17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2013 PAZAR 6 HABERLER l Denizli’de kadınlardan protesto eylemi ‘AKP iktidarı yalnız kendine demokrat’ İstanbul Haber Servisi KESK’e bağlı Eğitim Sen İstanbul şubeleri “Yaşam tarzına müdahalelere” karşı eylem yaptı. Eğitim Sen 8 No’lu Şube Başkanı Mustafa Turgut Galatasaray’da yapılan gösteride, “Başta eğitim olmak üzere, en temel insan hakları ve özgürlükler yok sayılmakta, en temel demokratik talepler bile tehditler, baskı ve şiddetle bastırılmaya çalışılmaktadır” dedi. Erdoğan’ın öğrenci evleri üzerinden tartışma başlattığını ifade eden Turgut şöyle devam etti: “Hükümet bugüne kadar attığı her adımda, sadece kendisi gibi düşünenler için demokrasi ve özgürlük talep etmiştir. Başbakan’ın yaşam tarzına yönelik aşırı müdahaleci söylemleri, siyasi iktidarın ‘kendine demokrat’ ve ‘sahte özgürlükçü’ yüzünün herkes tarafından net bir şekilde görülmesini sağlamıştır.” 4+4+4 eğitim sisteminin hiçbir hazırlık ve altyapı yapılmadan hayata geçirildiğini belirten Turgut, sistemle on binlerce öğretmenin mağdur edildiğini söyledi. Turgut, “Özür grubu atamalarında, tayinlerde ve eğitim yöneticilerinin sözlü sınavlarla belirlenerek siyasi kadrolaşmanın artması, yaşanan sorunları daha da derinleştirmiştir” dedi. ‘Erdoğan konuştukça isyanımız büyüyor’ SEDAT KURT DENİZLİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Denizli örneğiyle gündeme getirdiği kızerkek öğrencilerin aynı evde kalmasına yönelik sözleri, Denizlili kadınlar tarafından protesto edildi. Delikliçınar Meydanı’nda bir araya gelen “Benim Bedenim Benim Kararım” platformu üyesi yaklaşık 80 kadın, Erdoğan’a,“Denizli’de yaşayan kadınların size bir yanıtı var: Kadınlıerkekli yaşamaya devam edeceğiz” diye seslendi. Platform sözcüsü Deniz Nalbantoğlu, “Kadınların daha çok doğurması için teşvikler başladı. Bizleri kuluçka makinesi gibi göremezsiniz. Üniversite öğrencilerinin evlenmesini istiyorsunuz. Lise öğrencilerinin de evlenmesinin önünü açacaksınız. Erdoğan konuştukça kadınlar çoğalıyor, isyanları büyüyor. Bedenimiz bize aittir. Bedenimizden, emeğimizden, kimliğimizden elinizi çekin” dedi. Antalya’da da Halkevleri üyesi bir grup Erdoğan’ın “öğrenci evlerine” ilişkin açıklamalarını protesto etti. Yapılan açıklamada herkesin yaşam hakkının kendisine ait olduğunu belirtilerek kimsenin müdahale hakkının bulunmadığı ifade edildi. Hayır, Yine Gündem Dışıyım Arınç artık dayanamamış ve RTE’yi silkelemiş. AKP kaynıyor, biliyorum; RTE bütün arkadaş kadrosunu adeta köleleştirdi, çoğunu harcadı... Gül’ü nasıl harcayacağının hep hesabı kitabı içinde oldu... Partiye gelecek için yeni birilerini aldı, kurucu kişilikler RTE değirmeninde öğütülüp ekmeklik una dönüştürülürken Arınç sabrının sonuna gelmiş... Arınç bir “sınır taşı”dır! Önemlidir! RTE’nin onsuz kanadı kırıktır... Şimdi bu konuda “döktürmem” gerekmiyor mu!? Ama hayır, iki yıldır yazıp çizdiğim bir konunun herkes üzerine atlarken, ben geri çekiliyorum. Yarın, belki... Bugün en önemli konu Atatürk’tür... Atatürk ve Bilim üzerine yazacağım... Zaten bugün de Antalya’da Atatürk ve Bilim üzerine 11. Üroonkoloji Kongresi’nde seçkin bir tıp camiası önünde bu sabah konuşuyor olacağım... RTE bekleyebilir! HHH Atatürk bir bilim insanıdır... Evet. Diyeceksiniz ki, Atatürk’ün yüksek lisans, doktorası mı var da böyle konuşuyorsun... Ben de karşı soru yöneltiyorum size: Bilim, bilimsellik, bilim insanlığı mutlaka kurumsal bir akademik eğitim ve unvan gerektirir mi?.. Bilimsellik rüştünü ispat edebilmek ve bu unvanları almak için yıllardır dirsek çürüten, yöntem öğrenen, sınavlardan geçen bilim insanlarına inat, diyorum ki gerektirmez... Alt tarafı akademik unvanları kullanmazsınız, ama bilim insanı, bilimci olabilirsiniz; önemli olan unvan değil, bilimsel düşünüp davranabilmektir! Bilimcilik, insanın gözlem ve analiz yapması, varsayımlar ileri sürüp bunların doğruluğunu test etmesidir. Bilim nedir, sorusuna verilecek çok yanıt var. Bu yanıtlar kimin hangi noktaya vurgu yapacağına bağlı olarak değişebilir. Neye vurgu yapacağınıza bağlı olarak değişen... Mesela bir bilim tanımı yapalım: Bilim, olayların (doğa ve toplum) sistematik ve metodolojik gözlemlenmesi, anlaşılması, öğrenilmesi ve bilgi olarak kodlanması süreci… Şimdi Celal Şengör, Popper Katkısı’nı içermediği için bu tanımı eksik bulur. Ekleyelim: Bilimsel düşünce sistemleri, yeni gözlem, veri ve değerlendirmelerle yanlışlanabilir, yanlışlanmaya açık olabilmelidir. Bu, bilimde mutlak doğruların olmadığının altını çizmesi bakımından önemlidir. HHH Atatürk tam bir sosyal bilimci ve sosyal devrimcidir! Mustafa Kemal, savaş meydanında tam bir asker bilimcidir... Asker bilimci nedir, derseniz: Savaşın seyri ve süreci içinde, kazanabilmek için hemen yeni taktikler belirleyebilmek, bunları hemen uygulayabilmek yeteneğidir. Atatürk’ün “Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır” düşüncesi buna örnektir. İşte asker bilimci savaş içinde geliştirdiği bu düşünce ile düşmanı Ankara önlerinden sürdü ve zafer kazandı... Düz “Savaş cephesi” askeri mantığını yerle bir etti ve her bir noktayı direniş ve sonra toptan saldırı üslerine dönüştürdü. Turgut Özakman bunu iyi anlatır Çılgın Türkler’de... Atatürk, büyük bir sosyal bilimci ve devrimcidir... Ulus yaratma konusunda dersini çok iyi çalışmıştır... Bir bilim adamı titizliğiyle... Tarihi çalışmış, gününü çalışmış ve geleceği de çalışmıştır... Ulus’un öğeleri nedir? Ulus’u bir arada tutacak nedir? Ulus’u ayakta tutacak ve sürdürecek nedir? Dil (harf), hukuk (medeni yasa) ve bütün diğer devrimler, sanayi devrimi, ekonomi... Hepsi planlanmış bir çağdaş ülkeulus yaratma projesinin temel unsurlarıdır... Bazıları aptal aptal şeyler söyler durur... Yok ulusu bir gecede dilsiz bırakmış da (halkın yüzde10’u okuma yazmalı iken... Ve Osmanlıcaya yabancı iken)... Yok tekkeleri falan kapatmış da (çağdaş bir ülke için milleti okula mı sokacaksın, tekkelere mi mahkum edeceksin!)... Yok eğitim birliği sağlamış da... (Dil yoksa ulus yoktur, ortak bir düşünce, bellek.. oluşturamazsan, ülke sorunlarını birlikte çözemezsin, bugünkü gibi ters yönlere saparsın...) Yok, Doğu’nun lafıruhu dururken Batı’nın bilimine yönelmiş de... (Çağdaşlık neredeyse ona yönelmezsen, nal toplar ve köle olursun.) HHH Bugün İslam dünyası, Batı’nın sömürgesi, uydusu, oyuncağı ise... Açlık, savaş, sefalet içindeyse, nedeni, bilimsel düşünme, bilim ve teknoloji üretiminin, çağımızda ülkelerin tek özgür ve refah varoluş biçimi olduğunu kavramamış olmasıdır. Atatürk bunu kavradı ve Türkiye derhal farklılaştı... Tayyiplerin bile geri döndüremeyeceği bir şekilde! O, büyük öngörüsü ve gelecek bilimci kafasıyla diyordu ki: “Gelişim yolundaki engelleri aşamayan uluslar, engin hayat felsefelerine sahip başka milletlerin egemenliği altına girip onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar...” Bugünü ve bugünün savaşını anlatıyor, görene! Geometri kitabı bile yazmıştır. Bulduğu sözcüklere bakın: uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe... Ve vasiyeti şudur: “... Beni benimsemek isteyenler... Akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım”dır. Büyük devrimciye, büyük bilimciye derin saygı ve sevgi... NOT: Bugün 13.00’ten itibaren Kitap Fuarı’nda Doğan Kuban ile Cumhuriyet Standı’nda birlikte kitap imzalayacağız. Fotoğraf: VEDAT ARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle