17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 2013 PAZAR Durun Siz Kardeşsiniz! Anlamakta zorlanıyor musunuz? Neyi paylaşamadıklarını anlayabildiniz mi? Hangi konuda anlaşamıyorlar? Aralarında ideolojik bir farklılaşma mı başladı? Başbakan Yardımcısı ve AKP’nin iddialı kurucularından Bülent Arınç şu “kızlı erkekli” meselesinde farklı mı düşünüyor? Daha önce Gezi Direnişi konusunda farklı bir ideolojik yaklaşımla mı itiraz etmişti Genel Başkanı’na, Başbakanı’na? Aslında aynı soruları, sık sık dile getirilen GülErdoğan kavgası ya da GülenErdoğan çatışması konusunda da sorabiliriz. Bir ideolojik kavga söz konusu olsaydı kuşkusuz ona büyük önem vermek gerekecekti. Çünkü o zaman siyasi güçlerin ülkenin temel sorunları çevresinde yeniden şekilleneceğini, güçler dengesinin değişebileceğini, kartların yeniden dağıtılacağını söyleyebilecektik. Öyle olmadığı görülüyor. HHH Aralarında ideolojik bir kavga yoktur, yalnızca hükümet etme tarzında, kadroların paylaşılmasında, yetkilerin gelecekte nasıl dağıtılacağı konusunda anlaşamıyorlar? Kuşkusuz hükümet etme meselesi de derinlikli bir konudur ve ucundan kıyısından ideolojik farklılıkları çağrıştırır ya da o tarafa doğru gitme eğilimi gösterir. GülenErdoğan çelişkisinde de ortaklıkla yürütülmüş işler sona erince başlayan karşılıklı güç gösterisinden; tasfiye eğilimi güçlendiğinde adliyede, poliste, bürokraside sahip olduğu gücü yitirmek istemeyen cemaat hareketinin direnişinden söz edilebiliyor. Güçleri ölçüsünde ileri geri salınan bu kavganın da ideolojik bir anlamı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Tarzlarda, söylemlerde ve politik hedeflerde, örneğin Batı ile ilişkilerin yürütülme biçiminde farklılıklar var, ama o kadar. Sonuçta Türkiye’nin bir İslam ülkesi haline getirilmesi, laikliğin olabildiğince törpülenmesi ortak hedeftir ve bu nedenle de ideolojik bir farklılaşma yoktur ortada. En antidemokratik girişimlerin kriminal yürütücüsü olmuş bir hareketin arada bir “demokrat” bir üslup kullanması liberal arkadaşları heyecanlandırıyor olabilir; ama aslında ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. PKK ile girişilen müzakerelere Gülen hareketinin itirazlarında da bölgede etkinlik kavgasından başka bir etken doğrusu görünmüyor ve bu kavgaya daha militan bir biçimde Hizbullah’ın da katıldığı son ayların kendini gösteren gerçeğidir. HHH Ama ArınçErdoğan restleşmesinden hiç kuşku yok, “küs değiller ki barışsınlar”, “bunlar aşırı sevgiden doğuyor” tahlilleri sonuç vermezse siyasi birtakım sonuçlar çıkabilir. Muhalefet de herhalde tartışanlar arasına girecek, “durun siz kardeşsiniz” diyecek değildir. Sonuçta önemli bir tartışmaya tanık oluyoruz. Bu tartışmaya ideolojik bir gerekçe aramaya şimdilik gerek yoktur. AKP çok sayıda ve büyük iddialarla, çoğunluğu şaibeli işlerle iktidar etmeyi sürdürüyor. Yaptıklarının yasalarla, yönetmeliklerle bir ilgisi yoktur. Çok rahat hareket ettikleri, kimseyi rakip olarak görmedikleri, ideolojik hedefleri doğrultusunda, sistemin sarsılmasından kaygı duyan büyük sermaye ile kavgayı bile göze aldıkları, sermayenin el değiştirmesi hedefine nesnel olanaksızlıklara karşın hevesle sarıldıkları, bu nedenle de pervasız davrandıkları ortada. Öyle işler yapıyorlar ki, çekirdek kadro daralsa bile bu işlerden vazgeçmeyeceklerdir. Durmak düşmektir, biliyorlar. İlk kez bu kadar sert bir tartışma ortaya çıkmışsa bakmak gerekir hangi rüzgârlar şişiriyor bu tartışmanın yelkenlerini? Cumartesi Anneleri’nden kızlıerkekli tepkisi İstanbul Haber Servisi Her cumartesi Galatasaray’da sessiz oturma eylemi yaparak gözaltındaki kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri, dün 450. kez buluştu. Kayıp yakınları Başbakan Erdoğan’ın “öğrenci evleriyle ilgili açıklamasına da tepki göstererek “Siz mi bize öğreteceksiniz namusu, onuru” diye sordu. Eyleme katılan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 90’lı yıllarda kayıplardan sorumlu olan çok sayıda kişinin bugün hükümet ve devlet mercilerinde önemli yerlerde görev yaptığını anımsatarak “Devlet gerçeklerle yüzleşmek istiyorsa kayıpları ve derin devletin iç cinayetlerini sorgular” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Cezaevinde çürütülüyor Basın özgürlüğünü İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, cezaevlerindeki ağır hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için her hafta düzenlediği F oturması eyleminde dün, ALS (kas erimesi) hastası olan ve 19 yıldır cezaevinde tutulan Lokman Akbaba’nın serbest bırakılmasını istedi. Eylemde, İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Neriman Çelik tarafından yapılan açıklamada, halen Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan ALS hastası Lokman Akbaba’nın 28 Ekim 2013 tarihinde gönderdiği mektubunu okudu. BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA kullanmak suç değilmiş(!) İstanbul Haber Servisi Türkiye, dünyada cezaevinde olan gazeteci sayısı bakımından en üst sıralarda yer alırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin bir açıklama yaptı. Başsavcılığın, MLKP operasyonu kapsamında geçtiğimiz günlerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Özgür Radyo Yayın Koordinatörü ve Atılım Gazetesi Yazarı Bayram Namaz, Özgür Radyo eski Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan ve eski Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek’in de aralarında bulunduğu 7 kişiyle ilgili açıklamasında “Sanıklardan hiçbiri hakkında gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezalandırılması talep edilmediği gibi bu yönde bir hüküm de kurulmamıştır. Kaldı ki, anayasa ve yasalarla teminat altına alınan ifade ve basın özgürlüğünün kullanılmasından dolayı kişilerin cezalandırılması mümkün değildir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle