19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 En kötü haber Buraya Nasıl Gelindi? Paris’te öldürülen üç Kürt kadın aktivistin cenaze törenleri sırasında, korkulanların aksine, herhangi bir taşkınlık olmaması umut verici bir gelişme. Her şey geçip gittikten sonra konuşmak kolaydır. Ama dünkü cenaze törenlerinin Kürt sorununun çözümü yolundaki gelişmeleri baltalayacak olaylara yol açmasının mümkün ama pek de muhtemel olmadığını düşünmekteydim. Bunun nedeni, konuyla ilgili tarafların tümü değilse bile çok büyük kısmının görüşme sürecini içtenlikle desteklemesiydi. Ve bu kadar desteği sağlamış görüşme sürecinin daha başlarken baltalanması güçtü. İlgili taraflar, her türlü kışkırtmayı engellemek konusunda üstlerine düşeni yaptılar. Bütün bunlardan, engelsiz düz bir yola girildiği sonucuna varmak yanıltıcı olur. Müzakere yolu çetindir, büyük engellerle doludur. Süreç kolay geçmeyecek. Ama şu anda kimse müzakere sürecinden vazgeçme niyetinde değil. Çünkü bu noktaya, bazı gerçeklerin tüm taraflarca anlaşılıp özümsenmesi sonucunda gelinmiştir. Başka bir deyişle nelerin olacağının anlaşılmasından önce nelerin olamayacağı yaşanılarak görülmüş bulunmaktadır. Bu konuda en önemli gelişme, artık Kürt sorununun varlığının kabul edilmesi ve çözümünün konuşulmaya başlanmış olmasıdır. ??? Bir sorunun çözüm yoluna girebilmesinin önkoşulu varlığının kabul edilmesidir. Türkiye’de de, artık yasal önlemler ve birlikçi söylemlerle Kürt sorunu olmadığını iddia etmenin bir anlamı olmadığı anlaşıldı. “Kürt Türk birdir, aynı ırktanız, kardeşiz” gibi, kimlik taleplerini görmezden gelen yaklaşımlar ve bunun baskıyla, güç kullanılarak kabul ettirilmesinin mümkün olmadığı yaşayarak görülmüştür. Birbiriyle hem ilgili, iç içe, hem de birbirinden ayrı bir terör ve Kürt sorunu olduğu artık kavranmış, terörü çözerek, bütün sorunun üstesinden gelinemeyeceği, kaldı ki bu yolla yalnız terörün bile çözülemeyeceği artık yaşanarak anlaşılmıştır. PKK’nin silahlı mücadele ile dize getirilmesinin sağlandığı zaman bile sorunun çözülmeyeceği, dağa katılımların sürdüğü ve o sürdükçe de çözümden söz edilemeyeceği görüldü. Kısacası görüldü ki, Kürtlerin isteklerine kulak vermeden, tek yanlı kestirimleri kuvvet kullanarak dayatma yoluyla çözüm mümkün değildir. Türk kamuoyu da resmi ideolojinin alanına sıkışıp kalmanın gerçekçi olmadığını, çözüme yetmeyeceğini, bunu dayatmayla sağlamanın da mümkün olmadığını gördü. ??? Kürt tarafı da, bağımsızlık taleplerinin ülke, bölge ve dünya gerçekleri ışığında gerçekçi olmadığını, federasyon veya demokratik özerklik gibi bağımsızlık nihai hedefi yolunda birer aşama olan taleplerin silah yoluyla kabul ettirilmeye çalışmanın sonuç vermeyeceğini gördü. Dağın gücü maksimalist hedefleri gerçekleştirmeye yetmedi, ayaklanma denendi, tutmadı, açlık grevleri gibi kitle eylemlerine başvuruldu olmadı. Sonunda şöyle bir durum çıktı ortaya: İki taraf da ne yeniliyor ne de tam olarak karşısındakini yenebiliyordu. O zaman, iki tarafa da yengi getirmeyecek bir savaşı devam ettirmenin anlamı yoktu ve barışı aramak daha doğru yoldu. Yenen yenilen tarafı olmayan savaşta tarafların bu yenmemişlik ve de yenilmemişlik konumları ise barışçı bir çözümün yolunda en büyük etkendir. Çünkü ne yenilmişliğin ezikliği ne de yenmişliğin böbürlenmesi içinde olmayacak olan taraflar, gerçekçi çözümlerin aranmasına elverişli konumda bulunmaktadırlar. Bu aşamada yapılması gereken ilk şey bu gerçeğin kamuoyu tarafından da kavranıp sindirilmesini sağlayacak yöntemleri ve dili geliştirmek; ancak ondan sonra birlikte çözüm arama iradesinin güçlendiğini görmek mümkün olacak. ‘Onu çok özleyeceğiz’ Birand’ın ölümü basın camiası kadar iş, sanat ve siyaset dünyasında da büyük üzüntü yarattı: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Mehmet Ali Birand Türk basınında fark yaratmıştır. Başbakan Tayyip Erdoğan: Eserleriyle seçkin bir gazeteci olarak hatırlanacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Halkın doğru haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı çabasıyla, hayaliyle dünyamızdan ayrılan Birand’ın hayalinin birgün gerçekleşmesini diliyorum. Aydın Doğan: Türk basını büyük bir haberciyi kaybetti. Müthiş bir heyecan, müthiş bir başarı, müthiş bir başarıya sahip bir adamdı. Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı: Mesleğine tutkuyla sarılan müthiş bir gazeteciydi. Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ: Sadece çalışma arkadaşım değil, bir dostumdu da. Ayşenur Arslan: Sırf Diyarbakır’dakimitingin sonucunu öğrenmek için Birand’ın gözünü açacağını düşünüyordum. Enis Berberoğlu: Tartışmasız meslek büyüğüydü. Ama heyecanı ile en genç muhabir ile yarış ederdi. Hayatı haberdi. Hasan Cemal: Mehmet Ali’yi özellikle meslek hayatımda çok kıskandım. Benim meslek hayatım da 45 yıla geldi. Onunki biraz daha fazladır. Birçok alanda hep ilki yapmıştır. Ali Kırca: Dedi ki hepimize, bütün insanlara, ‘Asılın hayata sonuna kadar’. Uğur Dündar: Hastalandığını duyduğumda gittim, sarıldım. ‘Hadi helalleşelim’ dedi, helalleştik. Türk gazeteciliğinin duayen ismi Mehmet Ali Birand dün yaşamını yitirdi. Birand’ın kaybı tüm Türkiye’yi yasa boğdu İstanbul Haber Servisi Safra kesesindeki stendin değişimi için yattığı hastanede, kalbinde komplikasyon meydana gelen Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand (71) yaşamını yitirdi. Birand’ın vefat ettiğini oğlu Umur Birand hastane önünde yaptığı açıklamayla duyurdu. Umur Birand, “Yaşam destek ünitesine bağlıydı. Maalesef bu akşam 18.29’da babamı kaybettik. Çok acı çekmediğini düşünüyoruz. Ameliyatı çok basit geçti” dedi. Mehmet Ali Birand, yarın (cumartesi) Teşvikiye Camisi’ndeki öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazından sonra Anadolu Hisarı’ndaki aile mezarlığında defnedilecek. Türk medyasının renkli siması, 32. Gün programının yapımcısı ve sunucusu, ünlü anchorman Birand, safrakesesindeki stentin tıkanması sonucu önceki gün Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde ameliyat edildi. Ameliyat sırasında kalbiyle ilgili sorunların yaşanması üzerine yoğun bakıma alınan Birand’ın dün sabah saatlerinden itibaren sosyal medyada başta olmak üzere basında ve internet sitelerinde öldüğüne yönelik bazı haberler yer aldı. rand, babam halen yoğun bakımda. Gösterdiğiniz sıcak ilgi için çok teşekkürler” diye yazdı. Akşam saatlerine kadar süren umutlu bekleyiş, akşam 18.29’a kadar sürdü. Ancak, Birand, yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Umur Birand, gözyaşlarını güçlükle tutarak yaptığı açıklamada, “Babam 71 yaşındaydı. Hiç beklenmedik bir şeydi. Eminim ki hepinizle çalıştı ya da çalışmadı. Son elektriğe kadar ben ve annem yanındaydık. Bütün arayan, telefon eden, gelen bekleyen arkadaşları, meslektaşları, devlet büyükleri, tanıdık tanımadık herkese teşekkür ediyoruz” dedi. Umur Birand, ameliyatın çok basit olmasının beklendiğini ifade ederek şunları söyledi: “Salı gecesi yayına çıkmak için Süleyman Ağabey’i (Süleyman Sarılar) yönlendiriyordu. Sizi mahcup ettik ki Mehmet Ali Bey’i karşınıza getiremedik. Hepinizin başı sağ olsun.” Basının kalbinde 49 yıl.. ehmet Ali Birand 9 M Aralık 1941’de İstanbul Beyoğlu’nda dünyaya geldi. Aslen Elazığlı olan Birand, Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. 1964 yılında Milliyet gazetesinde mesleğe başladı. 1972’de Milliyet Gazetesi Avrupa Editörü oldu ve Brüksel bürosunu kurdu. 1984 yılında Milliyet Moskova bürosunun kuruluşunu da Birand üstlendi. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapan Birand, 1985 yılında TRT’de başlayan ve sonraları Show TV’de devam eden kariyerinin önemli basamağı olan 32. Gün programını sundu. CNN Türk kurucu yöneticilerinden biri olan Birand, haber programı Manşet ve 32. Gün’ü CNN Türk’de devam ettirip, Kanal D ana haber bültenini sunuyordu. TV programcısı ve yazar olarak ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi olan Birand, Fransız “Chevalier de L’Ordre National de Merite” unvanına sahipti. Sosyal medyada sevgi seli Birand’ın oğlu Umur Birand, babasının Twitter adresi üzerinden “Ben Umur Bi 32. Gün’de ‘dünya’yı ağırladı 2.Gün programında, birçok Türk politikacı3 sının yanı sıra, dünya liderlerinden François Mitterrand, Jacques Chirac, Saddam Hüseyin, Mihail Gorbaçov, Boris Yeltsin, Vladimir Putin, Yaser Arafat, Peter Kohl, Gerhard Schröder ve Teacher Mehmet gibi önemli isimleri konuk etti. 19921995 yıllarında Show TV ana haber bülteni sunuculuğu görevini üstlendi. Türk Ordusu’nun yapısı, 12 Eylül askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Çıkartması ve TürkYunan ilişkisini anlatan kitapları İngilizce, Almanca ve Yunancaya çevrildi. Eserleriyle yaşayacak 1984: 12 Eylül 04.00 1992: Apo ve PKK 1993: Demirkırat: Bir Demokrasinin Doğuşu, Mehmet Ali Birand, Can Dündar, Bülent Çaplı 1995: 10 yılın perde arkası 32. gün 32. Gün 20 Yılın Perde Arkası 1996: Türkiye’nin Gümrük Birliği Macerası (19591995) 1997: Panorama ‘97 CDROM 32. Gün Dünya’da ve Türkiye’de Yılın Olayları 1999: 12 Eylül: Türkiye’nin miladı 2000: 12 Mart: İhtilalin pençesinde Demokrasi 30 Sıcak Gün, Diyet: Türkiye ve Kıbrıs Üzerine Uluslararası Pazarlıklar, 19741980 The Özal Bir Davanın Öyküsü, Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın Türkiye’nin Büyük Avrupa Kavgası 31 Temmuz 1959’dan 17 Aralık 2004’e Türkiye’nin Avrupa Macerası 1959 1999 2012: Son Darbe: 28 Şubat Nevroz davası başladı; iddianamede Cesur Yürek izlemek bile suç sayıldı ALEVİ AİLEYE LİNÇ GİRİŞİMİ ‘Oscar’lık iddianame! İstanbul Haber Servisi İstanbul’da 18 Mart 2012’de Kazlıçeşme’deki Nevroz kutlamasına katıldıkları için tutuklanan üniversite öğrencileri dün İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Tutuklu sanıklar ilk duruşmada serbest bırakıldı. Çağlayan Adliyesi’nde bir araya gelen öğrenciler de türküler söyleyip, halay çekerek arkadaşlarına destek verdi. Nevroz kutlamasına terör örgütü PKK’nin çağrısıyla katıldıkları, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri öne sürülen çoğu öğrenci, 6’sı tutuklu 11 kişi hakkındaki dava dün başladı. Mahkeme yargıcı öğrencilere “Polise tükürdün mü? Taş attın mı? Örgüt bağlantın var mı?” şeklinde sorular yöneltti. Suçlamaları reddeden öğrencilerden İhsan Oğuzcan Yüzgeç, “13 Nisan’dan beri tutukluyum. Yaklaşık 1 yıl sonra ilk kez kendimi savunma hakkına kavuşmuş oldum. İçişleri Bakanı o gün 70 bin kişinin Nevroz için sokağa çıktığını söyledi. 70 bin kişi örgüt üyesi mi oluyor? İddianamede, izlediğim Cesur Yürek filmi, kadına şiddete ilişkin açıklamalara katılmam bile suç sayılmış. Soyut iddialar. Eğitimime devam etmek istiyorum” dedi. Tutuklu öğrenci Kadir Ev de “Bu davada, barış ve kardeşlik isteyenler yargılanıyor” diye konuştu.Tutuklu öğrenci Eren Gül de Emek Partisi Gençlik Örgütü üyesi olduğunu, savcılığa bu durumu bildirdiği halde iddianamede PKK adına eylem yapmakla suçlandığını söyledi. Mahkeme Başkanı’nın “Bu neyi değiştirir?” demesi üzerine Gül, “Benim için, partimin çağrısı dışında, başka partilerin çağrısı bağlayıcı olmaz” yanıtını verdi. Mahkeme heyeti tutuklu öğrenciler Eren Yurt, İhsan Oğuzcan Yüzgeç, Kadir Ev, Yiğtcan Yirmibeş’i serbest bıraktı. Mahkeme, Burcu Deniz, Zeynel Nihadioğlu’nun da tahliyesine karar verdi. Dava düğün salonunda MEHMET MENEKŞE Şehit polis uğurlandı ADNAN AVUKA ‘Kiliseye 11 kişiye gözaltı saldıracaklardı’ KOCAELİ (Cumhuriyet) Kocaeli’deki İzmit Protestan kilisesinde çalışanlara yönelik saldırı hazırlığında oldukları iddia edilen 11 kişi gözaltına alındı. Vali Ercan Topaca, kilisede görev yapan kişilerin, tehdit edildikleri yönünde başvuruları üzerine başlatılan takipte bir saldırı olabileceği yönünde bulgu elde edildiğini, şüphelilerin, inceleme ve keşif faaliyetleri yürüttüklerini ve kilise içerisinde istihbarat toplama gibi faaliyetleri gerçekleştirdiklerini açıkladı. Topaca, şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda, bir av tüfeği, bazı kılıçlar, insana zarar verebilecek aletler ve bir kısım dokümanların ele geçirildiğini söyledi. Topaca, olayın örgüt bağlantısının da araştırıldığını vurguladı. MARDİN Mardin’den önceki gece PKK’li teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit düşen polis memuru Cengiz Engizek (32) için tören düzenlendi. Anne Elif Engizek’in, “Kuzum sana nasıl kıydılar? Ben sensiz nasıl dayanırım? Beni de öldürün, oğlumla birlikte toprağa gömün” diye ağıtlar yakması yürekleri dağladı. Şehidin 1.5 yaşındaki oğlu Musab ise her şeyden habersiz annesinin kucağındaydı. Mardin Emniyet Müdürlüğü bahçesinde şehit polis memuru Engizek için düzenlenen törene askeri ve mülki yetkililer, şehit polisin ailesi, meslektaşları ve yurttaşlar katıldı. 1.5 yaşındaki oğlu Musab’ı bir an bile kucağından bırakmayan şehit eşi Hatice Engizek, şehidin annesi Elif Engizek ile naaşın konulacağı masanın üzerindeki Türk bayrağını uzun süre öperek başına koydu. Şehidin özgeçmişinin okunması sırasında anne Engizek baygınlık geçirdi. Şehidin babası Hanifi Engizek ise “Barış bu şekilde mi gelecek? Hem canımı yakacaksınız hem de barış isteyeceksiniz. Böyle barış sağlanmaz” dedi. Şehidin cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi Kahramanmaraş’a gönderildi. AMASYA Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde Alevi Evli ailesinin linç edilmek istenmesiyle ilgili dava belediye düğün salonuna alındı. Sürgü beldesinde ramazan davulcusuyla tartışan Alevi Evli ailesinin linç edilmesiyle ilgili davaya 21 Şubat’ta devam edilecek. Ancak mahkeme davalı sayısı nedeniyle duruşmanın Doğanşehir Belediye Düğün Salonu’nda yapılmasına karar verdi. Evli ailesinin oğlu Servet Evli, karara tepki göstererek “Davanın 3 bin kişilik bir düğün salonuna alınmasına bir anlam veremedik. Davada 57 sanık var, salona nasıl sığmaz? Biz sadece 7 kişi davaya katılırken demek ki diğer taraf salonu dolduracak. Bu da bizi düşündürüyor, ürkütüyor. Bizi evimizde koruyamayan güvenlik güçleri, orada nasıl koruyacak? Ben düğün salonunda mahkeme kurulduğunu hayatımda görmedim” dedi. ZİRVE YAYINEVİ DAVASI ‘Yıprandınız çekilin’ MALATYA (Cumhuriyet) Zirve Yayınevi katliamının 55. duruşmasında tutuklu sanık İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, iddia makamının tanık İlker Çınar’ın beyanlarına bakarak kendi ifadelerini gerçekdışı gördüğünü savundu. Abat, “Mahkeme yönetimini adil bulmadığımdan yargılamadan çekilmenizi istiyorum. Gerekçem sizin 5 senedir bu mahkemede bulunup yıpranmanız. Aramızda sevgisaygı ilişkisi kalmadığını düşünüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa ise davayı kimsenin aklında şüphe oluşmayacak şekilde yürütmeyi amaçladıklarını, tutukluluk sürelerinin uzamaması için çabaladıklarını söyledi. Mahkeme, Abat’ın talebiniredetti. Kaza kurşunu şehit etti ANTALYA (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesinde Jandarma Komando Taburu’nda vatani görevini yapan jandarma komando Doğan Türk, (21) iddiaya göre arkadaşının tüfeğinden öldü. Tezkeresine 20 gün kalan Türk’ün acı haberini öğrenen Antalya Manavgat’ta yaşayan anne Meryem Türk, fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle