15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2013 CUMA 4 HABERLER Türban Sorunu Tayyip Erdoğan, kendi açısından artık dinsel simgeleri TBMM’ye sokmanın zamanı geldiğine hükmetmiş olmalı ki, AKP’nin üç kadın milletvekili (Nurcan Dalbudak, Sevde Bayazıt Kaçar ve Gülay Samancı) Meclis’e türbanla girme kararlarını açıkladılar. İşin özünü gözden kaçırmayalım: Bu karar resmen, dinsel simge olan türbanın Meclis’e sokulmasıdır. Nitekim Başbakan bunun dinin emri olduğunu söyleyerek görüşü doğrularken, aynı zamanda girişimini dinsel tabu kalkanı ardında korumaya alma yolunu da tutmuştur. “Meclis kamu alanı mıdır, yoksa siyasal organ mıdır?” tartışması bilmiyorum ne kadar önemli? Ama olayın özgürlüğü sağlamaya yönelik bir demokratik girişim olarak sunulmasının gerçeği yansıtmadığını açıkça söylemek gerek. Daha dinsel simgenin, kamu alanına sokulması ve alenen teşhir edilmesinin önünü açan karar Başbakan tarafından açıklandığı gün, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, cümle âleme, kendilerinin kadınların kılık kıyafetlerine müdahaleden yana olduklarını ilan ediyordu. Örtünme özgürlüğünden söz etmek ancak örtünmeme özgürlüğünün de var olduğu bir ortamda mümkündür. Herkesin kılık kıyafetine karışmayı şiar eylemiş bunu alenen ilan etmiş bir iktidarın, olaya özgürlük kılıfı giydirmesi kandırmacadır. HHH Dostum Yalın Doğan, dünkü köşesinde, AKP’lilerin Şafak Pavey’in çok meşru bir gerekçeyle giydiği pantolona itirazla samimiyetsizliklerini kanıtladıklarını yazıyordu. Dinsel simgelerin kamu alanında teşhirinin laik düzende engellenmesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal etmediğini belirten birbirini izleyen AİHM kararları da, olaya özgürlük açısından yaklaşma manevrası yapanlara verilebilecek yanıttır. Ama bütün bu hususların AKP’yi girişiminden alıkoyacağını sanmak yanlış. Unutmayınız ki, AKP laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu tescillenmiş bir partidir. AKP’den de Tayyip Bey’den de bundan başkası beklenemezdi. AKP’den de Tayyip Bey’den de bundan daha fazlası da beklenmelidir. Göreceksiniz işi, örtünmeme yasağına kadar vardırmak için her şeyi yapacaklar. Tartışmanın gerçek özü, herkes tarafından o zaman apaçık anlaşılacak. Bütün bu gerçekleri bilmek, görmek, seslendirmek, cümle âleme ilan etmek gerek. Ama bilinmesi ve görülmesi gereken bir gerçek daha var ki, o da türban tartışmasının kamuoyundaki algılanışıdır. Yukarıda ileri sürdüğüm görüşleri savunanlar, ne yazık ki, kamuoyunda kendi görüşleri doğrultusunda değil, tam ters yönde bir algı oluşmasını engelleyememişlerdir. HHH AKP oluşmuş olan bu yanlış algıdan yola çıkarak, CHP’yi, tartışmayı siyasi gerginliğe ulaştıracak bir tavrın içine çekerek puan toplamak hesabı peşindedir. Bu durumda CHP’nin benimsemesi gereken en akıllıca tutum ne olmalıdır? Aklın ve ilkeliliğin yolu sanırım, CHP’nin bir yandan gerçekleri bütün açıklığıyla ortaya sermesini, AKP’nin özgürlükçü maskesini düşürmesini, tartışmayı doğru çerçeve içine oturtmasını, ama kendisini kamuoyu karşısında başörtüsü düşmanı gibi gösterecek manevralara mahal verebilecek, gerginliği tırmandıracak davranışlardan kaçınmasını zorunlu kılmaktır. Siyasette algılar da olgular kadar hatta bazen daha da önemlidir. Yanlış algıları değiştireyim derken, daha da artıracak davranışlar akıllıca olmaz. Baskıcı totaliter AKP’nin, özgürlükçü kisvesine bürünmesine zemin hazırlayacak davranışlardan kaçınmak ile onun dümen suyuna girmek, birbiriyle karıştırılmaması gereken iki farklı davranış biçimidir. Bir tartışmada ileri sürülen savlar kadar, onun zemini ve zamanı da kamuoyunu ikna açısından önemlidir. Kandırmacalara inanmadan, olayın gerçek özünü ortaya koyarak, ama tuzağa düşmeden, soğukkanlılığını da koruyarak takıyyeye karşı mücadele etmek gerek. Türban artık Meclis’te MAHMUT LICALI Hacdan dönen AKP’li 4 kadın milletvekili türbanla Genel Kurul’a katıldı ANKARA TBMM, FP’li Merve Kavakçı’nın Meclis Genel Kurulu’na türbanla girme girişiminden 14 yıl sonra tarihinde ilk kez, AKP’nin öncülüğü, muhalefet partileri MHP ile BDP’nin desteğiyle, “türbanlı” milletvekillerine resmen kapılarını açtı. AKP hükümetinin “kamuda türban serbestisi”ne dönük düzenlemenin ardından, AKP’nin hacdan dönen 4 milletvekili, türban yasağını “fiili” olarak delip “türbanla” Meclis Genel Kurulu’na girerken “TBMM’de ilk kez farklı uygulama yapıldığı” gerekçesiyle “usul tartışması” isteyen CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, türbanlı vekillere “Bu bir zalimin yeni bir mağduriyet yaratma tartışmasıdır. Seçim yaklaşırken sizin üzeriniz Çiçek: TBMM’nin tarihine yakıştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AKP’li türbanlı milletvekillerinin TBMM’ye gelmesiyle ilgili olarak “Meclis kendi tarihine, tarihi kişiliğine ve vakarına yakışan bir müzakere gerçekleştirmiştir” dedi. Çiçek, türbanlı milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu’nda olduğu sırada iktidar kulisine gelerek gazetecilerle sohbet etti. Siyasi partilere gösterdikleri demokratik olgunluk nedeniyle teşekkür eden Çiçek, bu olayın Türkiye’de demokrasinin hangi noktaya geldiğinin en önemli göstergesi olduğunu söyledi. den siyaset yapılmasına, mağdur edebiyatı yapmanıza izin vermeyeceğiz. Babanızın mirasından bir pay, erkek kardeşinize iki pay verecek misiniz” sözleriyle yüklendi. TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in yönettiği oturumun başında CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Meclis’te kılık kıyafet konusunda ilk kez farklı bir uygulamaya gidildiğini” belirterek siyasi partilerin grup başkanvekillerinin bu konudaki gö rüşlerini açıklamasını istedi. İnce, engelli olmasına karşın “içtüzük” gereği pantolon giymesine izin verilmeyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’e de “mağdur” sıfatıyla söz verilmesini istedi. Verilen aranın ardından ilk sözü alan İnce, “Öncelikle, ‘Türban yüzde 1.5’in sorunudur’ diyen Sayın Mehmet Ali Şahin’e, ‘Sadece üniversite öğrencilerini düşünüyoruz’ ve ‘Kız çocuklarımı türban yüzünden Türkiye’de okutamadım’ diyerek erkek çocuklarını Amerika’da okutan Sayın Başbakan’a, ‘Bir Hıristiyan haç takarsa, bir Musevi takke takarsa, bir Müslüman başörtüsü takarsa tarafsız davranamayabilir’ diyen Sayın Bülent Arınç’a saygılarımı sunuyorum” dedi. alimin yeni mağduriyeti’ Erdoğan’ı kastederek türban olayının bir özgürlük, kıyafet, demokrasi tartışması olmadığını belirten ‘Z EN ÇOK KONUŞULAN DÖRT KADIN TBMM Genel Kurulu’nun dünkü tarihi toplantısına AKP milletvekilleri, Gönül Şahkulubey, Gülay Samancı, Sevde Bayazıt Kaçar, Nurcan Dalbudak, “türbanlarıyla” geldiler. (Fotoraf: NECATİ SAVAŞ) l ‘Resetleyen Başbakan!’ İnce, “Bu bir zalimin yeni mağduriyet yaratma tartışması” diye konuştu. İnce şu görüşlere yer verdi: “Benim başörtülü bacıma Beşiktaş Meydanı’nda saldırdılar deyip kameralardan bu görüntüleri bilemeyenlerin tartışmasıdır bunlar. ‘Camide içki içtiler. Cuma günü görüntüleri açıklayacağım’ diyerek, aradan 20 cuma geçmesine rağmen bu görüntüleri açıklayamayanların tarışmasıdır bu. Şimdi de ‘Örtünmek dinin emridir’ diyor Başbakan. Peki sadece dinin bir tane mi emri var? Yetimin hakkını yememek, ihalelere fesat karıştırmamak, milletin içine nifak sokmamak, milleti ayrıştırmamak, açları doyurmak, onlara iş bulmak dinin emri değil mi? Ölülerimizin arkasından kötü konuşmamak dinin emri değil mi? l ‘Mahrem alanımızdan çıkınız!..’ BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, türban meselesinin çözülmüş olmasından memnuniyet duyduğunu belirterek “Bu çatı altında ikinci bir Merve Kavakçı olayı yaşanmadığı için partileri kutluyorum” dedi. MHP Milletvekili Ruhsar Demirel, “Nasıl giyindikleri kimi ilgilendirir. Burada dört hanımefendiye mobing yapılıyor” görüşünü savundu. Milletvekillerinin kılık kıyafetlerinin Türkiye’nin sorunu olamayacağını belirten Demirel “Mahremimize girmenizden rahatsızız. Bizim mahrem alanımızdan çıkınız” dedi. İnce, türbanlı vekillerden Sevde Bayazıt Kaçar’ın “Hac’da resetlendim” sözlerini de eleştirerek İslam anlayışında “resetlenme” diye bir şey olamayacağını, ancak “tövbe edip” Allah’tan “af dilenebileceğini” ifade etti. İnce, “Siz Allah karşısında resetlendiğinize karar veremezsiniz, ama Tayyip Erdoğan karşısında resetlenmiş olabilirsiniz” dedi. İnce, AKP’nin yıllardır türban üzerinden halkı kandırıp mağdur edebiyatı ile oy aldığını belirterek “Size bu sefer bunu yaptırmayacağız. Meydanlarda ‘benim başörtülü bacım...’ Başörtüsüz senin bacın değil mi? Başörtülüler de bizim bacımız, başörtüsüzler de bizim bacımız” diye konuştu. İnce, laf atan AKP Grup Başkanvekili Belma Satır’a “Benim bir kız kardeşim var. O da kapalı, sizin gibi açık değil. Resetlendiğinizi söylüyorsunuz. Kız kardeşim 12 yaşından beri resetlenmiş. ‘Başörtülü bacım’ dediğim zaman benim ağzıma yakışır. Ama ben bunu siyaset, oy ve rant için kullanmam. Size de kullandırmayacağız” dedi. CHP’liler dışarı çıktı Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kürsüye gelirken çok sayıda CHP’li vekil Genel Kurul’dan çıktı. Arınç, “Bazı vekil arkadaşlarımız ihtiyaçları doğrultusunda başlarını örtmüşler. Ne olacak diye bekleyen pek çok insan, siz bunların hepsini boşa çıkardınız. Herkese tebriklerimi sunuyorum” dedi. On dört yıl önce Merve Kavakçı Genel Kurul’a girdiğinde TBMM’ye yakışmayan tartışmalar yaşandığını kaydeden Arınç, “O gün dışarı dışarı diye bağıranları millet dışarıda bıraktı” diye konuştu. Arınç, isyan etmediklerini sabırla beklediklerini belirterek “İnandık, ele silah almadan, dağa çıkmadan bu sorunun çözümü gerçekleşiyor” dedi. örülüyor ki bir arada yaG şama efsanemiz çökmüş... Kibirden küfelik olmuş Atatürk’lü protesto AYŞE SAYIN ANKARA AKP’li 4 kadın vekilin TBMM Genel Kurulu’na türbanla gelmesi nedeniyle gözlerin çevrildiği CHP’de tek protesto, partinin “ulusalcı” kanadında yer alan Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’dan geldi. Kırmızı tayyörüyle Genel Kurul’a gelen Yılmaz içeri girdiğinde ceketini çıkararak Atatürk resmi bulunan tişörtüyle oturup, türbanlı kadınları protesto etti. Türbanlı milletvekilleri ile fotoğraf çektirmek için AKP’nin “açık” kadın vekilleri de sıraya girdi. Muhalefetten türbanlı kadınları kutlayan ilk isim BDP Van Milletvekili Özdal Üçer olurken eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da Nurcan Dalbudak’a “Hayırlı olsun, çok yakıştı” diye iltifat etti. Meclis’te daha önce pantolon giyMesi engellenen pavey, sert konuştu ‘Yakılan, vurulan biz ama kronik mağdur sizsiniz’ HP İstanbul milletvekili Şafak Pavey, AKP’li kadın milletvekillerinin Meclis’e türbanla gelmesinin ardından Genel Kurul’da söz aldı. Geçirdiği trafik kazası nedeniyle bir bacağını kaybeden Pavey, daha önce Meclis Genel Kurulu’na pantolonla katılmak istemiş ancak ‘içtüzük’ gerekçe gösterilerek engellenmişti. Pavey’in Meclis’te dün yaptığı konuşma şöyle: “Size bu konuşmayı; her şeyin yasak olduğu genel kurulda yapıyorum... Ortalama yaşın 50 olduğu bir mecliste su içmenin dahi yasak olduğu bir genel kurulda çalışıyoruz. Yaşlı haklarının, hasta haklarının bile düşünülmediği bir genel kuruldan söz ediyorum. Turist olarak bile gitmediğiniz coğrafyalarda, Afganistan’da, Yemen’de, İran’da, yıllarca türban kullanmaya mecbur edilmiş biri olarak yapıyorum. Mecliste pantolon giymesi, bir erkek vekil tarafından engellenmiş, bir kadın vekil olarak yapıyorum. Olmayan bacağı, erkekler tarafından siyaset sohbetine dönüştürülen biri olarak yapıyorum. Ve artık AKP ’nin başı açık vitrin vekillerinin; emanet oyları, gerçek sahibelerine geri verme zamanının gelip çattı C ‘Polisin türbanından değil şiddet geleceğinden korkarım ‘ lbette ülkemde sekülarizmin geleceği ile ilgili E muazzam endişelerim var. Ama kaygım türbanla, kırmızı ruj arasına sıkıştırılmış semboller değildir. Demokrasi paketinşan erkek polis dobanlı kadın polise şaşırmıştım. Daha rımcılığı olaşındade aynı ideolojiyi paylağal karşılanırken; türyasak gelmesine çok vahim bir cinsiyet aybilir mi? Ben polisin baki türbandan değil, bana vaat ettiği şiddet geleceğinden korkarım. ğını düşünüyorum. AKP’yi iktidara taşımış asıl kadınlarının meclis koltuklarını almalarının hakları olduğuna inanıyorum. ... Mecliste, cemevi açmak için Diyanet’ten fetva isteyen anlayıştan korkuyorum. Yani bir inancın ibadet hakkını diğer inancın iznine bağlayan anlayıştan korkuyorum. Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkuyorum. Söylemek isterim ki; Özgür bir hayat çok yavaş kurulur ama çok hızlı yıkılır. Tam da bu neden le, çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Clinton, 2007 de ‘Kadın değişirse, gelecekte değişir’ demişti. Hatta Emine Erdoğan o kadar beğenmiş olmalı ki; geçenlerde konuşmasında kullandı. ... Beş yaşında örtülen, on beş yaşında evlendirilen kızlarımıza bakalım. Geleceğimiz gerçekten kadınlarımızın hali üstünden, berbat bir şekilde değişiyor. Biz kültür olarak hiç önemsemeyiz ama her özgürlük aynı zamanda büyük bir sorumluluktur... Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir. İnanç özgürlüğünün en büyük güvencesi, kusursuz bir sekülerizmdir. ... Buraya gelmeden önce, türbanlı vekillerimizin konuşmalarını taradım. Başkalarının özgürlüklerine dair tek bir kelime kullandıklarına rastlayamadım. Kendi inanç özgürlüklerine gösterdikleri hassasiyeti, Ruhban Okulu, azınlık okulları, cemevleri, bir inanç biçimin mundar olarak ilan edilmesi gibi sorunlu inanç alanlarında göremedim. ... Ama şu hakareti bütün haberlerde duydum: “Başımı açarak, bir daha kirlenmeyeceğim.” Bu durumda başı açık olanlar kirlenmişler midir? İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir? sanız, size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız? Bir taraf, bir arada yaşamanın yolunu ararken; öbürü sindirmek, dönüştürmek, özgürlüklerini birer birer yok etmek istiyorsa; bizi yok ettiğinizde; gelecek olimpiyat tanıtımına kimi koyacaksınız? Biz Sivas’ta yakılan, Gezi de vurulan, evlerine işaret konulan, hayat tarzından ötürü cezalandırılanlarız. Ama her nasılsa kronik mağdur sizsiniz… zınlığın çoğunluğu ezmesi sürdürülemez. Ama çoğunluğun azınlığı ezmesi sürdürülebilirdir. Gerçekten bu ülkeyi korkunç bir akıbete sürüklemekten kaçınmaya niyetliyseniz; adaletle öç almak arasındaki farkı en kısa zamanda öğrenmelisiniz. Türkiye Cumhuriyetinin gelmiş geçmiş en otoriter hükümeti nasıl oldu da, birkaç dakikasını almayacak olan iç tüzük değişikliğini yapmadı. Acaba planladığı gösterinin kavgaya dönüşmesini hayal ederek kazanacağı politik kar mı cazip geldi? Bunu bilemiyorum ama bir kanun yapıcı olarak ben iç tüzük değişmeden asla pantolon giymeyeceğim. Bizden çatışma bekleyenler için altını çiziyorum: Biz çatışmıyoruz, var olmak için direniyoruz. Kendi yarattığınız radikal canavarın sizi de teslim almasını; sadece bizim var olma mücadelemiz önleyebilir.Sonrasını arif olanlara bırakıyorum…” ‘Bir arada yaşama efsanemiz çökmüş...’ A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle