28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE 4 HABERLER TSK açıklaması kafaları karıştırdı Yine Dil Krizi Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda bir kriz daha patlak verdi önceki gün. Krizin özüne geçmeden önce, sanırım, orada da depreşmiş olan “amayasa”cı eğilimimize değinmek gerek. “Anayasalar, devlet karşısında bireylerin, toplulukların, hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, iktidarın hareket alanının sınırlarını belirleyen temel yasalar, toplumsal demokratik uzlaşma metinleridirler.” Her dönemde bireyi değil, devleti esas patron olarak kabul eden Türkiye’de, anayasalar devletin sınırsız gücünün altını çizen metinler olarak kabul edilirler ve bu düşünceyle kaleme alınırlar. Türkiye’nin demokrasi benzeri rejiminin etkisiyle olayı biraz daha yumuşatmak için ortaya yeni bir kavram çıkarılmıştır ki, bu da “amayasa” kavramıdır. Nedir “amayasa?”. Söyleyelim. “Amayasa” ilke olarak bütün özgürlüklerin varlığını kabul ediyor görünürken her konuda “vatandaşın .......özgürlüğü vardır” dedikten sonra, bir “ancak” veya “ama” sözcüğü ile başlayan cümle ile ona getirilen sınırlamalarla, özgürlüğü yalnızca kâğıt üzerinde serbest bırakan metindir. ??? Basına yansıyan tartışmalara bakılırsa, “amayasa”cı zihniyet komisyonda da sürmektedir. Nitekim, pazartesi günü toplantıyı terk etmeye karar veren BDP’li Sırrı Süreyya Önder, AKP ve MHP’nin tüm özgürlüklere “milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak” diyerek sınırlama getirdiklerini belirtirken bu zihniyetin altını çiziyordu. Pazartesi günü Düşünce ve İfade Özgürlüğü maddesi görüşülürken patlak veren kriz de Kürt sorununun çözümü konusunda, yeni yapılacak anayasanın getireceği hükümlere bel bağlayanların ne kadar yanıldıklarını da ortaya seriyor.Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarına ara vermesine neden olan kriz, BDP’nin, düşünce ve ifade özgürlüğü maddesine şöyle bir ibarenin konmasını önermesinden çıkıyor: “Herkes düşünce ve kanaatlerini tercih ettiği dilde, hukuken meşru, bütün araç ve yollarla tek başına veya toplu olarak ifade etme ve yayma özgürlüğüne sahiptir.” İbareyi dikkatle okuduğunuz zaman, burada düşüncesini herhangi bir dille yayma özgürlüğünün kastedildiğini kolaylıkla görebilirsiniz. Zaten yazılmasa da bu özgürlük her demokraside mevcuttur. Yine dikkat edilirse, bu özgürlük ile resmi dil arasında bire bir bağlantı yok. ??? Burada hassasiyetin tek başına veya toplu olarak deyişinden yola çıkarak kolektif hak yaratma kaygısından kaynaklandığını söyleyebilirsiniz. Burada üzerinde durulması gereken husus öyle ya da böyle, dil konusunda tarafların birbirlerinden çok uzak bir noktada olduklarıdır. Kendisini Kürt kimlikli olarak tanımlayan yurttaşlarımızın temsilcisi olduklarını ileri sürenler (Kürtler içinden aksini iddia eden de çıkmıyor) dil konusunda çok duyarlı olduklarını, anadilinin öğrenilmesiyle yetinmeyip anadilinde eğitim konusunda ısrar edeceklerini her vesileyle dile getiriyorlar. Buna karşılık bırakın bir yana MHP’yi, CHP ve AKP bile bu istek karşısında olumlu tavır almaktan uzak bir noktada durmakta kararlı görünüyorlar. Olay burada düğümlenmiş durumda. Soruna görüşmelerle siyasi bir çözüm bulunacaksa, tarafların bütüncü tavırlardan vazgeçip karşılıklı adımlar atmalarında yarar olduğu kesin. Bu noktada da belki AKP ve CHP’nin birçok bakımdan haklı görünecek itirazlarını dikkate alıp anadilinde eğitim konusunda daha bir orta yol aranırken ayrıca Kürtçenin toplum yaşamının birçok alanında daha fazla yer alması düşünülebilecekken, son gelişme böyle bir müzakere zemininin bile epeyce uzağında olduğumuzu gösteriyor. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki son kriz, Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda, işlerin zor olduğunun kanıtı. Zaten kimse de “kolay olacak” demiyordu. Genelkurmay Başkanlığı’nın yazılı açıklaması, uçağın vurulmadan düştüğü konusunda soru işaretleri yarattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, daha önce uluslararası sularda Suriye tarafından düşürüldüğünü açıkladığı uçak ile ilgili olarak “Suriye tarafından düşürüldüğü iddia edilen” ifadesini kullanarak uçağın vurulmamış olabileceği yönünde imada bulundu. Genelkurmay, “Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’nca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre, malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır” dedi. Genelkurmay Başkanlığı, 22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz’de, uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken radar ve telsiz teması kesilen Türk RF4 uçağı ile ilgili yeni bir açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen Hv.K.K’lığımıza ait RF4 uçağımız ile ilgili bilgiler bugüne kadar doğru ve tam bir şeffaflık içinde kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bundan sonra da aynı şe kilde paylaşılmaya devam edilecektir. Konuyla ilgili son gelişmeler aşağıda sunulmuştur. Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’nca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre, malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca Hv.K.K’lığı tarafından, elde mevcut parçalar ile halen deniz Nautilus bozulmuş dibinde bulunan parçaların kamera görüntüleri üzerindeki teknik inceleme devam etmektedir. Diğer taraftan, uçağımızın enkazının aranması ve kurtarılması faaliyetlerine Dz.K.K’lığı ve Sahil Güvenlik K’lığına ait 4 adet askeri gemi ile devam edilmektedir. Bu kapsamda, belirlenen ilave alanlarda, TCG ÇEŞME hidrografi gemisi tarafından dip taraması faaliyeti icra edilmektedir. Nautilus araştırma gemisinin, kamera sistemindeki arıza nedeniyle bölgeden ayrılması üzerine, deniz dibinde tespit edilen ve halen çıkarılamayan parçaların denizden çıkarılması için yeni imkânların araştırılmasına başlanmıştır.” Düşürüldü mü, düştü mü tartışmaları arasında, Türk jetinin rotasındaki ani değişikliğe dikkat çekiliyor Kaçma manevrası mı? İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN KILIÇDAROĞLU: BARKIN ŞIK ANKARA Suriye tarafından düşürülen Türk RF4 savaş uçağı, uçaksavar menzili içinde bulunan 2250 metre yükseklikte vuruldu. Suriye ana kıtasına 13 deniz mili uzakta vurulduğu belirtilen uçağın, Suriye’ye ait sahil güvenlik botları üzerindeki uçaksavarlar veya omuzdan havaya atılan misil füzesiyle vurulmuş olabileceği olasılığı bu kapsamda arttı. Uçağın “görev profili” rotasındaki ani değişiklik, uçağa yönelik tehdidin en önemli kanıtı olarak gösteriliyor. Ani rota değişikliği füze ikaz sistemine bağlanıyor. Füze tehdidinin anlaşılmasından sonra pilotların kaçınma manevrasına girdikleri değerlendiriliyor. İrtifasını artırmaya çalışan uçağın havada vurulduğu değerlendiriliyor. Uçağın, Akdeniz’e dik bir şekilde çakılmadığı, denizin üzerinde taş gibi sektiği ve bu sırada sekiz parçaya ayrıldığı belirtiliyor. Rus yapımı füzelerin radarda iz bıraktığı, omuzdan havaya atılan sistemlerin ise iz bırakmadığı ve yalnızca uçaktaki füze ikaz sistemi tarafından fark edilebileceği kaydediliyor. Uçaktaki füze ikaz sisteminin merkeze herhangi bir bilgi göndermediği ifade ediliyor. Uçağın, “füzeyle mi yoksa uçaksavar bataryasıyla mı?” düşürüldüğü konusundaki belirsizlik, RF4 ile ilgili hazırlanacak kaza kırım raporu sonucunda belli olacak. Katille tutukluyu aynı kefeye koyamazsın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bahçelievler katliamı hükümlülerinin serbest bırakılmasına tepki gösterirken bu olayın tutuklu milletvekilleri konusuyla birlikte değerlendirilemeyeceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Birisinde katiller var, yargı kararıyla kesinleşmiş katiller. Diğerleri tutuklu. Siz, katillerle tutukluları aynı kefeye nasıl koyabilirsiniz” diye sordu. Kılıçdaroğlu, Kadın Kolları Genel Başkanlığı devir teslim töreni öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Bahçelievler katliamı hükümlülerinin tahliye edilmesiyle ilgili olarak “Öyle bir cinayeti ve o cinayetin toplumda yarattığı derin yaraları unutmak mümkün değil. Reform diye yaptıkları bu ise kamu vicdanı kan ağlıyor. Söyleyecek fazla bir şey yok... İstediğinizi serbest bırakıyorsunuz, istediğinizi de hapse atıyorsunuz. Bunun adı da adalet oluyor” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada da hükümetin Suriye politikasını eleştirdi. “Sırtı yerde kalkmayan bir Türkiye Cumhuriyeti’ni görüyorsunuz. Sırtı yerde, ama burnu havada, nasıl bir anlayıştır bu” diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendilerine doğru bilgi vermediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir Başbakan ana muhalefet başkanına özel görüşmede doğruları söylememezlik etmemiştir. Bu çok önemli bir olaydır” dedi. Erdoğan’a ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na bir çağrı yaptıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Bizim elimizde yeterli bilgi olmayabilir. Ama ABD, Rusya, Kıbrıs’ta üssü olan İngiltere’nin elinde kesin bilgiler vardır. Çağrı yapın, ellerindeki bilgileri açıklasınlar” diye konuştu. namikzafer@yahoo.com Düşen uçak tartışması sürerken Erdoğan, ‘Füze mi uçaksavar mı ortaya çıkacak’ dedi: ‘Türk uçağı isabet aldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk uçağının uluslararası hava sahasında isabet aldığını belirtirken saldırı öncesi hiçbir uyarı yapılmadığını söyledi. Erdoğan, uçağın parçaları çıkarıldıktan sonra “füze mi yoksa uçaksavarla mı vurulduğunun” ortaya çıkacağını belirtti. Erdoğan, AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında, Suriye tarafından düşürülen Türk uçağıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, şöyle konuştu: “Uçağımız, uluslararası hava sahasında isabet almıştır. Uçağımız isabet aldıktan sonra süratle irtifa ve hız kaybetmiş, rotasından çıkmış, Suriye karasuları içine sapma yaparak 8.5 mile düşmüştür. Uçağımıza yapılan saldırı öncesinde hiçbir uyarı yapılmamıştır. Şimdi bu parçalar çıkarıldıktan sonra bu bir füze vuruşu mudur yoksa bir uçaksavar mıdır ortaya çıkacaktır.” Her ülkenin hava sahasının bu şekilde kısa süreli ihlal edildiğine dikkati çeken Erdoğan, “Hem Türkiye içinde, hem uluslararası kampanya yürütenlere açık açık söylüyorum; uçağımıza 13 milde, uluslararası hava sahasında hiçbir uyarı yapılmadan, tamamen düşmanca, tamamen hasmane bir şekilde saldırı düzenlenmiştir” dedi. Kaynak göstermeden haber yapan yurtiçindeki ve yurtdışındaki basın organlarına çatan Erdoğan, “Başbakan’a yakın çevreden aldığımız bilgilere göre veya ‘AK Parti Genel Başkanı’na yakın çevreden aldığımız bilgilere göre’. Niye isim ‘Sırtı yerde, burnu havada’ ZANA’DAN ERDOĞAN’A: PEMBE TABLO ÇİZİYORLAR entoHaber Merkezi Avrupa Parlam İfade ve ları Hak ın su’nda Türkiye’de Kad Ban uşa kon a und rum otu ğü” Özgürlü u sor bir a, Zan la ğımsız Milletvekili Ley oErd yip Tay ep Rec an bak üzerine Baş Zana, ğan’la yaptığı görüşmeyi anlattı. nazik Çok k. üştü gör t saa “Yaklaşık 1.5 sabırla bir ük Büy dı. şıla kar ilde şek bir “Çok dinlediler” dedi. Zana, kendisine bakan Baş n diye in” çizd o tabl bir k karanlı er yeteTayyip Erdoğan’a “Etrafınızdakil a düBan . yor çizi o tabl bir be rince pem le size şen; olumsuzlukları çıplak biçimiykü bu çün ak laşm pay nle sizi aktarmak, umlu ülkede birinci derecede siyasi sor sizin flar tara lu olum enle sizsiniz. O ned dan olsun ama olumsuzlukları da orta çaba iyle rliğ elbi in kes her kaldırmak için söyledi. sarf etmesi gerekiyor” dediğini ‘Kaza sonucu düşmüş olabilir’ Haber Merkezi NATO’da görev almış emekli Tuğgeneral Ali Er, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasının “Uçak düşürülmedi, kaza sonucu düştü” olarak algılanabileceğini iddia etti. Er, hiçbir yanıcı madde, mühimmat izi olmamasının, kaza anlamına gelebileceğine dikkat çekti. Suriye’nin uçağın kendileri tarafından düşürüldüğünü açıkladığını anımsatan Er “Hükümet Suriye’nin tuzağına mı düştü?” diye sorarak şöyle devam etti: “Bu senaryo başka bir felaketin habercisidir. Uçak düşürme eyleminin Suriye tarafından üstlenilmesinin tek bir mantıklı açıklaması olabilir; artık Suriye, Türkiye’yi ne bölgesel bir güç ne de çekinilecek bir komşu olarak dikkate alıyor. Başka bir ifade ile Türkiye’nin ve TSK’nin caydırıcılığının dibe vurduğunun resmidir” dedi. Er, Suriye tarafından uçaksavarlarla ateş açılmış olabileceğini ve uçağın manevra yaparken düşmüş olabileceğinin de ihtimaller arasında olduğunu belirtti. Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Mesut Caşın uçağın deniz üzerinden omuzdan atılmış füzeyle düşmüş olabileceğini söyledi. Caşın, “Radar güdümsüz de atılabilir Pilot da hissedemeyebilir. Radar da bunu algılayamaz. Tahminim füzedir” dedi. Erdoğan, AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında partililere seslendi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Militan yargıçlar var’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi ve TMMOB tarafından Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde yaptırılacak öğrenci evi ve sosyal tesislerinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Türkiye yarı açık cezaevine döndürüldü. Özel yetkili mahkemeleri, özel savcıları var. Özel yargıçları var, özel mahkemeleri var. Özel Yargıtayları var. O Yargıtaylara atadıkları militan yargıçlar var. Özel Danıştay’ı var. O Danıştay’a atadıkları militan yargıçlar var. Bunlarla Türkiye demokrasiyi yakalayamaz. Demokrasi özgürlük rejimidir. Aydınlar cesur, yürekli olacak. Gerekirse bedel ödemekten korkmayacak. Aydının korkak olduğu rejim de demokrasi olmaz” dedi. Basının karakteri! lerini vermiyorsun. Karakter meselesi. Yalan üzerine iş bina etmeye çalışırlar” dedi. CHP’nin Amerikan WSJ gazetesinin ‘borazanlığını’ yaptığını söyleyen Erdoğan, kendilerine itibar edilmediğini söyledi. Erdoğan, “Beşşar Esed, düşürülen uçağımızla ilgili konuşma ihtiyacı hissetmiyor, biliyor musunuz? Zira Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu zaten Esed adına yeterince konuşuyor. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde bugün artık Baas Partisi’nin Türkiye sözcülüğünü aleni şekilde üstlenmiş durumda. Gayet güzel paslaşıyorlar, en kritik anda bile” diye konuştu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun uçağın düşürülmesinin ardından yaşanan Erdoğan, tutuklu milletvekilleri konusunda ise “O konuda takdir yargınındır ve gerekli kararı verecek Hapisten adam kaçırma C MY B C MY B gelişmelerde, “milli bir duruş sergilemediğini” savundu. Erdoğan, Samsun’daki sel felaketiyle ilgili olarak da TOKİ’yi savundu. Erdoğan, TOKİ’nin konutlarında sadece AK Partililer oturmuyor. Bu ucuz siyasettir ve bununla bir yere varılmaz. TOKİ bu ülkenin en başarılı kurumlarından birisidir. Hemen bir fırsatta TOKİ’yi yıkma gayreti içerisine giriyorsunuz? TOKİ bu tür salvolarla yıkılacak bir kurum da değil” açıklamasını yaptı. olanlar da mahkemelerdir” dedi. Muhalefetin tutuklu milletvekilleriyle ilgili parlamento çağrısına “evet” demeyeceklerini belirten Erdoğan, “Çünkü biz demokrasiyi bu şekilde sulandırma gayreti içinde olanlarla aynı istikamette yürüyemeyiz. Bir kısım davaları sulandırma ve tutukluları aday gösterme olayı aslında muhalefetin ülkenin gündemine taşıdığı bir sorundur. Bile bile tutuklu şahıslar aday gösterilerek milletvekilliği, cezaevlerinden adam kaçırma, davaları boşa çıkarma girişimine dönüştürülmek istenmiştir. Adam mı bulamadınız milletvekili yapmak için, cezaevlerinin içine mi kaldı işiniz?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle