19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2013 ÇARŞAMBA [email protected] 10 EKONOMİ ABD uçurumdan döndü Ekonomi Servisi ABD’de 2001 yılında George W. Bush döneminde başlayan 11 yıllık vergi indirimi planı dün sona erdi. Mevcut vergi indirimleri üzerine oturmuş ABD ekonomik yapısının, bu indirimlerin sona ermesiyle resesyona sürüklemesinden ve bunun “mali uçurum”a yol açmasından korkuluyordu. ABD Senatosu, önceki gece, 8’e karşı 89 evet oyuyla “mali uçurum”u önleyen tasarıyı onayladı. Tasarı uyarınca, otomatik harcama kesintilerinin 2 aylığına ertelenmesi ve yıllık gelirleri 400 bin dolar ve aşağı olan bireyler ile yıllık geliri 450 bin dolar ve aşağı olan ailelerin önceki başkan George W. Bush dönemi vergi indirimle ABD Senatosu, 8’e karşı 89 evet oyuyla ‘mali uçurum’u önleyen tasarıyı onayladı 2012’nin Sınıfsal Bilançosu (6) ? ABD’de Bush dönemi vergi indirimleriyle ilgili aylardır süren tartışmalar önceki gece son buldu. Buna göre; yıllık geliri 400 bin dolara kadar bireylerle yıllık geliri 450 bin dolara kadar olan ailelerin vergi indirimleri devam edecek. Harcama kesintileri iki ay ertelenecek. rinin devam etmesi öngörülüyor. halinde, geriye dönük olarak 1 Ocak’ı da kapsayacağı için kriz atlatılmış olacak. Ancak, Obama yönetimi ve Kongre’nin, gelecek dönemde harcama kesintileri konusunda daha kapsamlı bir anlaşmaya varması gerekiyor. Tatil mesaisi Gece yarısına kadar tasarı geçirilemediği için ABD teknik olarak “mali uçuruma” düşse de yılbaşı tatilinde atılan bu adım endişelerin atlatılmasını sağladı. Ancak, tasarının yürürlüğe girmesi için Temsilciler Meclisi tarafından da onaylanması ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından imzalanması gerekiyor. Kongre’nin tasarıyı geçirmesi Neden mali uçurum? Siyasetçiler anlaşamasaydı 109 milyar dolarlık harcama kesintisi ve vergi artışları dün itibarıyla kendiliğinden devreye girecekti. İndirimlerin sona ermesinin ABD piyasalarını sarsacağı, şir ketlerin kâr oranlarını azaltıp ekonomiyi resesyona sürükleyeceğine kesin olarak bakılıyordu. Senato’da bir anlaşmaya varılamamış olsaydı bunun yaratacağı temel risk, ABD devletinin üst borçlanma sınırı olan 16.4 trilyon dolara şubat ya da mart ortası gibi ulaşacak olmasıydı. ABD’nin borçlarını geri ödeyememesi söz konusu olacaktı. Economic Policy Institute’un (İktisat Politikası Enstitüsü) tahminine göre paketin toplamı, borçlanma için 732 milyar dolar ek kaynak yaratacak. Vergi indirimine bireyler için 400, aileler için 450 bin dolarlık tavan koyulmasıyla 202 milyar dolar ek gelir yaratılması öngörülüyor. Paketin orijinal hali 128 milyar dolarlık kesintinin bu yıl yapılmasını öngörüyor. En Mağdurlar: İşsiz ve Güvencesizler... Yeni bir yıla işsiz girmek, diken üstünde, her an işsiz kalma korkusuyla güvencesiz girmek, herhalde en istenmez hallerden biri. Ama ne yazık ki dünyada ve ülkemizde milyonlar, yeni bir yıla bu ruh haliyle, bu sorunla girdi. Belki cebinde beş para olmadan, belki küçük bir kutlama yapamadan, çoluk çocuğuna bir armağan alamadan… İşsizlik ve güvencesizlik en önemli sorunlar ama AKP rejimi bu sorunlara sadece omuz silkiyor, sorunu gerçeğinden önemsiz gösteriyor. Devletin bir kurumunun sayıları ötekini yalanlıyor. İş ve İşçi Bulma Kurumu İŞKUR, eylül için kayıtlı işsiz sayısını 2 milyon 121 bin olarak bildirirken TÜİK’in işsiz olarak ilan ettiği sayı, 2 milyon 539 bin kişi. Bu durumda, İŞKUR’da kayıtlı işsizler, TÜİK’in açıkladıklarının yüzde 83.3’ü. Yani TÜİK şuna inanmamızı bekliyor: Benim istatistiklerimdeki her 100 işsizden 83’ü İŞKUR aracılığıyla iş arıyor!.. Bu saçmalık defalarca bu sütunda yazıldı, daha da yazılacak. Ama dağdan taştan, molozdan ses çıkıyor da TÜİK’ten, iktidardan bir ses, bir açıklama çıkmıyor. TÜİK’in 2.5 milyon işsizi “resmi işsiz”ler; iş aramaktan umudunu kesmişleri; iğreti işlerle geçinmeye çalışanlar “işsiz” saymıyorlar. İşveren sendikalarının çatı örgütü TİSK bile “geniş tanımlı işsizler”in sayısının 5 milyona yaklaştığını saklayamaz durumda. ??? 2013’e en mağdurlar safında giren milyonlarca da güvencesiz var. İşi olan 12.5 milyon özel sektör işçisinden 3.7 milyonu güvencesiz, sigortasız, yani kaçak çalıştırılıyor. Bu, her 3 özel sektör işçisinden 1’inin kaçak, güvencesiz çalıştırılması demek. Vasıfsız emek çalıştıran sanayinin çeşitli kollarında, hastane, turizm, perakende, ulaştırma, depolama gibi hizmet sektörlerinde kaçak işçi istihdamı çok yaygın. Asgari ücretin bile altında çalışan bu güvencesizlere bir de komşu ülkelerden gelen, yüz binleri bulan kaçak, göçmen işçileri eklemek gerekiyor. AKP rejimi, TV ekranlarındaki kamu spotlarıyla güya kaçak istihdama karşıymış, kayıtlılıktan yanaymış gibi görünüyor. Kayıtlılık, aslında işine geliyor. Çünkü, sigortalılık arttıkça, SGK’nin prim gelirleri, Maliye’nin de vergi gelirleri artıyor. Ama öte yandan sürekli gündemde tuttuğu ve gerçekleştirmek için fırsat kolladığı “esnek çalışma rejimi” ile de yeni emek saldırılarının hazırlığı içinde. Kıdem tazminatı hakkını, emeklilik kazanımlarını hedefe koyan yeni rejim, güya “sigortalılığı” garanti ediyor ama “8 saat için değil, çalıştırdığın saat kadarını öde” sistemi ile işverenlere emek maliyetini düşürme fırsatını hazırlıyor. ??? Bu sütunda 6 yazı boyunca farklı sınıfların yeni yıla nasıl girdiklerini anlatmaya çalıştım. Sermaye kesiminin finans kanadı hep tuzu kuru ve kazanan fraksiyon. Sanayi ve inşaat, yılı durgun geçirdiler ve geleceğe ilişkin doğrusu pek bir pusulaları yok, umutları içeride tüketici talebinin canlanmasında. Aslında finansı, sanayiyi, inşaatı ve öteki kesimleri birbirine karşıt, birbirinden kopuk gibi görmemek gerek. Aynı holding çatısı altında bütün bu alt kesimlerde faal grup şirketlerini görebilirsiniz. Birinden kaybetseler diğeri ile telafi edip suyun üstünde kalan da sonunda hep bunlar… Tarım üreticileri gerçekten sahipsizler ve didinerek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ücretliler, 20 milyon nüfus ve işgücünün dörtte üçü olarak hayatın akışına müdahale edecek potansiyele sahipler ama örgütsüz, dağınık, en önemlisi bilinçten, siyasi bir önderlikten yoksunlar. Yakın gelecekte hem dünya, hem Türkiye gündemi sakin sularda seyretmeyecek. Sisli, sürprizi, bilinmezi çok, azgın dalgalarla çalkalanan bir seferdeyiz. Bu meçhule giden gemide hangi sınıfın, nasıl dümen tutacağı bu yıl da önemli. AKP rejiminin işi hiç kolay değil. İç kavgaları büyük, ama kriz savuşturacak araçgereci de ellerinin altında bulundurmayı ihmal etmiyor, satıp savıp bütçeyi hep hazırlıklı tutuyor, odaklandıkları hedef için her şeyi göze alıyorlar. Hilebaz, kötü ve gaddarlar. Yine de zaafları çok. Ancak rejimin zaafları, otomatikman muhalefete zafer vaat etmiyor. Bunu uman saf ve tembel az değil. İktidarın altın tepsi içinde sunulacağını bekliyorlar. Daha çok beklerler… Emeğin ekonomik, siyasi, ideolojik örgütlülüğünü sağlamayı ön plana almayana, emek odaklı bir pusulası olmayana, yönetenlerin zaafları, tökezlemeleri, kendiliğinden bir şey getirmez. Eskinin yerine yeniyi inşa için mutlak çaba, mutlak sabır, cesaret ve kararlılık gerekiyor. İş Bankası Genel Müdürü Bali’ye göre 2013’te faizdeki düşüş imkânı sınırlı olacak Faizler daha da düşmez Cep’te vergi arttı Ekonomi Servisi Mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde ödenen vergi tutarı 37 liradan 39 liraya çıkarıldı. Maliye Bakanlığı’nın ‘Özel İletişim Vergisi Genel Tebliği’ Resmi Gazete’nin 4’üncü mükerrer sayısında yayımlandı. Buna göre, dünden itibaren geçerli olmak üzere mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde ödenen vergi tutarı, yüzde 7.8 oranında arttı. ? Adnan Bali, nakit kredi faizlerinin yüzde 14 civarına, konut kredi faizlerinin ise yüzde 10’a gerilediğini belirterek “Bankalar azalan fonlama maliyetlerini büyük ölçüde kredi faizlerine yansıttı” dedi. Ekonomi Servisi Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, enflasyonun mevcut seviyesi ve faiz oranlarında son dönemde kaydedilen hızlı düşüşler dikkate alındığında 2013’te faiz oranlarında daha fazla düşüş imkânının sınırlı olduğunu söyledi. Kredi faizlerinin 2012’nin son aylarında düşüş eğiliminde olduğunu anımsatan Bali, 2012 başında bankacılık sektörü genelinde yıllık bazda ortalama yüzde 20’nin üzerinde olan nakit kredi faizlerinin yıl sonunda yüzde 14 civarına, yüzde 14 seviyesinde olan konut kredi faizlerinin ise yüzde 10 düzeyine gerilediğini hatırlattı. AA’ya konuşan Bali, bankacılık sektörü ve Türkiye ekonomisi hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: Bankacılık sektörü, ekonomiye paralel bir şekilde 2011’e kıyasla daha yavaş büyüdü. Sektörün toplam aktifleri, 2012’nin 9 ayında 2011 yıl sonuna göre yüzde 7.5 oranında arttı. 2011’in aynı döneminde bu artış yüzde 20.6 idi. Sektörün sermaye yeterlilik oranı eylül 2012 itibarıyla yüzde 16.5 ile yüksek seviyesini korudu. İkinci bir derecelendirme kuruluşu Türkiye’yi ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkarabilir. Tütün ve içki ayrı taşınacak Ekonomi Servisi Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin nakliyesi diğer ürünlerden ayrı olarak gerçekleştirilecek. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Ku? Rize rumu’nun, ‘Tütün Mamulleri ve Alkollü İçTicaret kilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte DeğiBorsası şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ ResBaşkanı mi Gazete’de yayımlandı. 31 Aralık 2012’de yürürlüğe giren yönetmeliğe Mehmet göre, tütün mamulleri ve alkollü içkileErdoğan, resmi rin dışında, farklı ürünlerin de satıldığı rakamlara göre işyerlerinde, bu ürünler diğer ürünlerden tefrik edilmiş olarak ve her türlü yılda 15 bin ton denetime imkân verecek şekilde dekaçak çay polanacak veya satışa arz edilecek. yakalandığını, Yönetmelik kapsamındaki tütün mamulleri ve alkollü içkiler ile bu ürünancak gerçekte ler dışındakilerin birlikte nakliyesikaçak miktarının nin gerektiği hallerde de nakliyenin yapıldığı ticari araçlarda, bu bunun 4 katı ürünlerin ayrı bölümlerde taşınolduğunu söyledi. ması gerekecek. Kaçak çay, üretimi vurdu ÖMER ŞAN RİZE Rize Ticaret Borsası (RTB) Başkanı Mehmet Erdoğan, 2012’de 1 milyon 150 bin tona yakın yaş çay üretimi gerçekleştiğini söyledi. Erdoğan, 2012’de yaş çay miktarının beklentinin altında kaldığını belirterek “Daha yüksek rekolte bekleniyordu. Çay sektörü olarak 220 bin ton kuru çay ürettik. Üretim miktarı Türkiye’nin tüketimini karşılayamayacak bir rakam. Türkiye’de kişi başına yılda 3.5 kilogram çay tüketildiğini düşünürsek bu nu değerlendirebiliriz. Düzenli bir çalışma yapabilirsek bunu başarıya dönüştürebiliriz” diye konuştu. Erdoğan, 2013’te kaçak çay ile mücadelenin iyi yapılabilmesi ve çay sektöründe yapılacak basit düzenlemelerle sektörün düzgün yapıya kavuşacağını aktardı. Erdoğan, “Resmi rakamlarla 14 bin 800 ton kaçak çay yakalanmış. Bu rakam 300 ton seviyelerinden yılda 15 bin ton seviyelerine çıktı. Gerçekte kaçak miktarı bunun 4 katıdır. Yılda 60 bin ton kaçak çay piyasaya giriyor” dedi. Uzun vadeli mevduata kolaylık Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, uzun vadeli mevduat için getirilen vergi avantajı ve çekim kolaylığına ilişkin bilgi verdi. Babacan, “Bu yıldan itibaren TL mevduata daha evvel vadesinden bağımsız olarak yüzde 15 oranında uygulanan gelir vergisi stopajı, 6 aya kadar vadeli hesaplar için yüzde 15, 612 ay arası vadeli hesaplar için yüzde 12, 12 aydan uzun vadeli hesaplar için ise yüzde 10 olarak uygulanacak” dedi. Babacan, tasarruflarını 1 yıldan uzun vadede değerlendiren mudilerin, vade bozulmaksızın ve getiri kaybı yaşamaksızın, hesaplarından önemli miktarda kısmi çekim yapmalarının mümkün hale getirildiğini ifade etti. ‘ötekiler’ tavrı ülkeyi çok parçalı hale getirdi. Dengesiz Kürt politikası yüzünden düşmanlıkların alevlendiği, Alevi ailelerin evlerinin işaretlendiği, saçı uzun, kulağı küpeli diye gencecik çocukların öldürüldüğü ortamlar oluşturuldu... İşin acısı; tüm bunlar kimilerinin yüreğine otururken, içleri acıyla, öfkeyle dolarken kimilerinin yaşananların farkında bile olmaması. Çoğunun umurunda bile olmaması... Televizyon ekranlarından sanki bir film izliyormuşçasına umursamazca, kayıtsızca olup biteni izlemeleri... Ardından kendi günlük rutinlerine dönmeleri... Yılın son günü BirGün gazetesinde söyleşisi yayımlanan eski AKP’li Abdüllatif Şener’in söyledikleri bu bağlamda anlamlıydı: “...Elbirliğiyle yüzlerce gazete, yüzlerce televizyon, sendikalardan odalara varıncaya kadar birçok sivil toplum örgütü AKP yanlısı oldu. Bu durumda vatandaş halinden memnun olmasa bile neyin yanlış gittiğinin farkına varamıyor. Sorun burada...” Yapı Kredi, Koreli bankayla işbirliği yaptı Ekonomi Servisi Yapı Kredi, Güney Koreli Industrial Bank of Korea ile mutabakat belgesi imzaladı. Yapı Kredi’den yapılan açıklamada, bir Kore bankası ile Türk bankası arasında imzalanan işbirliği anlaşmasının bir ilk olma özelliği taşıdığı belirtildi. İmzalanan mutabakat belgesinin, iki ülkede faaliyetlerini sürdüren veya önümüzdeki dönemde yatırım yapmayı planlayan Güney Kore ve Türk firmalarının, ihtiyaç duyabilecekleri bankacılık hizmetlerinin karşılıklı olarak verilebilmesinin öngörüldüğü kaydedildi. Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Faik Açıkalın, anlaşmanın iki banka arasında kurumsal ve ticari bankacılık dahil olmak üzere birçok alanda işbirliği yapılmasının amaçlandığını söyledi. sayılıyor...” Ben buna şunları da ekleyeyim: Pompalanan tüketim kültürü, adım başı inşa edilen AVM’ler, insanları akşamları televizyon başına kilitleyen diziler, sorgulamacı nitelikten giderek uzaklaşan eğitim düzeyi... Şener devam ediyor: “İktidarlar denetlendiğini ve sorgulandığını hissedebilmeli. Siyasi iktidarlar günün birinde denetlenebileceğini hissetmezse canavara dönüşür. Bu ülkede olan da bu. Başbakan’ın yaptığı yanlışlar bile alkışlanıyor. Kimi korkudan, kimi menfaat beklentisiyle böyle davranıyor...” 2013’ün bir önceki yıldan farklı geçebilmesi için belki de öncelikle bu tespitlerin herkes tarafından bilinir hale getirilmesine çalışmalıyız.. Yılın son günlerinde ODTÜ’de gerçekleşen protesto gösterisinde ve sonrasında yaşananlar, polisin kuşatması ve orantısız güç kullanımı, diğer rektörlerin tavrı, Başbakan’ın hâlâ her fırsatta ODTÜ’yü eleştirmesi, yazıda anlatmaya çalıştıklarımızın bir anlamda tam bir prototipi... Prototip dışında kalan ve belki de gerçekten bir dönüm noktası sayılabilecek gelişmeyse ODTÜ’lü öğrencilere ve rektörlerine diğer öğrencilerden ve akademisyenlerden gelen destek... Ben bu noktadan 2013’e baktığımda henüz küçük de olsa umut ışığını görebiliyorum... Yeni yılın kirlenmemiş ilk sabahı... Önce şömine karşısında hafif bir kahvaltı ardından ormanda bir yürüyüş... Dönüşte TRT Haber’de Viyana Filarmoni’nin yeni yıl konseri bir kadeh kırmızı şarap eşliğinde... Bir yandan karıştırılan kitaplar, yeni okumalar için seçilenler... Evdekilerle küçük sohbetler... Dışarıda sadece karga ve martıların çığlıkları... 2013’e tam istediğim gibi bir başlangıç... Huzur, barış, sevgi... Aslında herkes için geçerli bu anlamlı üç sözcük... Ama beceremiyoruz... Onların yerini bir anda aşırı hırs, bencillik, hoşgörüsüzlük, öfke, nefret ve dizginlenemeyen egolar alıyor... Sonuçsa hepimizin her an, her yerde karşılaştığı gibi ortada... Yorgun kapattık 2012’yi... Daha doğrusu bezgin. AKP’nin politikalarından, sürekli değişen ya da değiştirilen gündemler arasında savrulmaktan, sürekli duvara toslamaktan yılgın... Kendisi gibi düşünmeyen, davranmayan, icraatlarını eleştiren, ses çıkaran herkesi düşman olarak konumlandıran bir iktidar. 2012 işte bu halin tavan yapan yılı oldu: Öğrenciler, gazeteciler, çevreciler, AKP’li olmayan belediyeler, ataması yapılmadığı için seslerini yükselten öğretmenler, sınırlarını zorlayan ve yaşam koşullarını değiştirmeye çabalayan kadınlar, sanatlarıyla iktidarın politikalarını eleştiren sanatçılar... Bu kadarla da kalmadı, iktidarın ‘Biz’ ve Nasıl Bir 2013?.. “Vatandaş halinden memnun olmasa bile neyin yanlış gittiğinin farkına varamıyor...” Bence 2013’te bir şeylerin farklı olmasını istiyorsak üzerinde düşünmemiz gereken bir cümle bu. Çünkü kafalarını sağdan sola çevirdiğinde AKP propagandasıyla karşılaşıyor insanlar. Şener’in söyleşide “muhalefeti yetersiz mi buluyorsunuz” sorusuna verdiği yanıt da önemli bence: “Örneğin bütçe görüşmelerinde muhalefet partileri Başbakan’dan daha etkili konuşmalar yaptı. Ama Başbakan kürsüye çıktığında tüm televizyonlar canlı yayına geçti. Başbakan muhalefeti düşünceleriyle değil, gürültü, ses ve görüntü çoğaltımıyla bastırıyor. Bir yanlışı sabahtan akşama kadar duyarsanız ipin ucunu kaçırır, neyin doğru olduğunu bilemezsiniz. Bu konuda basın da teslim olmuş durumda. Muhalefetin iki cümlesini veriyorsa iktidarın 10 cümlesini veriyor, üstelik bu 10 cümleyi yüzlerce kez yayınlıyor. O zaman toplum tarafından muhalefet yok Komşu, yeni yıla grevle başladı Ekonomi Servisi Borç krizinde dördüncü yılına giren Yunanistan, 2013’e grevle başladı. Yeni yılın ilk gününde maaşlarındaki kesintilere tepki gösteren tren ve metro çalışanları iş bıraktı. Başkent Atina’da ulaşım durdu. Yunan halkını önümüzdeki günlerde daha zor günler bekliyor. Avrupa Birliği ve IMF ile yapılan anlaşma uyarınca Yunanistan’ın kamu harcamalarında beş yıl içinde 14 milyar Avro’luk kesinti yapması bekleniyor. Atina hükümeti, ayrıca krizden çıkış reçetesi olarak beş yıl içinde vergi artışından 14 milyar Avro’luk gelir sağlamayı planlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle