14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 “Balyoz davası diye anılan yargı sürecinin konusu olan sözde darbe planı, 20 Ocak 2010 tarihli Taraf gazetesinde Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar imzalı haberle açıklanan 2003 tarihli ‘Balyoz Harekât Planı’yla gündeme geldi. İddialara göre plan, dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın liderliğindeki bir ekip tarafından hazırlanmış ve ‘Çarşaf’, ‘Sakal’, ‘Suga’ ve ‘Oraj’ kod adlı eylem planlarından oluşuyordu. Beş bin sayfalık sözde belgelerde, Fatih ve Beyazıt camiilerinde bomba patlatılması; Yunanistan hava sahasında bir Türk jetinin düşürülerek halkın galeyana getirilmesi gibi kamuoyunu dehşete düşürecek eylemler hazırlandığı ileri sürülüyordu. Taraf muhabiri Mehmet Baransu, peşinde bir medya ordusu, elinde sözde darbe planlarının olduğunu iddia ettiği bir bavulla soluğu Beşiktaş Adliyesi’nde aldı. Baransu’nun getirdiği bavulu inceleyen savcılar, 22 Şubat 2010’da Çetin Doğan ile birlikte bir grup emekli ve muvazzaf askeri gözaltına aldı. Çeşitli illerde operasyon ve tutuklamalar birbirini izledi. ??? Soruşturma savcıları, iddiaları içeren CD’leri bilirkişilere inceletti ve TÜBİTAK, bu belgelerin 2003 yılında oluşturulduğu ve üzerlerinde hiçbir değişim (güncelleme) yapılmadığını saptadı. Ancak tutarsızlık tam da buradaydı: Sözde darbe planlarındaki kurumlar ve yerler, 2003 yılında var olmayan durumları yansıtıyordu. Örneğin 2003 tarihli belgede darbe için yararlanılacak dernekler arasında gösterilen Türkiye Gençlik Birliği 2007 yılında kurulmuştu! El konulacak ilaç depoları arasındaki Yeni Recordati şirketi, ismini 2009 yılında almıştı. Art arda sıralanan 11 Şubat 2011 günü mahkeme başkanı, jandarmaya ‘Kapıları tutun kimse kaçmasın!’ gibi nezaket ötesi bir tavırla başlattığı müzakere sonunda, duruşmadaki 134 sanığın tutuklanmasına, dışarıdaki 29 sanığın da yakalanmasına karar verdi. Dışarıdaki sanıklar, kendi iradeleriyle gelip tutuklandı. Hiçbiri kaçmaya kalkışmadı. Ama tutukluluğa devam kararlarına hep ‘kaçma şüphesi var’ yazılmaya devam etti. İlerleyen günlerde, Eskişehir’de bir emekli albayın oğlunun evinde bir flash bellek bulundu ve 3. Balyoz İddianamesi ortaya çıktı. ??? Balyoz davasında toplam 3 iddianamede 366 sanık ve bunların 250’si tutuklu. İçeridekiler de dışarıdakiler de terfi edemedi. Bugüne kadar hiçbir tahliye olmadı. Biz avukatlar delillerin incelenmesini isteyip durduk. Mahkeme başkanı, teminat verdi: Savunmalar hızlı yapılırsa, savunmalar bittikten sonra deliller incelenecekti… 367 sanıklı davada, savunmalar rekor bir sürede tamamlandı. Ancak birçok kişinin, ‘Suçumu bilmiyorum, deliller incelensin, beraatımı isterim’ içeriğindeki 5 dakikalık savunmaları sonrası, mahkeme herkesi şaşırtarak ve verdiği teminatı hiçe sayarak delilleri incelemeyeceğini belirtti! Savcıdan esas hakkında mütalaasını istedi. Adil bir yargılamanın artık mümkün olmadığını gören avukatlar duruşmaya katılmama kararı aldı. Sanıklar da deliller TÜBİTAK’a gönderilip zaman çelişkileriyle ilgili bir açıklama raporu alınmadan ve tanıklar dinlenmeden savunma yapmayacaklarını söyledi.Mahkeme ‘Siz bilirsiniz, son sözünüzü söyleyin’ diyerek 20 ve 21 Eylül 2012’ye gün verdi.” Avukat Serkan Günel(*) “Adalet, intikamın törensel biçimidir.” STEPHEN HECQUET Balyoz İnecek İçinize Sinecek.. mi? Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN Ya Öbür Çocuklar? (*)Y.N: Mahkeme, savunmanın sözde darbeyi önlediği iddia edilen Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi talebini de reddetti. Yani bu cuma günü, 2012 Türkiyesi’nde yargısız bir infaza tanık olacağımız gündür. Şimdi Türk milleti şunun cevabını aramalıdır: Ortadoğu’da kirli bir savaşa itildiğimiz bugünlerde güçsüz bir TSK’yi kim ister? Onlar “öbür” çocuklar. O çocuklar pazartesi günü okula başlayan 17 milyon öğrencinin arasında yok. İçlerinden bir bölümü belki iki, belki üç ay sonra okula gitmeye başlarken geri kalan bölümü ise büyük olasılıkla hiçbir zaman okul yüzü görmeyecek. Onlar, ülkemizin değişik bölgelerinde pamuk, fındık, narenciye, pirinç, şekerpancarı, tütün tarımında çapa, hasat gibi işlerde çalışan yoksul Doğu ve Güneydoğu köylülerinin çocukları. Sayıları yaklaşık 400.000, büyük çoğunluğunun yaşı ise 15’in altındadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine göre “çalışma çağında olmayan ve söz konusu işlerde çalışmaları sakıncalı” çocuklardır. Devlet yetkililerinin ve hükümet sözcülerinin dillerinden düşürmedikleri Türkiye Cumhuriyeti’nin “sosyal bir hukuk devleti” olduğuna ilişkin söylemlerinden hareket edecek olursak, “özel sosyal politika” araçlarının uygulanması gereken bu çocuklar, gelecek açısından nüfusumuzun en umutsuz kesimlerden birini oluşturmaktadır. ??? Çocuk işçiliği Türkiye’nin çözüm bulması gereken önemli sorunlarından biridir. Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 1. maddesine göre, 18 yaşına kadar her insan çocuktur. ILO’nun 87. Genel Konferansı’nda kabul edilen “En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi”ne göre çocuk ifadesi 18 yaşın altındaki herkesi kapsamaktadır. Türkiye İş Kurumu verilerine göre kırsal kesimde yaklaşık 1.000.000 ailenin (yüzde 30.2) kendi toprağı yoktur ve bu aileler geçim için başkalarının topraklarında çalışmak zorundadır. Mevsimlik göçer ailelerin büyük bir bölümünü bu topraksız köylüler oluşturmaktadır. Bu işçiler, tarımsal üretimin kendine özgü niteliklerinden dolayı zor koşullarda çalışmakta ve yaşam mücadelesi vermektedir. Mevsimlik tarım işçisi aileler çalışma yerlerine giderken ekonomik ve sosyal zorunluluklardan dolayı çocuklarını da götürmektedir. Böylece, çocuklar aile ekonomisine katkı nedeniyle yaşlarına uygun olmayan tarımsal işlerde çalışmaktadır. Çocuk işçiliği, sosyal ve ekonomik açıdan olduğu kadar insan hakları açısından da çok önemli bir sorundur. ILO, 182 sayılı sözleşmesi “en kötü biçimlerdeki” çocuk işçiliğinin 18 yaş altındaki tüm çocuklar için yasaklanması ve ortadan kaldırılmasına yönelik ivedi ve etkin önlemlerin alınmasına ilişkin acil eylemde bulunulmasını gerektirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu sözleşmeyi 2001 yılında kabul etmiştir. 2002 yılında Çalışma Genel Müdürlüğü Çalışan Çocuklar Bölümü, çocuk işçiliğinin belirli bir süre içinde yok edilmesini amaçlayan bir politika ve program geliştirmiş fakat bir arpa boyu kadar yol alınamamıştır. ??? Tarımdaki çocuk emeği sömürüsünün bir sosyolojik yanı da bu çocukların önemli bölümünün Güneydoğu’daki çatışma bölgelerinde köyleri yakılan veya boşaltılan Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Bingöl kırsallarından kentlere göçe zorlanmış Kürt ailelerin çocukları olmasıdır. Yoksulluk, eğitimsizlik, umutsuzluk, geleceksizlik gibi etkenler bu çocukların sanayi kentlerine göç edenlerini çeşitli suç örgütlerinin avı durumuna düşürmekte, yazımıza konu olan mevsimlik işçi çocukları ise terör örgütü için verimli bir militan potansiyeli oluşturmaktadır. Pazartesi günü televizyon ekranlarında okul bahçelerindeki o mutlu çocukları izlerken ülkemin “öbür” çocukları aklıma düştü. “Ya onlar?” diye sordum. Yarın bir gün onlardan birinin bir gazete fotoğrafında iki polis arasında ekip arabasına götürülürken ya da sınır boylarında kaçağa çıktığında kafasına bomba yağıp toprağa düşmüşken veya bir dağ başında etkisiz hale getirilmişken gördüğümüzde “Etmiş, bulmuş!” deyip geçmeden önce o çocuğu o duruma getiren koşulları gözümüzde canlandıralım, derim. Hiçbir çocuk dünyaya suçlu gelmiyor. Eğitimsizlik, yoksulluk, umutsuzluk ve geleceksizlik suçluyu yaratıyor. Bıkmadan, usanmadan devlete sorumluluklarını anımsatalım. Aklımızdan çıkarmayalım, o “öbür” çocuklar da bizim çocuklarımızdır. tutarsızlıklara kayıtsız kalamayan hâkimlerden Oktay Kuban, aralarında Çetin Doğan’ın da bulunduğu şüphelileri tahliye etti (bu kararını takiben sürüldü). Ancak savcılığın itirazıyla 12. Ağır Ceza Mahkemesi, tekrar tutuklanmalarına karar verdi. Gelişen süreçte yeni tutarsızlıklar ortaya çıktı ve Beşiktaş Adliyesi’nin vicdanı ağır basan hâkimlerinden Yılmaz Alp, şüphelilerin durumunu inceledikten sonra tekrar tahliyesine karar verdi (bu kararını takiben sürüldü) ??? 19 Temmuz 2010’da, iddianame İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme, 102 sanığın tutuklanmasına karar verdi. Karara yapılan itiraz, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek tutuklama kararı kaldırıldı. Mahkeme 16 Aralık 2010’a duruşma tarihi verdi ve yine ne tesadüf, 15 Aralık 2010 günü davaya bakacak olan ve tutuksuz yargılamadan yana tavrı olduğu bilinen mahkeme başkanı Zafer Başkurt duruşmadan bir gün önce görevinden alındı! İlk duruşmada yeni hâkim çok nazikti ve maddi gerçeği ortaya çıkarmak için karşılıklı anlayışla adil bir yargılama teminatını verdi. Ancak gelişen süreç bize bunun tam tersini gösterdi. Aralık ayında Gölcük Donanma Komutanlığı’na bir başka soruşturma için giden savcıların aklına parkelerin altına bakmak geldi ve sözde Balyoz Darbe Planları’nın bir örneği daha bulundu! Artık minarenin sığacağı kılıf hazırdı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 3. Köprü Genelgesi na neden olacak. Aynı tehlike kamu arazilerinin KGM’ye “hemen” devrini öngören 6’ncı maddede de var. 7’nci maddede ilgili kuruluşların arazilere el koymaları anlamına gelen “toplulaştırma” çalışmalarına hız verilmesini istemekse devlet kurumlarına “plansız çalışın” talimatından başka bir anlam taşımıyor. 8’inci maddede kamulaştırma bedellerine itiraz geldiğinde tüm kamu kuruluşlarının KGM’ye yardımcı olması; 9’uncu maddede tapuların hemen devlete geçmesinin sağlanması; 10’uncu maddede de “çevre” mevzuatının gereği olan izinlerin “gecikmemesi” adeta emrediliyor! Oysa Başbakanlık’a yakışan böylesi bir yatırım için öncelikle “ÇED” raporunu zorunlu kılmakken genelge buna hiç aldırmadan çevre çalışmalarının yasal planlar bile gözetilmeden sonuçlandırılmasını emrediyor... Nitekim aynı tavır 11’inci maddedeki “kültür varlıkları hakkında koruma kurulu kararlarının hemen “Cinayet”in genelgesi de çıktı... alınması” nasıl tanımlanabileceğini hu buyruğunda da gözleniyor. Genelgenin 12’nci maddekukçularımıza bırakıyorum. Gelelim genelgenin mad sinde “uygulama aşamasında hava trafiğine ilişkin öndelerine… lemler”in de gecikilmeden ukuk dışı istemler alınmasının istenmesi, yargı 1’inci maddede özetle “ka “dur” dese bile “durulmayamulaştırmalar gecikmeye cağı” şeklinde yorumlanabilicek” deniyor. Kamulaştırma yor. O kadar ki 13’üncü mad“yasal plan”lara göre yapıla dede “çakışan” projelerde 3. bileceğine göre, yargı aynı Köprü’ye öncelik verileceğiplanları “şehirciliğe aykırı” ne hükmedilirken 14’üncü bulup iptal ederse ne olacak? maddede tüm kamu ve özel Nitekim 2’nci maddedeki kurumlarla vatandaşların pro“imar planları değişiklikleri jeye yardımcı olmaları; 15’inci nin hemen sonuçlandırılma maddede kamulaştırmaların sı” istemi de hukuka aykırı… 3. bedel tayinlerinde “mahkeKöprü şehircilikle bağdaşma melik olunmaması”na adeta dığından planlara işlenemez özen gösterilmesi isteniyor. 16’ncı madde fotogrametrik ken genelge açıkça yasadışı bir harita çalışması için uçuş izinprojenin onayını öngörüyor! 3’üncü ve 4’üncü madde lerinin hemen verilmesine; lerdeki “harita, jeolojik ra 17’nci madde askeri alanlarpor ve altyapı hizmetleri”nin daki çalışmalara engel çıkarde “hemen” gerçekleştirilme tılmamasına ayrılırken, 18’inci si istemi aynı yasal sakıncala son madde de tüm kamu kurı taşırken; “uygulama” için rumları ve ilgili kuruluşların gerekli “taş ocakları”na ge KGM’ye destek vermeleri hükcikilmeden ruhsat verilmesini me bağlanmış. Doğrusu merak ediyorum. öngören 5’inci madde ise yeni çevre felaketlerine davetiye Başbakan bu genelgeyi özelçıkartıyor... Çünkü kuzeydeki likle hukuk danışmanlarıyla inormanlık kuşakta açılacak ye celeyerek mi; yoksa KGM’ye ni taş ocakları, doğa tahribatı güvenerek mi imzaladı? Başbakanlık’ın 3. Köprü genelgesini okudunuz mu? Gerçi genelgeleri sadece “sorumlular” okur, ama “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” imzasını taşıyan metni sağ olsun Milliyet yayımladı, biz de öğreniverdik... (23 Ağustos) 3. Köprü’nün “gecikmeden” gerçekleşmesi için kamu kurumlarının yanı sıra “herkes”i göreve çağıran 2012/18 sayılı genelge şöyle başlıyor: “Karayolları Genel Müdürlüğü’nce (KGM) ihalesi yapılan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin belirlenen süre içerisinde tamamlanabilmesi için aşağıdaki tedbirlerin alınması uygun görülmüştür.” “Yasalara aykırı”lık savıyla “iptal davası açılmış” bir projenin “belirlenen süre”de tamamlanması bir yana, “başlanabilmesi” bile artık yargı kararına bağlıyken bunu umursamayan “tedbirler talimatı”nın ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] ‘ G ’ N O K T A S I BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] H T.C. İSTANBUL 1. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İFLASIN KAPATILDIĞINA DAİR İLAN Dosya No: 2009/17 İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/49 Esas sayılı dosyasından 06.10.2009 tarihinde iflası açılan İstanbul Ticaret Sicili’nin 491542 sicil sayısında kayıtlı GÜN GALVANİZ SANAYİ VE TİCARET A.Ş’nin iflası aynı mahkemenin 03.09.2012 tarih ve 2012/213 Esas, 2012/170 Karar sayılı ilamıyla İİK’nun 254. maddesi gereğince kapatılmıştır. İcra ve İflas K’nun 166.ve 254. maddesi gereğince ilan olunur. 11.09.2012 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 57346) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Firdevsi’nin yazdığı İran ulusal des 1 tanı. 2/ Bayağı... Ke 2 silmiş sütten yapılan çökelek. 3/ Özellik 3 le gençlere ucuz ge 4 celeme ve konaklama olanağı sağla 5 yan barınak... Ar 6 jantin’in plaka imi. 4/ Ölü yıkanan ke 7 revet. 5/ Halka biçi 8 minde mercan ada 9 cığı... Küçük körfez. 6/ Bir işte bir kimse ya 1 2 3 4 5 6 7 8 9 da şeyin üstüne düşen gö1 İ L K GÜ Z NO rev... Bal peteğini oluşturan S A K İ N altı köşeli gözeneklerden 2 M O R F E O her biri. 7/ Sıtma mikro 3 G R A M bunu aşılayan sivrisinek... 4 E T K İ L E Ş İ M Bir nota. 8/ Recaizade 5 L A MA R İ N A Mahmut Ekrem’in, genç 6 E K O P Ş A T yaşta yitirdiği ve acısına en 7M E Z İ L MO güzel şiirlerini yazdığı oğ8 P L A N Ö R P lunun adı... Baş. 9/ Bir sö9 D E V A K A B E zü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanma sanatı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Başı insan, gövdesi yılan biçiminde olan ve yılanların hükümdarı olduğuna inanılan efsanevi canavar. 2/ Tokyo’nun eski adı... Acı portakal esansı ve kınakına özütü içeren soda tipi. 3/ Dokubilim. 4/ Esnek ve ince uzun metal çubuk... Hava ve gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt. 5/ Yemen’in ekonomik başkenti... “Dünya bir yol gider, han gider” (Karacaoğlan). 6/ Birbirine sıkı biçimde bağlanarak kararlı bir bütün oluşturan ve tek bir birim gibi davranan atom grubu. 7/ Bir organımız... Uğursuz... Tavlada “üç” sayısı. 8/ Geciktirilmiş ödemeler için kullanılan sözcük. 9/ Paylama... Ceviz büyüklüğünde bir domates cinsi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle