13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Türkiye İstatistik Kurumu’nun tahminlerine göre kadın başına ortalama çocuk sayısı giderek azalacak Üç çocuk artık ‘hayal’ ? TÜİK’in son verileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üç çocuk isteği ile desteklenen “100 milyonluk büyük Türkiye” hayalini bir kez daha rafa kaldırdı. İstatistiki tahminlere göre Türkiye’nin nüfusu bir yandan yaşlanırken bir yandan da doğurganlığı azalacak. Ekonomi Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “üç çocuk” önerisi ile desteklenen “Cumhuriyet’in 100. yıldönümünde 100 milyonluk Türkiye” hayalinin gerçek dışılığı bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Dünya Nüfus Günü’ne özel açıkladığı “Türkiye’nin Demografik Yapısı ve Geleceği” istatistiklerine göre; bugün 74 milyon olan Türkiye nüfusu 2050 yılında 94 milyon 585 bine çıkarken, kadın başına ortalama çocuk sayısı da 2.2’den 1.8’e kadar inecek. Bu süreçte nüfusumuz da bugüne göre daha yaşlı hale gelecek. TÜİK’in verilerine göre 2050’de Türkiye nüfusunun artış hızı, binde 2.1’lik kritik eşiğin de gerisine düşmeye başlayacak ve binde 2’ye düşecek. Bilindiği gibi bir ülkenin nüfusunun mevcudu koruyabilmesi için nüfus artış hızının yüzde 0.2’nin altına inmemesi gerekiyor. Nüfus artış hızının bu yüzyılın ortalarında binde 2’ye gerilemesiyle birlikte Türkiye, bugünün Japonyası ve Almanyası’nın karşılaştığı nüfus sorunlarına çözüm aramaya başlayan bir ülke haline dönüşecek. 2050’li yıllarda bugün 1 milyar 348 milyon kişi ile dünyanın ilk sırasında yer alan Çin Halk Cumhuriyeti’nde nüfus azalmaya başlayacak. Buna karşılık bugün 1 milyar 242 milyon kişi ile ikinci sırada bulunan Hindistan’ın nüfusu artmaya devam edecek. Ben Yaptım Oldu... Kaç yıl oldu? Çalışma Bakanlığı yasa gereği her yıl iki kez yayımlamak zorunda olduğu, toplusözleşme yapma yetkisini vermede kullanılacak resmi istatistiklerini yayımlamıyor. Sendikaların, toplusözleşme yapma yetkileri, ehliyetlerinin olduğuna ilişkin, işkolu barajının yüzde 10’unu aştıklarının resmi belgesi yok yani. Bakanlık yasa yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sahtekârlığın, suçun odağında oturuyor. Çünkü gerçek istatistiklerle bu koşulları yerine getirebilecek konumda olan sendika yok... Erdoğan iktidarları bu gerçeği bile bile 12 Eylül hukukunun ürünü, toplusözleşme hakkı üzerindeki bu büyük yasağı kaldırmak yerine, yasa çiğneyerek, resmi istatistiği yayımlatmayarak durumu idare ediyor. Eski istatistiklerle verilmiş, aslında sahtekârlık üzerinden sistemin yürümesine göz yumulmuş olarak, yıllar öncesine ait sözleşme yetkileri, yeni istatistikler yayımlanmayarak hukuka aykırı yürürlükte tutuluyor. Yıllar öncesinde bıkmadan haber yapar, manşete çıkmasını sağlardım. Sonra alışkanlık yaptığını, tepki bile yaratmadığını görerek haber değeri kalmadığı sonucuna vardım. Sözde sivil iktidarlar 12 Eylül’ün yasaklı düzenini korumayı yeğleyerek, kendi elleri ile yarattıkları sahteciliği, sendikalar üzerindeki siyasi iktidar denetimi, sermaye gücünün kullanılabilmesinde etkin şantaj aracı olarak kullanmayı yeğlerlerdi... Erdoğan iktidarlarında işin çivisi çıktı. Çalışma Bakanlığı’nın 1983 yılına ait, 12 Eylül sürecinin gerçekliği incelenmeden geçiş için sendikalara verilmiş sahteciliği içinde barındıran beyanlarının üzerine, 30 yılın kayıtlarda kalan işten ayrılanları, emeklileri, işyeri değiştirenleri ile eklenen milyonlarla, otomatik sahtelik kazanmış üyelik beyanlarının sürdürülmesi içe sindirildi. Ancak iktidarları bir başka yasa değişikliğinde sigortalı çalışmayı denetlemeye çalışırken elindeki sahteciliğe oturtulmuş ipi koparıverdi. Artık bakanlık görevi gereği resmi istatistiği yayımlarsa, sendikaların toplusözleşme yapma hakları otomatik düşüverecekti. Kaçınılmaz barajı kaldıracak yasal değişiklik gerekiyordu. Türkiye’de işkolunda sigortalı çalışanların yüzde 10’unu gerçekten örgütleyebilmiş tek bir sendika bile yoktu. Ancak toplusözleşme hakkının kazanılmasının özgürleştirilmesi, iktidar gücünün, Bakanlık denetiminin kalkması da çeşitli nedenlerle istenmediğinden, uzlaşılacak formül bulunamadığından, Çalışma Bakanı’nın dün sözünü ettiği, sizin anlamını bilemediğiniz yeni sendikal yasal düzenleme bir türlü yasalaşamıyordu... Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası sigortasız, yasadışı çalıştırılıyor olsalar da, sigortalı çalışanlar yine de 8 milyonlarda seyrederken, sendikalı sayısı tüm işkollarında birden hep 500 binin altında kalıyordu çünkü... ??? Oysa Çalışma Bakanlığı’na sorumluluk bile verilmeden, bir gece yarısı torba yasası içinde rejimi demokrasi olan ülkelerde örneği olmayan havayollarına grev yasağı, hem de toplusözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmış, grev kararı alınmış bir süreçte kimsenin ruhu duymadan yasalaşıvermişti. Çalışma Bakanlığı’nın yıllardır hazırlık yaptığı, çıkarmak zorunda olduğu, bakanın dün bir kez daha sözünü ettiği yasa tasarıları Meclis’te beklerken, bakanlıktan geçmemiş, görüşülmemiş, torbayı yasaya sokuşturmuş milletvekilinin itirafına göre THY yönetiminin hazırladığı, eline tutuşturduğu bir cümlelik grev yasağı, yasadışı içerikli yasa olarak yasal düzenlemeye giriverdi. Grev hakkını yasal olarak kullanabilme noktasına gelmiş Havaİş Sendikası üyeleri, ortada alınmış grev kararı hakları dururken, gece yarısı yasası ile gizlice, evrensel hukuka, uluslararası sözleşmelere aykırı gelen grev yasağına karşı direnme dışında ne yapabilirlerdi ki? Anayasal, yasal, sendikal sözleşme, grev hakları için direnen THY çalışanlarının cep telefonlarına gelen işten atılma talimatlarının görüntülerinin yansıtıldığı fotoğraf karelerini sakın unutmayın. Dünyada işçinin çalışma, sendikal hakları ile böylesine alay edildiği, yok sayıldığı bir başka örnek yok. Yasal tazminat hakları bile yok sayılarak sokağa atılan THY çalışanları, aslında sendikal örgütlülüğün çok da bilinçli çalışanları sayılmasalar da, fena halde insanlık onurları kırılmış olarak isyan ediyorlar. Ellerinde yaşadıklarının öyküleri bulunan dosyaları, karşımda oturan genç arkadaşlar, en çok insanlık onurları adına direnişlerini sürdüreceklerini anlatmaya çalışırken, bizleri dayanışmaya çağırıyorlar... Uluslararası sendikal hareket, işçi sınıfı dayanışmasının çok daha güçlü, anlamlı olduğunun şaşkınlığında, yeni yeni bilenmiş, bilinçlenmiş olarak, Türkiye’de ne kadar da ağır çalışma hak ve hukuk ihlalleri yaşandığının ayrımına varmaya başladıklarını anlatıyorlar. Darmadağın direnmeye çalışan işçilerin birleşmesi, dayanışması ile doğacak güç birliğinden söz ediyorlar... Kaos sadece dış politika, hukuk devleti, yargı adaleti düzeni üzerinden değil ki... “Ben yaptım oldu” iktidarları adına, her gün yeni potlarla, yeni bir şeyler kırılıyor... Yalanlar üzerine büyü bozuluyor... Gıdacı söz verdi: Ramazanda zam yok Ekonomi Servisi Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, hammadde fiyatları artışına rağmen sanayicinin ramazan ayında zam yapmayacaklarını söyledi. Kopuz, ramazan ayına denk gelecek bir zam beklemediklerini, aksine geçen yıla oranla bazı gıda ürünlerinin fiyatlarında düşüş olduğunu belirtti. Her ramazanda gıda ürünlerine zam konusunun gündeme getirildiğini anımsatan Kopuz, “Global ölçekte ham madde fiyatlarında yaşanan önemli ölçüdeki artışa karşın, sanayici olarak gıda ve içecek ürünlerine zam yapmadık, kimsenin de fırsatçılık yapmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Kopuz, her ramazanda yüz binlerce gıda kumanyası hazırlandığını kaydederek, tüketiciyi kumanyalarla ilgili uyararak merdiven altı diye tabir edilen açıkta satılan, nerede üretildiği belli olmayan, üzerinde üretim izni olmayan ürünlerin satışı ve tüketimi konusunda dikkatli olunmasını istedi. Ekonomi yavaşladı, açık düştü Cari açık, ekonomik aktivitede yavaşlama ve dış ticaret açığındaki düşüşe paralel yılın ilk beş ayında 27.05 milyar dolara, 12 aylık kümülatif cari açık ise 66.97 milyar dolara geriledi Ekonomi Servisi Cari açıktaki düşüş eğiliminin petrol fiyatlarındaki düşüşün de desteğiyle önümüzdeki dönemde devam etmesi bekleniyor. Ancak finansman tarafında halen kısa vadeli sermaye girişlerine bağımlılığın devam etmesinin risk algılarındaki bozulmalara karşı Türkiye’yi kırılgan bıraktığına da dikkat çekiliyor. Merkez Bankası, OcakMayıs 2012 dönemi Ödemeler Dengesi verilerini açıkladı. Cari işlemler hesabı 2012 Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.6 oranında azalışla 5 milyar 828 milyon dolar açık verdi. Cari işlemler açığı 2012’nin ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26.9 oranında, 9 milyar 941 milyon dolar tutarında azalarak 27 milyar 51 milyon dolara geriledi. Merkez Bankası, yılın ilk beş ayındaki düşüş için, “Bu gelişmede dış ticaret açığının 8.35 milyar dolar azalarak 28.94 milyar dolara gerilemesi, hizmetler dengesinden kaynaklanan net gelirlerin 879 milyon dolar artarak 4.54 milyar dolara ulaşması ve gelir dengesinden kaynaklanan net giderlerin de 750 milyon dolar azalarak 3.21 milyar dolara gerilemesi etkili olmuştur” açıklamasını yaptı. ING Bank kıdemli ekonomisti Muhammet Mercan, enerji dışı cari açığın 16.2 milyar dolar ile Ocak 2011’den bu yana en düşük seviyeye gerilediğini belirterek verilerin düşüş trendinin önümüzdeki aylarda da devam edeceğini söyledi. halat tarafındaysa neredeyse değişim olmadığını aktardı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide yumuşak iniş sürecinin devam ettiğini, cari açığın finansman kalitesinde iyileşmenin sürdüğünü savundu. Finansbank Başekonomisti İnan Demir ise önümüzdeki aylarda kümülatif açıkta daha fazla düşüş beklediklerini kaydederek “Avro bölgesindeki belirsizlikler ihracat görünümünü gölgelendirse de düşük petrol fiyatları 62.9 milyar dolar seviyesindeki yıl sonu beklentimizde aşağı yönlü riskler olduğuna işaret ediyor” dedi. İthalatta değişim yok Oyak Yatırım Ekonomisti Gülay Elif Girgin, ilk beş ayda cari açıkta önceki yıl aynı döneme göre 10 milyar dolarlık azalış görüldüğünü ve bu düşüşün 8 milyar dolara yakın kısmının ihracat artışı kaynaklı olduğunu, fakat it Koç’tan engelliye doğru yaklaşım rehberi Ekonomi Servisi Koç Holding, ‘Ülkem İçin Projesi’nin 20122013 yılı uygulaması olarak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Alternatif Yaşam Derneği işbirliğinde başlattığı ‘Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’ kapsamında ‘Engelliliğe Doğru Yaklaşım Rehberi’ yayımladı. Engelliliğe Doğru Yaklaşım Rehberi, toplumsal yaşam içerisinde engelliler ile iletişim süreçlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar ve hassas noktalar üzerine kapsamlı bir bilgi dosyası niteliği taşıyor. Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl, “Engelliliğe Doğru Yaklaşım Rehberi ile engellilik hakkında bilinmeyen ve tartışılmayan konulara dikkat çekerek, bu alanda sorumlu vatandaşlık bilincini harekete geçirmeyi hedefledik” dedi. Yandex’in başına Yalçındağ geçti Ekonomi Servisi Bir süre önce Doğan Yayın Holding İcra Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılan Mehmet Ali Yalçındağ Rus arama motoru Yandex’in Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Eylül 2011’de Türkiye’de faaliyete başladığından bu yana bir temsilcilik ofisi olarak çalışmalarını sürdüren ve bir süredir Türkiye’de tüzelkişilik kazanmak üzere adımlar atan, Rusya’nın en büyük arama motoru Yandex, kote olduğu NASDAQ’a 10 Temmuz 2012’de Yalçındağ’ın, Yandex Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve başladığını açıkladı. Duyuruda, Yalçındağ’ın Yandex.Türkiye’nin stratejik gelişimini yöneteceği ve Yandex marka algısının gelişimine katkıda bulunacağı ifade edildi. IFW dünya markası olmak için kolları sıvadı Istanbul Fashion Week (IFW) Komitesi, tüm dünyanın takip ettiği New York, Londra, Milano, Berlin, Moskova, Tokyo, Sidney ve Hindistan gibi dünyanın önde gelen moda haftalarını düzenleyen IMG ile işbirliği yapma kararı aldı. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, IFW ile Türk moda endüstrisinin kabuk değiştirdiğini, buna paralel olarak Türkiye ile ilgili dünyadaki ezberlerin bozulmaya başlandığını söyledi. Tanrıverdi, bu yıl 1013 Ekim arasında düzenlenecek IFW’nin tasarım, moda ve marka kavramlarını aynı çatı altında buluşturduğunu aktardı. IMG Moda, Global Üretim Direktörü Jarrad Clark da Türkiye’nin, dikey büyüyen pazarıyla benzersiz bir avantaja sahip olduğunu anlattı. Aselsan, takograf üretecek Dünyada sadece 4 ülk dan üretilebilen dijital e tarafınTween markası ile dünya moda tak hazı, TOBB iştiraki TO ograf ci başkentlerindeki etkinliğini artırBB UND Lojistik Yatırım AŞ, Tü mayı planlayan Orka Group, üst sırkt rust ve Aselsan arasında imza nıf giyim ve aksesuvarlarında ünlan liği sözleşmesi ile Türki an işbir lü markalar Uniqlo ve Jil Sanye üretilecek. Aselsan tar ’de de der’in baş tasarımcılığını yapmış üretilecek dijital takog afından Pierangelo D’Agostin’i (sağda) raf kiye’nin 1 milyar Avro lar, Türtransfer etti. Tween’in logosunu su’nun da yurtiçinde kalmasını sa hem markaya yapılan yatırımı kayğla Takograf cihazı, araç yacak. betmeden hem de tamamen farklı halinde iken anlık hız hareket bir bakış açısıyla yeniden yorumverilerinin ve sürücü çalışma saatl layan İtalyan tasarımcı, Tween’in loerinin kaydedildiği bir cihaz . Tween baştan aşağıya yenilendi gosunu Asya ve Avrupa arasında köprü konumunda yer alan İstanbul’dan esinlenerek, İngilizcede “BetweenArasında” anlamını çağrıştıracak ‘Tween’ olarak değiştirdi. Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Tween markasıyla Londra ve Tokyo gibi dünya moda başkentlerindeki etkinliklerini artırmayı planladıklarını belirterek “hazırlanan yeni koleksiyonumuzda her bir koleksiyon farklı renklerle ifade edildi” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle