Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER AKPMHP işbirliği sonuç verdi: Bahçelievler’de 7 TİP’liyi acımasızca öldüren caniler serbest bırakıldı Katiller aramızda AVUKAT SANSAL: Bir Fiyasko Daha mı? AKP dış politikasını, Libya ve Suriye ilişkilerindeki sert “U” dönüşlerinden sonra, bu kez Sudan bağlamında yeni bir “U” dönüşü fiyaskosu mu bekliyor? Başbakan Erdoğan’a 30 Aralık 2010’da “Kaddafi İnsan Hakları Ödülü” verildi. Erdoğan ödülü alırken “Bu vesileyle bölgesel ve küresel ölçekte işbirliğinin geliştirilmesi yönünde gösterdiği gayretlerden ötürü Libya lideri Muammer Kaddafi’ye şükran ve takdirlerimi ifade etmek isterim” dedikten sonra eklemiş: “Bu ödülün, Libya ve Türkiye arasında, Libya ve Türk halkı arasında yakınlaşmaya önemli katkılar sağlayacağını da burada ifade etmek istiyorum.” Başbakan Erdoğan, NATO’nun Libya’ya müdahale edeceği anlaşıldıktan sonra, 28 Şubat’ta dostu Kaddafi’nin yanında yer alarak “NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, tartışılamaz” demiş… Sonrasını biliyorsunuz… AKP hükümeti döneminde, “komşularla sıfır sorun” projesi bağlamında, Suriye’deki Esad rejimiyle ilişkiler hızla gelişti. Türkiye AKP yönetiminde, Davutoğlu rehberliğinde, bölgede liderliğe oynamaya başlamıştı. Türkiye, Şam ve Tel Aviv arasında Golan Tepeleri sorununun çözümü için arabuluculuk yapıyordu. Başbakan Erdoğan’ın Esad’la ilişkileri o kadar sıcaktı ki; Esad, Erdoğan’a “kardeşim” diyordu, her iki ülke arasında vize kalkıyor, iki lider ve aileleri, birlikte tatile çıkıyordu… Sonrasını biliyorsunuz. Geçen hafta, Özgür Mumcu, Radikal’de “Davutoğlu’nun derin uykusu” başlıklı yorumunda, TürkiyeSudan ilişkilerinde, AKP hükümetinin, Sudan Devlet Başkanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savaş suçlusu ilan ederek hakkında tutuklama kararı çıkardığı Ömer Beşir’e gösterdiği yakınlığı anımsattı ve ekledi: “Eski değil, geçen haftanın haberi: ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı’ Meclis’te komisyona getirilmiş.” Bir süre sonra Ömer Beşir de Kaddafi ve Esad’ın yanına, “eski dost yeni düşman” listesine yazılırsa hiç şaşırmayacağım. Çünkü yaklaşık bir aydır gelişmeler “Arap Baharı”nın, Sudan’a da uğramaya hazırlandığını gösteriyor. Bir cana 2 yıl yattılar İLHAN TAŞCI ANKARA Bahçelievler’de 8 Ekim 1978’de elbise askısıyla Türkiye İşçi Partisi üyesi yedi genci boğarak katleden Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı’nın tahliye kararına öğrencilerin avukatı Erşen Sansal, “Yedi kişiyi öldürdüler. İki katil her biri için 2 sene hapis yatmış oluyor” sözleriyle isyan etti. Avukat Sansal, Türkiye İşçi Partisi üyesi öğrenciler Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence’yi katledenlerden Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı’nın tahliye kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi. “Galiba mahkeme heyeti daha duruşmaya çıkmışken kararını vermiş gibiydi” diyen Sansal, “Bununla ne oluyor? Şöyle oluyor, yedi kişi öldürüldü. Eziyetlerle, işkencelerle, taammüden öldürüldüler. İki katil, her biri için 2 sene hapis yatmış oluyor” diye konuştu. Sansal, “Katillerin avukatı dedi ki: ‘Efendim 3. yargı paketi kanunu özellikle bu insanlar için çıkarıldı.’ Kendileri de ikrar ediyorlar. Siyasal iktidar nasıl bir hesap peşindeyse böyle düşündüler, böyle yaptılar. Yargı süreci 35. yılına yaklaşıyor. 34 yıl içerisinde o kürsüden çok hâkimler geldi geçti. Böyle bir hâkimi, böylelerini daha önce de gördük. Günümüzde böyle kendisini fonksiyoner gören yargıçları daha önce de gördük” sözleriyle hem heyeti, hem de kararı eleştirdi. Avukat Erşen Sansal, bu kararın ardından davayı Yargıtay’a taşıyacaklarını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKPMHP işbirliğiyle 3. yargı paketine eklenen kişiye özel düzenlemenin ardından Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Bahçelievler’de Türkiye İşçi Partisi üyesi yedi genci elbise askısıyla boğarak katleden Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı’nın tahliyesine karar verdi. 3. yargı paketi olarak nitelendirilen “6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun”un yürürlüğe girmesinin ardından halen cezaevinde hükümlü olarak bulunan Adanalı ve Osmanağaoğlu’nun avukatları, müvekkilleri hakkındaki cezanın infazının durdurulması için Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.Başvuruyla ilgili duruşmaya Adanalı’nın avukatı Yalçın Kasaroğlu, Osmanağaoğlu’nun avukatı Mustafa Ekinci ile bütün müştekilerin avukatları Nezahat Gündoğmuş ve Erşen Sansal katıldı. Kasaroğlu ve Ekinci, müvekkillerinin 14 yıldır cezaevinde bulunduklarını belirterek 3. yargı paketindeki lehe hükümlerden yararlandırılmalarını istedi. Ekinci, müvekkilinin Bahçelievler katliamı davasında yedi kez idam cezasına çarptırıldığını belirterek “Oysa benzer davalarda yedi kişi ölürken bir tek cezaya hükmedildiğini” savundu. “Öcalan bile tek bir ceza aldı” diyen Ekinci, “Bu yasal düzenlemenin bu dosya için çıkarıldığı doğru. Bu haksızlığın giderilmesi için 6352 sayılı yasanın geçici 3. maddesi konuldu. Bu doğrultuda infazın durdurulmasına ka ? Üçüncü yargı paketine eklenen kişiye özel düzenleme Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dün aldığı karar ile hayata geçti. Avukatların talebi ve savcının da buna katılması üzerine mahkeme heyeti, Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrenciyi öldüren ve bu nedenle 7 kez müebbet alan sanıklar Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı’nın mağdur olmamaları için tahliyesine karar verdi. Tarihe Bahçelievler katliamı olarak geçen olayda Türkiye İşçi Partili 7 genç vahşice öldürülmüşlerdi. Dava sürecinde katillerin cinayetleri nasıl işledikleri tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkmıştı. Yakın dostlar düşman oluyor ‘Kişiye özel’ itirafı Dava 34 yıldır sürüyor rar verilmesini istiyoruz” diye konuştu. Müşteki avukatlarından Sansal ise önce yedişer kez idam cezasına çarptırılan sanıklar hakkındaki cezanın, 2002’de çıkan ve lehlerine olan 4771 sayılı yasaya uyarlandığını ve cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildiğini anlattı. Sansal, bir kez lehlerine uyarlama yapıldığı gerekçesiyle, sanıkların yeni düzenlemeden yararlanamayacağına işaret etti. 3. yargı paketinin belli suçlarla ilgili tarih sınırlaması getirdiğini anımsatarak bunun anayasadaki “Mahkemelerin teminatı, hâkim ve savcıların bağımsızlığı” ve “hukuk devleti” ilkelerine aykırı olduğunu kaydeden Sansal, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını istedi. Avukat Gündoğmuş da düzenlemenin iptal için Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istedi. Savcı Halil Maçkaya, düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu iddiasına katılmadığını belirterek reddini istedi. Mahkeme heyeti, Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması istemini oy birliğiyle reddederek duruşmaya devam etti. Müşteki avukatları, sanıklar hakkındaki infazın ertelenmemesini talep etti. Savcı Maçkaya, esas hakkındaki görüşünde, sanıkların 12 Eylül 1980 öncesinde yedi kişiyi tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle eski TCY uyarınca yedi kez idam cezasına çarptırıldıklarını belirtti. İdam cezasının kaldırılmasının ardından cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildiğini ve ceza infazının buna göre yapıldığını kaydeden Maçkaya, yeni yasaya göre lehe olan hükümlerin belirlenerek infazın ve hükmün yeniden belirlenmesi gerektiğini belirtti. Maçkaya, sanıklar hakkında eski TCY’nin ceza ve infaz hükümlerinin lehlerine olduğunu bildirerek buna göre yeniden ceza ve infaz durumunun incelenmesini, infazın devamının ileride mağduriyetlerine neden olabileceği gerekçesiyle de öncelikle infazlarının durdurulmasına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki cezaların infazlarının durdurulmasına karar verildiğini açıkladı. Osmanağaoğlu ve Adanalı akşam saatlerinde tahliye edildi. Bandırma M Tipi Cezaevi’nden cezaevi nakil aracıyla çıkış yapan Osmanağaoğlu, 3 kilometre ileride kendisini bekleyen Bursa plakalı otomobile binerek ilçeden ayrıldı. Çanakkale E Tipi Cezaevi’nden tahliye edilen Adanalı ise kardeşi Hasan Adanalı tarafından karşılandı. Çanakkale Askerlik Şubesi Başkanlığı’na götürülen Adanalı, askerlik yoklamasının ardından şubeden ayrıldı. Nakil aracıyla ayrıldı Sudan’da ‘Bahar’ Geçen yıl uzun bir iç savaşın ardından ülkenin güneyi ayrılınca, Sudan temel ekonomik kaynağı olan petrol gelirlerinin üçte ikisini kaybetti. Askeri harcamaların, savaşların da etkisiyle hızla derinleşen ekonomik krize karşı Sudan yönetimi sert bir kemer sıkma programı uygulamaya koydu. Protesto eylemleri de bu programa karşı başladı. Eylemler, Hartum Üniversitesi kız öğrenciler kampusunda, taşımacılıkta, temel gıda mallarındaki ani fiyat artışlarına, gaza devlet desteğinin kaldırılmasına karşı başladı. Kısa sürede, erkek öğrencilerin de katıldığı protestolar üniversiteden sokaklara taştı, orada polisin copuyla, biber gazıyla karşılaştı. Benzer olaylar Sudan’ın başka kentlerinde de görüldü. Ancak protestolar, cuma günleri, “kum fırtınası cuması”, “dirseğini yala cuması” (Beşir’in bir bakanı “Rejimi düşürmek dirseğini yalamak kadar olanaksızdır” demiş) gibi adlandırmalarla 22, 29 Haziran, 1 Temmuz günü yayılarak, giderek halkın da katılmasıyla devam etti. Bu sırada polisin saldırıları da arttı ve Al Arabiya’ya göre tutuklananların sayısı 2000’i aştı. Geçen çarşamba, Turabi’nin liderliğindeki Ulusal Kongre Partisi ve Sadık el Mehdi (Hartum filmindeki, Osmanlı üniformalı Gordon Paşa’yı öldüren isyancıların lideri Mehdi’nin torunu) liderliğindeki Umma Partisi ve 15 siyasi parti, sivil toplum örgütlerinin de imzaladığı bir açıklama yayımlayarak, direnişi grevlerle, oturma eylemleriyle, protesto gösterileriyle barışçı yoldan yaygınlaştırma çağrısı yaptı. Güçlerini birleştirmeye başlayan muhalefet, Güney Sudan’la barış yapılmasını, Darfur halkının taleplerine saygı gösterilmesini, çok partili demokratik bir rejime geçilmesini istiyor. Buna karşılık Beşir, “Bu şeriat kampıyla laiklik kampı arasındaki bir mücadeledir” diyor (Sudan Tribune, 09/07/2012), muhalefetin “Siyonistlerle sokak çocuklarının işi” olduğunu iddia ediyor. Mohammed Fadhel’e göre “güçlü bir ayaklanma geleneğine, devrim ve cuntalar tarihine sahip Sudan halkı ilk kez, orduya değil ideolojik kadrolara dayanan bir rejimle karşı karşıya”, ama ekonomi bozulmaya devam ederken “eylemlerin devam edeceğini gösteren çok sayıda işaret var” (Gulf News, 09/07/2012). Bu yılın başında Sudan ekonomisini desteklemek amacıyla Türkiye’de yapılması planlanan bir uluslararası konferans ABD tarafından engellenmiş (Sudan Tribune, 07/07/2012). AKP dış politikasında yeni bir “U” dönüşü fiyaskosuna doğru süreç başlamış... Casusluk suçlamasıyla tutuklanan Albay Uzbay, neden tutuklandığını ve cezaevinde yaşadıklarını anlattı: Bu bir terfi operasyonu Savcının geçen duruşmada “casusluk saptayamadım” dediğini ANKARA Casusluk ve şantaj aktaran Tayfun Uzbay, şunları ansoruşturması kapsamında tutukla lattı: “Hatta tüm tutuklu sanıknan Prof. Dr. Kıdemli Albay Tay ların serbest bırakılması yönünfun Uzbay, birlikte tutuklandığı ve de görüş bildirdi. Ardından saörgüt üyesi olmakla suçlanan kişi dece beş tutuklu kaldı. Şimdi 50 lerin birbirlerini cezaevinde tanı kişi daha alıyorlar aynı suçladığını vurgularken “Koğuşta 15 su malarla, tam da terfi bekleyen bay birlikte kalıyoruz, kafa yo son derece başarılı subaylar. 86ruyoruz ortak noktamız nedir, 87 devresi tüm deniz kuvvetleriortak noktamız herkesin terfi nin terfi alacak subayları burazamanı. Terfiler geçecek sonra dalar, Aksaz, Foça ve İskenderun pardon diyecekler, ama iş işten Deniz Üssü komutanları burada. geçmiş olacak” dedi. Zaten Güney Deniz Saha KoCHP Cezaevi Komisyonu üyeleri mutanı ve tüm karargâhı BalManisa Milletvekili Özgür Özel, yoz’dan içeride. Bunu kim yapıMalatya Milletvekili yor, niye yapıyor anVeli Ağbaba ve Muğlayabilmiş değiliz, ? Casusluk la Milletvekili Nuretama çok büyük opetin Demir, casusluk ve suçlaması nedeniyle rasyon var bu işin şantaj davası kapsaiçinde. F16 filo kotutuklananların mında tutuklanan 16 mutanı burada. Babirbirlerini hiç askeri ziyaret için Miltı’dan gelen uçak ihli Savunma Bakanlı tanımadığını belirten laline karşı kalkağı’ndan izin istedi. Anilk uçak filosuAlbay Tayfun Uzbay, cak cak bakanlık, milletnun komutanından vekillerinin yalnızca “Tek ortak noktamız, tüm deniz üs komuProf. Dr. Kıdemli Altanlarından casus hepimizin de terfi bay Tayfun Uzbay ile olur mu? Asla doğzamanının gelmiş görüşmesine izin verdi. ruyu arayan yok. İzmir Şirinyer’deki olması. Çok büyük bir Tutuklamaya içeri 1. Sınıf Askeri Ceza operasyon var bu işin atmaya şartlanmışve Tutukevi’nde bululardı. Sanki bir taliiçinde” dedi. nan Prof. Dr. Albay mat yerine getiriliUzbay, örgüt suçlamayordu.” sı karşısında şaşkın olduğunu beDijital belgeler üretildiğini belirtirken “Burada birlikte tutuk lirten Uzbay, “8 Mayıs’ta tutuklandığım ve aynı örgütün üyesi ol lama yapıyorlar, delil olacak makla suçlandığım arkadaşla evrakın tarihi 18 Mayıs. Bir surın hiçbirini tanımıyorum. Hat bay 1995 tarihli bir olayla suçta ne bir yazışma, ne teyp, ne me lanıyor. Ama o tarihte Kulesaj ne bir görüşme ne tanışma ne li’de öğrenci. Derdimizi mahkeel sıkışma. Bu suçlamaya maruz meye kadar kime anlatacağız? olan herkes şaşkın. Bu nasıl ör Benim araştırmam çökecek, tergüt, birbirimizi burada tanıyoruz. filer geçecek, sonra pardon diBir koğuşta 15 subay birlikte yecekler ama iş işten geçmiş kalıyoruz, kafa yoruyoruz or olacak” diye konuştu. tak noktamız nedir, ortak nokYerinin cezaevi olmayıp laboratamız herkesin terfi zamanı, her tuvar olduğunu kaydeden Prof. Dr. kes alanında çok başarılı, ileride Tayfun Uzbay, “Denetimli serçok iyi noktalara gelmesi bekle bestlik olursa talebim ev değil, lanen kişiler” diye konuştu. boratuvar olur” dedi. İLHAN TAŞCI Mehmet Ali Aybar anıldı Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden, kapatılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) eski lideri ve Sosyalist Devrim Partisi kurucusu Mehmet Ali Aybar, ölümünün 17. yıldönümünde Âşiyan’daki gömütü başında törenle anıldı. Törende ailesi ve dostları Aybar’ın mezarına, “Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” yazılı döviz ve çok sayıda çiçek bıraktı. Törende konuşan 68’liler Vakfı Başkanı Sönmez Targan, “Biz 68 kuşağı solu onun sayesinde öğrendik dersek yanılmış olmayız” dedi. Aybar’ın kızı Güllü Aybar ise “Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği dünya çapında bir aydındı. Gelecek anmalarda artık burada gençleri de görmek istiyoruz” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘Konuşması gerekenler konuşsun’ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tutuklu milletvekilleri konusunda en çok kendisinin konuştuğunu söyledi, cemevi konusunda Çiçek’e destek verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tutuklu milletvekilleriyle ilgili sorular üzerine “Kimsenin ağzını açmadığı zamanda bu konuda en çok konuşan, fikrini açıklayan bir insanım. 1 yıl öncesinden bugüne kadar, seçildikleri günden şu ana kadar tutuklu milletvekilleriyle ilgili tek konuşan benim. Şimdi konuşması gerekenler konuşsun” dedi. Arınç, Moritanya İletişim ve Parlamentoyla İlişkiler Bakanı Hamdi Ould Mahjoub’la birlikte TRT ile Moritanya Televizyonu ve Radyosu arasında işbirliği protokolü törenine katıldı ve törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün TBMM’ye cemevi açılmasına ilişkin isteğinin “Alevilik din değildir” gerekçesiyle reddedildiğinin anımsatılması üzerine Arınç, “Aleviliğin bir din olduğunu sayın milletvekilimiz söylüyorsa, Türkiye’de, ‘ben Aleviyim’ diyen milyonlarca insan var. Onlar Aleviliğin bir din olmadığını, İslamın içinde olduğunu söylüyorlar” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk kurduğu Cumhuriyet kurumlarının başında geldiğini söyleyen Arınç, “Diyanet İşleri Başkanlığı, bu konuda anayasada tarif edilen görevi içinde bir kabulde bulunmuşsa, bunu kabul etmemiz gerekir. Bunu kabul ederken de Tunceli milletvekilinin düşüncesinden daha çok değer vermemiz gerekir. Tunceli milletvekilimiz kendi alanı içinde böyle bir kabulde bulunabilir. O zaman, Alevilik onun dini ise o dinin ibadetine göre hareket etmesi gerekir” dedi. KESK Başkanı Köşk’e çıkıyor ? ANKARA (ANKA) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün KESK Başkanı Lami Özgen’i kabul edecek. Çankaya Köşkü’ndeki görüşme 14.30’da başlayacak. Özgen, geçen haftalarda KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınmış, sorgusunun ardından serbest bırakılmıştı. Metrobüs durağında çukura düştü ? İstanbul Haber Servisi AvcılarBeylikdüzü metrobüs hattı inşaatında çevresinde önlem alınmayan çukur çöktü. Metrobüs durağında yaşanan yoğunluk nedeniyle üzeri sacla kapatılan çukuru fark etmeyen bir kadın çukura düştü. Çevredeki yurttaşların yardımıyla çıkarılan kadın, belediye yetkililerine tepki gösterdi. C MY B C MY B