19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR SUNDANCE FİLM FESTİVALİ’NİN KAZANANLARI BELLİ OLDU 17 J. J. Abrams ile ‘Star Wars Bölüm 7’ Gerçek hikâyeler rağbet gördü Kültür Servisi Bu yıl düzenlenen Sundance Film Festivali’nin kazananları belli oldu. Festivalin “Büyük Jüri Ödülü” ve “İzleyici Ödülü”nü, Ryan Coogler’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Fruitvale” filmiyle Steve Hoover’ın yönetmenliğindeki “Blood Brother” belgeseli paylaştı. Kaliforniya’da toplu taşıma durağı istasyonunda vurularak öldürülen 22 yaşındaki Oscar Grant’ın gerRyan Coogler çek hikâyesine dayanan “Fruitvale”in yönetmeanlatıyor. ni Coogler, ödülü alırken Festivalde, Kalyanee “Bu ödül evim ve aynı zaMam’ ın yönettiği Kamboçmanda Oscar Grant’ın yaya filmi “A River Chanşadığı, nefes aldığı, sevdiges Course”, “Uluslararaği, uyuduğu, kavga ettisı Belgesel” dalında, Muel ği, eğlendiği ve 22 yıl haO’nun yönettiği Güney Koyatta kaldığı yer olan Bay re filmi “Jiseul” ise “DünArea’ya gidiyor” diye koya Sineması” dalında ödül nuştu. kazandı. Steve Hoover’ın yöSundance Film Festinetmenliğindeki “Blovali, ünlü oyuncu Robert od Brother” ise HIV taRedford’ un kurduğu Sunşıyan yetimlerle çalışmak dance Enstitüsü tarafından için Hindistan’a giden genç düzenleniyor. Amerikalı Rocky Braat’ı Sonra alıp başımızı gittik... Ne neşeli bir gruptuk, gamsız, içten, dost canlısı… Sonra alıp başımızı gittik. Hüzünle karışık bir ağrı hiç dinmedi u Edip Cansever’in dediği gibi: “Belki de alıp başımı gideceğim / Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin / Nereye, ama nereye olursa gitmenin / Hüzünle karışık bir ağrısı.” Zaman zaman bir karşılaşma, Numan Pakner ve Mahir Canova birlikte. bir dize, bir şarkı içimdeki tellere basıyor ve tekrar dönüyorum hâkim rengin neşe olduğu o gamsız yatro arasında gider gelirdi. Ya Numan Pakner? dünyaya, oraya sığınıyorum. Numan Pakner Odası İlkgençliğimdeki arkadaşların belleğimde ayrı bir yeri var. Hiç araç geçmeyen ve nereye uzandığı belli olmayan, incelerek ufuk çizgisinde yok olan bir yolda, rengârenk bir durakta birlikte bir şeyler beklemişiz gibi geliyor bana. Sonra o durmuş sandığımız zaman akıp geçmiş ve bir gün otobüsler gelmeye başlamış peşi peşine, birer ikişer binip gitmişiz hepimiz… O gidişin hüznü özellikle belli bir yaşı geçtikten sonra, derinlerden su yüzüne çıkmak için fırsat kolluyor. Edip Cansever’in dediği gibi: “Belki de alıp başımı gideceğim / Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin / Nereye, ama nereye olursa gitmenin / Hüzünle karışık bir ağrısı.” Zaman zaman bir karşılaşma, bir dize, bir şarkı içimdeki tellere basıyor ve tekrar dönüyorum hâkim rengin neşe olduğu o gamsız dünyaya, oraya sığınıyorum. Kim bilir belki de zamanın akışını durdurmaya çalışıyorum kendimce… Kısa bir süre önce Orhan Oğuz’la yaptığım bir telefon konuşması da beni alıp götürdü o günlere. “Emel, bizim o gruptan da ne çok sanatçı çıktı düşünebiliyor musun?” dedi sevgili Orhan, sonra aklımıza gelen isimleri saydık karşılıklı. 1965’lerde Nişantaşı’nda neşeli, şamatacı bir gruptuk; genellikle Ömür Pastanesi’nde toplanır, herkesten ve her şeyden ama en çok da sanattan konuşurduk. 196869’a kadar sürekliliğini koruyarak sürdü bu arkadaşlık, sonra herkes bir yol tutturdu, hepimiz gittik… Kimler vardı bu grupta? Orhan Oğuz, Kâzım Hün, Ali Tara, Coşkun Göğen, İzzet Yasar, Seçkin Yaşar, Fehmi Gerçeker, Şehrazat Söylemezoğlu, Emin Erişirgil, Numan Pakner… Orhan daha o zamandan kafasına koymuştu, kameranın arkasında olacaktı. Fotoğraf makinesi vardı ama kamera edinmenin yolunu bulamamıştı henüz. Coşkun ise kameranın önünde olmak konusunda ısrarcıydı. İzzet’in yazarlık, Seçkin’in sinema ilgileri daha o zamandan belliydi. Emin’in sesi çok güzeldi, İtalyanca Peppino di Capri şarkıları söylerdi. Ali grubun zekâ küpüydü. Sevinç Tevs’in kızı Şehrazat’ın (hepimizin Şehro’su) da sesi çok güzeldi, müziğe ilgisi o zaman da çok fazlaydı. Hadi Hün ile Samiye Hün’ün oğlu “Hamlet” Kâzım ve ben grubun tiyatro kanadıydık. Fehmi ise sinema ile ti n Kültür Servisi 2015’te vizyona girmesi planlanan yeni “Star Wars” filminin yönetmeni, J. J. Abrams olarak belirlendi. Disney’in yapımcılığını üstlendiği yeni devam filmi “Star Wars Bölüm 7”nin senaryosununsa “Oyuncak Hikâyesi 3”ün senaristi Oscarlı Michael Arndt tarafından yazılacağı açıklanmıştı. BAKİ DUYARLAR’DAN YENİ ALBÜM: KEMENJAZZ Yeni albümün ilk konserleri yolda Kültür Servisi Piyanist ve besteci Baki Duyarlar’ın üçüncü albümü “Kemenjazz” Ada Plak etiketiyle çıktı. Önceki albümlerinin aksine bu kez sözlü eserlere de yer veren Duyarlar’ın albümündeki biri hariç tüm beste ve düzenlemeler kendisine ait. Albümde, Duyarlar’a kemençesiyle Derya Türkan, kontrabasta Erdal Akyol, davulda Cem Aksel eşlik ediyor. Ayrıca projede yorumcu olarak İncesaz’dan tanıdığımız Dilek Türkan ve sözlere de imzasını atan Azize ve trompetiyle Şenova Ülker konuk müzisyen olarak yer alıyor. Kemenjazz’ın bir diğer özelliği ise bestelerin tamamının virtüöz müzisyen Derya Türkan’ın kemençesinden çıkardığı özel sese yazılmış olmaları. Albüm bir anlamda iki yakın müzisyen dostun üretimlerini müzikseverler ile paylaşması olarak da tanımlanıyor. Yeni albümün ilk konserleri de 31 Ocak Perşembe saat 20.00’de Bursa Nilüfer Belediyesi Uğur Mumcu Sahnesi’nde ve 5 Şubat Salı saat 21.30’da Babylon’da gerçekleşecek. Nişantaşı 196568 19992000 sezonu için İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Toygun Orbay’ın “Mat” oyununu sahneye koyuyordum. Devlet Tiyatroları’ndaki ilk projemdi. Provalarda ben de oyuncularla birlikte beden çalışması yaptığım için bana ayrı bir oda verdiler, “Siz de burada hazırlanın” dediler. Baktım, kapıda “Numan Pakner Odası” yazıyor. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Zühtü (Erkan) “Ne oldu” diye sordu. “Numan’ın odasıymış” dedim, başka bir şey diyemedim. Numan, incecik, atletik yapılı, esmer, yeşil gözlü, ne giyse üstüne yakıştıran bir çocuktu. 1967 veya 1968’de Osmanbey’deki Gençler Mağazası bir defile düzenlemişti, Numan’ın annesi de mağazanın müdiresiydi, öyle olunca “teenage” mankenliği Numan ile ben üstlenmiştik. Sonra tiyatroyu merak etmeye başladı, “Yapabilir miyim sence” diye sordu. “Kesin yaparsın” dedim, Numan’ı aldım İBŞT’ye götürdüm. “Othello” oyununa aldılar onu. Başrollerde Agâh Hün ile Tijen Par oynuyordu. Numan çok sevdi tiyatroyu. “Ama bunun okulunu okumak lazım” dedi. “Sence konservatuvar sınavlarına girsem kazanır mıyım” diye sordu bir gün. “Tabii ki kazanırsın” dedim. Gerçekten de gitti Ankara’ya, kazandı sınavı, yatılı okudu. Yollar ayrıldı. Onun mezun olup Cüneyt Gökçer tarafından Devlet Tiyatrosu kadrosuna alındığı dönemde ben hapisteydim. Türkiye’nin üstünden 12 Mart geçmişti. Devlet Tiyatroları’nda çalışırken birlikte görev yaptığım veya tanıdığım birçok sanatçı Numan’la aynı sınıftan: Cemil Özbayar, Erkan Alpago, Mehmet Gökçer, yitirdiğimize hâlâ inanamadığım sevgili Teoman Gülen. Numan’ın 1997’deki vakitsiz ölümünün ardından Modern Folk Üçlüsü grubundan Dr. Ahmet Kurtaran, Hıncal Uluç’a bir faks çekmiş, o da köşesinde yayımlamıştı bu mektubu: “Gösterişten, sansasyondan hep kaçmış, gerçek bir sanatçı gibi yaşamıştı ve bunun doğal sonucu olarak ertesi günkü gazetelerde ne bir haber, televizyonlarda ne bir görüntü vardı, Numan hakkında! Bugünkü değer yargılarında, kaybolan bir kentin, kaybolan bir kültürün, kaybolan bir İstanbul efendisinin ardından bahsedilecek ne gibi bir yanı olabilirdi?” Ne neşeli bir gruptuk, gamsız, içten, dost canlısı… Sonra alıp başımızı gittik. Hüzünle karışık bir ağrı hiç dinmedi. n Kültür Servisi 2000 AD’nin yayımladığı İngiliz çizgi romanın “Closet” adıyla çıkacak son sayısının internette yayımlanan bölümünde, çizgi roman kahramanı Judge Dredd’in bir erkekle öpüşmesi, bazı okurları tarafından tepkiyle karşılandı. Hatta, okurlardan bazıları dergiyi “yakmakla” tehdit etti. Bunun üzerine serinin yazarı Rob Williams, bir açıklama yaparak çizgi romanların homofobiyle savaşmak için iyi bir mecra olduğunu söyledi. Okurlardan ‘öpüşme’ye tepki n Kültür Servisi Pera Film, Pera Müzesi’ndeki “Çöl ve Deniz Arasında: Ürdün Güzel Sanatlar Galerisi’nden Bir Seçki” sergisine eşzamanlı olarak “Binbir Gece Masalları: Arap Sineması’na Bir Yolculuk” programını izleyiciyle buluşturuyor. Altın Palmiye’ye ödüllü “Kor Yılların Tarihi”nin yanı sıra 1960, 70 ve 80’li yıllardan klasikler ve bölgeden yeni dönem filmlerin yer aldığı program, 1 27 Şubat tarihlerinde hayata geçiyor. Kurgu ve belgesel yapımlardan oluşan etkinlikteki dokuz film Ürdün, Cezayir, Lübnan, Mısır ve Filistin’den, Arap sinemasının en başarılı örneklerini sunacak. Pera’da ‘Binbir Gece Masalları’ DEVLET TİYATROSU SANATÇILARI DERNEĞİ’NDEN AKÜN VE ŞİNASİ SAHNELERİNİN SATIŞINA TEPKİ ‘Halkın malı kullanımdan kaçırılamaz’ Kültür Servisi Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği, Akün ve Şinasi sahnelerinin satılması üstüne bir açıklama yaptı. Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği Genel Başkanı Erdinç Doğan, “Akün ve Şinasi, Başkent Ankara’nın en güzel eserlerinin sahnelendiği, şehrin en çok seyirci toplayan, dünya standartlarında modern ve pırıl pırıl iki koca tiyatro sahnesidir” diye başlayan açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu işletmeler bazı kişilerin veya şirketlerin şahsi menfaatleri için kurulmamıştır; halkın yararına, halk için kurulmuştur! Halkın malını halkın kullanımından kaçırmak gibi bir hakkınız ola maz. Bu yüzden Emek İnşaat Yönetim Kurulu ve bağlı bulunduğu Bakanlık, asıl temellerini unutmaksızın hareket etmeli; kendini halkın hizmetinden çekmemelidir.” Açıklamada, Akün ve Şinasi sahnelerinin yalnızca birer bina değil, Ankara’nın kültür sanat yaşamını canlı tutan, halkın soluk aldığı, merkezi birer sosyal ortamı da olduğuna dikkat çekildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle