22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Genelkurmay: Biz de üzüldük ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, “Balyoz Planı” davası kararına ilişkin, “Yıllarca birlikte görev yaptığımız silah arkadaşlarımızın ve değerli ailelerinin yaşadıkları üzüntüyü derinden hissetmekte ve paylaşmaktayız” dedi. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesindeki açıklamada, kamuoyunda “Balyoz Davası” olarak isimlendirilen davada İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 324 muvazzaf ve emekli TSK personeli hakkında mahkumiyet kararı verildiği hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası, hukuk devleti olmanın erdemliliği ve yüce milletimize karşı olan sorumluluğumuz dikkate alınarak TSK mensupları hakkında başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar yakından takip edilmekle birlikte sabır, metanet, soğukkanlılık ve aklıselimle hareket edilerek yanlış anlaşılmalardan daima kaçınılmıştır. Yıllarca birlikte görev yaptığımız silah arkadaşlarımızın ve değerli ailelerinin yaşadıkları üzüntüyü derinden hissetmekte ve paylaşmaktayız. TSK olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, hukukun üstünlüğüne saygının gereği olarak, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde, söz konusu yargılamanın hakkaniyete uygun, kesin bir hükümle neticeleneceğine inanmaktayız.” Barışların Gösterdiği Gizli bir sevinçle yazıyorlar yazılarını. “Timsah gözyaşları” deyimini en iyi anlatacak üslup köşelerine egemendir. Hukukla, adaletle kendi isteklerini, arzularını karıştırmak pek hoşlarına gidiyor. Geçmişi yargılarken geleceği kurban etmekte olduklarının farkında değiller. Hepimiz biliyoruz ki, yakın geçmişte AKP’nin şimdi pek çoğu gerçekleşmiş olan niyetleri Türkiye’de milyonlarca kişide öfke, korku, yılgı oluşturuyordu. Hâlâ da öyledir. Askerlerde de her zaman egemen olan “devletin sahibi biziz” duygusunun, alışkanlıklarının, yasalara bile yazdırılmış “görev”lerin hâkimiyeti, milyonların korkularından beslenen hazırlıkların varlığı bir gerçekti. Oysa hukuk dediğiniz zaman arzularınızı hüküm haline getiremeyeceğiniz bir durumdan söz ediyorsunuz demektir. Orada tek tek insanlar var. O zaman kanıtları bulacak, gerçekleri bir bir ortaya koyacaksınız. Üstelik bunu yaparken tek taraflı olmayacak, sanıkların lehine olan kanıtları da arayacak, savunmalarda dile getirilen kanıtların gerçek olup olmadığına bakacaksınız. ??? Ama bizde âdet böyle değildir. Kanıtlar yerine arzular ve algılar konuşuyor. Gerçek olmadıklarını bildikleri ya da gerçekliği kuşkulu kanıtlar hakkında konuşmak bile istemiyor yazı erbabı. Söyledikleri şudur: “Biz bunların darbeci olduklarını biliyoruz. Nokta.” Yeter mi? Yetiyorsa ben de hukukta değil ama siyasette daha geçerli olabilecek bir gerçeği söyleyeyim size: AKP’nin niyetlerinin neler olduğunu size söylemedik mi? Bu niyetlerin hepsi tek tek çıkmadı mı? Öngörülerin bir bir doğrulandığını, o zamanların sıkı AKP destekçileri söylemiyor mu bugün? Peki, siyasette doğrulanan bu gerçekleri hukuk alanına bire bir taşıyabilir miyiz? Kuşkusuz hayır. Siyaset alanı hukuk alanına bire bir taşınırsa, intikamcılık egemen olur ve herkes gününü bekler. Oysa gününü beklemesi, beklerken kendini sürekli doğrulaması gereken siyasettir. Daha iyi bir dünya isteyenler siyaseti böyle yapar, böyle düşünürler. İşte o nedenle de hukukta niyet okumalarla hüküm kurulmaz. “Biz bu adamların darbeci olduklarını biliyoruz. Öyleyse kanıta gerek yoktur ya da kanıtların gerçek olup olmamalarının önemi yoktur” demek yetiyor bizim timsahlara. Kısacası bu arkadaşlar yargılananları ipe çekmeyi pek seviyorlar da, yargılayan siyasetin kim olduğuna hiç bakmıyorlar. Gerçeğin ipucu ise orada duruyor. Bu durumu en iyi anlatan sözler değerli bilimci Dr. Fatih Yaşlı’nın sözleridir: Şöyle yazdı Fatih Yaşlı: “Yargılayanların kim olduğundan bağımsız bir yargı yoktur. Sadece yargılananların kimliğine bakarak siyasi pozisyon alınmaz.” ??? Geçen pazartesi Odatv davasının genç sanıkları aylarca Silivri’de kaldıktan sonra nihayet tahliye edilen Barışlar (Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan) geldiler gazeteye. Onları, kılı kırk yaran mantıklarıyla başlarına geleni usta bir cerrah gibi teşrih masasına yatıran genç gazetecileri dinleyince, üretilmiş kanıtlar konusunda gerçeği herkesten daha fazla bilen, hırsları sakallarındaki kıllardan fazla yazıcılar, savcılardan daha çok savcılığa soyunmuş tetikçi gazeteciler, Balyoz davası ile 20 milyonu aşkın insanın katili Nazilerin yargılandığı Nürnberg’i kıyaslayabilecek kadar “uzman” eski solcular geldi aklıma. Onların yaşlandığını, Barışların ise genç olduğunu düşündüm de, gelecekle ilgili umudu korumanın hâlâ mümkün olduğuna inandırdım kendimi. ??? Gerçek orada bir yerde duruyor. Siyasetin adına yaraşır bir şekilde meydanda olduğu ve o meydana “siyaset meydanı” dendiğini, orada kellelerin uçurulduğunu, sehpaların kurulduğunu biliyoruz. Hükümleri gizli bir sevinçle seyreden kalem erbabının ise Fatih’in dediği gibi sadece yargılananların kimliğine bakarak alkışa durduklarını, yargılayan siyasetin kimliği ile hiç ama hiç ilgilenmediklerini görüyoruz. Ama dikkat edin, o siyaset, ihtiyacı kalmadığı gün sizi de yere serecek, hüküm kuracaktır. Belki de timsah gözyaşlarınızdaki azıcık sahihlik o günler için, kendiniz içindir. Balyoz davası sanığı Koramiral Sağdıç’ın eşi, eski Genelkurmay Başkanı’na telefon açtığını söyledi ‘Gazeteler çarpıtıyor’ ALİ AÇAR Balyoz davasından tutuklu Koramiral Kadir Sağdıç’ın eşi Server Sağdıç, mahkemenin vermiş olduğu kararla Türk ordusunun çökertildiğini, görev yapan askerlerin moralinin sıfırlandığını söyledi. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e telefon açtığını belirten Sağdıç, “Eşim ve karargâhta beraber görev yaptığı subaylara yönelik suçlamalara inanıp inanmadığını sordum. Kendisi böyle bir şey olmadığını belirterek ‘Şüphelenseydim o zaman soruşturma açtırırdım. Gazetelerde yazılanlar çarpıtılıyor’dedi. Türkiye’de artık bütün kurumlara olan güven duygusu yitirildi. Biz hukuka güvenemezsek bizi kim savunacak” dedi. Sağdıç, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sistematik olarak bir saldırı kampanyası düzenlendiğini ve verilen cezalarla oyunun ilk ayağının tamamlandığını söyledi. Sağdıç, “Bizlerin lehine olan deliller değerlendirilmeden, bilirkişi unsurları dikkate alınmadan mahkeme hükme gitti ve eşlerimiz müebbet aldı. Belge niteliği taşımayan, imzasız kâğıt parçalarıyla bu noktaya gelmiş olduk. Ancak mahkemenin vermiş olduğu kararın bizim açımızdan hiçbir hükmü yoktur. Ben bu kini anlamıyorum, kime karşı ve niçin yapılıyor. Dijital verilerle insanların hayatları ile oynadılar. Türk ordusu çökertilmiştir ve görev yapan askerlerin morali kalmamıştır. Umarım, Yargıtay aşamasında bu hatadan dönülür” dedi. Özkök ile birlikte eşinin, biri dış görev olmak üzere aynı karargâhta çalıştığını vurgulayan Sağdıç, şöyle devam etti: “Özkök ile eşim Belçika ve Türkiye’de 2 ayrı yerde beraber görev yaptı. Bir gazetede çıkan haber üzerine kendisine telefon açıp komutanım biz bu kadar iftiralarla uğraşırken siz bunu nasıl söyleyebilirsiniz. Siz gerçekten karargâhta görev yaptığınız subaylar için söylenen bu sözlere inanıyor musunuz diye sordum. Kendisi böyle bir şey olmadığını belirterek ‘Şüphelenseydim, o zaman soruşturma açtırırdım. Gazetelerde yazılanlar çarpıtılıyor’ dedi. Sayın Özkök, bu söylenenleri hukuki olarak avukatları ile görüşüp düzelttireceğini söyledi.” Kadir Sağdıç Kararın açıklanmasının ardından sanık yakınları büyük tepki göstermişti. Yalman’a telgraf çektik ama... 18 yıla mahkum olan emekli Tümamiral Gürdeniz’in eşi: Asla af istemiyoruz İLHAN TAŞCI ANKARA Balyoz soruşturması kapsamında tutuklu iken son YAŞ’ta emekli edilen ve geçen hafta 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen Tümamiral Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz kararı, “O kadar büyük bir hukuksuzluktan böyle bir adaletsizliğin çıkması doğal” sözleriyle değerlendirdi. Geçmiş darbelerin faturasının kendi eşlerine kesildiğine işaret eden Gürdeniz, “Cezalar geçmişin intikamı” derken hem kendi eşinin hem de diğer subayların bir genel afla salıverilmesini “asla istemediklerini” söyledi. Gürdeniz, dönemin komutanları Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’dan beklentilerini şöyle aktardı: “Balyoz iddianamesine göre Aytaç Yal man’ın bu Balyoz’dan haberinin olduğu ve son anda engellediği yazılıyor. İddianamede bile olan bir şeyin tanığının duruşmaya çağrılmaması gibi bir anormallik olabilir mi? Bildiklerini anlatsınlar istiyorduk, bundan doğal bir şey olamaz. Israrla talepte bulunduk. Özellikle Aytaç Yalman’a telgraflar çektik tanıklık etsin diye. Ama kendini koruma noktasında bir şekilde demeç vermeye çalışıp durdu. Biz sonuna kadar eşlerimizin masumiyetini anlatmayı sürdüreceğiz, yılmayacağız.” Gürdeniz, Balyoz kararına eşi ve kendisinin hiç şaşırmadığını söylerken “Bu bir tasfiye operasyonunun parçası. Eşim ve arkadaşları da daha tasfiye bitmediği için kendilerinin bıra kılacaklarını düşünmüyorlardı, onun için de karara şaşırmadılar. Bu kadar hukuksuz bir sürecin sonunda adaletli bir kararın çıkacağı beklenemezdi” dedi. Bir tek mahkemede karar açıklanırken “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ifadesinin kendilerini şaşırttığını aktaran Gürdeniz, ilk karar anını “Böyle bir şey beklemiyorduk. Savcı bile 1520 yıl arasında cezalar uygun görmüştü ki o bile bize inanılmaz saçma geliyordu. Ama bunun üstünde bir ceza sanki intikam alırcasına, babalıktan, eşlikten men gibi kararlar okununca yüzüm düştü biraz” sözleriyle anlattı. Eşi Cem Gürdeniz’in kendisine “Ağlamak yok, güleceksin, biz çok iyiyiz” dediğini aktaran Rengin Gürdeniz, şu yorumu yaptı: “Eşlerimiz geçmişte yapılan darbelerin mağdurları oldular. Bundan önceki darbelerin cezası onlara verildi. İki farklı görüş ortak noktada buluştular. Şöyle ki, hem orduda tasfiyeyi isteyenlerin hem de önceki darbeleri cezalandırmak isteyenler ortak noktada buluştular. Verilen cezalar da rövanşist bir anlayışın sonucu.” Genel af tartışmalarına ilişkin ise Gürdeniz, “Her zaman bu af lafı dolaşıyordu. Bizler ve eşlerimiz bu noktada böyle bir şekilde dosyanın kapatılmasını istemiyoruz. Elbette bu kadar yaşadığımız mağduriyetten eşimin bir an önce kurtulmasını isterim, ama asla afla değil. Neyin affı? Yapılmayan bir şeyin affı mı olur?” dedi. AVUKATL ARDAN MAHKEMEYE SÜRE TUTUM VE TAHLİYE DİLEKÇESİ Balyoz temyiz ediliyor İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 20 yıl hapse çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, 20 yıl hapse çarptırılan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, 18 yıl hapse çarptırılan emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, emekli Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, 16 yıl hapse çarptırılan emekli Albay Dursun Çiçek, Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, Albay Nedim Ulusan ve 6 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Albay Hakan Büyük’ün avukatları karara itiraz etti. Avukatlar Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Avukatlar, hükmün “kanuna ve hukuka aykırı” olduğunu savundu. Avukatlar, davayı hükme bağlayan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine gönderilmek üzere, “süre tutum” ve “temyiz” dilekçeleri verdi. Avukatlar, dilekçelerinde, 21 Eylül 2012 tarihli Balyoz davası kararının usul ve yasaya aykırılık taşıdığını savunarak “Öyle ki yargılamanın çeşitli aşamalarında Türkiye’deki üniversitelerden ve ABD’deki Arsenal Consulting Inc Adli Bilişim Şirketi’nden alınarak dosyaya sunulan bilimsel mütalaalar ile isnatlara dayanak dijital dokümanların manipülatif bir niteliğe sahip bulunduğu hususu ispatlanmış; birçok zaman, mekân ve teknik çelişki gözler önüne serilmiştir” dedi. Ülgen ve Ersöz, Adli Bilirkişi Holger Morgenstern tarafından hazırlanan 18 Eylül 2012 tarihli raporda da “2003 yılında oluşÇetin Doğan Sivil memura 16 yıl saçma Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz da mahkemenin vermiş olduğu kararın ardından daha çok kenetlendiklerini vurgulayarak “Mahkeme kanıt diye, delil diye sunduğu şeylerin sahte ve düzmece olduğunu gayet iyi biliyor. Eğer öyle olmasaydı dijital verilerin incelemesini yaptırır, tanık dinleme taleplerimizi reddetmezdi. Bunları mahkeme kabul etmiş olsaydı zaten dava çökmüş olacaktı. Bundan dolayı da ısrarla taleplerimizden kaçındılar” dedi. 1. Ordu Komutanlığı’ndaki seminere katılan çok sayıda kişinin ceza almadığını anımsatan Yavuz, “Orada bir yazıcı sivil memur da 16 yıl hapis cezası aldı. Bunu kim içine sindiriyor, inanılır gibi değil. Bir de babalık ve kocalık haklarından mahrum edilmesi olayı var ve tam deli saçması. Bu karardan ne gocunuruz ne de o ifadeyi dikkate alırız” dedi. Aydınlık günler gelecek Emekli Albay Erden Ülgen’in kardeşi Ertuğrul Ülgen de verilen kararları özetle şöyle değerlendirdi: “Yargılama boyunca kaçmadı. Masum olan hiçbir yere gitmez. Bu insanlar 3035 yıl devlete hizmet ettiler. İnşallah bu karanlık günler de aydınlığa kavuşacak...” turulduğu iddia olunan dokümanların içerisinde 2007 yılına ait bir teknolojinin tespit edildiği ifade edilmektedir” şeklinde saptama bulunduğuna dikkat çekti. Avukatlar temyiz dilekçelerinde şu ifadelere yer verdi: “Bunun yanında ‘eksik teşebbüs’ hükümlerini uygulayan mahkemenizin tüm taleplerimize karşın dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ı tanık olarak dinlemediği de ortadadır. Bu hususlar ve daha birçok kanuna aykırılık, mahkemeniz tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu göstermektedir.” Avukatlar, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra açıklamalı temyiz dilekçesi sunacaklarını ifade ederek şöyle devam etti: “Gerekçeli karar tarafımıza tebliğ edilene kadar süre tutum talebimizin işleme konulmasını, ayrıntılı temyiz dilekçemizi sunma hakkımızı saklı tutarak mahkumiyet kararını temyiz ettiğimizi, temyiz incelemesinin ‘duruşmalı’ olarak yapılmasını arz ve talep ederiz.” Avukatlar, dilekçede, mahkemenin 21 Eylül 2012 tarihli hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına ilişkin kararın “Anayasanın Eşitlik İlkesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. ve 6. maddelerine, evrensel hukuk kaidelerine, bilimsel raporlara ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşmiş içtihatlarına aykırı olan manipülatif nitelikte olduğu dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporlarıyla tespit edilmiş dijital verilere” dayandığını kaydetti. Avukatlar, “Müvekkillerimize isnat edilen suçlamaların tamamı çürütülmüşken makul süreyi aşacak şekilde tutukluluk halinin devamına karar verilmesi AİHS’nin 5/3. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. 6352 sayılı yasayla yapılan değişiklikler çerçevesinde müvekkillerimiz hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanabilecekken bu yola başvurulmamış, somut ve doyurucu bir gerekçeye kararda yer verilmemiştir” dedi. Emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nın avukatları Hasan Fehmi Demir ve Kazım Yiğit Akalın da Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine gönderilmek üzere İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne temyiz dilekçesi verdi. Fırtına’nın avukatları Demir ve Akalın dilekçelerinde, “Yerel mahkemenin bu kararı, usul ve yasaya aykırıdır ve bozulması gerekmektedir” dedi. BALYOZ’DA TUTUKLAMALAR SÜRÜYOR İbarhim Fırtına Süha Tanyeri Savcı Kaplan’dan ‘tümü mahkum olmalı’ itirazı İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan beraat kararlarına itiraz etti. Savcı, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kararı temyiz edeceğini belirten “süre tutum” dilekçesi sundu. Savcı Kaplan, beraat edenlerin de ceza almasını istedi. Tutuksuz yargılanırken 18 yıla mahkum edilen emekli Tümgeneral Uğur Uzal, 16 yıl ceza alan emekli Albay Turgut Ketgen, 16 yıl verilen emekli Deniz Albay Ökkeş Alp Kırıkkanat, 13 yıl 4 ay hapse mahkum edilen Astsubay Canatan Turgut ve 16 yıl ceza alan albaylar Nail İlbey, Devrim Rehber, Cafer Uyar, Yarbay Armağan Aksakal dün tutuklanarak cezaevine gönderildi. Turgut Ketken’i, 10 yaşındaki oğlunun yanında götürmesi için verdiği oyuncak su kaplumbağası ise adliye koridorunda kararı bekleyenleri duygulandırdı. Cezaevine gönderilen emekli Tümgeneral Uğur Uzal ise adliyede tutuklama kararı için beklerken “Silivri’ye gidiyorum. 36 yılda görev yapmadığım tek yer orası kalmıştı. Vatan sağ olsun” dedi. Balyoz davasında 16 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra hakkında yakalama kararı çıkartılan Kurmay Albay Mehmet Aygün’ün ise yurtdışına kaçmak isterken Atatürk Havalimanı’nda yakalandığı öne sürüldü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle