19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ODTÜ’lüler tek yürek oldu, belediye ekiplerinin ormana saldırısına sert tepki gösterdi 5 ‘Düşman toprağına girer gibi girdiler’ TANRIKULU BAŞBAKAN’A ODTÜ’YÜ SORDU Elleri sopalı kişiler kim? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ODTÜ’deki orman katliamını bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Tanrıkulu, “ODTÜ’deki ellleri sopalı kişiler kimdi” sorusuna yanıt istedi. Tanrıkulu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “18 Ekim 2013 gecesi Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekiplerin çevik kuvvet polislerinin desteğinde ODTÜ arazisine girmesi talimatını ve onayını hangi yetkili merci vermiştir” diye sordu. Tanrıkulu, “ODTÜ Rektörlüğü’nden neden izin alınmamıştır? İzinsiz girenlerle ilgili soruşturma ve yasal işlem yapılacak mı? ODTÜ’ye ait araziye izinsiz girilmesi özel mülkiyet hakkının hiçe sayılması demek değil midir? Ankara Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından kaç ağaç yerlerinden sökülmüştür? Kamu kurumu olan Ankara Büyükşehir Belediyesi görevlilerinden, ellerinde sopalarla Birgün gazetesi muhabirini darp eden ve ODTÜ Mezunlar Derneği üyelerini tehdit eden kişiler kimlerdir? Bu kişiler gözaltına alınmışlar mıdır? Bu kişiler yetkili savcılığa sevk edilmişler midir” sorularına da yanıt verilmesini istedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ’lü öğrenciler, akademisyenler, asistanlar ve mezunları ODTÜ Ormanı’na yapılan saldırıya ilişkin çok sert bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Gecenin karanlığında düşman toprağına girer gibi geldiler ODTÜ’ye. Geldikleri gibi de gidecekler” denildi. ODTÜ’lü öğrenciler, ODTÜ Mezunları Derneği, Ortadoğu Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Asistan Dayanışması ve Eğitim Sen 5 No’lu Şube ODTÜ Ormanı’na Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin yaptığı saldırıya karşı açıklama yaptı. Açık lamada, “Bu kararı alanların bulundukları makamın ağırlığı ve öneminin farkında olmadıklarını göstermektedir. Bir bayram günü ve gece yarısı, ‘düşmanı gafil avlama anlayışı’ ile Türkiye’nin olduğu kadar dünyanın saygın kurumlarından biri olan ODTÜ’nün arazisine girilmesi manidardır” denildi. Ormanın ODTÜ tarihinin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanan açıklamada, saldırının tüm Ankara halkının değerlerine yönelik olduğu dile getirilerek şu ifadeler kullanıldı: “ODTÜ tarihinin ve geleneğinin ayrılmaz bir parçası olan orman; öğrencilerin, çalışanların ve akademisyenlerin emeği ile yıllar içinde yaratılmış, Ankara halkına armağan edilmiştir. Halkın görüşlerine değer vermeyen belediye, halkın değerlerini de umursamadığını bir kez daha göstermiştir. Tüm bu saldırılar karşısında, ODTÜ bileşenleri olarak, bozkırı yeşertmeyi bildiğimiz gibi, yok edilen bu alanları yeniden halka kazandırmak adına yılmadan çalışmayı da biliriz. Gerekirse bu zorbaca anlayışın söktüğü her fidanın yerine daha fazlasını dikeceğiz.” ‘Ah Refah Ah’ AKP, bir süredir TBMM İçtüzüğü’nü değiştirerek Meclis çalışmalarını hızlandırma gerekçesiyle muhalefetin sesini kısmak istiyor. Bunun için geçen yasama yılında genel kurul gündemine getirdiği, ancak çıkan kavgalar nedeniyle askıya aldığı içtüzük değişikliği önerisini, bayram tatilinin ardından partiler arasında uzlaşma sağlanamazsa yine muhalefetin önüne getirecek. İktidara gelen her partinin temel sorunu olarak ortaya çıkar TBMM İçtüzüğü. Her iktidara gelen parti de içtüzükte değişiklik yapmak ister, zaman zaman da bunun için Meclis’te ölümlü kavgalara varan tartışmalara da sahne olmuştur genel kurul toplantıları. 2001 yılında da iktidarda olan DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümeti, içtüzük değişikliğine gitmiş, çıkan kavga DYP’li Fevzi Şıhanlıoğlu’nun ölümüne neden olmuştu. O dönem çıkarılan içtüzük değişikliğinde muhalefetin yasa tasarı ve önerilerinde konuşma sürelerinin kısıtlanmasından tutun da uluslararası anlaşmaların maddelerinin görüşülmeden oylanmasına kadar tepki çeken çok sayıda düzenleme vardı. O dönem Refah Partisi (RP), içtüzük değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Bir süre sonra da Anayasa Mahkemesi, içtüzükte yapılan pek çok düzenlemeyi anayasaya aykırı bularak iptal etti. Bugün de AKP iktidarı, içtüzükte benzer değişiklikler istiyor. Bir parti yöneticisi, RP’nin 2001 yılındaki içtüzük değişikliğini iptal ettirmesi gündeme getirilince bir ah çekti: “O dönem RP, Anayasa Mahkemesi’ne gidip değişiklikleri iptal ettirmeseydi bugün işler tıkır tıkır yürüyecekti. Bir değişiklik yapılmasına gerek kalmayacaktı. Ah Refah ah!” Tuzluçayır’da 2 eylemci bıçaklandı 3 BİN AĞAÇ KESİLDİKTEN SONRA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tuzluçayır’da Ahmet Atakan’ı anmak ve camicemevi projesini protesto etmek için toplananlara polis müdahale etti. Çatışmalarda ara sokaklara kaçanlardan iki kişi sağ görüşlü kişiler tarafından bıçaklandı. Bıçaklananlardan bir kişi elinden, diğeri de bacağından yaralandı. Yaralananlardan birisinin DevLis üyesi olduğu belirtildi. Bıçaklananların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenilirken 2 kişiyi bıçaklayan kişilerle mahallede bulunanlar arasında kavga çıktı. Kavgaya polis müdahale etti. Polisin, bıçaklama olayına karışan sağ görüşlü kişileri daha sonra gözaltına aldığı aktarıldı. Türk’tü, Türkiyeli oldu! Anneler yan yana Antakya’da 10 Eylül’de ODTÜ’deki protestolara destek eylemi sırasında yaşamını yitiren Ahmet Atakan için önce mevlit okutuldu ardından da dilek fenerleri uçuruldu. Ahmet Atakan’ın baba evinde yapılan mevlitte Atakan’ın annesi Emsal Atakan ile Gezi Direnişi’ne destek protestolarında öldürülen Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert ve Eskişehir’de dövüldükten sonra girdiği yaşam mücadelesini kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz yan yana oturdu. Mevlidin ardından Gezi Parkı protestolarında şiddetli polis müdahalelerinde yaşamını kaybedenler için gökyüzüne dilek fenerleri bırakıldı. Bakanlık: İtirazı değerlendireceğiz ‘Şaka gibi’ tutuklama Gezi Direnişi’nde gözaltına alınan Irgat’ın taşındığı ev aranmak istendi; savunma yaparken hâkimler sohbet etti ALİ AÇAR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ODTÜ’den yol geçirilmesine ilişkin planın askı süreci bittikten sonra kesinleşeceğini ancak onaylandığı anda yürürlüğe girdiğini bildirdi. ODTÜ’den gelecek itirazlar çerçevesinde planda bazı revizyonlar yapılabileceğini anlatan yetkililer, “ODTÜ ve Büyükşehir Belediyesi ile tekrar bir araya geleceğiz. Birtakım yanlış yorumlamalara sebep verecek plan notları, terimler varsa, bunları düzeltebiliriz” dedi. Ancak itirazlar sonrası planda yapılacak değişiklikler kesilen 3 bin ağacı geri getirmeyecek. Ankara Büyükşehir Belediyesi, askı süresini beklemeden bir gece yarısı baskınıyla binlerce ağacı yok etmişti. Diğer yandan bakanlık yetkililerinin, Eymir Gölü’nün etrafının özel çevre koruma (ÖÇK) bölgesi planı çalışmalarının da sürdüğünü açıklaması, “Yeni hedef Eymir mi” sorusuna neden oldu. Anadolu Ajansı’na konuşan bakanlık yetkilileri, onay aşamasında, teknik gereklilik olduğundan ODTÜ’nün imar planında bazı revizyonlar yaptıklarını bildirdi. Bunlardan hiçbirinin planın genel özelliğini, ana mantığını değiştirecek nitelikte olmadığını ifade eden yetkililer, planda, İmar Yasası’nın ilgili maddeleri kapsamında “Bu plandaki ana yollar, düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz terk edilecektir” ifadesinin yer aldığını belirtti. Yetkililer, bu durumun yol geçecek her plan için geçerli olduğunu, yolun mülkiyetten çıkarılması gerektiğini anlattı. Planda, Eymir Gölü’nün etrafının özel çevre koruma (ÖÇK) bölgesi olarak işaretlendiğini anımsatan yetkililer, bu bölgelerde yetkinin bakanlıkta bulunduğunu vurguladı. Yetkililer, Gölbaşı ÖÇK bölgesinin sınırlarının çok geniş olduğunu, burasının 1/25.000’lik ÖÇK bölgesi planı çalışmalarını ayrıca yürüttüklerini kaydetti. Yetkililer bu nedenle, onayladıkları ODTÜ planında Eymir Gölü’ne ait kullanım kararı getirmediklerini bildirdi. Kürt sorunu konusunda AKP’li bakanlar en çok bakanlık tabelalarından “Türkiye Cumhuriyeti”ni kaldırmayı sevdiler. Nitekim, en köklü “devlet” bankamız Ziraat Bankası da bütün Türkiye çapında hummalı bir “tadilat” çalışmasıyla, tüm logolarından “TC” ibaresini çıkardı, sonuçta “Andımız” da yine “ırkçı, ayrımcı, beyinleri formatladığı” gerekçesiyle, artık ilkokullarda okutulmuyor. Anlayacağınız, AKP nezdinde, “Türk”lüğün şu sıralar pek “kıymeti” yok. AKP’nin bu “açılım”ı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu raporlarına da yansıdı. Komisyonun, “Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde gençlik dairelerinin binlerce Türk çocuğunun ailelerinin elinden haksız yere aldığı ve bunları kendi kültüründen uzak ailelere verdiği yönünde çıkan iddialar”la ilgili Almanya, Belçika ve Hollanda’daki incelemelerini içeren raporunda, “Türkiyeli” ve “Türkiye kökenli” ifadeleri dikkat çekti. Ancak “eski alışkanlıklar” henüz tam terk edilememiş olmalı ki, bazı bölümlerde “Türk” sözcüğü araya kaynak yapmış. Örneğin raporda, gençlik dairelerinde “Türkiye kökenli uzman” istihdamı istenirken yabancıların “Türk aile yapısı”nı yeterince anlamadığından yakınılıyor. “Türkiye kökenli ailelerin” durumuna ilişkin daha fazla istatistiğe gereksinim duyulduğu anlatılırken “Türkiye kökenli vatandaştan” dem vuruluyor. Ve bazen her ikisi birden anılıyor; “Türk toplumu ve Türkiye kökenli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri” denilerek. Parlamentodaki siyasi partiler arasında, yeni anayasanın “vatandaşlık” maddesinde “Türk” sözcüğünün yer alıp almaması, komisyonu kilitleyen en önemli tartışma maddesi olurken TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, kendi “açılımı”nı şimdiden yapmış görünüyor. Gezi Parkı eylemleri sırasında 20 Haziran 2013 Perşembe günü İzmir’de Gündoğdu Meydanı’nda gözaltına alınan temizlik işçisi Akgün Irgat (36), “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tutuklandı. Akgün Irgat, gözaltı sürecinde daha önce Karşıyaka’da oturduğu eve götürüldüğünü ve hiçbir delil olmadan tutuklandığını belirterek mahkemede de hâkimlerin kendi aralarında konuştuğunu ve ifadesini dinlemediğini kaydetti. Akgün Irgat, tutuklanma sürecinin “şaka gibi” olduğunu anlattı. Gezi Parkı eylemleri sırasında gözaltına alındıktan sonra tutuk lanan ve 10 Eylül’de ilk duruşmaya çıkan Akgün Irgat, gazetemize mektup göndererek yaşadığı süreci anlattı. Irgat, “Ev araması için eski adresimin önüne getirildiğimde yanlış yere geldiğimizi söyledim. Polis ‘Nerede oturuyorsun’ dedikten sonra savcılıkta saatler sonra o adresten aldıkları harddisk, CD ve eşyaları ‘delil’ diye önüme koydular. Ayrıca 17 Mart’taki Nevruz şenliğine katıldığımda suçlamanın geneli içine konulmuş. Madem suç işlemişim bu tarihlerde bir gün dahi bırakın yurtdışına çıkmayı şehir dışına dahi çıkmadım. ‘Terör örgütü üyesi’ olarak aylarca elimi kolumu sallayarak geziyo rum ve birdenbire sanki kaçıyormuş da yakalanmış gibi tutuklanıyorum” dedi. Irgat özetle şunları kaydetti: “Mahkemede Gezi eylemlerine kendi isteğimle katıldığımı ve hiçbir silahlı örgütle ilişkim olmadığını anlatmaya başlamıştım ki mahkeme başkanının yanındaki hâkimle kulaktan kulağa koyu bir sohbet içinde olduğunu gördüm ve sustum. Yazman devam etmemi söyledi ve ben de bunun üzerine yok konuşmaları bitsin öyle dedim. Konuşmayı kesip yüzüme baktılar ve savunmamı öyle yaptım. Ancak mahkeme duruşmayı 3 Aralık’a erteledi. Şaka gibi bir tutuklanma süreci yaşadım.” Soğukta TBMM’ye bahçe şemsiyesi TBMM yerleşkesinde milletvekillerine sunulan hizmetin kalitesi ve niteliğinin sürekli artmasına karşın, milletvekilleri başta mevcut hizmet odaları olmak üzere pek çok konuda yakınmayı sürdürüyor. TBMM Genel Kurulu’nun çalıştığı saatlerde milletvekillerinin yoğunlukla kullandığı alanların başında ise kulisler ve TBMM bahçesi geliyor. Milletvekilleri hem kendi aralarında hem de konuklarıyla TBMM bahçesindeki masalarda vakit geçiriyor. Bu yasama dönemiyle birlikte iktidar ve muhalefet kulislerinin bahçelerine “büyük boy” bahçe şemsiyeleri konuldu. Mevcut şemsiyelerin güneşten korumasının yetersiz kalması nedeniyle vekillerin rahat etmesi için büyük boy şemsiye tercih edildi. Ancak “soğuk havanın kendini iyice hissetirmeye başladığı dönemde milletvekillerinin güneşten korunması için” TBMM bahçesine yeni şemsiyeler alınması akılları karıştırdı. Yaptığımız küçük araştırmada şemsiyelerin tanesinin TBMM bütçesine katma değer vergisiyle birlikte yaklaşık 2 bin 500 TL’ye mal olduğunu öğrendik. Sonbaharda TBMM bahçesine güneşten korunmak için bahçe şemsiyesi alınmasına şaşırırken tanesinin 2 bin 500 TL olduğunu öğrendiğimizde şaşkınlığımız daha da arttı. Çünkü iktidar kulisine 7, muhalefet kulisine de 3 adet olmak üzere TBMM’ye tam 10 adet büyük boy bahçe şemsiyesi konuldu. Başka bir deyişle kış öncesi milletvekillerinin güneşten korunması için 25 bin TL harcandı. Güneşten korunmanın yanı sıra şemsiyelerin yağmur ve kar için de kullanılacağı belirtilirken yağmur ya da kar altında hangi milletvekilinin dışarıda soğuk havada oturacağını hep birlikte göreceğiz. 2627 EKİM’DE GAZİ MAHALLESİ’NDE 1. SANAT BULUŞMASI GERÇEKLEŞECEK İstanbul Haber Servisi Sinema, müzik, heykel gibi birçok sanat dallarında bir araya gelen sanatçıların oluşturduğu Sanat Meclisi, 2627 Ekim günlerinde Gazi Mahallesi’nde, Büyük Gazi Parkı’nda “Her yer Taksim her yer Direniş” temasıyla “1. Sanat Buluşması”nı gerçekleştirecek. Gezi Direnişi sırasında yaşamını yitirenler anısına “Ethem Sarısülük Tiyatro Meydanı”, “Mehmet Ayvalıtaş Dans Meydanı”, “Ali İsmail Korkmaz Müzik Meydanı”, “Ahmet Atakan Şiir ve Edebiyat Sanatçılar Gezi için buluşacak Meydanı”, “Abdullah Cömert Sinema Çadırı” gibi alanlar oluşturularak etkinlikler gerçekleştirilecek. 1. Sanat Buluşması’na Zuhal Olcay, Erkan Oğur, Aynur Doğan, Hüseyin Turan, Nejat Yavaşoğulları, Fuat Saka, Grup Yorum, Niyazi Koyuncu, Can Dündar, Eşber Yağmurdereli, Sinan Tuzcu, Aslı Öngören, Ezel Akay, Barış Pirhasan, Vedat Özdemir, Alev Cımbarcı, Mehmet Aksoy’un da aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı etkinliklere katılarak destek verecek. Ayşe Sayın, Emine Kaplan Mahmut Lıcalı [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle