16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2012 CUMA 4 HABERLER Emniyet tarafından canlı bomba oldukları iddia edilen iki öğrenci savcılığa suç duyurusunda bulundu Fazla Oynamamak Gerek Başbakan’ın “yargıya gereken iletildi, Meclis’te gereğini yapacağız” açıklamasından sonra, Meclis’te, herkesin katılımıyla, “lay lay lom” dokunulmazlıklar konusunda uzlaşmaya varılacağını herhalde düşünmüyordunuz. Yanlış anlaşılmasın! Demokrat kamuoyunun haklı tepkisini çeken, BDP PKK aleni kucaklaşmasını dünyanın hiçbir ülkesinde, kimse demokratik bir eylem olarak mazur görmez de göstermez de. Bölücülüğün anayasa karşıtı bir eylem sayılmadığı İspanya’da bile benzer eylemlerin, parti kapatma gibi demokrasilerde az ve son çare olarak başvurulan yolları açtığını yaşayarak gördük. Ama dokunulmazlık konusunun, BDP’nin son abes eylemini de aşan bir yönü var. Anayasaların, geçmişte yaşanan olaylar karşısında oluşan toplumsal tepkilerin izlerini taşıması, demokrasilerde görülen zararlı bir alışkanlıktır. Ama bunun yapısal bozukluklara dönüşmemesi için, demokratik kurumlarla fazla oynamamak gerekir. İktidar partisi AKP’nin yargıdan kaçmak üzere, dokunulmazlık kurumunun kalkanı arkasına sığınması, kamuoyunun büyük tepkilerine yol açmıştı. Tepkisini dillendirenler arasında CHP de bulunuyordu. Yasama dokunulmazlığının yalnızca kürsü dokunulmazlığı ile sınırlanması eğiliminin güç kazanması karşısında ciddi endişe duyanlardan biri olarak, durumu kaygı ile izlemekte olduğumu söylemek isterim.. ??? Yasama dokunulmazlığının, yılların deneyimlerinden süzülüp gelen demokrasinin güvencesi kurumlardan biri olduğunu görmek için, DP döneminde bu kurumun nasıl hoyratça çiğnendiğini anımsamakta yarar var. Başına buyruk bir iktidarın muhalefet milletvekilleri üzerindeki baskısını bir nebzecik olsun sınırlayabilmek için getirilmiş olan bu kurumun ne denli gerekli olduğu aşikâr. Allah’tan ki, Başbakan “Yargıya gereken iletildi” diyerek, bu kurumun ne denli zaruri olduğu konusunda kamuoyunu hiç istemeden uyarmış oldu. Yargıyı denetimine almış bir iktidarın ülkesinde, yasama dokunulmazlığının güvencesini azaltmak, demokrasinin başına kurşun sıkmak ile eşanlamlıdır. Gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış bir iktidarın, bu kurumu yargıdan kurtulmak için kalkan olarak kullanabileceği ve kullandığı savına gelince: İktidarın yargıyı sıkıca denetlediği bir ülkede, iktidarın mensuplarının ya da yakınlarının yolsuzluklarından sıyrılmak için yasama dokunulmazlığına ihtiyaçları zaten yoktur ki. Yandaş yargı, iktidar mensubu ve yakını olan çok daha geniş bir kitleyi, çok daha emin bir şekilde haksız korumaya almaya yeter de artar bile. ??? Durum böyle olunca, dokunulmazlık kurumuyla oynamak, istenen sonuçları vermeyeceği gibi, istenmeyen sonuçları da kaçınılmaz kılabilecektir. Zaten kurumların kendilerine can vermiş olan varlık gerekçeleri üzerinde iyice düşünmeden, bunlarla fazla oynamak, demokrasi açısından sakıncalar içerir. Bunun en çarpıcı örneğini, tutukluluk kurumunda görüyoruz. Demokrasilerde önlem olarak getirilmiş olan tutuklama yoluna istisnai olarak başvurulur. Yani esas olan tutuksuz yargılanmaktır. Ama tutuksuz yargılanma halinde sanığı kaçma ve delilleri yok etme olanağının varlığı üzerine abanıp, bu olasılığın abartılması, daha vahim durumlar doğurabilmektedir. Azgelişmiş ülkelerin belirleyici özelliklerinden biri de demagogların ivazına kapılarak, dengeler sisteminin kurumlarını hoyratça allak bullak etme eğiliminin güçlü olmasıdır. Bazı yerlerde, çağımızın bir insanlık ayıbı olan idam uygulamasının hâlâ sürmesinde bu gerici toplumsal eğilimin büyük payı vardır. BDP’lilerin tutumunu asla tasvip etmiyorum. BDP’lilerin tutumunun demokrasi sınırları içinde kabul edilmesinin mümkün olmadığını da biliyorum. Ama yine de şunu söylemeden edemiyorum: Dolduruşa gelip de, dokunulmazlık kurumuyla fazla oynamamak gerek. Yoksa istemediğimiz şeylere alet olduğumuzu üzülerek görme durumunda kalabiliriz. ‘Hedef gösteriliyoruz’ İstanbul Haber Servisi Sultangazi 75’inci Yıl Polis Merkezi’ne yapılan bombalı saldırının ardından canlı bomba oldukları iddiasıyla basında fotoğrafları yayımlanan üniversite öğrencileri Elif Sultan Kalsen ve Harran Aydın suç duyurusunda bulundu. Öğrenciler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü, Terörle Mücadele Şube Müdür Vekili Serdar Bayraktutan, terörle mücadeleden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay ve fotoğrafları yayımlayan basın kuruluşları hakkında soruşturma başlatılmasını istedi. Suç duyurusunda bulunmak üzere adliyeye gelen Burcu S. ise başka bir suçtan arandığı için gözaltına alındı. Mağdurların avukatı Günay Dağ, Cumhuriyet Savcısı İsmail Göktürk ile görüştüklerini ve müvekkilleri hakkında herhangi bir yakalama kararının olmadığını belirtti. ? Sultangazi’deki bombalı saldırının ardından canlı bomba oldukları iddiasıyla basında fotoğrafları yayımlanan üniversite öğrencileri Elif Sultan Kalsen ve Harran Aydın savcılığa suç duyurusunda bulundu. Öğrencilerin avukatı, savcılığın haberin kaynağının polis olduğunu söylediğini belirterek “Siyasi şube polisi müvekkillerimizi katletmek için senaryolar üretiyor’’ dedi. Mağdur öğrenciler de yayımlanan haberler nedeniyle başlarına gelebilecek her türlü olaydan emniyetin sorumlu olacağını söyledi. Savcının, haberlerin kaynağının polis olduğunu söylediğini ifade ederek “Siyasi şube polisi daha önce olduğu gibi müvekkillerimizi katletmek için senaryolar üretiyor. Normal koşullarda böyle bir soruşturma var ise cumhuriyet savcısının bilgisi dahilinde olması gerekir. Müvekillerimizin başına gelecek her türlü olumsuzluktan İstanbul Emniyet Müdürü Terörle Mücadele Şube Müdürü ve personeli sorumludur” diye konuştu. Canlı bomba olarak arandığını internetten tesadüfen öğrendiğini belirten Harran Aydın, “Çok şaşırdım. Benimle birlikte 8 kişinin daha fotoğrafı ve ismi yayımlanıyordu” dedi. 14 ay tutuklu kaldıktan sonra 2 ay önce tahliye olduğunu belirten Aydın, “Bu yapılanlar bir katliamın zemindir. Sokakta bizi rahatça katledebilirler. Herhangi bir aranma kaydımız yok. Basına isimleri verilen diğer isimlerin de hayatlarından şüpheliyiz” diye konuştu. Elif Sultan Kalsen ise polisin terör estirdiğini ve yasadışı davran dığını ifade etti. Can güvenlikleri olmadığını dile getiren Kalsen, şunları kaydetti: “Bizim infazımız, katledilişimiz meşrulaştırılıyor. Buraya elimizi kolumuzu sallayarak geldik, buradan çıktığımızda ne olacağını bilmiyoruz. 3 ay önce tahliye oldum, dışarıdayım. 3 aydır herkesin gözü önündeyim, arkadaşım da öyle. Sosyalist olduğumuz için, devrimci olduğumuz için bu komployu yaptılar.” “Canlı bomba” olduğu yönünde haberler ve fotoğrafları yayımlanan Burcu S. ise suç duyurusunda bulunmak üzere Gebze Adliyesi’ne geldi. Adliyede görevli polis ekiplerince Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulaması yapılan Burcu S, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca arandığının tespit edilmesi üzerine gözaltına alındı. Gözaltına alındı Tesadüfen öğrendi SARP KURAY DAVASI AİHM’den uzun dava cezası ? AİHM, Sarp Kuray’ın örgüt yöneticiliği suçlamasıyla 15 yıl süren yargılanmasının adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu belirterek Türkiye’yi 10 bin Avro cezaya mahkum etti. İLHAN TAŞCI Adli Tıp önünde gerginlik Sultangazi 75. Yıl Polis Merkezi’nde kendini patlatan yasadışı terör örgütü DHKPC üyesi İbrahim Çuhadar’ın cenazesini almak için Adli Tıp Kurumu önünde bekleyen gruba müdahale eden polis, 4 kişiyi gözaltına aldı. Canlı bomba İbrahim Çuhadar’ın cenazesini almak için yaklaşık 10 kişilik bir grup, sabah saatlerinde Adli Tıp Kurumu binası karşısında beklemeye başladı. Gruptakilerin kimliklerini alarak GBT (Genel Bilgi Taraması) kontrolü yapan polisle Çuhadar’ın cenazesini almak için bekleyenler arasında gerginlik yaşandı. Arkadaşlarını vermek istemeyen eylemcilerle, polis arasında başlayan kavgada haklarında arama kararı olduğu ileri sürülen 2 kişi gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Daha sonra 15 kişilik bir grup terör örgütü DHKPC lehine slogan atmaya başladı. Uyarılar üzerine gösteriyi sürdüren gruba polis, su sıkarak biber gazı sıktı. Polisin kısa süreli kovalamacası sonunda 2 kişi daha gözaltına alındı. LİDER Mİ ÖNDER Mİ? RTÜK’te Öcalan FIRAT KOZOK tartışması ANKARA Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, kentten yayın yapan ve PKK yanlısı yayınlarıyla tartışma yaratan Gün TV’nin bir aylık ana haber bültenlerini mercek altına aldı. Kurmanci lehçesiyle yapılan yayınları kendi olanaklarıyla deşifre eden Emniyet, hazırladığı raporu Diyarbakır Valiliği’ne gönderdi. Valilik de, üst yazıyla birlikte RTÜK’e iletti. Hazırlanan raporda, kanalın özellikle haber bültenlerinde Abdullah Öcalan’dan “PKK önderihalk önderi” sıfatlarıyla söz edildiği, yayınların ROJ TV ile paralellik gösterdiği ifade edildi. Raporda tüm bunların RTÜK Yasası’nın yayın ilkeleri hükümlerine aykırı olduğu belirtildi. Raporun üst kurul gündemine gelmesinin ardından kurula BDP kontenjanından seçilen üye Ahmet Yıldırım kendisinin de Kurmanciye hâkim olduğunu, rapora konu olan yayınlarda “önder” ifadesinin geçmediğini, “PKK lideri” ifadesinin kullanıldığını söyledi. Tartışmalar üzerine RTÜK’te Kürtçe bilen uzman olmadığı için konu hakkında önce Mardin Artuklu Üniversitesi’nden görüş alınması seçeneği masaya yatırıldı. Bu seçenek kabul görmeyince, bilirkişinin devreye sokulması benimsendi. Bunun üzerine RTÜK Diyarbakır Bölge Müdürlüğü dil sertifikasına sahip bir kişiyi bilirkişi olarak atadı. Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, Emniyet’in yaptığı çevirinin hatalı olduğu belirtildi. Ancak bilirkişi raporuna karşın üst kurul, emniyetin istediği iki cezayı da kesti. Kanala hem idari para cezası hem de yayın durdurma cezası verilmesi kararlaştırıldı. ANKARA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ettiği” gerekçesiyle yargılaması 15 yıl sürdükten sonra 2008 yılında ömür boyu hapse mahkum edilen Sarp Kuray’ın adil yargılanmadığına ve yargılama süresinin uzun olduğuna karar vererek Türkiye’yi 10 bin Avro cezaya mahkum etti. AİHM, DevGenç’in kurucularından olan ve 16 Haziran örgütünün lideri olduğu öne sürülen Kuray’ın başvurusunu karara bağladı. AİHM’nin gerekçeli kararında, Kuray’ın 22 Ekim 1993’te başlayan yargılama sürecinin 22 Ekim 2008’de sonuçlandığına işaret edilerek davanın ceza mahkemelerinde 15 yıl sürdüğü vurgulandı. AİHM kararında, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılama” hükmünün alt paragrafı olan “makul sürede yargılanma hakkı”nın ihlal edildiği vurgulandı. AİHM’nin kararında, Kuray’ın mahkumiyetine neden olan tanıklarla yüzleştirilmesinin çok önemli olduğu, çünkü mahkum olduğu ömür boyu ağır hapis cezasının ağırlığına işaret edilirken, tanıkların önceki ifadelerinin inandırıcılığı konusunda ciddi kuşkular bulunduğu kaydedildi. AİHM, uzun süren yargılama nedeniyle Türkiye’yi 10 bin Avro para cezasına mahkum etti. AİHM kararı yeniden yargılama nedeni olduğundan Kuray’ın mahkemeye başvurarak tahliyesini talep edeceği bildirildi. Kuray halen Sincan F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. Kuray, 5 Şubat 2009’da cezaevine girdi. Müebbet hapis cezasının karşılığı olan yirmi yıllık ceza, on yılda infaz edilecek. Kuray, daha önce üç yıl cezaevinde kaldığı için 7 yıl 6 ay hapiste kalacaktı. Kart’tan sınav soruları Komiser yardımcılığı sınavında aynı yerde görevli iki polisin ‘86 puan’ aldığına dikkat çeken CHP’li vekil, ‘Bu tesadüfler açıklanmalı’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıdaki “kopya” skandalını ortaya çıkaran ve sınavın iptal etmesini sağlayan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bu kez 25 Mart 2012 tarihinde Polis Memurluğundan Komiser Yardımcılığına Geçiş Sınavı’na ilişkin önemli iddialarda bulundu. Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “ÖSYM bünyesinde Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iştirakli sınavlarda, kamu yetkisi ve devlet nüfuzu kötüye kullanılarak çete ya da çetelerin faaliyetlerini sürdüğünü” kaydetti. 25 Mart’ta Polis Memurluğundan Komiser Yardımcılığına Geçiş Sınavı yapıldığını anlatan Kart, bu sınava ilişkin şüphe çeken bulguları şöyle aktardı: “Sınav tarihinden 1 hafta10 gün önce belli grupların organize bir şekilde izin ve rapor aldıklarını görüyoruz. Organize hareket etme eylemlerini bir tarafa bırakarak somut bir olaydan hareketle konuyu bir kez daha kamuoyunun gündemine getirme gereğini duyuyoruz. Samsun Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yapan M.Y. ile M.Ç’nin her ikisinin de ‘86 puan’ alarak sınavı kazanmaları nasıl bir tesadüftür? 2011 yılı Komiser Yardımcılığı Sınavı’nda çok iyi çalışmasına rağmen 48 puan alan M.Y. isimli memur 2012 yılında hiç çalışmadan devresi olan ve cemaatten yakın arkadaşı olan M.Ç. ile birlikte 86 puanı nasıl alıyor? Bu tesadüflerin açıklaması mutlaka yapılmalıdır.” Kart, sınava ilişkin hükümetten şu soruların da yanıtını istedi: “Personel, İstihbarat, Kaçakçılık Daire Başkanlıklarından, Başbakanlık Koruma ve Bakanlık Özel Kalem müdürlüklerinden bu sınavı kaç kişi kazanmıştır? 90 ve üzeri puan alan 135 kişi midir? Kazananların bu kadar yüksek not ortalamasına yığılması olağan mıdır? Biz, ‘bu kadar tesadüfün bir araya gelmesini’ bundan böyle de araştırmaya ve sorgulamaya devam edeceğiz.” GENELKURMAY BAŞKANI ÖZEL, YARGI BÜROKRASİSİYLE YAPTIĞI GÖRÜŞMEDE SAVCI VE HÂKİMLERDEN YAKINDI ‘Askeri kuralları bilmiyorlar’ İLHAN TAŞCI Fotoğraf:AABURAK CENK KAYA ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, geçen günlerde yargı bürokrasisi ile bir araya geldiği ve asker kişilerin yargılandığı davalara ilişkin “yakınmada” bulunduğu öğrenildi. Özel’in askerleri soruşturan ve yargılayan yargıçlarla savcıların, “askeri teammülleri ve yazışma tekniklerini bilmemeleri” nedeniyle kimi olumsuz sonuçlara vardıklarını ilettiği belirtildi. Özel’in 14 Ağustos YAŞ öncesi Adalet Ba kanlığı ile görüşmesi, şura öncesi Balyoz davası kapsamında tutuklu 68 general ve amiralin atamalarındaki sıkıntılara ilişkin olduğu dile getirilmiş ancak bakanlık “güncel konuların” görüşülmediği gerekçesiyle bu bilgileri yalanlamıştı. Genelkurmay Başkanı Özel, 22 Haziran’da Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e “iadeyi ziyarette” bulunmuştu. Adalet Bakanlığı’nda gerçekleşen görüşmede, ilk görev yeri Çukurca olan genç bir cumhuriyet savcısının, Genelkurmay Başkanlı ğı’nın elinde kimyasal silah olup olmadığını sormasından duyulan rahatsızlığın dile getirildiği savlanmıştı. 34 köylünün yaşamını yitirdiği Uludere’de “hava bombardımanı talimatının kimden geldiği” sorusunun da benzer rahatsızlığı yarattığı belirtildi. Görüşmede, 14 Ağustos tarihleri arasındaki YAŞ’ta Balyoz davası kapsamında tutuklu 68 general ve amiralin atamalarındaki sıkıntının da gündeme geldiği belirtilmişti. Ancak Adalet Bakanlığı “güncel” konuların görüşülmediğine ilişkin yazılı açıklama yapmıştı. Genelkurmay Başkanı Özel’in, görüşmede 365 emekli ve muvazzaf askerin yargılandığı Balyoz soruşturma ve davasında, yargıç ve savcıların yaklaşımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi. Özel’in Adalet Bakanı’nın kabulü sırasında yargı büroksasinin de bulunduğu görüşmede, savcı ve yargıçların askeri işleyi, yazışma teknikleri ve hiyerarşisindeki işleyişi “bilmemeleri” nedeniyle olumsuz sonuçların ortaya çıkmasından yakındığı bildirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle