22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EYLÜL 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR Uraz Kıvaner ‘Pieces’ (Rec) Reklam dünyasında kısa bir süre boy göstermesinden şüphesiz çok daha ilginç Uraz Kıvaner’in çıkardığı ilk albüm “Pieces” ile, bir caz piyanisti olarak konuşulması. Bu albüm en başta önünde ceket iliklenmesi gereken en doğru insan teşekkür ederek başlıyor: “Song For T.Ö.”, caz tarihimizin en önemli figürlerinin başında gelen büyük müzisyen Tuna Ötenel ’e ithaf ediliyor. “Body And Soul”, Uraz’ın şarkı söyleme konusundaki sevgisini açığa çıkarıyor. “Escape” Oscar Peterson, “I Fall in Love Too Easily” ise Chet Baker etkilerini ortaya koyuyor. Albümüne katılan isimler, kendi kuşağının alametifarikaları; saksofoncu Engin Recepoğulları, basçı Ozan Musluoğlu ve davulcu Ferit Odman. “Resurrection” ile “Anadolu Ballad” adlı parçalarda da bağlamasıyla İsmail Altunay yer alıyor. Polonya tecrübesini arkasına alarak stüdyoya giren genç müzisyen, caz standartlarından modern mainstream’e uzanan bir yelpazede, kuşağının şu anki algısını ve geçmişten gelen etkileri bir huniden geçirerek aktarıyor piyanosunun siyah beyaz tuşlarına. Uraz’ın albümünü deşifre eden sözcükler duygusal, romantik, steril orta sınıf cazı. Bir iki albüm sonra olgunluk dönemine girecek bir caz müzisyeninin gençlik günlerine tanıklık etmek istiyorsanız, “Pieces”a kulak verin. muratbeser@muratbeser.com 19 Yaklaşık 10 bin kişi önceki akşam Küçükçiflik Park’ta Stevie Wonder’ın içten konserini izledi Ariel Pink’s Haunted Graffiti Mature Themes (4AD) Ariel Pink, Los Angeles’ta kendi evinde kendi müziğini yazıp neredeyse tamamını tek başına çalan, sıra dışı, hafif kaçık ve bu özelliklerini müziğine de yansıtan çok yetenekli bir müzisyen. Son 10 yılın en başarılı lofi kayıtlarını yapanlardan. 2010’da 4AD’den çıkan “Before Today”le önemli bir başarı yakalamıştı. “Mature Themes”de de artık sabah kalktığı anda aklına ilk geleni kaydetmese de, o yine bildiğimiz Ariel Pink. Ancak eski albümlerinde yakaladığı içtenliği yitirdiğini söyleyenler var. Belki kayıt yöntemleri değişti ama aklından geçenler aynı. Ne kadar “Mature Themes” denilerek ironi yapılsa da, o hâlâ Gnoktasından, ölümüne yapılan oral seksten söz ediyor. Albümde sound olarak 60 ve 70’lerin saykedelik etkileri, surfrock, power pop, synth’leri öne çıkaran noise pop ile harmanlanmış. En güzel iki şarkıdan birisi, kapanıştaki 1979’dan Donnie & Joe Emerson klasiği “Baby” cover’ı. Bu unutulmaz balada orijinaline büyük ölçüde sadık kalarak yaptığı cover’la albüme hiç beklenmeyen bir R&B tadı katmış Ariel.Albümde zaman zaman müzikten kopmaya neden olan dağınık bir yapı var ve dinlemesi herkes için aynı derecede zevkli olmayabilir. Fakat bu tür albümlere ilgi duyanlar için hayal kırıklığı da yaratmıyor. www.zulalkalkandelen.com Bir daha gel Stevie! MURAT BEŞER Sıcakların bizi terk etmeye direndiği bir akşamda, haftanın tüm yorgunluğunun intikam aldığı son işgününde yaklaşık 10 bin insan, KüçükÇiftlik Park’ta Stevie Wonder’ın içten sahnesine direnemedi, cıvıl cıvıl ışıltılı şarkıların kollarına kendini bıraktı. Çeyrek saatlik masum bir rötarın ardından, kafasında girişte satılan işportalık bandajla görününce mütevazı kişiliğiyle ilgili tüm mesaj alınmıştı. Bu görüntü herhangi birine değil, çağdaş pop müziğin en büyüleyici karakterlerinden birine aitti ve mesaj açıktı; o aynı zamanda ete kemiğe bürünmüş yedi çocuklu bir aile reisi ve sevgiyle yıkanmış bir insandı. Elinde 80’li yılların modası gitar modelli Roland synthe ile çalıp söylüyor Marvin Gaye şarkısı “How Sweet It Is”i ilk olarak. Ardından üç tarafı tuşlu çalgılarla çevrili kontrol kulesine geçerek “Master Blaster (Jammin’)”ın ilk notalarına basıyor. Reggae funk’a dönüştüğünde “Higher Ground” yankılanıyor koca alanda. Michael Jackson şarkısı “The Way You Make Me Feel” özlemle ve sevgi dolu bir ruh hali, soul müziğine has armonik ve ritmik etkileşimli caz inceliği içinde geçiliyor. Dörtlü vokal korosundan kızı Aişa Morris yanına geliyor ve olağanüstü olmayan sesi ve yorumuyla dokunaklı slow “Never Dreamed You’d Leave in Summer”ı söylüyor. ? “Sir Duke”, “Living for the City”, funk başyapıtı “Superstition”, repertuvarın eskileri memnun eden şarkıları. “I Just Called to Say I Love You” şarkısını da atlamıyor. “İstanbul’a yeniden gelmek istiyorum, iki nedenle; biri engelliler için yardım toplamak, diğeri de kendim için” dedikten sonra “Happy Birthday” ile vedaya hazırlanıyor. Wonder’a sahnede 12 kişilik bir müzisyen ordusu eşlik ediyor. Güçlü müzisyenler olmalarının yanında tamamı güler yüzlü ve çok neşeli. Özellikle vokal korosunun yegâne erkeği, beş yıldızlı otellerin havuz başı animatörlerinden farksız; sempatik ve enerjik adamın bir görevi de seyirciyi ateşlemek. İri göbeğini saran yaldızlı çivit mavisi gömleği ve arkaları örülmüş az saçıyla Wonder kültürel bir simge. Oldschool bir adam olmasına karşın, jestleri bayat değil. İzleyiciyle sürekli temasta; onları sıklıkla cinsiyetlerine göre ikiye bölerek şarkıya davet ediyor, koro olarak müziğin içine çekiyor. Eğer beğenmezse durduruyor, baştan başlatıyor. Zor bir çaba; ancak Wonder gibi bir maestro başarabilir bunu. “My Cherie Amour” ve “Don’t You Worry bout a Thing” Wonder’ın saygın kişiliğiyle göz kamaştırıcı virtüözlüğünü buluşturuyor. Birkaç parçada dikkatler dağılsa da, neşeli yaklaşımlar ve içinde bolca İstanbul denen bir “New York State Of Mind” kalabalığı toparlıyor. “Sir Duke”, “Living for the City” John Lennon yorumu “Imagine” ve funk başyapıtı “Superstition”, repertuvarın eskileri memnun eden şarkıları. Bilmediği şarkılarda sıkılanlar da yok değil. Büyük pop sanatçılarının konserlerinde sıklıkla rastlanan olağan bir durum. Bu anın kırıldığı an tabii ki “I Just Called to Say I Love You” şarkısı oluyor. “İstanbul’a yeniden gelmek istiyorum, iki nedenle; biri engelliler için yardım toplamak, diğeri de kendim için” dedikten sonra son şarkı “Happy Birthday” ile vedaya hazırlanıyor. Uzun bir alkış ısrarının ardından yeniden geliyor Wonder; bu kez ağız mızıkasını konuşturduğu “Isn’t She Lovely” ile. Konserin sürpriz şarkısı ise çok çalmadığı “Another Star” perdeyi kapatıyor. Maliyeti nedeniyle pek umutlu olmadığım bir dilekle terk ediyor alanı insanlar: “Bir daha gel Stevie!” Umarız… Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU Streetart Festival İstanbul’da, bir bölgenin nasıl kabuk değiştireceği üzerine etkinlikler yer alıyor Tarlabaşı’nda ‘farklı’ sorgulamalar Kültür Servisi İlki 2009 yılında ve Beyoğlu Belediyesi tarafından desteklenen Streetart Festival İstanbul 2012, yarın başlıyor. Festival, küratörlüğünü Pertev Emre Taştaban’ın üstlendiği “Renovation: Yenileme” sergisinin yanı sıra kısa film ve belgesel gösterimleri, paneller, performanslarla zengin bir yan etkinlik seçkisi sunuyor. İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz, Şili ve İranlı sanatçılarla beraber Türkiyeli streetartist, graffiti artist, ressam, görsel sanatçı ve illüstratörü konuk eden festival, Tarlabaşı’nda bir mahallede apartman girişleri ve cepheleriyle birlikte semte yayılacak. “Renovation: Yenileme” sergisi bir dönem sonra İstanbul’un önemli dokularından bir bölgenin nasıl kabuk değiştireceğini, sosyal değişimle birlikte neler olabilecegini sorguluyor. Tüm etkinliklerin ücretsiz olduğu festivalde, Tarlabaşı ve çevresindeki çocuklarla birlikte atölyeler de gerçekleştirilecek. Kamusal Sanat Laboratuvarı’ndan boykot ‘Evcil sokak sanatı’ İstanbul Bienali’nin açılışı ve Emek Sineması’nın yıkımına karşı yaptığı eylemlerle tanınan Kamusal Sanat Laboratuvarı, Streetart Festival İstanbul 2012 için boykot çağrısı yaptı. Kamusal Sanat Laboratuvarı yaptıkları yazılı açıklamada festivali, “Kentin soylulaştırılması, pazarlanmak üzere gerçek sahiplerinden arındırılması, uluslararası sermaye için finans ve kültür merkezi haline getirilmesi projesine hizmet ettiği için” boykot ettiklerini duyurdu. Açıklamada ayrıca, “Bize göre, Streetart Festival İstanbul inşaat ve güvenlik şirketleri, belediye, üniversite ve kültür endüstrilerinin suç ortaklığının sahnelenmesidir. Festival kapsamında evcilleştirilen sokak sanatı, kentsel muhalefeti, Tarlabaşı sakinlerinin yaşam mücadelesini, bölgenin gerçekliğini hiçe sayıyor. Streetart Festival İstanbul katılımcılarını, yaratıcılıktan kaynaklanan güçlerini muktedirlerin kültürüne yöneltmeye davet ediyoruz” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle