29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2013 PAZARTESİ 6 HABERLER Bir dram yaşanıyor CANAN COŞKUN Suriyeli sığınmacı Aleviler, kamplardaki tecavüz ve şiddet olayları nedeniyle sokakta kalıyor İstanbul’daki Alevi kökenli Suriyeli sığınmacılar, kamplara gönderilmektense parklarda yatmayı tercih ediyor. Neden olaraksa yakınlarının kamplarda tecavüze uğraması gösteriliyor. Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir, Alevi kökenli Suriyeli sığınmacıların El Nusracıların da olduğu kamplara geri gönderilmek istemediklerini belirterek “Biz bu sığınmacıları parklarda ilk ziyaret ettiğimiz gün, belediyelere yerleştirmek isteyip çözüm bulamadığımızda cemevine götürmek istedik. Bu sırada bir aileyi ikna edemedik. Bir annenin haykırışı şöyleydi: ‘Ben sizi tanımadığım için güvenmiyorum. Daha önce kamplarda kızlarımızı kapalı alana götürdüler. Orada onlara tecavüz ettiler. Kampa gönderilmektense parkta yatmak bizim için daha güvenli’ diye konuştu” dedi. Suriye’deki El Nusra çetelerinden ve muhaliflerden kaçarak önce Kilis’e, ardından da İstanbul’a gelen Alevi kökenli Suriyeli mülteciler Türkiye’deki kamplara gitmek istemiyor. Kamplarda muhalifler tarafından tecavüze uğrama korkusu yaşayan sığınmacılar korkudan fotoğraflarının çekilmesi bir yana isimlerini vermekten bile çekiniyorlar. Sultangazi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi’nde ‘Aleviler için kamp açılmalı’ Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir, Alevi kökenli sığınmacıların kalabileceği başka bir kamp oluşturulması gerektiğinin altını çizerek “Önümüz kış. Birçoğu belki 23 aydır banyo yapmamıştır. Tam bir insanlık dramı yaşanıyor” dedi. Sultangazi PSAKD Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş da sığınmacılara ırk ve milliyetine göre sahip çıkmadıklarını vurgulayarak “Alevi sığınmacılar için ayrı bir kamp yapılana kadar onları misafir edeceğiz” diye konuştu. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özel ise İzmir’de de Suriyeli mülteciler olduğunu ve cemevlerinde barındıklarını belirterek “Ev kiralayarak onları barındırmaya çalışıyoruz. Bunun karşılığında ne devletten ne de herhangi bir resmi kurumdan destek alıyoruz. Bunun yanında bir de Emniyet ve valilikle uğraşıyoruz” dedi. Sığınmacıların Özgür Suriye Ordusu’ndan korktukları için kamplara gitmek istemediklerini vurgulayan Özel, “Bizi öldürün, ama o kamplara göndermeyin diyorlar. Devlet, kendi vatandaşı olan Alevilere yaptığı ayrımcılığı sığınmacılara da uyguluyor. Bu çağda Alevi, Sünni, Nusayri gibi ayrı ayrı kampların oluşturulması utanç verici, ama can güvenliği için gerekli” diye konuştu. Polis Paketi, Demokrasi Paketi’ni Koruyacak Meseleye iyi niyetle yaklaşırsanız gerçeği, hükümetimizin sadece bu ülkenin iyiliğini istediğini görürsünüz; üstelik içinizdeki kötü niyet virüsünden ve ruhunuzu kemiren şeytandan kurtulmuş olursunuz... Mesela şöyle düşüneceğiz: Polis paketi neden şimdi geliyor? Bu soruya yanıt vermenin en iyi yolu, bir adım önce ne yapıldığına bakmaktır... Ne açıklamıştı RTE’miz? Demokrasi Paketi... Eee, demokrasi paketinin ele düşmana karşı korunması lazım... Bi paket demokrasiye verdin mi, bi paket de polise vereceksin.. çünkü polisin yükü ağırlaşıyor... koskoca paketi nasıl koruyacak? Mesela türbana laf edeni hemen 155’e ihbar kampanyası başlıyor... eee polise de bi paket gerekir... Mesela millet, demokrasi adına yasaklanacak Andımız’ı evde, sokakta, mitinglerde söylemeye başlayınca ne olacak? Polisin yükü ağırlaşacak, ona bir paket vermezseniz demokrasi paketini koruyamaz... Mesela birisi kalkıp derse ki ateist inancım en yücedir... Tabii ki böylece demokrasi paketinin tam koruması altındaki dine saldırmış olur... Koruyamazsa paketi ahlaksız, dinsiz, imansız olur ki hâşâ sümme hâşâ... HHH Polis paketi ne yapacak? Ülkeyi suçtan arındıracak... Hapishanelerde yer yok, millet üst üste... 810 yeni hapishane yapılıyor ama el insaf, Bu millet bir suç makinesi gibi olmuş, hapishane mi dayanır... Ne yapmalı? Suçu işlemeden önlemeli... en hakiki yöntem bu... Çevireceksin insanları, buyur edeceksin karakola, Emniyet’e... sen suç işleyebilirsin. yüzünde öyle bir ifade var, gel şöyle misafirimiz ol diyeceksin... Böylece tam suç işleyecekken önleyici olacaksın... Savcıyı, mahkemelerin işlerini de kolaylaştıracaksın... insanları da hapishanelere düşmekten kurtaracaksın. Polisi de katil yapmayacaksın! Sonra hepiniz sokağa çıkıp katil polis diye bağırıp duruyor... Analar ağlıyor... Gel diyeceksin, bak başbakanımız geliyor, seni iyi adam yapacağız, şeytandan arındıracağız... Suç işleme potansiyelleri olanların saptanması yetmeyebilir, kamuya adlarının da açıklanması gerekebilir... hatta çok iyi bir çare olarak, muhtemel suçluların göğüslerinde sarı rozetlerle dolaşmasını sağlayacak bazı parlak fikirleri de her ne kadar kötü niyetli dedikodulara fırsat verse de, gündeme almak gerekir... Doğru olanı millet adına savunmaktan korkmamalı... Amaç suç işlemeyi önlemekse her tedbir mubahtır... Bu düşünceye kim karşı çıkabilir?! HHH Örneğin toplumda en çok şikâyet konusu olan suçlardan biri kadınların öldürülmesi mi? Bütün erkekleri uyarı amaçlı sırayla ikiüç gün içeri alacaksın... Hatta bazılarını uzun süreli içeri alacaksın, suç işleme potansiyeli yüksek olanlara ve dik kafalılara da, gerekirse basacaksın birkaç yıllık hapis cezasını... Bak cinayetler nasıl bıçak gibi kesiliyor. Hayır, bazılarınızdan “asacaksın birkaçını elektrik direğine...” gibi insan haklarına aykırı sesler duyuyorum... Hükümetimizi demokratik yollardan ayrılmaya teşvik etmek olur bu... Ayrıca, hangi çağda yaşıyoruz... Mesela iş cinayetleri neden oluyor ikide bir? Patronları kötü duruma düşürmek ve suçlamak için.. Önce bunun örgütlü bir eylem olduğunu göreceksin... İşçileri, onaryirmişer içeri alacaksın, bak bi daha ölürler mi... HHH Bu ülkede tek bir baş belası var... Adına “muhalif” denen, iktidara muhalefet etme hastalığına yakalanmış güruh... hükümetimiz ağzıyla kuş tutsa bunlara beğendiremezsin, her şeye bir kulp bulurlar, toplumda masum insanları kışkırtırlar, kanlarına girerler, dinden imandan çıkmışlardır ve toplumda suç işleme makinesinin esasıdırlar... Bütün suçların kaynağı muhalifliktir... Toplumun, hükümetimizin çevresinde kenetlenmesini engellerler... ülkeyi iktidar ve muhalefet diye parçalarlar... Sakin, barış içinde, dininde imanında ve RTE’miz çevresinde kenetlenmiş, birleşmişbölünmemiş bir ülke ve millete hasretiz... Münafıkların başlarından bazılarını “suç önleyici” önlem olarak içeri tıkmak yetmiyor, huzur getirmiyor, esas siyasi büyükbaşların suç işlemesini önlemek... Bak, ‘ordu’yu “önleyici tedbir’ olarak içeri aldık... Ne darbe kaldı ne marbe... Ortalık güllük gülistanlık, hepsi topuk vur selamında... Ama bunu yapmak için “suç icat” etmek zorunda kaldık... Şimdi ise böyle suç uydurmalarından kurtulacağız, alnımız pak olacak... Saflaşmamız, tüm suçlardan arınmamız ve bunun için muhaliflik virüsünden kurtulmamız lazım... Arınmak.. cenabetlikten arınmak gibi bir şey yani... bir polis paketi yetmezse, ikincisini üçüncüsünü ve beşincisini de korkmadan çıkarmalıyız... Şu dışarıdaki büyük muhalif başlar yok mu... Bunları lafla doğru yola getirmenin mümkün olmadığı ortaya çıktı... Bi daha büyük “Demokrasi Paketi” de lazım... Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU Kardeşinin ve dayısının muhalifler tarafından vurulduğunu söyleyen bir başka sığınmacı, “Kadınlara tecavüz ediyorlar. Tecavüz etmekle kalmayıp öldürüyorlar. Oysa biz sadece barış istiyoruz. Evlerimize geri dönmek istiyoruz” dedi. Kampa götürülmeleri halinde ya muhalifler için savaşan bir asker olacaklarını ya da öldürüleceklerini vurgulayan sığınmacı, “En büyük korkumuz kış. Kış gelince bizi kampa götürmek isterseler sokakta kalırız daha iyi” diye konuştu. Kadınlara tecavüz (PSAKD) çadırda kalan bir sığınmacı, bir gece vakti evine gelen muhaliflerin evindeki Hz. Ali ve Esad’ın fotoğraflarını görmesi üzerine kendisini kaçırdıklarını söyledi. 4 gün boyunca kırbaçlanarak tırnaklarının çe kildiğini ve omzuna naylon yanığı dökülerek işkenceye uğradığını anlatan sığınmacı, kızının da aynı kişiler tarafından kaçırıldığını aktardı. Öte yandan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı da olan İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş da Suriyeli mültecilerin barındığı Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’da ilçe belediyelerine TBB adına iş makinesi, hasta nakil aracı ve çöp kamyonu yardımında bulundu. Çelik’ten dekolte tepkisi Başbakan Erdoğan, demokratikleşme paketini eleştirenlere tepki gösterdi ‘Öyle bir kıyafet giymiş ki’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, kimsenin kılık kıyafetine karışmadıklarını savunurken, bir televizyon sunucusunun kıyafetinden yakındı. Çelik, katıldığı bir TV programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “PKK’ye taviz verildiği” eleştirileri üzerine “Biz PKK’ye taviz versek PKK bize oy verir mi? Biz Türkiye’de siyaseti bilgi ve fikir zemininde yapan partiyiz. Böyle bir şey yapar mıyız. Bu kadar saf mıyız” dedi. PKK’nin silahlı tehdidinin devam ettiği sürece koruculuğun kaldırılmayacağını vurgulayan Çelik, aksi halde ise korucuların özlük haklarıyla başka kurumlara aktarılabileceğini söyledi. Kamuda türban tartışmalarına da değinen Çelik, düzenlemenin laikliğe aykırı düşmediğini savunurken, “Her mesleğin gerektirdiği bir kıyafet var. Yüzü peçeli falan bir öğretmenin gidip öğretmenlik yapması sözkonusu değil” diye ekledi. Çelik, kimsenin kıyafetine karışmadıklarını anlatırken de sunucudan şöyle yakındı: “Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilmez.” Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili de “‘İsterse topyekun arkasındayız’ dedi. ‘Milletim memnun’ SAVAŞ KÜRKLÜ Bir başka olur direnişçi düğünü İstanbul Haber Servisi Kazova Tekstil işçilerinin avukatlığını yapan Süleyman Gökten ile kendisi gibi avukat olan Ezgi Çakır evlendi. Maçka’daki Şişli Evlendirme Dairesi’ndeki nikâhın ardından genç çift Kazova Tekstil’in önünde işçilerle birlikte düğün yaptı. Süleyman Gökten ve Ezgi Gökten dün öğlen nikâhlarını kıyıldıktan sonra soluğu Şişli’deki Kazova Tekstil işçilerinin yanında aldı. Kendi kullandığı gelin arabası ile işçilerin yanına gelen Süleyman ve gelin Ezgi Gökten’i işçiler, yakınları ve avukat arkadaşları ile gazeteciler karşıladı. Gelinin kapısını açarak kendi elleri ile indiren genç avukat, arkadaşlarının şakaları arasında kendileri için sokak ortasında hazırlanan davul zurnalı eğlenceye katıldı. Burada işçilerle bir süre halay çeken avukat çift, daha sonra arkadaşları ile birlikte çiftetelli oynadı. Genç çifte avukat arkadaşları Başbakan Erdoğan’ın en az üç çocuk sözlerini anımsatarak 4 işareti yaptı. Süleyman Gökten, Kazova işçilerinin darp edildiği anda yanlarında olduklarını şimdi de mutlu günlerini paylaşmak istediklerini söyledi. Ezgi Gökten de direnişi desteklediklerini ve mutluluğu hep birlikte paylaştıklarını belirtti. CHP’liler destek verdi Ataköy’de beton isyanı İstanbul Haber Servisi Ataköylüler, dün TOKİ’nin Ataköy sahilindeki yapılaşma projelerini protesto etti. Ataköy sahilindeki yürüyüşe CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de katılarak destek verdi. Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nce düzenlenen yürüyüşe katılan Bakırköy ve Ataköylüler saat 12.00’de Geyikli Parkı’nda bir araya geldi. Bazı protestocular eyleme balıkadam kıyafetiyle katılırken bazı yurttaşlar da başlarına huni taktı. CHP’li Oran Ataköylülerin taleplerinin, yaşanabilir kentle yeşilin ve kıyıların korunması açısından önemli olduğunu ifade ederek “Kıyılar dolduruluyor, yeşil betonlaştırılıyor ve Ataköylü ile deniz arasına bir beton baraj getiriliyor. İktidar partisi talepleri dikkate almalı” diye konuştu. Oran şöyle devam etti: “30 Mart’a, aşağı yukarı 167 gün kaldı. İnşallah İstanbul, bu rantiyeci zihniyetten, kurtulacak. İnsanlar, istedikleri şeylere sahip olacaklar.” Protestocu Ataköylüler, inşaat alanlarının kapısında düdük çaldı, inşaat alanını çevreleyen metalleri yumruklayarak tepki gösterdi. Binlerce çocuk namaza başladı Tüm Din Hizmetleri Derneği’nce (TümDinDER), çocukları namaz kılmaya teşvik etmek ve namaz bilinci oluşturmak iddiasıyla adlı, Fatih Camisi’nde düzenlediği “7 yaşındayım namaza başlıyorum” etkinliğinde yaşları 3 ile 10 arasındaki binlerce çocuğa namaz kıldırıldı. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, ilçe camisinin olağanüstü bir günü yaşadığını belirterek çocukların kişiliklerinin oluştuğu dönemde bu tür değerlerle donatılmasının önemine işaret etti. Dernek Genel Başkanı Metin Kaçar katılımcı sayısının 78 binlerde olduğunu söyledi. Daha sonra çocuklardan Serkan Özsoy, Ertuğrul Holoğlu, Ali Haydar Kostak Kuranıkerim, 9 yaşındaki Emirhan Erbil ise Mevlidi Şerif’in bir bölümünü okudu. Kız çocuklarından oluşan Güngören Kuyulu Cami İlahi Korosu da çeşitli ilahileri seslendirdi. Çocukların, imam ve müezzinlik yaptığı etkinlik sonrası çekiliş yapıldı. 10 çocuğa cumhuriyet altını ve sürpriz hediyeler verildi, bütün katılımcılara da içerisinde seccade, tespih, takke ve başörtüsü bulunan paket hediye edildi. Katılımcılara tatlı ve yemek ikram edildi. ADANA Adana, Kozan’da katıldığı toplu açılış töreninde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketini eleştirenlere “Niye karşı çıkıyorsun? Benim başörtülü bacılarım kamu dairelerinde rahat çalışacak diye mi rahatsız oluyorsun?” diye tepki gösterdi. Kozan’da 20 milyon liralık yatırımı hizmete açtıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye’de 76 milyonun tamamına aynı nazarla baktıklarını, her şeyi ay yıldızlı bayrağı daha da yükseklere çıkarmak için yaptıklarını da ifade etti. “Milliyetçilik nerede? Bizde” diyen Erdoğan, “Demokratikleşme Paketi”ni açıkladıklarını belirterek pakete itiraz edenlere tepki gösterdi. Erdoğan şunları söyledi: “Başı açık kardeşim neyse başı örtülü kardeşim de aynı haklara sahip olmalı, onun için bu yapıldı. Hepsi canımız, hepsi ciğerimiz hepsi bu vatanın evladı, hepsini takdir ediyoruz.” Erdoğan, seçim sistemine ilişkin üç öneri sunduklarını ancak muhalefet partilerinin teklifleri değerlendirmediğini savunurken Alevilere hak verilmediği yönündeki eleştirileri de tepki gösterdi. Erdoğan, “Başbakan yardımcımı görevlendirdim, sen de bir çalışma yap. Nerede bir sıkıntı var dinleyelim” dedi. Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili istemlere de değinen Erdoğan, “Ruhban Okulu niye açılmıyor?’ dediler. Ben de onlara ‘Ruhban Okulu’nu açmak bizim için mesele değil’ diyorum. Soruyorum: ‘Batı Trakya’da benim 150 bin vatandaşım var. Onların başmüftüsünü sen neden tayin ediyorsun da oradaki soydaşlarıma onu seçme hakkını vermiyorsun’. ‘Yapacağız’ dediler. 10 yıldır hâlâ yapacaklar. Atina’da iki tarihi camimiz var, yıkılmış. ‘Yapalım’ dedik. ‘Tamam’ dediler. Hâlâ müsaade edecekler” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle