22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2013 ÇARŞAMBA kultur@cumhuriyet.com.tr 14 ? Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi internet sitesindeki ‘Kim Kimdir?’ bölümünde yer alan isimler ve bilgiler tartışma yarattı KÜLTÜR Sosyal sorumluluk projeleri, sanat dünyamıza katkıları ve hayırseverliğiyle örnek bir Cumhuriyet aydınıydı Kaşgarlı Mahmut, Kanuni var, İnönü yok! SELDA GÜNEYSU ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan “Kültür Portalı”ndaki “Kim Kimdir?” bölümünde, Osmanlı padişahları Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Türk devlet adamları Yusuf Has Hâcib, Kül Tigin, Karamanoğlu Mehmed Bey, Kutlamışoğlu Süleymanşah gibi isimler yer alırken Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı İsmet İnönü’nün bulunmaması dikkat çekti. Bakanlıkça hazırlanan ve “test yayını” olduğu belirtilen resmi internet sitesindeki “Kim Kimdir?” bölümünde, yazarlarımız İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Ataol Behramoğlu ile mizah yazarı Aziz Nesin, Oğuz Atay gibi isimler “bir paragraflık” bilgiyle geçiştirilirken, Necip Fazıl Kısakürek, Yahya Kemal Beyatlı gibi isimlere de geniş yer veriliyor. Sitede ayrıca Türkiye sosyalist tarihinin önemli isimlerinden siyasetçi Mihri Belli ve yazar Oya Baydar’ın da adı yer almıyor. Sitede, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’ın etkisinde kalarak devleti yönetmesi de “şahsi kusur” olarak nitelendiriliyor. “Yazarlar, devlet adamları” gibi kategorilerin belirtilmediği sitede, Osmanlı padişahları ve devlet adamları, ayrıca Türk devlet adamları ve hükümdarları isimleri ve kişisel bilgileri ile yer alırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adı bile geçmiyor. Sitede bu kadar çok Türk hükümdara ve yöneticilerine yer verilirken, Cumhuriyet dönemi Türk devlet adamlarından Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi isimlere de değinilmediği görülüyor. Asım Kocabıyık’a veda Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizdeki topluluklar da yeni yılı vals coşkusuyla kutlamakta. Aralık ayının son haftasından ocak ayının ortasına kadar düzenlenen konserler ve Mezzo kanalının yayınları bir başka atmosfer yaratıyor. Yeni yıl konserleri deyince Viyana’nın Johann Strauss ailesi ve Franz Lehar gündeme gelir. İş Sanat Viyana Strauss Orkestrası’yla yeni yılı kutladı. İDSO ve İDOB coşkulu mozaik programlar yaptılar. BİFO ise yeni yıl kutlamasını ocak ayına bıraktı: 10 Ocak’ta Sacha Goetzel yönetiminde ünlü tenor Herbert Lippert’i ve genç soprano Alexandra Reinprecht’i konuk ediyor. Operetlerden neşeli ezgiler, valsler, polkalar sunacaklar. Bu konserde Borusan ailesi ve İstanbul sanat çevresi ? BİFO 10 Ocak’taki yeni yıl kutlamasında Sacha Goetzel yönetiminde ünlü tenor Herbert Lippert’i ve genç soprano Alexandra Reinprecht’i konuk ediyor. Operetlerden neşeli ezgiler, valsler, polkalar sunacaklar. Bu konserde Borusan ailesi ve sanatseverler Asım Kocabıyık’ı bir kez daha özlemle anacak. bilincindeydi. Her yaptığını, alçakgönüllülük şemsiyesi altında gerçekleştirdi.” Borusan Kocabıyık Vakfı bütün özel sektöre örnek olacak bir vakıf. Nejat Eczacıbaşı’nın kurduğu İstanbul Kültür Sanat Vakfı gibi her iki vakıf da kurulduğu günden beri İstanbul’un sanat yaşamını yücelttiler. Bu vakıfların katkısı İstanbul’u hatırı sayılır bir sanat merkezi haline getirdi. Görgülü ailelerin alçakgönüllü temsilcileri olarak gösterişten uzak durdular. Dünya sanatçılarını yanı başımıza getirdiler, bizim sanatçılarımızı yüceltip, onlara parlak olanaklar yarattılar. Asım Bey bir konuşmasında, “Benim en değerli varlığım ailemdir. Eşim, çocuklarım, torunlarım” demişti. Bir sanayici olarak devlet kaynaklarının bir yere kadar yettiğini çok iyi biliyordu. Kültüre kaynak yaratmayı da özel sektör için bir sorumluluk olarak kabul ediyordu. Vakıf yönetim kurulu başkanı Ahmet Kocabıyık’tan gelen bu yılın Borusan armağanı harika bir kitap: Ertuğ&Kocabıyık Yayınları’ndan “Nemrut Dağı’nın Tanrıları”. Ahmet Ertuğ’un müthiş fotograflarıyla bezenmiş. Oxford profesörü Roland R.R.Smith’in metni derin bir araştırmayı akıcı bir biçemle ortaya koyuyor. Nemrut ve tanrıları için nice kitap yazılmıştır. Bu çalışma ise yeni bir bakış açısıyla coğrafi yöreye yayılıyor; zaman içinde Nemrut’u gün yüzüne çıkartan araştırmacıların bulgularını birleştiriyor. Biz müzikseverler Asım Bey’i sanat dünyamıza katkıları için şükranla anarken, onu BİFO konserlerinde sade bir dinleyici olarak özleyeceğiz. Kamil Masaracı’dan ‘Kültürlü Hadiseler’ Gazetemizde en ilgi çeken bölümlerden biri de sanırım karikatürlerin olduğu sayfalar. Buralarda ülkemizin birbirinden değerli karikatür sanatçılarının ürünleri yayımlanıyor. Günlük haber ve yorum sınırlarını aşıp kültürün evrensel diliyle buluşturuyor okurları. Kamil Masaracı’nın kültür sayfasında, kültür sorunları üstüne çizmesinin de ayrı bir tadı var. Onun çizgileri ve yazıları kültür konulu olsa da aslında, günümüz toplumunun sürüklendiği akıldışılık çizgisidir. Bu karikatürlerden bir bölümü geçen günlerde Kültürlü Hadiseler (Caretta Kitapları) adıyla kitaplaştı. Kitap, gazete sayfalarında gün gün izlediğimiz karikatürlere topluca bakma, değerlendirme olanağı veriyor. Bu karikatürlerde öyle olaylar konuluyor ki önümüze, önce şaşırtıp, gülümsetiyor. Sonra ardındaki mizahın içimizde açtığı acı duyguyla sarsılıyoruz. Kamil Masaracı’nın mizahındaki çarpıcılık da buradan doğuyor: Olmayacak şey diye gülümsediğimiz olay aslında her gün gördüğümüz sıradan şeylerden biridir. Bu konuların başında da sanat ve kültür kavramlarının toplum hayatındaki karşılıklarının yarattığı komiklikler gelir. Aslında sanatın uzağındaki insanların sanat olaylarına kendi günlük hayatlarının dar pencerelerinden bakmasıyla oluşan karşıtlıkların doğurduğu çarpıcı mizahtır önümüze serilen. Günümüz iletişim olanaklarının insanları bilgilendirmek yerine şaşkına çevirmesinin parlak yansımaları görülür bu karikatürlerde. “Bir müzisyenin daha şarkıları dinlemeye takıldı.” “Bakan yaptığı açıklamada opera ve tiyatroya vize uygulaması düşünülmediğini söyledi.” “Ünlü oyuncu kitap okumak için Amerika’ya uçtu.” “Kitapçıların hâlâ neden kebapçı olmadığına dair soru önergesi verildi” ve daha sayısız benzer örnekler, güncel siyasal ve toplumsal gerçeklerin nasıl bir saçmalık sarmalına dönüşüverdiğini gösterir. Bu çarpıcı karşıtlıklar yaratır mizahı. Bu koyu mizah, ne yazık ki ülkemizin bugün içinde yaşadığı karanlık süreçten besleniyor. Toplum öyle bir yozlaşma süreci içinde ki akıl ve ruh sağlığından kuşku duymamak elde değil. Sanki bütün iletişim olanakları toplumu çıldırtmak için seferber olmuşlar. Bu yüzden kültüre, sanata ilişkin her şey Kamil Masaracı’nın karikatürlerinde yansıdığı gibi, toplumsal yaşamın yozlukları içinde eriyip gitmektedir. Karikatürlerden içimize işleyen acı gülümseyiş işte bu yokoluş sürecinin üzerimizde bıraktığı tattır. Karikatür sanatının karanlıkları dağıtan, yaşama sevinci yaratan yanı, Kamil Masaracı karikatürlerinde beni bir kez daha mutlu etti. Ülkemizin ve insanlarımızın daha mutlu ve özgür günler yaşayacağı bir yeni yıl dileğiyle… değerli Asım Kocabıyık’ı bir kez daha özlemle anacak. Türk sanayisine büyük hizmetleri, Borusan grubunu kurup bir dünya şirketine dönüştürmesi, sosyal sorumluluk projeleri, sanat dünyamıza katkıları ve hayırseverliğiyle, örnek bir Cumhuriyet aydınıydı Asım Bey. Doğan Hızlan onu şöyle anlatmış: “Bir kentte yaşayan işadamının kültürel sorumlulukları olduğunun Ezber bozan seramikler... Kemal Tizgöl’ün ‘Şeylerin Ruhu’ isimli sergisi Eskişehir Çamurdam Sanat Atölyesi’nde ? Tizgöl, klasik ve geleneksel uygulamalardan ne kadar uzaklaşılabileceğini sorgularken, seramiğin sanatta kullanım olanaklarının sınırlarını yok etmeyi ve böylece malzemeye yeni bir çerçeve oluşturmayı da hedefliyor. EBRU NALAN SÜLÜN da seramiğin sanatta kullanım olanaklarının sınırlarını yok etmeyi ve böylece malzemeye yeni bir çerçeve oluşturmayı da hedefliyor. Bu durum ise sanatçının malzeme duyarlılığının artmasına ve deneysel tavrının güçlenmesine sebep olmuş. Biraz daha iptidai bir şekilde öne çıkmak isteyen tesisat malzemeleri, sanatçının seramiklerinin genelinde farklı kılıklarda kar Popüler tarih ‘Perşembe Konuşmaları’nda ? Kültür Servisi Tarih Vakfı “Perşembe Konuşmaları”nın yarınki konuğu Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş olacak. Saat 18.30’da başlayacak etkinlikte Kuyaş, kamusal alanda tarih kavramını popüler yayınlar üzerinden inceleyecek. Kuyaş konuşmasında tarihi romanlara, tarih dergileri ve televizyonlardaki tarih programlarına artan ilginin nedenlerini ve popüler tarihçiliğin tarihsel tartışmaya herhangi bir zenginlik katıp katmadığını irdeleyecek. Kemal Tizgöl’ün Ankara Galeri Soyut’ta açılan “Şeylerin Ruhu” isimli seramik sergisinin ikinci “Retro adımı Eskişehir ÇamurSigilla ”, Refrakter ta, kalı dam Sanat Atölyesi’nde k ba bas il, renklend iril arak şe açıldı. killend miş Terra irme, 2 Sanatçının güncel seramik sanatı içeri012. şımıza çıkısinde konumlandığı yer, ezber bozan bir yorlar. Seramiğin eklekyapısallığa sahip. Sergide atık materyaltik bir biçime dönüşmesi de bu nokler, seramiğin organik değerleri ile birletada başlıyor. Bu eklektik tavrı resimselşiyor. Oyunsallıklarla gerçeklikler ve liğe dönüştüren ve gerçekliğe yaklaştıran kopyaların bir arada kullanılması ile gelidiğer unsur ise renk kullanımı. Daha önce şen yaratı süreci algıda yanılsama yaratırastlamadığımız renkler bu seramiklerde yorlar. Kullandığı tekniğin genellikle envar. Deneysel bir tavırla elde edilen pardüstriyel seri üretimdeki varlık değerine lak renkler, seramiklerde malzemeler karşılık Tizgöl, bu sergide kendi seri üreüzerinden yanılsama yaşamamızda ana tim fabrikasını kuruyor. etmen olarak kullanılmışlar. Tüm renkler Seramiğin geleneksel geçmişine bakılflorasan, çarpıcı ve iddialılar. Seramikte dığında birçok uygulamalarla karşılaşmak mümkün. Seramikler astarlıdır, sırlı görmeye alışık olduğumuz bejler, soft yeşiller, kahveler, hardallardan sonra kırmıdır, dekorludur... Tizgöl, bu klasik ve gezılar, parlak yeşiller, sarılar bu kez ışıl ışıl leneksel uygulamalardan ne kadar uzakrealiteleri ile karşımızdalar. Malzeme ve laşılabileceğini sorgularken, aynı zaman renk arasındaki kurgulanmış ilişki sanatçının bu konudaki titizliğini, ustalığını gözler önüne sermekte. Bu sergi Tizgöl’ün daha önce yaptığı eserleri yeniden okuma özelliğine de sahip. Sanatçı bu konuda “Ben işlerime bir zaman verdim ve şimdi onları farklı ve yeni bir çehre ile tekrar sunuyorum. Eski işlere göre bu işler onların farklı bir bakış açısı ile format atılmış halleri” yorumunu yapıyor. Bu formatta, ana teknik olarak kullanılan seramik ile birleştirilen junk tavır ve bu süreçte sanatçının elde ettiği malzeme hâkimiyeti Kemal Tizgöl’ün bu sergide elde ettiği başarısının özeti. Sergi 8 Ocak’a dek izlenebilir. sahneye taşıdığı Çinli yazar Nick Rongjun Yu’nun “Yalanın Ardındaki” oyunuyla sezona devam ediyor. 5, 18, 26 Ocak’ta saat 20.30’da, 13 ve 30 Ocak’ta saat 15.30’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşacak oyun, karısını öldürmekle suçlanan psikiyatristle, kendisini cinayeti çözmeye adamış bir dedektif arasında geçiyor. Melisa İclal Gürman’ın yönettiği oyunda, sorgulayanla sorgulananın kimlik çatışmaları, suç ve ceza kavramları ele alınıyor. Erkekliğin, kadın üzerinden oluşumunu da sorgulayan oyun, baskışiddet, psikolojik işkencenin toplumsal boyutlarını araştırıyor. Memetcan Diper, Faik Üretmen ve Öykü Özaydın’ın rol aldığı oyunu Türkçeye kazandıran ise Zeynep Nutku. BİZİM TİYATRO’NUN YENİ OYUNU Tiyatro, Türkiye’de ilk kez Kültür Servisi Bizim ‘Yalanın Ardındaki’ gerçekler SABANCI MÜZESİ’NDEKİ SERGİ 6 OCAK’TA BİTİYOR BLUE SCREEN TEKNİĞİ İLE PERFORMANS ‘Monet’nin Bahçesi’ kapanmadan... Kültür Servisi SÜ Sakıp Sabancı Müzesi’nin 2012 yılının en önemli sergilerinden birine imza attığı “Monet’nin Bahçesi” sergisi 6 Ocak’ta sona eriyor. Dünyadaki en büyük Monet koleksiyonuna sahip Marmottan Monet Müzesi’ndeki eserlerden derlenen sergide, izlenimcilik akımına ismini veren Claude Monet’nin geç dönem bahçe manzaraları, ünlü nilüferleri ve Japon Köprüsü tabloları yer alıyor. Seçkinin bir önemi de Monet’nin Giverny’deki muhteşem bahçesiyle tanınan evindeki eserlerden oluşması. Ünlü ressamın yaşamı boyunca aile koleksiyonunda sakladığı, hiç sergilenmemiş bu yapıtlarının dünyayı dolaşmaya ilk olarak İstanbul’dan başladığını da hatırlatalım. Sergi, 20. yüzyılın sanatına yön veren izlenimcilik akımının ilginç temsilcilerinden birine hem de onun bu akım içinde kendine kurduğu dünyaya bakmak için iyi bir fırsat. (0 212 277 22 00) ‘Gerçeğin ta kendisi’ Dantel’de Kültür Servisi Proje tasarımı ve koreografisini Can Bora’nın yaptığı tiyatro, dans ve videodan oluşan “Dantel ”adlı performans 17 Ocak’ta saat 20.00’de Akbank Sanat sahnesinde izleyici ile buluşacak. “Blue screen tekniği” ile zihin hareketleri, düşünceler, fanteziler gibi görünmeyen unsurları görünür kılan bir saatlik gösteri, “gerçeklik” ve “yanılsama” kavramlarını araştırıyor. Sinemada “illüzyon aracı” olan blue screen, tiyatro sahnesinde ise “gerçekliğin ta kendisi” olarak karşımıza çıkıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle