16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR GENCO ERKAL, VİYANA SEYİRCİSİYLE BULUŞUYOR 15 Uluslararası Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ola Wallin: Kültür Servisi Genco Erkal’ın tek kişilik oyunu “İnsanlarım” bu akşam saat 19.00’da Viyana Akzent Theater’da sahnelenecek. Erkal’ın, Nâzım Hikmet’in yapıtlarından uyarladığı oyun, ozanın Bursa Cezaevi’nde geçirdiği yılların öyküsünü anlatıyor. Oyunun kurgusunda; “Memleketimden İnsan Manzaraları”, “Kuvayı Milliye Destanı”, “Şeyh Bedreddin Destanı”, “TarantaBabu’ya Mektuplar”dan bölümlere yer veriliyor ve Nâzım’ın Bursa Cezaevi’nde kaldığı dönemde yazılan şiirleri ile mektuplarına değiniliyor. Bu oyunuyla Erkal, “gelecek güzel günlere olan inancını yitirmeyen bir büyük ozanın” sesini “umutsuzluğun kol gezdiği bir dönemde” günümüz gençlerine iletiyor. Neden korkuyorlar? u Wallin, Türkiye’nin modern bir ülke olmasına karşın yetkililerin özgür ifadeden neden bu kadar korktuklarını anlayamadığını söylüyor. Wallin’e göre Türkiye, hapisteki yazarlarla ilgili bir dünya rekoruna sahip. ‘İnsanlarım’ Akzent Theater’da Fotoğraf: VEDAT ARIK ASLI ULUŞAHİN ‘YAZKOSOMUT 4. SAYFA’ VE ‘FEMİNİST DERGİ’ GİBİ ÖZGÜRLÜK ALANLARINDAN GEZİ’YE: Kadınların Bitmeyen Koşusu deyişiyle “Feminizmin dile gelmesi”; Zeynep Avcı’nın deyişiyle “Hayali cihan değer”... n Kültür Servisi Türk halk müziğinin usta isimleri Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu birlikte İstanbul Kadıköy’de arka arkaya iki konser veriyor. Oğur ve Demircioğlu, yarın akşam saat 18.30 ve 20.30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ndeki konserlerinde eski Anadolu türkülerinden kendi eserlerine uzanan geniş bir repertuvarla hayranlarının karşısına çıkıyor. Kendi ifadeleriyle, performanslarını “bir birlikte hatırlama çabası” olarak görüyorlar. Oğur ve Demircioğlu’ndan iki konser n Kültür Servisi Tiyatrokare’nin 22 yıl önceki açılış oyunu “Müziksiz Evin Konukları” güncel bir yorumla tekrar sahnelenecek. Oyunda Serpil Tamur ve Özge Özder birlikte rol alıyor. İki kuşak oyuncunun aynı sahneyi paylaşacağı oyun, bu ay seyirci karşısına çıkmak için hazırlanıyor. ‘Müziksiz Evin Konukları’ 22 yıl sonra yeniden Anımsıyorum: 12 Eylül faşist darbenin en dehşet verici en karanlık günleriydi. Mustafa Kemal Ağaoğlu’nun önderliğinde YAZKO’nun (Yazarlar Kooperatifi) çıkardığı “Somut” haftalık kültür ve düşünce gazetesi, aydınlara, direnenlere bir soluk alma alanı açmaya çalışıyordu... Bu derginin 4. Sayfa’sının kadınlara, kadın sorunlarına ayrılması ise bundan 30 yıl öncesi için tam bir devrim niteliğindeydi. Devrim diyorum, çünkü 4 Sayfa yazıları, o günlere dek “Kadın sayfası” denince alışılageldiği gibi yemek pişirme, dikiş nakış üzerine değildi... Kadının bedenine sahip çıkması, kürtaj hakkı, ev içi şiddet, vb. feminist kavramlar, tezler, bunların tartışmaya açılması üzerineydi... Kısa sürede öyle büyük bir heyecan yarattı, öyle müthiş bir sinerji oluşturdu ki bu 4. Sayfa, okurlar da oraya yazı yetiştirmek için birbiriyle yarışır oldu. Aradan 30 yıl geçtikten sonra “YazkoSomut 4. Sayfa” kitap olarak yayımlandı. (Kadın Kültür İletişim Vakfı yayını) 4. Sayfa’daki yazılardan seçmeler, bugünden o günlere bakış, tepkiler, paylaşımlar, nereden nereye geldiğimiz ve gelemediğimiz... Kısacası Meryem Koray’ın lemek açısından mutlak ve mutlak edinilmeli, okunulmalı. Özgürlük alanları Bu kitabı yayıma hazırlayanlardan Stella Ovadia, sunuş yazısında “İkinci cins olma bilincinin yarattığı şaşkınlığın, öfkenin, isyanın paylaşılır olabilmesi inanılmaz bir enerji doğurmuştu” dedikten sonra o enerjiyi Gezi’de yaşananlara benzetiyor: “Bugünlerde korkuyu yenmekte ifade edilen durum, üstlerine sıkılan gaza rağmen eve dönmeyenlerin açtıkları umut kapısı” ona 30 yıl önce yaşadıklarını çağrıştırıyor: “Arayışlarımız, siyasal olanın tarifi kadar, siyaset yapma biçimini de değiştirdi. 4. Sayfa’da bizler için yalnızlık eşiği aşıldı, neredeyse ‘utanç bitti’.” Gerek bu kitap, gerek “Feminist Dergisi”nin tıpkıbasımlarını bir araya getiren 25. Yıl Kitabı (Kadın Kültür İletişim Vakfı; Yayıma hazırlayan Handan Koç) günlerdir elimden düşmüyor.. Kadın Çevresi’nin çıkardığı Feminist Dergi’nin tüm sayıları... Her iki kitap da kazanılan ve kazanılamayan hakları irdeleme açısından, kadınların hiç durulmayan koşunu iz Faşizmin en koyu günlerinde bile Dün hem Cumhuriyet, hem birkaç gazetede “Gezi Cezası”: Kültür Bakanlığı eylemlere destek veren özel tiyatrolara yardımı kesti kesecek, diye bir haber vardı. Bu yazıyı yazdığım ana (perşembe sabahına) dek böyle bir karar açıklanmadı. Umarım bu haber yanlıştır. Umarım karar açıklanmadan önce muhabir arkadaşlarımızın aldığı duyumlar gerçek değildir. Eğer gerçekse... İnanmakta güçlük çekerim! Çok iyi anımsıyorum, tiyatrolara devlet yardımı 12 Eylül faşist darbeden sonra başladı. Hatta ilk dönemlerde “gölge etme, başka ihsan istemem” diye sol kesimin tiyatroları başvurmadı bile... Ancak ayakta kalabilmenin tek yolu olduğundan, başka türlüsü olamayacağından ve kararlar devlet dışı özerk bir kurul tarafından alındığından başvurmaya başladılar. Faşizmin en koyu dönemlerinde bile bu tiyatrolar devlet yardımı aldılar. Çünkü ödenek kriterleri sanatsaldı, siyasi değil. O gün bugün bin bir türlü hükümet geldi geçti. Sağ, orta, parçalı, yamalı, koalisyonlar... Tiyatrolara yardım sadece ve sadece sanatsal ölçütler üzerinden yapıldı. Eğer “Gezi cezası” haberi gerçekse, faşizmin en koyu günlerinden daha da beterini yaşıyoruz demektir! Uluslararası Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi’nin yeni başkanı Ola Wallin Türkiye’deydi. Ülkemizdeki ifade ve yayın özgürlüğünün durumuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Wallin, pek çok anlamda modern bir ülke olmasına karşın, Türkiye’de yetkililerin özgür ifadeden neden bu kadar korktuklarını anlayamadığını söylüyor. Wallin, yazarların tutukluluğuna neden olan yasaların kaldırılması ya da kötüye kullanımının engellenmesi gerektiği kanısında. Yayınlama Özgürlüğü Komitesi’nin yeni başkanısınız. Gündeminizde neler var? Biz dünyanın bütününü kapsamaya çalışıyoruz. Örneğin geçen yıl Burma’daydım. Orada yasal problemler, aynı zamanda sektörle ilgili problemleri konuştuk. Burma’da şimdi gelişmeler pozitife gidiyor. Orada da bir sansür yasası var, ama artık kullanılmıyor. Reformlar söz konusu. Biz bu tür reformlara destek vermek istiyoruz. Çünkü bizim için hareketliliğin olduğu ülkelerle çalışmak daha önemli. Bu hareketlilik olumlu ya da olumsuz yöndeyse bunu izliyoruz. Tabii ki dünyada bütün yayıncı birlikleri bize üye oldukları için bu bize güçlü bir iletişim ağı sağlıyor. Öte yandan Çin gibi ülkeler de var ve orada sorunlar daha karmaşık, çözülmesi daha zor. n Kültür Servisi Pembe Panter filmlerinin ünlü İngiliz oyuncusu Graham Stark, 91 yaşında hayata veda etti. Ünlü komedyenin ailesi, kısa bir süre önce felç geçiren sanatçının Londra’daki evinde öldüğünü açıkladı. Pembe Panter filmlerinde Peter Sellers’ın canlandırdığı Müfettiş Clouseau’un suratsız yardımcısı Hercule Lajoy rolüyle tanınan Stark, serinin “Pembe Panter’in İntikamı”, “Pembe Panter’in İzinde” ve “Pembe Panter’in Oğlu” filmlerinde oynamıştı. Graham Stark yaşamını yitirdi Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki sergi Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün yapılış sürecini anlatıyor Bu skalada Türkiye nerede? Türkiye bizim için çok önemli bir ülke, çünkü çok fazla gazeteci, yazar hapiste. Gelişmeler ters yönde, yanlış yönde ilerliyor bize göre. Türkiye hapisteki yazarlarla ilgili bir dünya rekoruna sahip. Bu nedenle de gündemimizde ilk sıralarda yer alıyor. Ayrıca ben kişisel olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinden yanayım, bunun savunucusuyum. Avrupa’nın paylaştığı birtakım değerlerin Türkiye’ye katılmasıyla, Türkiye’nin bu değerleri kabul etmesiyle, örneğin insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerler benimsendiğinde, Türkiye’nin AB’ye girmemesi için bir neden göremiyorum. Ancak öncelikle var olan durumun olumlu yönde değişmesi gerekiyor. Türkiye birçok açıdan modern bir ülke ve yetkililerinizin özgür ifadeden neden bu kadar korktuklarını anlamak mümkün değil. Çünkü İsveç’te gençler okumuyor ve hükümet gençlerin okuması için para harcıyor. Burada neden böyle bir durum var, anlamak mümkün değil. Bu durumun değişmesi için neler öneriyorsunuz? Ben hukukçu, avukat değilim, yayıncıyım; yasal konularla ilgili söz söyleyemem. Ama kesinlikle yazarların, çevirmenlerin, gazetecilerin tutuklanmasına, hapsedilmesine dayanak olan yasalardan bazılarının kaldırılması ve kötüye kullanılmasının engellenmesi gerektiğini biliyorum. ‘2 Kıta Birleşirken’ Kültür Servisi Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan köprülerin hikâyelerine tanıklık etmek isteyenler Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki “2 Kıta Birleşirken” adlı sergiyi ziyaret edebilir. Sergi, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin tasarım ve inşaatında görev alan, köprü tasarımcısı mühendis Dr. William Brown’un arşivinden derlendi. Ayrıca sergide Karayolları Genel Müdürlüğü arşivinden belgeler ve Japon IHI altyapı sistemleri firmasından köprü yapımında kullanılan kablo kompaktör makinesi de yer alıyor. Açılışının 40. yıldönümünde Boğaziçi Köprüsü’nün ve 25. yılını tamamlamış olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün yapım aşamalarından bilgi ve fotoğrafların yer aldığı sergi İstanbul’un son 40 yılda yaşadığı değişime de ışık tutuyor. Sergi, 29 Haziran’a dek Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaret edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle