19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 31 EKİM 2013 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR DEPO’daki ‘Bir Daha Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür’ sergisini mutlaka izleyin Avustralya, 1958 Bölge Bakanı Mr. P.M. Hasluck ve bazı federal meclis üyelerinin ziyaret ettiği Roman Katolik misyonundan bir sınıf, Bathurst Adası, Kuzey Bölgesi. Mayıs 1943 Varşova Gettosu direnişi. Türkiye yok, ama var Bir yıl boyunca üzerinde “doktora tezi” gibi çalışılmış bir sergi bu. Türkiye için “artık yüzleşme zamanı” çağrısı gibi... “Bir Daha Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür” sergisi dünyada devletler tarafından halklardan dilenen, kayıt altına alınmış 200’e yakın özrün içinden 8 özür vakasını ele alıyor. Avustralya’nın Aborjinlerden, ABD’nin Japon Amerikalılardan, Almanların Yahudilerden, İngiltere’nin Kuzey İrlanda’dan, Bulgaristan’ın Türk azınlıktan, Sırbistan’ın Bosnalı Müslümanlardan, Şili’nin Pinochet dönemi hak ihlalleri için Şili halkından özrü ve Cezayir’in sömürgecilik için Fransa’dan beklediği özür. Gazetelerde çıkan fotoğraflardan devletlerin resmi arşivlerine, bireysel olarak toplanan görüntülere kadar video, belÖnder Özengi ve ge, fotoğraf pek çok kaynaktan yararlaAsena Günal nılmış. u ’a k lı S e ra rg A in 5 1 in küra Serginin proje koordinatörü Aseu DEPO’da alacak Önder Özen törü na Günal ve küratör Önder Özenmücadele sadece özre k ık ç gi, “Bu kadar a se gi aynı zamanda sergi kapsamında yoğunlaşmıyor. Amaç, rg r e id tl e le v T ürkiye yok, sergide, de rdan İletişim Yayınları’ndan çıkan aynı adalet duygusunu onarıcı a m a a slında var” d la lk a h n a d n adlı kitabı yayına hazırladılar. Tüm bir hatırlama kültürü inşa fı iy or. tara “Sadece Türk ası k a v r ü z dünya için “Bir daha asla” demek ö etmek ve tamamlayıcı poiy 8 e dilenen ve geçmişle ’de özür r. o y li için... litikalarla mağduriyeti gi ri se e hesaplaşma gözler önün dlı kitabı b u Sergi, DEPO’da 15 Aralık’a kadar dermek. k a d a r net ve kurum ıa açık kalacak. Bu kıyımların faillesal Serginin ayn n çıktı. b ir şe k il d e e il ’d e m rl şi e Fransa’dan özür bekleyen Cezari bulunsun, yargılansın, ti m e iyor.” da İl yir ve Bulgaristan’ın Türklerden özcezalandırılsın, tazminat rü de var sergide. 8 vaka nasıl seçilödensin, bellek mekânları Ö.Ö: “Fransa özür dilemedi” dedi? açılsın isteniyor. Biz de sermek bununla hesaplaşmadığı anlamıA.G: Sergideki vakaları seçerken hem gide özür meselesini, geçmişle hesaplaşna gelmiyor. Sömürgeciliğin ve Cezayir tarihsel önemlerini hem de Türkiye ile ma denilen alanın genişliği içinde gösterbağlarını gözettik. Vakalar, serginin aka Savaşı’nın vahşeti tartışılıyor, bunu tanı meye çalıştık. demik danışmanı Elazar Balkan’la yap yan yasalar çıkarılıyor, ders kitapları deTürkiye’de okullara, meydanlara katliğiştiriliyor. Yani ilerleyen bir süreç var tığımız atölyede netleşti. amları yapanların adları verilmiş. Mesedemek istiyorum. Fransa’da resmi olarak bir özür yok, la 24 Nisan’da alınıp götürülmüş Ermeİncelediğimiz vakalarda özür bazen ama özür talebi var ve Fransa’da sömürni entelektüellerin adlarını okullara, meygecilikle hesaplaşma anlamında bir deği Şili’de olduğu gibi hesaplaşma sürecini danlara vermeyi tahayyül etmek de bu başlatıyor. Ama bazen de soruşturma sü alanın bir parçası. şim söz konusu. recinin sonunda geliyor. Kanlı Pazar örMüslümanlara yapılan kıyımları gös‘Politik özür bağlayıcı’ neğindeki gibi. termek buradaki izleyicileri yakalamayı A.G: Hiçbir özür kolayca gelmiyor. Türkler kişisel özürler anlamında kolaylaştırdı. Tophane’de beraber çalışToplumsal mücadele çok önemli, sergibile çok zayıftır. Toplumsal olaylarda tığımız ustalar, ilk kez bu sergide içeriği de bunu da göstermek istedik. Ayrıca bu da parlak bir tarihimiz yok... Özür olyakından incelediler. Fotoğraf: VEDAT ARIK AYŞEGÜL ÖZBEK 4. Malatya Uluslararası Film Festivali 15 21 Kasım tarihlerinde gusunu nasıl ele aldınız? Ö.Ö: Kişisel özürlerde sadece sözel bir özür bildirimi yaparsınız. Ama politik özürlerin simgesel bir önemi, devletin özür dilemesinin bir bağlayıcılığı vardır. Yani yasal düzenlemeler, mahkemeler ya da “bir daha asla” olmaması için birtakım yasal önlemler alınmasını kapsar. Baktığımız vakalarda özre giden yoldaki hukuksal ve kurumsal yazılara, raporlara, mahkeme kararlarına baktık. Araştırma yaparken rastladığımız bir diğer şey ise geçmişle hesaplaşma sürecinin derinliğinin bu konudaki arşivlere de yansıması. Görsel ve resmi belgelerin ortaya çıkarılması ve herkes tarafından ulaşılabilir olması, hesaplaşmanın da bir ölçüsü olarak karşımıza çıkıyor. Doğu ve Batı’nın buluştuğu festival A.G: Özürler her zaman tatmin edici olmayabiliyor. Sırbistan, Srebrenitsa ile ilgili özür diliyor ama Srebrenitsa Anneleri’nden bir kadın “Bu benim için bir şey ifade etmiyor. Kocamın, oğlumun katillerinin bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyorum” diyor. Aborjinler “Tazminat verilmedi” diyor. Ya da Amerika, Japonlardan özür diliyor, ama hâlâ Guantanamo üssü açık ya da Afganistan’ı bombalıyor. Aslında bu özürler o devleti tamamen adil devlet yapmıyor. Yine de bu özürler birer kazanımdır. Ö.Ö: Özür, devlet ve toplum arasındaki eşitlik için de önemli bir adım. Geçmişle hesaplaşma talebi toplumların eşitlik ve adalet mücadelesinden ayrı düşünülemez. Bir devletin hatası için özür dilemesi, yok saydığı toplulukları tanıması, onu eşiti olarak kabul etmesi anlamına da gelir. Ermeniler, Kürtler, Dersim, 67 Eylül, 12 Eylül... Türkiye listesi böyle uzayıp gidiyor. Sergiyi Türkiye’yle nasıl ilişkilendirdiniz?  A.G: Zaten o benzerlik akıldan gitmiyor ki. Avustralya’da Aborjin çocukları alıp eğitiyorlar, beyazlaştırmaya çalışıyorlar. Nasıl burada Kürtleri Türkleştirmeye çalışıyorlarsa... Kampa gönderme, Varlık Vergisi ödemeyenleri Aşkale’ye göndermeyi hatırlatıyor. Şili’deki darbe görüntüsü benim için 12 Eylül görüntüsü. Ö.Ö: Türkiye’nin görsel hafızasına yakın görseller seçmeye çalıştık. Kanlı Pazar fotoğraflarını seçerken aklımızda Gezi Direnişi’nin fotoğrafları vardı, Şili’deki annelerin mücadelesine bakarken de Cumartesi Anneleri. Bu sergide Türkiye yok, ama aslında var. Sadece Türkiye’de özür ve geçmişle hesaplaşma bu kadar net ve kurumsal bir şekilde ilerlemiyor. ‘Katiller bulunsun!’ ‘Benzerlik akıldan gitmiyor’ Kültür Servisi Bu yıl 15 21 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek 4. Malatya Uluslararası Film Festivali programı dün gerçekleşen bir basın toplantısıyla tanıtıldı. “Doğu ve Batı’nın buluştuğu” festivalde, bu yıl Filistinli yönetmen Rashid Masharawi ve Hırvat sinema ve tiyatro oyuncusu, tiyatro yönetmeni, müzisyen Rade Serbedzija onur ödülüne değer görülen isimler arasında. Festivalde ayrıca Muhterem Nur, Eşref Kolçak, Filiz Akın ve Murat Soydan’a da onur ödülü takdim edilecek. Festivalin ulusal uzun metraj yarışma bölümünde “Eve Dönüş Sarıkamış 1915”, “Gözümün Nuru”, “Karnaval”, “Kusursuzlar”, “Lal”, “Saroyan Ülkesi”, “Üç Yol”, “Yarım Kalan Mucize” ve “Yozgat Blues” filmleri jürinin karşısına çıkacak. Jüri başkanlığını yönetmen Tunç Başaran’ın üstlendiği ulusal uzun film yarışmasının diğer jüri üyeleri ise Sevin Okyay, Settar Tanrıöğen, Kenan Işık ve yazar Canan Tan. 4. Uluslararası Yarışma Jüri Başkanlığı’nı Amerikalı yapımcı, oyuncu ve senarist Jim Stark üstleniyor. Yarışmanın üyeleri ise: FIPRESCI Genel Sekreteri, sinema eleştirmeni Klaus Eder, Amerikalı yönetmen Randa Haines, Lübnanlı yapımcı Hania Mroue ve akademisyen, TV program yapımcısı Gülseren Yücel. On filmin yarışacağı bu bölümde “Bal”, “Betlehem” ve “İdeal Kent” filmlerinin prömiyeri gerçekleşecek. 15 Kasım Cuma akşamı, Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek festival açılış töreniyle başlayacak festival heyecanı 21 Kasım Perşembe akşamı düzenlenecek festival kapanış töreninde ödüllerin verilmesiyle son bulacak. Özürlerin amacı ‘bir daha asla’... Bir Daha Asla ismine nasıl karar verdiniz? A.G: Çok güçlü ve yalın bir slogan bu. Sergide yer alan özür konuşmalarında geçiyor: Şili’de “Nunca mas”, İngiltere ve Avustralya’da “never again” şeklinde. Özürlerin amacı “bir daha asla” bilinci oluşturmak, geçmişte olan kırımın ahlaki ve hukuki açıdan suç olduğunu zihinlere kazımak ve benzer suçların tekrarlanacağına dair alametler belirdiğinde engel oluşturmak. Bu sergi yurtdışında açılsa ve Türkiye de listeye alınsa neresinden ele alınırdı acaba? A.G: Sivil toplum mücadelesini anlatabilirsin. Cumartesi Anneleri, sergiler, konferanslar, kitaplar... Ermeni meselesinde en azından sivil toplum düzeyinde bir yerden bir yere gelindi. Devlet düzeyindeki değişim daha yavaş oluyor. Ö.Ö: Ama bu Türkiye’ye özgü bir durum değil, baktığımız ülkelerde de bu işler hiç kolay ilerlememiş. Bakanlık ‘Gezi’ cezasını kesti SELDA GÜNEYSU YA ‘DESTE YAKLAŞIK 15 ÖZEL TİYATRO K YARDIMI’ YAPILMAYACAK ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Gezi eylemlerine destek verdikleri ve katıldıkları” gerekçesiyle bu yıl aralarında Genco Erkal, Ferhan Şensoy ve Levent Kırca’nın da bulunduğu yaklaşık 15 özel tiyatroya ceza kesti. Bu yıl devletten “destek yardımı” adı altında yardım alacak tiyatrolar listesinde “Gezi”ye destek veren “muhalif” tiyatroların olmadığı ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in bu tiyatroların dosyalarına kanaat belirterek “sıfır” yazdığı öğrenildi. Destek kurulu üyelerinden Refik Erduran, “Yerel seçimler öncesinde bakanlığın böyle bir karar alması hoş olmadı. Kurulda da bir tiyatroya ‘muhalif’ diye yardım yapılıp yapılamayacağını be u Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Gezi eylemlerine destek verdikleri ve katıldıkları” gerekçesiyle bu yıl aralarında Genco Erkal, Ferhan Şensoy ve Levent Kırca’nın da bulunduğu yaklaşık 15 özel tiyatroya ceza kesti. Bu yıl devletten “destek yardımı” adı altında yardım alacak tiyatrolar listesinde “Gezi”ye destek veren “muhalif” tiyatroların olmadığı, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in bu tiyatroların dosyalarına kanaat belirterek “sıfır” yazdığı öğrenildi. lirtmiştik. Bana göre bu karar siyasidir” dedi. Cumhuriyet, bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca özel tiyatrolara her yıl verilen destek yardımları kapsamında toplanan “destekleme kurulu”nda “Gezi eylemleri” tartışmasının yaşandığını duyurmuştu. Özel tiyatrolar sezon başından bu yana bakanlık tarafından kendilerine verilecek destek yardımını bekliyordu. Bazı kurul üyelerinin tiyatrolara, “Bu muhaliftir, bu değildir” şeklinde “yardım yapılmaz” denilerek “şerhli” imzalanan kurul kararını Bakan Ömer Çelik’in de onayladığı belirtildi. Çelik’in söz konusu kurul kararında “şerh”leri değil, “oyçokluğunu” baz aldığı ve bu nedenle adı geçen “muhalif” tiyatrolara yardım yapılmamasına kanaat getirdiği dile getirildi. İmzalanan destek yardımlarında ayrıca söz konusu “muhalif” tiyatroların dosyalarının yanına Bakan Çelik tarafından “sıfır kanaat notu” ek lendiği de kaydedildi. Söz konusu karar bakanlıkça henüz açıklanmazken edinilen bilgiye göre Genco Erkal, Ferhan Şensoy ve Levent Kırca’nın tiyatrolarının yanı sıra başkentte 50. sanat yılını kutlayan ve geçmiş pek çok iktidarca sahnelediği oyunlar yüzünden defalarca kapatılan Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) ile Gezi Parkı olaylarından hemen sonra bu olayları sahneye taşıyan Yiğit Sertdemir’in ev sahibi olduğu Kumbaracı50 ve yine Gezi olaylarını sahneleyen DESTAR Tiyatro’ya da yardım yapılmadı. Kurulduğu günden bu yana Kürtçe oyunlar sahneye taşıyan DESTAR Tiyatrosu, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından desteklenmişti. DESTAR Tiyatrosu, hükümetin “Kürt açılımı” kapsamında en önem verdiği tiyatrolardan biriydi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle