19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER AB’nin 2013 İlerleme Raporu’na, Gezi Direnişi, polis şiddeti ve uzun tutukluluk damga vurdu ‘Hastanenin Boğaz Manzaralı Odası’ Artık yazı da yazmaya başladı diye sevinmiştik. Bir faranjit muayenesi için gittiğimiz Alman Hastanesi’nde, iki eski dost Coşkun Özdemir ve Zehra Ekinci’yi görünce haberim oldu, Oktay Ekinci’nin beyin kanaması geçirdiğinden. O sırada, beyin kanaması geçirmekte olduğunu sanıyorduk; pazar günü köşesinde “Hastanenin Boğaz Manzarası” başlıklı yazısını okuyunca geçirdiğine kani olduk. Salı günü gazeteden aradılar. Oktay Ekinci beyin kanamasını geçirip, atlatamamıştı. Hastanede eşi Zehra Ekinci anlattı, gazeteden oraya getirildikten kısa bir süre sonra “yazılarımı yazacağım” diye tutturmuştu. Nitekim yazdı da, ölümünün ertesi gününde de gazeteye ulaştırdığı son yazısı yayımlandı. Ağaçlar ayakta ölürdü; o da öyle öldü. “Hastanenin Boğaz Manzarası” veda ve vasiyet yazısı, şöyle başlıyordu: “Yatağımın ayakucundaki pencereden odaya dolan güneş gözümü kamaştırırken, Alman Hastanesi Nöroloji Kliniği’nin güleryüzlü şefi Uz. Dr. Melahat Değirmenci Eser dedi ki: ‘Dün sizi yoğun bakımdan buraya, hastanenin en güzel Boğaziçi manzaralı odasına aldık.’ ‘Sağ olun’ dedim o güven dolu gözlere bakarak ve ekledim: Biliyor musunuz, bu manzaranın bozulmaması için ben bir ömür emek verdim.” Çok az kişi, bu kadar veciz bir biçimde ömrünü özetleyebilmiştir. Gerçekten de kentimizi, güzelliğini, manzarasını korumak için bir ömür vermiş adamdı Oktay Ekinci. HHH Oktay Ekinci, sonradan veda yazısı haline gelen yazısını hastanenin manzarasını koruma çabasını sürdüreceği sözünü vererek noktalıyordu. Mimardı. Şehircilik biliminin gösterdiği yoldan yürümeye çalıştı. Daha Akademi’deyken öğrenci derneği yöneticisi oldu. Öğrendiğini yaşama geçirmesinin önündeki engelleri kaldırmak için Mimarlar Odası’nda yönetici oldu. Sonra aynı gerekçelerle Cumhuriyet’te yazmaya başladı. Kısacası mimarlığının kendisine emrettiği zorunlulukları yerine getirmek için gazeteci oldu, tıpkı bilim adamlığının gereğini yerine getirmek için siyasete atılan Erdal İnönü gibi. Oktay Ekinci’yi gazeteciliğe zorlayan mimarlığıydı. Ama sonra gazetecinin hası oldu. Artık ya gazeteci mimar ya da mimar gazeteci olarak tanımlanabilir olmuştu. Muğla’da İlhan Selçuk’a komşu olan evinde ince mimari gustosunu görmüştüm. Ama o mimarlığını bizim için, bu kente ve ülkeye sahip çıkarak yağmasına talanına karşı koyarken canınını dişine takarak sürdürdü. Eğer elimizde bir nebze bir şeycikler kaldıysa hâlâ İstanbul’dan, onları Oktay Ekinci ve onun gibilere borçluyuz. HHH Balıkesir doğumlu, Kars kökenli olan Oktay Ekinci bana, hep Onat Kutlar’ı hatırlatır ve belleğimin büyük İstanbulluları köşesinde onun yanında yer alır. Onat da İstanbullu değildi ama İstanbul’u İstanbul yapanlardan biriydi, Oktay Ekinci gibi... Oktay Ekinci’nin İstanbul savaşımı daha kentin yozlaşması ve yağmasının bugünkü boyutlarına varmadığı yıllarda başlar ve İstanbul rantının, Cumhuriyeti, demokrasiyi, ülkeyi ve kentimizi yerle bir eden yağma düzeninin temel taşını oluşturduğu bugünlere kadar uzanır. Mimar gazeteci Oktay Ekinci düzenin özüne parmak basıyor, yağmanın tekerinin böğrüne çomak sokuyordu. Bu yüzdendir ki nice saldırının hedefi haline gelmişti. Çıkar çevrelerinin gazetecileri, Boğaz’ı koruma çabaları yüzünden, onun için, resmiyle birlikte şöyle manşetler atıyorlardı: “İşte Boğaziçi’ni mahveden adam!” Doğaldı, itirafta bulunup, şu gerçeği yazacak halleri yoktu ya: “İşte çıkar çevrelerinin kenti yağmalayanların karşısına çıkan adam!” Oktay Ekinci’nin bu çabaları dediği gibi ömür boyu sürdü. O kadar ki, ölmeden üç gün önce söz veriyordu, manzaramızı koruma çabalarını sürdüreceğine. Oktay Ekinci öldü. Bugün toprağa vereceğiz. Artık manzaramızı koruyamayacak, “Kim koruyacak?” diye sormayalım. Artık iş başa düştü. Biraz da biz korumaya çalışalım. ‘Hükümet bölücü’ Muammer Güler’e yalanlama: İlerleme Raporu’nda hakANKARA Türkiye’nin 2013 kında soruşturma başlatılan idari Rapordaki diğer uyarılar ise şu şekilde: Eylül itibarıyla 32 yılı AB İlerleme Raporu’na Gepersonele yönelik sayılar da ilk binden fazla web sayfasına erişilemiyor. İnternet Yasası, ifazi olayları damgasını vurdu. AB defa açıklandı. İçişleri Bakanı de özgürlüğünü kısıtlıyor. Avrupa Konseyi’nde vicdani ret hakilk defa Cumhurbaşkanı Abdulkını tanımayan tek ülke Türkiye. AİHM kararlarına rağmen herMuammer Güler’in “Söylenilah Gül ile hükümet arasında net hangi bir adım atılmıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede len rakamlarla ilgili gerçeklik bir ayrım yaptı ve Gül’ü “uzlaşatılan adımlar önemli ama yetersiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğiyok. Hayal ürünü rakamlar. İşnin sağlanması gerek. LGBT bireylere yönelik nefret cinayetletırıcı” olarak tanımlarken hükülemler disiplin kurullarında deri ve söylemi arttı. Cinsel yönelimi sebebiyle ayrımcılığa uğrameti “bölücü ve kutuplaştırıcı” vam ediyor” dediği polislerle ilmak çok yaygın. Bildirilen 12 nefret cinayeti var. Başta kız çoolmakla suçladı. gili soruşturmanın 32 komiser ve cuklarının eğitimi ve çocuk işçiler olmak üzere, çocuk hakları Raporda dikkat çeken başlıkiçin daha fazla çaba sarf edilmeli. 30 polis memuru dahil 164 kişi lar şöyle: hakkında devam ettiği belirtildi. Kutuplaştırıcı dil: Hüküİddianameler kalitesiz: met, mayıs ve hazirandaki göste rağmen genel olarak barış için nemindeki büyük oranda barışRaporda, uzun yargı süreleri eleşçıl gösteriler sırasında kullanıl de bir havada gerçekleşmiştir. riler sırasında uzlaşıdan uzak, vatirilirken “iddianamelerin kalidığı ve öldürücü atış yapıldığı Polis birçok defa göstericilere tandaşlar, sivil toplum ve iş düntesinin düşük olması ve man tespit edilmiştir. Polisin ihlalle karşı aşırı güç kullanmıştır. Bir yasını kutuplaştırıcı bir tutum iztık silsilesinin yetersiz olması, rini denetlemek üzere bağımsız tanesi polis 6 kişi hayatını kay leyerek ve vatandaşlar arasında kutuplaştırıcı bir dil kullanarak, betmiş, bazıları ciddi şekilde ol bir Kanun Yaptırım İzleme Ko savunma makamının dosyabölücü siyasi iklimi hâkim kıldı. mak üzere binlerce kişi yara misyonu kurulması için gerek lara sınırlı erişimi, kadınların Hükümet önemli yasaların hazır lanmıştır. 3 bin 500’den fazla li yasa taslağı hazırlanmamıştır. savcılık ve yöneticilik makamSivil toplumun etkisi larındaki temsil oranında delığında etki analizi yapmamış ve kişi polis tarafından gözaltına paydaşlarla danışma sürecini iş alınmıştır; aralarında Taksim arttı: İstanbul ve diğer iller ğişiklik olmaması” gibi aksakletmemiştir. Büyükşehir Beledi Dayanışma Platformu’na katı deki gösteriler Türkiye’de sivil lıklara işaret edildi. Çıplak arama eleştiriyeleri ve Sayıştay yasa Taslağı, lan sivil toplum kuruluşu üye toplumun geliştiğini ve giderek si: Adalet Bakanı ve Bakanlık etkili olduğunu göstermiştir. Ge leri de bulunan 112 kişi yargıç alkollü içkilerin reklam ve satışı ile ilgili yasa bunlara örnektir. kararıyla tutuklanmıştır” ifa zi Parkı olaylarında da ortaya ko Müsteşarı’nın HSYK’deki rolnulduğu gibi Türkiye’de sivil top leri konusunda değişiklik yapılKomplo teorilerine yer deleri kullanıldı. Barışçıl gösterilere öl lum, demokrasinin önemli ve ya maması, mahkemelerde çapraz yok: Hükümet, Gezi protestoladürücü atış: Aşırı güç kulla sal bir paydaşı olarak algılanma sorgu yönteminin yanlış uygurının ardında başka güçler olduğunu savunurken rapor bu teorile nımı ile ilgili endişe dile getiril maktadır. Hükümetsivil toplum lanması eleştirildi. Tutukluluk re de yer vermedi. Raporda, Gezi miş, raporda orantısız olarak çok ve parlamentosivil toplum ilişki süresinin uzun olduğuna işaret olayları için “Gösteriler bazı az sayıda göz yaşartıcı gaz ve biber leri sistemli ve düzenli bir danış edilen raporda cezaevlerinin dusayıda saldırgan protestocuya gazının MayısHaziran 2013 dö ma süreci içinde geliştirilmelidir. rumu ise “Aşırı kalabalık, kötü muamele, çıplak arama, tecrit, zorla kan ve doku alımı devam 5447 DAVA AÇILDI İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN ediyor” olarak tanımlandı. Kutuplaşma: Kutuplaşma siyasi iklimi etkilemeye devam etmektedir. Bu da, tüm seslerin duyulduğu katılımcı bir süreçten çok sadece parlamenter çoğunluğa dayanan bir demokrasi anlayışı ve nihayetinde muhalefet karşısında uzlaşmaz bir tutum ve temel hak ve u Başbakan, “Artık buyurgan, özgürlükleri korumaceberut, kibirli bir devlet yok” da başarısızlık ile sodedi ama kamu görevlilerine nuçlanmaktadır. Medya tekel hakaret suçlamasıyla son 4 yıl leşiyor: Medyadaiçerisinde aralarında çocukların ki mülkiyet tekelleşda olduğu 5 bin 447 dava açıldı; mesi ve siyasetçilerin sindirmeye yönebinlerce kişi ceza aldı. lik açıklamaları, geleneksel basında otosanMAHMUT LICALI sür uygulamasını yayANKARA Başbakan Taygınlaştırmıştır. yip Erdoğan’ın Türkiye’de “artık dayatmacı, buyurgan ve ceberut devlet yok” diye açıklama yapmasına karşın, devlet kendini eleştiren halka ceza yağdırıyor. AB 2013 İlerleme Raporu’na siyasilerden AB Bakanı Egemen Bağış ise tatilde oldudeğerlendirme gecikmedi. ğunu, bayramdan sonra yorum yapacağını be“Kamu görevlilerine hakaret” MHP lideri Devlet Bahçeli, raporu “bir oyun” lirtti. Bağış, “AB raporu Kurban Bayramı’nın suçlamasıyla son 4 yılda 5 bin olarak niteledi. Bahçeli, AB’nin her ekim ayıikinci günü yayımlayacağını ilan ettiğinde 447 dava açılırken; 3 bin 247 kinın ortalarında bir Türkiye raporu yayımladığıkendilerine ‘Siz nasıl Noel’de çalışmıyorsanız, şi mahkum oldu. nı ancak kendisinin yayımladığı raporun arkaTürkiye için de Kurban Bayramı bir dini bayErdoğan ile AKP’li bakan ve sında durmadığını ve Türkiye’den uygulamaramdır. Bu günde raporu yayımlamaktansa ya yöneticiler başta olmak üzesını beklemediğini belirterek “Bundan sonuç iki gün önce ya da sonra yayımlayın’ dedik. çıkmaz” değerlendirmesinde bulundu. Bu karşılıklı saygının, hoşgörü ve empatinin re kamu görevlilerine hakaBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gereğidir. Maalesef üye ülkeleri ikna edip tariret suçlamasıyla açılan davaTürkiye’nin sorgulanmaması gerektiğini dile hi değiştiremediler. Biz de bir karar aldık. İlerlar sık sık gündeme geliyor. getirirken sorumsuzluğun AB ülkelerine ait olleme Raporu içeriğiyle ilgili bayram sonrasına Samsun’da üniversite öğrenduğunu dile getirdi. kadar yorum yapmayacağım” diye konuştu. cileri hakkında “dart tahtası üzerine Erdoğan’ın fotoğrafını koydukları” gerekçeTBMM, Avrupa’daki Türklerin Gençlik Dairesi sorununu araştırdı siyle açılan hakaret davası devam ederken, konuyu bir soru önergesiyle TBMM’ye taşıyan MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’ye Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği yanıt, iktidarın, kamu görevlilerine yönelik eleştiriye tahammülü olmadığını gösteriyor. Ergin, 2009’dan bu yana eski ve yeni TCY’de düzenlenen kadavranışları çocuğun selametimu görevlilerine hakaret suçunAnadillerini konuşamıyorAYŞE SAYIN ni tehlikeye düşüreceği kaygısı lar: Bazı gençlik dairesi görevlidan açılan davalara ilişkin istaANKARA TBMM İnsan Hak ile şikâyet ve ihbarlarda bulun lerinin ilişkinin devam ettirilmesi tistiki bilgileri açıkladı. Buna gölarını İnceleme Alt Komisyonu, makta, bu şikâyet konuları da yi için yapılan görüşmelerde, çocuk re 20092012 arasında “kamu gurbetçi ailelerinin, Avrupa ül ne Türk toplum yapısını ve kül ile ailesinin Türkçe konuşmalarıgörevlisine karşı görevinden kelerinde “aile içi şiddet”e ma türünü bilmeyen gençlik daire na izin vermediği saptanmıştır. dolayı hakaret” ve “ifa ettiği ruz kalan çocukları, ailelerinden leri yetkililerince ciddiye alınaGeri almak zor: Aileler çovazifeden dolayı şeref ve şöhalma yetkisi bulunan “gençlik rak aileler ve çocuklar üzerinde cuklarını geri alabilmek için meretine hakaret”ten açılan dava daireleri”ne ilişkin şikâyetlerini başlatılan incelemeler sonucun şakkatli bir yargı sürecinden geçsayısı 5 bin 447 oldu. da şikâyet ve ihbarların asılsız olmercek altına aldı. DUYGU GÜVENÇ ‘12 NEFRET CİNAYETİ VAR’ 28 ŞUBAT DAVASI Katliam sanıkları mağdur rolünde u Sivas katliamı ile Hizbullah davalarının cezaevinde olan hükümlüleri, 28 Şubat davasının iddianamesinde müşteki oldu. ALİCAN ULUDAĞ Devleti eleştiren yanıyor Arınç: AB ülkeleri sorumsuz, Bağış: Tatildeyiz!.. ARKADAŞA ÇİRKİN OYUN Köşk’te bombalı araç alarmı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Köşkü’nde dün bomba paniği yaşandı. Olay, öğle saatlerinde Çankaya Köşkü’nün 2 numaralı kapısı önünde yaşandı. Sincan’dan arkadaşı Faruk A’yı ve oğlunu yanına alan Fatih A. ticari taksiyle şehir merkezine geldi. Arkadaşına Ulus’a gittiklerini söyleyen Fatih A., tam ters yöne hareket ederek Köşk’e yöneldi. Bu sırada Fatih A. arkadaşına “Üzerimde bomba var, Cumhurbaşkanlığı’na gidiyoruz” dedi. Faruk A. ise durumu polise bildirdi. Ticari taksi, Cumhurbaşkanlığı Köşkü 2 No’lu kapıdan içeri girmeye çalışırken, trafik polisleri tarafından durduruldu. Cumhurbaşkanlığı güvenlik görevlilerinin de yardımıyla araçta bulunan 3 kişi gözaltına alındı. Polis aracında çocuğuyla bulunan şahsın gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Araçta yapılan inceleme sonucunda herhangi bir bomba bulgusuna rastlanmadı. ‘Basit sebeplerle el konulan çocuklar’ Kamu görevlilerine hakaret suçlamasıyla açılan davalarda 798 kişiye hapis cezası verilirken, para cezası verilen sanık sayısı ise bin 435 oldu. Dava sonucunda güvenlik tedbiri kararı verilen kişi sayısı 306 olarak belirlendi. Diğer cezalarla birlikte 20092012 arasında hakaret suçlamasıyla toplam 3 bin 247 kişi mahkum oldu. Kamu görevlileri kendilerine hakaret ettikleri gerekçesiyle 18 yaşından küçük 269 çocuğa da dava açtı. 3 bin 247 kişi mahkum mekteye mecbur tutulmaktadır. Şikâyetlerin yoğun olduğu Al duğu anlaşılmaktadır. Eşcinsel aileye manya, Belçika ve verildi: Hollanda’da u İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Hollanda’da inceleNur Yörükseven, oğlu meler yapan KomisKaan’ı geri almak için Avrupa’da yaşayan Türk çocuklarının “kötü yon Başkanı AKP’li 2 senedir çaba gösterAyhan Sefer Üstün, muamele, yükümlülüğünü yerine getirememe” gibi mektedir. Bu süre zargerekçelerle ailelerinden koparılmasını inceledi. fında çocuk 6 koruyucu CHP’li Levent Gök ve MHP’den Mustaaile değiştirmiştir. Anne El koymak kolay: Çocuk velayeti elinde bulundurmasına fa Erdem’den oluşan heyetin raporunda, şu saptama ve değer lar, çok basit sebeplerle ailele rağmen Kaan’ın isminin değişrinden alınmaktadır. Mevzuat tirildiğini iddia etmiştir. Nurgül lendirmelere yer verdi: ta en son çare olarak çocukla Azeroğlu’nun en küçük çocuTürk kültürünü bilmiyorlar: Türk toplum yapısını ve kül rın ailelerinden alınması öngö ğunu 6 aylıkken merdivenden türünü bilmeyen üçüncü şahıs rülmüşken, bazı gençlik daire düşürmesi sonucu, 2004’te çolar ailelerin çocuklarına karşı leri ilk çare ve imkân olarak bu cuklarının velayeti Hollandalı “eşuyguladıkları bir kısım tutum ve yola başvurmaktadır. cinsel” bir aileye verilmiştir. ANKARA REFAHYOL hükümetini devirmeye teşebbüs etmek suçundan 103 kişi hakkında açılan 28 Şubat davasının iddianamesine tartışma yaratacak iki ismin müşteki/mağdur olarak yazıldığı ortaya çıktı. Sivas’ta Madımak Oteli’ni yakarak 35 kişinin katledilmesine ilişkin sonuçlanan davada ceza alan Hayrettin Gül ile 156 cinayetin konu alındığı Hizbullah Ana Davası’ndan yargılanıp hapse giren Cihan Yeşil savcılığa dilekçe verip, 28 Şubat sürecinde mağdur olduklarını iddia etti. Savcılık da bu iki ismi 483 kişilik mağdur/müşteki listesine yazdı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın müşteki/mağdurlar listesinde iki isim dikkati çekti. Bunlar; Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılarak 33’ü aydın 2’si otel görevlisi 35 kişinin katledilmesine ilişkin davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Hayrettin Gül ile 156 cinayetten sorumlu tutulan Hizbullah davasında aynı şekilde hapse mahkum olan Cihan Yeşil oldu. Halen Sivas E Tipi Cezaevi’nde hükümlü olan Hayrettin Gül’ün, 28 Şubat soruşturması devam ederken savcılığa 20 Şubat 2012 tarihli şikâyet dilekçesi gönderdiği öğrenildi. Gül, dilekçesinde şunları öne sürdü: “Ben 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olaylardan dolayı şu an ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılarak cezaevinde yatmaktayım. Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce Muammer Ünsoy başkanlığındaki mahkeme heyeti 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten 3 sene ceza vererek beni tahliye etti. Aradan geçen 1 yıl süresince 28 Şubat oldu. Bu süreçte yüksek yargı organları mensupları Genelkurmay’da brifing aldılar. O brifingde yer alan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti hakkımızda TCK 146/1 uyarınca idamımızı istedi. Ankara 1 No’lu DGM’de Orhan Karadeniz başkanlığındaki heyet Yargıtay’ın talebi doğrultusunda idam cezası verdi. (…) Sizlerden istirhamım şu an bizim dosyalar Malatya Özel Yetkili savcılıkta. Dosyalarımızın incelenip gerçeklerin ortaya çıkması, benim gibi suçsuz yere yatan insanların bir an önce özgürlüğümüze kavuşmasıdır. Önce Cenabı Allah’a sonra sizin gibi adaletli savcılara güveniyorum.” Hizbullah davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Cihan Yeşil de, 28 Şubat davasının mağdurları arasında yer aldı. Yeşil’in, savcılığa gönderdiği şikâyet dilekçesinde ise şu ifadeler yer aldı: “28 Şubat darbesi ardından jandarma tarafından bana ve aileme büyük baskı ve baskınlar yapıldı. Jitem tarafından tutuklanıp haftalarca kimsenin bilmediği yerlerde işkence gördüm... Failler hakkında gerekenin yapılmasını istiyorum.” [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle