Katalog

28 OCAK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ‘Ulusal Gençlik ve Spor Politikası Belgesi’ yayımlandı 5 Atatürk, Ulusal Gençlik Anadil, Tutanaklardan Naklen! Politikası’nda yok TTB’DEN AKDAĞ’A TEPKİ MAHMUT LICALI ‘Görev değişikliği geç alınmış bir karar’ HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın görev değişikliğinin geç kalınmış bir karar olduğunu belirterek “Sağlıkta özelleştirmenin yararlı olmadığını söylemiştik. Sağlık çalışanları gelişmelerden dolayı memnuniyetsiz. Bakanı da yerinden eden bu durum olmuştur” dedi. Dünya Sağlık Örgütü’ün geçen yıl mayıs ayında yayımladığı raporda Türkiye’de sağlık çalışanlarının sistemden memnun olmadığı vurgusunun yapıldığını anımsatan Aktan, “Raporun sonuç kısmında sağlık çalışanlarının memnuniyetsizliğinin devam etmesi durumunda sistemin yürümeyeceği vurgusu yapıldı. Sistemi bu hale getiren Recep Akdağ’dır. Bakanlığının ardından kendisine ne iş yapacağı sorusuna ‘Ticaret yapacağım’ yanıtını vermiştir. Demek ki kendisinin doktorluk mesleğine, geri dönülmemesi gereken iş olarak bakmaktadır” dedi. ANKARA Ulusal Gençlik ve Spor Politikası’nın vizyon, ilke ve amaçlarında Atatürk ve Atatürk ilkelerine hiç değinilmezken; insani ve etik değerlerin gençlere aktarılması hedefinde paydaşlar arasında Diyanet İşleri Başkanlığı da yer aldı. Politika belgesinde alkol ve sigara kullanımı toplumsal bir sorun olarak tanımlandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın düzenlenen 17 gençlik çalıştayı ve 549 kuruluşun görüşüyle hazırladığı Ulusal Gençlik ve Spor Politika sı Belgesi Bakanlar Kurulu tarafından onaylandı. 65 sayfadan oluşan belgede gençlere yönelik hedef ve politikalar şöyle: Atatürk’süz gençlik politikası: Gençlik politikasının vizyonu evrensel ve insani değerlere sahip, milli ve manevi değerlere bağlı, temel hak ve hürriyetlerini etkin bir biçimde kullanan, uluslararası alanda akranlarıyla rekabet edebilecek seviyede bireysel olarak kendi potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilecekleri imkân ve zemini oluşturmak olarak tanımlandı. Gençlik politikasının ilke ve de ‘Öldürmeye devam ediyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nca (um:ag), 24 Ocak 1993’te katledilen yazarımız Uğur Mumcu’nun anısına düzenlenen “20. Adalet ve Demokrasi Haftası” etkinlikleri kapsamında, gazetemiz yazarları Bekir Coşkun ile Işık Kansu, Mumcu ile ilgili anılarını, onun gazetecilik yönünü anlattılar. Işık Kansu, Mumcu’nun “Rabıta” kitabında sözü edilen “Rabıta” adlı dinci örgütten ve bu örgütün mensuplarının bugünün Türkiyesi’nde “siyasi aktör” olarak rol aldığını anlatırken, Bekir Coşkun, “Mumcu’yu öldürmeye devam ediyorlar” dedi. ‘MUMCU’NUN KATLİ BUGÜNLERE HAZIRLIKTI’ ‘Kendi yollarını açtılar’ “20. Adalet ve Demokrasi Haftası” etkinliklerine dün de devam edildi. Etkinlik kapsamında ilk olarak Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Mustafa Karadağ, Prof. Mesut Gülmez ve Yıldırım Koç’un konuşmacı olarak yer aldığı “Özgürlük ve Örgütlenme” açık oturumu gerçekleştirildi. Ardından da 1999’da katledilen yazarımız Ahmet Taner Kışlalı’nın yeğeni, opera sanatçısı Damla Kışlalı ile piyanist Hande Uçar tarafından klasik müzik dinletisi sunuldu. Dinletinin ardından da avukat Ersan Barkın’ın yönettiği ve gazetemiz yazarları Bekir Coşkun ile Işık Kansu’nun katıldığı “Anılarla Uğur Mumcu” açık oturumu yapıldı. Mumcu’nun “Rabıta” adlı kitabında geçen kişilerin bugünkü siyasi bağlantılarından söz eden Kansu, Mumcu’nun, kitabında aynı adlı örgütün 1979’daki kongresinden söz ettiğini ve “Kongreye katılan İslam ülkelerinde ilkokuldan üniversiteye kadar İslam öğretileri okutulmalı. Dünyadaki kadınlar İslam kurallarına uymalı” gibi kararlar alındığını yazdığını vurguladı. Kansu, “Bu kararların çoğu uygulamaya geçti” dedi. Yazarımız Coşkun da Mumcu’yla ilgili anılarını anlattı. 1992’de Mumcu’nun PKK üzerine çalışmalar yaptığını anımsatan Coşkun, “Bütün bunlar bir oyundu. 1993’te Sivas katliamının meydana gelmesi, Mumcu’nun katledilmesi rastlantı değil. Bunlar bugünlere yol açmaktı. Mumcu’yu katlederek, yol açtılar kendilerine. Bugün de Mumcu’yu öldürmeye devam ediyorlar. O günlerde bombalarla, kurşun sıkarak yok ediyorlardı, bugün şekil değişti. İnsanların bugün şerefleriyle, onurlarıyla oynuyorlar. Cep telefonlarıyla yatak odamıza kadar girdiler” dedi. ‘Akdağ tarihe geçecek’ Tam Gün Yasası’nın yapbozla devam ettiğini, 663 sayılı KHK’nin Anayasa Mahkemesi’nden iptalini beklediklerini kaydeden Aktan, sağlık çalışanlarının da her geçen gün yeni şiddet olaylarıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Akdağ’ın görevde bulunduğu süreyle birlikte sağlık tarihinde yer edindiğini vurgulayan Aktan, “Akdağ, sağlığı özelleştiren bakan olarak tarihe geçecek” diye konuştu. Aktan, günümüzde hasta memnuniyetlerinin de istenilen düzeyde olmadığını, yayımlanan raporların eski tarihleri içerdiğini belirtti. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Mete Güzelant da Akdağ’ın sağlık sistemini mahveden “reformlara” imza atarak gittiğini söyledi. Müezzinoğlu’nun özel sağlık kurumu sahibi olduğunu, bunun bakanlığı döneminde sağlık sistemine nasıl yansıyacağının beklenip görülmesi gerektiğini kaydeden Güzelant, “Özelleştirme düşüncesi değişmez” dedi. SIĞINMACILARA 533 MİLYON TL ANKARA/ ŞANLIURFA (AA) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in soru önergesine verdiği yanıtta, Türkiye’de barındırılan Suriye vatandaşlarına yönelik 2011 yılı ortasından itibaren Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2012 sonu itibarıyla 533 milyon TL harcandığını bildirdi. Şimşek, bu tutara, bölgedeki belediyelerin ve diğer idarelerin yaptığı harcamaların dahil olmadığını kaydetti. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay da Suriyeli sığınmacılara yapılan yardımların 600 milyon TL’yi geçtiğini söyledi. ğerleri ise insan haklarına, demokratik ilkelere ve Cumhuriyet’e bağlılık; milli, tarihi, kültürel ve insani değerleri benimsemek; her türlü ayrımcılığı önlemek ve fırsat eşitliğini gerçekleştirmek olarak sıralandı. Gençlik politikasının vizyon, ilke ve değerlerinde ne Atatürk’e ne de Atatürk ilkelerine atıf yapıldı. Lise öğrencilerine değişim programı: Eğitim ve hayat boyu öğrenme politikası kapsamında, eğitim yöntemi, öğretmen yetiştirme süreçleri, müfredat, eğitim ortam ve araçları gibi alanlarda iyi planlama yapılması gerektiği belirtilirken, birleştirilmiş sınıf ve ikili öğretim uygulamalarının en alt düzeye inmesi gerektiği ifade edildi. Üniversite öğrencilerinin yanı sıra lise öğrencilerine de değişim ve eğitim programlarının uygulanması; AB ülkelerinin yanı sıra Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve Amerika’yla değişim programı yapılması hedefler arasında yer aldı. Alkol ve sigara toplumsal sorun: Ailesiyle iletişimi kötü olan gençlerin toplumu da olumsuz yönde etkilediği belirtildi. Bu kapsamda; uyuşturucu madde bağımlılığı, şiddet, erken evlilikler ve erken yaşta gebeliğin yanı sıra sigara ve alkol kullanımı “toplumsal sorun” olarak tanımlandı ve bu sorunların gençlerin aileleriyle olan ilişkilerinden kaynaklandığı tespiti yapıldı. Sigara, alkol ve bunun gibi zararlı madde bağımlılığına karşın tedbir alacak paydaş kurumlar arasında yakın zamanda kapatılacak olan Tütün ve Alkol Piyasasını Denetleme Kurulu’nun da yer alması dikkat çekti. Diyanet İşleri de paydaşlar arasında: Etik ve insani değerlerin gençlere aktarılması politikasının gerçekleştirilmesi için paydaşlar arasında Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, RTÜK, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, YÖK ve üniversitelerin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı da yer aldı. Etik ve insani değerlerin gençlere aktarılması için bu yöndeki eğitimin örgün ve yaygın eğitim kurumlarının her aşamasında verilmesi; sosyal medyanın bu amaçla kullanılması hedefler arasında sıralandı. Gençlerin istihdamı konusunda eğitim sürecinde yer alan gençler için yarı zamanlı iş imkânlarının geliştirilmesi, stajın zorunlu hale getirilmesi ve staj yapan gençlerin sosyal güvenlik koşullarının tam zamanlı çalışma hayatına göre düzenlenmesine yönelik hedefler yer aldı. Gençler topluca ‘cezaevinde’: Belgede gençlerin toplu halde bulundukları yerlerde alınacak sağlık tedbirlerine yönelik hedefler belirlenirken, söz konusu okul, yurt, kamp gibi toplu yerlerin arasında “cezaevinin” de yer alması dikkat çekti. Demokratik katılım ve yurttaşlık bilinci başlığı altında gençlerin siyasetin paydaşı haline gelmesinin “ileri demokrasinin olmazsa olmazı niteliğinde” olduğu ifade edildi. Bu kapsamda üniversite öğrenci temsilciliklerinin yetkilerinin artırılması ve karar alma süreçlerine katılımlarını sağlanması amaçlandı. “Anadilinde savunma” hakkına ilişkin yasa Meclis’ten çok sancılı geçti. Her ne kadar CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in “Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit değildir” sözleri görüşmelere damgasını vursa da CHP’lilerle BDP’liler arasında gerilim sık sık yükseldi. Kısa sürede “milliyetçilik” atışmasına dönüşen o görüşmelerden bir bölümü tutanaklardan paylaşalım istedik: Sırrı Süreyya Önder (BDP) Değerli arkadaşlar, önce bunun arkasında ne var, bu ülke bölünecek mi, ortadan ikiye duygusal olarak bölünmüş bir ülkede değirmen gitmiş, şakşakçısını arayan boş bir kaygıyla, hiçbir müstenidi olmayan, milliyetçilikle bile uzak yakın alakası olmayan, hele sosyal demokratlıkla hiçbir kantarda birlikte tartılamayacak boş beleş laflar dinliyoruz. Bunun için sosyal demokrat olmaya da gerek yok. Biraz insanlıktan nasipli olmak kâfi. Aytun Çıray (CHP) Hakaret etme! Niye hakaret ediyorsun! Önder (Devamla) Bak, Seferberlik Tetkik Dairesi’nin listeleri geliyor; kimin adı var içinde, kim cinayet işlemiş hepsi çıkacak yakında. Muhtemeldir ki birtakım başlar fena halde öne eğilecek. Bu halk daha fazlasını da alacak. Ne o fazlası? Senin sahip olduğun ne varsa o, ne bir fazlası ne bir eksiği. Gürkut Acar (CHP) Ya 12 Eylül’ün zindanlarından geliyoruz biz, sen ne zannediyorsun? Dilek Akagün Yılmaz (CHP) Ne eksik, ne eksik? Önder Ne varsa o. Oktay Vural (MHP) Hiçbir eksiği yok. Sen, ben de yok, millet var. Önder Gücünüz yetiyorsa engel olun. Sen, sen, sen… Sizin de isminiz var orada. Vural Senin de ismin var. Önder Sen var ya sen, elini soğuk sudan sıcak suya atamazsın. Sen sosyal demokrasiyi boş ver, sen ulusalcılık için bile bir şey yapamazsın. Acar Sen? Sen hangi milliyetçiliği yapıyorsun onu söyle? Önder Onun için… Ama bu halk direne direne, öle öle yine de demokrasiden, özgürlükten, bütünlükten, birlikten, ortak vatandan vazgeçmeden senden daha samimi, senden daha çok bu ülkeyi düşünerek, senden daha çok ortak vatanı düşünerek bu hakları alacak. Kimsenin verdiği merdiği yok. Hak verilmez, hak alınır. Sende bu dirayet olsun, mani ol. Öyle değil, sizde bu maya yok, bu kalibre yok, direnemezsiniz. “Siz” dediğim, bir partiyi ilzam etmiyorum. (CHP sıralarından gürültüler.) Akagün Yılmaz Biz emperyalizme karşı direnmişiz, siz direnebildiniz mi? Amerika’ya niye gittiniz? Antiemperyalistliğiniz nerede sizin? Önder Yahu, hanginiz AK Parti’ye bizim kadar muhalefet edebilmişsiniz, hanginiz? Bir tane… (CHP sıralarından gürültüler.) Akagün Yılmaz Amerika’ya muhalefet edebiliyor musunuz siz? Amerika’nın kucağına oturdunuz. Önder Bir kadın milletvekili kucağa oturmaktan bahsediyor. Vel hayâ vel iman diyorum, başka bir şey demiyorum. Aile terbiyesi şart anadilinde eğitim kadar. (BDP sıralarından alkışlar.) Akagün Yılmaz Sen o terbiyeye sahip olmalısın. Yıldıray Sapan (CHP) Utan, utan! Güya sanatçısın sen! Önder: Utanmayı sizden öğrenecek değilim. Sanatçı sensin! Sahte bakandan anlamlı açıklama: Eğitim şart! Başbakan Tayyip Erdo teşkilatında görev yapan yöneğan’ın Cumhurbaşkanı Abdul ticiler de yeni bakanlarına kutlah Gül’e sunduğu ve Gül’ün lama ve başarı mesajları gönde onayladığı kabine değişikli derdi. Atama bekleyen öğretğinin yapıldığı 24 Ocak’ta yeni menler de şubat ayı içinde atabakanların kamuoyuna duyu ma yapılmasını, eş durumu rulmasının hemen ardından mağduru öğretmenler de mağsosyal medya sitesi Twitter’da duriyetlerinin giderilmesini içeyeni Milli Eğitim Bakanı Nabi ren binlerce mesajı sahte bakana yolladı. Avcı adına açılan bir Kimsenin de aklına hesabın takipçi sayısı Milli Eğitim Bakanı olkısa sürede 8 bine daduğu duyurulduğu anın yandı. “MEBNabiAvci” hemen ardından Avcı adıyla açılan hesabın adına açılan Twitter hedoğru olup olmadığına sabının gerçek olup olbakmaksızın aralarında madığını sorgulamak AKP’li yönetici ve milgelmedi. Hesabın sahte letvekillerinin de yer alolduğu başta sosyal dığı binlerce kişi bu hemedyada duyuldu; arsaba kutlama mesajları atmaya, öğretmen Abdullah Gül dından gazetelerde yer aldı. Ancak sahte Milli adayları da atama taEğitim Bakanı Avcı’ya leplerini yeni bakana mesaj yağmaya devam iletmeye başladı. Oysa etti. hesabın profilinde bile Sahte hesap oltasına “Fake Milli Eğitim Babinlerce kişinin takılmakanı” olduğu, yani hesı karşısında sahte Basabın sahte olduğu kan Avcı yaşanan bu vurgusu yapılıyordu. durumu özetleyen çok Oltaya ilk düşen önemli ve anlamlı bir AKP’lilerden biri AKP açıklama yaptı: Merkez Karar Yönetim “Gördüm ki yetişkinKurulu üyelerinden Edibe Sözen oldu. Sö Tayyip Erdoğan lerin sorgulama yetisi pek yerinde değil. Lakin zen, sahte hesaba tebrik mesajı atarken; Bilecik Bele gelecek nesilden, çocuklarımızdiye Başkanı Selim Yağcı, dan umudum var.” Sahte bakanın gönderdiği farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri, hatta bazı bir sonraki mesaj da “Eğitim gazeteciler aynı yanılgıya düştü. şart!” oldu. Gerçekten de ara24 Ocak akşamı, çoğu AKP’nin larında pek çok siyasetçi, yöçeşitli il ve ilçelerinde yönetici netici, öğretmen ve öğretmen olan çok sayıda kişiden “Rab adayının bulunduğu binlerce bim yâr ve yardımcınız olsun” kişinin sorgulamadan sahte ve “Rabbim utandırmasın” me hesaba mesaj göndermeleri sajları peş peşe atıldı. karşısında daha anlamlı bir Bakanlığın özellikle taşra tespit yapılamazdı. CHP’Lİ TOPRAK’TAN ‘SU KANUNU TASARISI’ UYARISI: HALKEVLERİ’NİN EĞİTİM ÇALIŞTAYI SONA ERDİ Su kaynakları devredilecek ‘Din, yaşama empoze edildi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca hazırlanan “Su Kanunu Tasarısı”yla Türkiye’nin su kaynaklarının 49 yıllığına yerli veya yabancı kullanıcılara devredilmek istendiğini belirterek uyarılarda bulundu. Toprak, tasarının kamuoyundan saklandığına da dikkati çekti. Toprak, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Getirilmek istenen yasayla, devlet kendi suları üzerindeki egemenlik ve kullanım haklarından vazgeçmektedir. Kamuoyundan gizlenen tasarıda su, ticari bir meta olarak değerlendirilmektedir. Tasarıyla yeraltındaki sular, kaynak suyu, memba, çay, dere, nehir, ırmak, tabii ve suni göller ile geçiş ve kıyı suları, özetle tüm su kaynaklarının 49 yıllığına devredilmesi, özelleştirilmesi, uluslararası veya yerli su işletmecilerine satılması, kullanım hakkının devri öngörülmektedir. Tüm topluma ait ülke su varlığının böyle bir devre konu edilmesi düşünülemez. Tasarı, kamuoyuyla paylaşılmalıdır.” İstanbul Haber Servisi Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri’nin çağrısıyla eşit, parasız, bilimsel, anadilinde, laik eğitim için mücadele eden veliler, öğretmenler, öğrenciler, bilim insanlarının yan yana geldiği “Büyük Eğitim Hakkı Çalıştayı” dün sona erdi. 4+4+4 sistemi ile eğitimde gericiliği belirginleştirdiği vurgulanan çalıştayda, din eksenli hayatın toplum yaşamına empoze edildiğine dikkat çekildi. Şişli Kent Kültür Merkezi’nde iki gün süren ve dün sona eren çalıştaya çok sayıda öğretmen, lise ve üniversite öğrencisi, akademisyen ve eğitim hakkı savunucuları katıldı. Öğretmen Ali Haydar Aslan, “72 aydan küçük çocukların okula değil anaokuluna gönderilmesi gerekir. Anaokulları da ulaşılabilir ve ücretsiz olmalıdır” dedi. Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi yöneticisi Ziya Özden “Kanundan çıkarılan ‘parasız eğitim’ ibaresi engellileri eve kapattı” diye konuştu. Konuşmaların tamamlanmasının ardından sonuç bildirgesi okunup, sloganlar atılarak çalıştay son buldu. Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected]