23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihalesinde Batılı sistemler yerine Çin’den 100 km. menzilli FD2000 füzesavar füze sistemlerini tercih etmesinin yankıları sürüyor. Sürpriz kararın eylül ayı sonunda açıklanmasının ardından, önce ABD’den ardından da NATO’dan, hem sistemin NATO ile entegrasyonu hem de seçilen şirketin ABD’nin yaptırımlar listesinde yer alması nedeniyle resmi “kaygı” açıklamaları geldi. Bu tepkilere karşı ise Başbakan, Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve Savunma Sanayii Müsteşarı hafta içinde verdikleri demeçlerde tercihin iki ana gerekçesini şöyle sıraladı: 1. En ucuz teklifi verdiler. 2. En büyük ortak üretimi (projede Türk savunma sanayii şirketlerine verilecek pay) vaat ettiler. Batılı diplomatik kaynaklar ise, fiyat ve yerli üretim oranının savunma projelerinde her zaman dikkate alınan kriterler olduğunu teyit etmekle birlikte, hava savunma gibi stratejik öneme sahip silah sistemlerinin temininde sadece bu gerekçelerin yeterli olamayacağı görüşündeler. Ankara’nın öne sürdüğü gerekçelere ise üç temel itirazları var: a. Çin sistemi alanda denenmiş ve kendini kanıtlamış değil. Avrupa veya ABD sistemlerinin ise birçok kriz bölgesinde başarıları kanıtlandı. b. Füzeler ucuz olsa bile bittiğinde NATO ile entegrasyon sorunu çıkacak. Entegrasyon yapılabilecek olsa bile bunun ayrı bir maliyeti olacak. c. İhalelerini Çin’e veren bazı Afrika ülkelerinin en büyük sorunu yerli Çin sisteminin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girecek olmasından kaygı duyanların başında 60 yıldır üyesi olduğumuz NATO geliyor. Çünkü sistem TSK’de kullanılmaya başlandığı anda parçası olduğumuz NATO envanterine de girmiş sayılacak. NATO’nun kaygıları arasında “uyumlu çalışma sorunu”nun yanı sıra “teknolojik casusluk” ihtimali de yer alıyor. Ülkeler arasında askeri casusluğun transfer edilen sistemlerin içine yerleştirilen “teknolojik virüsler” ile yapıldığına işaret eden kaynaklar, “2010 yılında İran’ın nükleer reaktörlerini hasara uğratan ‘Stuxnet’ gibi dijital bir virüsün TSK aracılığıyla NATO’ya bulaştırılmasından endişe ediyoruz” değerlendirmesini yaptılar. Başbakan’ın attığı imzadan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hiç memnun olmadığı kulislerde dile getiriliyor. Nitekim Gül, New York dönüşünde uçağındaki gazetecilerle sohbetinde “Ortada kesin bir karar yok. Bu bir kısa liste. Başında da Çin var” demişti. Benzer ifadeleri kapalı kapılar ardında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye iletmiş. Ancak hükümet üyeleri kamuoyu önünde yaptıkları açıklamalarda bu üslup yerine “kesin karar alınmış” gibi konuşuyor. Türkiye’nin aldığı kararda Çin ile görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanırsa ikinci sıradaki Batı sistemi İtalyanFransız ortaklığına geçileceği belirtiliyor. Tabii iddia edildiği gibi Çin ile çok gizli başka anlaşmalar yapılmamışsa! NATO’nun kaygısı: Stuxnet GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada taşınmasında en etkili rolü oynayan Turgut Özakman’ın ilk hedefi şuydu: Gençlere ulaşmak. Bunu her fırsatta yineliyordu. Yeni kuşakların tarihi fazla bilmemesinden yakınıyor, bu açığı kapatmanın mutlak bir yolunu bulmak gerektiğini düşünüyordu. Birlikte konuşmacı olduğumuz bir panelde anlatmıştı. Öğrencilerle söyleşirken sormuş: Aranızda, fırsatını bulursam hemen yurtdışına giderim, diyenler parmağını kaldırsın; kaç kişi, merak ediyorum. Özakman, kaldıranları değil, kaldırmayanları saymak durumunda kalmıştı. Çünkü sadece üç kişinin elleri masanın üzerindeymiş. Özakman’a göre bir ülke için en büyük felaket gençlerin geleceği yurtdışında aramasıydı. Bunda da temel etken tarih bilincinden yoksun oluştu. Şu Çılgın Türkler’in bu yöndeki rolü yadsınamaz. HHH Özakman’ın onlarca eserinden sadece birini yanına alabilirsin, seç deseler, “18811938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi”ni yeğlerim. Atatürk’ün doğumundan ölümüne gün gün yaşadığı önemli olayların sıralandığı kitapta, o dönemi etkileyen öteki konular da birkaç cümle ile özetlenmiş. Bunlar o kadar güzel özetler ki, koca bir makalenin damıtımı desem yeridir. Böyle bir çalışma, işini bilen, alana hâkim 810 kişilik bir ekiple yapılabilir. Oysa Özakman adeta tek kişilik bir üniversite gibi çalıştı. Acı haberin ardından Silivri’den Sincan’a zorlukla getirebildiğim 150 kadar kitabın arasında yer alan kronolojiyi elime alıp sayfaları arasında gezindim. Kimi bölümlerde durdum. Kalemsiz okuyamam. Yanına uzun çizgi çektiğim tarihlerden bazılarını paylaşmak isterim. 27 Ekim 1913: Atatürk’ün Sofya Ataşemiliterliği’ne, Fethi Okyar’ın Sofya elçiliğine atanması. (Kazım Özalp özetle şöyle yazıyor: [“Mustafa Kemal Sofya’ya giderken bana İstanbul’da, ‘Bu hanedandan memlekete hayır yoktur. Diktatörlük milletleri mesut ve müreffeh kılmaz. Devletin esasını Cumhuriyet prensiplerine göre hazırlamak lazım’ dedi.”] 20 Ocak 1921: İlk anayasanın (Teşkilatı Esasiye Kanunu) TBMM’de kabulü. [23 maddeden oluşmaktadır. 1. maddesi şöyledir: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır.” Bu adı konmaksızın Cumhuriyet demektir.] 18 Ekim 1924: TBMM’nin yeni binaya taşınması. (Mimar Vedat Tek) [Bahçesi halka açıktır. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası bahçede halka açık konserler verir. Şimdi Cumhuriyet Müzesi.] 15 Ekim 1927: Atatürk’ün CHP 2. Kurultayı’nda Nutuk’u okuması. [CHP Sivas Kongresi’ni 1. Kurultayı kabul etmektedir. Nutuk’un okunuşu 6 gün sürmüş, 20 Ekim’de sona ermiştir...] 12 Nisan 1930: Atatürk’ün gece Şehir Tiyatrosu sanatçılarını kabul etmesi. [Muhsin Ertuğrul anlatıyor: “Atatürk sordu, ‘Ne istersiniz benden?’ diye... Kendilerine, ‘Bir tiyatro okulu açalım onu istiyoruz’ dedim ve aradan çok geçmeden tiyatro okulu, Devlet Konservatuarı açıldı.” Sanatçılar ayrılırken Dr. Reşit Galip, “Elinizi öpmek istiyorlar” deyince, Atatürk şöyle konuşur: “Hayır, el öpemezler. Biz hepimiz mebus oluruz, vekil oluruz, hatta reisicumhur olabiliriz ama hiçbirimiz sanatkâr olamayız. Sanatkâr el öpmez, sanatkârın eli öpülür...”] 19 Şubat 1932: Halkevlerinin kuruluşu. [Çok yönlü, çok yararlı, Türkiye’ye özgü kültür merkezleri. Pek çok sanatçı bu ocaklarda yetişmiştir. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra, 8 Ağustos 1951’de kapatıldı. Kapatıldığı zaman 474 Halkevi, 4.306 Halkodası vardı...] 18 Eylül 1938: C. Bayar’ın Atatürk’e İkinci Dört Yıllık Plan hakkında bilgi sunması. [Bu tarihte nüfus yaklaşık 17 milyon, bütçe artık açık değil, gelir fazlası veriyor...] HHH Bir Afrika atasözü şöyle der: Bir bilim insanı öldüğünde bir kütüphane kapanmış demektir. Turgut Özakman, kütüphaneler doğuran bir kütüphaneydi. Bugün yüz binlerce evde Turgut Özakman kitabı olduğuna göre... Onu toprağa değil, raflara verdik... Sürpriz Çin tercihinin perde arkası: ‘Türkiye 1000 km. Menzilli ‘Balistik Füze’ Peşinde’ üretim vaadinin Çinli mühendis ve işçiler kullanılarak yerine getirilmesi. Başta Washington, Brüksel (NATO Karargâhı) ve Ankara olmak üzere birçok başkentte Batılı diplomatlar AKP hükümetinin “Çin tercihini” konuşuyor. Batı için bu seçim sadece bir endişe kaynağı değil. Aynı zamanda bu karar ciddi biçimde sorgulanıyor da. Açıkça bugüne kadar hiç dillendirilmeyen ama alttan alta konuşulmaya başlanan iddiayı bize aktaran bir Batılı kaynak şu senaryonun diplomatlar arasında yoğun biçimde tartışılmakta olduğunu belirtti: “Türkiye normal koşullarda bu ihaleyi Çin’e mümkün değil vermezdi. Ancak ihalenin yanında çok daha önemli, stratejik bir başka söz alarak bu tercihi yapmış olabilirler. Çin’den alınabilecek stratejik kazanım ne Ucuzluk tek tercih olamaz Ankara ‘balistik füze’ peşinde olabilir? Çok büyük olasılıkla hava savunma projesinin yanı sıra ‘çok gizli’ olarak Türkiye’ye ‘orta menzilli balistik füze teknolojisi’ transfer etme sözü vermiş olabilirler. Türkiye’nin geçmişte zaman zaman bu tür teknolojilerin peşine düştüğünü biliyoruz. Böyle bir arayışa Çin’den olumlu yanıt alınca tercihlerini buna göre şekillendirmiş olabilirler.” Peki Türkiye’nin arayış içinde olduğu ileri sürülen bu “uzun menzilli balistik füze” nedir? Askeri terminolojiye göre 1000 ile 3000 km. menzile sahip ve nükleer başlık takılabilen füzeler için kullanılıyor bu tanım. Dünyada bu teknolojiye sahip ülke sayısı çok sınırlı. Ülkeler ve füzelerinin isimleri şöyle: Hindistan (AgniII), Çin (DF21), Pakistan (Ghauri), İsrail (Jericho II), Kuzey Kore (Nodong1), ABD (Redstone), İran (Shahab3) ve Rusya (SS3, SS4). Karar kesin mi değil mi? Menzili 1000 km. Sayıştay’ın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı raporunda gümrük kapılarıyla ilgili çarpıcı tespitler yer aldı Sayıştay ‘kapıyı’ araladı ADRESE TESLİM İHALE FIRAT KOZOK Hastanede 355 binlik vurgun ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturmanın ayrıntıları ortaya çıktı. Savcılığın hazırlattığı bilirkişi raporuna göre, 20072011 yıllarında yapılan malzemeli sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmet alımı ihalelerinde toplam 355 bin liralık yolsuzluk yapılarak kamu zarara uğratıldı. ANKARA Sayıştay’ın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hakkındaki denetim raporunda, geliştirilen sınır kapılarında yaşanan usulsüzlüklere mercek tutuldu. Raporda özellikle maliyet hesaplamalarındaki hatalara, usulsüz verilen işletme izinlerine vurgu yapıldı. Sayıştay’ın, bakanlığın 2012 yılı denetim raporunda şu saptamalara yer verildi: 4 Kapıkule Sınır Kapısı’nın YapİşletDevret Modeliyle Modernizasyonu Projesi’nde, işletme süresinin hesabına esas teşkil edecek gelir ve maliyet hesaplamalarında hataların bulunduğu tespit edilmiştir. 4 Habur Sınır Kapısı’nın YapİşletDevret Modeliyle Modernizasyonu Projesi’nde, işletme süresinin hesabına esas teşkil edecek gelir hesaplamalarında hataların bulunduğu tespit edilmiştir. 4 Proje çerçevesinde gerçekleştiriFotoğraflar: UĞUR DEMİR len yapım işlerinin, verilen ek sürelere rağmen yatırım döneminde tamamlanamadığı tespit edilmiştir. Sözleşmedeki lojman inşaatına ilişkin edimin sözleşmeye uygun ifa edilmediği tespit edilmiştir. 4 Yükleniciye sözleşmedeki şartları taşımadığı halde (geçici) işletme izni verildiği tespit edilmiştir. emirbaşlar devletin cebinden 4 Sarp Gümrük Kapısı’nın modernizasyonu sırasında yatırım süresi içerisinde yüklenici şirket tarafından karşılanması gereken demirbaşların (bilgisayar) Muhabere ve Elektronik Dairesi Başkanlığı’nca karşılanması istenmiştir. 4 Projede Xray cihazlarının zamanında teslim edilmemesine karşın, geçici kabul tutanağının onaylandığı görülmüştür. Xray cihazlarının zamanında teslim edilmemesine rağmen, idarenin görevli şirkete sözleşmede belirlen D miş olan müeyyideleri uygulamadığı tespit edilmiştir. 4 Yükleniciye sözleşmedeki şartları taşımadığı halde (geçici) işletme izni verildiği tespit edilmiştir. İşletme süresinin hesabına esas teşkil edecek maliyet hesaplamalarında hataların bulunduğu tespit edilmiştir. 4 Cilvegözü Sınır Kapısı’nın YapİşletDevret Modeliyle Modernizasyonu Projesi’nde yükleniciye sözleşmedeki şartları taşımadığı halde işletme izni verildiği tespit edilmiştir. 4 Yüklenici tarafından hazırlanan ve idare tarafından onaylanan projelere göre inşa edilen sınır kapılarında hatalı konumlandırmalar nedeniyle revizyona ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. 4 İşletme süresinin hesabına esas teşkil edecek gelir ve maliyet hesaplamalarında hataların bulunduğu tespit edilmiştir. Konumlandırmalar yanlış GÜNGÖR KAZANDI hastane deposunda dolduruldu Boş getirilen koli ve kutular Mali Suçlar ve Suç Gelirleriyle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Araştırma Hastanesi’nde tıbbi ve temizlik hizmeti ile malzeme alımı ihalelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla geçen hafta bir operasyon gerçekleştirdi. 6 aylık teknik takibin ardından savcılığın talimatı ile düzenlenen operasyonda 5 hemşire, 2 hastanede depo sorumlusu ve ihaleyi alan firmanın çalışanları olmak üzere 19 kişi gözaltına alındı. Ankara Adliyesi’ne çıkarılan şüpheliler, sorgularının ardından adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı. İddiaya göre, firma dışarıdan boş olarak getirdiği koli ve kutulara depodaki malzemeleri dolduruyordu. Hastane deposundaki malzemeyi yeniden paketleyen firma, bu malzemeleri de yeni alınmış gibi göstererek fatura kesiyordu. Bu yolla hastanenin zarara uğratıldığı ifade edildi. Eczacılar yine çağdaş grup dedi İstanbul Haber Servisi 8 bini aşkın üyesi ile Türkiye’nin en büyük eczacı odalarından olan İstanbul Eczacı Odası, yeni yönetimi belirlemek üzere dün sandık başına gitti. Seçimleri, 3 dönemdir başkan olan Semih Güngör’ün bulunduğu Çağdaş Eczacılar Grubu’nun listesi kazandı. 2 yılda bir yapılan seçimler için, eczacılar önceki gün Elmadağ’daki Divan Oteli’nde gerçekleşen genel kurulda bir araya geldi. Dün yapılan seçimde Güngör’ün bulunduğu Çağdaş Eczacılar Grubu ile İstanbul Eczacı Hareketi ve Yeniden Eczacılık Kolektifi adlı üç liste yarıştı. Çağdaş Eczacılar Grubu’nun yaklaşık 1300 oy alarak seçimleri kazandığı ve Güngör’ün yeniden başkan seçildiği belirtildi. İstanbul Eczacı Hareketi yaklaşık 700, Yeniden Eczacılık Kolektifi de yaklaşık 450 oy aldı. Sivil toplum kuruluşları Dolmabahçe rıhtımında gösteri yaptı üm usulsüzlükler tek tek anlatıldı Operasyona dayanak yapılan bilirkişi raporuna ise Cumhuriyet ulaştı. Raporda, hastane mal ve hizmet alımı ihalelerinde yapılan tüm usulsüzlükler tek tek anlatıldı. Raporda, “İhaleye dayanak teşkil eden yaklaşık maliyetlerin mevzuata aykırı hesaplanması, ihale süresince mevzuata aykırı yapılan işlemler, ihalenin edim aşamasında idare görevlilerince yapılan ve yapılmayan işlemlerle, ihale konusu malzemeleri tam teslim etmediği halde tam teslim etmiş gibi fatura düzenlenmesi sonucunda idareyüklenici birlikte hareket ederek kamuyu zarara uğrattığı, gerçek kamu zararının daha fazla olmasına rağmen, kamu zararının tamamının hesaplanabilmesinin mümkün olmadığı” tespiti yapıldı. T Kurtuluşun 90. yılı kutlandı İstanbul Haber Servisi İstanbul’un emperyalist işgalden kurtuluşunun 90. yıldönümü dün resmi ve sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği etkinliklerle kutlandı. Cumhuriyet Okurları İstanbul’dan (CUMOK) bir grup, Dolmabahçe rıhtımında gösteri yaptı. Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde düzenlenen törende anıta çelenk bırakıldı, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. CUMOK İstanbul’dan bir grup ile siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri Dolmabahçe rıhtımın Türk bayrakları ve Atatürk resimli bayraklarla saat 12.00 sıralarında toplandı. CUMOK İstanbul’dan Namık Kemal Boya tarafından yapılan açıklamada emperyalistlerin 6 Ekim 1923 günü, Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözünü doğrulayarak çekilmek zorunda kaldıkları anlatıldı. Açıklamada “Bugün ulusal irademizi el konulduğuna, Cumhuriyetin ve demokrasinin temellerinin zorlandığına, emperyalistlerin istekleri doğrultusunda bir savaşlar dizisine doğru zorlandığına tanık oluyoruz. Ulusal kurtuluş bilincimize sımsıkı sarılarak dün kovduklarımızın bugün de kölesi ve işbirlikçisi olmayacağımızı bir kez daha haykırıyoruz” denildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un kurtuluşunun yıldönüme nedeniyle yayınladığı mesajda “İstanbul, sahip olduğu değerler açısından insanlık tarihinin adeta ortak mirasıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de kurtuluş yıl dönümü dolayısıyla Vali Hüseyin Avni Mutlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a birer tebrik telgrafı gönderdi. Haber Merkezi CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na kaçırılan pilotları sordu. Yılmaz, 9 Ağustos’ta Lübnan’da İmam Rıza’nın Ziyaretçileri adlı grup tarafından THY pilotları Murat Akpınar ve Murat Ağca kaçırılmıştır. Bakanlığınızın yapmış olduğu birkaç girişimden sonra pilotlarımızla ilgili bilgiler giderek azalmış ve kaçırılma tarihlerinin üzerinden iki aya yakın süre geçmesine rağmen pilotlarımız hâlâ kurtarılamamıştır” ifadelerini kullanarak “2 pilotumuzun kurtarılamadığı her gün can güvenliklerinin daha da tehlikeye girmesi nedeniyle pilotlarımızın kurtarılmaları için daha ciddi çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz” diye sordu. CHP’li Yılmaz kaçırılan pilotları sordu PKK kamyon yaktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Şırnak’ta bir taşocağına giren teröristlerin işçilere ait cep telefonlarını gasp ettikleri ve bir kamyonu ateşe verdiklerini bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, terör örgütü üyesi 5 kişi, Beytüşşebap’a bağlı Mutluca köyü yakınlarında bir taşocağına geldi. Buradaki 11 işçiye propaganda konuşması yapan teröristler, işçilerin cep telefonlarını gasp etti. Bir kamyonu benzin dökerek yakan terör örgütü üyeleri, oradaki bir araçla şantiyenin muhasebecisini de yanlarına alarak uzaklaştı. Uzungeçit köyü yönünde kaçan teröristler daha sonra muhasebeciyi serbest bıraktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle