15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2012 CUMA 2 Ortadoğu’da uygulanmaya çalışılan “özgürleştirme” kavramı üzerinde biraz durmak gerekir. Bunu yapmak, yalnız Bingazi’yi anlamak için değil, Türkiye Cumhuriyeti tarihini doğru yorumlamak için de yararlı olacaktır. rap Baharı’nın söz konusu ülkelerde bütünüyle içsel ve özgürlükçü nedenlerle başladığı varsayılmış, toptan “Baasçı” diye eleştirilen rejimlerin özündeki otoriterlik yanlış yorumlanmış, Baasçılığın tarikatçı ya da ve Müslüman Kardeşlikçi irtica akımlarına karşı oluşturduğu güvenliğin bir bakıma “laikleştirici” sayılabilecek olan etkisi küçümsenmiştir. Sonuç, Libya’da olduğu gibi, dıştan sömürücülüğe ve içte öldürücü şiddete kadar gidebilen bir gericiliğe açık duruma getirilmiş birtakım toplumların ortaya çıkması oldu. Özgürleştirme bu mudur? Benzer dış oyunlar bizim Kemalist Cumhuriyetin kuruluşunda ve köklü devrimler döneminde çok yaşandı. “Terakkiperver” denen muhalefetin gericiliğini ve müflis emperyalizmin “kişisel diktatörlük” diye çarpıtmak istediği “tek parti” otoriterliğinin şimdi insafsızca eleştirilen özgürleştirici yöntemlerini sonuçlarıyla bizden daha iyi yaşayarak laik ve demokratik devlet kurmuş bir başka toplum yok. Bilelim ki, Cumhuriyetin eşsizliğini ve değerini inkâr etmek büyük nankörlüktür. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Hakkı Anayasa Mahkemesi’nin önemli görmediği bir zararın AİHM tarafından önemli görülmesi de olasıdır. Yasada, AİHS’de yer aldığı gibi, Anayasa Mahkemesi’nin önemsiz bulduğu bir başvuruyu bir kez de “insan haklarına saygı ilkesi” açısından değerlendirmesini gerektiren bir kuralın bulunmaması ciddi bir eksikliktir. Münci ÖZMEN Dışişleri Bakanlığı Emekli Hukuk Müşaviri 010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle tanınan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, 23 Eylül 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bundan böyle AİHM’ye ulaşmak için, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru turnikesinden geçmek gerekmektedir. AİHM, Türkiye’den önüne akan başvuruların debisini düşürmek istemektedir. Bunun için, yetkililerimizi bazı başvuru türlerinde ihlalleri ülke içinde çözümleyecek çare yolları yaratmaya yöneltmektedir. Son olarak, 20.3.2012 tarihli Ümmühan Kaplan ihlal kararı buna örnektir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının da, AİHM’nin beklentileri açısından değerlendirilmesinde yarar vardır. hak ve özgürlükleri, yazılı olanların kapsamında incelemektedir. Örneğin, AİHM’nin sosyal güvenlikle ilgili başvuruları, mülkiyet hakkı; çevre hakkıyla ilgili başvuruları da, özel hayata saygı hakkı kapsamında incelediği görülmektedir. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının belirtilen sınırları, uygulamada AİHM içtihatları ile çelişebilir. 2 Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun kabul edilebilir bulunması, (i) anayasal açıdan önemli, (ii) uğranılan zararın önemli olması koşullarına bağlanmıştır. AİHS’de “anayasal önem” koşuluna yer verilmediği için, bu koşul nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin kapısından dönen başvurucunun AİHM tarafından kabul görmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Keza, Anayasa Mahkemesi’nin önemli görmediği bir zararın AİHM tarafından önemli görülmesi de olasıdır. Yasada, AİHS’de yer aldığı gibi, Anayasa Mahkemesi’nin önemsiz bulduğu bir başvuruyu bir kez de “insan haklarına saygı ilkesi” açısından değerlendirmesini gerektiren bir kuralın bulunmaması ciddi bir eksikliktir. 3 Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurularda, mahkemelerin kanıtları değerlendirmesi ve yasa kurallarını yorumlayıp uygulaması ile ilgili konulara bakmayacaktır. AİHM ise bu konuları adil yargılanma hakkı açısından incelemekte; kanıtların değerlendirilmesinin yöntemini ve yasa kurallarının yorumlanıp uygulanmasında keyfiliğe sapılıp sapılmadığını denetlemektedir. Mevcut yasal düzenleme karşısında, bu konudaki başvuruların AİHM kapısı önüne yığılması kaçınılmaz görülmektedir. 4 Anayasa Mahkemesi “23.9.2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları” inceleyecektir. Bu durumda, tüketilecek iç hukuk yolu bulunmayan, dolayısıyla kesinleşmiş nihai karar elde edemeyen başvurucular kapıdan dönecektir. Bu noktada duyulacak tereddütlerin bireysel başvuru hakkı lehine giderilmesinde yarar vardır. 5 Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının “kötüye kullanılması” kavramının içeriğinin belirsizliği, bu hakkı ayakta duramaz hale getirebilir. AİHM ise kendisine yapılan bireysel başvuruların ayakta kalmasını sağlamak amacıyla, AİHS’de de yer alan bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması kavramını dar yorumlamaktadır. 6 Anayasa Mahkemesi’nin kabul edilebilir bulduğu başvurularda Adalet Bakanlığı’nın “görüş” bildirmesi, hasımsız yargı niteliğindeki başvuru yargısının özelliğine uygun düşmemektedir. Adalet Bakanlığı’na görüş bildirmesi için toplam 60 gün süre tanınırken, cevap vermesi için başvurucuya sadece 15 gün süre verilmesi ise adil yargılanma ilkelerinden olan “silahların eşitliği” ilkesine aykırıdır. Son söz: Burada değinilen sorunlar AİHM içtihatlarının özümsenmesiyle aşılabilir. Özgürleştirme NE tuhaf, güncel olaylar güncel hatalara ilişkin derslerle de dolu olabiliyor. Oysa, geçmiş olaylardan ders çıkarılsaydı hatalar olmadı. İyi tarih bilip anlamını doğru yorumlamanın yararı saymakla tükenmez. Ne var ki, öğretim ve öğrenim düzeni açısından en donanımlı sayılan ülkeler bile bu konuda yanılabiliyor. Geçen gün Libya’nın Bingazi kentinde olup bitenler, daha doğrusu olup da kolay bitmeyecek olanlar tarihten ders çıkaramayış becerisizliğinin sonuçlarını bir biri ardına göstermeyi sürdürmektedir. irleşik Devletler’in Dışişleri Bakanı Bayan Clinton, Büyükelçi Christopher Stevens’in Bingazi’de göstericilerce öldürülmesi üzerine, “Bugün birçok Amerikalı, hatta ben bile özgürlüğünü kazanmasına yardım ettiğimiz ülkede ve yıkımdan kurtardığımız bir kentte bu nasıl oldu, anlamıyoruz” demiş. Öyleyse, tepkiye yol açan filmin sanatsal değersizliği, insanları kışkırtmak için yapılmış oluşu, “Elçiye zeval olmaz” ilkesinin çiğnenişi ve olayın ele alınışı gibi sorunlar bir yana, “Arap Baharı” dolayısıyla gündeme gelip Kuzey Amerika ve bazı Batı Avrupa devletlerince Hillary Yenge... Libya’da ABD Büyükelçisi öldürülünce, Dışişleri bakanları Hillary Yenge dudaklarını buruşturup sordu: “Özgürleştirdiğimiz bir ülkede bu nasıl olur?..” ? Bizim kadınlarımız daha akıllı... Böyle salak şeyler söylemezler... ? Önce Irak’ı “özgürleştirdiler” bilirsiniz... Ölü sayısı; 2 milyon... 5 milyon öksüz, yetim... 1 milyon dul... 900 bin kolsuz, bacaksız insan... ? Oradan geçtiler Mısır’ı özgürleştirmeye... İlk işleri Mübarek döneminde kadınlara verilen sıradan hakları geri almak oldu... Evlilik yaşı 14... Yalnız gezen kadınları bıçaklamaya başladılar... Kimi ulema “Kadın öldükten sonra da nikâh devam eder... Öldükten altı saat sonraya kadar cinsel ilişki olur...” dedi... Çüş... Ölüyü de özgürleştirecekler... Mısır Ulusal Kadın Konseyi itiraz etti gerçi, dağıttılar... ? Suriye... “Özgürleştirme” sürüyor... Antep esnafı da oturmuş “özgürleştirme” bitince, Suriyelilerin fıstık ezmesi almaya gelmelerini bekliyor... İnsan kalmadı Suriye’de... ? Libya... “Özgürleştirmenin” sonunu izlediniz... Bu sefer tekbir getirerek Kaddafi’yi linç eden kalabalığın elinde, saçları yanmış, yüzünün bir yanı ezilmiş ABD Büyükelçisi vardı... Vahşet aynı: “Özgürleştirme”, demek fazla kaçtı... ? Türkiye de keza yengenin özgürleştirdiklerinden... Cumhuriyetimiz gitti... Laik, çağdaş, uygarlık derdi olan, adam gibi, medeni, modern bir toplum olma hayallerimiz yıkıldı... Dinci faşizmin arkasında ABD var... Bu ölümler, bu kan, bu ateş, bu yangın yeri... Irak’ta, Mısır’da, Libya’da, Suriye’de olanların farklı versiyonudur sadece... ? Sonuçta; dincileri kullanarak Müslüman ülkeleri imha ediyorlar... “Bu Haçlıdır” dedi ya... Anlamadınız... ? İnsan böyle aptal kaldıkça... Haliyle özgürleşiyor... A 2 B Sorunlar AİHM, yeni yaratılan iç hukuk yollarının “etkin” olup olmadıklarını sürekli denetim altında tutar. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu da bu denetimin dışında kalmayacaktır. AİHM açısından, etkin olmayan bir iç hukuk yolunun tüketilmesi yani kullanılması gerekmez. Türkiye’de bazı iç hukuk yollarının, AİHM tarafından etkin bulunmadığı bilinmektedir. Umarız, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu için bu sonuca varılmaz. Ancak bunun için, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı ile ilgili sorunların giderilmesi gerekmektedir. Bu sorunlardan önemli görülenlerine aşağıda değinilmeye çalışılmıştır: 1 Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, anayasadaki temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerde güvence altına alınmış olanlarıyla sınırlandırmıştır. Bu bağlamda, hangi hak ve özgürlüklerin, AİHS ve taraf olunan ek protokollerle güvence altına alınmış olduğunu belirlerken, sadece AİHS ve ek protokollerin metinlerine bağlı kalmak yanıltıcı olur. Zira, AİHM, AİHS ve ek protokollerdeki boşlukları içtihatlarıyla doldurmakta ve yazılı olmayan bazı C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle