19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Ruhan artık Turhan’sız, ama o dünyada yaşamayı, Turhan’ı soluyup yaşamını onunla paylaşmayı sürdürüyor İkimiz çok kalabalıktık... ostadan bir paket geldi. Açtım, karşımda Abdülcanbaz. Çok güzel tasarlanmış bir 2013 ajandası. Her ay Abdülcanbaz’ın ayrı bir macerasına ayrılmış, her sayfaya o kitaptan bir kare konmuş. Turhan’ın o güzelim çizgileri yıl boyu takip ediyor insanı. Giriş sayfalarında Turhan Selçuk’un Türkçeİngilizce biyografisine de yer verilmiş. Şöyle diyor Turhan: “Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz’lık vardır.” Paketin arkasına bakıyorum, bu güzel hediyeyi kim göndermiş diye: Ruhan Selçuk. Benim zor gün dostum. Üvey Sayfa Eh benim klişem de bu olsun; “üvey”, yoksa metafor mu demeliyim? Üvey s okak, üvey hayat, şimdi de üvey sayfa ya da artık açık değil, kapalı mektup. Acaba Üvey Mektup mu sayılır artık? İşte Açık Mektup bir kez daha kapanıyor. Mektup galiba kapanalı çok oldu da benimki galiba unutkanlıktan hâlâ varmış gibi sürdürmeye çalışıyorum. Övünmek gibi olmasın, ilk gazete yazım 1971’de yayımlandı, 15 yaşındaydım ve 12 Mart askeri darbe döneminde yayımlanabilen sol muhalif gazete Yeni Ortam’da Mehmet Can takma adıyla bir kitap eleştirisi yazmıştım. Turan Oflazoğlu’nun sanıyorum Varlık cep kitaplarından çıkan “Sokrates Savunuyor” adlı oyunu üstüne, döneme göndermelerle dolu bir yazıydı bu. 19982007 arası 10 yıl Radikal gazetesinin kültür sanat sayfasında haftada bir köşe yazdım, Açık Mektup oradan kalmadır. 2007’de 40’tan fazla gazeteci ve yazarla birlikte ben de Radikal’den atıldım. Atılınca atılmış oluyorsun, bir veda yazısı bile yazdırmadılar. Daha doğrusu yazılırmış, ben de sonradan öğrendim, neyse bu kez veda yerine geçecek bir mektup yazabiliyorum. Buna da şükür! Sesiyle ağırlayan sessizliğiyle uğurlar. Bu cümle de benden armağan olsun, yani şu anda aklıma geldi, öyleyse son Açık Mektup okurlarınındır! Sonra da sizden saklayacak değilim ya, yazacak yer bulamadım. Yazacak yer vardı da yazının da bir değeri olduğu, karşılığının verilmesi gerektiği düşüncesi yoktu. Bazılarının da parası yoktu. Hem içlerinde ODTÜ’den sınıf arkadaşlarımın olduğu hem de hayattan sınıf arkadaşlarımın yer aldığı Birgün’de 1 yıl kadar yazdım. Fakat emekli maaşından başka bir geliri olmayan, tam da o günlerde taze bir Nar babası olan orta yaşlı bir yazıcı olarak biraz para kazanmam gerektiğini düşündüm. Benim gibiler nereden ve ne kadar para kazanacaksa işte! Birgün’den kendi isteğimle ayrıldım, “Kalbim Ege’de kaldı” şarkısı gibi oldu, gönlüm orada kaldı. Hayatta en sevdiğim şeylerden biri de “özenmek”tir. İlki heves etmek. Özene özene yazıyor muyum bilmiyorum ama özenerek yazdığım doğru. Hep birilerine özendim. Elbette en çok özendiklerimin başında da Ece Ayhan, İlhan Berk ve Cemal Süreya gelir. Süreya’nın 99Yüz başlıklı portreler kitabı, Türk edebiyatında üstüne olmayan bir portre kitabıdır. Herkes ona özenmelidir bence, ben de öyle yaptım ve “Yüzlerce” başlıklı portre yazılarımı 3 ay Star’ın Pazar ekinde yayımladım, sonra “eki yenileme”gerekçesiyle bana yol verdiler. Sabitfikir adlı internet sitesinde, önce haftada bir yazı, sonra 15 günde, sonunda ayda 1 derken oradan da kibarca uzaklaştırıldım. Neyse bu arada “Yüzlerce”nin yüzde ellisini yazmış oldum. Yani “Yüzlerce”, adından ötürü hiç olmazsa 100 yazı olmalı değil mi, şükür 50 kadarını yazabildim. Cumhuriyet’te de 16 ay önce yazmaya başlamıştım, şu artık açmasam da hep yanımda taşısam dediğim Açık Mektup’la. Onun defterini birileri dürmeden ben dürsem iyi olacak galiba! Böyle oradan oraya mektup da yıpranıyor zarf da eskiyor. Eh eskiye de rağbet olmuyor işte. N’apalım! Hoşça kalın. P Zor gün dostları İnsanın çok arkadaşı olabiliyor ama gerçek dost az çıkıyor. Yaşanan zor günler dostlukların da mihenk taşı oluyor. Bazen insanın çok yakın zannettikleri yanından uzaklaşabiliyor ama gerçek dostlar insana ayakta kalabilmesi için enerji vermeye devam ediyorlar. Benim en önemli zor gün dostlarımdan biri İlhan Selçuk’tu. Boşluğu hiç dolmadı zaten. 1999’da, İlhan Ağabey ile birlikte Turhan Selçuk’u ziyarete gitmiştik, Ruhan ile de orada tanıştım. TurhanRuhan çifti bende silinmez izler bıraktılar. Turhan Selçuk’un sanatçı kişiliği, benzersiz çizgi dünyası hakkında daha önce de yazdım han’ın lisanının sınırı yoktur. Hep sınırları olmayan bir dünya düşlerdi. Bunu çizgileriyle gerçekleştirdi” diyor. Sık sık telefonla görüşüyoruz. Bazen kendi derdini, sıkıntısını unutup geçtiğim zor günlerde bana moral veriyor. Geçen ekim ayında Eskişehir’den aradığında mutluydu çok. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde açılan sergiyi ve Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in sözlerini aktarmıştı. Ressamheykeltıraş Hasan Fehmi Hızal’ın, Turhan Selçuk’un çizgi karakterlerinden oluşturduğu ? Turhan Selçuk’un sanatçı kişiliği, benzersiz çizgi heykellerin yer aldığı serginin açılışında, Eskişehir’de gerçek bir beledünyası hakkında daha önce de yazdım ama diyecilik örneği veren Yılmaz BüyüRuhan’dan hiç söz etmedim o yazılarda. Aslında o kerşen, “Turhan Selçuk, Türkidünyanın kilit taşıydı Ruhan. Yumuşak, fedakâr, ye’nin en karanlık zamanlarında sevgi dolu ve çocuk ruhlu bir kadın… İkisine bakınca hem düşündüren hem de güldüren bir ustaydı” demişti. içimden “Bunlar ruh eşi” demiştim. Telefon açıyorum Ruhan’a, güzel hediyesi için teşekkür ediyorum. Bana rüyalarını anlatıyor: “İnsanın sevdiği ölmüyor, bedenler ayrılıyor ama yürekler ayrılmıyor. Biliyor musun, Turhan’la günlük hayatınsanın sevdiği ölmüyor mız rüyalarımda devam ediyor. O “gülme” halini çok iyi yansıKahvaltı ediyoruz, gazeteleri okutan bir de fotoğraf göndermiş Ruyoruz, o karikatür çiziyor, dışarıda han. Gerçi İlhan Selçuk da onlarla yemeklere gidiyoruz, dostlarla göbirlikte ama Selçuk kardeşlerin forüşüyoruz. Televizyonda film izlitoğrafa da yansıyan ortak mizah yoruz, sonra rüyanın bir yerinde ne girmişim…” duygusunun doğal parçası o da zaten. uyanıyorum, inanmayacaksın ama tekRuhan kendisini hiç öne çıkarmadan Ruhan’ın fotoğrafın altına düştüğü not rar uykuya daldığımda kesintisiz olaTurhan’ın anısını yaşatmakla uğraşıyor. durumu güzel özetliyor: “Kesin birinrak rüyanın devamını görüyorum.” Onun için düzenlenen sergilere, etkinlikden biri bir espri yapmış ve sakin bir İnanıyorum sana Ruhan, biliyorum, siz lere katılıyor, konuşmalar yapıyor, “Turduruşa geçmişler, bense gülme kriziikiniz çok kalabalıktınız… ama Ruhan’dan hiç söz etmedim o yazılarda. Aslında o dünyanın kilit taşıydı Ruhan. Yumuşak, fedakâr, sevgi dolu ve çocuk ruhlu bir kadın… İkisine bakınca içimden “Bunlar ruh eşi” demiştim. Ruhan artık Turhan’sız, ama o dünyada yaşamayı, Turhan’ı soluyup yaşamını onunla paylaşmayı sürdürüyor. Şöyle diyor Turhan hakkında: “O benim güneşimdi, yüreğimi gittiği yere götürdü. Onunla geçirdiğim yıllar bir şölen gibiydi. Yaşsızdı o, yaşı içindeki enerjiydi. Bir de biz çok gülerdik. Dışarıdan bakılınca soğuk ve mesafeli gibi görünen Turhan, kendimizden ibaret zaman dilimlerinde sıcacık, neşeli, yaşam kıvançlı bir insandı. Sevgiyle saygının iç içe girdiği hayranlıkla bakardım ona, onunla birlikte gerçek hissederdim kendimi. Birlikte geliştirilen ve paylaşılan benzersiz duygular… Dolayısıyla biz ikimiz çok kalabalıktık.” İ Nâzım Hikmet, 111. doğum ve 50. ölüm yıldönümünde ‘Ustalara Saygı’ etkinliğinde anılıyor MİLLİ SARAYLARI 2012 YILINDA 1 MİLYON 157 BİN KİŞİ GEZDİ İLK İKTİSAT FELSEFE BULUŞMASINDA ‘TÜKETİM’ MASAYA YATIRILDI Tüketerek var olmak Kültür Servisi Marmara ve Maltepe Üniversiteleri ile Maltepe Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “İktisatFelsefe Buluşmaları Atölyesi” (İFBA), ilk toplantısını “Tüketiyorum, o halde varım(!)” başlığıyla önceki gün Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yaptı. Toplantıda, ekonominin temel unsurlarından “tüketim” olgusunun, insan sorunu bağlamında “bilinçli” yapılmasının gereği üzerinde durulurken, tükettikçe tükenen insanlığın geleceğe umutla bakabilmesi için, onu nasıl bir ekonomik düzenin beklediği masaya yatırıldı. İnsanı giderek daha fazla mal fetişizmine götüren tüketime karşı durmanın uzun, zahmetli ancak umut veren bir çıkış olacağı vurgulandı. Toplantıda, “tüketim” sorununu işlevsel ve evrensel boyutuyla günümüz Türkiyesi üzerinden ele alan iktisat bilimci Gülten Kazgan; “Tüketim azlığı kadar tüketim artışı da ekonomiyi altüst eder. Siyasiler, giderek azalan tasarruf oranını akıllı insanların biriktirdiği yastıkaltı altını para sistemine çekmek yoluyla tasarruf oranını yüksek tutmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. Kazgan ayrıca, ülkedeki gerçek tasarruf oranının hızla düştüğüne; bunun da ekonomik bir krizin habercisi olduğuna dikkat çekti. e saygı... Kültür Servisi Nâzım Hikmet, 111. doğum ve 50. ölüm yıldönümünde “Ustalara Saygı” etkinliğinde anılıyor. Beşiktaş Belediyesi tarafından sekiz sezondur düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantıları, bu akşam Nâzım Hikmet için düzenlenecek. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan etkinlik, saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde izlenebilecek. Tuna Egemen’in sunacağı gece Ataol Behramoğlu’nun açılış konuşmasıyla başlayacak. Toplantıda, Haluk Oral, Hıfzı Topuz, Turgay Fişekçi ve yayıncı Raşit Çavaş birer konuşma yapacak. Melih Güneş’in hazırladığı “Bir Yitik Miras: Nâzım Hikmet” belgeselinden bölümlerin izleneceği etkinlikte, ustanın şiirlerini Ayşe Lebriz Berkem, Cem Baza ve Özlem Ünaldı bir dinleti eşliğinde şiirler okuyacak. Öte yandan Nâzım Hikmet’in doğumunun 111. yılı, Ankara’da da kutlanıyor. Ankara Barosu Gelincik Merkezi ve Yenimahalle Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Sevda Ateşten Bir Gömlek” adlı konserde, ustanın şiirleri Hasan Yükselir’in besteleriyle buluşacak. Yenimahalle Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yarın saat 20.00’de başlayacak konser, herkese açık ve ücretsiz. Dali, İzmir’e gidiyor ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi, sürrealizm akımının önemli isimlerinden ressam Salvador Dali’nin eserlerini İzmirli sanatseverlerle buluşturuyor. Dali’nin toplam 46 adet özgün eserinin yer aldığı sergi, 17 Ocak’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde açılacak. İzmirliler, Dali’nin eserlerinden oluşan bu sergiyi “ücretsiz” gezebilecek. 2 Mart’a kadar açık kalacak sergide Dali’nin 13’ü “Zodyak” serisinden olmak üzere toplam 46 adet özgün eseri yer alacak. Yılın gözdesi Dolmabahçe Sarayı Kültür Servisi TBMM Milli Saraylara bağlı saray, köşk ve kasırların; 2012 yılında yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştığı açıklandı. Geçen yıl, milli saraylara bağlı tarihi mekânları yerli ve yabancı toplam 1 milyon 157 bin ziyaretçi gezdi. Bu ziyaretçilerden toplam 21 milyon 820 bin TL gelir elde edildi. Dolmabahçe Sarayı, 271 bini yerli ve 527 bini yabancı olmak üzere, toplam 798 bin kişiyle milli saraylar arasında en çok ziyaretçi çeken mekân olurken Beylerbeyi Sarayı geçen yıl içinde 93 bini yabancı ve 44 bini yerli olmak üzere toplam 137 bin ziyaretçiyi ağırladı. Saray Koleksiyonları Müzesi, Yıldız Şale, Küçüksu Kasrı, Maslak Kasrı, Aynalıkavak Kasrı, Ihlamur Kasrı, Florya ve Yalova Atatürk köşkleriyse 2012 yılı genelinde toplamda 184 bin yerli ve yabancı ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Destiny’s Child’dan yeni albüm sürprizi ? Kültür Servisi Beyonce’nin eski topluluğu Destiny’s Child, 8 yıl aradan sonra yeni bir şarkı yayımladı. Beyonce, Facebook sayfasından, “8 yıl sonra yeni bir Destiny’s Child şarkısı yapmaktan gurur duyuyorum” mesajını paylaşırken Us Weekly’nin haberine göre ilk olarak “Nuclear” adlı parçayı yayımlayan topluluğun “Love Songs” adlı albümü, 29 Ocak’ta satışa çıkacak. Topluluk, Amerikan futbol liginin şampiyonluk maçı “Super Bowl”un devre arasında birlikte şarkı söylemeye hazırlanıyor. 2. Ulusal Rahmaninov Piyano Yarışması ? Kültür Servisi Bu yıl ikincisi düzenlenen “Sergey Rahmaninov Piyano Yarışması”, 29 Mart 1 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Jürisinde İdil Biret, Verda Erman, Seher Tanrıyar, Hülya Tarcan gibi önemli piyanistlerin yer aldığı yarışmanın son başvuru tarihiniyse 1 Şubat. Kazanan yarışmacı, para ödülünün yanı sıra Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarı’nın Rahmaninov Salonu’nda konser vermeye hak kazanacak. ÇUKUROVA 6. KİTAP FUARI YARIN BAŞLIYOR Yılın ilk kitap fuarı 205 yayınevi, 300 yazar ADANA (AA) TÜYAP Adana Fuarcılık AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen Çukurova 6. Kitap Fuarı 1520 Ocak tarihleri arasında, TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor. Adana Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini de arkasına alan yılın ilk kitap fuarı, 205 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenleniyor. Panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 60 kül tür etkinliği ve imza günlerinin yer alacağı fuarda, 300 yazar okurlarla buluşacak. Aralarında Ahmet Telli, Can Dündar, Behçet Çelik, Canan Tan, Gülten Dayıoğlu, Nasuh Mahruki, Mine Soysal, Oya Baydar, Onur Öymen ve Semih Gümüş’ün de bulunduğu şair, yazar ve bilim insanlarından oluşan konuklar 6 gün süreyle okurlarla bir araya gelecek. Fuar kapsamında, “Kapaklar Ormanı Çocuk ve Gençlik Kitapları Kapakları Sergisi”nde ise 40’ın üstünde çocuk ve gençlik yayınevinin öne çıkan kitap kapaklarından yapılan bir seçki de yer alacak. Çukurova Eğitim Fuarı da kitap fuarıyla eşzamanlı olarak gerçekleşecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle