirilmesine inanan, adeta yaşamını bu uğurda harcayan Dr. Nusret Fişek, sonraki yıllarda da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nı kurmuş, halk sağlıkçılar yetiştirmiş, Etimesgut ve Çubuk’ta sağlık göstergelerinin iyileştirilmesinde inanılmaz başarılara imza atmıştır. 1990 yılında aramızdan ayrılan Prof. Dr. Nusret Fişek Hocamız hiç unutulmadı, unutulmayacak. Onun öğrettikleri, yaptıkları bizlere bıraktıkları hâlâ çok güncel, çok geçerli ve yeterli. Biz halk sağlıkçılar her bilimsel toplantıda onu anar, hocamız olsaydı böyle derdi, böyle yapardı diye konuşuruz. Türk Tabipleri Birliği (TTB) onun kaybından bu yana, her yıl ayrılış gününde onu bilimsel, kültürel ve sanatsal etkinliklerle anıyor ve “Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü” veriyor. Biz halk sağlıkçıların Nobel’i olan bu ödül çok etkin bir jüri tarafından değerlendirilerek sahibini buluyor. TTB her yıl üniversitelere, tabip odalarına, sivil toplum kuruluşlarına duyuru yapıp aday belirlemelerini istiyor. Çok değerli Nusret Fişek Hocam, sizi yüz yüze hiç tanımadım ama sizi hep aklımda, yüreğimde, yaptıklarımda, anlattıklarımda yaşattım, yaşatmaya da devam edeceğim, tıpkı tüm halk sağlığı öğretim üyeleri gibi. On iki yıldır görev yaptığım Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, halk sağlığı derslerinde öğrencilerime, asistanlarıma, sizi, yaptıklarınızı, her seferinde yeniden yeniden heyecan duyarak anlatıyorum. Taa o yıllarda, bu kadar uzağı gören, günümüzde bile bazı iyileştirmelerle çok işe yarayacak olan “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu” Yasası’ndan vazgeçtiğimiz için ülkem adına üzülüyorum. “Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü2013” benim oldu, beni bu ödüle aday gösteren, değerlendirip uygun gören, bu süreçte emek veren herkese yürekten teşekkürü borç bilirim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle